Yorumsuz! : Haberler

Çevrimdışı ibrahimkaraman

  • B Grubu
  • 308
  • 653
  • 308
  • 653
# 03 Kas 2010 11:34:57
18. MİLLİ EĞİTİM ŞURASI KARARLARI

Asker Dersten Çıkıyor; Sekiz Yıllık Kesintisiz Eğitim Bölünüyor

Milli Eğitim Şûrası’nda zorunlu sekiz yıllık kesintisiz temel eğitimin, "kademeli" yapılması; Milli Güvenlik derslerine ise subayların değil öğretmenlerin girmesi kararı alındı.

İstanbul - BİA Haber Merkezi
03 Kasım 2010, Çarşamba

Milli Eğitim Bakanlığı'nca (MEB) bu yıl 18'incisi düzenlenen Milli Eğitim Şurası'ndan zorunlu sekiz yıllık kesintisiz temel eğitimin "kademeli" hale getirilmesi, bu kapsamda ilk ve ortaöğretim binalarının ayrılması ile askerin okuldan çıkarılması yönünde kararlar alındı.
Beş + üç förmülü

"Eğitimde 2023 Vizyonu" konusunun ele alındığı Şura'da "İlköğretim ve Ortaöğretimin Güçlendirilmesi, Ortaöğretime Erişimin Sağlanması" başlığını ele alan komisyonunda, "kesintisiz eğitim" uygulaması tartışıldı.

Tartışmalar sonrası alınan karara göre yedi ila 14 yaş arası kız ve oğlan çocukları için zorunlu olan sekiz yıllık kesintisiz temel eğitim, "kademeli" hale getirilecek. Eğitimin ilk kademesini bir ila beşinci sınıf, ikinci kademesini ise altı ile sekizinci sınıf oluşturacak.

"İlköğretim okullarında zorunlu eğitim kademeli olmalı. Öğrencilerin fiziksel gelişim ve yaş farkı dikkate alınarak ayrı binalarda eğitim verilmeli" sözleriyle tutanağa geçen karara göre sekiz yıllık kesintisiz temel eğitim uygulaması sürecek, ancak bir ve ikinci kademede okuyan öğrencilerin eğitimi ayrı binalarda verilecek
Karar kız çocukları okuldan uzaklaşacak

MEB Kız Teknik Eğitimi Genel Müdürü Emine Kıraç kararla ilgili, "Hepimiz kız çocuklarının okullaşması, ekonomik özgürlüğünü alması ve daha iyi anne olarak yetişmesi için uğraş veriyoruz. Biz ortaöğretime bu çocukları geçirelim, erken evlilikten kurtaralım derken böyle bir kararın alınması ülkemiz adına zuldür, günahtır. O nedenle bu madde değiştirilmeli" diye konuştu.

Şura'ya katılan eğitimciler "kesintisiz" ibaresinin kaldırılması halinde Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki çocukların okula gitmeyeceğini, buradaki okullara öğrenci bulmakta zorluk çekileceğini vurguladılar.
Asker derse girmeyecek

Şura'nın önemli kararlarından biri ise Milli Güvenlik dersine subaylar yerine öğretmenlerin girmesi yönünde.

"İlköğretim ve Ortaöğretimin Geliştirilmesi" komisyonunda "Milli güvenlik dersi müfredatı gözden geçirilmeli, derslere öğretmenler girmeli" yönünde tavsiye kararı alındı.

Şura üyelerinden Genelkurmay temsilcisi Hakan Günay komisyonun kararına karşı çıkarak subayların verdiği dersin öğrencilere katkı sağladığını savundu.
Kararlar tavsiye niteliğinde

Şûralarda alınan kararlar, eğitim sisteminin aksayan yönlerinin düzeltilmesine yönelik çalışmalarda Bakanlığa yol gösteriyor.

Yönetmelik uyarınca Şûra'da belirlenen konular kapsamında komisyonlar çalışma yapıyor. Her komisyon, "oyçokluğuyla" tavsiyeler (ön kararlar) alıyor ve bunlar tutanağa bağlanıyor. Tavsiyeler, Genel Kurul'da görüşülüyor ve oyçokluğuyla  "tavsiye kararı" haline getiriliyor.

Şûra kararları dört ay içinde Tebliğler Dergisi'nde yayımlanıyor. Milli Eğitim Bakanı'nın onayıyla yürürlüğe giriyor. Kararların hayata geçirilmesine ilişkin yaptırım bulunmuyor. (SP/EÖ)

*Haber Milliyet, Zaman ve Akşam gazetelerinin haberlerinden derlenmiştir.

 

Çevrimdışı wanted1

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 3.442
  • 3.859
  • 3.442
  • 3.859
# 03 Kas 2010 12:24:40
Ekim ayı enflasyon rakamları açıklandı
3 Kasım 2010 10:08

--------------------------------
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ekim ayında tüketici fiyatları endeksinin (TÜFE) yüzde 1,83, üretici fiyatları endeksinin (ÜFE) ise yüzde 1,21 arttığını açıkladı.

TÜİK'in 2003 baz yıllık verilerine göre, Ekim ayı itibarıyla yıllık enflasyon ise TÜFE'de yüzde 8,62, ÜFE'de yüzde 9,92 oldu.

On aylık enflasyon TÜFE'de yüzde 6,69, ÜFE'de yüzde 7,80 düzeyinde gerçekleşti.

Ekim ayı itibarıyla 12 aylık ortalamalara göre yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 8,45, üretici fiyatlarında yüzde 7,71 düzeyinde oldu.

Çevrimdışı wanted1

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 3.442
  • 3.859
  • 3.442
  • 3.859
# 03 Kas 2010 15:14:41
Danıştay'dan 7'nci sınıf SBS'nin yürütmesini durdurma kararı
3 Kasım 2010 13:45

--------------------------------
Danıştay, 7. sınıf SBS’nin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.

Danıştay, binlerce öğrencinin girdiği 7. sınıf Seviye Belirleme Sınavı (SBS) ilgili kritik bir karar verdi.

Danıştay, oy çokluğuyla sınavın yürütmesini durdurdu. Bir üyenin aksi yönde oy kullandığı öğrenildi.

Avukat Özer, “MEB bu yıl itibariyle kademeli olarak kaldırılmasına karar vermişti. Biz bu gerekçeleri incelediğimizde aynı gerekçeyle bu yılki sınavın da iptal edilmesi gerektiğini, aksi halde eşiksizlik olacağını düşündük. Mahkeme, eşitsizlik olacağı gerekçesi yürütmenin durdurulmasına karar verdi” dedi

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 05 Kas 2010 17:55:00
Gönül'den profesyonel askerlik açıklaması
Savunma Bakanı Vecdi Gönül, rofesyonel askerlik konusunda "Sözleşmeli er modeli üzerinde çalışıyoruz" açıklamasında bulundu.Güncelleme:05 Kasım 2010 17:09
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 05 Kas 2010 19:03:50
Kendisiyle Çelişen Ögrenciler   
05 Kasım 2010 17:16Eskişehir'de bir süredir devam eden öğrenci olayları bugün de devam etti.
 
Eskişehir'de bir süredir devam eden öğrenci olayları bugün de devam etti. Dün okul binasında olay çıkartan arkadaşlarının gözaltına alınmasını protesto etmek amacıyla toplanan bir grup öğrenci, sık sık kapitalizm aleyhinde slogan attı. Öğrencilerin üzerinde kapitalizm ürünü diye tabir edilen giysilerle kapitalizm aleyhinde slogan atmaları dikkatlerden kaçmadı.

Eskişehir'de dün okul kantinini basarak olay çıkartan ve polis tarafından gözaltına alınan öğrenciler için yaklaşık 100 kişilik bir öğrenci grubu, bugün Anadolu Üniversitesi (AÜ) Yunus Emre Kampüsü'nde miting yaptı. Mitingde AK Parti ve YÖK aleyhinde slogan atan öğrenciler, ellerindeki megafonlarla kapitalizme karşı mücadele ettiklerini söylediler. Sık sık kapitalizm aleyhinde slogan atan öğrencilerin Adidas, Puma, Nike marka ayakkabı, Levi's pantolon ve üstlerinde yine bu markalara ait mont, gömlek giymeleri ve çanta takmaları dikkatleri çekti.

Geçen günlerin aksine bugün sakin bir ortamda gerçekleşen miting ardından öğrenciler herhangi bir olay çıkarmadan dağıldılar.


Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 05 Kas 2010 19:04:42
ÖSYM'den Polise 'Sınav' Müjdesi   
05 Kasım 2010 10:36Bugüne kadar ÖSYM'nin sınavlarında güvenliği sağlamalarına karşın ücret alamayan polislere müjdeli haber çıktı.
 
Polise öğretmenler gibi görev yaptığı her sınavbaşı 80 TL ödenecek. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nin (ÖSYM) sınavlarında görev alan kamu personeline ücret verilmesi uygulaması artık polisleri de kapsayacak. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün çabaları sonucu Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) sınavların güvenliğini sağlayan, soru kitapçıkları ve cevapların taşınmasında kuryelik yapan polislere döner sermayeden ücret ödemeyi kabul etti. Uygulama ilk kez kopya iddiaları nedeniyle iptal edilen ve 31 Ekim'de yeniden yapılan KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı'nda görev yapan 7 bin 500 polise ödeme yapılmasıyla başlandı.

Öğretmenlerle aynı ücret

ÖSYM bundan sonra yapacağı sınavlarda "gözetmen" vb. görev alan öğretmenlere ödediği ücretin aynısını polislere ödeyecek. Yaklaşık 3.5 milyon adayın katıldığı KPSS ile 3 milyon gencin katıldığı YGS, LYS ve PMYO gibi sınavlarda görev alacak polisler artık ücret alacak.

Döner sermayeden karşılanacak

ÖSYM, polislere verdiği ücreti döner sermaye işletmesinden karşılayacak. Yükseköğretim Kanunu'nun 21.2.2001'de değiştirilen 10. maddesinde, "Döner sermaye faaliyetlerinin gerektirdiği giderler ile Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi için gerekli her türlü harcamalar döner sermayeden yapılır" hükmü bulunuyor.

Kamil ELİBOL/BUGÜN

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 05 Kas 2010 19:05:24
YGS LYS ve KPSS Tarihleri Belli Oldu   
05 Kasım 2010 10:03ÖSYM, 2011'de yapacağı sınavların tarihlerini belirledi. İşte 2011 sınav takvimi...
 
ÖSYM'den yapılan açıklamada, 2011 sınav takviminin belirlenmesinde önceliğin YGS ve Lisans Yerleştirme Sınavlarında (LYS) olduğunu belirtilerek, ''2010-2011 eğitim-öğretim yılında ortaöğretimde derslerin bitiş tarihi esas alınarak, adayların YGS stresinden uzaklaşıp LYS'ye daha iyi hazırlanabilmelerini sağlamak amacıyla YGS öne alınmıştır'' denildi.

Açıklamada, sınav takviminde belirtilen başvuru tarihlerinin 2011 yılında, mücbir sebepler dışında, uzatılmayacağından adayların başvuru tarihlerini dikkatli takip etmelerinin önemli olduğu vurgulandı.

Üniversiteye girişte ikinci aşama sınavı olan LYS'lere başvurular ise 18-27 Nisan 2011 tarihleri arasında yapılacak.

LYS-1 ve LYS-5 18 Haziran 2011'de, LYS-4 19 Haziran 2011'de, LYS-3 25 Haziran 2011'de, LYS-2 ise 26 Haziran 2011'de düzenlenecek.

A grubu ve öğretmenlik kadroları için düzenlenen KPSS'nin de tarihi belirlendi. Buna göre, KPSS'ye başvurular, 9-25 Mayıs 2011 tarihleri arasında alınacak. KPSS, 9-10 Temmuz 2011 tarihlerinde yapılacak.

Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS) İlkbahar Dönemine başvurular, 28 Mart-6 Nisan 2011 tarihleri arasında alınacak ve sınav 14-15 Mayıs 2011'de gerçekleştirilecek.

Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS) İlkbaahar Dönemine başvurular, 31 Ocak-9 Şubat 2011'de alınacak, sınav 20 Mart 2011'de olacak.

Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Sınavı (KPDS) İlkbahar DÖnemine ise başvurular 28 Mart-6 Nisan 2011 tarihleri arasında yapılacak ve bu sınav 22 Mayıs 2011'de yapılacak.

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 05 Kas 2010 19:05:58
Milli Eğitim'te Büyük Değişiklik   
05 Kasım 2010 13:48Andımız ve İstiklal Marşı zorunlu olmaktan çıkarılıyor
 
Milli Eğitim Şûrası'nın 4'üncü gününde, tartışılacak kararlar alındı. 8 yıllık kesintisiz eğitim 13 yıla uzatılırken, öğrencilerin sabahları okuduğu “Andımız” ve “İstiklal Marşı” zorunlu olmaktan çıkarıldı. 8. sınıfta yapılan SBS'nin de uzun vadede kaldırılması için çalışma başlatıldı.

Milli Eğitim Şûrası'ndan, 8 yıllık kesintisiz eğitimi delecek bir karar çıktı. Zorunlu eğitim; 1 yıl okul öncesi eğitim, 4 yıl temel eğitim, 4 yıl yönlendirme ve ortaöğretime hazırlık eğitimi, 4 yıl ortaöğretim olmak üzere 13 yıl olacak şekilde belirlendi. Bu süreçle, kapatılan imam hatip liselerinin ortaokul kısımlarının yeniden açılması sağlandı.

11 YAŞA İMAM HATİP YOLU
Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun eğitim sürelerine ilişkin “1 yıl okul öncesi eğitim, 4 yıl temel eğitim, 4 yıl yönlendirme ve ortaöğretime hazırlık eğitimi, 4 yıl ortaöğretim olmak üzere zorunlu eğitim 13 yıl olsun” önerisi alkışlar ile genel kuruldan geçti. Kabul gören öneriye göre aileler, ilköğretim 5. sınıftan mezun olan öğrenciyi ister meslek lisesine, ister genel liseye, ister imam hatip lisesine gönderebilecek.

DİN DERSİ 1. SINIFA İNDİ
Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin çoğulcu bir anlayışla tüm öğretim kurumlarında daha etkin olarak okutulması önerisi de kurul gündemine getirildi. Alevilerin din dersinden muaf olma isteği, bu önerinin kabulü ile rafa kalkmış oldu. Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun “din dersinin ilk ve ortaöğretimin tüm sınıflarında daha etkin olarak okutulması” önerisi kabul gördü. Böylece ilköğretim 4. sınıfta okutulmaya başlanan din dersinin birinci sınıfa kadar indirilmesi gündemde. “Din dersi seçmeli olsun” önerisi de kabul edildi. Şûrada öğretmenler, törenlerin rutin ve zoraki katılımdan çıkarılmasını önerdi.

'İSTİKLAL MARŞI KALKSIN'
Kabul gören maddenin oylanarak şûranın raporunda yer alması durumunda, öğrencilerin sabahları okuduğu Andımız ve İstiklal Marşı da zorunlu olmaktan çıkacak. Madde şöyle: “Törenler ve toplantılar; paylaşma, bütünleşme, denetim ve kontrol mekanizmaları olup okul yönetimi tarafından kültürü etkileme, değiştirme ve yeni değerlerin paylaşılması amacıyla rutin ve zoraki katılıma dayalı etkinlikler olmaktan çıkarılıp yoğun olarak ortak duygu ve değerlerin paylaşımını sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.”

SBS KALKACAK
Öğretmenler, ortaöğretime geçişte sınav sistemi yerine okul başarısının geçerli olması gerektiği görüşünde birleşti. Öneri genel kurul tarafından benimsendiği için 8. sınıf sonunda yapılan “Seviye Belirleme Sınavı”nın uzun vadede kaldırılması için çalışma başlatılacak.

DİNE BRANŞ ÖĞRETMENİ
Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi ile milli güvenlik derslerine branş öğretmenlerinin girilmesi önerisi kabul edildi. Bazı okullarda imamlar din derslerine giriyordu

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 05 Kas 2010 19:06:30
Boğaziçi Üniversitesi'nde Arbede   
05 Kasım 2010 16:45Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gelişi öncesi Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü önünden olay çıktı
 
Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü önünde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gelişi öncesinde olaylar çıktı. Attıkları sloganlarla Erdoğan'ı protesto eden grubu, Başbakan'ın gelişi öncesinde kampüsten uzaklaştırmak isteyen polis ve öğrenciler arasında arbede yaşandı.

Başbakan Erdoğan, bir açılış ve Boğaziçi Üniversitesi ile Türk Patent Enstitüsü arasında işbirliği protokolü imza törenine törene katılmak üzere Boğaziçi Üniversitesi'ne geldi.
Erdoğan'ın gelişi öncesinde Güney Kampüsü önünde toplanan bir grup öğrenci, attıkları sloganlar ve açtıkları pankartlarla Başbakan'ı protesto etti.

Erdoğan'ın gelişine kısa bir süre kala polis, protestocu grubu kapının önünden uzaklaştırmak istedi. Bunun üzerine, polise direnen öğrencilerle güvenlik güçleri arasında arbede yaşandı. Attıkları sloganlarla polise de tepki gösteren öğrenciler, güvenlik kordonu eşliğinde giriş kapısından uzaklaştırıldı.

Bu sırada bir grup öğrenci, binaya "Ne sermaye ne devlet, iş ekmek adalet" yazılı pankart açtı. Başbakan Erdoğan, öğrencilerin protestoları ve yoğun güvenlik önlemleri arasında üniversiteye giriş yaptı.

Çevrimdışı ibrahimkaraman

  • B Grubu
  • 308
  • 653
  • 308
  • 653
# 08 Kas 2010 11:30:32
Uğultuda bir ses: Kı-zım-sus-o-tur

8/11/2010 7:04

265 öğrenci, altı öğretmen, tıka basa dolu sınıflarda, toz içinde birbirini anlamaya çalışıyor. Öğretmen Türkçe heceliyor, cin gibi çocuklar Kürtçe susuyor

UMAY AKTAŞ SALMAN (Arşivi)


Kahverengi ve sarı tarlaların ortasından giden upuzun yol, taştan yapılmış düz çatılı evlerle dolu, 2 bin nüfuslu yoksul bir köye çıkıyor. Gri evlerin arasındaki minik bir binadan Kürtçe- Türkçe sesler yükseliyor. Burası Şanlıurfa’ya 125 kilometre uzaklıktaki Böğürtlen Köyü İlköğretim Okulu. Altı Türk öğretmen, birleştirilmiş sınıfta 265 Kürt öğrenciye eğitim vermeye çalışıyor. Ne öğretmenler öğrencilerin dilinden anlıyor ne de öğrenciler öğretmeninkinden. Kürt çocuklar beş yıl sadece okuma yazmayı ve Türkçeyi öğreniyor. 265 öğrenciden Türkçe konuşabilen öğrenci sayısı 100.
Okul, biri anasınıfı olmak üzere üç küçük derslikten ibaret. Üçü de üç ayrı binada. Prefabrik sınıfta 50 birinci sınıf öğrencisi var. Kiminin üzerinde mavi önlükleri var kiminin önlüğü bile yok. Minik ayaklarındaki, yırtık çoraplar, terlikler. Sınıfın engebeli beton zemininden sürekli tüm sınıfı dolduran bir toz kalkıyor. Açık kapı tezek kokusunu içeriye taşıyor. Elçin Öğretmen, olanca sesiyle uğuldayan sınıfa derdini anlatmaya çalışıyor; “Kı-zım- sus-o-tur”. Tane tane çıkıyor kelimeler ağzından. Öğretmen Türkçe anlatıyor, Kürtçe cevaplar alıyor.

Aynısını yap!
Elçin Öğretmen, öğrencilerine dönüyor, birleştirdiği dört parmağını başparmağıyla birlikte açıp kapatarak “Çene çalmak yok” diyor. O “konuşmayın diyor” ama çocuklar “Beni tekrar edin” dediğini zannederek, güler yüzle öğretmenlerinin yaptığı hareketi yapıyorlar. Öğretmen her sözünü “Tamam mı” diye bitiriyor. Tüm sınıf hep bir ağızdan “Tamam” diyor ama neye?
Bu sırada kız öğrencilerden biri sınıftan çıkmaya çalışıyor. Öğretmen “Kızım nereye gidiyorsun” diye tam beş kez soruyor. Yanıt; mahcup gözleri öğretmeninin gözlerinde uzun bir sessizlik.

Bu ev mi?
Elçin Öğretmen kimi zaman derdini anlatmak için az da olsa Türkçesi olan öğrencilerinden yardım istiyor. Kimi zaman tek tük bildiği Kürtçe kelimeleri sıralıyor. Tahtaya çizdiği evi göstererek soruyor: “Bu ev mi?” Çocuklar hep bir ağızdan “Evet” diyor. Öğretmen bu kez “Bu ev değil mi” diye soruyor. Sınıf yine “Evet” diyor.
Öğretmenler il genelinde yaygınlaşan okulöncesi eğitimin dil sorununa çare olacağını düşünüyor. Okullarına da bu yıl ana sınıfı açılmış.

Kilim üstünde ders
Ana binadaki tek derslikte ise 2. ve 3. sınıfta okuyan 78 öğrenci var. Aslında mevcut 93 ama çalıştığı için gelmeyenler olmuş. Sınıfın içi balık istifi. Sıralarda dört-beş kişi oturuyor. Altıncı kişiler ayakta. Hatta birkaç öğrenci de yere serdiği küçük kilimin üzerinde dersi dinliyor. İki büklüm eğilerek yere koydukları defterlerine not alıyorlar. Öğretmen öğrencilerin üzerine basmamak için sınıfta dolaşamıyor bile.
Köşede ufacık bir rafta birkaç kitap, panoda tek bulabildikleri fasulyelerle yaptıkları el işleri asılı. Onlar derslerde daha atak çünkü birinci sınıfların yaşadığı dil sorununu biraz aşmışlar. Ama Türkçeyi anlasalar da kendilerini ifade etmekte zorlanıyorlar.
Ayhan Pala, üç yıldır Böğürtlen Köyü’nde. Bazen şevklerinin kırıldığını anlatıyor: “Bu şartları bilerek geldim. Temel amacımız beş yıl içinde okuma yazmayı, Türkçeyi eksiksiz öğretmek. Eğitim; öğretmen, öğrenci ve veli üçgeni demek. Burada veli yok, öğrencinin dil sıkıntısı var. Sadece öğretmen var anlayacağınız. Böyle olunca da yetersiz oluyoruz. Ağustosta tayin isteme hakkım var. Ancak daha karar vermedim. Buraya bir şeyler kazandırmak istiyorum. Her yerde görev yapacağız. Her yer bizim.”

Tezek ve bilgisayar
Elçin Löker’e göre sınıfların kalabalık olması ayrı dil sorunu ayrı bir problem: “Çocuklar dilimizi anlamadığı için huzursuzluk yaratıyor sınıfta. Kendimi onların yerine koyuyorum. Birisi geliyor, bilmediğin bir dilde bir şeyler anlatıyor. Çok zor. Okulun eksikleri var. Kışın sobayla ısınıyoruz, çocuklar tezek getiriyor. Ders yaptığımız prefabrik sınıf ya bileğe kadar su ya da çamur oluyor. Terlikle gelen öğrenci sınıfa giremiyor. Yedi bilgisayar yolladılar. Depoda duruyor. Köyün ve bulunduğumuz yerin koşulları göz önüne alınarak bir şeyler yapıldığında yapılanlar da işe yarar aslında. Bilgisayarı getirip koymak pek bir şey ifade etmiyor. Elektrik kesintisi büyük problem. Bu nüfusla bilgisayar başına çocukları almamız mümkün değil. Normal şeyleri zor öğretiyoruz. Bunlar bizim için uç kalıyor. Okuma yazma öğretiyoruz, üst düzey davranışlar kazandırmaya çalışamıyoruz bile. En temel şeyleri öğretiyoruz.”

4 yılda 8 öğretmen uğurladı
Mehmet Baştuğ 26 yaşında. Her gelenin bir yıl içinde ayrıldığı okulda dördüncü yılı. “Vicdanen kaldım” dediği okulda dört yılda sekiz öğretmen uğurlamış. Ama o gitmiyor. “Evlenene kadar buradayım” diyor. Okulun bitişiğindeki suyu olmayan elektriği sık sık kesilen ufacık lojmanda kalıyor. Mutfakta ve tuvalette bidonlara hortum takarak çeşme yapmış. İlk geldiği yıl öğrencilerle nasıl iletişim kuracağını düşünmekten uyku bile uyuyamayan Mehmet Öğretmen az da olsa Kürtçe öğrenmiş. Ailelerle de iletiştim kurabiliyor. En büyük sıkıntılardan birinin 5. sınıftan sonra okula devam olduğunu düşünüyor: “6-7-8. sınıfları okuyabilecekleri bir okul yapılmalı. Köyde okul olunca insanlar çocuklarını gönderir.”

Köyde 26’sında üç genç
Elçin Löker: Ankaralı. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunu. 2.5 yıldır Siverek’te çalışıyor. Burası ilk görev yeri. Eşi ise Ankara’da öğretmenlik yapıyor.
Ayhan Pala: Samsunlu. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakütesi mezunu. Böğürtlen Köyü onun ilk görev yeri. Üç yıldır bu okulda. Orta halli bir ailenin iki çocuğundan biri. Kız kardeşi üniversite öğrencisi. Ayhan Pala ve Elçin Löker ‘İki Dil Bir Bavul’ filmindeki Emre Aydın öğretmenin üniversiteden sınıf arkadaşı.
Mehmet Baştuğ: Mersinli. Ailesi Karaman’da yaşıyor. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunu. Dört yıldır Böğürtlen Köyü’nde. Sekiz çocuklu bir ailenin oğlu olan Baştuğ’un babası emekli.

‘Zor oluyor okulda Türkçe, evde Kürtçe’
Kiminle konuşursak konuşalım iki sorunun cevabı hiç değişmiyor. Evde hangi dilde konuşuyorsunuz, Kürtçe. Baban ne iş yapıyor, İstanbul’da eşya taşıyor.
2. sınıf öğrencisi İdris Karakaş, okula başlamadan önce hiç Türkçe bilmiyormuş. “Zorlandım. Öğretmenlerimiz öğretti. Evde Kürtçe konuşuyorum çünkü annem babam Türkçe bilmiyor” diyor. 3. sınıf öğrencisi Selman Boğa, ağabeyinden okula başlamadan önce biraz Türkçe öğrendiğini söylüyor: “Biraz güzel değil Türkçem. Daha çok ders çalışırsam güzel olacak. Öğretmen olmak istiyorum çünkü Türkçeleri güzel.” 4. sınıftan Zeytin Kengil ise en iyi Türkçe konuşan öğrencilerden. Evde genelde Kürtçe konuştuklarını anlatan Zeytin, “Zor oluyor okulda Türkçe, evde Kürtçe” diyor. Birinci sınıflarla sohbet etmek ise çok zor. Kürtçe tercüme gerekiyor. Şükran Kasuf’a kaç kardeşi olduğunu soruyorum. Başlıyor saymaya “Bir Seher, bir Pınar, bir Songül, bir Ceylan, bir Nebat.” Kaç etti yani? Cevap yok. “Perihan kaçıncı sınıfa gidiyorsun” diye soruyorum, önce anlamadığı belli olan bir ifadeyle yüzüme bakıyor. Tekrar soruyorum, elini kaldırıp 1 yapıyor. “Baban ne iş yapıyor” diyorum. “Babamın adı Mehmet Özdemir” diye cevap veriyor. Arkadaşı sorumu Kürtçeye çeviriyor. “Babam İstanbul’da eşya taşıyor” diyor bu kez. Kaç kardeşin var peki ? Uzun bir sessizlik… Tıpkı derste olduğu gibi.

Radikal

Çevrimdışı ibrahimkaraman

  • B Grubu
  • 308
  • 653
  • 308
  • 653
# 10 Kas 2010 17:03:04
Dinlenecekse klasik müzik olsun

Okul servislerinde müzik çalmanın yasak olduğu bildirilerek, buna rağmen bazı servis şoförlerinin kendi favori müziklerini öğrencilere dinlettirmelerinin çocukların ruhsal ve psikolojik gelişimini olumsuz etkileyeceği öne sürüldü.      

ntvmsnbc ve Ajanslar

Güncelleme: 15:15 TSİ 10 Kasım. 2010 Çarşamba

SAMSUN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Bahar Güdek, Milli Eğitim Bakanlığı Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliği'nde, ''Taşıtlarda görüntü ve müzik sistemlerinin taşıma hizmeti sırasında kullanılmaması'' gerektiğinin yazdığını hatırlattı.        

Yönetmelikteki bu maddeyi çoğu servis şoförünün bilmediğini, bilenlerin de itibar etmediğini vurgulayan Güdek, uygulamada sık sık servis şoförlerinin kendi zevklerine göre müzik dinlediklerinin görüldüğünü belirtti.        

Çocukların eğitim çağında dinledikleri müziklerin onların müzik zevklerini oluşturduğunu, düşünce yapısını, hareketlerini ve konuşma tarzlarını dahi etkilediğine işaret eden Güdek, ''Çocukların eğitim çağında dinledikleri müzikler onların müzik zevklerini oluşturuyor, serviste dinlenen müzik bile önemli. Çünkü, büyük şehirlerde öğrenciler vakitlerinin önemli bir kısmını serviste geçiriyor. Müzik çocukların ruh halini de etkiliyor'' diye konuştu.
        
ÖĞRENCİLER İÇİN DİNLENDİRİCİ MÜZİK
Öğrenci servislerinde müzik dinlenecekse bunun klasik müzik olmasını tavsiye ettiklerini söyleyen Güdek, şöyle devam etti:  

''Maalesef Türkiye'deki popüler kültürde klasik müzikler hakim değil. Beethoven'ın 9. Senfoni ya da Mozart'ın  40. Senfonisi Türkiye'de kapı ya da okul zili olarak kullanılıyor. Klasik müzik ne kadar bilinçli olarak dinleniyor bilmiyoruz. Bir fon müziği, klasik müzik, öğrenciler için dinlendirici bir müzik tarzı olabilir. Dinlenecekse eğer bu tür müzik dinlenmeli.''       

Güdek, Türk müziğinde de güzel örnekler olduğunu dile getirerek, ''Türk müziğinde insanı rahatlatan ayrı bir ahenk vardır. Peşrevler, semahlar, bağlamalar ve enstrümantaller gibi müzikal niteliği olan örnekler dinlendirici müzik özelliği taşır'' dedi. 

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 10 Kas 2010 17:14:36
Eğitimciler Atatürk´ün izindedir

 
DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk´ün vefatının 72. yıldönümü nedeniyle bir açıklama yaparak, eğitimcilerin Atatürk´ün izinden yürüdüğünü vurguladı.
Avcı, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk´ün ölümünün 72. Yıldönümü nedeniyle, Atatürk´ün eğitim alanında gerçekleştirdiği dönüşüm ile ilgili cesaretine vurgu yapan bir mesaj yayınladı.
Avcı mesajında, "Atatürk´ün şüphesiz en önemli başarılarından biri de eğitim alanında büyük bir sıçrama yapmış olması ve eğitim sisteminin özünü dinamik ve yeniliklere uyum gösterecek bir yapıda kurmuş olmasıdır. Türk milleti, gönlündeki Atatürk sevgisiyle, demokratik cumhuriyete olan bağlılığıyla ve çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkma azim ve kararlılığıyla, büyük önderin açtığı yolda ilerlemeye devam edecektir" ifadelerini kullandı.
Atatürk´ün ´Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır´ sözüne vurgu yapan Avcı, "Bu misyonumuz gereği yolumuzda ilelebet yürüyeceğiz" dedi.
 

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 10 Kas 2010 17:15:24
Şura meşru zeminde yapılmadı

 
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı Cansel Güven, 1-5 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen 18. Milli Eğitim Şurasında, eğitim iş kolundan birçok sendikanın ve köklü eğitim derneklerinin kendilerine yer bulamadığını savunarak, ´´18. Milli Eğitim Şurasında alınan kararların meşruiyeti, katılım ve temsil koşulları açısından tartışmalıdır´´ dedi.
Güven, sendikasının genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, şuranın, devletin mülkiyetinde olan Başkent Öğretmenevi ve Milli Eğitim Şura Salonunda yapılması yerine bir otelde gerçekleştirilmesinin ulaşım ve maliyet açısından tartışmalı olduğunu söyledi.
Şuranın, gerek katılım, gerekse de kararlar açısından ilklere sahne olduğunu bildiren Güven, şöyle devam etti:
´´Eğitim sendikalarının ve derneklerinin şuraya katılım oranının dip yapmış, önce katılıp sonra tek eden sendikaların da katkısıyla şuraya tek seslilik hakim olmuştur. Toplam 716 katılımcı arasında belediye başkanları, il genel meclis üyeleri, il özel idarecileri, belediye meclis üyeleri, hatta 14 muhtar bile kendine yer bulabilmişken, eğitim iş kolunda kurulmuş bir çok sendika ve uzun yıllardır eğitim alanında kurultaylar toplamış köklü eğitim derneklerimiz kendilerine yer bulamamıştır. 18. Milli Eğitim Şurasında alınan kararların meşruiyeti, katılım ve temsil koşulları açısından tartışmalıdır.´´
150 BİN ÖĞRETMEN GEREKLİ
Şurada, ´´öğretmen açığının´´ telaffuz edilmek istenmediğini savunan Güven, Türkiye´de 150 bin yeni öğretmene ihtiyaç olduğunu, ancak 20-25 bin yeni öğretmen atamasının büyük bir lütuf gibi yansıtıldığını kaydetti.
 


Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 10 Kas 2010 17:17:45
MEB 2011 Bütçesini açıklandı
Çubukçu, eğitim alanındaki altyapı sorunlarının önemli oranda çözüldüğünü belirterek, ''Bundan sonra dünya ile rekabet edebilen bir nesil yetiştirme ve eğitimde kaliteyi yükseltmeye odaklanacağız'' dedi.


Milli Eğitim Bakanlığı Nimet Çubukçu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığının 2011 bütçesini sundu.

Bakan Çubukçu, eğitim sistemini sürekli olarak geliştirme ve eğitimde niteliği yükseltme arayışlarının, 2007-2013 dönemini kapsayan 9. Kalkınma Planında öngörülen; ''istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen ve AB'ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye'' vizyonuyla, toplumsal ve evrensel gelişim doğrultusunda sürdürüldüğünü ifade etti.

''Yaklaşık sekiz yıllık süreçte başlayan eğitim seferberliği ve bütçeden eğitime ayrılan payın rekor düzeyde yükselmesiyle eğitimin niceliğine ilişkin birçok sorunu arkamızda bıraktık'' diyen Çubukçu, nicelikteki iyileşmenin, eğitimin niteliğinin yükselmesine de doğrudan etki yapan bir faktör olduğunu, öte yandan eğitimde kaliteyi artırmaya dönük çabaların da altyapıyı iyileştirmeye dönük çabalarla paralel yürütülmeye çalışıldığını söyledi.

Dünya ekonomisi ve teknolojideki hızlı değişim ve gelişmeler karşısında, Türk eğitim sisteminin okul öncesinden yaygın eğitime kadar, hayat boyu öğrenme yaklaşımıyla yeniden düzenlenmesi çalışmalarında önemli bir mesafe alındığını belirten Çubukçu, ''Türk eğitim sistemi ve yönetiminin ülkemizin insan kaynaklarının en etkin biçimde gelişmesini destekleyecek yapı ve işleyişe kavuşturulması, eğitimde fırsat ve imkanların herkes için erişilebilir olmayı, kaliteli eğilim fırsat ve imkanlarının yaygınlaştırılması, eğitimde kalite güvence sisteminin oluşturulması öncelikli politikalarımız arasındadır'' dedi.

-OKUL ÖNCESİ EĞİTİM-

Hükümetin temel önceliklerinden biri olan okul öncesi eğitimde; 2002 yılında yüzde 11 olan okullaşma oranının, 2009-2010 eğitim-öğretim yılında 48-72 aylık dönemde yüzde 39'a, 60-72 aylık dönemde ise yüzde 61'e yükseldiğini bildiren Çubukçu, ''9. Kalkınma Planı'nda (2007-2013) 4-5 yaş hedefi yüzde 50 öngörülmüşken, bizim hedefimiz, önümüzdeki yıllar içinde yüzde 100 okullaşma oranına ulaşmaktır. 2012-2013 eğitim-öğretim yılına kadar kademeli olarak okul öncesi eğitim 81 ilde zorunlu olacaktır'' bilgisini verdi.

Çocukların mutluluğu, başarısı, fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin kaliteli bir okul öncesi eğitime bağlı olduğunu belirten Çubukçu, ''Ülkemizde okul öncesi eğitim alanında büyük yatırımlar yapılmakta, büyük projeler hayata geçirilmektedir. 2009 yılında 31 milyon TL olan anaokulu yapım ödeneğini yüzde 103 artışla 2010 yılında 63 milyon TL'ye, 2011 yılında ise 85 milyon TL'ye yükselttik'' diye konuştu.

-İLKÖĞRETİM-

Gelişmiş tüm ülkelerde olduğu gibi zorunlu ilköğretim başta olmak üzere eğitim hizmetlerini ülkenin her yöresine, bölgesine, beldesine ve her insanına ulaştırmayı öncelikli görevleri arasında saydıklarını ifade eden Çubukçu, şunları söyledi:

''En iyi yatırım eğitime ve insana yapılan yatırımdır. Ülkemiz genelinde yapılan derslik sayısı, derslik başına düşen öğrenci sayısı, öğrenci başına öğretmen sayısı ve bilişim altyapısı gibi Türkiye'nin eğitim alanındaki altyapı sorunlarını önemli oranda çözdük.

Bundan sonra dünya ile rekabet edebilen bir nesil yetiştirebilme ve eğitimde kaliteyi yükseltmeye odaklanacağız.

İlköğretimde net okullaşma oranı; 2002'de yüzde 90,9 iken 2009-2010 eğitim-ögretim yılında yüzde 98,2'ye ulaşmıştır. Bu eğitim-öğretim yılında yüzde 99'a ulaşması beklenmektedir. 9. Kalkınma Planında öngörülen brüt okullaşma hedefi, 2013 yılında yüzde 100 iken, 2009-2010 eğitim-öğretim yılında sağlanan yüzde 106,5 brüt okullaşma oranı ile bu hedef aşılmıştır.

2002'de derslik başına düşen öğrenci sayısı 36 iken, 2009-2010 eğitim-öğretim yılında 32'ye düşürülmüştür. 9. Kalkınma Planındaki 30 hedefine ulaşma çabalarımız devam etmektedir.

2002 yılında burs alan öğrenci sayısı 95 bin iken, 2010 yılında bu sayısı yüzde 237 artış ile 225 bine ulaşmıştır.''

-GENEL, MESLEKİ VE TEKNİK ORTAÖĞRETİM-

Durumu uygun olan bir kısım liselerin de mesleki ve teknik ortaöğretime daha fazla öğrencinin yönlendirilmesi amacıyla kademeli olarak mesleki ve teknik ortaöğretim kurumuna dönüştürülmesi çalışmalarının sürdüğünü anlatan Nimet Çubukçu, bu kapsamda 355 genel lisenin Anadolu lisesine dönüştürüldüğünü, 69 okulun da mesleki ve teknik ortaöğretime devredildiğini bildirdi.

Çubukçu, ortaöğretimde 2002 yılında net okullaşma oranı yüzde 50,6 iken 2009-2010 eğitim-öğretim yılında yüzde 65'e yükseldiğini, 2014 yılı sonunda brüt okullaşmanın yüzde 90'ın üzerine çıkarılması için çalışmaların devam ettiğini kaydetti. Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ortaöğretimde kız çocukların brüt okullaşma oranının, erkek çocuk brüt okullaşma oranı, 2002'de yüzde 72 iken, bugün yüzde 88,6'ya çıkarılmıştır.

2001-2002 eğitim-öğretim yılı itibariyle mesleki ve teknik ortaöğretimin, ortaöğretim içindeki payı (açık öğretim öğrencileri hariç) yüzde 28,9 iken 2009-2010 eğitim-öğretim yılında yüzde 45,06'ya yükselmiştir. Türkiye'nin en önemli ve öncelikli gündem maddesi olan işsizliğin azaltılması ve nitelikli eleman ihtiyacının karşılanması için Hükümet olarak tüm imkanlarımızı seferber etmiş bulunmaktayız.

Mesleki eğitimden mezun gençlerimizin yaklaşık yüzde 93'ünün istihdama katılması aslında mesleki eğitimin cazibesini yitirmediğini hatta arttığını göstermektedir. Gençlerimizin artık iki alanda yönlendirilmesi gerekiyor. Birincisi, yükseköğretime devam için akademik başarısı yüksek okullar, ikincisi mesleki eğitim. Mesleki eğitime yönelik seçimin düşük olmasına neden olan yükseköğrenime geçişte uygulanan ve meslek liseleri aleyhine adaletsizlik içeren katsayı uygulaması geçen yıl itibariyle kaldırılmıştır. Yükseköğrenim görmek isteyen her öğrencinin, eşit şartlarda yapılan sınavda istediği bölüme yerleşebilme imkanına kavuşmasını bir hakkın teslimi olarak görüyoruz.

Yeni dönemde ortaöğretimde alanları kaldırdık. Ortaöğrenimde her genç yükseköğrenime geçişle herhangi bir alan kısıtlamasına bağlı olmadan, ortak derslerini gördükten sonra farklı bölümlerde sınava girebileceklerdir.''

-ÖZEL ÖĞRENİM-

2008-2009 eğitim-öğretim yılı itibariyle özel öğretim kurumlarının örgün öğretim kurumları içindeki payının, okul sayısına göre yüzde 8,4, öğrenci sayısına göre yüzde 2,7, öğretmen sayısına göre yüzde 7 olduğunu belirten Çubukçu, 2014 yılı sonuna kadar özel öğretim kurumlarının eğitim sistemi içindeki payının okul sayısına göre yüzde 9'a, öğrenci sayısına göre de yüzde 5'e çıkarılmasını hedeflediklerini anlattı.

Özel eğitime gereksinim duyan öğrencilerin okullara erişiminin sağlanması için ücretsiz taşımas projesi kapsamında 127 bin 400 öğrencinin ücretsiz taşındığını, 2010-2011 eğitim-öğretim yılında da devam edecek bu proje kapsamında, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan 45 milyon TL kaynak tahsis edildiğini bildiren Çubukçu, ''Üstün yetenekli çocuklarımızın örgün eğitim kurumlarındaki eğitimlerinin yanı sıra yeteneklerine uygun eğitim sağlayan bilim ve sanat merkezlerimizin sayısı 2002'de 9 iken, bugün itibariye 60'a, öğrenci sayısı ise 8 bine ulaşmıştır. Özellikle dezavantajlı bireylerin temel öğrenme ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için 2003 yılında 98 olan Rehberlik ve Araştırma Merkezi sayısını da 211'e ulaştırdık'' dedi.

''CUMHURİYET TARİHİNDE İLK KEZ BAKANLIĞIMIZ BÜTÇESİ, MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİNDEN EN BÜYÜK PAYI ALARAK 34 MİLYAR 112 MİLYON 163 BİN LİRA OLARAK ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR''

Milli Eğitim Bakanlığı Nimet Çubukçu, Cumhuriyet tarihinde ilk kez Bakanlığının, 34 milyar 112 milyon 163 bin lira ile  merkezi yönetim bütçesinden en büyük payı aldığını bildirdi.

Çubukçu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının bütçesini sunarken, yükseköğretimde 8 yılda çok önemli ilerlemeler sağlandığını söyledi.

2002 yılında 53'ü devlet, 23'ü vakıf toplam 76 üniversite bulunduğunu hatırlatan Çubukçu, üniversite sayısının; bu yıl Ekim sonu itibariyle, 102'si devlet 52'si vakıf olmak üzere 154'e yükseldiğini ifade etti. Çubukçu, yükseköğretimde 2002 yılında yüzde 14,65 olan net okullaşma oranının da 2009-2010 eğitim-öğretim yılında yüzde 30,42'ye çıktığını bildirdi.

Kız çocuklarının eğitime teşvik edilmesi için yapılan çalışmaları anlatan Çubukçu, ''Hayat boyu öğrenme stratejisi doğrultusunda bireylerin kişisel taleplerinin karşılanmasının yanı sıra değişen ve gelişen ekonomiye iş gücü duyarlılığının artırılması için kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde, bireylerin kişisel bilgi ve istihdam becerilerini geliştirerek iş ve hayal kalitelerini artırmayı hedefliyoruz'' dedi.

Çubukçu, yaygın eğitimde 2003-2008 yılları arasında 1 milyon 643'ü kadın, 1 milyon 580 bin 595 kişiye okuma-yazma öğretildiğini, 2008-2009 eğitim-öğretim yılı sonu itibariyle de 385 bin 356 vatandaşa okuma-yazma becerisi kazandırıldığını söyledi.

Öğretmen maaşlarındaki artışa dikkati çeken Çubukçu, 9. derecenin 1. kademesinde bulunan bir öğretmenin maaşının 1387 TL'ye, 15 saat ek ders ücretinin ise 421 TL'ye yükseldiğini anlattı.

Genel bütçe kaynağı dışındaki kaynakları da harekete geçirerek, hayırsever kişi, kurum ve kuruluşların katkılarıyla düzenlenen kampanyalarda bugüne kadar 159 bin 951 derslik, 736 öğrenci pansiyonu ve 889 yeni spor salonu hizmete açtıklarını ifade eden Çubukçu, ADSL internet erişimi olan kurumların ortaöğretimde oranının yüzde 100, ilköğretimde ise yüzde 95 olduğunu belirtti.

42 bin okuldaki 570 bin dersliğe dizüstü bilgisayar, projeksiyon cihazı, internet ve çok amaçlı yazıcı ve akıllı tahta sağlanmasına yönelik altyapının kurulması ile ilgili çalışmaların devam ettiğini anlatan Çubukçu, şunları söyledi:

''Cumhuriyet tarihinde ilk kez Bakanlığımız bütçesi, merkezi yönetim bütçesinden en büyük payı alarak 34 milyar 112 milyon 163 bin TL olarak öngörülmüştür.

Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi, 2002 yılında 7,5 milyar TL iken, 2010 yılında yüzde 278 artışla 28,24 milyar TL olmuş ve 2011 yılında 34,1 milyar TL öngörülmesiyle artış oranı 2002 baz yılına göre yüzde 354,6 olmuştur.

Üniversitelerin 2002 yılında konsolide bütçeden aldığı pay yüzde 2,54 iken, 2010 yılı bütçe tasarısında bu oran yüzde 3,26 olmuştur. 2011 yılında ise yüzde 3,68 olarak öngörülmüştür.

Üniversitelerin Ar-Ge bütçesi 2002 yılında 86,6 milyon TL iken 2010 yılında 480,4 milyon TL'ye yükseltilmiştir. 2011 yılında ise 547 milyon TL olmasıyla artış oranı yüzde 531'e yükselecektir.''

AA



Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 10 Kas 2010 17:19:22
Öğretmene 5 yılda bir denetim
Öğretmenlerin 5 yılda bir performansı ölçülecek. Başarısız bulunanlar yeniden eğitim programına alınacak
Zorunlu eğitimin 8 yıldan 13 yıla çıkarılmasından, sözleşmeli öğretmenlere kadar pek çok konunun görüşüldüğü MEB şurasında tartışma yaratan önerilerden biri de öğretmenlerin sözleşmeli olarak göreve başlaması ve 5 yılda bir performanlarının ölçülmesi oldu. Öneriyi sunan eğitimci Hatice Yılmaz ABD de her 5 yılda bir doktorlar için bu uygulama yapılıyor. Bu uyglama Türkiye de sürekli eleştiri konusu olan öğretmenlerin öğretim kalitesini yükseltmek için kullanılmalı  diye konuştu. Final Dershanesi Eğitim Yöneticisi Hatice Yılmaz ın önerisi sendikalarca eleştirildi. Hatice Yılmaz star a yaptığı açıklamasında  Ölçüm her öğretmenin okulunun bünyesinde yapılacak. Öğretmenin, ders öğretimi konusunda eksiklikleri varsa kendini geliştireceği eğitime katılacak. Eğitimi kabul etmez ve kendini geliştirmek için çaba göstermezse işine son verilecek  dedi.



 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK