eğer elde edilen gelir eşit bir biçimde dağılıyorsa ancak o zaman bu bahsettiğiniz durum halkları yoksullaşmaktan kurtarır. Diğer türlü belli bir tabaka yaratır hepsi bu. Çin için de diğer ülkeler için de bu böyledir. Sizin bahsettiğiniz gibi olsaydı ekonomik buhranlar yaşanmazdı Turgut Bey.
Hayırlı günler dilerim.
Eşit/eşitlik kelimelerini hatırladıkça rahmetli Bülent Ecevit'in şu sözü aklıma gelir :
- Eşitlik her zaman adil değildir.
Mükemmel sistemlerde gelirlerin dağılımı eşit değil adil olur. Kapitalizmin belli bir tabaka oluşturduğu doğrudur. Önemli olan toplumun ne kadarının kapitalizmin oluşturduğu tabakanın içinde olduğudur.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde ülkemizde toplumun ne kadarının kapitalizmin oluşturduğu tabakanın içinde yer aldığını örnekleriyle anlatmaya çalışmıştım.
Ekonomik buhranların yaşanma sebeplerini incelemeye tabii tutmak faydalı olabilir.
Mesela
kapitalizmin kuralları iyi işletilmediği için ekonomik buhranlar ortaya çıkıyor olabilir mi?İftira atma meselesine gelince. Hiç öyle alışkanlıklarım yoktur. Ben kitaplara konu olan, tiyatro sahnelerinde hicvedilen bir durumdan bahsettim sadece. Siz de ne demek istediğimi gayet iyi biliyorsunuz. İşini iyi bilen mali müşavir şirketine en az vergiyi ödetebilir. Vergi kaçırmanın "prosedüre" uyarak yapıldığını bilmiyor musunuz ? O zaman doğru olan ne ? Prosedüre uygun diye şirketin aslında kazancına oranla ödemesi gerektiğinin altında meblalar ödemesi mi ?
HUCURAT suresi 12. ayette şöyle buyrulmaktadır :
Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü
zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin
(birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.
Zanna dayalı veya insanların gizli yönlerini araştırmaya veya hiç araştırmadan doğrudan İFTİRAYA dayalı bilgiler veren kitapları okumak, tiyatroları izlemek Rabbimizin emirlerine itaatsizlik kapsamına girebilir.
Bir önceki mesajımda çokça hicvedilen "mezarda emeklilik" şeklinde dramatize edilen olayı örneklendirerek, Rabbimizin uyarısındaki haklılığı vurgulamaya çalıştım.
Bir şirketin kazancının ne olduğunu bilmeniz mümkün değildir.
Çoğu insan araştırmadan, dıştan görünene bakarak şirketlerin vergi kaçırdıklarına İNANIR. Şirket vergi kaçırıyor olsa bile bunu gizlice yapabiliyorsa araştırmamız yasaklanmıştır.
Yapılması gereken şirketlerin vergi kaçırmasını engelleyecek tedbirler almaktır, alınan tedbirleri desteklemektir, tedbirlerin uygulanmasına yardımcı olmaktır.
Şirketin vergi kaçırdığına dair SÖYLENTİ yaymamız yasaklanmıştır.
Fabrikalar bacalarına filtre takmaz çünkü para doğadan daha değerlidir. Para'yı her şeyden üstün tutan da insanlar değil o insanları şekillendiren sistemdir.
Aynı sistem içinde bacalarına filtre takmayanlar cezalandırılmıyor mu? Bacalara filtre takma zorunluluğu getirilmiyor mu?
Neden her seferinde TEPKİ göstermeyi tercih ediyorsunuz. Neden sistemi iyileştirme çabalarına destek vermeyi tercih etmiyorsunuz?
Ve doğal olarak eleştirinin muhattabı da kapitalist sistemdir. Eğer farklı bir sistemde bunlar yaşanıyor olsaydı o zaman da o sistemi eleştirirdik.
İnsanlar ana rahminde nasıl düşünecekleri / davranacakları vb konuda kodlanmıyorlar. Yaşadıkları çevre, edindikleri kültür sonucu şekilleniyorlar.
TEPKİ GÖSTERMENİN YAŞAM BİÇİMİNİZ olduğunun farkındayım. Yaşam biçiminizi sorgulamamanız beni üzüyor.
Muhtemelen insanlar size baklava ikram etmiyorlardır. Çünkü baklavadaki şeker miktarı insan sağlığına zararlıdır diye TEPKİ GÖSTERMENİZDEN çekinirler.
Beşeri her sistemin sorunları olması kaçınılmazdır. Her seferinde sisteme TEPKİ gösterirseniz ilerleme kaydedilmesi mümkün olmaz.
Sistemin iyileştirilmesi için gösterilen çabalara destek vererek ETKİ oluşturmanız daha uygun olmaz mı?
Örneğin Melih Arat beyin "İnsancıl Kapitalizm" projesine destek verdiğinizi ilan etseniz veya vakıf çalışmalarının, sosyal devlet uygulamalarının yaygınlaşması için çaba gösterseniz...
Yaşam biçiminizi değiştirmek o kadar da kötü olmayabilir
Aynı (kapitalist) kültür içinde yetiştiğimiz halde farklı düşünce ve davranışlar geliştiriyor olmamızı nasıl açıklayabilirsiniz?
İnsanlar yapıyor demek kadar saçma bir savunma biçimi olamaz. Bugün Amerika'nın başına geçecek - sizin deyiminizle - kamil bir insan icraatlarını uygulayamadan alaşağı edilir. Ya da Obama özünde çok iyi bir insan olabilir ama sisteminin sürekliliği açısından kendiyle bağdaşmayan işlere imza atıyordur, kim bilir ?
Arşimet'in şöyle bir sözü vardır:
- Bana bir dayanak noktası verin Dünya'yı yerinden oynatayım.
Benzer bir ifade Risale-i Nur külliyatının Sözler isimli kitabının Yirmi Üçüncü Söz başlıklı bölümünde mevcuttur:
- İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet,
hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve, imanın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikatından kurtulabilir.Kamil insan, zorunlu ikamete tabii tutulduğu köyde, ölümünden 50 yıl sonra üniversitelerde ders kitabı olarak okutulacak bir eser yazabilir.
Sistemin haksız uygulamalarına bile tepki göstermez, sistemi etkiler.
Kamil insan her şart altında düşünce ve davranışlarında değişiklik olmayan kişidir.
Sistemin adı umurumda bile değil. Benim istediğim dünyada herkese yetecek kadar kaynak varken neden büyük bir bölümü aç , yoksul , evsiz.. Bunu bu sistemin giderebilmesi için ciddi reformlara ihtiyacı var.
Neden Türkiye'den dernekler tutup Afrika'ya yardım etmek zorunda kalsın ki mesela ? Ya da Afrika halkları açlıktan kırılırken en son model silahlarla birbirlerini kırsınlar ?
ZUHRÛF suresi 32. ayette şöyle buyrulmaktadır :
Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında
onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda)
kimini kimine, derece derece üstün kıldık. Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri (dünyalık) şeylerden daha hayırlıdır.
HUCURÂT suresi 13. ayette şöyle buyrulmaktadır :
Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve
birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, Ona karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.
İnsanların geçimliklerini paylaştıran kapitalizm veya bir başka sistem değildir. Allah (c.c.)'ın
bize adaletsizlik/eşitsizlikmiş gibi görünen bu durumu oluşturmasının hikmetini hakkıyla bilmemiz mümkün değildir.
Afrika halklarına yardım etmek ZORUNDA KALMASAYDIK onlarla tanışma zahmetine katlanır mıydık?
Kapitalizm sizin bahsettiğiniz ilahi sistemin ( uygulanan değil mevcutta, gerçek manada ) yakınına bile yaklaşamaz.
ilahi sistemde maneviyat ne kadar önemliyse, kapitalizmde de o kadar değersizdir...
Tasdik ediyorum.
Bu sistem Allah'ı bile ( tövbe haşa ) kendi işine geldiği gibi anlatır... Müslümanları dünyanın gözünde nasıl gösterdikleri malumunuzdur sanırım.
Başkalarının ne söylediği, neyi nasıl gösterdiği mi önemlidir yoksa yaratanın emirleri mi önemlidir? Bizim hangisini dikkate almamız gerekiyor?
Ben yaratanın emirlerini daha önemli buluyorum ve onun emirlerini dikkate alıyor, vurgu yapıyorum.
Sadece kendime güven sorunum yok , bana defalarca kez yalan söyleyen birine güvenmem. Bu benim kendime güvenmediğim sonucuna asla vardırmaz...
TRTOKUL kanalında yayınlanan Kendimi Tanıyorum programının bir çok bölümünde olduğu YAŞAMDAN KEYİF ALMAK bölümünde
duyguların BULAŞICI olma özelliği vurgulandı.Bu hususla ilgili muhtelif kitaplarda bilgi bulabilirsiniz.
Kendinize güvendiğiniz zaman, çevrenize güven telkin edersiniz ve insanlar size güvenmeye başlar. Siz de size güvenen insanlara güvenmeye başlarsınız.
Benzer şekilde doğruluk hususunda hassas davrandığınız zaman insanlar size yalan söylemekten çekinir veya çevrenizden uzaklaşır.
Sebep-sonuç ilişkisi yaratanın sünnetidir. Sonucu değerlendirebilmek için sebebi doğru tespit etmek gerekir.