Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Şub 2016 21:26:05
Bir Eskicide Bıraktım Yüreğimi

Tükenmeyen yollarda, bilinmeyen geleceklere
Yürüyerek geçiyor yaşam.
Uyandığımda bitecek bir rüya gibi.
Hiç durmadan, koştururcasına yürüyorum,
Durursam uyanacağım,
Yaşam bitecek sanki...

Ardıma bakmadan gidiyorum
Bir daha geçmeyeceğimi bildiğim yollardan.
Her adımda dağılıyorum.
Bir parçam, ellerimden düşer gibi,
Kayıp gidiyor benden
Bir köşede gülüşümü bırakıyorum.
Bir gece yıldızlara bakarken, gözlerimi.
Sokak lambalarında, sessiz gölgelerimi.
Günbatımının kızıllıklarında çocukluğumu,
Gün doğumlarında, sabah çiğlerine karışan göz yaşlarımı
Siyah beyaz bir fotoğrafta düşlerimi...

Oysa düşlemek ne güzeldi çocukken.
Nerden bilirdim yaşamın
Böyle parçalanarak süreceğini
Ve ömrümün, kendimi toplamakla geçeceğini
Bir yap-bozum sanki,
Tek parçamı bile bulamadan,
Yeniden dağılıveriyorum...

Nerede başladı bu
Hatırlamadığım kadar uzakta kaldı ilk kırıntılarım.
Her yiten parçada sessiz bir çığlık attı yüreğim,
Sel olup aktı da, kimseler görmedi.
Sessizce gelip toplamasını bekledim
O hep beklenen, ama hiç gelmeyenin...

Yüreğimde bir telaş, bir heyecan;
-Beni tamamla artık ! -der gibi çırpınan
O değil miydi daha yolun en başında
Bin parçaya bölünüp dağılan
İstesem de bulamam yüreğim.
Bir daha geçmeyeceğim bir yolda,
Bir eskiciye bıraktım seni, paramparça...

Çığlıkların paçalarımdan süzülüyor,
Kimseler görmüyor
İşte böyle sürüyor yaşam
Yolun birinde eksilip,
Bir başkasında biraz artan...

Kim geri getirebilir,
Bir daha geçmeyeceğim bir yolda,
Bir eskicide kalan,
O bir parçası hep eksik yüreği...
Gonderilmemis ask mektuplari...

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Şub 2016 21:36:20
İLK YAZDA

Sen bir şarkıyı yorumlarken
Ayaklarım yerden kesilir benim
Yedi kat göklerde dolaşırken,
Başım bir yıldıza çarpar
Akkor kesilir bedenim...

Sen bir şiiri yorumlarken
Bense gök kuşağına binerim
Yüreğim kıpır kıpır bir kuştur artık!
Dağın, vadinin üzerinde
Yağmurla yarış ederim…

Sen bir resmi yorumlarken
Boyalar canıma karışır benim
Figürler egemen zaman ve mekana
Yer-gök türkü çiçeğidir
Yeşerten sensin güzelim...

Sen sustuğun vakit ilk yaz yok artık
Berekette biter, sevda da biter
Birden çöküverir kış ve karanlık
Şarkısız, şiirsiz, resimsiz bir dünyaya dökülür
Kanatları kırılan türküler...

Bahattin KARAKOÇ

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Şub 2016 23:21:51
               AKINCILAR

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Haykırdı, ak tolgalı beylerbeyi "İlerle!"
Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle
Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan
Bir gün yine doludizgin atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla
Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de
Hâlâ o kızıl hâtıra gitmez gözümüzde
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Yahya Kemal BEYATLI

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.225
  • 53.933
  • 4.225
  • 53.933
# 15 Şub 2016 08:06:14
'Sen ulu çınarlar ortasından sevdalı serçeleri
pencerenin gün ışımasına çağırırdın
gece yinelendiğinde
gece bitmediğinde sen''

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.225
  • 53.933
  • 4.225
  • 53.933
# 15 Şub 2016 08:17:44
her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
(içinde benzetmeler olan)
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları

bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar

verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz

sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.949
  • 47.578
  • 2.949
  • 47.578
# 15 Şub 2016 16:42:51
..

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.958
  • 228.467
  • 28.958
  • 228.467
# 15 Şub 2016 18:10:39
Bir yavru yolladım gurbet ellere,
Emaneti sana Boz Atlı Hızır.
Seni bekçi derler de nice ellere,
Emeneti sana Boz Atlı Hızır.
Ah nice günler gördüm aklı karalı,
Nice günler gördüm dertli çareli.
Bir yavru yolladım yürek yaralı,
Emeneti sana Boz Atlı Hızır.
Haktan bize bizden halka zulüm yok,
İmanım var vadesize ölüm yok.
Senden başka kanadım yok kolum yok,
Emeneti sana Boz Atlı Hızır.
Pir Sultan Abdal’ım böyle m'olacak?
Beklerim yollarda yavrum gelecek.
Analı babalı murad alacak,
Emeneti sana Boz Atlı Hızır.
Pir Sultan Abdal

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.949
  • 47.578
  • 2.949
  • 47.578
# 15 Şub 2016 19:05:24
acının vergisini verdik, gülün haracını ödedik
hüznü demirbaş defterinden düşmeye geldi sıra

sen ki eyvan ağıtlarda
sürekli ve ahşap bir gülümseme gibi durdun
gözlerin bozkırdan devşirme
yolların bozgundan derlenmiş
karanlık yolcusu turnaların ve kurdun
ey hüzünlere reâyâ olan derviş

acının vergisini verdin, gülün haracını ödedin
hüznü demirbaş defterinden düşmeye geldi sıra

tarlalarla uzar gider al kısrak
gökçe çiçek tozar durur sılalarla
oysa ölüm, bir uçtan bir uca
bir uzun kervansaraydır ki
savrulur günü saati gelince
yıkılır yırtıla yırtıla

HİLMİ YAVUZ

Çevrimdışı Ayperisi88

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.165
  • 17.379
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 3.165
  • 17.379
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 15 Şub 2016 22:10:24
Tanıyorum seni
Yıllar önce
Aynı ağaçta çiçeklenmiştik.
Mızrabın dillendirdiği
İki teldik bağlamada
Bir türküden söylendik
Tanıyorum seni
Seviyorum diye
Ayrı dillerden seslendik
Ama sevmiştik
Dokunmadan da olsa
Tutmuştuk ellerimizi
Çünkü
Birileri aynı uçurumdan
Atmıştı bizi
Tanıyorum seni
Ayrı uykulara yatıp
Aynı rüyaları görmüştük
Başka coğrafyalarda
Aynı ekmeği bölüştük
Aynı gökyüzüne serçelenip
Aynı ürkeklikle uçmuştuk
Tanıyorum seni
Gülümsememden öpmüştün beni....
ZEYNEP KAYA

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Şub 2016 23:01:03
Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair

``Telgrafın tellerini kurşunlamalı’’
Öyle değildi bu türkü bilirim
Bir de içime
-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
Haberler bilirim mektuplar bilirim.

Gamdan dağlar kurmalıyım
Kayaları kelimeler olan
Kırk ikindi saymalıyım
Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
Baştan ayağa ıslanmalıyım
Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.

İçimde kaynayan bir mahşer var
Bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar
Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
Ya da çamaşır sererken bahçelerinde
Birden alıverirler kara haberini
Okul dönüşü bir trafik kazasında
Can veren oğullarının.

Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim
Bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş
Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine
Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
Ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde
Örneğin Hint Okyanusu gibi derin
İsyanın kapkara sularına dalan.

Nice akşamlar bilirim ki
Karanlığını
Bir millet hastanesinde
Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
Başını kalorifer borularına gömmüş
Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
Haber sormaya korkan
Genç kızların yüreğinden almıştır.

Bir de baharlar bilirim
Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği
Anadolu bozkırlarında
İstanbul’dan çıkıp Diyarbekir’e doğru
Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
Cesur otobüs pencerelerinden
Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.

Yazlar bilirim memleketime özgü
Yiğit köy delikanlılarının
İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları
Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan
Diğeri kan ter içinde yayla yollarında
Mavzerinin demirini alnına dayamış
Yüreği susuzluktan bunalan
İçinden mahpushane çeşmeleri akan
Ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp
Apansız silahına davranan
Nice delikanlıların figüranlık yaptığı
Yazlar bilirim memleketime özgü

Güzler bilirim ülkeme dair
Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
Kalbim gibi
Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
Titreyen kenar mahalle çocukları
Bir sıcak somun için, yalın kat bir don için
Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.

Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak
Göğüsleri Çukurova gibi münbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.

İsyan şiirleri bilirim sonra
Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
Harfler harp düzeni almıştır mısralarında
Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda
Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.

Müslüman yürekler bilirim daha
Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
Eller bilirim haşin hoyrat mert
Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
Her kırışığı sorulacak bir hesabı
Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.

Bütün bunların üstüne
Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
Adın kurtuluştur ama söylememeliyim
Can kuşum, umudum, canım sevgilim.

Erdem Beyazit

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Şub 2016 23:03:08
HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM

Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara.
Akan yıldıza.
Bir kibrit çöpüne varana.
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...

 AHMED ARİF

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Şub 2016 23:05:07
MEMLEKET İSTERİM
 
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.

CAHİT SITKI TARANCI

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Şub 2016 23:07:02
Düş ve Dua

yağmura,nisana ve yaşıma aldanıp
uçurumları kıyı sanarak
ve dağlar erişilmeyince acı verir
sözünü unutarak
kaf dağına gitmek istedim

ırmak inadıyla yürüdüm uzaklara
bir derviş olup yürüdüm uzaklara

yanıldı denektaşım geriye döndüm
Kutsal Sözler Panayırı'na sığınıp
ipeksi bir sessizliğe büründüm:

bir hayat,mahçup ve duru
Tanrım, gülleri
ve sessiz harfleri koru.

İbrahim Tenekeci

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Şub 2016 23:10:05
OTUZ BEŞ YAŞ

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
 Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
                                                   
Cahit Sıtkı TARANCI

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Şub 2016 23:21:49
BİR GÜN BAKSAM Kİ GELMİŞSİN

Bir gün baksam ki gelmişsin..
Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.
Gözlerinde bir bitmez,bir tükenmez güzellik
Saçlarında ilkbahar..
Bir gün baksam ki gelmişsin..
Gülüşünde taze serin bir rüzgar
Ellerin yine eskisi kadar güzel
Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar..
Bir gün baksam ki gelmişsin..
Hasretin içimde sonsuzluk kadar.
Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz.
Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.
Bir gün baksam ki gelmişsin..
Ne yüzünde bir gölge,ne dilinde sitem var.
Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm
Benim olmuş dünyalar. . .

Yavuz Bülent Bakiler

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK