Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı sevooş

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.227
  • 18.478
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.227
  • 18.478
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 13 Haz 2010 15:10:51
DÜŞÜNCE
Yıllar var ben onu hiç unutmadım
O beni sorarmı hatırlar mı ki?
Büsbütün silinip gitti mi adım?
Gönlünün vefası bu kadar mı ki?
...
Döktüğü yaşları kurutmuşmudur?
Kendini aldatıp avutmuşmudur?
Vaadini tutmuş mu unutmuşmudur?
Şimdi başkasına meyli var mı ki?

Bilsem uzaklarda kimler ağlıyor?
Kimlerin kalbini aşkı dağlıyor?
Acep kederli mi yas mı bağlıyor?
Yoksa eskisinden bahtiyar mı ki?
-ORHAN SEYFİ ORHON-

Çevrimdışı sevooş

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.227
  • 18.478
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.227
  • 18.478
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 13 Haz 2010 21:19:08
Bir Eylül günü… Susmak için yazıyorum bu sefer…
Şehrin ortasında kalan yanımdan bahsediyorum…
yani, senden, yani bizsizlikten çoraklaşmış kelimelerimden…
Yani buruşturulmus kirli bir peçete gibi burusturdugun adımdan,
yani sevdama ağıtlar yakan çocuk yüreğimden,
...yani ellerimle mezara koydugu yanakları al al kızımdan,
yani gidişinin tamda eylül tadından…

Kırgınım üstelik sana…

Beni geceye mahkum eden her faniye olduğundan daha çok…
Kendimi ararken kör karanlıkta,
elma dedim, ölüm çıktı karşıma…
Oysa sen “işte bu sana ölümlerine bedel” dediğim “mucizemdin”
hafızamda aşk var,
karıştırıyorum galiba…
Mucizeler güzel bitmez miydi?

Her hangi iki insanın karşılaşamayacağı gibi karşılaşmıştık seninle.
Birbirine kıyısı olmayan kentleri komşu yaptık önce.
Ve sonra daldım gözlerine.
Gri kentlerin beyaz çocukları kadar siyahtı gözlerin…
ellerin üşürdü, ağlardım… ellerin üşürdü, yanardım…

Kırgınım sana…

bir oyunun tamda ortasındaydım.
Saklanıyordum içimden.
Kaçıyordum…
Sobelemeye hiçte niyetim yoktu üstelik.
Adım geceydi ve gece saklıyordu yara izlerini.
Sonra gökyüzünden bir cemre düştü ışıl ışıl.
Aydınlandım, yakalandım, sobelendim…
Artık yaralarım belli oluyordu…

Gözyaşı ile karışık bir acıma tadında uzattın ellerini…
Anne tarafına denk gelmiştim sanırım.
Kabuklarım vardı ya; kan oldu şimdi…

Masal dedim, olsa olsa masal dedim sana.
Çünkü hiçbir şefkat bu kadar acıtmıyordu canımı
ve hiçbir şehir ben olmuyordu sen olmayınca.
Mekansızdım yani ama geceydim.
Bütün şehirlerin üstüne seriliyordum her günbatımında
ama senin şehrine gün olan başkaydı,
gün tadındaydı ve gece lüzumsuzdu…

Kırgınım sana güzel insan…

Bir tek sen bilirdin yarımlığımı.
Beni sahiden leyleklerin getirdiğini
ve en az bir leylek ailesi kadar yuvaya sahip olduğumu bir sen bilirdin.
Anne ve baba diyemeyişimi leyleklerin dilsizliğine verdiğimi bir sen bilirdin.

Gene saçmalıyorum sanırım.. öyle ya seni ne kadar sevdiğimi de bilirdin…

Hani koşarak, kaçarak gelirdin bazen…
Neden demezdim; öylesine derdin.
Anlat derdim; Susardın.
Susma derdim; ağlardın.
Ağlama derdim. Niye derdin.
Boğuluyorum derdim; Susardın…
Niye sustuğunu bilirdim, ağlardım…
çaresizdim.

Kırgınım sana işte…
Neden deme…
Kırılacak kadar olan hiçbir şeyim yokta onun için.
Beyaz sen kadar kimseye yakışmıyor ;
onun için, aynalar canımı acıtıyor,
gece artık beni saklamıyor ve kızım,
Kardelen’im ölüler ülkesinde karlar altında üşüyor onun için.

Hadi yüzüne o maskeyi tak şimdi.
Çehren değişsin.
Bana yabancı olduğun maskeyi tak.
Adım yine önemsiz bir harf dizilimi olsun.
Hadi tak o maskeyi şimdi.
Gözündeki izlerimi silsin.

Belki de kırgınım sana.

Öyle bir gittin, karanlık daha bir kör buralarda.
Faili belli bir intiharsın şimdi.
Avazım çıktığı kadar bağırsam ne değişir.
İç kanamalı susmalar düştü payıma.
Darağacındaki kelimelerim intikam peşinde yüreğimden
ve sen ne de olsa bir şehrin her hangi bir yerinde,
kimsenin görmediği kan izleriyle elindeki resmi yırtıp rüzgara bırakan,
gözyaşı Kızıldeniz bir yabancısın şimdi…

Şairin dediği gibi : Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça…

Ve yazacaklarım bitmedi… Ölürsem belki…!!

( KAHRAMAN TAZEOĞLU )

Çevrimdışı Sebi_Arus

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 792
  • 304
  • 792
  • 304
# 13 Haz 2010 21:27:57
KIŞLADA BAHAR

Kara gözlüm, efkarlanma gül gayri
İbibikler, öter ötmez ordayım
Mektubunda diyorsun ki: 'Gel Gayri'
Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım

Ah çekerim resmine her bakışta
Bir mahzunluk var o boyun büküşte
Emin ol ki, her sigara yakışta
Sanki, duman tüter tütmez ordayım

Mor dağlara karargahlar kurulur
Eteğinde bölük bölük durulur
On dakika istirahat verilir
Tüfekleri çatar çatmaz ordayım

Dağlar taşlar bu hasretlik derdinde
Sabır sebat etmez gönül yurdunda
Akşam olur tepelerin ardında
Daha güneş batar batmaz ordayım

Aramıza dağlar girmiş koskoca
Meraklanma gönlüm dağlardan yüce
Bir gün değil, beş gün değil, her gece
Yatağıma yatar yatmaz ordayım

Bahar geldi koyun kuzu koklaştı
İki aşık senelerdir bekleşti
Kara gözlüm, düğün dernek yaklaştı
Vatan borcu biter bitmez ordayım

bekir sıtkı erdoğan

Çevrimdışı galipkudalak

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.129
  • 10.546
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.129
  • 10.546
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 13 Haz 2010 21:52:15
her yol sana cıkarken,
her kaldırım tasında adını sayıklarken,
her nefesimde adını haykırırken
her cümlenin basında ve sonunda seni yasarken
her güne senle baslarken,canım böylesine yanarken
seni böylesine arzularken,
ve kimse senin gibi dokunamazken
kimse senin gibi yüregimi ısıtamazken
sevmelerine böylesine hasretken
geri dön bile diyemezken
ve en önemlisi bu yalnızlıga sebep benken,
Cümlelerim seni tasımaktan yorgun düstü...

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 13 Haz 2010 22:47:08
Seni Sevmek için ne kadar sebep varsa içimde ..
İşte , sevmemek için de öyle ,
Seni Sevmek için ne kadar söz varsa dilimde ,
Seni Yermek için ,Sana Ermek için ..
Yok işte ,
Bir yalan uyduruyorum ben kendimce ,
Kendime umutsuzluk ,Sana Umudum ,
Yollarına çaresizlik düşmüş Eşkıya ,
Ben sana zehir zemberek suskunluğum ,
Ben sana gözlerinden vurulmuşum ;
Sana açılan Kapıların kapanan sesinde ,
Ben seni değil Kendimi unutmuşum ;
Yaralarımın kanayan damarlarına ,
Uykusuz gecelerimden kör sokaklar sürmüşüm ;
Ne mutlu bana

Ne mutlu ,
En çok bir yıldız kayıyor biliyormusunuz ?
Bir dilek tutuyorum işte,
Ellerin oluyor … Tutunuyorum sana ..
Soluksuz bir sokak lambası altında ,
Şubat‘a müebbet gözlerini sunuyorum sana
Anlasana ….. Seni Sevmek için ne kadar sebep varsa içimde ..
İşte o kadar yalan uyduruyorum kendime ,
O kadar yalan … Kime ne …
Kendime yalanlarla tutunuyorsam kime ne ?
Kendimi sende unutuyorsam kime ne ?
Sende susuyor , Sende konuşuyorsam
Sende uyuyup Sende uyanıyorsam ,
Vuruyorsam talan olan umudun mahzeninde kendimi ,
Kime ne ,
Kime ne kendimi kanatıyorsam senin düşüncende ,
Yalan yada gerçek ,
Sen sakın gecesiz uykularımda üşüme !
Ben üşüyorsam kime ne …..

Bedirhan GÖKÇE

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.431
  • 177.425
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.431
  • 177.425
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 13 Haz 2010 23:29:50
Aşk biter, nefret kalır,
Kalplerde gaflet kalır,
Yürek sürgün, can pişman,
Gönülde gurbet kalır.

Aşk biter, bülbül ağlar,
Can susar, yürek kanar,
Volkan olur ten yanar,
Geride hasret kalır.

Çevrimdışı rabia3360

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.431
  • 2.687
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.431
  • 2.687
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 14 Haz 2010 10:56:38
Sevmek diyorlar ya adına
İnanmıyorum onlara
Ayrılıkla bitiyor ya her sevda
Düşmüyorum o tuzaklara

Ben sana aşk diyemiyorum
Gözlerimi açtığımda ayrılık oluyorsun
Sevmekte yetmiyor o vakit

Bitmeyen bir şey yok bu dünyada
Sevmemek mi gerek acaba
Bu dünyayı
Seni mesela…

Mümkün müdür ki böyle bir şey
Senin adın aşk
Soyadın ayrılık

Sevsem bir türlü sevmesem olmuyor
Firar eder oldu aklım

Dokunmayın bana
Kafam karşık
Faili meçhul aşkların sorgusundayım

Git başımdan aşk kafam karışık….

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 14 Haz 2010 11:08:54

h.n.a.


YAKARIŞ-II

Bir gün olur, elbette eski beğler dirilir;
Yine kılıç kuşanır tarihteki paşalar.
Yine şanlar alınıp nice canlar verilir,
Yiğit akınımızdan yine dünya şaşalar.

“Türk tarihi” denen kahramanlık şiirini
Yeniden yazmak için harcayacağın kandır.
Mısraların içinde en güzel ve derini
Batıda “Niğbolu””, doğuda “Çaldıran”dır.

Yine batılıların üçüncü Kosova’da
Topraklara sereriz, bir değil, birkaçını.
Çekilince kılıçlar yeniden Haçova’da
Param parça ederiz Cermenliğin haçını.

Yine ufka açılır şanlı korsanlarımız,
Bir Türk gölü yaparlar Akdeniz’in içini.
Acı acı gülerek bu gün susanlarımız.
Yarın rezil ederler Romalı’nın p...

Genç Fatih’in ordusu yine tekbir alınca
Söndürürüz kafirin Meryem Ana mumunu.
Haritadan sileriz Tuna’ya at salınca
Ulah’ını, Sırp’ını, Bulgar’ını, Rum’unu.

Gövdesini elbette döndürürüz kalbura
Bir geçerse Moskof’un elimize yakası.
Çanakkale önünde yine kopar bir bora
Süngümüzle bozulur İngiliz’in cakası...

Yiğit Harbiyeliler! Öğrenin dersinizi:
Kahraman göz kırpmadan düşmana saldırandır.
Vazifeniz: Kanije, Silistire, Pilevne,
Niğbolu, Kosova, Malazgirt, Çaldıran’dır.

Yarın Yavuz dirilip bize buyruk verince
Kızgın kum çöllerini yeni baştan aşarız.
Kanlarımız sebildir; akıtarak hepsini
Belirsiz mezarlarda anılmadan yaşarız...

Çevrimdışı bülent7654

  • Üye
  • *
  • 16
  • 13
  • Müdür Yetkili
  • 16
  • 13
  • Müdür Yetkili
# 14 Haz 2010 11:35:12
arkadaşlar bıktık bu kpss sitresinden herkese Allah sabır versin....

Çevrimdışı dikmedikme

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 125
  • 106
  • 125
  • 106
# 14 Haz 2010 11:53:48
MAVİ BİR ÖLÜM
Yine Sana seslenicem...
Senin kim olduğunu hiç bilmeden,
Senin kim olduğunu en çok bilerek,
İsyankar zambakların, çılgın nilüferlerin,
Dört nala açan kiraz çiçeklerinin,
Dudak kıvrımlarına yoldaş olucam.

Sarı bir hüzün, kızıl bir gurur ve
Siyah bir öfkeyle konuşucam sana...

Sana oklardan değil, yaydan bahsedicem,
Gülün dikenlerinden değil,
Gülleri ve dikenlerini doğurmaktan yorulmayan,
Topraktan söz açıcam.
Akan su gelmicek kelimelerime,
Suyu şefkatle kucaklayan sessiz taşların canını yakan
Damlaları dillendiricem.
Yine sana seslenicem, senin kim olduğunu hiç bilmeden,
Bilmek istemeden...

Alaattinin sihirli lambasından çıkan cin bana gelseydi ve
Ne dilersem dilememi isteseydi,
Hiçbirşeyi elde etmeyi dilemezdim.
Birşeyden vazgeçmeyi isterdim sadece,
Hayatta birşeyden vazgeçmem lutfedilseydi,
Bedeli herşeyim olsa bile
Sana seslenmekten vazgeçmek isterdim.
Garip değilmi..
Sana seslenmekten vazgeçmek istemediğimi,
Bundan hoşlandığımı düşünüyorsun belkide,
Oysa sana seslenmek,
Bütün hesaplarımı gördüğüm bu dünyadaki
Tek geride kalmış hesap benim için.
Bu dünyadaki tek yük,
Bu seslenişin kalbini avucumda tutabilmek.
Kürek mahkumu için kürek neyse,
Benim içinde sana seslenmek o.
Bir yandan gemiyi ufka ulaştırmanın tek yolu,
Öbür yandan, bileklerimden sızan kanların
Gönlümü işgale yeltendiği bir rotanın can suyu.

Oysa ben sana küreklerden değil,
Gemiden bahsetmek isterdim.
Atalarım bana, kadınlara gökyüzünü,
Gemileri ve yelkenleri anlatmayı öğrettiler.
Sen kürekleri, yağlı urganları,
Geceyi siyaha gömen fırtınaları öğretmeye çalışıyorsun.
Sana ellerimle dokunarak,
Gözlerimle okşayarak göstermek isterdim,
Rüzgarla şişen beyaz yelkenleri.
Ama senin vaktin yoktu, ben bunu hiç anlayamadım.
Kavmimin kadınları bana öğretmediler ki,
Bazı kadınların beyaz güvercinlerden daha çok,
Siyah apoletleri sevebileceğini.
Sana sesleniyorum...
Ve gözlerin bileklerimden parmak uçlarıma kadar toplanmış
Kan pıhtılarını seyrediyor.
Kürekleri bırakmıyorum,
Önce yücelttiğin, sonra terk ettiğin aşkın onuru için,
Kalemi bir an elimden düşürmüyorum.
Ankara kalesinin önünde sana sesleniyorum.

Benden kaçıp cennete gitmek isteseydin,
Seni cennetin kapısına kadar götürürdüm.
Bana gelmek için seni korkutan cehennem olsaydı,
Cehennemle konuşurdum,
Seni ona anlatabilirdim.
Oysa sen ne cenneti isticek kadar aşık oldun,
Ne de cehennemi isticek kadar ayrılık.
'Seviyorum seni ama..' dedin,
'Hoşçakal' diye ekledin.
'Şimdi gitmeye mecburum, belki yine gelirim..
Umarım gelirim...' son sözün oldu.
Cennetin ve cehennemin dillerini,
Savaş naralarını ve aşk şiirlerini,
Gazelleri ve boleroları öğreten atalarım,
Senin sözlerinin anlamını öğretmediler.
Hiçbirşey söylemeden gittin...
Ayrılığın dilsiz olduğunu ben senden öğrendim.
Dilsiz olanın yaşayabileceğini sen öğrettin bana,
Ve kalemime ilk defa yavan gözlerle baktım.

Yine, yeniden, sadece sana seslenicem,
Müebbet bir aşk dışında,
Bildiğim tüm duyguları terk edicem.

Sana seslenicem yine..
Seni sadece kuru bir sevgiyle değil,
Derin bir hüzünle, binlerce yıllık bir gururla,
Ve pervasız bir öfkeyle sevdiğimi duyumsuyor musun?
Mütevazi bir sevgiyle değil,
Küstah bir aşkla sevdim seni.

Ben Osmanlı gibi,
Kollarımın yetişemediği bir aşkı kucaklamaya çalışırken,
Sen köprülerin ülkesi Venedikteki son sancağı,
Kışın üşümemek için şal yaptın kendine.
Neden bilmiyorum özlemin artıyor içimde,
Zaman geçtikçe eksilir demiştin oysa
Atalarımın öğrettiklerine ters düşsede,
Sana inanırım bilirsin,
Zamanla unutursun demiştin.
Niye daha derinleşiyor öyleyse?
Derinleşiyor özlemin,
Ve gönlümde bir iç savaşta dökülen
Kanları coşturuyor, ayrılık sözlerin.
Öfkelerimin kararlılığını aşka katık ederek konuşucam.
Bedenim bu dünyayı terk edene kadar.

Öyle sanıyorumki hüzünle ve acıyla
Pek barışık olmadığın için benden uzun yaşayacaksın.
Benden sonra kelimelerim gelecek gönlüne,
Onların benden geldiğini birtek sen bileceksin.
Küstah bir aşkla sevicem seni,
Ben savaş ve ölümle haşır neşir olan kelimeler dışındakileri,
Unutmaya gayret edicem, ömrümün geri kalanında.
Sana seslenicem yine...
Ben seni Beyrut gibi sevdim ama, sana ne mağribi
Ne de manhattanı anlatamadım.
Bağdatı ve Şamı işgale yeltenmişken,
Venedikten gelen ihanet tarumar etti ordularımı.

Sarı bir keder, kızıl bir kibir ve
Siyah bir isyanla konuşucam sana...

Senin kim olduğunu hiç bilmeden,
Ağlayan zambakların dudak kıvrımlarına yoldaş olucam.
Senin kim olduğunu en çok bilerek,
Kavmimin bana vaadettiği tüm aşkları terk edicem.

Müebbet bir aşk, sarı bir hüzün, kızıl bir gurur ve
Siyah bir öfkeyle konuşucam,
Bu dünyayı terk etme müjdesi gelene kadar.

Hüznü, gururu ve öfkeyi bilseydin keşke........

Hüznümün beni aşan taşkınlığını,
Gururumun binlerce yıl önceden miras kalmış hoyratlığını,
Öfkelerimin hiçbir zaman sona ermeyecek ve
Azalmayacak kararlılığını anlayabilseydin...
Anlatabilirdim sana;
Seninle yaşanan bir aşktan sonra,
Ayrılığın, ölüm bile olsa, mavi bir ölüm olacağını...


                      SESLİ DİNLEMENİZİ TAVSİYE EDİYORUM

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.394
  • 6.336
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 14 Haz 2010 13:29:22
 YAVAŞ DANS
 
  Hiç,  mayıs direğinin çevresinde,
  danseden çocukları izledin mi?
  Ya da yere vuran yağmuru,dinledin mi?
  Hiç,  bir kelebeğin ani uçuşunu takibettin mi?
  Ya da geceye doğru kaybolan güneşi gözledin mi?
 
 
  En iyisi yavaş ol,.
  çok hızlı dans etme.
  Zaman kısa ve müzik susacak.
 
 
  Uçan her güne doğru koşuyormusun?
  Nasılsın diye sorduğunda,
  cevabı duyuyormusun?
 
 
  Günün bitiminde yatağına uzanıyormusun?
  Yüzlerce yeni koro beynine dolduğunda?
 
 
  İyisi mi yavaş ol,
  çok hızlı dans etme.
  Zaman kısa ve müzik çok fazla sürmeyecek.
 
 
  Hiç bir çocuga, şu işi yarın yapalım, dedin mi?
  Ve sen kendi acelende, onun hüznünü gördün mü?
  Hiç dokunmayı kaybettin mi?
 
 
  Hadi ölümle iyi bir arkadaşlık kuralım.
  Çünkü hoşçakal demek için hiç zamanın olmayacak.
 
 
  İyisi mi yavaş ol,
  çok hızlı dans etme.
  Zaman kısa ve müzik uzun sürmeyecek.
 
 
  Bir yerlere yetişmek için,
  çok hızlı koştuğunda,
  oraya varmak için,
  eğlenceyi yarı yarıya kaçırıyorsun,
  endişelenip acele ettiğinde.
 
 
  Bütün günün boyunca,
  tıpkı açılmamış bir hediye gibi,
  uzaklara atılmış,
  hayat bir yarış değildir…
 
 
  Onu daha yavaşa al,
  müziği duy, şarkı bitmeden önce…
 

(bu şiirin şairini bilmiyorum)

Çevrimdışı sevooş

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.227
  • 18.478
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.227
  • 18.478
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Haz 2010 16:27:38
Başka biri olacaksın istemesen de
Tenine başka bir ten dokunduğunda
Gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
Başka bir nefesle karıştğında nefesin

Başka biri olacaksın istemesen de
Gece uykunda ya da gün ortasında
İrkileceksin apansız bir duyguyla
Bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi

Başka biri olacaksın istemesen de
Bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
Tüketecek ömürlerini birer birer
Değişecek yeri bir dolabın,pencerede bir çiçeğin

Başka biri olacaksın istemesen de
Dudaklarında benden sonraki bir çizgi
Tanımadığım bir ton gülüşünde
Ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin

Sonra, sonra başka birisin

ATAOL BEHRAMOĞLU

Çevrimdışı sevooş

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.227
  • 18.478
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.227
  • 18.478
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Haz 2010 16:33:08
Sen dizime yattın, ben bir hikaye anlattım sana ,
Büyüdün...
Kafamda bir hikaye... Bilirsin, bunu çok severdim.İkimize bir mutlu son yazdım sonra, o evde seninle birlikte oturduk, sustuk... Yanımda durdun sessizce, burası sondu, başka bir yaşamdı, sadece biz vardık.Bana baktın, mavi ve telaşsız, sustuk...
Başka bir yaşamda, başka bir mutlu son, biz bunu haketmiştik... (:
Hikayemiz orada bir yerde, hep benimle duracak, dayanabilmemin tek yolu bu çünkü...
*İnsanın kokusu hep aynı mı kalırmış? Şaşırdım...

Ve gözlerimi kapattığımda, kollarımda başka biri değil, sen varsın...

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.802
  • 227.383
  • 28.802
  • 227.383
# 14 Haz 2010 18:00:09
''Bir gün zil çalacak yine,
Çocuklarımda heyacan dolu koşuşma.
Besmeleyle siftah edecek sınıf,
Ben gideceğim......!........''

Çevrimdışı ayçiçeğim

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 908
  • 1.889
  • 908
  • 1.889
# 14 Haz 2010 19:39:06

SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN...

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını Kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün
Gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir Gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın

Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin
işte budur hayat!
işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,

Sevdiğin
Kadar
Sevilirsin...

(can yücel)

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK