Köy Enstitüleri

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 06 Mar 2008 18:20:47
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sitemkar hocam paylaşımınız için teşekkür ederim. Konuyu arşivime ekledim.


Teşekkürler hocam,bu konuda arşivim geniş..Paylaşabilirim..

Çevrimdışı rizab

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.057
  • 2.797
  • Özel Eğitim Öğrt.
  • 2.057
  • 2.797
  • Özel Eğitim Öğrt.
# 06 Mar 2008 20:50:01
  KÖY ENSTİTÜLERİ IŞIĞI SÖNMEYECEK
       

         
         “Köy Enstitüleri Türk eğitimcilerinin ilk orijinal büyük eseri ve köy çocuklarının yaratıcılık destanı olmuştur.” Sabahattin Eyüboğlu
         
         İçinde bulunduğumuz haftada çağdaş destan Köy Enstitülerinin 57.kuruluş yıldönümünü kutluyoruz. Bu hafta dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün “Cumhuriyeti’in eserleri içersinde en değerlisi ve sevgilisi “saydığı Köy Enstitüler günü.
         
         Nerede Köy Enstitülü birini görsem, içim bir hoş olur. Kırışık ellerinin aydınlığı kaplar yüzüme. Yaşımdan ve üretkenliğimden utanırım onların yanında. Hepsi 80’li yaşlara merdiven dayamalarına rağmen sanki 8 yaşında çocuk sevecenliğinde, kravatlı ve ütülü gömlekleriyle sanki sınıflara girmeye hazır bir öğretmen edasındadırlar. İşte size örnek; Hasan Karaoğlu, Burhanettin Aydur. Birkaç gün önce bir Köy Enstitülü Fikri Şengün’ün öğretmen kızı babasının bir anısını yolladı. Babasını anlatmaya nefesi yetmiyordu. Öğrencilerinin Safranbolu’da anısına fidanlık diktiğini anlatınca gözleri nemleniyordu.
         Köy Enstitülerini, kuruluş amaçlarını anlamaya ve anlatmaya birkaç satır yetmez. Öncelikle o dönemin şartlarını ve gereksinimlerini çok iyi bilmek gerekir. Öncelikle o yıllarda Türk insanının aydınlatılması için bir eğitim seferberliği başlatılıyor. Çünkü 1935’li yıllara kadar erkeklerin %40’ı, kadınların ise %15’i okuma yazma biliyordu. Nüfusun %85’i köylerde yaşıyordu. Ve büyük önder ATATÜRK hedefi gösterdi. ”İzleyeceğimiz milli eğitim politikasının temeli önce içinde bulunduğumuz bilgisizliği gidermektir…”İzlenecek politika doğrultusunda İsmet İnönü, Hasan Ali Yücel İsmail Hakkı Tonguç’un çabalarıyla Köy Enstitüleri hayata geçti. Eğer Köy Enstitüleri politika malzemesi yapılmasaydı, hatta en azından bir 10 yıl kadar daha devam etseydi bugün ülkemizin Japonya ile yarışır hale gelmesini kimse yadsıyamaz. Bugünkü eğitim sorunlarına o dönemin bakış açısıyla bakarsak çok fazla sorun kalmaz. Onun içindir ki Köy Enstitüleri ışığını hiçbir zaman söndürmeyelim.
         
         
         GEÇMİÇ ZAMAN OLUR Kİ .
         Sanırım 1942–1943 yıllarıydı, Kastamonu Gölköy Enstitüsü 2. ya da 3.sınıf öğrencisiydim... Yani 2. Dünya Savaşı yılları...
         Derin bir heyecan içinde kendimizden geçmişçesine yarınlara göre yetiştirilmeye çalışılıyorduk.
         TÜRKÇE derslerinde pek hevesli, pek başarılı oluşumdan mıdır nedir,
         Okul Kitaplık Kolu’nu yönetme ve düzenleme işini bana verdiler.
         Yanımdaki yardımcımla birlikte kitapları saydım, kayıt ve düzenleme işini özenle ve hevesle yapıyorduk.
         Derken Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali YÜCEL ve Köy Enstitüleri Genel Md. İsmail Hakkı TONGUÇ’un enstitümüzü ziyarete geleceğini bildirdiler... Heyecanla beklendiler...
         Nihayet geldiler... Okul binalarını, atölyeleri, dershaneleri gezip teftiş ediyorlardı.
         Kitaplığa da geldiler... Gazetelerde resimlerini gördüklerimiz karşımızdalardı.
         Kitaplık yeni düzenlenmişti. Pek mi beğendiler nedir, Bakan:
         - Canlandırılacak Köy kitabı var mı ? diye sordu.
         - Hayır yok dedim, gülümsedi,
         - Nereden biliyorsun ? dedi.
         - Sayımı ve düzenlemeyi yeni yapmıştım, dedim.
         Eliyle yanağımı okşadı. TONGUÇ’a dönerek:
         - Yaz İsmail, dedi. Buraya bir takım kitap gönderilecek. Ve ayrıldılar.
         Daha sonra kitaplar geldi, öğrencilerin yararlanmalarına sunuldu...
         Bu kitaplık işi, unutamayacağım bir olay olarak belleğime kazındı gitti... Hey gidi günler hey... Fikri ŞENGÜN
         
         


MEHMET HEKİM - 18.04.2007

 
 
Arşiv
 

Çevrimdışı rizab

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.057
  • 2.797
  • Özel Eğitim Öğrt.
  • 2.057
  • 2.797
  • Özel Eğitim Öğrt.
# 06 Mar 2008 20:54:55
 DÜNYA GÖZÜYLE
Yabancı ve yerli birçok politikacı,eğitimci ve aydının dikkatini çekmekte gecikmedi Köy Enstitüleri. Dünya eğitim ansiklopedilerine de Türk buluşu kurumlar olarak geçti. Kurucusu Tonguç’un bu ansiklopedilere tek Türk eğitkeni olarak geçtiği gibi… Şimdi Köy Enstitüleri için söylenmiş bazı tümceleri görelim
“Kız ve erkek öğrencilerin oluşturduğu bir müzik topluluğu, bize verdikleri batı müziği konserinde Beethoven ve Mozart’ın bazı parçalarını hatasız çaldılar.” (Alman Prof. Schwart Kessler, Cumhuriyet gazetesi)

“Köy Enstitüleri yeni “bir köylü intelligigentsi” yaratmıştır” (Le Monde gazetesi)

   “Türkiye’nin eğitim ve öğretim alanındaki en başarılı hareketlerinden biri Köy Enstitüleri’dir…”  ( Amerikalı Eğitken H. Wafford).

“ Son yıllarda tasavvurumdaki okullar Türkiye’de kurulmaktadır. O da Köy Enstitüleri’dir” (Prof. Jhon Dewey)

   “ Köy Enstitüleri, şimdiye kadar eşine az rastladığım pek kıymetli öğrenim merkezleridir.” (Prof. Charles Latman).

   “Köy Enstitüleri, Kemalist Türkiye’nin kendine has, özel bir buluşudur” ( Friedric W. Fernau).

  “Dünyanın hiçbir yerinde böyle yararlı ve anlamlı kurumlar görmedim.”( George Duhamel, Fransız düşünürü).
“Siz demokrasiye ulaşmanın gerçek yolunu bulmuşsunuz. Bu Enstitüler, dengeli ve ahenkli bir toplum tipinin garantisi. Enstitülerinizde, memleketinizin kendi bünyesinden fışkırma kuvveti, sağlıklı bir gençlik buldum.”( Miss Jeannete Rakin, Amerikan Kongresi’nin millet vekili).

  “Köy ile şehir arasında uçurum açmışsınız. Birkaç Köy Enstitüsünü ziyaret ettikten sonra anladım ki, bu uçurum köy Enstitüleri’yle giderilebilir. Enstitüler, köy ile şehir, halk ile aydınlar arasındaki uçurumu doldurmak için bulunmuş pek maharetli bir çare.”( Arnold Toynbee, İngiliz tarihçisi)

  “Aradığımızı, istediğimizi burada bulduk. Çağın gereklerine ve çevre koşullarına uygun eğitim kuruluşları oldukları için çok beğendik. Biz de uygulayacağız.” ( Tayland Öğretmen Okulları Genel Müdürü).

  “Türkiye’de Köy Enstitüleri,  köylü yığınını ilgilendiren sorunların topuna el koyarak, onları anlayıp çözümlemeye çalışmışlar, çözümlenmelerine yarayacak çareler önermişler; köylülerin günlük çalışmalarını, yaşayışlarını, maddi ve ahlaki bakımlardan iyileştirecek yeteneğe sahip öğretmenle yetiştirmişlerdir…” (“Lexikon der Padgogik” adlı İsviçre ansiklopedisinin “Cehaleti yok etme” maddesinden).
 
 
             

Çevrimdışı M.TARIK

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.153
  • 2.487
  • 1.153
  • 2.487
# 06 Mar 2008 22:07:21
Köy Enstitüleri konusunda bazı arkadaşlar o kadar güzel araştırmalar yapmışlar ki hepsini tek, tek, tebrik ederim.Bazı arkadaşlar ise körü körüne belli bir düşünceye saplanıp kalmışlar.Tek yaptıkları iş mesnetsiz atıp tutmak.Çamur at izi kalsın politikası.O arkadaşlar gücenmesinler ama, 1945ten bu yana 2.Dünya savaşında yerle bir olan ülkeler bile bizden hızlı kalkındılar.Bunun nedenini araştırsınlar.Ondan sonra Köy Enstitülerini kötülesinler.

Çevrimdışı turgutyigit

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 210
  • 142
  • 210
  • 142
# 06 Mar 2008 22:44:59
ahhh   ahhhh

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 06 Mar 2008 23:54:51
Neden gelişmediğimiz üstte yazıyor demek ki kaçırdınız:

Bu sadece biri,diğerlerini de kendin oku...

"Özellikle kırk'lı yıllarda İnönü ve Hasan Ali Yücel tarafından, ders kitaplarında Darvin, Yunan felsefesi vb. konular işlenmiş, Halkevleri ve Köy Enstitülerinde kendileri açısından çok başarılı dine düşman materyalist bir nesil yetiştirilmiştir. Bu eğitim sistemi komünist, faşist, kapitalist gibi ne kadar "izm" varsa hepsinden bol miktarda yetiştirmiştir. Çünkü, devlet bir ideolojiyi dayatarak kabul ettirmek isteyince, karşısında bir çok farklı ideolojiler doğurmuştur. Bu da anarşizme zemin hazırlamıştır"

Çevrimdışı deniz74

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 326
  • 366
  • 326
  • 366
# 07 Mar 2008 00:23:59
Her sistem kendine sistemine uygun insanı yetiştirmeyi hedefler.
Bu durum İran'da da böyledir, Küba'da da,........
Genç Türkiye Cumhuriyeti'de kendine uygun insan yetiştirmeyi hedeflemiştir.
Hiç bir sistem kendine dokusuna uygun olmayan ve kendine düşman insan yetiştirmez.
Köy enstitüleri böyle bir anlayış ile kurulmuştur.
Genç Türkiye Cumhuriyeti,
Osmanlı İmparotorluğunun yıkılışından eğitimsel anlamda büyük dersler çıkarmıştır.
Tevhid-i tedrisat yasası boşuna çıkmamıştır.

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 07 Mar 2008 00:32:15
Hiç bir sistem kendine dokusuna uygun olmayan insan yetiştirmez.

diyorsunuz..katılıyorum...Bu sistemde bu dokuya uygun değildi..

Tutmadı...

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 07 Mar 2008 00:42:49
“HALKEVLERİ, KÖY ENSTİTÜLERİ VE MASONİK ÖĞRETİNİN

KİTLELERE EMPOZE EDİLMESİ”

Buyrun okuyalım.

Tabii yorum ve değerlendirme okuyucuya ait olmak üzere:



“Cumhuriyetin kurulmasının ardından masonlar CHP kadroları içinde örgütlenmeye başladılar. Atatürk 1935 yılında bu masonik örgütlenmenin farkına vararak locaları kapattı. Ancak, yine de masonik felsefe yaşamaya ve dahası dönemin Halkevleri ve Köy Enstitüleri gibi kurumlarıyla kitleselleşmeye devam etti.

Halkevlerinin kuruluşunda tüm yetki, birçok masum insanın asılmasından sorumlu olan Ankara İstiklal Mahkemesi'nin mason reisi Dr. Reşit Galip'e verilmişti.

Dr. Reşit Galip, Halkevlerinin açılışı ile ilgili TBMM'de yapmış olduğu konuşmada İslam dininin Türkiye için yol gösterici olamayacağını iddia etmişti. Halkevleri dergisinin sahibi Doç Dr. Anıl Çeçen, bu fikirleri şöyle aktarıyordu:

Dr. Reşid Galip:

Türk ulusunun ulusal amacının artık değiştiğini, İslâmcılık ve Osmanlıcılığın ulusal hedef olamayacağının, ancak, çağdaş uygarlık yolunda Türk ulusunun hak ettiği yeri alabilmesinin yeni ulusal amaç olabileceğini, Orta Asya’nın kuraklık içine girmesinden sonra Türklerin dünyanın her köşesinde uygarlığı yakalamaya çalıştıklarını, Türklerin tarihinin belirli dönemlerinde bilim ve uygarlık açısından en üstün devletleri kurduklarını... (açıkladı)

Halkevlerinin açılmasında adı geçen bir diğer tanıdık isim, mason İçişleri Bakanı Şükrü Kaya idi. Behçet Kemal Çağlar, 1935 Halkevleri adlı kitabının önsözünü Kaya'ya ayırmıştı. Şükrü Kaya, Halkevlerini şöyle anlatıyordu bu önsözde:

‘Halkevlerinin kültürel, sosyal ve ekonomik bakımlardan az zamanda yaptıkları tenvir, irşat hizmetlerini anlamak için kitaptaki yazılar ve rakamlar sağlamca şahittir. Halkevleri vatandaşların medeni, bedii, ilim, irfan ve zevk ihtiyaçlarını tatmin edecek müesseselerdir. Her yurttaş orada bildiğini öğretir, bilmediğini öğrenir. Her Türk münevveri bilgisini istidadından ziyade bu milletin onu yetiştirmek için sarf ettiği emeğe borçludur.

Hiçbir makam, hiçbir memuriyet, hiçbir eser bu borcu tam ödeyemez.

1934 yılına gelindiğinde Halkevlerinin sayısı 103'e çıktı.

İlk olarak 1941'de açılan ve Halkevlerinin köy şubesi konumundaki Halkodalarının toplam sayısı 4322'yi bulmuştu. Üye sayısı 55 bini bulan Halkevlerinde 2 milyondan fazla kişi "eğitim"den geçirilmişti bu süre zarfında.

1935 yılında Atatürk mason localarını yerinde bir kararla kapattığında ise, masonlar kendilerine ilginç bir teselli buldular.

Ülkedeki en yüksek dereceli masonlardan biri olan İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, mason localarının kapatılması kararını basına açıklarken Halkevlerinin mason localarının işlevini yerine getirdiğini ve bu yüzden mason localarının kapatılmasında bir sakınca görmediklerini söylüyordu.

Üstad-ı Azam Kemalettin Apak Türkiye'de Masonluk Tarihi adlı kitabında Kaya'nın bu yaklaşımını şöyle anlatıyor:

Bu 33 dereceli kardeşin toplantısında Şükrü Kaya birader, masonluğun istihdaf eylediği sosyal ve kültürel faaliyetlerin bir müddetten beri Halk Evleri ve Halk Odaları tarafından yapılmakta bulunduğu göz önünde bulundurularak masonluğun artık faaliyetlerini tatil etmesi lâzım geldiğine partice karar verilmiş olduğunu, Hükümetin de bu kararı tatbik mevkiine koymak zorunda olduğunu bildirdi.

Yani, Şükrü Kaya’ya göre masonluk ile Halkevleri aynı felsefenin temsilcileri idi.

Halkevleri projesi ilerleyen yıllarda geliştirilmiş ve "Köy Enstitüleri" adıyla daha da geniş ve kapsamlı bir program başlatılmıştır.

Mason Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in yönetiminde kurulan Köy Enstitüleri de aynı Halkevleri gibi, masonik felfeseyi topluma aktarma amacına yönelikti.

Bu felsefenin içeriği kısa sürede ortaya çıktı.

1945 yılında Ankara bulunan Hasanoğlan Köy Enstitüsü bünyesinde kurulan Köy Enstitüleri Dergisi, İslam dinine ve İslam dininin kutsal saydığı tüm değerlere gizli ve açık saldırmaya başladı. Marksist eğilimleri ile tanınan İsmail Hakkı Tonguç'un, adı geçen dergide yazmış olduğu bir makalede şu satırlar dikkat çekiyordu:

‘Ümid edelim ki, yarının dünyası imanını göklerden gelecek görünmez kuvvetlerle ve fizik ötesi fikirlerle beslenmesin. Eğer onun kuvvetli ve mesut bir temeli olsun istiyorsak biz insanlar yeni dünyaya şamil, ihtirassız, yalansız, insani, rasyonel ve reel taze bir din vermeliyiz. Köy Enstitüleri'nde yetiştirilen çocuklar, skolastiğe köle olmaktan kurtarılmaya çalışılmıştır..’

Bu alıntıdaki "insani, rasyonel, reel ve taze din" gibi içi boş kavramlar da masonizm’ in temeli olan seküler (din karşıtı) hümanizmin terimleridir.

Köy Enstitüleri'nin yayınlarında:

Nazım Hikmet'in materyalist felsefeyi savunan şiirleri, öğrencileri Allah'ın varlığını inkara sürüklemeye yönelik mısralar, dinle ve kutsal değerlerle alay eden hikayeler de yer alıyordu. Türkiye Gizli Komünist Partisi'nin ilk Merkez Komitesi Azası Ethem Nejat'ın ve Mustafa Suphi'nin fikirlerine dahi başvurulmuştu.

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 07 Mar 2008 00:52:27
ÜSTTEKİ YAZININ DEVAMI....

Dönemin güçlü kalemlerinden Peyami Safa, Köy Enstitülerindeki Marksist propagandayı bir makalesinde şu şekilde yorumlamaktadır:

Çocuklara Nazım Hikmet'in şiirlerini ezberleten, marksizm hakkında konferanslar verdiren, dergilerinde de marksizm hakkında makaleler neşreden Köy Enstitülerinin komünist yuvaları olduğunu bilmeyen bir tek şuurlu Türk aydını yoktur... Köy Enstitüsü mezunlarından yazı hayatına girenleri Moskova Radyosu öve öve bitiremez. Daha geçen gün bir lisede Komünist propaganda yaparken yakalanıp ağır ceza mahkemesine verilen bir öğretmen de, yazıldığı gibi filoloji mezunu değil, Köy Enstitüleri yetiştirmelerindendir. Köy Enstitülerinin kapanması Kara Kuvvet'in zaferi ise, 30 Ağustos zaferine benzetilen kuruluşları Kızıl Kuvvet'in zaferi midir? Kızıl olmayan mutlaka Kara mıdır? Hür milletler camiası, kara milletler camiası mıdır?... Bu ters mantık sistemine ve Moskova iddiasına göre Köy Enstitülerinin yerini alan öğretmen okullarımız da kara öğretim okullarıdır. Çünkü bu okullarda Marx'a kasideler okunmaz, Moskof hademesi Nazım Hikmet'in plakları çalınmaz, şiirleri okutulmaz, şehirli ile aynı hak ve imkanlara sahip köylü ayrı bir sınıf sayılmaz, milli birlik parçalanmaz, sınıf kategorilere ayrılmaz.

Köy Enstitüleri'ndeki bu Marksist propagandanın ortaya çıkması üzerine TBMM üzerinde büyük bir kamuoyu baskısı oluştu. CHP saflarından da Köy Enstitüleri'ne karşı eleştiri okları fırlatılmaya başladı. mason Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in yerine Milli Eğitim Bakanlığı'na getirilen R. Şemsettin Sirer'in Bakanlık müfettişleri tarafından hazırlatmış olduğu Köy Enstitüleri raporu ise ahlaki açıdan utanç vericiydi. İşte bu rapordan bazı alıntılar:

1-12 Numaralı Belge: .... Enstitüsünün kuruluşundan 1947 senesine kadar muhtelif zamanlarda kız öğrencilerin büyük bir kısmı Enstitü öğretmenleri tarafından rahatsız edilmiştir. Küme öğretmenlerinin, disiplin kurulu üyelerinin, bakanlık müfettişi Ziya Karamuk'un imzalarını taşıyan bu belgede, kız öğrencilerin öğretmenleri tarafından bizzat öpülüp sıkılmak sureti ile çirkin muamelelere zorlandığı ve ahlaksızlığa zorlandığı tesbit edilmiştir. Bu ahlaksız ilişkiler sonucunda bazı öğretmenler, kız öğrencileri ile kanun zoru ile evlenmek durumunda kalmıştır.

2-13 Numaralı Belge: ..... Köy Enstitüsünde kız ve erkek öğrenciler enstitü civarındaki Kalaycı civarında ve enstitü yatakhanesinde uygunsuz vaziyette yakalanmıştır.

3-14 Numaralı Belge:.... Köy Enstitüsü mezunu bir köy öğretmeni, kendi okulu öğrencilerinden bir kızı iğfal etmiştir. Ahlaki durumları arzedilen öğretmenlerin yetiştirmiş olduğu öğrencilerin mezun olduktan sonra tayin edildikleri okullarda öğretmenlerinden gördükleri gibi hareket ettiklerinin delili olmak bakımından bu belge ayrıca bir önem taşımaktadır.

Köy Enstitüleri ile ilgili raporda anlatılanlar bu kadar değildir. Cinsel serbestliğin yanısıra öğretmen ve öğrencilerin modernlik adına sabahlara kadar süren içki alemleri raporda yeralan diğer örnekler arasındadır. Ayrıca 47 Numaralı belgede Enstitülerde gizli ve açık olarak ahlaksız yayınlar yapıldığından ve Köy Enstitüleri Dergisi'nde bu ahlaksız yayınlara çanak tutulduğundan, aile içi (ensest) ilişkilere kadar vardırılan cinsel sapkınlıklara yer verildiğinden bahsedilmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı Başmüfettişi Fethi İsfendiyaroğlu, Köy Enstitüleri'nde yapmış olduğu incelemeler sonucu elde ettiği izlenimlerini şu sözleri ile ifade ediyor:

Umumiyetle sureti mahsusada köyden, köy çocuğunun ailesi muhitinden çok uzaklarda, adeta dağ başlarında kurulup, gerek köylülerin ve gerek şehirlilerin çevresinden ayrı bulundurarak her türlü muzir telkinlere kolayca imkan ve fırsat bulacak ıssız yerlerde işler hale getirilen ve 40 binden fazla köylümüzü milli ruhtan mahrum, muzir ve solcu fikirlerin telkinine memur birtakım köy öğretmeni yetiştirmeye çalışmışlar ve bunların vatan sevgisi ile dolu olmayanlardan bir takımını maalesef tamamıyla zehirlemişlerdir. Bereket versin ki bir çoğu, temiz köylülerimizin tertemiz kanlı evlatları olduğundan bu menfi ve muzir propagandalar ve yıkıcı telkinler onların asil ruhlarında bir iz bırakmamışlardır. Hatta bir nevi reaksiyon husule getirmiştir


Halkevlerinde ve Köy Enstitüleri'nde yürütülen tüm bu ateist ve materyalist propaganda ile ahlaki dejenerasyon sürecinin, masonların Türkiye için öngördükleri stratejinin bir parçası olduğuna dikkat etmek gerekir. Bu nedenledir ki, Köy Enstitüleri'nin kapanmasından yıllar sonra bile mason yazarlar ve gazeteciler Köy Enstitüleri'ni savunmuş ve hatta bunların yeniden hayata döndürülmesi için çaba harcamışlardır. Masonların yayın organlarından Mason Dergisi'nde yer alan bir makalede, Köy Enstitüleri için "Türk eğitim tarihinin en görkemli projesi" ifadesinin kullanılması, yeterince açıklayıcıdır:

Kaynakça:

1(Türkiyede'ki Masonluk Tarihi, Kemalettin Apak s.34-35)
2 Şükrü Hanioğlu, Dr. Abdullah Cevdet ve Dönemi, s.21
3 Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, c.2, sf.368
4 Tevhid-i Efkar Gazetesi, 21 Nisan 1922
5 Abdullah Cevdet, Aklı Selim,
6 15 Kasım 1983, Yeni Nesil
7 Doç. Dr. Anıl Çeçen, Halkevleri, s.115
8Behçet Kemal Çağlar, 1935 Halkevleri, s.1
9 Köy Enstitüleri, Mehmet Başaran, s.32
10 Tercüman, 23 Nisan 1960
11 Havadis, 23 Temmuz 1960
12 Mason Dergisi, Ocak 1995, sy.93, sf.30

Çevrimdışı deniz74

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 326
  • 366
  • 326
  • 366
# 07 Mar 2008 00:57:09
Köy enstitüleri, Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerine ve hedeflerine uygun bir sistemdi. Ne  yazık ki karşı devrimciler buna fırsat vermediler....

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 07 Mar 2008 01:10:49


“Cumhuriyetin kurulmasının ardından masonlar CHP kadroları içinde örgütlenmeye başladılar. Atatürk 1935 yılında bu masonik örgütlenmenin farkına vararak locaları kapattı. Ancak, yine de masonik felsefe yaşamaya ve dahası dönemin Halkevleri ve Köy Enstitüleri gibi kurumlarıyla kitleselleşmeye devam etti."

Atatürk bile engel olmaya çalışmış..Ne alakası var Türkiye Cumhuriyetinin ilke ve hedefleriyle....

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 07 Mar 2008 01:16:01
İsteyen arkadaşlar belge ve kaynaklarla bu projeninne kadar büyük bir ihanet taşıdığını,kuruluşunda görev alan Tonguç,H.Ali yücel ve diğerlerinin gerçek yüzünü öğrenmek için bakabilir..




[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı deniz74

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 326
  • 366
  • 326
  • 366
# 07 Mar 2008 01:21:50
Sitemkar öğretmenim; Yazmış olduğunuz yazının kaynakçalarına baktığımda gazete haberleri ve kişisel olarak hazırlanmış makale ve raporlardan öte bir şey bulamıyorum.
Yazdıklarınz ne yazık ki bilimsellikten uzaktır.
Bir bilginin bilimsel bilgi olması için koşulları vardır. Amacım size ders vermek değil...
Bunu bilmenizi isterim. Öncelikle karşı çıktığınız konuda bilim dergilerinde makalelerin yayınlanması gerekir.
Karşı çıkışın bir felsefesi ve mantığı olmalı ve bunu savunan bilim adamları olmalı,
Sadece ben böyle düşünüyorum demek yetmez.....

Ankara Üniversitesi Profösörlerinden Yahya AKYÜZ'ün Türk Eğitim Tarihi kitabını okumanızı tavsiye ederim. Köy Enstitüleri ile ilgili lehte ve aleyhte yapılan tespitleri orada bulabilirsiniz....


Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 07 Mar 2008 01:24:08
Üstte bilimsel makalelerde var..Hepsinin kaynakçası da var...

Göremedin mi..

pes doğrusu artık ne diyeyim size....

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK