Yorumsuz! : Haberler

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 14 Kas 2010 17:07:32

 
Denizli’nin yetiştirdiği değerli sanatçı Özay Gönlüm,  kentinin özelliğini öne çıkartan ünlü türküsünün ilk mısraına “Tellidir yavrum anam tellidir” diye başlıyor, arkasından şöyle diyordu:

“Denizli’nin horozları bellidir!”



 Horozların nüfusa kayıtlı olduğu kentleri ötüşlerinden fark edenleri kutlamak gerekiyor tabii… Ama Denizli’nin üniversite öğrencilerini fark etmeyenleri ne yapmalı bilemiyorum.

Çünkü fark edilmeyecek gibi değiller…

Nereden çıkartıyorsun diye bir soru gelirse geçen hafta Denizli Pamukkale Üniversitesi’nde yapılan ve üç gün süren Sosyal Haklar Sempozyum’undaki öğrenci ilgisi gösterebilirim. Tabii bununla da kalmam, toplantının resmi ayağı bitip de yorgunluk atma bölümü geldiğinde öğrencilerin hocalarıyla birlikte sergiledikleri yüksek performansı ayrıntı olarak anlatabilirim. 



Ama önce çok kısa bir tarihi bilgi notu gerekiyor: Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) 1992 yılında kuruluyor. Bu yıla kadar İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’ne bağlı Mühendislik Fakültesi, Meslek Yüksek Okulu, Eğitim Yüksek Okulu ve Denizli Tıp Fakültesi bulunuyordu. Geçen yıl itibarıyla bu bilim yuvasında 31.174 öğrenci öğrenim gördü. Okulda 1417 akademik, 1034 idari olmak üzere 2451 çalışan hizmet veriyor.   PAÜ bugün üç enstitü, yedi fakülte, beş adet dört yıllık yüksek okula sahip geniş bir kampus alanına sahip bulunuyor. Denizli Üniversitesi 17 yılda 28 bin mezun vererek önemli bir başarıya imza atmış, akademik camiaya göre de artık rüştünü ispatlamıştır.





                                                              ***

Sosyal Haklar Sempozyumu için İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi Bölümü bir yıldır kesintisiz olarak çalışıyordu. Bölüm Başkanı Doç. Dr. Oğuz Karadeniz, Yrd. Doç. Dr. Handan Kumaş ve Yrd. Doç. Dr. Kamil Orhan ile her şeyin eksiz olması için ellerinden geleni yapıyorlardı. Karadeniz’in özellikle adını andığı bir isim daha vardı ki, o iki kişilik enerji harcıyordu. Oğuz Hoca onu sempozyumun açılışında ve kapanışında üstünü vurgu yaparak şöyle andı:

-Şu anda burada bulunamayan Ar. Gör. Nagihan Durusoy Öztepe karnında bebeğiyle hiç durmaksızın çalıştı. Şimdi kucağında bebeğiyle birlikte anneliğin ilk günlerini yaşıyor.

Kurmay heyet bu isimlerden oluşuyordu. Bunun bir de uygulayıcıları olacaktı. Onlarda bölümün çalışkan, akıllı, güzel, yakışıklı, -elbette genç- öğrencileri büyük bir enerjiyle sempozyumda yerlerini alacaklardı.

   

Sempozyumun başlama törenleriyle birlikte PAÜ öğrencilerin nitelikleri kendini gösteriyordu. Deneyimli bir organizasyon firmasının eğitimli elemanları gibi düzenli bir yapı içinde konukları karşılıyorlar, kimliklerini saptayıp, yaka kartlarını, toplantıya ilişkin kitap ve dosyaların konulduğu çantaları veriyorlar, toplantı salonundaki yerlerini gösteriyorlardı.

PAÜ’lüler toplantı boyunca üç gün 350 kişilik büyük salonu son koltuğuna kadar doldurup bilimsel tebliğleri dikkatle dinlediler. Hele tatil günü cumartesiye denk gelen son bölüm yok mu, işte bu kitlesel disiplin, okudukları alana duydukları ilgi, akademik iştah, enerjik dikkat misafir hocaları mest etmişti.

***

Sempozyum “hayırlısıyla” bitince sıra Denizli çalışmasının en keyifli bölümüne gelmişti. Programda Pamukkale gezisi vardı. Katılımcı misafir hocalar, organizasyonda görev alan öğrencilerinin tamamı birkaç otobüslük kafileyle Denizli’nin doğa harikası olan ve üniversiteye de adını veren Pamukkale’ye hareket edilmesiyle birlikte otobüslerin içi bir anda festival alanına dönüverdi.

Çağlar Çelik gitarıyla Firdevs Minhaç Ok, flütüyle otobüs koltuklarını sahne, ön ve arkalarında oturanları da konser seyircisi haline getirmekte hiç zorlanmadılar.

Pamukkale’ye gelindiğinde herkes havasını bulmuştu. Kısa bir tarihi tur, müze gezisi ve antik kentin kalıntıları arasında hızlı turun ardından, travertenlerin üstündeki platform sıralarına toplanılması bir buçuk saatin içinde tamamlandı.

Pamukkale’de güneş özel bir ritüelle batırılıyordu. Kentin ehli keyifleri, Denizli’nin konukları ve yabanca turistler kar beyazı travertenleri geniş açıyla gören bir köşeyi seçip yüzlerini batıya dönüyorlardı.

PAÜ’lüler yerlerini almışlardı ki, bir gelin-damat düğün sonrası ziyareti için üniversiteli gençlerin bulunduğu kısma gelmesinler mi? Çağlar’ın gitarı ile Minhaç’ın flütünden o an için çalınabilecek en güzel parça yayılmaya başladı: Aşk Hikâyesi! ( Love Story) 

Gelin-damata mutluluk dilekleri bitince Çalışma Ekonomisi Bölüm Başkanı ve sempozyumun kaptanı Oğuz Karadeniz eşi ile öğrencilerine örnek olacak bir dans gösterisi yaptı.

Pop müzik parçaları bitince sazlar bölgeye dönerek okkalı bir zeybek çalmaya başladılar. Bir efe torunu olan Oğuz Hoca, bu konuda hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak kalibrede olduğunu gösterircesine bir erkek öğrencisiyle birlikte zeybek oynadı.



***

Güneş dağların arkasında kaybolduğunda hava aniden kış pozisyonuna geçiyordu. Dans edenlerden özür dilemek gerekiyordu. Çünkü Pamukkale’ye gelmiş olan turistler, çoktan PAÜ’lülerin arasına karışmışlardı. Artık kim turist kim öğrenci fark etmiyordu. Sadece otobüslere binerken biraz dikkat etmek gerekiyordu. Yanlış bir otobüse bilindiğinde soluğu Antalya’da almak vardı. Tersi durumda ise yabancı turistler PAÜ kampusunu da tanımış olurlardı.

Denizli’ye inildiğinde bazı misafir hocalar uçaklarına yetişmek için otobüsten inerken PAÜ’nün enerjik öğrencileri kampus içi “eğlenceye devam” planları yapıyorlardı. Okulun misafirhanesi Gölbaşı mevkiindeydi. Hızlı ekip daha doğrusu hızını alamamış ekip, göl kenarındaki çamların altına, çimenlerin üzerine doğru yayılırken, organizasyonun “yaşlılar departmanı” tek kişi ile temsil edilir hale gelmişti! Üstelik bermudalı ve gömlekli haliyle gençlerin bir hayli takdirini de kazanmıştı. Çünkü kalın montlar ortaya çıkmıştı.

***

Son kalan ekip bir maratonun diğer yarışmacılara fark atmış ön grubunu anımsatıyordu.  Bu yüzden tarihe not düşmeden olmazdı, gazetecinin not defteri çimenler üzerinde daire haline gelmiş müzisyen arkadaşlarının şarkılarına eşlik edenler arasında hızla dolaştı. Beş dakika sonra liste belli olmuştu: Firdevs Minhaç Ok, Çağlar Çelik, Zekai Akpolat, Özkan Özdemir, Güzin İnce, Veli Can Erdoğan, Onur Yalçınkaya, Behice Köylüoğlu, Hüseyin Darıoğlu, Ezgi Akçay, Seda Pala, Ali Osman Tezdoğan, Can Çakır, Bahar Sinan, Tuğçe Ünsal, Sevil Tunçyürek, Seda Karadağ… Bu mini festivali az farkla kaçıran Aykut Atlas ile Nesibe Çimenci’yi de yazmadan geçmek ayıp olurdu.

Gün ışığı erken karanlığa dönüştüğü için epeyce uzun gibi görünün ek etkinlik, bu satırların yazarı için 18.00 ile 20.00 arasına sıkışmış genç yıllara doğru uzanan bir zaman tüneli niteliğindeydi. Dansları halaylar takip ediyordu. Sonra Çağlar’ın gitarı el değiştirip yeni solistlerin mini konserlerine eşlik ediyordu.

Pamukkale Üniversitesi’nin kampus alanı kentin içinde özel bir vaha niteliği arz ediyordu:

Gençlerin özgürlük ülkesi!   



Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 14 Kas 2010 20:59:30
Facebook'ta kullanıcılar tarafından paylaşılan bir video dizilerin çocuklar üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor. Öğrencilere tek tek hangi diziyi izlediğini soran öğretmeni öğrencisi böyle şaşırtıyor...
Videoyu izlemek için tıklayınBir ilköğretim okulunda öğretmen öğrencilerine tek tek hangi dizileri izlediğini soruyor. Öğretmenin sorusunu cevaplayan öğrenciler izledikleri dizilerin isimlerini söylerken bir öğrencide korku filmi izlediğini anlatıyor.

Sorusunu öğrencilerine sorarak arka sıralara doğru ilerleyen öğretmen arka sırada tek başına oturan öğrencisine sorusunu yinelediğinde ikili arasında televizyon programlarının çocuklar üzerindeki etkisini gözler önüne seren ilginç bir diyalog yaşanıyor.

Öğretmenin" Hangi diziyi izliyorsun?" sorusuna "Polat'ı izliyorum öğretmenim " şeklinde cevap veren Emir Ali'ye öğretmeni "Oğlum bu yaşta böyle diziler izleme sonun iyi olmaz" diyerek karşılık vermesi üzerine küçük Emir "Öğretmenim, sonunu düşünen kahraman olamaz" şeklinde cevap veriyor.

Emir Ali'nin verdiği cevap Kurtlar Vadisi dizsinin başkarakteri olan Polat Alemdar'ın bir bölümde arkadaşlarına verdiği cevaptı.

Kurtlar Vadisi Türkiye'nin yanı sıra Arap ülkelerinde de izlenme rakorları kırarken İsrail Hükümeti dizinin bazı bölümlerine İsrail düşmanlığını aşıladığı gerekçesiyle tepki göstermiş ve büyük elçi krizinin yaşanmasına neden olmuştu.

Dizi oyuncularının rol aldığı ve ocak ayında yayınlanacak olan Kurtlar Vadisi Filistin filminin fragmanı gösterime girdikten sonra İsrail basınında geniş yer bulmuş ve sert bir dille eleştirmişti.

İHA

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 15 Kas 2010 20:07:54
Çubukçu'dan Gündeme Dair Açıklama   
15 Kasım 2010 13:06
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da türban tartışması ile ilgili rahatsızlığını dile getirdi.
 
Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar'a konuşan Çubukçu, ilkokulda türban sorunu olmadığını söyledi. Çubukçu, "Üniversitelerde türban tartışmasının önünü kesmek için suni tartışma yaratılıyor" dedi. Çubukçu, lisedeki MGK derslerine askerlerin değil sivil öğretmenlerin girebileceğinin de sinyalini verdi.

Sadece Cumhurbaşkanı değil, türban tartışmasından Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da rahatsız ve o rahatsızlığı Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar'a anlattı.

Çubukçu, "İlkokulda türban sorunu yok. Bunu tartışması havanda su dövmek" dedi.

Bakan, üniversitede türban yasağının tarışılmasının önünü kesmek, üniversitlerde yeni hak kısıtlamasına yok açmak için ilköğretimde türbanla ilgili suni bir tartışma yaratılıyor. Havanda su dövülüyor. Ben bu değirmene su taşımak istemiyorum" diye konuştu.

Sadece türban değil, lise öğrencilerine okutulan milli güvenlik dersleri ve o derslerde öğrencilerin fişlendiği iddiası ile ilgili de konuştu. Çubukçu bu iddiaların araştırıldığını söyledi.

Bakan, bir de o dersin askerler tarafından verilmesi taraftarı olmadığı mesajını verdi.

Çubukçu, "Hangi okulda olursa olsun ister milli güvenlik ister başka bir derste olsun, öğretmenlerin eğer fişleme şantaj gibi hukuk dışı faaliyetleri oluyorsa buna göz yumamayız. Bu derslerin verilmesi gerekiyorsa pedagojik formasyon almış bilimsel olarak eğitim ve öğretimin gereklerini daha iyi bilen öğretmenler tarafından verilmesi daha uygun. Bu konuda öğretmen eksiğimiz yok" dedi.

Bakan Çubukçu, şaibeler nedeniyle ikinci kez yapılan KPSS sonrası öğretmen atamalarının takvimini de anlattı. Çubukçu,, üç aşamalı sınav takvimi belirlendiğini ve 6 Aralık'a kadar atamaların yapılacağını açıkladı.

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 15 Kas 2010 20:10:01
Özürlü Sınavında Kopya Gözaltısı   
15 Kasım 2010 13:12
Ağrı'da yapılan Sağlık Bakanlığı Özürlü Alım Sınavı'nda 2 öğretmen kopya iddiasıyla gözaltına alındı
 
Edinilen bilgiye göre Ağrı Naci Gökçe Lisesi'nde yapılan özürlü alım sınavı sonrasında psikolojik özürlü bir kişinin Ağrı Cumhuriyet Savcılığına kopya iddiası ile suç duyurusunda bulunması üzerine H.K. ve A.İ.K. adlı 2 öğretmen yakalanarak gözaltına alındı.

Ağrı Merkez Karakolu'na götürülen ve burada ifadeleri alınan öğretmenler, yaklaşık 5 saat gözaltında tutuldu. Öğretmenlerin suçsuz olduğunu ispat etmek için yoğun çaba harcayan Ağrı Milli Eğitim Müdürü Bilal Yılmaz, gece saatlerinde Milli Eğitim Komisyonunu toplayarak mühürlü zarfları açtı. Zarfların içerisindeki optik sınav kağıtları ve öğrencilerin kopya çektiklerine dair tutanakların savcılığa verilmesinin ardından öğretmenler serbest bırakıldılar.


Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 15 Kas 2010 20:16:12
Babacan'dan Beklenen Haber Geldi
Ali Babacan, Cumhuriyet tarihinin en büyük mali affı olarak nitelendirilen af paketini açıkladı. İşte beklenen paketin tüm ayrıntıları...
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, vatandaşla kamu kesimi arasındaki birikmiş borç alacak meselelerini mümkün olduğunca geniş bir şekilde ele aldıklarını belirterek, ''Kamuya olan borçların asıl tutarlarında herhangi bir indirim yapmadan ve asıl alacağın reel değerini koruyacak şekilde borçların yeniden hesaplanması ve belirli bir plan dahilinde ödenmesini sağlamak için bu çalışmamızı yaptık'' dedi.

Babacan, kamu alacaklarının yeniden yapılanmasına ilişkin yasa tasarısı kapsamına maliye, gümrük müsteşarlığı, SGK, il özel idareleri, TEDAŞ (7 özel dağıtım şirketi dahil), TRT, KOSGEB, TOBB ve OSB'lerin girdiğini belirterek, tasarıya göre, vergi alacaklarında 31 Temmuz 2010'dan, SGK primlerinde Haziran 2010'dan önceki dönemin kapsamda olacağını, elektrik ve su alacaklarında da 31 Temmuz 2010'dan önce ödenmesi gerekenlerin dikkate alınacağını kaydetti.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ile birlikte, kamu alacaklarının bir bölümünün yeniden yapılandırılmasına imkan sağlayacak düzenlemeleri içeren yasa tasarısı konusunda, Yeni Başbakanlık binasında basın toplantısı düzenledi.

Babacan, hazırladıkları tasarının kapsamının mümkün olduğunca geniş tutulduğunu, parça parça bir çalışmadan ise derli toplu, aynı ilkeler, aynı ortak trendler çerçevesinde bir çalışma yapmak istediklerini belirterek, bu nedenle çalışmanın biraz zaman aldığını, tasarıyla uzun sürede taksitli ödeme imkanı sağlayacaklarını söyledi.

Babacan, uluslararası finans piyasalarında başlayan ve tüm sektörleri etkisi altına alan küresel ekonomik krizin Türkiye ekonomisi üzerinde de olumsuz etkileri olduğunu belirterek, 2009 yılının tüm dünyada ve Türkiye'de ekonomik açıdan zor geçen bir yıl olduğunu, ama sağlam makro ekonomik temelleri ve kriz sürecinde aldığı önlemler sayesinde Türkiye ekonomisinin bir çok ülkeden olumlu yönde ayrışarak krizden hızlı bir toparlanma sürecine girdiğini hatırlattı. Babacan, böylece 2009'un son çeyreğinden itibaren de Türkiye'de yüksek büyüme oranları, artan istihdamı ve düşen işsizlik oranının görüldüğünü kaydetti.

Bununla birlikte dış talebin özellikle 2009 yılında düşmesi ve kredi teminin de yaşanan güçlüklerin şirketlerin üretim kapasitelerini tam olarak kullanamamalarına ve buna bağlı olarak nakit dengelerinin bozulmasına neden olduğuna dikkat çeken Babacan, şöyle devam etti:

''Bazı işletmelerin kamuya yönelik yükümlülüklerini yerine getirmesinde de gecikmeler meydana geldi. Kamuya olan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde uygulanan yükümlülükler ödeme yapılmasını sağlamak amacıyla gerçekten caydırıcı yüksek oranlar.

Bir bakıma kamuya olan ödemeyi yapmayıp bunu bir ucuz kredi olarak görenler için caydırıcı, yüksek oranlar var.

Geç ödemeyle ilgili krizin Türkiye'yi etkilemiş olduğu dönemde iyi niyetli ödeme arzusu olduğu halde şu ya da bu sebeple ödemelerini yapamamış vatandaşlarımız ve şirketler var ve bunlar da birikmiş oldukça yüksek gecikme cezalarıyla faizlerle karşı karşıya kalmış durumdalar.

Vatandaşlarımızla kamu kesimi arasındaki birikmiş borç alacak meselelerini mümkün olduğunca geniş bir şekilde ele alıp, kamuya olan borçların asıl tutarlarında herhangi bir indirim yapmadan ve asıl alacağın reel değerini koruyacak şekilde borçların yeniden hesaplanması ve belirli bir plan dahilinde ödenmesini sağlamak için bu çalışmamızı yaptık.

Yapılacak ödemlerde finansman sıkıntısıyla karşılaşılmaması için uzun sürede taksitle ödeme imkanını da bu tasarıda sağlamış oluyoruz. Ve bu borç alacak ilişkisinin en önemli iki muhatabı Maliye Bakanlığı ve SGK'dır.''

 

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 15 Kas 2010 20:17:10
Yarım Asırlık Devlet Sırrı!
1960 darbesinin mimarlarının tüm kurumları kontrol atında tutmak için adeta alternatif bir hükümet sistemi kurdukları ortaya çıktı.
Savunma Sekreterliği adı verilen sistemle, Başbakanlık'tan bakanlıklara, valiliklerden üniversitelere kadar bütün devlet kurumlarına MGK'nın emrinde birer subay yerleştirilmiş.

27 Mayıs darbecilerinin oluşturduğu Savunma Sekreterliği teşkilatı, derin devleti gözler önüne seriyor. 108 sayılı kanuna göre oluşturulan teşkilatla Milli Güvenlik Sekreterliği'nin emrinde yüzlerce subay, sivil memur statüsünde devletin bütün kurumlarında görevlendirildi. Darbenin kudretli albayı Alpaslan Türkeş'in teklifiyle Milli Birlik Komitesi'nde kabul edilen yasaya göre, Topyekun Savunma ve Milli Seferberlik hizmetlerini Milli Güvenlik amaçlarına uygun bir şekilde planlamak ve yürütmek üzere genel bütçeye dahil dairelerle, katma bütçeli idareler ve Devlet Ekonomi Kurumları ve bunlara bağlı kurumlarda savunma sekreterlikleri kurulması kararlaştırılır.


YASA AÇIK YÖNETMELİK GİZLİ

Türkeş'in teklifini değerlendiren Güvenlik Konseyi, Savunma Sekreterliği teşkilatının görev ve yetkilerinin yasada açıkça belirtilmesine karşı çıkarak, faaliyetlerin gizli yönetmelikle yapılmasını ister. 1960'tan 2009 yılına kadar yürürlükte olan ve zaman zaman değiştirilen gizli yönetmelik, adeta alternatif bir hükümet modelini içeriyor. İşte "Derin devlet var mı?" sorusuna cevap olabilecek nitelikteki Savunma Sekreterliği teşkilatının yapısı ve çalışma usulleri:

MGK TARAFINDAN ATANIR

Sadece emekli, istifa etmiş veya izinli subayların savunma sekreteri olabildiği sisteme göre, savunma sekreterini MGK atıyor ve ancak MGK'nın izniyle görevden alınabiliyor. Başbakan ve herhangi bir bakanlığın kendi kurumundaki savunma sekreterini görevden alma yetkisi yok. MGK, kanunda belirtilen kurumlar dışında istediği kurumlarda Savunma Sekreterliği oluşturulmasına karar veriyor.

TEMEL GÖREV İSTİHBARAT TOPLAMAK

Personel Seferberlik Şube Müdürlüğü, Lojistik Seferberlik Şube Müdürlüğü, Koruyucu Güvenlik Şube Müdürlüğü, Sivil Savunma Şube Müdürlüğü ve İdari İşler Şefliği birimlerinden oluşan Savunma Sekreterliği'nin en önemli görevleri arasında istihbarat toplamak yer alıyor. Savunma sekreteri, görev yaptığı il veya kurumda istediği kamu görevlisinin emrine verilmesi yetkisine sahip. Ayrıca sınırsız personel isteme yetkisi de var. Bütün resmi ve özel kuruluşlar, savunma sekreterlerinin işbirliği ve yardım isteklerini yerine getirmek ve her türlü istatistiki veri ve diğer bilgileri vermekle yükümlü.

BAŞBAKAN YARDIMCISI

Savunma sekreteri görev yaptığı makamın yardımcısı konumundadır. Gizli yönetmeliğin 22. maddesinde "Savunma sekreterleri bağlı bulundukları makamın yardımcıları, savunma uzmanları da o kurumda bulunan şube müdürleri ve şube müdürlüğüne eş düzeydeki birimlerin amirleri seviyesinde olup, aynı hak yetki ve özlük haklarına sahiptirler" hükmü yer alıyor. Bu hükme göre, Başbakanlıktaki savunma sekreteri, başbakan yardımcısı; bakanlıklardaki savunma sekreterleri, müsteşar; valiliklerdeki savunma sekre-terleri, vali yardımcısı; üniversitelerdeki savunma sekreterleri ise, rektör yardımcısı konumundadır.


2009'da kaldırılabildi

Savunma Sekreterliği teşkilatını ortadan kaldırma girişimi ilk olarak 2004 yılında gerçekleşti. Hükümet hazırladığı Kamu Yönetimi Temel Kanunu ile Savunma Sekreterliği oluşturulmasını öngören 108 sayılı yasayı kaldırmak istedi. Ancak yasa, dönemin Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer tarafından veto edildi. Savunma Sekreterliği teşkilatı, 2009 yılında çıkarılan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile kaldırıldı. Kanunun 25. Maddesi ile 108 sayılı kanun yürürlükten kaldırıldı.

 

 

 

Kaynak: Yenişafak



Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 22 Kas 2010 19:14:02
Öğretmenler Bin Pişman   
22 Kasım 2010 12:38
Öğretmenlerin yüzde 50,3'ü mesleği seçtiğine pişman
 
Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle öğretmenler üzerinde sendika olarak gerçekleştirdikleri anket çalışmasının sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 50,3'ü öğretmen olduğuna pişmanlığını dile getirirken, yüzde 61'i ise emekli olmayı düşünmediğini belirterek bir çelişkiyi ortaya koyuyor.

Sendika Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyen Koncuk, 9 Ekim-9 Kasım 2010 tarihleri arasında 3 bin 534 öğretmen üzerinde yaptıkları anket çalışmasının sonuçlarını açıkladı. Sendikanın çalışmasına göre, öğretmenlerin yüzde 93'ü kredi kartı kullanıyor ve bunların yüzde 79,9'unun kredi kartı borcu bulunuyor. Öğretmenlerin yüzde 68,8'i son bir yıl içinde bankalardan kredi çekmiş. Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 79,7'sinin banka kredisi borcu bulunuyor. Öğretmenlerin yüzde 42,1'i şans oyunu oynuyor, ankete katılan 3 bin 534 dönerden yüzde 58,9'u kirada oturuyor. Öğretmenlerden yüzde 52'si borç ve ekonomik sorunlar nedeniyle stresinin arttığını, yüzde 12.2'si bu sebeplerden ötürü sinirli tavırlar sergilediğini, yüzde 5'i ise depresyona girdiğini söylüyor.

Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 13,7'si bir yıldan uzun bir zamandır giyim ve kuşam konusunda neredeyse hiç alışveriş yapmadığını dile getiriyor. Yüzde 50,3'ü öğretmen olduğuna pişman ve yüzde 49'u sosyal aktivitelerde bulunamadığını beyan ediyor. Sendikanın anketinde Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'yu başarılı bulanların oranı ise yüzde 2.4.Öğretmenlik mesleğine itibarın azaldığını düşünenlerin oranı ise yüzde 95.5.Ankette neredeyse yarıya yakını öğretmen olduğu için pişmanlığını dile getirirken yüzde 61'i ise vakti gelince emekli olmayı düşünmediğini beyan ediyor.


Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 22 Kas 2010 19:15:04
ÖSYM'den Hatalı Soru Açıklaması   
22 Kasım 2010 12:31
ÖSYM'den KPSS'de hatalı soru ve şifreli sonuç açıklaması
 
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), 31 Ekim 2010'da yapılan KPSS Lisans-Eğitim Bilimleri sınavının sorularıyla ilgili bir soruna rastlanmadığını bildirdi.

ÖSYM'den yapılan açıklamada, KPSS Lisans-Eğitim Bilimleri sınav sonrası bazı soruların hatalı olduğu söylentisinin basında yer aldığı belirtildi.

Bu doğrultuda, her türlü resmi ya da gayri resmi bilginin ÖSYM tarafından ciddi olarak ele alındığı ve gerek soru yazarları gerek bilimsel denetçiler tarafından yeniden değerlendirildiği ifade edilen açıklamada, ''ÖSYM'nin tüm sınavlarında olduğu gibi bu sınavda da, hem soru hazırlama hem de değerlendirme aşamalarında çeşitli ve kapsamlı teknik çalışmalar yapılmıştır. Bütün bunların sonucunda sorularla ilgili bir soruna rastlanmamıştır'' denildi.

************

KPSS Lisans-Eğitim Bilimleri Sınavı Hakkında Açıklamalar

31.10.2010 tarihinde gerçekleştirilen KPSS Lisans-Eğitim Bilimleri sınav sonuçlarının açıklandığı 12.11.2010 tarihinden bu yana kamuoyunda yer alan bazı hususlar hakkında aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Şifre ile Sonuç Duyurusu:

Sınav bireysel bir eylemdir ve sonucu da kişisel bilgi niteliğindedir. Kişisel bilgilerin korunması, bütün kurumların olduğu gibi, ÖSYM'nin de sorumluluğudur. Sonuçların şifreli olarak açıklanması ÖSYM'ce yapılması gerekli bir uygulama olarak görülmüş, ancak şimdi teknolojik altyapı iyileştirilerek, KPSS Lisans-Eğitim Bilimleri sınavı sonuçları kişisel şifreler ile erişilebilir hâle getirilmiştir. ÖSYM bundan sonraki tüm sınav sonuçlarını da, benzer biçimde, kişisel şifreler kullanılarak adaylara duyuracaktır.

Hatalı Sorular:

ÖSYM'nin yaptığı sınavların ertesinde bazı soruların hatalı olduğu söylentisi basında yer almaktadır. Bu doğrultuda, her türlü resmi ya da gayri resmi bilgi ÖSYM tarafından ciddi olarak ele alınmakta ve gerek soru yazarları gerek bilimsel denetçiler tarafından yeniden değerlendirilmektedir. KPSS Lisans-Eğitim Bilimleri sınavında da bu uygulama yapılmıştır.

KPSS Eğitim Bilimleri Testi; Program geliştirme, Öğretim metodları, Ölçme ve değerlendirme, Öğrenme psikolojisi, Gelişim psikolojisi, Psikolojik danışma ve rehberlik olmak üzere alt alanlara ait sorulardan oluşan bir bütündür.

ÖSYM'nin tüm sınavlarında olduğu gibi bu sınavda da, hem soru hazırlama hem de değerlendirme aşamalarında çeşitli ve kapsamlı teknik çalışmalar yapılmıştır. Bütün bunların sonucunda sorularla ilgili bir soruna rastlanmamıştır.

Olağan değerlendirme sürecinde bir sorunla karşılaşılmamasına rağmen, Program Geliştirme ile Öğretim metodları alt testleriyle ilgili medyada yer alan iddialar üzerine uzmanlar grubu ikinci ve detaylı bir inceleme gerçekleştirmiş ve bu inceleme sonucunda gerek hatalı olduğu iddia edilen sorularla ilgili gerekse testin tamamıyla ilgili herhangi bir hata bulunmadığı bir kez daha tespit edilmiştir. Bu nedenle, herhangi bir sorunun iptalini gerektiren bir durum söz konusu değildir.

Gelecek nesilleri yetiştirecek öğretmenlerin atanması sürecindeki sınavın gerçekleştirilmesi, ÖSYM olarak diğer tüm sınavlarda olduğu gibi azami kurumsal titizliğin gösterildiği bir süreçtir.

Sınavın Değerlendirmesi ve Puan Hesapları:

KPSS Lisans-Eğitim Bilimleri sınavının nasıl değerlendirildiğine dair açıklamalar sınav kılavuzunda açık biçimde ifade edilmiştir. Her bir sınavın ortalama ve standart sapmaları farklı oluştuğundan, aynı sayıda net yapanların farklı sonuç almaları doğaldır.

Öğretmen atamalarında kullanılan puan (KPSSP10), Genel Yetenek Testinin %30, Genel Kültür Testinin %30 ve Eğitim Bilimleri Testinin %40 ağırlığı kullanılarak ağırlıklı standart puan olarak hesaplanmaktadır. 31.10.2010 tarihine yapılan sınavın test ortalaması 64,536 olmasına karşılık, 10.07.2010 tarihinde yapılan ancak iptal edilen sınavın test ortalaması 61,388 olarak gerçekleşmiştir. Her sınav kendi içinde standardize edildiğinden, ortalamanın yükselmesi aynı netlerle puanın düşmesi sonucunu doğurur. Ancak, tüm kitle kendi içinde standardize edilerek puan hesaplanmaktadır. Bu yüzden, herhangi bir haksızlık söz konusu değildir.

Adaylar, sınav sonucunda aldıkları puanı ve sınava katılan adaylar arasında kaçıncı olduklarını kişisel şifrelerini kullanarak öğrenebilmektedirler.

Sınav Sonuç Belgesi:

Son yıllarda gelişen internet üzerinden iletişim teknolojileri ve çevre sorumluluğu nedeniyle, 31.10.2010 tarihinde yapılan KPSS Lisans-Eğitim Bilimleri sınavı da dahil olmak üzere yapılan tüm sınavların sonuçları internet üzerinden duyurulacak, ayrıca bir Sınav Sonuç Belgesi basılmayacak ve adaylara posta yolu ile Sınav Sonuç Belgesi gönderilmeyecektir. Sınav sonuçları, adaylara ve ilgili kurumlara elektronik olarak iletilecektir.

Kamuoyuna duyurulur.

ÖSYM BAŞKANLIĞI

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 22 Kas 2010 19:16:01
Langırtlı Lise Rezaleti   
22 Kasım 2010 11:03
Kumar kapsamında sayıldığı için kahvehanelerden çıkan 'langırt', liselere girdi
 
İstanbul'da langırt rezaleti. Beylikdüzü'ndeki üç liseye, okul yönetimleri tarafından gelir getirmesi amacıyla langırt masaları kondu. Olayı öğrenen İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, jet soruşturma başlattı. Masalar kalkıyor.

ÜCRETSİZ MASA TENİSİ GİTTİ

Akşam gazetesinin haberine göre, okula gelir kazandırmanın yolunu arayan yöneticiler tuhaf bir uygulamaya imza attı. Yaklaşık 2 hafta önce, Büyükşehir Hüseyin Yıldız Anadolu Lisesi, 75. Yıl Cumhuriyet Lisesi ve Beşir Balcıoğlu Anadolu Lisesi'ne langırt yerleştirildi. İddiaya göre, 75. Yıl Cumhuriyet Lisesi yönetimi bodrum kata konulan langırt masasına yer açmak için bedava oynanan masa tenisini kaldırdı. Okulda bilardo masasının da olduğu ortaya çıktı. Öğrenciler tenefüslerde 5 TL'ye aldıkları toplarla langırt oynuyor.

Olayı duyan Beylikdüzü İlçe Milli Eğitim Müdürü İkram Kayapınar, langırt olan okullara baskın yaptı, soruşturma başlattı. Kayapınar, masaların kaldırılması için talimat verdi. Kayapınar, 'Bir okulumuz langırt masası koydurmuş. Diğer okullarda da öğrenciler okul idarecilerine baskı yapmış. Sonuç olarak onlar da langırt koydurmuş. Oyun masalarının, sportif faaliyetten uzak olduğu bir gerçekken, parayla oynatılmasını asla doğru bulmuyorum. Bir eğitim kurumunda bulunmasını da tasvip etmiyorum. Yaptığımız araştırma ve inceleme sonucunda, okul müdürlerine talimat vererek acilen kaldırılmasını istedim. Birkaç güne kadar da kaldırılacak' diye konuştu.

GÜNDEM KALİTELİ EĞİTİM OLMALI

İlçedeki eğitimi kurumlarının eğitim kalitesiyle gündeme gelmesi gerektiğini belirten Kayapınar, 'Yeni derslikler ve okulların ilçemize kazandırılması için çaba harcıyoruz. Sıkıntıları gidermek için çözümler arıyoruz. Eğitim kurumlarına yönelik çalışmalarımız sürerken, ilçeye nereden sirayet ettiğini bile bilmediğimiz, langırt ve bilardo masalarının okullara yerleştirilmesine bir anlam veremiyorum' diyerek şaşkınlığını dile getirdi.

'OKUL AİLE BİRLİĞİ ALDI'

75. Yıl Cumhuriyet Lisesi Müdürü Hasan Tan, langırt masalarını Okul Aile Birliği'nin koyduğunu iddia ederek 'Bir hafta durdu. Okullar açıldığında bunu kaldıracağız' dedi. Diğer iki okulun yöneticileri de öğrencilerden baskı geldiği için böyle bir uygulamaya geçtiklerini belirtti.

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 22 Kas 2010 19:18:26
Öğretmen Bıçaklı Saldırı   
22 Kasım 2010 13:18Bayan öğretmen bıçaklı saldırgan tarafından gasp edildi
 
İzmir'in Bornova ilçesinde, evine gitmek üzere yolda yürüyen Azra A. (25) adlı bayan öğretmen, önüne çıkan kimliği belirsiz saldırgan tarafından durduruldu. Bıçak tehdidiyle genç kızın çantasını alan gaspçı kayıplara karıştı.

Olay, Bornova ilçesi 116/7 sokakta akşam saatlerinde meydana geldi. Karşıyaka'daki özel bir dersanede muhasebe öğretmeni olarak görev yapan Azra A., evine doğru yürümeye başladı. Genç kız, 116/7 sokak içinde yürürken tanımadığı bir kişi önünü keserek bıçağını çıkardı ve genç öğretmenin boğazına dayayarak çantasını istedi. Çantayı alan saldırgan, olay yerinden yaya olarak kaçtı. Hemen 155 Polis İmdat hattını arayarak yardım isteyen genç kızın çantası olaydan kısa bir süre sonra Ali Rıza Güven Camisi yanında içi boşaltılmış olarak bulundu. Yapılan incelemede Azra A.'nın çantasında bulunan 190 TL'nin alınmış olduğu görüldü.

Azra A., ifadesinin alınması için Bornova Polis Merkezi'ne götürüldü. Genç öğretmen, yaşadığı dehşet nedeniyle uzun süre şok geçirdi. Soruşturmayı yürüten Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekipleri ile Bornova İlçe Asayiş ekipleri bölgeye çok sayıda ekip kaydırarak, eşofmanlı ve kısa saçlı olduğu öğrenilen saldırganı yakalamak için çevrede geniş çaplı operasyon başlattı. Saldırganın eşgalini belirleyen polis, çalışmalarını sürdürüyor

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 23 Kas 2010 21:00:17
Adana'da öğretmene ücretsiz ulaşım
Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle öğretmenlerin aynı gün otobüs ve metrodan ücretsiz yararlanacağını söyledi.

Aldırmaz, Büyükşehir Belediye Meclisi'nin, dini, milli ve önemli günlerde belediye otobüsü ve metronun ücretsiz olması yönünde karar aldığını hatırlattı.

Başkan Vekili Aldırmaz, Öğretmenler Günü olarak kutlanacak 24 Kasım'da Adana'daki tüm öğretmenlerin kimliklerini ibraz ederek belediye otobüsleri ve metrodan ücretsiz yararlanabileceğini kaydetti.

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 23 Kas 2010 21:03:23
İkinci Üniversite Sınavsız Okunacak!   
YÖK Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Şimşek yeni üniversiteler ve değişikliğe gidilecek sistemlerle ilgili konuştu
 
Yükseköğretim Kurulu, (YÖK) Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Muhittin Şimşek, 'Yeni kurulan üniversiteler tarih yazıyor' dedi.

Şimşek, Atatürk Üniversitesi (AÜ) Senato Toplantı Salonu'nda düzenlenen, YÖK İştira Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Atatürk Üniversitesinin 'ağabey üniversite' olmasının sıkıntısını yaşadığını belirterek, bunlara katlanması gerektiğini söyledi.

Yeni kurulan üniversitelerin imkanlarının yeterli olmamasına rağmen büyük başarı sağladıklarını anlatan Şimşek, 'Yeni kurulan üniversiteler tarih yazıyor. İmkanlarının yeterli değil buna rağmen büyük işler başardı. Özellikle altyapı, kampüsleri kurmak anlamında önemli çalışmalar yaptılar' dedi.

Muş'tan başlayıp, Güneydoğu'nun bazı illerini gezdiklerini söyleyen Şimşek, Türkiye'nin her yerinde yeni kurulan üniversitelerde büyük bir gelişme olduğunu ve bu başarıda yeni rektörlerin emeğinin gözardı edilemeyeceğinini vurguladı.

Birliktelik ve beraberlikle bu başarının sağlandığını ifade eden Şimşek, şunları kaydetti:

'Şuan Türkiye'de 156 üniversite var. Trabzon ve Antalya'da kurulacak iki vakıf üniversitesiyle bu sayı 158'e çıkacak. Birkaç yıl sonra üniversitelerimiz öğrenci bulmakta zorlanabilirler. 2010 yılında milli eğitimin bütün liselerinde İmam Hatip Lisesi, Anadolu Lisesi vs. liselerden toplam mezun sayısı 508 bin. YÖK'ün yarattığı kapasite ise 700 bin yani 200 bin kontenjanımız boş kaldı. Rekabetçi bir ortama giriyoruz. Farkındalığını artıran, akademik ve bilimsel gelişmeleri zamanında gören ve kendini buna göre dizayn eden üniversiteler cazibe merkezi olacaktır.'

Yeni kurulan üniversitelerle birlikte artık 'dışarıda boşta kalan öğrenci' diye bir şey olmayacağına dikkati çeken Şimşek, kapasite sayısını fazla olacağını ama mezun olan öğrenci miktarı az olduğu için üniversitelerin öğrenci bulamayacağını belirtti.

Özellikle özel üniversitelerin çok ciddi sıkıntılar yaşayabileceğini belirten Şimşek, 'Biz bunu çözmek için yurt dışından öğrenci gelmesini kolaylaştırdık. Gaziantep'te 900 yabancı öğrenci kayıt yaptırdı. Bu bir ilk ve çok büyük bir rakam, Trakya'daki üniversitelere 3 bin civarında yabancı öğrenci başvurdu' diye konuştu.

Türkiye'de belli bir yaşa gelmiş insanların ikinci bir üniversite okumak için YÖK'e talepler geldiğini anımsatan Şimşek, 'Konu üzerinde çalışıyoruz. Sınavsız bir şekilde isteyenler ikinci bir fakülte okuyabilecekler' dedi.

Şimşek, iştişare toplantısında yeni kurulan üniversitelerin sorunlarını değerlendireceklerini ve bunları YÖK'e götürüp çözümü için çalışma yapacaklarını sözlerine ekledi.

Konuşmaların ardından, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ali Demir ve yaklaşık 40 üniversite rektörünün katılımıyla başlayan toplantı, basına kapalı devam etti.


Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 23 Kas 2010 21:04:25
Öğretmenlerin Kuşatmasında Kaldı   
Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla 81 ilden gelen öğretmenleri Başbakan kabul ederek sorunlarını dinledi
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, öğretmenlerin sorunlarının her zaman öncelikleri olduğunu belirtti. Erdoğan, sınıflarda öğrenci sayısını ilk etapta 30'un altına indirmeyi planladıklarını söyledi.

Başbakan Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla 81 ilden gelen öğretmenleri Başbakanlık Yeni Bina'da kabul etti. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, dün başlatılan FATİH Projesi hakkında bilgi verdi. Erdoğan, bu projeyle sınıfları tek tek bilgisayarla buluşturduklarını, kara tahtadan akıllı tahtaya geçildiğini söyledi.

Erdoğan, sınıflarda yerini alacak olan dizüstü bilgisayar ve projeksiyon çalışmalarında kullanılmak üzere yazılım üretme çalışmalarını da başlattıklarını söyledi. Erdoğan, 608 bin öğretmeni de 3 yıl içinde bu yazılımları kullanır hale getireceklerini anlattı.

Öğretmenlerin sorunlarının her zaman öncelikleri olduğunu anlatan Erdoğan, sınıflarda öğrenci sayısını ilk etapta 30'un altına indirmeyi planladıklarını belirtti. Erdoğan, kendisinin 110 kişilik sınıfta okuduğuna işaret ederek, "Biz göreve geldiğimiz zaman buna benzer sınıflar vardı. Bunlar büyük ölçüde yok oldu." dedi. Okul öncesi eğitimin yaygınlaşmasıyla sınıf ihtiyacının da artacağını söyleyen Erdoğan, derslik ihtiyaçlarının Ulaştırma Bakanlığı tarafından giderileceğini söyledi.

"TUVALETE 1 MİLYONA GİDER HALE GELMİŞTİK"
Erdoğan, 2002 yılında öğretmen maaşının 635 TL olduğunu, bugün bin 830 TL'ye ulaştığını, bunun yüzde 185 oranında bir artış olduğunu vurguladı. Göreve geldikleri dönemde enflasyonist bir baskı olduğunu anlatan Erdoğan, bunların aldatmak için oyun olduğunu söyledi. Erdoğan, rakam büyümesine rağmen alım gücünün düştüğünü ifade etti. Erdoğan, "Tuvalete delik parayla gittiğimiz günler vardı. Aynı tuvalete daha sonra 1 milyona, 2 milyona gider hale geldik. Türkiye'de milyoner zengine denirdi. Bir adam zenginse milyonerdi. Ama daha sonra o 1 milyon tuvalet ücreti oldu. 6 sıfırı atıyoruz dediğimizde enflasyon patlar dediler. Ama enflasyon patlamadı. Tam aksine enflasyon bugünkü hale geldi." dedi.

OTOMOBİL ALMA EV AL TAVSİYESİ
Bu yıl otomobil satışlarında yüzde 30 artış olduğunu kaydeden Erdoğan, "Ben tavsiye ediyorum. Otomobilden çok daire alın. Bana şimdi otomobilciler kızacak. Niye bunu böyle söyledin. Başbakan böyle söyler mi diye. Ben tercihleri böyle yapın diyorum. Bu konuda yardımcı olalım diyorum. Birincisi ile devamlı tüketiyorsun, birisiyle devamlı kazanıyorsun" diye konuştu.

Erdoğan, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde görev yapan öğretmenlere, emniyet görevlerine ve sağlık mensuplarının hepsinin lojmana kavuşacağını söyledi.

"HER ŞEYİ ÇÖZDÜK İDDİASINDA DEĞİLİZ"
Erdoğan, eğitim gibi bir önemli konuda her şeyi çözdükleri iddiasında olmadıklarına işaret ederek, "Çok eksiğimiz var." dedi. Erdoğan, eğitim yaşam boyu devam eden faaliyetse, eğitim yatırımları ve eğitim reformlarının her an devam eden faaliyet olmak zorunda olduğunu söyledi. Eğitim konusunda devamlı güncelleme yapılması gerektiğini söyleyen Erdoğan, araştırma ve geliştirmeye önemli teşvikler verdiklerini anlattı.

"HİÇBİR TEKNOLOJİ ÖĞRETMENİN YERİNİ TUTAMAZ"
Hiçbir teknolojinin eğitimde öğretmenin yerini alamayacağına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, öğretmenin konumunun farklı olduğunu vurguladı. Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Zira eğitim, kuru bilgi aktarımından ziyade gönülden gönüle bir köprünün inşası. Bu köprü üzerinden bilgiyle beraber iyi hasletlerin paylaşımıdır. Eğitimde en gelişmiş teknolojileri de yine ancak sizlerin sayesinde faydalı araçlar haline getirebiliriz. Sizler olmazsanız faydalı araçlar haline getiremeyiz. Kendini sürekli yenileyen, dünyaya açık öğretmen kendisini geliştirdiği kadar öğrencilerini de geliştirmiş olacak. Bu bir vakıa. Maddi ve fiziki şartlar önemli. Ama yaptığı işten manevi haz duymayan insanın gerçek anlamda başarılı olması da mümkün değildir. Öğretmenlik sadece maddi imkanları için yapılacak bir iş değildir. Bu mesleği yapmak için önce insanı sevmek, gönlünü ve zihnini bu doğrultuda odaklamak gerekir. Öğretmenlerimiz sadece aktardıkları bilgilerle değil, hal ve hareketlerinden konuşma biçimine kadar her bakımdan çocuklarımız için ideal model oluşturmak durumundadır."

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 23 Kas 2010 21:05:06
Vapurlar Öğretmenlere 1 Ay Ücretsiz   
İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Şehir Hatları A.Ş, Öğretmenler Günü dolayısıyla tüm öğretmenlere yolcu vapurlarında yıl sonuna kadar ücretsiz seyahat imkanı sundu.
 
Yapılan açıklamaya göre, Şehir Hatları'nın “Öğretmenlerimize Sevgiyle...” kampanyası kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı tüm ilköğretim okullarında ve liselerde görev yapan öğretmenler, dershane öğretmenleri, emekli öğretmenler ile üniversite öğretim üyeleri, 24 Kasım Öğretmenler Günü'nden itibaren yıl sonuna kadar Boğaziçi özel gezi seferleri hariç, tüm Şehir Hatları vapurlarında ücretsiz olarak seyahat edebilecek.

Kampanyadan yararlanacak öğretmenlerin, iskele girişlerinde bağlı oldukları kurum ve kuruluşlara ait kimlik kartlarını ibraz etmeleri yeterli olacak.


Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 23 Kas 2010 21:07:28
Kardelen Elif"e Eşinin Adına okul
İstanbul Halkalı'da askeri servis aracına yapılan terör saldırısında şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Çağlar Bölük'ün ismi, memleketi İzmir'de bir okula verilecek.
 
Şehidin kamuoyunda ''Kardelen Elif'' olarak tanınan öğretmen eşi Elif Bölük, okula eşinin isminin verilecek olmasının ''hayatının en güzel Öğretmenler Günü hediyesi olduğunu'' söyledi.

Şehit eşinin memleketi Tire'de sosyal bilgiler öğretmeni olarak görev yapan Kardelen Elif'i, eşinin babası Salih, annesi Kezban ve 2 yaşındaki kızları Eylül ile yaşadığı evinde ziyaret eden İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Rağip Üye, genç öğretmenin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutladı.
Kardelen Elif'le bir süre sohbet eden Üye, ''Şehidimizin isminin bir okula verilmesiyle ilgili karar aldık. Hem şehitlerimizin, hem de öğretmenlerimizin değerinin bilincindeyiz'' dedi.


''KIZIMIZ EYLÜL İÇİN SEVİNDİM''
Öğretmen Elif Bölük, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şehit eşinin isminin bir okula verilecek olmasının kendisini gururlandırdığını ifade etti.
Mesleğini çok sevdiğini vurgulayan Elif öğretmen, ''2007'de eşim bir göreve gitmişti. 8 gün boyunca görüşememiştik. O yıl Öğretmenler Günü'nde evde oturup ağlıyordum bu duruma. Eşim aradı, 8 gün sonra sesini duymuş, çok mutlu olmuştum. Şimdi eşimini isminin okula verileceğini öğrendim. Bu, hayatımın en güzel Öğretmenler Günü hediyesi oldu. Kızımız Eylül için çok sevindim. Büyüyüp babası için üzüldüğünde, babasının adını okulda görecek ve gururlanacak, belki acısını unutacak'' diye konuştu.


''O OKULDA GÖREVLENDİRİLMEYİ İSTEYECEĞİM''
Kardelen Elif, şehit eşinin eğitime çok önem verdiğini de belirterek, "Eşim (Bu ülkede bir şey değiştirmek istiyorsan çocuklardan başlayacaksın) derdi. Hep bir okul yaptırma hayali kurardı. Mardin'de görev yaptığı dönemde bu hayalini anlatırdı. O kadar yürekten istemiş ki, şehit olduktan sonra hayali gerçekleşiyor. Hangi okula ismi verilirse, o okula görevlendirilmeyi talep edeceğim" dedi.


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK