Anket

Sigmund  Freud  Haklı mı?

evet
15 (25.9%)
hayır
15 (25.9%)
olabilir
7 (12.1%)
Önyargı  bilinç altında  yatar tezi doğrudur, Freud  haklıdır.
21 (36.2%)

Toplam Oy Verenler: 58

Sigmund Freud Haklı Mı?

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 20 Haz 2007 21:48:00
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Freud'un bir sözü var: "Dil ve kalem sürçmeleri; bilinçaltına attığımız ve kalben doğruluğuna %100 inandığımız şeylerdir." diye... En çok bu sözü beni etkilemişti. Çünkü gerçekten benim dil ve kalem sürçmelerim tamamen böyle... Lütfen bu ayrıntıyı bir düşünelim arkadaşlar.
Saygılarımla...

     Tamamen  katılıyorum.

Çevrimdışı emrovic

  • Uzman Üye
  • *****
  • 506
  • 339
  • 506
  • 339
# 20 Haz 2007 22:08:42
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
         Hocam     bu kitabın  yazarı kim?
           Freud'mu?

piaget hocam

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 20 Haz 2007 22:20:34
 
    Değerli  Öğretmenim;
  Bu  kitabın  Freud  ile  bir  ilgisi  var mı?
  Veya  Erdem  Öğretmenim  gibi  kaitapta  anlatılanları  özetlerseniz  daha  anlaşılır  olur.
  Saygı  ve  sevgi  ile  kalın..
 

Çevrimdışı denizhoca

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 43
  • 62
  • 43
  • 62
# 24 Haz 2007 04:44:56
Freud' un kuramlarında aşırıya gittiğini yetiştirdiği öğrencilerde söylemiştir. Mesela cinsellik dürtüleri konusunda  anne babanın bile çocuğuna olan sevgisini cinsel dürtülere (şehvete) bağlamıştır.

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 26 Haz 2007 18:57:16
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Freud' un kuramlarında aşırıya gittiğini yetiştirdiği öğrencilerde söylemiştir. Mesela cinsellik dürtüleri konusunda  anne babanın bile çocuğuna olan sevgisini cinsel dürtülere (şehvete) bağlamıştır.

      Freud  içinde  yaşadığı  toplumun  görüntüsüne  göre  yorum  yapmıştır belki de!
Genel  anlamda  Freud  Haklı mıdır?
Ve  tabiki  İnsan  davranışlarının  incelemenin  hareket  noktası  Bilinç altı  olmalı mıdır?
Bu  noktada Freud' un  haklı  olduğunu  söylüyorum.

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 30 Haz 2007 22:54:20
Arkadaşlar  ankete  katılımınızı  bekliyoruz..
  Anketten  çıkarılacak  yorum  bizim  için önemlidir!
               

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 04 Tem 2007 16:47:55
freud açıkçası genel olarak saçmaladığını düşündüğüm, nazarımda ancak bir fantezi ve edebiyat malzemesi olarak hoşa gidebilecek (burçlar konusunda da öyle düşünüyorum mesela) ürünler vermiş bir insandır. freud'un hayatını fikirlerinden daha ilginç bulduğumu belirtmek istiyorum, ama zaten fikirleriyle hayatını da nereye kadar ayırabiliriz bir insanın, bunu da sorarım size.
1856'da o zamanlar moravia denen topraklarda doğmuştur sigmund, ki şimdi çek cumhuriyeti sınırları içinde kalmaktadır moravia, ve adı pribor olmuştur (1990 yılında, çöken komünizmle şehrin "stalin meydanı"nın "freud meydanı"na çevrilmiş olduğunu da sözün ve dikkatin dağılması pahasına belirtmek istiyorum).
babası oldukça başarısız bir pamuk tüccarıdır. moravia'da da yetersizlikten yetersizliğe koşunca aile önce almanya'ya, ardından da viyana'ya göçer. dört yaşında kısa pantolonlu bir sabi iken ayak bastığı viyana'yı sigmund sevecek ve bir seksen yıl kadar daha orda kalacaktır.
babasıyla annesi evlendiklerinde frau freud yirmi yaşındadır ve kırk yaşındaki baba freud'un üçüncü eşidir. anlattıklarına göre zayıf, çekici, koruyucu, sevgi dolu bir kadındır ve ilerde oedipus kompleksi teorisinin de öngöreceği gibi freud'un ona karşı tutkulu, seksüel bir bağlılığı vardır. babasına karşı hep kızgınlık, nefret, kıskançlık hissettiğini, daha iki yaşında iken bile kendini ondan daha üstün gördüğünü yazmıştır freud bir tek bana okuttuğu günlüklerine.
freud'un annesine karşı hissettikleri karşılıksız değildir ama. annesi de ilk çocuğu olan sigmund'la çok övünmektedir ve ilerde onun büyük bir adam olacağından emindir. freud hayatı boyunca çok kendine güvenli, yoğun bir başarma azmiyle ve şan şöhret hayalleriyle dolu yaşadıysa bunu biraz da annesinin ona karşı girdiği tavra bağlayabiliriz. kendisi bağlamış en azından, "annesinin tartışmasız gözdesi olan bir adam hayatı boyunca bir fethetme duygusu, bir başarılı olma inancı taşır, ki bu da onu genellikle gerçek başarıya götürür" demiş (ruhunu son çağırdığımdaki sohbetimiz sırasında dedi açıkçası bunu, ben not aldım).
freud ailesinde sekiz çocuk vardır. ikisi zaten başka annedendirler ve kendi çocukları olan yetişkin insanlardır. sigmund'un kendi öz kardeşleri ile arası ise gayet mayhoştur. kardeşleri doğdukça anne sevgisini paylaşacak olmak ona kıskançlık ve öfke nöbetleri geçirtmektedir.
böyle birtakım psikolojik sorunları vardır belki, ama çocukluktan beri zehir gibi işlemektedir kafası, ve bu ebeveynleri tarafından da desteklenir. mesela freud -ailede diğer çocuklara nasip olmamış- özel odasına kapanıp ders çalışır ve yemeklerini bile odasında yer vakit kaybetmemek adına. o ders çalışırken rahatsız olmasın diye kızkardeşleri piyano çalamaz hem. halbuki freud'un iki sene küçüğü hildegard gerçekten de çok yetenekliydi, belki bir clara schumann olacaktı bu aile baskısı olmasaydı (bunu da hildegard anlattı son sefer derin bir iç çekişle).
freud liseye yaşıtlarından bir sene erken gider, ve hemen hemen her derste sınıf birincisi olur. almanca ve ibranice'yi çok iyi konuşmasının dışında lisede latince, yunanca, ingilizce ve fransızca öğrenir; italyanca ve ispanyolca'yı kendi kendine söker. gerçekten büyükmüşsün sigmund.
askeri tarih de dahil olmak üzere pek çok ilgi alanı varken o kariyer yapmak için o yıllarda viyanadaki bir musevi için gelecek vaad eden tıbbı seçer. kendi de kullanarak kokainle deneyler yapar uzun süre ve bağımlılık yaptığı ortaya çıkıncaya dek kokaine mucize ilaç, panacea muamelesi yapar. akademik kariyerden onu üniversitedeki bir hocası vazgeçirir; profesör olana kadar çok zaman geçecektir ve ciddi maddi zorluklar çekecektir, oysa onun martha bernays'la evlenmek için acil paraya ihtiyacı vardır. böylece özel bir klinik açar. bunu izleyen yıllarda hipnoz ustası charcot'yla ve konuşarak tedavi etme fikrinin babalarından josef breuer'le çalışır; ünü, başarı grafiği annesinin en zengin düşlerini bile aşar.
teorilerine bakıp da freud'un bir nevi seksomanyak olabileceği fikrine varıyorsanız bütünüyle yanılıyorsunuz. gayet olumsuz bakmaktadır freud sekse; onu zararlı, aşağılayıcı, hayvansı bir ihtiyaç olarak görüp, zihni ve vücudu kirlettiğini yazar. kendisi de göründüğü kadarıyla kırk bir yaş itibariyle cinsel faaliyetlerine nihayet vermiştir. zaten evliliğinde de zaman zaman iktidarsızlık çektiği ve de kondomdan ve coitus interruptus'tan (o dönemin standart doğum kontrol yöntemleri) tiksindiği için seksten kaçındığı da anlatılır.
1920 ve 30'larda kariyerinin zirvesindeyken sağlığı da gitgide kötüleşmeye başlar freud'un. 1923'ten ölümüne dek geçen on altı yılda ağız kanseri için (günde yaklaşık yirmi puro içen de bir adammış yalnız) otuz üç ameliyat da dahil bir sürü acı verici tedaviden geçer.
bu arada siyasal çalkantılardan da nasibini alır adamımız. hitler 33'te iktidara geldiğinde einstein ve hemingway'le beraber onun kitaplarını da yaktırır. 1938'de naziler avusturya'yı ilhak ettiklerinde (bkz: anschluss), tüm baskılara rağmen viyana'yı terk etmeyi reddeder freud, evi defalarca nazi grupları tarafından basılır. ancak kızı anna* tutuklandıktan sonra londra'ya geçmeyi kabul eder. ve dört kızkardeşini de konsantrasyon kamplarında kaybettiğini insanlık adına utanarak söylemek istiyorum bu noktada.
freud'un sağlığı kötüleşse de zihni hiç bulanmaz ve hayatının son gününe kadar çalışmaya devam eder. ama 1939 eylülünde acılar dayanılmaz hale geldiğinde doktoruna "artık bu işkenceden başka bir şey değil ve hiçbir anlamı yok" demek zorunda kalır. zamanında ona gereksiz acı çektirmeyeceğine söz vermiş olan herr doktor biraz fazla doz morfinle bu hayata son verir ve yeryüzünden şu ana dek geçip gitmiş seksen milyar insan içinde çağımızı en çok etkilemişlerden biri olarak dünya ölülerine katılır freud.

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 05 Tem 2007 00:00:14
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
freud açıkçası genel olarak saçmaladığını düşündüğüm, nazarımda ancak bir fantezi ve edebiyat malzemesi olarak hoşa gidebilecek (burçlar konusunda da öyle düşünüyorum mesela) ürünler vermiş bir insandır. freud'un hayatını fikirlerinden daha ilginç bulduğumu belirtmek istiyorum, ama zaten fikirleriyle hayatını da nereye kadar ayırabiliriz bir insanın, bunu da sorarım size.
1856'da o zamanlar moravia denen topraklarda doğmuştur sigmund, ki şimdi çek cumhuriyeti sınırları içinde kalmaktadır moravia, ve adı pribor olmuştur (1990 yılında, çöken komünizmle şehrin "stalin meydanı"nın "freud meydanı"na çevrilmiş olduğunu da sözün ve dikkatin dağılması pahasına belirtmek istiyorum).
babası oldukça başarısız bir pamuk tüccarıdır. moravia'da da yetersizlikten yetersizliğe koşunca aile önce almanya'ya, ardından da viyana'ya göçer. dört yaşında kısa pantolonlu bir sabi iken ayak bastığı viyana'yı sigmund sevecek ve bir seksen yıl kadar daha orda kalacaktır.
babasıyla annesi evlendiklerinde frau freud yirmi yaşındadır ve kırk yaşındaki baba freud'un üçüncü eşidir. anlattıklarına göre zayıf, çekici, koruyucu, sevgi dolu bir kadındır ve ilerde oedipus kompleksi teorisinin de öngöreceği gibi freud'un ona karşı tutkulu, seksüel bir bağlılığı vardır. babasına karşı hep kızgınlık, nefret, kıskançlık hissettiğini, daha iki yaşında iken bile kendini ondan daha üstün gördüğünü yazmıştır freud bir tek bana okuttuğu günlüklerine.
freud'un annesine karşı hissettikleri karşılıksız değildir ama. annesi de ilk çocuğu olan sigmund'la çok övünmektedir ve ilerde onun büyük bir adam olacağından emindir. freud hayatı boyunca çok kendine güvenli, yoğun bir başarma azmiyle ve şan şöhret hayalleriyle dolu yaşadıysa bunu biraz da annesinin ona karşı girdiği tavra bağlayabiliriz. kendisi bağlamış en azından, "annesinin tartışmasız gözdesi olan bir adam hayatı boyunca bir fethetme duygusu, bir başarılı olma inancı taşır, ki bu da onu genellikle gerçek başarıya götürür" demiş (ruhunu son çağırdığımdaki sohbetimiz sırasında dedi açıkçası bunu, ben not aldım).
freud ailesinde sekiz çocuk vardır. ikisi zaten başka annedendirler ve kendi çocukları olan yetişkin insanlardır. sigmund'un kendi öz kardeşleri ile arası ise gayet mayhoştur. kardeşleri doğdukça anne sevgisini paylaşacak olmak ona kıskançlık ve öfke nöbetleri geçirtmektedir.
böyle birtakım psikolojik sorunları vardır belki, ama çocukluktan beri zehir gibi işlemektedir kafası, ve bu ebeveynleri tarafından da desteklenir. mesela freud -ailede diğer çocuklara nasip olmamış- özel odasına kapanıp ders çalışır ve yemeklerini bile odasında yer vakit kaybetmemek adına. o ders çalışırken rahatsız olmasın diye kızkardeşleri piyano çalamaz hem. halbuki freud'un iki sene küçüğü hildegard gerçekten de çok yetenekliydi, belki bir clara schumann olacaktı bu aile baskısı olmasaydı (bunu da hildegard anlattı son sefer derin bir iç çekişle).
freud liseye yaşıtlarından bir sene erken gider, ve hemen hemen her derste sınıf birincisi olur. almanca ve ibranice'yi çok iyi konuşmasının dışında lisede latince, yunanca, ingilizce ve fransızca öğrenir; italyanca ve ispanyolca'yı kendi kendine söker. gerçekten büyükmüşsün sigmund.
askeri tarih de dahil olmak üzere pek çok ilgi alanı varken o kariyer yapmak için o yıllarda viyanadaki bir musevi için gelecek vaad eden tıbbı seçer. kendi de kullanarak kokainle deneyler yapar uzun süre ve bağımlılık yaptığı ortaya çıkıncaya dek kokaine mucize ilaç, panacea muamelesi yapar. akademik kariyerden onu üniversitedeki bir hocası vazgeçirir; profesör olana kadar çok zaman geçecektir ve ciddi maddi zorluklar çekecektir, oysa onun martha bernays'la evlenmek için acil paraya ihtiyacı vardır. böylece özel bir klinik açar. bunu izleyen yıllarda hipnoz ustası charcot'yla ve konuşarak tedavi etme fikrinin babalarından josef breuer'le çalışır; ünü, başarı grafiği annesinin en zengin düşlerini bile aşar.
teorilerine bakıp da freud'un bir nevi seksomanyak olabileceği fikrine varıyorsanız bütünüyle yanılıyorsunuz. gayet olumsuz bakmaktadır freud sekse; onu zararlı, aşağılayıcı, hayvansı bir ihtiyaç olarak görüp, zihni ve vücudu kirlettiğini yazar. kendisi de göründüğü kadarıyla kırk bir yaş itibariyle cinsel faaliyetlerine nihayet vermiştir. zaten evliliğinde de zaman zaman iktidarsızlık çektiği ve de kondomdan ve coitus interruptus'tan (o dönemin standart doğum kontrol yöntemleri) tiksindiği için seksten kaçındığı da anlatılır.
1920 ve 30'larda kariyerinin zirvesindeyken sağlığı da gitgide kötüleşmeye başlar freud'un. 1923'ten ölümüne dek geçen on altı yılda ağız kanseri için (günde yaklaşık yirmi puro içen de bir adammış yalnız) otuz üç ameliyat da dahil bir sürü acı verici tedaviden geçer.
bu arada siyasal çalkantılardan da nasibini alır adamımız. hitler 33'te iktidara geldiğinde einstein ve hemingway'le beraber onun kitaplarını da yaktırır. 1938'de naziler avusturya'yı ilhak ettiklerinde (bkz: anschluss), tüm baskılara rağmen viyana'yı terk etmeyi reddeder freud, evi defalarca nazi grupları tarafından basılır. ancak kızı anna* tutuklandıktan sonra londra'ya geçmeyi kabul eder. ve dört kızkardeşini de konsantrasyon kamplarında kaybettiğini insanlık adına utanarak söylemek istiyorum bu noktada.
freud'un sağlığı kötüleşse de zihni hiç bulanmaz ve hayatının son gününe kadar çalışmaya devam eder. ama 1939 eylülünde acılar dayanılmaz hale geldiğinde doktoruna "artık bu işkenceden başka bir şey değil ve hiçbir anlamı yok" demek zorunda kalır. zamanında ona gereksiz acı çektirmeyeceğine söz vermiş olan herr doktor biraz fazla doz morfinle bu hayata son verir ve yeryüzünden şu ana dek geçip gitmiş seksen milyar insan içinde çağımızı en çok etkilemişlerden biri olarak dünya ölülerine katılır freud.

   Doğrusu  Sigmund Freud'un hayat  hikayesini  bilmiyordum.Sayenizde öğrendim.Freud'u  daha  iyi  tanımama  vesile  oldunuz! Bu  yüzden size teşekkür ederim.

       Freud'un  hayat  hikayesini  okuyunca  Onun devrini  aştığını  gerçek  anlamda  insanlığa    hizmet etmek  isteyen  bir  yorum insanı  olduğunu kavradım..
                 
       İster  Freud'a hak  verin  ister  vermeyin!O devrini aşan bilim insanlarına  fikirleriyle esin kaynağı olan bir dahidir!
    Saygı ve  sevgi  ile  kalın!

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 05 Tem 2007 00:07:18
ama burada FREUD  ucisel tacizlikle suçlayan kişilerde var saygıdeğer öğretmenim.Yorum size ait.

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 05 Tem 2007 00:15:23
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
ama burada FREUD  ucisel tacizlikle suçlayan kişilerde var saygıdeğer öğretmenim.Yorum size ait.

        Aksa  Öğretmenim  anlayamadım;Söylemek  istediğinizi  açıklar mısınız?

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 07 Ağu 2007 00:43:44
  Din  ile  ilgili  kavramlar  bilinç  altlarına  öyle  işlenmiş  ki  bunu  bir  türlü  yıkamıyorsunuz..
  İşte  bilinçaltı  yani  rüya  ile  gerçek  arası  insan  davranışlarının  odak  noktası..
    Hala  Hristiyan  Dünyası  Kutsal  Kaseyi arıyorsa....Hala  benim de  dahil  olduğum  müslüman  dünyası  düşünme  yetisinden  yoksun  hayatları  heba  ediyorsa...
Hala  Yahudi  dediğimiz  insanlar   korktuklarının  celladı  olmayı  istiyorlarsa  bütün  bunlar  Bilinçaltına  atılan  kavramların  bir  yansıması  değil midir?
Sigmund Freud'u  alkışlıyorum....

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 07 Ağu 2007 06:25:58
Alıntı
Hala  Hristiyan  Dünyası  Kutsal  Kaseyi arıyorsa....
Hristiyan dünyasının yaptığı tek şey Kutsal Kaseyi aramak mıdır?
Bazı hristiyan grupların yaptıkları bir uygulamayı tüm hristiyan alemine maletmek doğru olur mu?
Alıntı
Hala  benim de  dahil  olduğum  müslüman  dünyası  düşünme  yetisinden  yoksun  hayatları  heba  ediyorsa...
Bu yargıya varırken hangi verileri esas aldığınızı bilmiyorum.
Bu verileri bizimle paylaşırsanız memnun olurum.
Benim görebildiğim kadarıyla müslüman dünyası her türlü soysal probleme çözüm üretmiştir.
Gününümüzde sosyal problemlerin yaşanmasının  sebebi çözüm olmamasından değil, bulunan çözümlerin bilinmemesinden/uygulanmamasından kaynaklanmaktadır.
Müslüman dünyası bu çözümlere DÜŞÜNEREK değil, kendilerine gönderilen KİTAP (Kur-an' Kerim) vesilesiyle ulaşmışlardır.

Bir düşünürün yaptığı bir tanımlama vardır:

ilim her an yanlışlığı ispatlanan değerler topluluğudur.
İnsanların DÜŞÜNEREK buldukları çözümler, bir süre sonra ya yeni sorunlara yol açmakta, ya da çözüm olmadığı görülmektedir.
Diğer bir deyişle insanların DÜŞÜNEREK buldukları ve doğru olduğunu iddia ettikleri dünkü şeylerin bugün YANLIŞ olduğu söylenmektedir.
Alıntı
Hala  Yahudi  dediğimiz  insanlar   korktuklarının  celladı  olmayı  istiyorlarsa  bütün  bunlar  Bilinçaltına  atılan  kavramların  bir  yansıması  değil midir?
Bu cümle ile neyi anlatmak istediğinizi tam anladığımı sanmıyorum.
Fakat bazı yöntemlerle gelecekte olacaklar kuvvetli şekilde TAHMİN edilebilmektedir.
Yahudilerin gelecekte olacağına inandıkları bazı şeylerin gerçekleşmesine çalışmalarını veya bu gelişmelerden zarar görmemek için tedbirler almalarını 
korktukların celladı olmak şeklinde tanımlamak doğru olmaz düşüncesindeyim.

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 07 Ağu 2007 11:47:51
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
  Din  ile  ilgili  kavramlar  bilinç  altlarına  öyle  işlenmiş  ki  bunu  bir  türlü  yıkamıyorsunuz..
  İşte  bilinçaltı  yani  rüya  ile  gerçek  arası  insan  davranışlarının  odak  noktası..
    Hala  Hristiyan  Dünyası  Kutsal  Kaseyi arıyorsa....Hala  benim de  dahil  olduğum  müslüman  dünyası  düşünme  yetisinden  yoksun  hayatları  heba  ediyorsa...
Hala  Yahudi  dediğimiz  insanlar   korktuklarının  celladı  olmayı  istiyorlarsa  bütün  bunlar  Bilinçaltına  atılan  kavramların  bir  yansıması  değil midir?
Sigmund Freud'u  alkışlıyorum....

Hocam kusura bakmayın ama kendi düşümmemenizi müslümanlar düşünmüyor ve dolayısıyla din düşünme yetisini kaybettiriyor şeklinde yorumlamanız çok ters bir mantık.

Söylermisiniz siz müslümanları, İslamı ne kadar tanıyorsunuz?

Din nedir ?  bunu nekadar biliyorsunuz?

Bu konuda okuduğunuz gerçek anlamda birkaç kaynak eser var mı?

Yoksa hiç dini, İslamı bilmeyen , bilmediği halde atıp tutan veya bildiği halde sırf körpe beyinleri kirletmeye çalışan art niyetli insanların , müslüman toplumları çökertmek için yazdıkları eserleri okuyup,  kaynak olarak alıp mı bu yorumları yapıyorsunuz?

Hangi görüşte olursanız olun , buna sonuna kadar saygı duyarım. Hani 'yiğidi öldür hakkını yeme ' der atalarımız. Sizden İslamı, müslümanları sevmenizi , övmenizi beklemiyorum, istemiyorum. Ama lütfen konuşurken de adalet duygusu ile hareket edin. Biliyorsanız söyleyin . Bilmiyorsanız , ya söylemeyin , yada öğrenin sonra söyleyin.

Umarım yanlış anlaşılmamışımdır.

Selamet ile...

Çevrimdışı aladag44

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 184
  • 86
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 184
  • 86
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 07 Ağu 2007 12:00:47
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Freud' un kuramlarında aşırıya gittiğini yetiştirdiği öğrencilerde söylemiştir. Mesela cinsellik dürtüleri konusunda  anne babanın bile çocuğuna olan sevgisini cinsel dürtülere (şehvete) bağlamıştır.
Bu sapıklık değil de nedir?

Çevrimdışı nazende77

  • Uzman Üye
  • *****
  • 258
  • 416
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 258
  • 416
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 Ağu 2007 12:24:19
Müslüman dünyası bu çözümlere DÜŞÜNEREK değil, kendilerine gönderilen KİTAP (Kur-an' Kerim) vesilesiyle ulaşmışlardır.

Bir düşünürün yaptığı bir tanımlama vardır:

ilim her an yanlışlığı ispatlanan değerler topluluğudur.
İnsanların DÜŞÜNEREK buldukları çözümler, bir süre sonra ya yeni sorunlara yol açmakta, ya da çözüm olmadığı görülmektedir.
Diğer bir deyişle insanların DÜŞÜNEREK buldukları ve doğru olduğunu iddia ettikleri dünkü şeylerin bugün YANLIŞ olduğu söylenmektedir.

[/quote]

Hocam bu nedemek? Yaratılan canlıların en mükemmeli olan insana düşünme yetisini neden verdi Allah ozaman? Bugüne kadar islam alemi düşünmediüği, her şeyi Kur'an-ı Kerim'den beklediği için bu halde zaten. Evet Kuran_ı Kerim bir mucizedir ama onu düşünerek okursanız bu mucizeden yararlanırsınız. İslam alemi bugün batı dünyasının elinde oyuncak olmaktan öteye gidemiyor bu sayede. Ayrıca ilim bu kadar kötü ozaman neden islamiyet ilme önem verdi? Neden Batıda okullarda islam alimlerin kitapları okutuluyor?
 Yapmayın hocam düşünmemek insanın doğasına aykırı. Yaratılmış canlıların en mükemmeline hakarettir.
Gelelim Freud'a. Freud mükemmel değildir. Bir tez ortaya atmıştır. Tezinin insan davranışlarını anlamaya ışık tutan kısımları olduğu gibi tamamen yanlış kısımları da vardır. Psikoloji bilimiyle ilgilenen insanların onun her söylediğini doğru kabul etmeleri, Freud'a karşı olanların da yanlış kabul etmeleri asıl yanlıştır bence.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK