Kını kalbin olan bir kılıç gibi taşıdın masumiyeti
yoruluyor kapıların artık açılmaktan
yazgın bile yadırgıyor tüm bu olanları
kendini çıkartamıyorsun bir camın ardından bakınca
üzülme, herkes kendine dönüşür hikayenin sonunda..
neşen; o külden şato, bana eski bir yangını anımsatıyor..
ve sen seviniyorsun, yaşanmamış günleri hatırladıkça..
çünkü ben de hatırlıyorum:
elinde ince bir defter, yeşil ve telaşlı..
gölgeden soluk, ayın on dördünde gibi canlı..
öylece duruyordun, güzel olmak için hiçbir sebebe ihtiyacın yoktu..
şimdi iki kişi biniyor otobüse
biri sen değilsin, biri ben değil.
su almaz güneşi battığında güneşin
gözlerini kapat, göreceksin;
gerçeğe üstünlüğünü güzel düşlerin..
bırak, herkes unuttun sansın
sen al bu şiiri çeyizine kaldır..”
Muzaffer Serkan Aydın'