Nazım Hikmet Ran'ın Şiir Ve Sözleri

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.097
  • 2.904
  • 12.097
# 19 Kas 2012 21:30:46
HASRET

Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
belini sarmayalı,
gözünün içinde durmayalı,
aklının aydınlığına sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.

Yüz yıldır bekliyor beni
                    bir şehirde bir kadın.

Aynı daldaydık, aynı daldaydık.
Aynı daldan düşüp ayrıldık.
Aramızda yüz yıllık zaman,
                       yol yüz yıllık.

Yüz yıldır alacakaranlıkta
                   koşuyorum ardından.
 

                                            6 Temmuz 959
 

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.097
  • 2.904
  • 12.097
# 19 Kas 2012 21:32:00
20 Eylül 1945

Bu geç vakit
bu sonbahar gecesinde
                            kelimelerinle doluyum;
zaman gibi, madde gibi ebedî,
                                  göz gibi çıplak,
                                                 el gibi ağır
                           ve yıldızlar gibi pırıl pırıl
                                                             kelimeler.
Kelimelerin geldiler bana,
yüreğinden, kafandan, etindendiler.
Kelimelerin getirdiler seni,
                                    onlar : ana,
                                    onlar : kadın
                                                ve yoldaş olan...
Mahzundular, acıydılar, sevinçli, umutlu, kahramandılar,
                                                                kelimelerin insandılar...
 
 

Çevrimdışı simsekhanife67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 20 Kas 2012 06:52:43
 

BIR ŞEHIR



Bir kaç yokuş tırmandım bir iki dönemeç döndüm ve yürüdüm
Burnumun doğrusuna yürüdüm yürüdüm
Bir kapı açıldı girdim
Yitirdim kendimi kendi içimde
Bilmediğim bir şehir
Görmediğim biçimde evleri
Kimi karınca yuvası kimi bomboş
Kimi baştan aşağı pencere kimi kör duvar
Bir sokağa saptım çamurlu dar eğri büğrü
Dönüp dolaştırdı getirdi beni eski yere
Asfalt bir caddeyi çıktım bulvar ortası
Uzayıp gidiyor tan yerine kadar dosdoğru geniş
Bir mahallede yağmur yağıyor
Bitişinde güneş
Üçüncüsünde ayışığı
Bir köprü geçtim
Yarısında fenerler pırıl pırıl
Yarısı kapkaranlıktı
Yan yana iki ağaç gördüm
Yaprak kımıldamıyor birinde
Öbürü kıvrana kıvrana inleyip haykırıyor
Bir şehirde bir birine benzemiyor hiçbir şey
İnsanları bir yana
Onların hepsi ikizdi üçüzdü beşizdi onuzdu milyonuzdu
Hepsi korkak
Hepsi yiğit
Hepsi aptal
Hepsi akıllıydı
Hepsi domuzdu
Hepsi melekti.
                                NAZIM HİKMET RAN




Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 20 Kas 2012 08:10:31
FIRTINADAN SONRA


Niyazi Nihat'a

Gökyüzü bulutsuz mavi bir ülke
Çırpınır köpükle lacivert deniz
Karşıki sahiller bir renksiz gölge
Her taraf uyuyor her taraf sessiz

Siyah kayalarda bükülmüş beli
Ak saçlı ana gözleri nemli
Ufukta bir küçük bey yelkenli
Görünce semaya açıldı eli

Tam bugünle dört gün oldu gideli
Oğlum Hasan daha hâlâ gelmedi
Poyraz vardı deniz olmuştu deli
Gitme dedim gitme o dinlemedi

Anne bu poyrazın üç gün elinden
Aç yattık katıksız ekmek yedin sen
Südünü hiç helâl eder mi ana
Onu aç yatıran nankör oğluna

Kocamı da yediydi aç gözlü deniz
Kundakta oğluma ağladım sessiz
Oğlumu ayırma benden Allahım
Hasan’ı isterim senden Allahım

Duası bitmişti indi kayadan
Dedi: acır bana elbet Yaradan

Günler böyle geçti gelmedi oğlu
Matemli gözleri yaş ile dolu
Bir sabah Ayşe'yi buldular ölü
Kınalı saçları köpük örtülü

Çevrimdışı alpfehmi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.178
  • 2.227
  • 1.178
  • 2.227
# 20 Kas 2012 09:07:34
KIZ ÇOCUĞU
Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.

Hiroşima´da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin,
şeker de yiyebilsinler.

Çevrimdışı simsekhanife67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 20 Kas 2012 18:48:28
   ğaçlar ovada son bir gayretle pırıldamakta :
pul pul altın
bakır
tunç ve tahta...
Öküzlerin ayakları yaş toprağa gömülüyor yumuşacık.
Ve dağlar dumana batık
kurşunî, sırılsıklam...
Tamam,
sonbahar belki bugün bitti artık.
Yaban kazları hızla gelip geçti demin
herhal İznik gölüne gidiyorlar.
Havada serin
havada is kokusu gibi bir şey :
havada kar kokusu var...

Şimdi dışarda olmak,
dörtnala sürmek dağlara doğru atı.
«— Ata binmesini de bilmezsin,» —- diyeceksin ama
şakayı bırak ve kıskanma,
yeni bir huy edindim hapiste :
seni sevdiğim kadar değilse de
hemen hemen ona yakın seviyorum tabiatı...
Ve ikiniz de uzaktasınız...
   NAZIM HİKMET RAN

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 20 Kas 2012 20:34:37
Ne güzel şey hatırlamak seni,
yazmak sana dair,
hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek :
filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
kendisi değil
edâsındaki dünya...

N. Hikmet

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 21 Kas 2012 08:16:02
SON HIRS


Donan benliğimi kavrayıp birden
Esîri kılsa da sihirli bir el,
Gecenin o kayan gölgesiyle ben
Dalsam mezarına, ey muzlim güzel!

Yanımda atsa da ölümün kalbi,
Kansız vücudunu sarıp bacağım,
Soğuk bir mermeri kucaklar gibi,
Koynuna sokulup ısınacağım...

Çevrimdışı yeni19

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
# 21 Kas 2012 09:00:36
Nazım Hikmet İçin Yazılan Şiirler:

OZAN
- Nazım Hikmet Ran'a -

I.

Kar yağdı bütün kış. Bir ağır düş.
Kar yağdı bütün kış kederli ülkemize
ormanın soluğu ıslak toprakla birleşti
karayel budayıp geçti bütün yamaçları
ak kefenler sarardı ve çürüdü durup dinlenmeden
buruştu çocuklar silinip gitti çoğu
kızamık gülleri açmıştı omuzlarında

Kar yağdı bütün kış
ve ben düşledim seni
Ülkemiz yurdumuz sevdamız kardeşliğimiz
ülkemiz yurdumuz aydınlığımız gençliğimiz
yedi yaşında otuz yaşında yetmiş yaşında
çağların tuzlu kemiklerinde birleşen
ülkemiz yurdumuz yani yenilmez umudumuz
ülkemiz yurdumuz kocamayan gelinimiz
yazan kalemimiz öfkeli sevincimiz
alın yazımız bitmez çilemiz

Ülken ve yurdun
ıslak hücreler dar odalar ağır anahtarlar
yetesin diye bu taşlar ormanında
kulak zarın yırtılsın diye sessizlikten
sararsın diye sesin demir parmaklıklarda
kireç tutsun paslansın diye eklem yerlerin
ülkeler ve yurtlar kurdular sana
kara anahtarlar ve soğuk odalardan

Kar yağdı bütün kış
kederli ovaya

Bir madenciydin ayağa kalkışınla
bir sabır yarattın köylü duyarlığınla
dostlar her zaman dost olmasa bile
metrelerle ölçülse de genişlik
bir işçi bir köylü gibi yaşadın günü-geceyi
umudun işçisi sabrın köylüsü
bayram yeri gibi onurlu yüreğin
dostlara pay ettin yıllar boyunca.

II.

Sen memleketten uzak
hasretin bir türlüsüyle delik deşik yürek
dalgın yorgun ve yalnız
bir otel odasında
malın-mülkün olmadı
hasretten başka

Sen memleketten uzak
hasretin bin türlüsüyle delik deşik yürek
dalgın yorgun ve yalnız bir otel odasında
tepeden tırnağa âşık
sevilen her kadına
tepeden tırnağa âşık
mavi tana köpüren suya yeşeren ota
kırmızı balıkların

Kara gözlü karıncaların dostu
trenlerin uçakların vapurların eksilmez yolcusu
on dokuzunda delikanlı
altmışında delikanlı
usanmaz ve uslanmaz sevdalı
belki Paris'tesin St. Michael Rıhtımı'nda
hava güneşli ve sancımıyor yüreğin
sen memleketten uzak
hasretin bin türlüsüyle delik deşik yürek
bir güvercin gibi geçer İstanbul
mavi gözlerinin içinden
Sarayburnu Kadıköy Gülhane Parkı
bir acı sözünle geçer
mavi kederli gözlerinin içinden
belki uçarsın karlı Ukrayna ovalarını
aklında Tuz Gölü Konya Ovası
aklında ülken sekiz bin metre yukarlarda
Lejyonerler Köprüsü'ndesin belki Prag'da
Vıltava suyunun köpüklerinde gözün
ama aklın İstanbul'da Beyazıt Meydanı'nda
Bursa'da Çankırı'da Diyarbakır'da
yaşarsın en belalısını sanatların
yaşlı yorgun ülkenden uzak
ekmeğini kendi öz kanına banarak
kederli bir ırmak gibi çoğalarak
kendi sıcak dost masmavi denizlerinden uzak
yaşarsın en kanlısını sanatların

Sen memleketten uzak gurbet işçisi
hasretin bin türlüsüyle yaralı ozan
senden öğrendim umudun söz dizimini
senden öğrendim inancın tatlı dilini
sen on dokuzunda sevdalı ve delikanlı
sen altmışında sevdalı ve delikanlı
sen memleketten uzak gurbet işçisi
hasretin bin türlüsüyle yaralı ozan
ustam benim! hasretlerin, ayrılıkların ozanı!

Özdemir İNCE

Çevrimdışı alpfehmi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.178
  • 2.227
  • 1.178
  • 2.227
# 21 Kas 2012 13:46:40
BELKİ BEN
Belki ben
o günden
çok daha evvel,
köprü başında sallanarak
bir sabah vakti gölgemi asfalta salacağım.
Belki ben
o günden
çok daha sonra ,
matruş çenemde ak bir sakalın izi
sağ kalacağım...
Ve ben
o günden
çok daha sonra:
sağ kalırsam eğer,
şehrin meydan kenarlarında yaslanıp
duvarlara
son kavgadan benim gibi sağ kalan
ihtiyarlara,
bayram akşamlarında keman
çalacağım...
Etrafta mükemmel bir gecenin
ışıklı kaldırımları
Ve yeni şarkılar söyleyen
yeni insanların
adımları...

Çevrimdışı simsekhanife67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 21 Kas 2012 19:27:12
  ...

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 22 Kas 2012 09:18:45
MEHMET ÇAVUŞA!


Vatan ,için ey kahraman
Hayatına hor baktın
Arslan gibi saldırarak
Namertleri hep yaktın
Kurşun bitip tüfeğin de kırılınca
Düşmanına taş attın
Bu besâlet karşısında hangi kale
düşmez ki
Bu şecaat karşısında hangi düşman
kaçmaz ki
işte senin düşmanın
Tabii ki kaçacak
Yine büyük Türk adı
Dağlar taşlar aşacak
Yine Türkün bayrağı
Kaleleri yıkacak
Yine Türkün gemisi
Denizleri aşacak
Yine Türkün sanatı
Avrupaya taşacak
Yine Türkün sinesi
Vatan aşkiyle dolacak
İşte bunlar emin ol
Emin ol ki olacak
Yine Türkün tarihi
Yaldızlı sahifeler yazacak



22 Şubat 1330 (1914)

Çevrimdışı alpfehmi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.178
  • 2.227
  • 1.178
  • 2.227
# 22 Kas 2012 10:59:33
GÜZ
Günler gitgide kısalıyor,
yağmurlar başlamak üzre.
Kapım ardına kadar açık bekledi seni.
Niye böyle geç kaldın?

Soframda yeşil biber, tuz, ekmek.
Testimde sana sakladığım şarabı
içtim yarıya kadar bir başıma
seni bekleyerek.
Niye böyle geç kaldın?

Fakat işte ballı meyveler
dallarında olgun, diri duruyor.
Koparılmadan düşeceklerdi toprağa
biraz daha gecikseydin eğer...

Çevrimdışı yeni19

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
# 22 Kas 2012 11:14:39
Nazım Hikmet rubaisi;
La­ha­na, oto­mo­bil, ve­ba mik­ro­bu ve yıl­dız
hep hı­sım ak­ra­ba­yız.
Ve ey gü­neş yüz­lü sev­gi­lim, “Co­gi­to, er­go sum” de­ğil,
bu haş­met­li ai­le­de va­rız da dü­şü­ne­bil­mek­te­yiz.

Çevrimdışı simsekhanife67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 22 Kas 2012 20:33:59
  ...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK