Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.879
  • 4.220
  • 53.879
# 10 Şub 2016 09:00:18
Anları birleştiren sevi düş görmez: Ey orman,
Ey avlanmış atın falı, ey yeniden başlamanın
Aç güvercini! Falımız yok bizim.
Yaktık onu göçmen kuşların gözlerindeki
Benek, gagalarındaki tekçil dane gibi
Daha gün doğarken. Falımız yok bizim.

Melih Cevdet Anday

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.823
  • 227.510
  • 28.823
  • 227.510
# 10 Şub 2016 14:42:40
Dökülen yemişlerin sessizliği,
Güz aydınlığı...
Uzakta bir çıkrık öğleyi böler ikiye;
Renkler kendini dener otla, kabukla, bulutla,
Değiştirir gömleğini arklardan gelen sular.
Uykusu yarım kalmış tenha kuyularda,
Eteklerinde ufkun çizgisi,
Geçen yıldan bu yana ne kadar uzadığını
Ölçer kır.
Birbirlerinin gölgesinde uzayıp büyüyen
Ağaçların dinginliğini çepeçevre kuşatır öğle saatini.
Su uyur, yelkovan durur,
Çocukluğumda yağan bir karın adı olur ansızın,
Ansızın bir kuş sürüsü gürültüsünü çizer güze.
Dünyanın almadığı saatlerdir,
Hiçbir şey benzemez başka bir şeye.
Kimse kimseye bir şey yapamaz sanki;
İyilik de kötülük de masumdur her şeyden,
Belki yalnızca yüzümüze doğru ağır ağır açılan,
Uyku sonrası bir bakış,
İyi gelir bize.
Belki o zaman...

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 10 Şub 2016 14:49:50
bir dağın uzantısı olmak
sana yetmediği zaman
gör ki sıradağlar talanda...
sözlere bak, bağı çözük çiçekler
gibi ortada, dağılmış duruyor
nerdesin? hangisinde? solmakta mısın
doğrularda ve yalanda?

işte hangi uçurum dillerinin
dip kuytularında olmak
beni sana göre daha sınırda kılar?
ve aramızdaki sınır
hangi kaybolmalarda?
tenhayla çizilmiştir?
her şeydir, savrulur, ama bir şey
direnir o hala bende kalanda

kayboldum akarsudan sözlerde
aktıkça yıpranan şiirlerde
ve en yabanıl olanda...
şimdi kim dindirecek, erguvanları bende?
çünkü Söz´üm ben, Söz´üm,
hem bulandım
hem de arındım aynı zamanda..
                             Hilmi YAVU Z

Çevrimdışı M.TARIK

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.153
  • 2.487
  • 1.153
  • 2.487
# 10 Şub 2016 16:55:05
Ben Orhan Veli
Ben Orhan Veli
"Yazık oldu Süleyman Efendiye"
Mısra-i meşhurunun mübdii..
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela adamım, yani
Sirk hayvanı falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Bir evde otururum,
Bir işte çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır usağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Oktay Rıfat'la Melih Cevdet'tir
En yakın arkadaşlarım.
Bir de sevgilim vardır pek muteber;
İsmini söyleyemem
Edebiyat tarihçisi bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Meşgul olmadığım ehemmiyetsiz
Sadece üdeba arasındadır.
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya?
Onlar da bunlara benzer.

Orhan Veli Kanık

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.823
  • 227.510
  • 28.823
  • 227.510
# 10 Şub 2016 22:30:19
NE GEREK !
Nefsin, irâdeni takmış sürükler;
Kibrin, bencilliği durmaz körükler;
Dilin, her günâhı şeytana yükler;
Sana, senden başka düşman ne gerek!
Bâtılı hak bilir, yola çıkarsın;
Rüşvet diye, türbede mum yakarsın;
Mavi boncuk takar, fala bakarsın;
Putlar mekânında, akıl ne gerek !
Hasta anan gezer, baston değnekle;
Mayısın haftası, gelsin ki bekle...
Borç ödersin, sene de bir çiçekle,
O kırık vazoda, çiçek ne gerek !
Bülbüle ne fayda, o güzel sesten?
Sanma ki; mutludur, altın kafesten,
Hangi tâc değerli, hür bir nefesten..
Vicdânı susturan, servet ne gerek !
Güyâ doyurmakla, bir kaç fakiri;
Sanma ki; arınır, servetin kiri..
Bir elin Kur'ân'da, kadehte biri;
Münâfık sözüne, sözlük ne gerek !
Yıllar, seller gibi akıp giderken,
"Kâbe" diyenlere, dersin ki: "erken !"
İsrâfil, kıyâmda Sûr'a üflerken;
Berzâh kapısında, "eyvah !" ne gerek !
Bir "moda" salgını, almış yürürken;
Varlık şuurunu, şehvet bürürken;
Hevâ toprağında, tohum çürürken;
Bu batak tarlada, harman ne gerek !
Hak diyene, kara damga vuranda;
Dürüstlüğü, aptallığa yoranda;
Zekâttan kaçmaya, fetvâ soranda,
Kara servetlere, hayret ne gerek !
Yalandır.. Dünyada bütün alkışlar,
Bunu haykırıyor, dikili taşlar..
Ölümsüz yolculuk, ölümle başlar;
Sana, Hakk'tan başka, bir dost ne gerek!
Ey ! Bugün kendini aldatan insan;
Yarın bakacaksın, karşında Mîzân..
Haydi.. Göster artık, birazcık iz'ân,
Daha bundan başka, gerçek ne gerek !
Cengiz Numanoğlu
(1992)

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Şub 2016 22:36:35
Yüreğin Sesi
Hani yürekler vardır
Zifiri karanlık ardından hayata bakan
Hani gözyaşları vardır.
Kalabalık ortasında damlarlar
Ama kimse görmez
Seni seven seni gözler senden habersiz.
Sana şiirler yazar yorgun beden ve aklına inat.
Dualarda hep sen olursun
Ama bundan senin haberin olmaz.
Her el ele tutuşan bir çift gördüğünde
Kendi sevdiğinin hayalini kurar.

Yürekler kitaplar okur
Kendilerini daha güzel hayallerde bulabilmek için
Her sayfasını bir umutla çevirir
Güneşin doğmasını bekler gibi
Hayaller döner dolanır sevgili çemberinde
Ellerini hayal eder sevgilinin
İnce ve nazik kurar hayallerini, parmaklarının

İşte yeller eser insanın gençliğinde
Usul usul yaprak yaprak
Edebiyat gönülleri buluşturur
En büyük buluşma noktasında
Her yürek seslendiğinde sevgiliye
Ağız dolusu oflar çeker yürek

Hani gözler vardır; bir şey görmez.
Her zerresi maddeden oluşmuş gözler
Hani gözler de vardır
Baktıklarında kıvılcımlar saçarlar
Sihirli bir ışın gibi

İnsanlar vardır
Hayalini kurmak için sevgilinin
yalnızlığı seçerler
Gülü seven dikene
Aşka düşen karanlığa, acıya katlanır ya
Tanımadığın biri bir şarkı söyler
Herkes kendinden bir şeyler bulur bu şarkıda
Yüreğin sesi şarkılarda yankılanır
Her sevgiliye beni duy der gibi
Yüreğin sesi dağlar arasında yankılanır
Bir ses beş sefer duyulur
Dağları birleştirmek istercesine

Ruhlar dağlaştıkça
Dağlar dünya durdukça ayrı kalır
Her ses gelir geçer dağlar arasında
Herşey gelip geçici dünyada
Ama yüreğin sesi dünya durdukça dünyada baki

Hani ağaçlar vardır
Aşık misali
İlkbahara yeşil şiirler yazarlar
Meyvelere dururlar
Aşıkları bir noktada buluşturmak için
Hani gönüller vardır gecenin karanlığına gömülürler
O kapkara odada ne bulurlar
Ne karanlığın kendinde birşeyler bulurlar
Ne de karanlık odadan
Karanlığın yorganıyla örterlerken üzerlerini
O yüreğe dolup taşan yaşları karanlığa bırakırlar
İşte karanlık gözyaşını örter
Gelene karşı ona gözyaşlarını silme fırsat verir

Yüreğin sesi sazlara dokunur tel tel
Aşık söylemediği sözleri türkü diye söyler
Ama o türküyü oluştururken
Sözleri iplik iplik seçer
Onlara yüreğin sesini yükler
İşte her yüreğin farklı sesi vardır
Her şarkı türkü farklı yorumlanır

Dedik ya yüreğin sesi
Bir çocukta dile gelir
Dili konuşturan yürektir
Yüreğin sesidir
Ele yazdıran yüreğin sesidir
Her şiiri odanın sessiz boşluğunda

Yüreğin sesi çocukta çocukça yankılanır
Yüreğin sesidir çocuğa
Resim kağıdına çizerken bir köyü
İki güneş çizdiren
Şekeri herşeyden çok sevdiğini söyleten

Of ulan işte yüreğin sesidir
Seni seviyorum dedirten
Ey uyuyan sevgili...

Hacı Şenel

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.272
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.272
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 10 Şub 2016 23:20:43
SEVGİ İZİ

Yüreğimle duyuyor, gönlümle görüyorum ,
Kelebekte, çiçekte, gülde sevgi izivar…
Heybem sevgiyle dolu, umuda yürüyorum,
Attığım her adımda, yolda sevgi izi var..
 
Kuşların kanadında, yağmurun tanesinde,
Kimsesizin, öksüzün, yetimin hanesinde,
Bir mazlumun gözyaşı, bir inci danesinde,
Ağacın yaprağında, dalda sevgi izi var..
 
Gönül ummanlarında yüzerim yunus gibi,
Heceleri ardarda dizerim yunus gibi
Gönüller yapmak için gezerim yunus gibi,
Dolandığım dağ, tepe, çölde sevgi izivar..
 
Anaların yüreğe dokunan bakışında,
Gelinlerin kumaşa işlenen nakışında,
Kimsesiz çocukların yürekler yakışında,
Ve onlara uzanan, elde sevgi izi var..
 
Mazlumla, ezilmişle aynı mekanda ezen,
Böyle gelmiş velakin, böyle gitmesin düzen,
Aşk uğruna bir günde, bir milyon çiçek gezen,
Arının iğnesinde, balda sevgi izivar..
 
Bilmiyorum, görmedim, duymadım demeyenin,
Dikkatsizdim, dalgındım, saymadım demeyenin,
Çok içmiştim, sarhoştum, aymadım demeyenin,
Söylediği her sözde, dilde sevgi izi var..
 
Allah’tır gönlümüze, sevgi izini koyan,
Şaşırmaz yüreğinden gelen o sese uyan,
Rabbimin emri ile İbrahim’i yakmayan
Ateşin bıraktığı, külde sevgi izivar..
 
Gören gözler görüyor, ne dertler var alemde,
Mutlulukta var amma, hasrette var, elem de,
Mektubun kağıdında, mürekkepte, kalemde
Zarfın üzerindeki pulda sevgi izi var..
 
Ne parayla alınır, ne de yolda bulunur,
Ne toprağın altında, ne de dalda bulunur,
Ne şöhrette, ne namda, ne de malda bulunur,
Kerpiç ev, akan damda, çulda sevgi izi var..
 
Başkasının derdiyle dertlenmek düştü bize,
Feraha ermek için ihtiyaç var bu ize,
Sen de bir iyilik yap, istersen at denize,
Okyanusta, ırmakta, gölde sevgi izi var..
 
Bir çaba harcamalı, insan başkası için,
Gerekirse sormalı neyin var, neden, niçin,
Başkasının derdine ağlarken için için,
Gönüller yapabilen kulda sevgi izivar..
 
Ali bu kadar söyler, buyurun alırsanız,
Gönlümde yeriniz var, misafir olursanız,
Ha bir de unutmadan, bir kayıp bulursanız,
Bakmayı unutmayın, kolda sevgi izi var..

Ali Çam..

hanemizin değerli öğretmeni alicam46  öğretmenimizin şiiridir..
İbrahim Sadri tarafından seslendirilmiştir..

Çevrimdışı kurthan

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.699
  • 73.134
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.699
  • 73.134
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 10 Şub 2016 23:26:32
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
SEVGİ İZİ

Yüreğimle duyuyor, gönlümle görüyorum ,
Kelebekte, çiçekte, gülde sevgi izivar…
Heybem sevgiyle dolu, umuda yürüyorum,
Attığım her adımda, yolda sevgi izi var..
 
Kuşların kanadında, yağmurun tanesinde,
Kimsesizin, öksüzün, yetimin hanesinde,
Bir mazlumun gözyaşı, bir inci danesinde,
Ağacın yaprağında, dalda sevgi izi var..
 
Gönül ummanlarında yüzerim yunus gibi,
Heceleri ardarda dizerim yunus gibi
Gönüller yapmak için gezerim yunus gibi,
Dolandığım dağ, tepe, çölde sevgi izivar..
 
Anaların yüreğe dokunan bakışında,
Gelinlerin kumaşa işlenen nakışında,
Kimsesiz çocukların yürekler yakışında,
Ve onlara uzanan, elde sevgi izi var..
 
Mazlumla, ezilmişle aynı mekanda ezen,
Böyle gelmiş velakin, böyle gitmesin düzen,
Aşk uğruna bir günde, bir milyon çiçek gezen,
Arının iğnesinde, balda sevgi izivar..
 
Bilmiyorum, görmedim, duymadım demeyenin,
Dikkatsizdim, dalgındım, saymadım demeyenin,
Çok içmiştim, sarhoştum, aymadım demeyenin,
Söylediği her sözde, dilde sevgi izi var..
 
Allah’tır gönlümüze, sevgi izini koyan,
Şaşırmaz yüreğinden gelen o sese uyan,
Rabbimin emri ile İbrahim’i yakmayan
Ateşin bıraktığı, külde sevgi izivar..
 
Gören gözler görüyor, ne dertler var alemde,
Mutlulukta var amma, hasrette var, elem de,
Mektubun kağıdında, mürekkepte, kalemde
Zarfın üzerindeki pulda sevgi izi var..
 
Ne parayla alınır, ne de yolda bulunur,
Ne toprağın altında, ne de dalda bulunur,
Ne şöhrette, ne namda, ne de malda bulunur,
Kerpiç ev, akan damda, çulda sevgi izi var..
 
Başkasının derdiyle dertlenmek düştü bize,
Feraha ermek için ihtiyaç var bu ize,
Sen de bir iyilik yap, istersen at denize,
Okyanusta, ırmakta, gölde sevgi izi var..
 
Bir çaba harcamalı, insan başkası için,
Gerekirse sormalı neyin var, neden, niçin,
Başkasının derdine ağlarken için için,
Gönüller yapabilen kulda sevgi izivar..
 
Ali bu kadar söyler, buyurun alırsanız,
Gönlümde yeriniz var, misafir olursanız,
Ha bir de unutmadan, bir kayıp bulursanız,
Bakmayı unutmayın, kolda sevgi izi var..

Ali Çam..

hanemizin değerli öğretmeni alicam46  öğretmenimizin şiiridir..
İbrahim Sadri tarafından seslendirilmiştir..
Şiiri yazan Ali Çam öğretmenimizin yüreğine sağlık.
Paylaşarak bizimde okumamıza sebep olduğunuz için sizinde yüreğinize sağlık öğretmenim.

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Şub 2016 23:30:24
Yusuf İdim

Öfkem volkan lavlarım güneş boyu
Deniz dediğin ne, bir ufak kuyu
Şu deli yüreğimi söndürmez suyu
Buzullar tutamaz bu ateşi
Kestim işi koydum başı
Bir oldu beş duyu
Hepsi de ateş duyu
Sildim dünyayı
Kara sevdayı
Kuru sevdayı
Koptu deli yüreğim
Koptu kıyamet

Çıkma önüme koca dağ yıkıl git
Budur benim tufan olup yağdığım vakit
Hangi güç vurabilir bana kilit
Yusuf idim Davut oldum
Bulut oldum, barut oldum
Bir oldu beş duyu
Hepsi de ateş duyu
Sildim dünyayı
Kara sevdayı
Kuru sevdayı
Koptu deli yüreğim
Koptu kıyamet..

Ömer Lütfi Mete

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Şub 2016 23:31:29
MUTLAK SEVECEKSİN

Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
Bir sır ki bu,ölsen bile açamazsın...

Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
Bak emrediyor:Daldığın alemden uyan ki,
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın...

Ram ol bana,ruhun yeni bir aleme girsin...
Yazmış kaderin:Aşkıma ömrünce esirsin!
Aklınla,şuurunla,hayalinle bilirsin.
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın...

Hüseyin Nihal Atsız

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Şub 2016 23:36:14
AĞLAMAK İÇİN GÖZDEN YAŞ MI AKMALI?

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
 
Victor Hugo

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Şub 2016 23:37:56
NAAT

Seccaden kumlardı..
Devirlerden, diyarlardan
Gelip, göklerde buluşan
Ezanların vardı! .

Mescit mümin, minber mümin...
Taşardı kubbelerden tekbir,
Dolardı kubbelere “amin”..

Ve mübarek geceler dualarımız;
Geri gelmeyen dualardı...
Geceler ki pırıl pırıl
Kandillerin yanardı..

Kapına gelenler ya Muhammed,
- uzaktan, yakından –
Mümin döndüler kapından...

Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dünyada aziz ümmet,
Muhammed ümmetiydi...

Konsun – yine - pervazlara
Güvercinler,
“hu hu” lara karışsın
Aminler,
Mübarek akşamdır;
Gelin ey fatihalar, yasinler...

Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi...
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın
Yoksulların sahibi..
Nerde kaldın ey resul,
Nerde kaldın ey nebi! ..

Günler ne günlerdi, ya
Muhammed! ..
Çağlar ne çağlardı;
Daha dünyaya gelmeden
Müminlerin vardı...
Ve bir gün ki gaflet
Çöller kadardı,

Halime’nin kucağında,
Abdullahın yetimi,
Amine’nin emaneti ağlardı..

Hatice’nin goncası
Aişe’nin gülüydün..
Ümmetin göz bebeği
Göklerinresulüydün..
Elçi geldin, elçiler gönderdin;
Ruhunu Allah’a; elini ümmetine verdin,
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunalırsan;
Medine’ye göçerdin..
Biz,
Bu dünyadan nereye
Göçelim ya Muhammed!
Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
“ebu leheb öldü” diyorlar;

Ebu leheb ölmedi ya Muhammed!
Ebu cehil; kıt’alar dolaşıyor...

Neler duydu şu dünyada
Mevlidine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi ey nebi!
Adına alışkın dudaklarımız..
Artık yolunu bilmiyor,
Artık yolunu unuttu
Ayaklarımız
Kabene siyahlar
Yakışmamıştır ya Muhammed!
Bugünkü kadar!

Hased gururla savaşta;
Gurur; kaf dağında derebeyi..

Onu da yaralarlar kanadından
Gelse bir şefkat meleği..
İyiliğin türbesine,
Türbedar oldu iyi..
Vicdanlar sakat
Çıkmadan ya Muhammed yarına!
İyilikler getir, güzellikler getir
Adem oğullarına...

Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi taiftir, kimi hayberdir...
Fethedemedik ya Muhammed
Senelerdir...

Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi;
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında
Haramların peteği..

Bayram yaptı yabanlar
Semave’yi boşaltıp;
Save’yi dolduranlar
Atını hendeklerden – bir atlayışta –
Aşırdı aşıranlar..
Ağlasın yesrib!
Ağlasın selmanlar...

Gözleri perdeleyen toprak,
Yüzlere serptiğin topraktı...
Yere dökülmeyecekti ey nebi!
Yabanların gözünde kalacaktı!

Konsun – yine - pervazlara
Güvercinler,
“hu hu” lara karışsın
Aminler,...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey fatihalar, yasinler...

Ne oldu ey bulut,
Gölgelediğin başlar?
Hatırında mı ey yol,
Bir aziz yolcuyla
Aşarak dağlar, taşlar
Kafile kafile, kervan kervan
Şimale giden yoldaşlar....

Uçsuz bucaksız çöllerde
Yine izler gelenlerin;
Yollar gideceklerindir....

Şu tekbir getiren mağara,
Örümceklerin değil;
Peygamberlerindir, meleklerindir.

Örümcek ne havada
Ne suda, ne yerdeydi
Hakkı göremeyen
Gözlerdeydi

Şu kuytu cinlerin mi, perilerin yurdu mu,
Şu yuva ki bilinmez;
Kuşları hüdhüd müdür, güvercin mi
Kumru mu..
Kuşlarını bir sabah,
Medine’ye uçurdu mu..

Ey abva’da yatan ölü,
Bahçende açtı dünyanın
En güzel gülü;
Hatıran uyusun çöllerin,
Ilık kumlarıyla örtülü..

Dinleyene hala
Çöller ses verir....
Yaleyl, susar,
Uğultular gelir...
Mersiye okur uhud,
Kaside söyler bedir;
Sen de bir hac günü
Başta muhammed, yanında
Ebu bekir,
Gidenlerin yüz bin olup dönüşünü,
Destan yap ey şehir!

Konsun – yine - pervazlara
Güvercinler,
“hu hu” lara karışsın
Aminler,...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey fatihalar, yasinler...

Vicdanlar sakat
Çıkmadan ya Muhammed yarına!
İyiliklerle gel, güzelliklerle gel
Adem oğullarına...

Yüreklerden taşsın
Yine imanlar!
Itri, bestelesin tekbirini;
Evliya okusun kur’anlar..
Ve kur’anı göz nuruyla çoğaltsın
Kayışzade osmanlar...

Na’tını galib yazsın, mevlidini
Süleymanlar..
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin sinanlar..
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!

Gel ey Muhammed!
Bahardır
Dudaklar ardında saklı
“amin”lerimiz vardır..
Hacdan döner gibi gel..........
Miraçtan iner gibi gel...........
Bekliyoruz yıllardır!

Bulutlar kanat, ruzgar kanat;
Hızır kanat, cibril kanat,
Nisan kanat, bahar kanat;
Ayetlerini ezber bilen,
Yapraklar kanat...

Açılsın göklerin kapıları
Açılsın perdeler, kat kat..
Çöllere dökülsün yıldızlar,
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar..
Çöl gecelerinden yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilal-i habeşi sustuysa;
Ezanlarını davud okusun!

Konsun – yine - pervazlara
Güvercinler,
“hu hu” lara karışsın
Aminler,...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey fatihalar, yasinler...
 
Arif Nihat Asya

Çevrimdışı ertugrul43

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.318
  • 2.536
  • 1.318
  • 2.536
# 11 Şub 2016 08:51:03
Emri Olur
Geceye katran çal
Acıya hüzzam
Ah edersem tutmasın elim
Tutulsun dilim
Ey kemankeş
Durma vur
Nasılsa bu sine vurgun
Nuru düşsün düşlerin kor olsun
Seni görmesin kör olsun

Taş bassın yerime dedi gönlüne
Gönlüne
Emri olur başım gözüm üstüne
Üstüne
Üstüne aman, aman
Üstüne aman, aman

Bakmasın demiş bir daha yüzüme
Yüzüme
Emri olur inansın bu sözüme
Sözüme
Sözüme aman, aman
Sözüme aman, aman

Almasın demiş adımı diline
Diline
Vay ben ölem, atın toprak üstüme
Üstüme
Üstüme aman, aman
Üstüme aman, aman

 Mustafa Cihat

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.402
  • 69.701
  • 3.402
  • 69.701
# 11 Şub 2016 08:56:03
Çocukların uçurtmalarına benziyorsun

Çocukların uçurtmalarına benziyorsun
Biliyor musun...
Rüzgârı hiç dinmeyen bir mavilikte
Güneşli sular gibi gülümsüyor yüzün.
Ve ben çok aşağılarda
Katı ülkesinde toprağın
Tutulmuş heyecanına
Titreyerek izliyorum süzülüşünü...

Bir hazin hızla uzaklaşıyor her şey . . .

Şükrü Erbaş

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 11 Şub 2016 10:18:13
sana sarı bir yaz gönderdim
onu bir zaman gibi koynunda sakla
önce kuytular göle çekildi
ayrılık, ayrıldığın yerde değildi
herkes, artık, elbette
dağ'dır biraz
ve sarı yaz senin perden

suya gömdün yaprağın adını
bir kentin hüznüne benzedin birden
aşklar kimliksizleşti: süslü zamanlar!
sen ki kendi kendinin özleminden
sıkılırdın... sorardın:
‘olur mu,
anlamak aşkları eski güllerden?'

işte bir söyleyişin solgun yüzü:
artık ne bir anıdan arta kalanlar-
dan söz var! ne bir şey!
-boşuna!..
ölüm, olmak'tır ve bir söz kanar;
yalnız yalnızlıklardır bizden olanlar!
onlardı, gittiler... daha gelmeden...

bense akşam oldum artık
ve akşamlar, benim gövdem...
                         Hilmi YAVU Z

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK