Anket

Sigmund  Freud  Haklı mı?

evet
15 (25.9%)
hayır
15 (25.9%)
olabilir
7 (12.1%)
Önyargı  bilinç altında  yatar tezi doğrudur, Freud  haklıdır.
21 (36.2%)

Toplam Oy Verenler: 58

Sigmund Freud Haklı Mı?

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 09 Ağu 2007 16:23:25
Hayatımızın yaklaşık üçte_ birini uykuda geçirmekteyiz. Bu da 60 senelik bir ömrün 20 senesi demektir. Uyku, günlük çalışmalardan yorgun düşen insan bedeninin ve sinirlerinin dinlenme zamanıdır. Ünlü ruhbilimci Sigmund Freud'un da araştırmalarının büyük bölümünü oluşturan uyku sırasında, kişinin bilinç altında düşüncelerinin, özlemlerinin ya da isteklerinin bir film şeridi gibi göz önünden geçtigi varsayılır. İşte bizler bu olguya Rüya adını veriyoruz.


Freud’a göre bilincin gizlediği, tamamen sakladığı bu olgular ortaya çikabilmek için yol aramaktadırlar. Bunlardan bazıları da rüyalar haline girerek kendilerini göstermektedirler.Freud’un yolunda ilerleyen doktorlar da günümüzde rüyalara büyük deger vermektedirler. Onlar, rüyaları bilimsel sekilde açıklayarak hastalarını tedavi etmektedirler.
Rüyalarda yasananlar inanilmayacak kadar hızli gelişir. Bir kaç dakikalik rüya esnasında bile çok uzun sürdüğünü sandığımız garip, şaşırtıcı ve çok değişik olaylar birbirlerini izlerler. Bu nedenle rüyada zaman kavramı olusmaz. Ancak zaman kavramini biz uyandiktan sonra beynimizin öğretileri ve alışkanlıkları doğrultusunda saptadığımız bir anlar toplamıdır sadece.
Eski çağlardan beri insanları ilgilendiren rüyalara ilkel toplumlarda çok önem verilmistir. Rüyaların, korkulan tanrılar tarafindan verilen armagan veya cezalar olabilecegine inanilmistir. Daha sonra kahinler rüyaları açıklamaya, yorumlamaya baslamışlardır. İlk rüya yorumcularının ne zaman ortaya çıktıkları da belli değildir. Ancak Babil’in kahinlerinin büyük ün yaptıkları bilinmektedir. Kaldeliler, Astroloji astroloji vb. nin yanı sıra rüya yorumlarında da basarı kazanmışlardır. Zamanla belirli rüyaların anlamları da kesinlesmiştir. Eski Mısırlılar, eski Yunanlılar ve Araplar rüya yorumlarıyla ilgili kitaplar yazmışlardır.

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 07 Eyl 2007 00:05:21
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hayatımızın yaklaşık üçte_ birini uykuda geçirmekteyiz. Bu da 60 senelik bir ömrün 20 senesi demektir. Uyku, günlük çalışmalardan yorgun düşen insan bedeninin ve sinirlerinin dinlenme zamanıdır. Ünlü ruhbilimci Sigmund Freud'un da araştırmalarının büyük bölümünü oluşturan uyku sırasında, kişinin bilinç altında düşüncelerinin, özlemlerinin ya da isteklerinin bir film şeridi gibi göz önünden geçtigi varsayılır. İşte bizler bu olguya Rüya adını veriyoruz.


Freud’a göre bilincin gizlediği, tamamen sakladığı bu olgular ortaya çikabilmek için yol aramaktadırlar. Bunlardan bazıları da rüyalar haline girerek kendilerini göstermektedirler.Freud’un yolunda ilerleyen doktorlar da günümüzde rüyalara büyük deger vermektedirler. Onlar, rüyaları bilimsel sekilde açıklayarak hastalarını tedavi etmektedirler.
Rüyalarda yasananlar inanilmayacak kadar hızli gelişir. Bir kaç dakikalik rüya esnasında bile çok uzun sürdüğünü sandığımız garip, şaşırtıcı ve çok değişik olaylar birbirlerini izlerler. Bu nedenle rüyada zaman kavramı olusmaz. Ancak zaman kavramini biz uyandiktan sonra beynimizin öğretileri ve alışkanlıkları doğrultusunda saptadığımız bir anlar toplamıdır sadece.
Eski çağlardan beri insanları ilgilendiren rüyalara ilkel toplumlarda çok önem verilmistir. Rüyaların, korkulan tanrılar tarafindan verilen armagan veya cezalar olabilecegine inanilmistir. Daha sonra kahinler rüyaları açıklamaya, yorumlamaya baslamışlardır. İlk rüya yorumcularının ne zaman ortaya çıktıkları da belli değildir. Ancak Babil’in kahinlerinin büyük ün yaptıkları bilinmektedir. Kaldeliler, Astroloji astroloji vb. nin yanı sıra rüya yorumlarında da basarı kazanmışlardır. Zamanla belirli rüyaların anlamları da kesinlesmiştir. Eski Mısırlılar, eski Yunanlılar ve Araplar rüya yorumlarıyla ilgili kitaplar yazmışlardır.


   Sigmund  Freud  hayatının  sonlarına  doğru  insan  davranışları  ile  ilgili  kendine  bir  soru  soruyordu...
  'Kadınlar  neye  göre  davranır? Veya  Kadınlar  ne  ister?'
Bu  iki  soru  bazı  filmlere  bile  esin  kaynağı  olmuştur..
Freud  sadece  Kadınların  davranışlarını  bilimsel  anlamda  çözememiştir..
İşin  gerçeği  bu  sıruların  yanıtını  verebilen  insan  bilimci  sayısı da  çok  azdır  diye  tahmin  ediyorum..

Çevrimdışı nazende77

  • Uzman Üye
  • *****
  • 258
  • 416
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 258
  • 416
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 Eyl 2007 03:05:59
Erkekler kadınları çözdüğü gün hayatın tadı kaçmış demektir.:)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 07 Eyl 2007 06:41:26
Alıntı
Erkekler kadınları çözdüğü gün hayatın tadı kaçmış demektir.
Erkekler kadınları çözdüğü gün, bayanlar başka bir işkence yöntemi bulmak zorunda kalacaklar  demektir. :)

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 12 Eki 2007 23:33:48
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Erkekler kadınları çözdüğü gün, bayanlar başka bir işkence yöntemi bulmak zorunda kalacaklar  demektir. :)



  Haklısınız

Çevrimdışı sibumi

  • Aktif Üye
  • **
  • 49
  • 5
  • 49
  • 5
# 14 Eki 2007 19:33:07
ŞAKA BİR YANA ÇÖZME İŞİ HER İKİ CİNS İÇİN DE GEÇERLİDİR.
 Kadınlar Erkekleri tam anlamıyla çözebiliyor mu?
insan iki bilinmeyenli bir denklem değil di...Çok bilinmeyenli...

Buz dağının altını gören bilen yok.Kişinin kendi bile farkında değil.
Çözmek yerine el le tutuşmak doğa yasalarına uymak lazım.
Genetik şifrelerimiz var ki o ayrı bir konu...

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 16 Eki 2007 21:50:59
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
"Tarih tekerrürden ibaret" olduğuna ve tarihi oluşturan baş olgu da beşer olduğuna göre, insan evrimini geriye ket vurarak götürüyor hipotezini doğru kabul edebiliriz.

Tek fark şu ki; teknoloji her geçen gün ilerliyor; tekerrür eden tarih sahnesinde, dekorlar ve kullanılan araç gereçler değişiyor.Yaşanan, oynanan oyun biraz daha gelişmiş haliyle sergileniyor . Ama özde, herşey aynı ...

     Aslına  bakarsanız; hayatımıza  giren  teknoloji; Hayallerimizi  daha  çabuk  yaşamamızı  sağlıyor.Adeta  gelecek  zamanı  bugüne  taşıyor. Başka   bir  deyimle  teknoloji  'Hem  ömrümüzü  hemde  kaderimizi  daha  çabuk  yaşamamızı  sağlıyor.' Yani  ömrümüz  aslında  uzamıyor!Bilakis  yaşadığımız  hayat  hızlanıyor.
  Ve  hayat  hata  kabul  etmiyor!
  Şimdi  şöyle  düşünüyorum:Ölmek, eğer  insan  hayatı  adına  herşey  kötüye  gidiyorsa  o  kadar  saçma  bir  düşünce  değil  bu  evrimleşme  sürecinde!
   Düşüncelerime  katılırsınız  veya  katılmassınız  saygı  duyarım...
  Zaten  yalnızım! Yalnızlığa  alışkınım!
  Saygı  ve  sevg  ile  kalın.

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 19 Eki 2007 17:31:37
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Erkekler kadınları çözdüğü gün hayatın tadı kaçmış demektir.:)

1- DÜRÜST OLUN
Listeye doğruluk ve dürüstlükle başlayalım... Diğer 7 ipucunu okurken bu kuralı hep aklınızda tutun. Yalan sizi hiçbir yere götürmez. Hiç kimse size yüzde 100 güvenilir olun ya da konu ile ilgisi olmayan detayları açığa vurun demiyor ama yalan söylemek ya da doğruları çarpıtmak bütün ilişkiler için kötü bir işarettir.

2- FİKİRLERİNİ YORUMLAYIN
Erkekler genellikle, kadınların şakadan anlama yetenekleri, kişilik ve zekaları yerine vücutları ve yüzleriyle ilgili itifatlar yaparlar. Kadınlara elbette dış güzellikleriyle ilgili komplimanlar yapın. Ancak zeki bir kadının, sadece görünüşe önem vermediğini de unutmayın.
3- " HARİKA GÖRÜNÜYORSUN, SPOR MU YAPIYORSUN ? "
Yine, yalan söylemeyin. Son zamanlarda kilo almış olabilir, kilosuyla ilgili şaka yapmaktan kaçının. Fakat kız arkadaşınız zayıflamak için çaba sarf ediyor, spor yapıyor, sağlıklı beslenmeye çalışıyor ve değişimini göstermeye hevesli ise ona iltifat etmeyi, iltifatta bulunmayı unutmayın. Çünkü olumlu bir destekten daha etkili hiçbir şey yoktur.

4- ONUNLA SEYAHAT EDİN
Erkekler, kız arkadaşları değil erkek arkadaşlarıyla seyahat etmeyi tercih ederler ve kadınlar bundan rahatsız olurlar. Bunu ona, kelimeleri öyle dikkatli seçerek söyleyin ki kalbi kırılmasın söyleyin ki kalbi kırılmasın nacağınızı söylerseniz bu çok daha güzel...


5- HER BAŞARILI ERKEĞİN ARKASINDA BİR BAYAN VARDIR
Herkesin bildiği bu cümle aslında bir anahtardır. Birçok erkek, partnerinin kendi başarılarındaki ve mutluluklarındaki yeri bilmezler ya da görmezden gelirler. Siz eşinize bunun farkında olduğunuzu belli edin ve onu takdir ettiğinizi bilmesini sağlayın.

6- SANA KATILMIYORUM
Sürekli olarak kendi fikirlerinizi empoze etmekten ya da kız arkadaşınızın her fikrini onaylamaktan kaçının. Kendi düşünceniz yokmuş gibi davranmayın ama onunkilere de ne kadar saygı duyduğunuzu gösterin.

7- DİNLEMESİNİ BİLİN
Daha iyi erkek arkadaş, sevgili, koca ve baba olmak için daha dikkatli dinleyin.

8- NELERDEN HOŞLANDIĞINIZI SÖYLEYİN
Bencillik iyi bir şey olmayabilir ama isteklerinizi ifade etmek sizi mutlu edecektir. Sadece bir kere dünyaya geliyorsunuz, sizi gerçekten mutlu eden şeyleri sevdiğinize neden söylemeyesiniz ki?.. Tüm beklentilerinize karşılık vermez ama

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 19 Eki 2007 17:33:14
           ÇİÇEKLE SUYUN HİKAYESİ

Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.

İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder
birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.

Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan
içi içine sığmaz artık ve anlar ki, suya aşık olmuştur.

İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar,
"Sırf senin hatırın için ey su" diye...

Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı
bir şeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki,
çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur.

Günler ve aylar birbirini kovalar ve çiçek acaba
"Su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar.

Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Halbuki çiçek,
alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.

Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni
seviyorum" der. Aradan zaman geçer ve çiçek
yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der.
Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler...

Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz
etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der.

Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." der
ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek
artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin.
Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler
çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine...

Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla
başını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben,
gerçekten seviyorum." Çok hüzünlenir su bu durum
karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır
nedir sorun diye...Doktor gelir ve muayene eder
çiçeği. Sonra şöyle der doktor: "Hastanın durumu
ümitsiz artık elimizden bir şey gelmez."

Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık
nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir
bakar suya ve der ki: "Çiçeğin bir hastalığı yok dostum...
Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için" der.

Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece
"Seni seviyorum" demek yetmemektedir...

Şunu unutmayalım kadınlar bir çiçektir. Eğer bütün bunları yaptığınız halde hala nazlanıyorsa o zaman aradığınız kadın o değil demektir. Boşuna zaman kaybetmeyin. Ayrıca kadınlar istemedikleri erkekle asla beraber olmazlar ve bunu da belli ederler.  Eğer hoşlandıysa ve güvendiyse kendini rahat bırakır. Ama üstene giderseniz kaybedebilirsiniz.

Erkeklerin şöyle dediğini duyar gibiyim; “Ya neden ben bu kadar fedakarlık yapayım..o benim peşimden koşsun, biraz da fedakarlık etsin.” Bu söylemekte çok haklısınız. Bir erkeğin peşinden koşan hatta arkadaşlık teklif eden kadın yok mu? Var tabii. Ama azınlıkta. Unutmayalım biz geri kalmış bir ülkenin kadınları ve erkekleriyiz. Eğitim konusunda ciddi eksikliklerimiz var. Bunları aşmamız zaman alır. Gerçi bakıyorum kadınlar inanılmaz ilerleme kaydettiler. Ama yine de bir toplum baskısı var. Benim ve çevremdeki birkaç kadının bunları aşmış olması yeterli değil. Küçük azınlık genele tesir etmez. Üstelik bu ilişkiler Anadolu'da çok daha farklı. Orada gelenek görenekler hakim. Ben bütün bunları büyük şehirlerde yaşayan özgür kadınlar için yazıyorum. Ne kadar özgür de olsak ısrarcı olunmasını isteriz.
Bilirsiniz belki;

Kadın hayır derse belki demektir.
Kadın belki derse evet demektir.
Zaten hemen evet deyen kadını da bulmak zordur.

Kadın önce kendine verilen değeri görmek ister. Hele arkadaşlığın ilk gününde bir takım cinsel birlikteliği ima etmek kadını kabuğuna çekilmeye zorlar. Korkutmadan yavaş yavaş yaklaşmayı deneyin. Uzun süre hiçbir şey teklif etmeyin ama sadece çok ilgi gösterin. O zaman kadın teklifte

Çevrimdışı derbentli

  • Üye
  • *
  • 28
  • 0
  • 28
  • 0
# 19 Eki 2007 17:49:54
vallahi ön yargının nerde yatacağı belli olmaz, hatta bazen hemen dilimizin altında yatar. 

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 26 Eki 2007 17:15:15
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
1- DÜRÜST OLUN
Listeye doğruluk ve dürüstlükle başlayalım... Diğer 7 ipucunu okurken bu kuralı hep aklınızda tutun. Yalan sizi hiçbir yere götürmez. Hiç kimse size yüzde 100 güvenilir olun ya da konu ile ilgisi olmayan detayları açığa vurun demiyor ama yalan söylemek ya da doğruları çarpıtmak bütün ilişkiler için kötü bir işarettir.

2- FİKİRLERİNİ YORUMLAYIN
Erkekler genellikle, kadınların şakadan anlama yetenekleri, kişilik ve zekaları yerine vücutları ve yüzleriyle ilgili itifatlar yaparlar. Kadınlara elbette dış güzellikleriyle ilgili komplimanlar yapın. Ancak zeki bir kadının, sadece görünüşe önem vermediğini de unutmayın.
3- " HARİKA GÖRÜNÜYORSUN, SPOR MU YAPIYORSUN ? "
Yine, yalan söylemeyin. Son zamanlarda kilo almış olabilir, kilosuyla ilgili şaka yapmaktan kaçının. Fakat kız arkadaşınız zayıflamak için çaba sarf ediyor, spor yapıyor, sağlıklı beslenmeye çalışıyor ve değişimini göstermeye hevesli ise ona iltifat etmeyi, iltifatta bulunmayı unutmayın. Çünkü olumlu bir destekten daha etkili hiçbir şey yoktur.

4- ONUNLA SEYAHAT EDİN
Erkekler, kız arkadaşları değil erkek arkadaşlarıyla seyahat etmeyi tercih ederler ve kadınlar bundan rahatsız olurlar. Bunu ona, kelimeleri öyle dikkatli seçerek söyleyin ki kalbi kırılmasın söyleyin ki kalbi kırılmasın nacağınızı söylerseniz bu çok daha güzel...


5- HER BAŞARILI ERKEĞİN ARKASINDA BİR BAYAN VARDIR
Herkesin bildiği bu cümle aslında bir anahtardır. Birçok erkek, partnerinin kendi başarılarındaki ve mutluluklarındaki yeri bilmezler ya da görmezden gelirler. Siz eşinize bunun farkında olduğunuzu belli edin ve onu takdir ettiğinizi bilmesini sağlayın.

6- SANA KATILMIYORUM
Sürekli olarak kendi fikirlerinizi empoze etmekten ya da kız arkadaşınızın her fikrini onaylamaktan kaçının. Kendi düşünceniz yokmuş gibi davranmayın ama onunkilere de ne kadar saygı duyduğunuzu gösterin.

7- DİNLEMESİNİ BİLİN
Daha iyi erkek arkadaş, sevgili, koca ve baba olmak için daha dikkatli dinleyin.

8- NELERDEN HOŞLANDIĞINIZI SÖYLEYİN
Bencillik iyi bir şey olmayabilir ama isteklerinizi ifade etmek sizi mutlu edecektir. Sadece bir kere dünyaya geliyorsunuz, sizi gerçekten mutlu eden şeyleri sevdiğinize neden söylemeyesiniz ki?.. Tüm beklentilerinize karşılık vermez ama





ÇİÇEKLE SUYUN HİKAYESİ

Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.

İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder
birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.

Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan
içi içine sığmaz artık ve anlar ki, suya aşık olmuştur.

İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar,
"Sırf senin hatırın için ey su" diye...

Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı
bir şeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki,
çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur.

Günler ve aylar birbirini kovalar ve çiçek acaba
"Su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar.

Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Halbuki çiçek,
alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.

Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni
seviyorum" der. Aradan zaman geçer ve çiçek
yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der.
Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler...

Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz
etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der.

Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." der
ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek
artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin.
Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler
çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine...

Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla
başını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben,
gerçekten seviyorum." Çok hüzünlenir su bu durum
karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır
nedir sorun diye...Doktor gelir ve muayene eder
çiçeği. Sonra şöyle der doktor: "Hastanın durumu
ümitsiz artık elimizden bir şey gelmez."

Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık
nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir
bakar suya ve der ki: "Çiçeğin bir hastalığı yok dostum...
Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için" der.

Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece
"Seni seviyorum" demek yetmemektedir...

Şunu unutmayalım kadınlar bir çiçektir. Eğer bütün bunları yaptığınız halde hala nazlanıyorsa o zaman aradığınız kadın o değil demektir. Boşuna zaman kaybetmeyin. Ayrıca kadınlar istemedikleri erkekle asla beraber olmazlar ve bunu da belli ederler.  Eğer hoşlandıysa ve güvendiyse kendini rahat bırakır. Ama üstene giderseniz kaybedebilirsiniz.

Erkeklerin şöyle dediğini duyar gibiyim; “Ya neden ben bu kadar fedakarlık yapayım..o benim peşimden koşsun, biraz da fedakarlık etsin.” Bu söylemekte çok haklısınız. Bir erkeğin peşinden koşan hatta arkadaşlık teklif eden kadın yok mu? Var tabii. Ama azınlıkta. Unutmayalım biz geri kalmış bir ülkenin kadınları ve erkekleriyiz. Eğitim konusunda ciddi eksikliklerimiz var. Bunları aşmamız zaman alır. Gerçi bakıyorum kadınlar inanılmaz ilerleme kaydettiler. Ama yine de bir toplum baskısı var. Benim ve çevremdeki birkaç kadının bunları aşmış olması yeterli değil. Küçük azınlık genele tesir etmez. Üstelik bu ilişkiler Anadolu'da çok daha farklı. Orada gelenek görenekler hakim. Ben bütün bunları büyük şehirlerde yaşayan özgür kadınlar için yazıyorum. Ne kadar özgür de olsak ısrarcı olunmasını isteriz.
Bilirsiniz belki;

Kadın hayır derse belki demektir.
Kadın belki derse evet demektir.
Zaten hemen evet deyen kadını da bulmak zordur.

Kadın önce kendine verilen değeri görmek ister. Hele arkadaşlığın ilk gününde bir takım cinsel birlikteliği ima etmek kadını kabuğuna çekilmeye zorlar. Korkutmadan yavaş yavaş yaklaşmayı deneyin. Uzun süre hiçbir şey teklif etmeyin ama sadece çok ilgi gösterin. O zaman kadın teklifte
 
Gönderen: AKSA  Gönderen açık: Ekim 19, 2007, 05:31:37 ÖS 
Alıntı Ekle 
Alıntı sahibi: nazende77 üzerinde Eylül 07, 2007, 03:05:59 ÖÖ
Erkekler kadınları çözdüğü gün hayatın tadı kaçmış demektir.


1- DÜRÜST OLUN
Listeye doğruluk ve dürüstlükle başlayalım... Diğer 7 ipucunu okurken bu kuralı hep aklınızda tutun. Yalan sizi hiçbir yere götürmez. Hiç kimse size yüzde 100 güvenilir olun ya da konu ile ilgisi olmayan detayları açığa vurun demiyor ama yalan söylemek ya da doğruları çarpıtmak bütün ilişkiler için kötü bir işarettir.

2- FİKİRLERİNİ YORUMLAYIN
Erkekler genellikle, kadınların şakadan anlama yetenekleri, kişilik ve zekaları yerine vücutları ve yüzleriyle ilgili itifatlar yaparlar. Kadınlara elbette dış güzellikleriyle ilgili komplimanlar yapın. Ancak zeki bir kadının, sadece görünüşe önem vermediğini de unutmayın.
3- " HARİKA GÖRÜNÜYORSUN, SPOR MU YAPIYORSUN ? "
Yine, yalan söylemeyin. Son zamanlarda kilo almış olabilir, kilosuyla ilgili şaka yapmaktan kaçının. Fakat kız arkadaşınız zayıflamak için çaba sarf ediyor, spor yapıyor, sağlıklı beslenmeye çalışıyor ve değişimini göstermeye hevesli ise ona iltifat etmeyi, iltifatta bulunmayı unutmayın. Çünkü olumlu bir destekten daha etkili hiçbir şey yoktur.

4- ONUNLA SEYAHAT EDİN
Erkekler, kız arkadaşları değil erkek arkadaşlarıyla seyahat etmeyi tercih ederler ve kadınlar bundan rahatsız olurlar. Bunu ona, kelimeleri öyle dikkatli seçerek söyleyin ki kalbi kırılmasın söyleyin ki kalbi kırılmasın nacağınızı söylerseniz bu çok daha güzel...


5- HER BAŞARILI ERKEĞİN ARKASINDA BİR BAYAN VARDIR
Herkesin bildiği bu cümle aslında bir anahtardır. Birçok erkek, partnerinin kendi başarılarındaki ve mutluluklarındaki yeri bilmezler ya da görmezden gelirler. Siz eşinize bunun farkında olduğunuzu belli edin ve onu takdir ettiğinizi bilmesini sağlayın.

6- SANA KATILMIYORUM
Sürekli olarak kendi fikirlerinizi empoze etmekten ya da kız arkadaşınızın her fikrini onaylamaktan kaçının. Kendi düşünceniz yokmuş gibi davranmayın ama onunkilere de ne kadar saygı duyduğunuzu gösterin.

7- DİNLEMESİNİ BİLİN
Daha iyi erkek arkadaş, sevgili, koca ve baba olmak için daha dikkatli dinleyin.

8- NELERDEN HOŞLANDIĞINIZI SÖYLEYİN
Bencillik iyi bir şey olmayabilir ama isteklerinizi ifade etmek sizi mutlu edecektir. Sadece bir kere dünyaya geliyorsunuz, sizi gerçekten mutlu eden şeyleri sevdiğinize neden söylemeyesiniz ki?.. Tüm beklentilerinize karşılık vermez ama 

Çevrimdışı fusunali

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 120
  • 226
  • 120
  • 226
# 26 Eki 2007 17:24:45

  'Kadın, çalındıktan sonra duvara asılacak bir keman değildir' bir hint atasözü.

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 26 Eki 2007 17:29:11
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
  'Kadın, çalındıktan sonra duvara asılacak bir keman değildir' bir hint atasözü.

   Kadın  herhalde  enstrüman  gruplarında  yer  alacak  olsaydı...
  Bence   en  gürültülü  enstrüman  olurdu...

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 29 Eki 2008 20:29:24
turgutkuzan
Meclis Üyesi
Bilge Üye

Mesaj Sayısı: 635
 Ynt: Sigmund Freud Haklı Mı?
02 Haz 2007 15:08:04
Alıntı Yap
  turgutkuzan
Meclis Üyesi
Bilge Üye

Mesaj Sayısı: 635
 Ynt: Sigmund Freud Haklı Mı?
02 Haz 2007 15:08:04
Alıntı Yap

  Anlaşamadığımız nokta bilinçaltının var olup olmadığı değil, biliçaltının ne olduğu konusudur.

    Sayın  hocam  bu merakınızı  biraz  geç de olsa yanıtlamak  istedim.
   Sizin  yukarıda sorduğunuz  sorunun  yanıtını  Amerika'nın  üniversitelerinde  Freud'un ölümünden 10 yıl sonra  düşünebilen öğrenciler  ve  öğretim  üyeleri  yanıt  aradılar.
  Sonuçta  bilginin  beyinin  bir  yerinde değil her  yerinde  depolandığı  canlılık  ve  enerji  sayesinde de  insanın  davranışlarına  yön  verdiği  gibi  bir yaklaşım  ortaya  çıktı.
  Nihayetinde  bu  bilgi
Bugün  kullandığımız  bilgisayarın  yapılmasına  esin  kaynağı  oldu.
  Dahası da  var.Robotlar'da  belki  yakın  gelecekte  yine  bu  bilginin  esinlendirmesiyle  hayatımızda  çok  normal  kabul  edeceğimiz  bir  yer  bulacak.
 Bilmiyorum  siz  bu  açıklamalara  katılır mısınız?
 Saygı  ve  sevgilerimle..
 

Çevrimdışı ceyhun_35

  • Yeni Üye
  • 2
  • 0
  • 2
  • 0
# 30 Eki 2008 00:40:20
Freud'un açıklamalarında benim asıl ilgimi çeken yön, insanın  0-6 yaş arasındaki yaşantılarının önemini vurgulamasıdır. Çünkü bu dönemi hayatın diğer evreleri için temel kabul eder. Buradan da ailenin eğitim sistemi içersindeki rolünün ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. Eğer insan bu dönemde tüm alışkanlıkları kazanıyorsa, eğitim ne derece önemli?  Eğitim aslında kazanılan davranışları pekiştirmekten başka bişey yapmıyor mu? Ya da asıl eğitmemiz gerekenler çocuklar mı yoksa aileler mi? 

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK