Anket

Sigmund  Freud  Haklı mı?

evet
15 (25.9%)
hayır
15 (25.9%)
olabilir
7 (12.1%)
Önyargı  bilinç altında  yatar tezi doğrudur, Freud  haklıdır.
21 (36.2%)

Toplam Oy Verenler: 58

Sigmund Freud Haklı Mı?

Çevrimdışı asortik19

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.841
  • 2.803
  • Okul Müdürü
  • 4.841
  • 2.803
  • Okul Müdürü
# 30 May 2007 18:30:35
Freud, kişiliği oluşturan üç temel yapıdan söz ediyordu: İd, ego ve süper ego. Bu üç yapıyı arzu, mantık ve vicdan olarak da düşünebiliriz. Eğer ki kimi zamanlarda farklı bir kişiymişçesine hareket ettiğinizi düşünüyorsanız bu dalgalanmalar Freud'a göre farklı kişilik yapılarınızın savaşımından kaynaklanıyor olmalı.

İd, ilkel ve doğuştan getirdiğimiz dürtülerimizi kapsıyor. Bedensel ihtiyaçlarımızın, cinsel arzularımızın ve saldırgan tepkilerimizin idden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Freud'a göre idin arzu ve istekleri tamamen bilinç dışı ve "zevk prensibi"yle işlemekte. İdin temel güdülerimizi kapsadığını düşününce, zevk prensibiyle işlemesi doğal. Çünkü ilkel güdüler, arzulara bir an önce doyum arayıp bireyin davranışlarını bu yönde şekillendirebiliyorlar.

Ancak ne yazık dünya tüm arzu ve dürtülerimizi o anda tatmin etmemize olanak sağlamıyor. Eğer haz tatmini odaklı yaşamaya devam edersek pek çok sorunla yüz yüze kalabiliyoruz. Yaşamın bu şartlarıyla başa edebilmekse ikinci kişilik yapımız olan egoya düşüyor. Ego, idin tatmin edilebileceği elverişli şartlar oluşana kadar onu kontrol altında tutuyor. Öyleyse ego "gerçeklik prensibi"yle işliyor. Çevresel şartları değerlendirerek pek çok davranışın olası sonuçlarını tartıyor. Bu şekilde, uygun zamanı kollayarak bireyin anlık dürtüleri sonrasında acı çekmesini engellemiş oluyor. Egonun kimi işlevleri bilinçliyken kimileri bilinç dışı gerçekleşiyor.

Kişiliğimizin son öğesiniyse süper ego oluşturuyor. Süper ego da tıpkı ego gibi idin arzu ve isteklerini baskı altında tutmaya çalışıyor. Ancak ego idin tatminleri için uygun zamanlar kollarken süper ego ahlak kurallarını devreye sokuyor. Daha açık bir deyişle, idin bu yönde tatmininin doğru olup olmadığını sorguluyor. Süper ego için tatminde yalnızca doğru zamanın kollanması değil, ahlaki kurallara uygunluk da önem kazanıyor.

Ailemizden edindiğimiz eğitim, yaşadığımız toplumun normları ve kendi deneyimlerimiz süper egonun oluşumunda en önemli etkenleri oluşturuyor. Ancak süper ego geliştikçe, ilkel güdülerimizin tatmini daha da fazla engellenmiş oluyor. Bu nedenle de ego, id ile süper ego arasında bir anlamda köprü görevi üstlenmiş oluyor. Bunu bir şekilde bir savaşım ve çatışma olarak da düşünebiliriz. Sürekli olarak kişiliğimizi oluşturan bu yapılar birbirleriyle çekişmek zorunda kalıyorlar. İşte, bu savaşım Freud'a göre kişiliğin ve çoğu psikolojik rahatsızlığın temelini oluşturuyor

Çevrimdışı asortik19

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.841
  • 2.803
  • Okul Müdürü
  • 4.841
  • 2.803
  • Okul Müdürü
# 30 May 2007 18:32:09
Biliyoruz ki Freud, cinsellik ve şiddet olmak üzere iki temel güdüye sahip olduğumuzu düşünüyor. Bu iki temel güdü, kişiliğimizin "id" yapısını oluşturuyor. Haz prensibiyle işleyen id, sürekli olarak tatmin arıyor. Sosyal çevre ve kültürün neyin kötü neyin yanlış olduğuna dair üzerimize yaptığı baskıysa kişiliğimizin "süper ego" yapısıyla hayat buluyor. Son yapı olan ego, işte bu temel güdülerimizle kültürel elemanlar arasında bir köprü görevi görüyor ve id'i sosyal açıdan kabul görecek yollarla tatmin etmeye çalışıyor. Ancak kimi zamanlarda id o denli büyüyor ki, kontrolden çıkabiliyor. Böyle durumlarda birey kendini içinden çıkılamaz bir kaygının eşiğinde buluyor. Bu kaygıysa gerginlik, öfke ve üzüntü getiriyor. Kişi, id ile süper ego arasındaki savaşta bir uzlaşma yakalayamıyor. Örneğin, arzuladığı bir beraberliği ahlaki değerlerle örtüşmediği için yaşayamıyor. İşte böyle durumlarda ego sıralayacağımız savunma mekanizmalarını araç olarak kullanıyor:

1.)Bastırma:
Freud'un savunma sistemlerinin çekirdeğinde yer alan bastırma mekanizmasında kişi, kendisini tehdit eden herhangi bir uyaranı ya da hayatına giren ve ona travmatik deneyimler yaşatan herhangi birini tamamen unutabiliyor.
Örn: Fobiler. Kişi sebepsiz bir korku duysa da bu korkunun çıkış kaynağını hatırlamıyor.

2.)Reddetme:
Reddetmede kişi, bastırmanın aksine gerçeğe dair herhangi bir bilince sahip olsa da kaygı yaratan uyaranın varlığını reddederek yok sayıyor.
Örn: Sınav sonuçları açıklandı ve kötü bir not alındı diyelim. Bu kötü notun alınmış olmadığını varsayarak, öğretmenin puanları toplarken bir yanlışlık yapmış olduğunu düşünme.

3.)Yöneltme:
Kişi kabul görmesi güç bir içtepiyi başka bir uyarana yöneltiyor.
Örn: İş yerinde patronla bir gerginlik yaşayıp siniri eve döndükten sonra, eşten çıkarma.

4.)Olayları entelektüelleştirme:
Kişi herhangi bir olayın duygusal yönünü görmezlikten gelerek, onun entelektüel açıdan göze çarpan özelliklerine odaklanıyor.
Örn: Herhangi bir yakının kaybında, üzüntü ve yas duyulacağına cenaze töreninin detaylarına takılma.

5.)Yansıtma:
İçsel bir gerçeğin yarattığı kaygı nedeniyle, kişi kişisel etmenlerle ilgili bir durumu dışarıdaki bir uyarana bağlıyor.
Örn: Herhangi biriyle tartışılırken kaybediliyorsa tartışmada haksız düşmemek adına karşıdakinin "akılsız" olduğunu söyleme.

6.)Mantık çıkarımları:
Olayların gerçek nedenlerinden farklı mantık çıkarımları yapılıyor.
Örn: Hoşlandığı kadın tarafından reddedilen bir adamın "Zaten yeterince iyi değildi" gibi bir çıkarımda bulunması.

7.) Tepki oluşturma:
Tepki oluşturma mekanizmasında kişi, istenmeyen düşünce ve davranışları reddetmekle kalmayıp, kendisinin bu düşünce ve davranışları sergileyen gruptan olmadığına inandırıyor.
Örn: Herhangi bir arkadaşından nefret eden bir kişi, ona aşırı sevgi gösterilerinde bulunuyor olabilir.

8.) Geri çekilme:
Kişi geçmişte kendisini güvende hissettiği bir gelişimsel döneme geri dönüyor.
Örn: Yaşça büyük bir çocuğun stresli olduğu bir dönemde tekrar yatağını ıslatmaya başlaması.

9.) Süblimasyon:
Saldırganlığın ardında yatan itici kuvvet olarak görülüyor.
Örn: Bir gencin içindeki saldırganlık duygularını amerikan futbolu oynayarak boşaltması. 

Çevrimdışı asortik19

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.841
  • 2.803
  • Okul Müdürü
  • 4.841
  • 2.803
  • Okul Müdürü
# 30 May 2007 18:33:38
Gelişimde Psikoseksüel Evreler 

İlk altı yaş gelişiminde sözünü ettiği psikoseksüel evrelerin Freud'un kuramları içinde en çok tartışılanı olduğunu söylememiz yanlış olmaz. Kişiliğin nasıl geliştiğine yönelik olarak öne sürdüğü bu düşünceler cinsel gelişimimiz sırasında içinden geçtiğimiz evrelerin ileriki yaşlarda kişiliğimizi ne yönde etkilediğine vurgu yapıyor. Bu evrelerin her birini teker teker incelemeden önce, cinsel gelişimde kritik rol oynayan iki önemli kavrama göz atmakta fayda var:

Libido: İdi tetikleyen içgüdüsel güç olarak tanımlanıyor. Odak noktası her zaman haz olsa da içinden geçtiğimiz her bir psikoseksüel gelişim evresinde farklı şeylerden zevk duyuyor ve libidomuzun bir kısmını o evrede o davranışla beraber geride bırakmış oluyoruz.

Asılı kalma: Libido enerjisinin çok büyük bir kısmı herhangi bir evrede asılı kalabiliyor. Bu durum bireyin gelişimi açısından oldukça zararlı. Çünkü enerjisinin büyük bir kısmını belli bir evrede harcayan kişi, gelişimine devam edecek yeterli "psişik enerji"yi bulamayabiliyor. Dolayısıyla, o evreye has bir takım alışkanlıklar geliştirebiliyor. Bunun yanı sıra, yeteri kadar olgunlaşamayan birey psikolojik rahatsızlıklar geliştirebiliyor.

Kurama göre gelişimimiz sırasında farklı dönemlerde bedenimizin farklı bölgelerinden haz duyuyoruz. 18 aylık olana kadar geçen süreçte bu beden bölgesi ağız. Oral dönem olarak adlandırılan bu evrede bebek çevresinde gördüğü, eline aldığı ne varsa ağzına götürüp bu davranıştan haz alıyor. Eğer ki çocuk bu dönemde asılı kalırsa, ileride oldukça saldırgan ve küfreden bir kişilik sergileyebiliyor. Bunun yanı sıra sigara, aşırı yemek yeme gibi zararlı alışkanlıklar sergileyebiliyor.




Bir sonraki evre 18 - 36 aylık dönemi kapsayan anal dönem. Tuvaletini yaparken büyük bir haz duyan çocuk için zevk bölgesi anal bölge. Libido enerjisinin çoğu bu dönemde asılı kalırsa ileride düzenli ve tertipli olmaya dair bir takıntı (anal-çekilme) ya da dikkatsizlik, dağınıklık (anal-dışavurum) sergilenebiliyor. Çocuğun ileride anal-çekilme ya da anal-dışavurum özellikleri gösterip göstermeyeceğini belirleyense ailenin çocuğun tuvalet eğitimindeki tutumu oluyor. Eğer oldukça sert bir tutum sergilenirse çocuğun kişiliği mükemmeliyetçilik takıntısı çerçevesinde gelişiyor. Tuvalet eğitiminde aile aşırı rahatsa, dağınık ve disiplinsiz bir kişilik geliştirebiliyor.


3 - 6 yaş arasındaki zevk bölgesiyse genital bölge. Fallik dönem olarak adlandırılan bu yaşlarda Oedipus ya da Elektra kompleksi gelişebiliyor. Oedipus kompleksi erkek çocuğun babasını annesinden kıskanması ve bilinçaltından babasının ölmesini istemesi olarak tanımlanıyor. İsmini Yunan mitolojisinden alan kavram, hikâyede babasını öldürüp annesiyle evlenen Oedipus'a gönderme yapıyor. Ancak bu gizil duygular bir süre sonra çocukta kaygı uyandırmaya başlıyor. Annesine duyduğu arzu dolayısıyla hadım edileceği korkusu duymaya başlıyor. Elektra kompleksi ise kız çocuğun babasına duyduğu aşk dolayısıyla annesine olan kıskançlığını ifade ediyor. Bu aşk dolayısıyla cezalandırılacağını düşünen kız çocuk kaygı duymaya başlıyor. Ancak Elektra kompleksi kavramını Freud'un öğrencisi olan Jung'un geliştirdiğine parmak basmakta yarar var. Freud yalnızca Oedipus kompleksini açıklamakta. Gelişimin ilerleyen dönemlerinde, her iki cins de kendi hemcinsi ebeveynini kıskanmayı bırakıp onları örnek alarak kız çocuk babası gibi bir erkeği, erkek çocuksa annesi gibi bir kadını eş olarak etkileyebileceğini kavrıyor.

Gizil dönem 6 yaş civarını kapsıyor. Cinsel arzuların en aza indiği bu dönemde asılı kalan bireyler ileride cinsel yönden tatminsizlik çekebiliyorlar. Cinsel enerji daha çok spor gibi faaliyetlere yönleniyor.




Genital dönem ergenlikle başlayıp hayatımızın geri kalan bütününü kapsıyor. Her ne kadar haz genital bölgede yoğunlaşsa da tutku, sevgi ve bağlılıkla beslenmeye başlıyor. Freud'a göre bu son aşamaya ulaşabilmek adına önceki dönemlerde herhangi bir asılı kalma durumunun yaşanmamış olması gerekiyor.

Çevrimdışı asortik19

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.841
  • 2.803
  • Okul Müdürü
  • 4.841
  • 2.803
  • Okul Müdürü
# 30 May 2007 18:39:04
Genlere Kulak Verecek Olursak.

Öyle görünüyor ki, araştırmalar bundan 2000 yıl önce Yunan fizikçi Galen'in öne sürdüğü "Kişilik kuşaktan kuşağa geçer." varsayımını destekliyor. İkiz çalışmalarında ayrı ailelerce, farklı koşullarda yetiştirilen çocuklar kişilikleri oturduğunda yanlarında büyüdükleri kişilerden çok biyolojik aileleriyle benzerlikler gösteriyor. Bu da, kişilikte genlerin parmağı olduğunu kanıtlıyor. Rakamsal olarak ise bu pay 15% ila 50% arasında değişebiliyor.

Kişiliğimizi Değiştirmek Mümkün mü?
Kişiliğin tanımına da göz atacak olursak, bir kişinin kişilik özelliklerinden bahsediyorsak farklı durumlar ve farklı zamanlar karşısında değişim göstermemelerini bekliyoruz. Ancak elbette ki bunca davranış ve seçim zenginliği değişmeyen karakter özellikleri saptamayı da oldukça zor kılıyor. Hele ki bir de cinsiyet farklılığını göz önünde bulunduracak olursak.


"Burdakilerde okunduğunda freud tamamen haklı ya da haksız diyemeyiz.
haklı olduğu yerlerde var.
haksız olduğu yerlerde var.
kpss ye girecekler için bir tekrar oldu sanırım:)

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 30 May 2007 20:51:29
   Kavram  bildiren  sözcüklerin  diğer  sözcüklerden  daha  kolay  kavrandığını   S.Koray'ın  çevirdiği  'Düşünce  ve  Dil'  isimli  kitapta  bulabilrsiniz.Kitabın  yazarı  L.S.Vygotsky  Kaynak  Yayınları.
Bu  kitapta bu  konu  ile  ilgili okullarda  yapılan  araştırmaların  sonuçlarını  görebilirsiniz.

                  Sevgili  Öğretmenim  Bilinçaltı  kavramına  inanmadığınızı  yazdıklarınzdan  anlıyorum.
Yalnız  bir  gerçek  var ki  İlk  kez  Freud'un  ortaya  attığı  bilinçaltı  kavramı  bu gün  eğitim  öğretim  hayatımızda  var  olan  doğmatikliği  kökten  ortadan  kaldıracaktır.
 Peki  bu  doğmatiklik  nedir?
Din, gelenek, görenek  ve  hürriyete  ket  vuran  maskelerdir.
Şimdi  soruyorum  size  pastörize  olanı mı  tercih  ediyorsunuz?
Doğal  olanı mı  tercih  ediyorsunuz?
 
   Freud  hakkında  çok  şeyler  söylenebilir?
   Freud  pastörize  değildi!
   Saygı  ve  sevgi  ile  kalın.


Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 Haz 2007 16:08:04
asortik19 kardeşim
Yazdıklarınız Freud'un düşünceleri hakkında daha net bilgi edinmeme vesile oldu. Teşekkür ederim.
Bu konuda bilgim asgari olduğu için yazdıklarınız hakkında düşünmeye devam ediyorum.
Düşüncelerin büyük bir kısmına katılmıyorum. Katılmadığım hususları açıklamak için arşiv araştırması
yapıyorum. En kısa zamanda yazdıklarınız ile ilgili görüşlerimi açıklayan bir cevap yazacağım.
Şimdilik şu kısa notu düşüyorum:
***
Aşağıdaki test sorularını cevaplara bakmadan cevaplayınız.

Soru 1.
Sekiz çocuğundan üçü sağır, ikisi kör, biri zeka özürlü ve kadının kendisi frengili...
Kadın hamile, kürtaj olmasını önerir misiniz?

Aşağıdaki cevabı görmeden bir de şu soruyu okuyun.
Soru 2.
Dünya liderini seçme zamanı ve sizin oyunuzun önemi çok büyük. İşte adayların özellikleri:
Aday A: Bir takım kötü politikacılarla işbirliği halinde, astrolojistlere danışıyor. İki metresi var. Bir sigara yakıp diğerini söndürüyor ve günde 8 ila 10 martini içiyor.

Aday B: İki kez işten kovulmuş, öğleye kadar uyuyor, üniversitedeyken uyuşturucu kullanmış ve her akşam neredeyse yarım şişe whisky deviriyor.

Aday C: Bir savaş kahramanı, vejetaryen, sigara içmiyor, çok nadiren bira içer ve evlilik dışı hiçbir ilişkisi olmamış.

Hangi adayı seçerdiniz? Önce karar verin sonra aşağıdaki cevaplara bakın.

Aday A : Franklin Roosevelt
Aday B : Winston Churchill
Aday C : Adolf Hitler

Ve birinci sorunun cevabı: Eğer cevabınız evet ise, Beethoven'in yaşamasına izin vermediniz!

***
Yukarıdaki sorulara Freud nasıl cevap verirdi acaba?

şafakgergin kardeşim

1984-1986  yıllarında Cumhuriyet üniversitesinin ön kapısından girip arka kapısından çıktım.
O yıllarda Elektronik meslek dersimize giren bir öğretim görevlisinin söylediği bir söz kulağıma küpe oldu.

- Sizi söylenen hiç bir şeye inanmayın, isbatını isteyin.

Öğretim görevlisinin kastettiği matematik işlemleri ile yapılan ispatlardı.
Hani şu sıfırı başlangıç kabul edip sağındaki sayıları pozitif, solundaki sayıları negatif VARSAYARAK yapılan ispatlar.
Başlangıcı -1 VARSAYARSANIZ yaptığınız tüm ispat işlemlerinin sonuçlarının yanlış çıktığı ispatlar...

Tartışmasız inandığım tek şey Allah (c.c.) bir olduğu ve Hz. Muhammed (.s.a.v.) efendimizin peygamber olduğudur.

Bunun dışındaki tüm düşünceleri tartışılabilir kabul ediyorum.
Kendi inandığım değer ne olursa olsun muhatabımın söylediğinin aksini iddia etmek gibi bir özelliğim vardır.

Yazdıklarım bilinçaltı kavramına inanmadığım için değil, sizin bilinçaltı kavramına olan inancınızdan kaynaklanıyor.

Anlaşamadığımız nokta bilinçaltının var olup olmadığı değil, biliçaltının ne olduğu konusudur.

Bildiğim kadarıyla Freud ruhun varlığını kabul etmiyor.
Bu nedenle de bilinçaltının nerede olduğu sorusu cevapsız kalıyor.
(Bilinçaltının beyin denilen et parçasında olduğunu iddia ettiğini sanmıyorum.)
***
Yalnız  bir  gerçek  var ki  İlk  kez  Freud'un  ortaya  attığı  bilinçaltı  kavramı... 
***
Freud var olan bir kavrama ilk kez bilinçaltı ismini vermiş olabilir.
Bu kavram başka isimler altında Freud dan önceki dönemlerde de savunulmuştur.
Bunun örneklerini en kısa zamanda vermeye çalışacağım.
***
Peki  bu  doğmatiklik  nedir?
Din, gelenek, görenek  ve  hürriyete  ket  vuran  maskelerdir.
***
Doğmatikliğin güzel bir tanımını yapmışsınız.
Dini, gelenek, görenekleri hayatımızdan çıkaralım.
Elimizde ne kalacak saf bir hürriyet mi?
İnsan aklı kainatı idare etmek için yeterli olacak mıdır?

Freud'un düşüncelerinin bir kaynağı var mıdır? Yoksa bu düşünceler sadece kendi ürettikleri midir?
Ondan sonra yaşamış olan insanlar ondan daha iyisini üretemediler mi?

Pastörize yaşamların daha sağlıklı olduğu söyleniyor.
Bence bu da tartışılması gereken bir konudur.

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 02 Haz 2007 22:16:59
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
asortik19 kardeşim
Yazdıklarınız Freud'un düşünceleri hakkında daha net bilgi edinmeme vesile oldu. Teşekkür ederim.
Bu konuda bilgim asgari olduğu için yazdıklarınız hakkında düşünmeye devam ediyorum.
Düşüncelerin büyük bir kısmına katılmıyorum. Katılmadığım hususları açıklamak için arşiv araştırması
yapıyorum. En kısa zamanda yazdıklarınız ile ilgili görüşlerimi açıklayan bir cevap yazacağım.
Şimdilik şu kısa notu düşüyorum:
***
Aşağıdaki test sorularını cevaplara bakmadan cevaplayınız.

Soru 1.
Sekiz çocuğundan üçü sağır, ikisi kör, biri zeka özürlü ve kadının kendisi frengili...
Kadın hamile, kürtaj olmasını önerir misiniz?

Aşağıdaki cevabı görmeden bir de şu soruyu okuyun.
Soru 2.
Dünya liderini seçme zamanı ve sizin oyunuzun önemi çok büyük. İşte adayların özellikleri:
Aday A: Bir takım kötü politikacılarla işbirliği halinde, astrolojistlere danışıyor. İki metresi var. Bir sigara yakıp diğerini söndürüyor ve günde 8 ila 10 martini içiyor.

Aday B: İki kez işten kovulmuş, öğleye kadar uyuyor, üniversitedeyken uyuşturucu kullanmış ve her akşam neredeyse yarım şişe whisky deviriyor.

Aday C: Bir savaş kahramanı, vejetaryen, sigara içmiyor, çok nadiren bira içer ve evlilik dışı hiçbir ilişkisi olmamış.

Hangi adayı seçerdiniz? Önce karar verin sonra aşağıdaki cevaplara bakın.

Aday A : Franklin Roosevelt
Aday B : Winston Churchill
Aday C : Adolf Hitler

Ve birinci sorunun cevabı: Eğer cevabınız evet ise, Beethoven'in yaşamasına izin vermediniz!

***
Yukarıdaki sorulara Freud nasıl cevap verirdi acaba?

şafakgergin kardeşim

1984-1986  yıllarında Cumhuriyet üniversitesinin ön kapısından girip arka kapısından çıktım.
O yıllarda Elektronik meslek dersimize giren bir öğretim görevlisinin söylediği bir söz kulağıma küpe oldu.

- Sizi söylenen hiç bir şeye inanmayın, isbatını isteyin.

Öğretim görevlisinin kastettiği matematik işlemleri ile yapılan ispatlardı.
Hani şu sıfırı başlangıç kabul edip sağındaki sayıları pozitif, solundaki sayıları negatif VARSAYARAK yapılan ispatlar.
Başlangıcı -1 VARSAYARSANIZ yaptığınız tüm ispat işlemlerinin sonuçlarının yanlış çıktığı ispatlar...

Tartışmasız inandığım tek şey Allah (c.c.) bir olduğu ve Hz. Muhammed (.s.a.v.) efendimizin peygamber olduğudur.

Bunun dışındaki tüm düşünceleri tartışılabilir kabul ediyorum.
Kendi inandığım değer ne olursa olsun muhatabımın söylediğinin aksini iddia etmek gibi bir özelliğim vardır.

Yazdıklarım bilinçaltı kavramına inanmadığım için değil, sizin bilinçaltı kavramına olan inancınızdan kaynaklanıyor.

Anlaşamadığımız nokta bilinçaltının var olup olmadığı değil, biliçaltının ne olduğu konusudur.

Bildiğim kadarıyla Freud ruhun varlığını kabul etmiyor.
Bu nedenle de bilinçaltının nerede olduğu sorusu cevapsız kalıyor.
(Bilinçaltının beyin denilen et parçasında olduğunu iddia ettiğini sanmıyorum.)
***
Yalnız  bir  gerçek  var ki  İlk  kez  Freud'un  ortaya  attığı  bilinçaltı  kavramı... 
***
Freud var olan bir kavrama ilk kez bilinçaltı ismini vermiş olabilir.
Bu kavram başka isimler altında Freud dan önceki dönemlerde de savunulmuştur.
Bunun örneklerini en kısa zamanda vermeye çalışacağım.
***
Peki  bu  doğmatiklik  nedir?
Din, gelenek, görenek  ve  hürriyete  ket  vuran  maskelerdir.
***
Doğmatikliğin güzel bir tanımını yapmışsınız.
Dini, gelenek, görenekleri hayatımızdan çıkaralım.
Elimizde ne kalacak saf bir hürriyet mi?
İnsan aklı kainatı idare etmek için yeterli olacak mıdır?

Freud'un düşüncelerinin bir kaynağı var mıdır? Yoksa bu düşünceler sadece kendi ürettikleri midir?
Ondan sonra yaşamış olan insanlar ondan daha iyisini üretemediler mi?

Pastörize yaşamların daha sağlıklı olduğu söyleniyor.
Bence bu da tartışılması gereken bir konudur.

   Sevgili  Öğretmenim  önce  değer  verip  bu  konu  ile  ilgili  düşüncelerinizi  belirttiğiniz  için  teşekkür  ederim.
En  son  belirttiğiniz   konudan  başlayalım;;;;

Pastörize   kavramı  insana  faydası  olacak  olan  her  türlü  varlığa  yakışır.
Pastörize  insanı  kabul  etmiyorum.Çünkü
İnsan  doğal  olmalı!
Pastörize  hayatlardan  oluşan  bir  toplumda  hayat  çekilmez  bir  hal  alır.
Freud'un   düşüncelerinin   bir  kaynağı  var  mıdır?Bu  soruyu  Freud'a  sormak  gerekirdi.Ama  şunu  unutmamalıyız  Freud  Eğitim  Öğretim  camiasının  bir  insanıydı.
Şimdi  gelelim  diğer  konuya  'Dini  geleneği  ve  göreneği  hayatımızdan  çıkaralım  elimizde  saf  bir  hürriyet  kalacak  diyorsunuz.' Sevgili  Öğretmenim  niçin  yaşıyoruz  Yaşamınızda   sizin  Hürriyetten  başka  neye  ihtiyacınız  var.  Ki BİLİNÇSİZ iNSAN   DIŞINDA  TÜM  CANLILAR  hürriyeti  için  yaşar.
  Bilinç  dediğimiz  kavram  farkında  olan  hür  insanların  davranışında  konuşmalarında  ve  hayata  durşlarında  bulunur.
Hayata  duruşu  insanın  bilinçli mi  bilinçsiz mi  olduğunu  gösterir!
Test  sorularınıza  gelince  inanın  ben  doğru  yanıtlarını  bilmiyorum  ÇÜNKÜ  BU  SORULAR  açık  uçlu!
Saygı  ve  sevgi  ile  kalın!

Çevrimdışı konakyanlı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 891
  • 354
  • 891
  • 354
# 02 Haz 2007 22:53:37
   Okuduklarım kafamı karıştırdı,izninizle. Yani hürriyetimiz olsun yeterki,dinimiz olmasa da olur mu deniyor.
  İnanın ben seme oldum.
  Din olmasa da olur.Yeter ki hürriyetimiz olsun deniyormuş gibi geldi. Yanlışsam biri beni düzeltsin.
  Öyle deniyorsa,müslüman mahallesinde salyangoz satılmaya çalışılıyor demektir. Yok öyle denmiyorsa, bir problem yok.
  Kimmiş bu Freud hocalarım.Bittimi bizim alimlerimiz yani.Devlet adamlarımız, Atatatürk'ün ilkeleri ve sözleri.
  Şaştım kaldım.Galiba okuduklarımı ben yanlış anlıyorum, bu akşam.
  ŞOK ŞOK ŞOK.
  Konakyanlı seme oldu........

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 02 Haz 2007 23:14:48
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
   Okuduklarım kafamı karıştırdı,izninizle. Yani hürriyetimiz olsun yeterki,dinimiz olmasa da olur mu deniyor.
  İnanın ben seme oldum.
  Din olmasa da olur.Yeter ki hürriyetimiz olsun deniyormuş gibi geldi. Yanlışsam biri beni düzeltsin.
  Öyle deniyorsa,müslüman mahallesinde salyangoz satılmaya çalışılıyor demektir. Yok öyle denmiyorsa, bir problem yok.
  Kimmiş bu Freud hocalarım.Bittimi bizim alimlerimiz yani.Devlet adamlarımız, Atatatürk'ün ilkeleri ve sözleri.
  Şaştım kaldım.Galiba okuduklarımı ben yanlış anlıyorum, bu akşam.
  ŞOK ŞOK ŞOK.
  Konakyanlı seme oldu........
              Sevgili  Öğretmenim  din  olmasada  olur  gibi  bir  ifadem  yok!
          Ülkemizde  yüce  önder  Atatürk  sayesinde  demokrasi  ve  cumhuriyet  var. Müsade  ederseniz  bendeniz  de  tartışmaya  açtığım  konu  ile  ilgili  düşüncelerimi  ve  karşı  düşüncelere de  yanıtımı  vereyim..
            Kaldı ki  Hürriyetin  belli  sınıflara  ait  olduğu  bir  toplum  sağlıklı  olamaz...
            Saygı  ve  sevgi  ile  kalın..

Çevrimdışı konakyanlı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 891
  • 354
  • 891
  • 354
# 02 Haz 2007 23:23:04
 Siz bilirsiniz şafak hocam.Tamam  benim eşşeğim erkek olsun. Dedim ya yanlış anladım galiba diye. Buyrun sizin konunuz da istediğiniz gibi davranın. Benim hiç bir itirazım olamaz.Allah muhafaza bana kızarda çıkarsınız falan,sonra fırçayı ben yerim.
  Saygılar hocam.
 

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 02 Haz 2007 23:41:15
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Siz bilirsiniz şafak hocam.Tamam  benim eşşeğim erkek olsun. Dedim ya yanlış anladım galiba diye. Buyrun sizin konunuz da istediğiniz gibi davranın. Benim hiç bir itirazım olamaz.Allah muhafaza bana kızarda çıkarsınız falan,sonra fırçayı ben yerim.
  Saygılar hocam.
 

Sayın  hocam  Tüm  insanlık  için  bir  dileğim  var  'Allah  Akıl  ve  Fikir  versin'
Saygı  ve  sevgi  ile  kalın!

  KU! BA!

  Orada  anlam  buldu  hürriyet!

   Manidardır  bu  yüzden  mülkiyet!

   Hak edişlilik…………
   Korkmadan   inandığın  doğruyu   söyleyebilme  cesareti  ………
  Kuba   bir  köy müydü?
  Yoksa  Kuba   yerkürede   yanlışların   tükendiği  bir  yer miydi?
   
    Aslında   ve  astarında   İnsanoğlu’nun   kurduğu   ve de  kurabileceği  medeniyetin  start  verildiği   yerdi  Kuba!
                         Ne  güzel  ismin  var  Kuba!
•   Güzel  sesli  Bilal’in  sesi  yankılanır  sanki  tavanında!
•   ‘_Hür  Allah, Allah  Hür’dür.’
•   ‘_Bir  Allah, Allah  Bir’dir.’

Sana  selam  olsun  Kuba!
Şerefin  Onurun  Memleketi!
 Bilal’in  Memleketi!
    KU! BA!
                 
   


Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 05 Haz 2007 23:49:11
Bu  konuyu  tartışmaya  açaldan  bu  yana  ben de  değişik  tepkiler  aldım.
  Her  ne  olursa  olsun  Psikoloji  ilminin  babası  Sigmund  Freud'dur.
     Freud'u  seviyorum........

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 06 Haz 2007 15:12:31
Freud'un görüşleri hakkındaki düşüncelerimi yazmak istememe rağmen fırsat bulamıyorum.

Kısa bir süre önce gazetemde okuduğum Şair Petöfi ait olduğu belirtilen bir sözü alıntılamak istiyorum :
***
Ekmeğimi hürriyet için; hürriyetimi aşkım için; aşkımı da idealim için feda ederim.
***

İdeallerime ulaştığım zaman, aşkıma da ulaşmış olacağım.
Ben yaratana köle olmuşum.
Hürriyette, ekmekte sizin olsun.

Saygılarımla...




Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 06 Haz 2007 17:11:19
Sayın Şafakgergin Hocam anlaşılan Freud sizi bayağı etkilemiş . Etkilemeyide aştığını düşünüyorum. Bunu nasıl tarif edeceğimi bulamadım , kusurabakmayın.

Birincisi , Freud haklıdır , siz ne derseniz diyin şeklinde bir yaklaşımla bu sohbetin çok sağlıklı olacağını düşünmüyorum.

Yazıyı baştan sona takip ettim ama sağlıklı bir iletişim göremedim.

Freud haklı veya haksız , belki haklı belkide haksız. Belki bazı söylediklerinde çok haklı , belki bazı söyledikleri de çok saçma , ama önemli olan insanların kafasına Freud haklıdırı kazımak mı , yoksa hakkı aramak mı? Bence önce işe buradan başlamak lazım.

Amaç insanlara illaki , ne pahasına olursa olsun Freud un haklı olduğunu kabullendirmekse , sohbetin hiç anlamı yok .

Amaç  hakkı aramaksa , Freud hakkın neresinde dururyor? Bunu aramaksa buna eyvallah , üslup buna uygun olursa sağlıklı bir iletişim , sağlıklı bir fikir teatisi , sizce de güzel olmaz mı?

Saygılar.

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 06 Haz 2007 19:27:18
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sayın Şafakgergin Hocam anlaşılan Freud sizi bayağı etkilemiş . Etkilemeyide aştığını düşünüyorum. Bunu nasıl tarif edeceğimi bulamadım , kusurabakmayın.

Birincisi , Freud haklıdır , siz ne derseniz diyin şeklinde bir yaklaşımla bu sohbetin çok sağlıklı olacağını düşünmüyorum.

Yazıyı baştan sona takip ettim ama sağlıklı bir iletişim göremedim.

Freud haklı veya haksız , belki haklı belkide haksız. Belki bazı söylediklerinde çok haklı , belki bazı söyledikleri de çok saçma , ama önemli olan insanların kafasına Freud haklıdırı kazımak mı , yoksa hakkı aramak mı? Bence önce işe buradan başlamak lazım.

Amaç insanlara illaki , ne pahasına olursa olsun Freud un haklı olduğunu kabullendirmekse , sohbetin hiç anlamı yok .

Amaç  hakkı aramaksa , Freud hakkın neresinde dururyor? Bunu aramaksa buna eyvallah , üslup buna uygun olursa sağlıklı bir iletişim , sağlıklı bir fikir teatisi , sizce de güzel olmaz mı?

Saygılar.
               Sevgili  Cihan  Öğretmenim;
  Amacım  Freud'un  öne  sürdüğü  tezlerin  haklılığını  ıspat  etmek  değil. Yalnız Freud'un  öne  sürdüğü  tezleri  güncelleştirmek  varsa  buralardan   çıkarımlar  yapmaktı.
   
      Freud'un  Hakkın  neresinde  durduğu  Freud'u  ilgilendirir  kanımca.  Ben  O'nun  düşünceleri  ve  öne  sürdüğü  tezlerin  toplumsal  hayattaki  insan  davranışlarını  açıklamasını  irdeliyorum..

   Örneğin  Canlı  Bomba  dediğimiz  insanların  bu  davranışlarını  bilimsel  anlamda  Freud'un  Davranış  açıklamasının    dışında   açıklayabilir misiniz?
  Yine  söylüyorum  amacım  güncelleştirme  yapmaktı.
Ayrıca  Psikoloji  biliminin  belki de  geleceğin  ütopik  düşüncesine  göre  robotların  dünyasında  yerini  yine  Freud'suz   açıklayabilir misiniz?
Tabiki  sohbet de  olsa  bilgi  tüm  forumların  hareket  noktası  olmalıdır  diye  düşünüyorum.
           

             Saygı  ve  sevgi  ile  kalın..

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK