Öğretmene Öğretmenliğe Dair Yazılar...

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Nis 2013 00:43:01
Sayın Nabi Avcı'nın dikkatine!


Değerli okuyucular; Eğitim çalışanlarının sorunları zaten biliniyor, biz burada titiz ve ciddi bir çalışma yaparak 78 başlıkta sorunları ele aldık.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sorunları eksik yazmış olabiliriz, unuttuğumuz, atladığımız sorunlar olabilir. Elbette ki eğitim sorunları sadece bunlardan ibaret değil. Sizde yorumlarınızla bu sorunlara destek olun, çözüm yolları sunun.
Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı; "İlleri ziyaret ederek öğretmenlerle gruplar halinde bir araya gelecek, Yüz yüze iletişim kurarak sorunlarını dinleyecekmiş.” Kulağa çok güzel gelen bir uygulama. Fakat Sayın Bakan, sorunlar zaten biliniyor, biz burada sorunları yazıyoruz. Eğer aşağıda sıraladığımız sorunlara biraz kulak kabartırsanız, birçoğunu bir günde çözersiniz.
KPSS Puanı İle Atanan Öğretmenlere Verilen Söz Yerine Getirilmelidir
06 Mayıs 2010 tarihinde önce sözleşmeli öğretmen iken kadrolu atanan öğretmelerin de zorunlu hizmet yükümlülüğünden muaf tutulması için MEB tarafından hazırlanan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe sokulmalıdır.
Bu durumda olan öğretmenler tarafından açılan ve kazanılan onlarca mahkeme kararı bulunmaktadır.
Ayrıntılar “KPSS ile atanan öğretmenlerin sorunu, 638 gündür çözümsüz” haberimizde yer almaktadır.
Bilişim Teknolojisi Öğretmenlerin Normları Acilen Belirlenmelidir
Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapan Yönetmelik 22 Şubat 2011 Tarihli ve 27854 Sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş bu yönetmeliğin “Norm kadro belirlenmesinde dikkate alınacak hususlar” başlıklı 15. maddesinin (g) bendi, 2, fıkrasındaki “2) Okul veya kurumlarda açılan bilgi teknolojisi sınıflarında görev alacak öğretmenlerin, norm kadroları Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşleri de alınarak Bakanlıkça belirlenir. Bu kurumların norm kadro sayılarının değişikliğinde de aynı yöntem izlenir ve branş değişikliğine bağlı düzenleme Bakanlıkça yapılır.” hükümleri nedeniyle okul veya kurumlarda açılan bilgi teknolojisi sınıflarında görev alacak öğretmenlerin norm kadroları Bakanlıkça belirlenecektir.
Fakat Normun nasıl belirleneceğini Yönetmelik değişikliğinin yapıldığı 22 Şubat 2011 tarihinden bugüne kadar Bakanlıkça belirlenememiştir.
Ayrıntılar “MEB'den 749 gündür ses yok” ve “BT öğretmenleri resen yer değiştirmeye tabi tutulamaz” haberlerimizde yer almaktadır.
MEB, Öğretmenlere Eziyet Etmekten Vazgeçmelidir
a) MEB; Becayiş Örneğinde Olduğu Gibi Öğretmene Haber Vermeden Atama ve İptal İşlemlerinden Vazgeçmelidir.
Milli Eğitim Bakanlığından, yayımlanan duyuru doğrultusunda becayiş ataması yapılan öğretmenin diğer öğretmen göreve başlamadığı için yapılmış olan ataması iptal edildi. Bu kişilerden bir kısmı görevine başlamıştı şeklinde gündeme getirdiğimiz becayiş iptalleri konusunda MEB acilen çözüm bulmalı bu iptalleri iptal etmelidir.
Ayrıntılar “MEB kendi kılavuzuna uymadı, faturayı öğretmene kesti!” haberimizde yer almaktadır.
b) MEB; Teknoloji ve Tasarım Öğretmenliğine Atanan Öğretmenlerin Atamasının İptali Örneğinde Olduğu Gibi İş ve İşlemlerini Titizlikle Yapmalıdır.
2012-2 ilk atama döneminde Teknoloji ve Tasarım Öğretmenliğine ataması yapılmış onlarca öğretmenin ataması Milli Eğitim Bakanlığınca 80 Sayılı Talim ve Terbiye Kurulu kararına göre atandığı Teknoloji ve Tasarım alanın mezun olduğu alana uygun olmadığı gerekçesi ile iptal edilmişti. Bu durumu ilk defa "Yeni atanan 100'lerce Teknoloji ve Tasarım Öğretmeni görevden alındı" haberimizde gündeme getirilerek yapılan işlemin yürürlükteki mevzuata ve hukuka aykırılığı belirtmiştik.
Bu konuda açılan bir davada öğretmen görevine geri iade edilirken diğer öğretmenler hakkında belirsizlik sürmektedir.
Ayrıntılar “Öğretmenin atamasına iptal kararı yargından döndü” haberimizde yer almaktadır.
c) MEB; Özür Durumunda Yer Değiştirme İsteğinde Bulunan Fakat Bu İsteği Gerçekleşmeyen Öğretmenleri Memurluğa Atamak Gibi Hukuk Dışı Çözümlerden Vazgeçmelidir.
Özür durumunda yer değiştirme isteğinde bulunan öğretmenlerden bir kısmının yer değiştirme işlemi puan Yetersizliğinden/norm kadro olmamasından dolayı gerçekleştirilemediğinden MEB tarafında bu öğretmenler eş özrünün bulunduğu yerdeki il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine geçici olmak üzere memur olarak atanmışlardır. Bu öğretmenler acil olarak bulundukları yerde norm içine bu mümkün değilse norm kadro fazlası olarak bulunduğu il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine atanmalıdır.
Ayrıntılar “Öğretmenin eş durumundan memur olarak atanması hukuka aykırı” ve “Öğretmenlikten memurluğa geçenler ile ilgili MEB yazısı” haberlerimizde yer almaktadır.
d) MEB; Mevzuat ve Hukuka Açıkça Aykırı Uygulamalardan Vazgeçmelidir.
Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğünün 25.03.2013 tarih ve 308210 sayılı ve "Koordinatör Öğretmen ve Ek Ders" konulu yazılarının 3. sayfasının son paragrafında yer alan “Örgün ve mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında eğitim gören öğrencilerin işletmelerde mesleki eğitim kapsamında yürütülen koordinatörlük görevi dahil Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar’ın 15'inci maddesinde getirilen sınırlamalar aşılmamak kaydıyla işletmelerde meslek eğitimi kapsamında öğretmenlere görev verilmesi ve yöneticilere mesleki açık lise öğrencilerinin işletmelerde mesleki eğitme bağlı olarak görev verilmemesi gerekmektedir.” İbaresi yürürlükteki mevzuata ve hukuka açıkça aykırıdır.
Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığının Ek Dersle İlgili Kararın 8. maddesi 1. fıkrasındaki "Bu Kararla belirlenen azamî ek ders görevi ve ek ders görevinden sayılan ders saatleri dışında olmak üzere;" hükümleri ve Mesleki ve Teknik Eğitim Yönetmeliğinin “Koordinatör öğretmen görevlendirilmesi” başlıklı 267. maddesi 1. fıkrası hükümleri ışığında resmi yazının son sayfası son paragrafındaki; “yöneticilere mesleki açık lise öğrencilerinin işletmelerde mesleki eğitme bağlı olarak görev verilmemesi gerekmektedir.” ibaresinin iptal edilmesi gerekmektedir.
Ayrıntılar “MEB’in koordinatörlük yazısının çelişkileri” haberimizde yer almaktadır.
Kısacası yukarıda belirtiğimiz üç sorunda MEB biraz empati yapmalı Öğretmenlere eziyet etmekten vazgeçmeli, öğretmenlerin yerine kendini koymalıdır.
Öğrencilerin Toplu Devamsızlıklarında Öğretmenlerin Ücreti Kesilmemelidir
Öğrencilerin okula gelmemesi nedeniyle ders saatlerinin ders işlenmediği, diğer bir ifadeyle fiilen ek ders görevinin yapılmadığı durumlarda bu durumun öğretmenin kusuru nedeniyle değil, tamamen öğretmenin iradesi dışında öğrencilerin okula devamsızlıkları nedeniyle gerçekleştiği, dersin öğretmenden kaynaklı bir nedenden dolayı değil de fiili imkânsızlık nedeniyle işlenemediği durumlarda öğretmenlere ek ders ücretin ödenebilmesi için gerekli mevzuatlarda düzenlemeler yapılmalıdır.
Bu durumda olan öğretmenler tarafından açılan ve kazanılan onlarca mahkeme kararı bulunmaktadır.
Ayrıntılar “Öğrencisi gelmeyen öğretmene ek ders yok” , “Öğrenci okula gelmezse öğretmen ek ders alır mı?”, “Yargı: Öğrencilerin toplu devamsızlıklarında öğretmenin ek ders ücreti kesilmez”, “Öğretmenden 300 TL isteyen devlet 600 lira borçlu çıktı” ve “Öğrenci olmasa bile sınıfta hazır bulunan öğretmene ek ders ödenmesine dair yargı kararı” haberlerimizde yer almaktadır.
4+4+4 Nedeniyle Yaşanan Sorunlar Çözümlenmelidir
Kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen 6287 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına dair Kanun ve Kanunun uygulanmasına ilişkin Bakanlık emirlerinde yer alan çalışmalar neticesinde ilköğretim okulları ilkokula, ortaokula/imam hatip ortaokuluna dönüştürülmüşlerdir.
a) Kapatılan, Dönüştürülen ve Birleştirilen Okullardaki Yöneticilerin Alanlarına Bakılmadan Norm Kadro İle İlişkilendirilmesi Gerekmektedir
Bu dönüşümler sonucunda önceden okulların İlköğretim olarak ana sınıfından 8. sınıfa kadar olan öğrenci sayıları hesaplanıp yönetici norm kadroları belirlenmekte iken okulların İlkokul ve Ortaokul olarak dönüşümleri yapıldığından öğrenci sayılarında yarı yarıya azalmalar meydana gelmiş ve bu durumdan dolayı birçok okulumuzdaki yöneticiler norm kadro fazlası durumuna düşmüşlerdir. MEB bu konuda acil düzenleme yapmalıdır.
Ayrıntılar “4+4+4 ile dönüştürülen okul yöneticilerinin dikkatine” ve “İlköğretim yöneticilikleri düştü mü?” haberlerimizde yer almaktadır.
b) Norm Fazlası Yöneticiler Atanmadan Sınavlı Atama Yapılmamalıdır
İl Milli Eğitim Müdürlükleri norm kadro fazlası okul yöneticilerinin personel boyutunda atıl kapasite yaratılmadan değerlendirilmesi için yeni açılan okullardaki ve dönüştürülme yolu ile yeni oluşturulan okullardaki boş kadroları duyuruya çıkararak, bu kadrolara norm kadro fazlası yöneticileri ataması gerekmektedir.
Kısacası norm kadro fazlası okul yöneticileri boş kadrolara yerleştirilmeden sınavlı atama yapılması yanlış bir uygulama olacaktır.
Çünkü 10.08.1999 tarih ve 23782 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Ve Kurumların Yönetici Ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmeliğin “Temel İlkeler” başlıklı, 5. maddesinde, “ Bu Yönetmelikte düzenlenen esas ve usullerin belirlenmesinde;
a) Okul ve kurumlarda yönetim, eğitim ve öğretim hizmetlerinin gerekli ve yeterli personelce yürütülmesi,
b) Personel boyutunda atıl kapasite yaratılmaması, var olan atıl kapasitenin ihtiyaç duyulan okul ve kurumlara yönlendirilmesine zemin oluşturarak verimliliğe dönüştürülmesi, temel ilke olarak dikkate alınmıştır.” hükümleri bulunmaktadır.
Bu hükümlere göre her ilde onlarca bazı illerin büyüklüğüne göre hatta yüzlerce norm kadro fazlası yönetici var iken yeni yöneticileri eğitim sistemi kaldırmaz. Öncelikle Norm kadro fazlası yöneticiler atanmalı sonra ortaya çıkacak ihtiyaca göre sınavlı atama yapılmalıdır.
Ayrıntılar “Norm fazlası yöneticiler atanmadan sınavlı atama yapılmamalı” haberimizde yer almaktadır.
c) Kapatılan, Dönüştürülen ve Birleştirilen Okullardaki Öğretmenlerin Norm Kadro Sorunları Çözümlenmelidir
Eğitim Kurumunun kapatılması sonucunda bu eğitim kurumlarında görevli öğretmenler, açık norm kadro bulunması hâlinde öncelikle öğrencilerin taşındığı eğitim kurumlarına atandıklarından taşımalı gelen öğrenci sayısına göre belirlenecek ihtiyaç kadarı öğrencilerin taşındığı eğitim kurumuna atanmalıdır.
Ayrıntılar “4+4+4'de Okul Yöneticileri ve Öğretmenleri hakkında yapılacak işlemler” haberimizde yer almaktadır.
d) Okul Yöneticilerinin Norm Kadrolarını Belirleyen Öğrenci Sayıları Yeniden Düzenlenmelidir
Bu dönüşümler sonucunda önceden okulların İlköğretim olarak ana sınıfından 8. sınıfa kadar olan öğrenci sayıları hesaplanıp yönetici norm kadroları belirlenmekte iken okulların İlkokul ve Ortaokul olarak dönüşümleri yapıldığından öğrenci sayılarında yarı yarıya azalmalar meydana gelmiş ve bu durumdan dolayı birçok okulumuzdaki yöneticiler norm kadro fazlası durumuna düşmüşlerdir.
Bu sorunun çözümü için norm kadro yönetmeliğinde; Okul yöneticilerinin norm kadrolarını belirleyen öğrenci sayıları yeniden düzenlenmelidir.
Ayrıntılar “Anadolu liselerine, müdür başyardımcısı normu verilemiyor” haberimizde yer almaktadır.
e) Rehber Öğretmenlerin, Müdür Başyardımcıların ve Müdür Normları Yeniden Belirlenmelidir
MEB 4+4'ten sonra Norm Kadro düzenlemelerini yaparken ilköğretim okullarının İlkokul ve Ortaokul olarak ayrılmasını Sınıf öğretmenlerinin İlkokul normuna, branş öğretmenlerinin ise Ortaokul Normuna alınmasını emretmiştir.
Normlar düzenlendikten sonra Sınıf Öğretmenleri İlkokulla, branşlar da Ortaokula ilişkilendirilmişlerdir. Yanı Sınıf öğretmenleri A ilkokulu öğretmeni, branş öğretmenleri de A Ortaokulu öğretmeni olmuştur. Norm kadro çizelgelerinde hem ilkokulda hem de ortaokulda Rehberlik normu açıldığından Rehber Öğretmenlerin hangi okula verileceği sorusu cevapsız kalmıştır.
İlkokullarda öğrenci sayısı 150’den aşağıya düştüğünden müdür norm kadrosu da ortadan kalkmış İlkokulun müdür normu müdür yetkililiğe dönmüştür. Okulun mevcut müdürü ise norm kadro fazlası olmuştur.
Okulların İlkokul ve Ortaokula dönüşümü ile müdür yardımcıları için öğrenci sayıları, yönetmelikte belirtilen sınırlardan aşağıya düşmüş ve müdür yardımcısı norm kadrosu da ortadan kalkmıştır. Okulun mevcut müdür yardımcısı kadrosu üçten aşağıya düştüğünden müdür başyardımcısı norm kadrosu da ortadan kalkmıştır. Okulun mevcut müdür başyardımcısı ise norm kadro fazlası olmuştur.
Ayrıntılar “4+4'te ortaya çıkan Rehber Öğretmenlik ve Yönetici sorunu” ve “Anadolu liselerine, müdür başyardımcısı normu verilemiyor” haberlerimizde yer almaktadır.
Eğitim Çalışanların Görev Tanımları Bir An Önce Yapılmalıdır
Genel İdare Hizmetleri Sınıfı, Teknik Hizmetler Sınıfı ve Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapan personelin görev tanımları bir an önce yapılmalıdır.
Ayrıntılar “MEB: Görev tanımları 2013'te tamamlanacak” haberimizde yer almaktadır.
MEB, Okul ve Kurumların Hizmet Alanları ve Hizmet Puanlarını Acilen Belirlemelidir
MEB’in acilen Türkiye’deki tüm okul ve kurumların; Kurum Adı, Kurum Tür Adı, Kurum kodu, Hizmet Bölgesi, Hizmet Alanları ve Hizmet Puanları Çizelgesini öncelikle internet sitesinde Excel formatında yayınlaması ve yine internet sitesinde sorgulama yapılabilerek öğrenilebilmesi için çalışmalar yapması ve akabinde (EK–2) Tebliğler Dergisinde yayınlaması gerekmektedir.

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Nis 2013 00:44:00
.................

Ayrıntılar “MEB acilen hizmet alanları ve hizmet puanlarını belirlemelidir” haberimizde yer almaktadır.
MEB, Özür Durumunda Sıraya Alma Sistemine Geçmeli, Sağlık Bakanlığını Örmek Almalıdır
Sağlık Bakanlığında özür durumu yer değiştirme işlemlerinde personelin atandığı ilde fiilen bir yıl çalışma ve adaylığın kalkması şartı aranmamakta ve başvurular özrün gerçekleştiği anda yapılabilmekte ve bir haftada sonuçlandırılmakta iken Milli Eğitim Bakanlığında özür durumu yer değiştirme işlemlerinde adaylığın kaldırılması ve yer değiştirme dönemlerinde hazırlanan kılavuzlara göre 1 yıl çalışma şartı bulunmakta ve başvurular sadece bakanlığın ilan çıktığı Ağustos aylarında yapılabilmektedir.
Bu konu hakkında “Özür atamalarını teke indiren düzenlemeye iptal” haberimizi okuyunuz.
Milli Eğitim Bakanlığı da Sağlık Bakanlığında olduğu gibi özür durumlarına bağlı yer değiştirmeleri özrün gerçekleşti an başvuru alınarak yapılmalı fakat özür durumu titiz bir şekilde araştırılmalıdır.
Bu amaçla özür durumuna bağlı yer değiştirme suretiyle atamaların norm kadro açığı bulunan eğitim kurumlarına doğrudan yapılmalı, alanında norm kadro açığı bulunmaması veya hizmet puanı yetersizliği nedeniyle yer değiştirme suretiyle ataması yapılamayan öğretmenler norm kadro açığı çıkana kadar sırada beklemelidir. Norm kadro açığı çıktığı anda ise ataması hemen yapılmalıdır.
Ayrıntılar “MEB özür durumunda sıraya alma sistemine geçmelidir” haberimizde yer almaktadır.
Her Türlü Atama ve Yer Değiştirmelerde 31 Aralık Tarihi Esas Alınmalıdır
MEB, her türlü atama ve yer değiştirme işlemlerinde hizmet sürelerinin hesabında yani il içi il ve dışı yer değiştirme, yönetici atama, sınavlara başvurma vb işlemlerde 31 Aralık tarihi esas alınarak hesaplama yapılmalıdır.
Örneğin 2010 yılında kopya nedeniyle KPSS sınavı iptal edilmiş, bu nedenle öğretmen atamaları Aralık ayında yapılabilmişti. MEB’in öğretmen nakillerinde 15 Eylül’ü esas alması halinde 30 bin öğretmen nakil hakkını kaybedecektir.
Ayrıntılar “30 bin öğretmene nakil hakkı verilecek mi?” haberimizde yer almaktadır.
Sahte Diplomaları Ortadan Kaldıracak Proje Yürürlüğe Konulmalıdır
Sürekli olarak MEB yazılarını takip etmekteyiz, bu takiplerimizde her gün 10’larca yazışmanın illerden diğer illere oradan da ilçelere oradan da okullara gönderildiğini fark ettik.
Bir sahte diploma, bir kayıp resmi mühür için veya bir dershane ve rehabilitasyon merkezi açması yasaklanan şahıslar hakkında 40 bin yazışma yapılmaktadır.
Aynı durum mahkeme kararı ile aranan öğrenciler içinde geçerlidir. Ülke genelinde bir öğrencin bulunması için de aynı türden yazışmalar yapılmaktadır.
Ayrıntılar “Sahte diplomayı önlemek kolay” haberimizde yer almaktadır.
Öğretmen Dışındaki Eğitim Çalışanlarının Atama Ve Yer Değiştirme Yönetmeliği Yayınlanmalıdır
3 Mayıs 2011 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığının ilk kez eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfı dışında kalan personelinin nakil işlemleri için Millî Eğitim Bakanlığı Personelinin Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik Taslağı hazırladığını ve taslağı görüş için sendikalarına gönderdiğini “Öğretmen dışındaki kadrolarda görev yapan memurlar da, hizmet puanına göre nakil olacak” haberimizde belirtmiştik. Fakat bu güne kadar öğretmen dışındaki eğitim çalışanlarının Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği yayınlanmamıştır.
Ayrıntılar “Hani, öğretmen dışındaki personel de hizmet puanına göre nakil olacaktı?” haberimizde yer almaktadır.
MEB, Kaybettiği Davalardan Ders Çıkarmalı Mevzuatları Bu Hukuki Görüşlere Göre Düzenlemelidir
Millî Eğitim Bakanlığı uygulamaları hakkında açılan davalar sonucunda yargı kararlarının gereğini yerine getiren Bakanlık; yargı kararının gerekçelerini, yeni hazırladığı mevzuat düzenlemelerinde dikkate almıyor. Bu uygulama bariz bir biçimde yönetici atama yönetmeliklerinde göze çarpıyor. Bunun sonucunda açılan davalarla iptal edilen yönetmelikler ve atamalar eğitim öğretimi olumsuz etkiliyor. Kamu zarara uğratılıyor. Bunu bizzat MEB kendi eliyle yapıyor.
Ayrıntılar “MEB davaları kaybediyor, uygulamaları değiştirmiyor” haberimizde yer almaktadır.
MEB, Personeli İle Yaşadığı Uyuşmazlıklarda Sulh Yoluna Gitmelidir
İdarenin zaten davaların açılmasını önlemek, devleti zarara uğratmamak adına, Anlaşmazlıkları önleyici hukuki tedbirleri zamanında almak, uyuşmazlıkların sulh yoluyla çözümü konusunda mütalaa vermek adına 1 Kasım 2011 tarihinde yürürlüğe giren 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) nin “Adli uyuşmazlıklarda sulh” başlıklı 9. maddesine göre İdareler, kendi aleyhlerine dava açılacağını veya icra takibine başlanılacağını öğrenmeleri durumunda da karşı tarafı sulhe davet edebilirler. Sulhe davet, uyuşmazlığın tarafı olan gerçek veya tüzel kişilerce de yapılabilmektedir.
Ayrıntılar “Sürekli dava kaybeden kurum ne yapmalı?” haberimizde yer almaktadır.
MEB, Ödül ve Disiplin Yönetmeliğinde Ciddi Değişiklikler Yapmalıdır
Öğrenciler öğretmenlerini dövüyor, onlara küfrediyor, sınıflarda ahlaksız davranışlar gösteriyor ve öğretmenlerin bunlara karşı yapabileceği hiçbir şey yok.
Öğretmeninin önünde titreyen çocuklardık biz. Sözlüye kaldırdığında heyecanlandığı için iki kelimeyi bir araya getiremeyen. Sokakta öğretmenini görünce telaşla üstüne başına çekidüzen veren. Öğretmen demek disiplin demekti, biraz korku, çokça da otorite. Bugün devran değişmiş. "Dayakçı ve yersiz otorite düşkünü öğretmenlerle mücadele" derken öğretmenlerin öğrencilerinden korktuğu bir noktaya geldik. Öğretmenler disiplini sağlayamaz durumda.
Ayrıntılar “Öğretmenler, öğrencilerin kral olduğu dönemde öğretmenlik yapıyorlar” ve “Öğretmenler sahipsiz mi?” haberlerimizde yer almaktadır.
MEB, Acilen Serbest Kılık Kıyafetten Vazgeçmelidir
Yönetmeliğe göre sadece özel okulların, velilerin muvafakatiyle forma giymesi mümkündür. Aynı uygulamanın Devlet okullarında olabilmesi için yönetmelik değişikliği gerekmektedir.
Ayrıntılar “Bakan Avcı'nın kılık kıyafet yanılgısı” haberimizde yer almaktadır.
MEB, Yeterli Öğretmen Atamayarak Anayasal Suç İşlemektedir
Mevcut atama bekleyen öğretmenler bulunduğuna göre; Bu durum Anayasamızın “II. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” başlıklı 42.maddesi 1.fıkrasında; "Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.” hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir.
Ayrıntılar “Öğretmen atamaları, Bütçe Kanunundaki sınırlamaya tabi olmasın” haberimizde yer almaktadır.
Okullardaki Rehber Öğretmen Dağılımı Dengeli Yapılmalıdır
Rehber öğretmen atamaları yapılırken Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici Ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmeliğin “Rehber öğretmen norm kadrosu” başlıklı 13. maddesindeki; “Bir yerleşim merkezindeki her okulda en az 1 rehber öğretmen norm kadrosu doldurulmadan ikinci ve müteakip norm kadrolar atamalarda kullanılmaz.” hükümleri, doğrultusunda yapılması gerekmektedir. Fakat ülkemizde bazı okullarda rehber öğretmen fazlalığı, bazı okullarda ise hiç rehber öğretmen bulunmamaktadır.
Ayrıntılar “Okullardaki rehber öğretmen dağılımı neden dengesiz?” , “Rehber öğretmenlerin yer değiştirmeleri hakkında MEB'in yapması gerekenler” ve “Rehber öğretmenlerin normu yanlış hesaplanıyor” haberlerimizde yer almaktadır.
Öğrencinin Yüksek Yararı Gereği Rehber Öğretmen Ataması Yapılmalıdır
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 06.02.2013 tarih ve 89468 sayılı görüş yazısında yer alan sihirli kelime olan “öğrencinin yüksek yararı gereği” Rehber Öğretmenleri iki okulda görevlendirdim, Rehber Öğretmen sorununu çözdüm iş oldu bitti denilerek Rehber Öğretmen yokluğu sorunundan kurtulmak mümkün değildir.
Ayrıntılar “'Öğrencinin yüksek yararı gereği' ne yapılmalı?” haberimizde yer almaktadır.
Her Okula Bilgisayar Öğretmeni Atanmalıdır
Öncelikle fatih projesi kapsamında ülkemize buluna yaklaşık 40 bin okulun bilgisayar teknik sitemlerine ve diğer öğretmenlerin bilgisayar kullanımına yönelik destek olmak amacıyla fatih projesin uygulanacağı tüm okullara en az birer adet Bilişim Teknolojileri Öğretmeni norm kadrosu verilmelidir.
Ayrıntılar “MEB, Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerinin normunu ne zaman belirleyecek?” haberimizde yer almaktadır.
MEB, Okullara Yeterli Ödenek Göndermeli, Çevre İmkânlarını Kullan Okulunu Eğitim Öğretime Hazırla Söyleminden Vazgeçmelidir
Okullara gönderilen onarım ödeneklerinin çok az olduğunu ve bu paranın yetmeyeceğini bilen bakanlık; okul aile birlikleri, belediyeler, ticaret ve sanayi odaları, sivil toplum kuruluşları ve diğer mahalli imkânlardan da yararlanılmasını istiyor.
Ayrıntılar “Çevre imkânlarını kullan, okulu eğitime hazırla...” haberimizde yer almaktadır.
Norm Kadrolar Her Belirlendiğinde Sonuçlar Öğretmenlere Tebliğ Edilmelidir
Öğretmenler norm kadro fazlası olup olmadıkları hakkında bir bilgiye sahip değillerdir. “Norm kadrolar her belirlendiğinde sonuçlar Öğretmenlere tebliğ edilmelidir” haberimizde dile getirdiğimiz şekilde norm kadroların okulda bulunan öğretmenlere imza karşılığında duyurulması gerekmektedir. Fakat bu duyuru işlemi hiçbir zaman yapılmamaktadır. Yönetmeliğe duyuru yapılmasını zorunluluk haline getiren bir madde eklenmesi yerinde olacaktır. Çünkü öğretmenlerin norm kadro fazlası olduğunu öğrenmesi yer değişikliğinde bulunmak için harekete geçmesi açısından ve norm kadrolarında yapılan hilelerinde fark edilmesi için çok büyük önem arz etmektedir.

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Nis 2013 00:44:32
....................


Özür Durumu Olan Öğretmenin İlçe Dışına Görevlendirilmemesi Gerekmektedir
Norm kadro fazlası öğretmenlerin yer değiştirmelerinde; öncelikle görevli oldukları yerleşim yerindeki ya da ilçedeki eğitim kurumları olmak üzere il içinde alanlarında norm kadro açığı bulunan eğitim kurumlarına özür durumları dikkate alınarak atanırlar kuralı uygulandığından, özür durumu olan norm kadro fazlası öğretmenlerin bulundukları yerleşim yeri ya da ilçe dışındaki bir yere atanması veya görevlendirmesi yönetmeliğe göre mümkün olmadığından yeni eklenen Ek 1. madde kapsamındaki görevlendirmelerde bu duruma açıklık getirmesi yani yeni eklenen Ek 1. madde içeriğine “özür durumları olan norm kadro fazlası öğretmenler hariç” ibaresinin eklenmesi daha uygun olacaktır.
MEB, Norm Kadro Fazlası Öğretmenlerin Yer Değiştirmeleri Konusunda Kapsamlı Bir Genelge ve Atama Dönemlerinde Kılavuz Çıkarmalıdır
Norm kadro fazlası Öğretmenlerin atama dönemlerinde İl Milli Eğitim Müdürlüklerinde uygulama birliği bulunmamaktadır. Uygulama birliğinin sağlanması, okul ve kurumlarda yönetim, eğitim ve öğretim hizmetlerinin gerekli ve yeterli personelce yürütülmesi, Personel boyutunda atıl kapasite yaratılmaması, var olan atıl kapasitenin ihtiyaç duyulan okul ve kurumlara yönlendirilmesine zemin oluşturarak verimliliğe dönüştürülmesi için MEB acilen Norm kadro fazlası öğretmenlerin yer değiştirmeleri konusunda kapsamlı bir genelge çıkarmalıdır.
Ayrıntılar “Norm kadro fazlası öğretmenler hakkında yapılacak işlemler” , “MEB, Norm kadro fazlası öğretmenlerin resen atanma işlemlerini ertelemelidir”, “Norm kadroda Konya ve Hatay iki il iki farklı uygulama”, “Mersin MEM; Norm fazlası öğretmenler için yer değiştirme kılavuzunu yayınladı” ve “MEB'in beceriksizliği; norm kadro fazlası öğretmen atamaları” haberlerimizde yer almaktadır.
Özür Durumu Olan Norm Kadro Fazlası Öğretmenlerin İlçe Dışına Resen Atanmamaları İçin Genelge Yayınlanmalıdır
"Özür durumunuza rağmen resen atandıysanız dava açın" haberimizde özür durumu olan öğretmenlerin norm kadro fazlası oldukları gerekçesi ile resen atanamayacakları hususunu mevzuat açısından incelemiş ve bu nedenle açılacak davaların kazanılacağını vurgulamıştık.
Ayrıntıla “Norm fazlası re'sen atamaya yürütmeyi durdurma kararı” , “Mahkeme, norm fazlası öğretmenin atama işlemini iptal etti”, “Yargı: Özür durumu olan öğretmen, norm kadro gerekçesiyle resen atanamaz” ve “Özür durumu dikkate alınmayan öğretmen, norm kadro gerekçesiyle resen atanamaz” haberlerimizde yer almaktadır.
Okul Öğretmeni Tarafından Dersler Doldurulmadan Ücretli Öğretmene Ders Verilemez
İdare öğretmene, 15 saat ek dersin 6 saati zorunlu 9 saatini ücretli öğretmene veriyorum diyemez. Çünkü Yönetici Ve Öğretmenlerinin Ders Ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararın “Ders ücreti karşılığında görevlendirme” başlıklı, 9. maddesi ücretli öğretmen görevlendirmeyi “Öğretmen sayısının yetersiz olması hâlinde” şartına bağlamaktadır.
Okulun elinde öğretmen var iken ve öğretmen derse girmek istiyor iken (öğretmen istemiyorsa verilmez) öğretmenin girebileceği 9 saat isteğe bağlı dersin ücretli öğretmene verilmesi mevzuata aykırıdır. MEB bu konuda ilgili kurumları uyarmalıdır.
Ayrıntılar “Okul öğretmeni tarafından dersler doldurulmadan ücretli öğretmene ders verilebilir mi?” haberimizde yer almaktadır.
Bölüm, Atölye, Tesis ve Lâboratuar Şefleri Yönetici Norm Kadrosundan Sayılmalıdır
Bölüm, Atölye, Tesis ve Lâboratuar Şefleri, norm kadro yönetmeliğinin “Bölüm, Atölye ve Laboratuar Şefi Norm Kadrosu” başlıklı 14. maddesindeki; “Öğretmen norm kadrosu içinde değerlendirilmek üzere, eğitim kurumlarında olması gereken bölüm, atölye ve Laboratuar şefi norm kadrosu, 4 üncü maddede belirtilen tanımlara uygun olarak Bakanlıkça saptanan ölçütlere göre ayrıca belirlenir.“ hükümlerine göre öğretmen norm kadrosu içerisinde değerlendirilmektedir.
Bölüm şeflerine yönetici norm kadrosu verilmeli, 6 saat maaş karşılığı derse girdirilerek geri kalan zamanlarda bölümün işlerini takip etmelidir. Bu sayede teknolojideki yeni gelişmeler okullarımız adapte edilebilir. Teknik okullarımız bu sayede gelişir.
Ayrıntılar “Bölüm Şefleri, öğretmen mi yönetici mi?” ve “Endüstriyel Teknik Öğretim Yapan Okullardaki Bölüm Şefi Sorunu” haberlerimizde yer almaktadır.
Pansiyonlu okullarda görev yapan öğretmenlere de ek puan verilmedir
YİBO’lar da görev yapan kadın öğretmenlerimize bu okullarda görev yaptıkları her yıl için ayrıca on puan, erkek öğretmenlerin hizmet puanlarına da bu okullarda görev yaptıkları her yıl için ayrıca altı puan verilmektedir. Pansiyonlu okullarımızda görev yapan öğretmenlerimize bu puanlar verilmemektedir. Yönetmelik maddesine Yatılı ilköğretim bölge okullarında ve pansiyonlu okullarda ibaresi eklenerek pansiyonlu okullarımızda görev yapan pansiyonda nöbet tutan belletici olarak görev yapan öğretmenlerimizde bu haktan faydalanmayı hak etmektedir.
Ayrıntılar “Pansiyonlu okullarda görev yapan öğretmenlere de ek puan verilmedir” haberimizde yer almaktadır.
MEB, İki Yıla Bir Kademe Hakkında Açıklama Yapmalıdır
MEB; kalkınmada 1 inci derecede öncelikli yöreler kapsamında olan illerdeki zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen veya öngörülmeyen eğitim kurumuna 6.5.2010 tarihinden sonra ilk atama ile atanan öğretmenlere iki yıla bir kademe verileceğini açıkladı. Daha önceden zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen okullara atananlar iki yıla bir kademe alıyordu.
MEB “MEB'den iki yıla bir kademede 'U' dönüşü” haberimizde yayınladığımız görüş yazısı ile kalkınmada 1 inci derecede öncelikli yöreler kapsamında olan illerdeki zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen veya öngörülmeyen eğitim kurumuna 6.5.2010 tarihinden sonra ilk atama ile atanan öğretmenlere iki yıla bir kademe verileceğini açıklamıştır.
Daha önceden zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen okullara atananlar iki yıla bir kademe alıyordu.
MEB bu konudaki görüşünde ısrarlı ise kalkınmada 1 inci derecede öncelikli yöreler kapsamında olan tüm illere bu yazıyı göndermelidir.
MEB, Anadolu Statülü Okullardaki Keşmekeşe Son Vermelidir
Danıştay kararları üzerine Anadolu statülü okullara sınavsız atanan öğretmenlerin norm kadro fazlası olması gerektiğine dair MEB'nın görüş yazısını “Norm kadro fazlası öğretmenlerin belirlenmesine dair MEB yazısı” haberimizde yayınlamıştık.
Buna rağmen; Millî Eğitim Bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün 07.11.2012 tarih ve 153122 sayılı yazısına göre Fen ve Anadolu liselerine öğretmen atamaları başlamış ve bu yazıya göre de şu anda sınavlı ya da sınavsız olarak Anadolu Lisesinde görev yapan öğretmenlerin tamamına Anadolu Lisesi öğretmeni statüsü verilmiştir.
MEB yargı kararlarına uyarak dönüştürülen okullardaki öğretmenlerin haklarını koruyarak bu keşmekeşe son vermeli bu sorunu çözmelidir.
Ayrıntılar “Norm kadro fazlası öğretmenlerin belirlenmesine dair MEB yazısı” , “Anadolu statülü okullarda norm kadro fazlası öğretmenlerin belirlenmesi” , “Anadolu liselerinde kim norm kadro fazlası olacak?” ve “Anadolu Lisesi öğretmenliği yargı süreci nasıl olur?” haberlerimizde yer almaktadır.
MEB, Zorunlu Yer Değişikliklerini Cezalandırma Aracı Olarak Kullanmamalıdır
29.06.1930 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 1702 sayılı “İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun”un, 19.01.1943 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 4357 sayılı “Hususî İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimaî Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun”un ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunun hiçbir yerinde zorunlu yer değişikliği ile ilgili bir ceza bulunmaktadır.
MEB zorunlu yer değişikliklerini bazı özel durumlarda uygulamalı, bunu da uygulama birliği sağlamak adına tüm yetkililere bildirmelidir.
Ayrıntılar “Aynı olaydan hem maaş kesim cezası hem de yer değiştirme cezası verilemeyeceğine dair karar” ve “Zorunlu görev yeri değişiklikleri öğretmenler için, bir cezalandırma aracı olarak kullanılabilir mi?” haberlerimizde yer almaktadır.
Öğretmenlerin Geçici Görevlendirmelerindeki Çelişkili Mevzuat Düzeltilmelidir
Öğretmenlerin Ders Ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararının “Kadrosunun bulunduğu okul ve kurum dışında görevlendirilme” başlıklı, 20. maddesi 2. fıkrasına göre; Norm kadro fazlası öğretmenler öncelikle isteklilerden, istekli bulunmaması durumunda ise hizmet puanı en az olandan başlamak suretiyle görev yerlerinin bulunduğu veya ikamet ettikleri belediye sınırları (büyükşehirlerde büyükşehir belediyesi) içinde kalmak kaydıyla görevlendirilmektedirler.
Fakat Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine göre; Norm kadro fazlası öğretmenler Yönetmeliğin Ek 1. maddesindeki ”Herhangi bir branşta norm kadro fazlası bulunan illerde fazla bulunan branşta ek ders ücreti karşılığında görevlendirme yapılamaz, vekil öğretmen çalıştırılamaz.” hükümleri çerçevesinde başka ilçelerdeki boş kadrolara geçici görevlendirilmektedirler. Şimdi bu mevzuatın hangisi doğru Bakanlığın bu konuda düzenleme ve açıklama yapması gerekmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı ve Bakanlık dışındaki devlet kurumlarında ihtiyaca binaen görevlendirmelerde öğretmenlerin norm kadro fazlası olması şartı getirilmelidir.
Ayrıntılar “Öğretmenlerin geçici görevlendirilmesinde çelişkili mevzuat” ve “Öğretmenler hangi hallerde geçici görevlendirilebilir?” haberlerimizde yer almaktadır.

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Nis 2013 00:45:48
...................

Norm Kadro Fazlası Öğretmenlerin MEB ve Bakanlık Dışındaki Devlet Kurumlarında Maaş Karşılığı ve Ek Ders Karşılığı Görev Yapabilmelerine Yönelik Yeni Yapılar Oluşturulmalıdır
Örneğin okul kütüphanelerinde veya devlet kütüphanelerinde, müzelerde, yurt ve pansiyonlarda, gençlik ve spor genel müdürlüklerinde, aile ve sosyal politikalar bakanlığına bağlı kurumlarında, devlete bağlı huzur ve bakımevlerinde, devlete bağlı kreşlerde norm kadro fazlası öğretmenler görevlendirilerek maaş ve ek dersleri ödenmelidir. Bu çözüm özür durumunda yaşanan kontenjan sorunlarını da ortadan kaldıracaktır.
Zorunlu Yer Değiştirmeye Tabi Personelin Eşine Norm Kadro Uygulanmaz
Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına Dair Yönetmeliğinin 9. maddesindeki "İlgili mevzuatı uyarınca zorunlu yer değiştirmeye tabi tutulan eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfı, mülki idare amirliği hizmetleri sınıfı ve Emniyet Hizmetleri Sınıfına giren Memurlar, Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup subay ve astsubaylar, hâkim ve savcılar ile bu Yönetmeliğin ek 1 inci maddesi kapsamına girenlerin görev süresiyle sınırlı olmak üzere atandıkları yere, memur olan eşinin atanmasında mevzuatı uyarınca yürürlüğe konulan norm kadro sayılarına ilişkin hükümler uygulanmaz." hükmü nedeniyle kurumların hizmet puanı veya kadro yetersizliği gibi mazeretler ileri sürerek zorunlu atamaya tabi personelin memur olan eşini atamama veya ücretsiz izin almaya dolaylı olarak zorlama gibi bir yola başvuramaz. MEB bu konuda uygulama birliği sağlamalıdır.
Ayrıntılar “MEB, ilk eş durumu davasını kaybetti” haberimizde yer almaktadır.
MEB, Geçici Yönetici Görevlendirme Genelgesini Acilen Çıkarmalıdır
Geçici görevlendirmeleri düzenleyen ve okul dışından görevlendirmelere olanak sağlayan 2003/70 nolu Genelge Danıştay'ca iptal edilmiştir o gün bugündür, MEB,bir türlü yeni genelge çıkarmamıştır. MEB Bürokrasinin ana sorunu olan geçici görevlendirmelerin zorunlu hallerde yapılabilmesi ve objektif bir kritere bağlanması açısından 10 yıldır çıkarılmayan genelge bir an önce çıkarılmalıdır.
Ayrıntılar “MEB, yeni geçici yönetici görevlendirmeleri genelgesini ne zaman çıkaracak?” ve “MEB bürokrasisinin ana sorunu: Geçici görevlendirme” haberlerimizde yer almaktadır.
Sınava Dayalı Yönetici Atama Talepleri Yönetmelik Düzenlenerek Karşılanmalıdır
28 Şubat 2013 tarih ve 28573 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama Ve Yer Değiştirme Yönetmeliği Yönetmeliğinin göre hak, hukuk, kamu yararı yâda hizmetin gereği ilkelerine aykırı hükümleri değil teknik olarak atama yapılamayacağını “Bu yönetmeliğe göre atama yapılamaz” haberimizde ayrıntısı ile açıklamıştık.
Yeni yayınlanan yönetmelikle rektörlük atama modeline geçilmiş ve sözlü sınava yeniden dönülmüştür. Bu yönetmelikle atama yapılabilmesi için öncelikle yönetmelikteki teknik hataların giderilmesi gerekmektedir. Sonrasında ise her kurumun tek tek duyuruya çıkarılması ve atama yapıldıktan sonra diğer kurumlar için tek tek duyuruya çıkılarak atamaların yapılması gerekmekte veya tercih sayısının teke düşürülmesi gerekmektedir.
Fakat “Danıştay, kameralı kayıt olmadığı için, sözlü sınavda başarısız sayılma işlemini iptal etti.” haberimizde yer verdiğimiz için sözlü sınavda kayıt yapılması zorunluluğu yönetmeliğe konulmadığı için atama yapılsa bile atamalar sözlü sınava itiraz eden adaylar tarafından açılacak davalarda iptal edilecektir.
Yönetmelikteki sorunlar acilen giderilerek sınava dayalı yönetici atama talepleri karşılanmalıdır.
Ayrıntılar “MEB'de kurulan yönetici atama komisyonu işin ehli mi?” , “Sınava dayalı yönetici atama talepleri” haberlerimizde yer almaktadır.
MEB, Tüm Eğitim Çalışanlarının Çocuklarının Bursluluk İmkânlarında Faydalanabilmesi İçin Düzenleme Yapmalıdır
Her yıl Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan ve asıl amacı yoksul ve başarılı öğrencilere maddi bir katkı sağlamak olan Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavında yoksul olma kriteri özellikle öğretmen çocukları için söz konusu olamamaktadır.
Sınava girebilmek için aranan ön koşul bir ailenin yıllık gelir toplamından fert başına düşen net miktardan dolayı özellikle öğretmen çocukları bu sınırın üzerinde kaldığı için sınava başvuru yapamamışlardır. MEB, bu uygulamasında vazgeçmeli tüm eğitim çalışanlarının çocuklarının bursluluk imkânlarında faydalanabilmesi için düzenleme yapmalıdır.
Ayrıntılar “Nedir bu öğretmen çocuklarının bursluluktan çektiği!” , “Bursluluktan yararlanmak için gelirini düşük gösteren öğretmenlere inceleme” haberlerimizde yer almaktadır.
Sağlık Meslek Lisesi Meslek Dersi Öğretmenlerinin Norm Kadro ve Yan Ödeme Sorunları Çözümlenmelidir
Sağlık Meslek Liselerinde norm kadro hesabı yapılırken 10.08.1999 tarih ve 23782 sayılı Resmî Gazete'de Yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı’na Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmeliğin “Genel Bilgi ve Meslek Dersleri Öğretmeni Norm Kadrosu” başlıklı 11. maddesindeki hükümlerine göre 21 saate bir öğretmen üzerinden Temmuz 2012 tarihli norm kadro tespit çizelgelerinde norm kadrolar belirlenmiştir.
Ardından aynı yönetmeliğin “Atölye ve Laboratuvar Dersleri Öğretmeni Norm Kadrosu” başlıklı 12. maddesindeki hükümlerine göre işlem yapılmış 40 saate bir öğretmen üzerinden Ekim 2012 tarihli norm kadro tespit çizelgelerinde norm kadrolar belirlenmiştir. Bu nedenle Sağlık Meslek Liselerinde yüzlerce öğretmen norm kadro fazlası olmuştur.
Öncelikle norm kadroların önce alan değiştirme döneminde 21 saate 1 öğretmen, norm kadro fazlası öğretmenlerin belirlenme işlemlerinde ise 40 saate bir öğretmen olarak belirlenmesinden dolayı 4 öğretmen birden bire norm kadro fazlası durumuna düşmüşlerdir. Ayrıca Yaklaşık 1,5 ay önce ihtiyaç var diye birçok öğretmen alan değiştirerek bulunduğu Sağlık Meslek Lisesinden diğer Sağlık Meslek Liselerine atanmasına rağmen alan değiştirme nedeniyle de birçok öğretmen norm kadro fazlası olmuşlardır.
Sağlık Meslek Liselerindeki bu köklü değişiklikten kaynaklanan sorunların çözümü için norm kadro fazlası öğretmenlerin resen atanmalarında haksızlığa neden olunmaması için resen atanma işlemlerinin uzun bir süre ertelenmesi fakat isteğe bağlı atamaların yapılması gerekmektedir.
Ayrıca Sağlık Meslek Dersleri öğretmenleri ilave eğitim öğretim tazminatından faydalanabilmesi için gerekli tüm şartları taşıyor olmasına rağmen hala bu haktan faydalanamamaktadır.
Ayrıntılar “MEB; Sağlık alanı öğretmenlerinin haftalık ders saati sayılarını açıkladı” ve “MEB; SML'ledeki norm kadro fazlası öğretmen atamalarını yapmayın” haberlerimizde yer almaktadır.
MEB, Öğrenci Devamsızlıkları Sorunu Çözmelidir
Okul yöneticilerin öğrenci velilerine rahatlıkla mesaj atabilmesi için Bakanlığın acilen E-Okul Rapor Kaydetme (Export Report) kısmını devamsızlık için aktif hale getirmesi gerekmektedir.
Ayrıntılar “Öğrenci devamsızlıklarının sorumlusu MEB’dir” haberimizde yer almaktadır.
MEB, Öğrencilerin Üniversite Sınavları Öncesi Rapor Sorununu Çözmelidir
Öğrencilerin üniversite sınavları öncesi rapor aldıkları düşünülürse MEB tarafından; okulun öğrencinin bilgi eksikliğini giderici çalışmalarda onların ders içinde ve dışında desteklenmesi, Derslerde öğrencileri üniversite sınavlarına hazırlayıcı etkinliklere yer verilmesi, Öğrenci ve velilerle eğitici nitelikli toplantılar yapılması, Yönetmeliğin 40. maddesine göre devamsızlıkla ilgili Öğrenci ve velilerin bilgilendirilmesi, Gerçek dışı beyanla rapor alınmasının ahlaki olmayacağı konusunda rehberlik ve yönlendirme yapılması istenmektedir.
MEB tarafında sunulan çözüm önerilerinin hiç birisinin işe yaramadığı ortadadır. Bu rapor sıkıntısının faturası ise yönetici ve öğretmenlere kesilmekte, yöneticilere soruşturmalar açılmakta, öğretmenler ise ücretinden olmaktadır. Sorunun çözümü basittir. MEB geçmişte olduğu gibi bir genelge yayınlayarak belirli bir süre öğrencileri izinli saymalıdır.
Ayrıntılar “Öğrenci raporlarında, MEB'in çözümleri yetersiz” haberimizde yer almaktadır.
Öğretmenlerin 2011 Yılından Önce Alınmış Oldukları Ödül Belgeleri Geçerli Sayılmalıdır

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Nis 2013 00:46:15
.................


Yönergelerle Öğretmenlere verilen Başarı belgesi, üstün başarı belgesi ve ödül olarak 6111 sayılı kanunla taşınmıştır. Bu nedenle Teşekkür Belgesi, Başarı Belgesi olarak isim değiştirmiştir. Öğretmenlerin 2011 yılından önce alınmış oldukları ödül belgeleri Yönetici atamada kullanılması gerekmektedir.
Bunun sağlanması için mevcut Yönetici Atama Yönetmeliğinde; Teşekkür Belgesi = Başarı Belgesi, Takdir Belgesi = Üstün Başarı Belgesi, Aylıkla Ödül = Ödül
Ayrıntılar “2011 yılından önce alınmış olan ödül belgeleri Yönetici atamada kullanılabilir mi?” ve “Eski ödüllerin yeni ödüllerle ilişkilendirilmesi" haberlerimizde yer almaktadır.
Öğretmenlerin Emeklilik İşlemleri Haziranda Sonlandırılmalıdır
Öğretmenlerin emeklilik işlemleri Ağustos hatta Eylül ayına sarkmakta özellikle il içi ve özür grubu yer değiştirmelerinde ilişikler kesilemediğinden bu yerler boş gösterilememektedir. En azından eylül ayından önce Emekli olanlarda hesap edilerek extra bir il içi sırasının çalıştırılması daha yerinde olacaktır.
Ayrıntılar “MEB'in, norm kadro, atama ve yer değiştirmede yapması gerekenler” haberimizde yer almaktadır.
Öğretmenlerin Emekli Olmalarını Özendirecek Yeni Yapılar Oluşturulmalıdır
Bakanlığa bağlı resmî eğitim kurumlarında yıllar itibarıyla;
2003'de 24.190,
2004'de 23,999,
2005'de 28.173,
2006'da 19.135,
2007'de 19.051,
2008'de 15.338,
2009'da 10.112,
2010'da 9.510 ve
2011'de 7.645 (31.08.2011 tarihi itibarıyla) olmak üzere toplam 157.153 öğretmen emeklilik, istifa ve diğer nedenlere bağlı olarak ayrılmıştır.
Yukarıdaki sayılara göre her geçen yıl emekli olan öğretmen sayısı azalmaktadır.
Emekliliği hak ettiği halde emekli olmayan ve bazı çevrelerce “yeni atamaların önünü kapatmakla” eleştirilen öğretmenlerin emekli olmama nedeni emekli olduklarında maaşlarının %50 azalmasıdır.
Öğretmenlerin emekli olmalarını özendirecek yeni yapıların oluşturulması ile norm kadro fazlası öğretmenlerin eritilmesi ve yeni atanacak öğretmenlere kadro açılması sağlanacaktır.
Bulunduğu ilde kendi branşında norm kadro fazlası olan öğretmenlerin yaş sınırı aranmaksızın emekli olmasını sağlayacak ve emekli maaşlarının düşmesini engelleyecek yeni yapılar kurulmalıdır.
Daha önce bazı kurumlarda hayata geçirilen ve olumlu sonuç alınan bir uygulama bulunmaktadır. Emekliliği dolan personel, emekli ikramiyesi yüzde 20 veya yüzde 30 oranında zamlı verilerek, emekliliğe teşvik edilmektedir.
MEB Dışındaki Devlet Kurumlarına Geçiş Yapmak İsteyen Öğretmenlerin Talepleri Diğer Bakanlıklarla Koordineli Olarak Değerlendirilmelidir
Öğretmen ihtiyacın olduğu dönemlerde Ziraat Fakültesi, İktisat Fakültesi, Veterinerlik Fakültesi ve Kamu Yönetimi Bölümü mezunları öğretmen olarak atanmışlardır. Bu öğretmenler zaman içerisinde tecrübe kazanarak öğretmenlik mesleğinde başarılı da olmuşlardır.
Branşları dışında öğretmen olarak atananlardan istekli olanlarını bulundukları ilde veya tercih ettikleri ildeki branşlarına uygun bakanlıklara geçişini veya becayişlerini kolaylaştırmak için bir çalışma başlatılması gerekmektedir.
Daha önceki dönemlerde alanları dışında öğretmen olarak atananlardan, alanları ile ilgili başka kurumlara atanmak isteyenlere, bu kurumların da istemeleri halinde görevli oldukları ilde, alanında öğretmen ihtiyacı da dikkate alınarak muvafakat verilmelidir.
Zorunlu Hizmete Zorunlu Hizmet Tazminatı Ödenmelidir
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ile mahrumiyet bölgelerinde öğretmen açığının kapatılabilmesi için bu bölgelerin cazip hale getirilmesi, öğretmenlerin buralarda çalışmasının özendirilmesi gerekmektedir.
Öğretmen ihtiyacının karşılanması amacıyla, zorunlu hizmet bölgelerinde istihdam edilen öğretmenlere, illerin veya yerleşim yerlerinin sosyal, ekonomik, kültürel ve ulaşım imkânları dikkate alınarak kalkınmada öncelikli hizmet tazminatı verilmesi gerekmektedir.
Belirlenen hizmet alanlarından 1. hizmet bölgesi alanlarına zorunlu çalışma yükümlülüğü kapsamında atananlara 1 brüt asgari ücret, 2. hizmet bölgesi alanlarına zorunlu çalışma yükümlülüğü kapsamında atananlara 1,5 brüt asgari ücret 3. hizmet bölgesi alanlarına zorunlu çalışma yükümlülüğü kapsamında atananlara 2 brüt asgari ücret tutarında zorunlu hizmet tazminatı ödenmelidir. Bu bölgelere isteğe bağlı olarak atatan ve bu kapsamda görev yapmakta olanlara tazminat tutarlarının ½'si oranında zorunlu hizmet tazminatı ödenmelidir.
Şuan, 2547 sayılı Kanuna tabi akademik personele, geliştirme ödeneği adı altında verilen ödenek bu amaca matuf olup, benzer bir düzenlemenin istihdam zorluğu çekilen tüm hizmet sınıflarına getirilmesinde bir mahzur bulunmamaktadır.
Köy ilköğretim okullarında çalışan öğretmenlere köyde çalıştırmayı özendirecek belirli bir miktar tazminat ödenmelidir.
MEB, Artık Becayişe İzin Vermelidir
Norm kadro, zorunlu hizmet, hizmet puanı gibi birçok unsurdan dolayı öğretmen nakil işlemlerine bir standart getirilmiş olsa da, bu uygulamalar nedeniyle nakil işlemleri büyük ölçüde de sınırlanmıştır. Bu sınırlamaya, "becayişe izin verilmemesi" uygulaması da eklenince, nakil işlemlerinin gerçekleştirilmemesinden kaynaklanan büyük bir hizmet kaybı meydana gelmektedir. MEB'in artık bu anlamsız uygulamaya bir son vermesi gerekmektedir.
Ayrıntılar “MEB, Artık Becayişe İzin Vermelidir” haberimizde yer almaktadır.
Norm Kadro Modülü Norm Kadro Yönetmeliğinde Belirtilen Kriterlere Göre Otomatik Normları Belirlemelidir
Kontenjan modülüne normlar girilirken ders saati sayısına göre normları sistem otomatik belirlemelidir.
Ayrıntılar “MEB'in, norm kadro, atama ve yer değiştirmede yapması gerekenler” haberimizde yer almaktadır.
MEB, Öğretmenlere Mesai Saatleri Dışında Aylık Karşılığı Ders Görevi Verilmemesi Hakkında Görüş Yayınlamalıdır
Öğretmenlere "Aaylık karşılığını doldurmuyorsunuz" denilerek zorla alanı içinde veya dışında mesai saatleri dışında yani yarıyıl ve yaz tatillerinde, cumartesi ve pazar günleri ile saat 18.00'den sonra başlayan öğretim faaliyetlerinde yukarıda açıkladığımız mevzuat hükümlerince aylık karşılığı ders verilmesine imkân bulunmamaktadır.
Ayrıntılar “Öğretmenlere mesai saatleri dışında aylık karşılığı ders görevi verilebilir mi?” ve ”Öğretmenlerin Aylık ve Ek Ders Karşılığı Derslerine İlişkin Sorulara Cevaplar” haberlerimizde yer almaktadır.
Ders Dışı Eğitim Çalışmalarına Bilişim Teknolojileri De Eklenmelidir
Milli Eğitim Bakanlığı 2010/49 nolu genelgesinde değişikliğe giderek Ders Dışı Eğitim Çalışmalarına Bilişim Teknolojileri uygulamalarını (Web tasarımı ve internet, Masaüstü yayıncılık, Programcılık, Bilgisayar Donanımı vb) da eklemelidir.
Ayrıntılar “Ders Dışı Eğitim Çalışmalarına Bilişim Teknolojileri de eklenmelidir” haberimizde yer almaktadır.
Bilişim Teknolojileri Dersinde Sınıflar Gruplara Ayrılmalıdır
Bilişim Teknolojileri Dersi Öğretim Programının hedeflenen amaçlara ulaşması için sınıf ortamlarının düzenlenmesi gerekmektedir.
Bu nedenle Teknoloji ve Tasarım Dersi gruplara ayrılmalı ve norm kadrolar bu gruplar göz önüne alınarak belirlenmelidir.
Ayrıntılar “Bilişim Teknolojileri dersinde sınıflar gruplara ayrılmalıdır” haberimizde yer almaktadır.
Bilişim Teknolojileri Dersi Saatleri Artırılmalıdır
MEB; ilköğretim okullarının 4 ve 5. sınıflarında bulunan Bilgisayar dersinin haftalık ders saati sayısı azaltılmış, 6, 7 ve 8. sınıflarındaki Bilgisayar dersi seçmeli ders hâline getirilmiştir.
Ayrıntılar “MEB; Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri hakkında kamuoyunu yanlış bilgilendirmektedir” haberimizde yer almaktadır.
Bilişim Öğretmenlerinin Genel Sorunları Çözümlenmelidir
Dersin Eğitim Hayatına Girmesi,
Sınıf Var, Öğretmen Yok,
Öğretmen Var, Program Yok, Kitap Yok,
Öğretmen Sayısı Arttı, Ders Sayısı Azaldı,
Program Yenilendi, Sınıflar Eskidi,
Ders Sayısı Arttı Not Gitti,
Donanım Ucuzladı, Ders Neredeyse Kaldırıldı,
Bilgisayarlı Eğitim Kampanyaları Yerini Bilişime Gerek Yok Çalışmaları,
Ders Sayısı Arttı, Program Geldi, Şimdi de Seçil(eme)me,
Dersin Etkisini Arttırmak İçin Düzenlemeler Yapamadık!
Oysaki Bilişimde Gelecek Var!
Başlıkları altında bilişim teknolojileri dersin eğitim hayatımıza girmesi ve ardından önemsizleştirilmesini konu alan ve Bilişim Teknolojileri Eğitimcileri Derneği tarafından hazırlanan "Ne Oldu Ne Oluyor Ne Olacak?" kitapçığı için tıklayınız.
Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerine Yönetici Atamada Ek Puan Verilmelidir
Bilişim teknolojileri öğretmenlerine; 1-Kız teknik ve meslek liseleri ile mesleki ve teknik eğitim merkezi yöneticiliklerine atanmak isteyen Yönetmelik eki EK?4'ün 1. maddesi (a) bendine göre,
2-Ticaret meslek liseleri ile mesleki ve teknik eğitim merkezi yöneticiliklerine atanmak isteyen Yönetmelik eki EK?4'ün 1. maddesi (c) bendine göre ek puan verilmemektedir.
Ayrıntılar “Bilişim Teknolojileri öğretmenlerine yönetici atamada ek puan verilsin” haberimizde yer almaktadır.
Din Kültürü Öğretmenlerinin Yönetici Atanma Sorunu Giderilmelidir
İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenlerinin de, yönetici olarak İmam Hatip Ortaokullarını/Liselerini istemeleri halinde aynı ek puanların verilmesi için yeni yönetmelikte düzenleme yapılmalıdır.
Çünkü; ilköğretim din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri İmam Hatip Liselerine yönetici ve öğretmen olarak atanabilmektedirler.
Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin İmam-Hatip Liselerine müdür olarak atanmalarında herhangi bir engel bulunmadığına dair 27.01.2010 tarih ve 5039 sayılı görüş yazısı yayınlamıştır.
Ayrıntılar “Din Kültürü Öğretmenlerinin yönetici atanma sorunu giderilmeli” haberimizde yer almaktadır.
MEB veya MEM Tarafından Uygulanan Projelerde Öğretmenler Görevlendirilemez
Okullar Hayat Olsun Projesinde Öğretmenlere istemeleri halinde mesai saatleri İçinde ve dışında yani yarıyıl ve yaz tatillerinde, cumartesi ve pazar günleri ile saat 18.00'den sonra başlayan öğretim faaliyetlerinde ek ders karşılığı görev verilmesine mevzuat hükümlerince imkân bulunmadığı gibi aylık karşılığı görevlendirilmelerine de imkân bulunmamaktadır.
Öncelikle Ders Ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar'ın “Yetiştirme, okuma -yazma ve uyum kursları” başlıklı 8.maddesindeki “Okullar Hayat Olsun Projesi” kapsamında yürütülecek eğitim-öğretim faaliyetlerinin bulunmaması sorununun Bakanlıkça çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Öğretmenlere istemeleri halinde mesai saatleri içinde veya dışında yani yarıyıl ve yaz tatillerinde, cumartesi ve pazar günleri ile saat 18.00'den sonra başlayan öğretim faaliyetlerinde ek ders karşılığı görev verilmesine yukarıda açıkladığımız mevzuat hükümlerince imkân bulunmadığı gibi aylık karşılığı görevlendirilmelerine de imkân bulunmamaktadır.
Ayrıntılar “Okullar Hayat Olsun Projesinde, öğretmenler görevlendirilemez” haberimizde yer almaktadır.
Öğretmene Verilen Sözler Yerine Getirilmelidir
2010 Yılında Bundan Yaklaşık İki Yıl Önce 18. Milli Eğitim Şurası Genel Kurulu'nda 24 Kasım Öğretmenler Günü'nün Kutlandığı Ay Öğretmenlere Birer Maaş İkramiye Verilmesi Ve Ek Ders Saat Ücretinin 12 TL’ye Çıkarılması Önerisi Benimsendi.
Her öğretmenler günü öncesinde verilen sözler tutulsaydı, 2005 yılında ek dersler 10 TL 2010 yılında ek dersler 12 TL olacaktı. Ek ders ücretleri şu an 9 TL civarındadır. Buna benzer birçok verilen söz yerine getirilmedi. Öğretmenlere birer laptop verilmesi projesi ve ek derslerden vergi alınmaması ve ek ödeme gibi.
Ayrıntılar “Öğretmenlere birer maaş İkramiye verilecekti” haberimizde yer almaktadır.
MEB, Aşağıdaki Konularda Görüş Yazısı Yayınlamalıdır
“Hizmet puanı aynı olan öğretmenlerden hangisi norm kadro fazlası olacaktır?” , “Öğretmenler idari işlerde görevlendirilebilir mi?” , “Norm kadro içindeki öğretmen başka bir okula görevlendirilemez” , “İsteğe göre norm kadro fazlası belirlenemeyeceğine dair Gaziantep İdare. Mah. Kararı” , “Yargı kararı ile öğretmen veya yönetici okula dönerse norm fazlası kim olur?”, “Norm kadro açığı olmayan okula öğretmen atanabilir mi?” , "Rotasyondan dolayı istifa etmek isteyen okul müdürünün durumu, okuldaki öğretmeni norm kadro fazlası yapar mı?” , “Ders Dışı Hazırlık ve Planlama Görevinin hesabında neler dikkate alınır?” , “Rehberlik/Sosyal Etkinlikler/Sosyal Etkinlik Dersi İle Hazırlık Ve Planlama Görevi Ders Yükünden Sayılır mı?” , “Zorunlu hizmete tabi öğretmenin görev yerinin, isteği dışında zorunlu hizmet öngörülmeyen bir yere değiştirilmesi durumu” , “Öğretmen iken geçici görevlendirilen yöneticiler ne kadar ek ders ücreti alır?” , “Bir vali öğretmenleri ders saati dışında, akşamları veya hafta sonu, zorla çalıştırabilir mi?” , “Aylıksız izinde, askerde, doğum izninde olan norm kadro fazlası öğretmen resen atanır mı?” , “3 ay kurucu okul müdürlüğü yapanlar müdür olarak atanabilir mi?” , “Aynı okulda farklı yıllarda aydan artan sürelerin birleştirilerek hizmet puanı verilebilir mi?” , “Norm kadro fazlası stajyer öğretmenlerin görev yeri değiştirilebilir mi?” konuları ile alakalı olarak MEB görüş yazısı yayınlayarak uygulama birliği sağlamalıdır.
İşte biz sorunları yukarıda sıraladık. Artık top Milli Eğitim Bakanlığında, Bakanlık ister sorunları çözmek için komisyon kurar ister kulak arkası yapar görmezden gelir. Sorunları eksik yazmış olabiliriz, unuttuğumuz, atladığımız sorunlar olabilir. Biz burada özlük hakları ile ilgili sorunları “söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil” hesabından yazmaya çalıştık. Değerli okuyucular elbette ki eğitim sorunları sadece bunlardan ibaret değil. Sizde yorumlarınızla bu sorunlara destek olun, çözüm yolları sunun. Biz sorunları ve çözüm yolarını yazmaya devam edeceğiz, biz, izlemeye devam edin. Saygılarımla.
Ahmet KANDEMİR
Memurlar.net Öğretmenler Bölüm Sorumlusu

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Nis 2013 02:03:47

Performans ödevleri ile velilerin performansını ölçmeyi hedeflemiyoruz (!)


Dilek Özlem KAR





                Her dönem öğrencilerimize proje ve performans ödevleri veriyoruz. Bunlarla öğrencimizi nasıl değerlendireceğiz , bu bir muamma? Bizler de yıllarca ‘’Dönem Ödevi’’ adı altında bu ödevleri yapmıştık. Ve ben her ödevi kendim araştırıp yapıyordum. O zamanlar ödev yapmayı öyle çok seviyordum ki mesleğimi o yıllarda yaptığım o ödevler belirledi. Araştırmayı, öğrenmeyi sevdirmişti bana. Bu yüzden en çok araştırma yapılan bölümü okudum. Öğretmen olmaya o yaşımda karar verdim. Neler yapabileceğimi anlamıştım. ‘’Özgüven’’ kazanmıştım. (Mesleğimi kazandım.)

                Şu ana kadar hiçbir öğrencim ödev hakkında soru sormadı. Ama her gün tören öncesi en az 5 veli ödev hakkında soru soruyor. Ne kadar üzücü değil mi? Performans ve proje ödevlerini öğrenciler değil veliler yapıyor. Bu konudaki rahatsızlığımı veli toplantısında yarım saate yakın konuştum. Gelecek ödev çok kötü dahi olsa öğrencilerin yapmasını söyledim. Ona göre değerlendireceğimi söyledim. Öğrencilerimin azmine, çabasına dokunmak istiyorum ben. Velilerin değil ! Veliler, çocuklarının ödevlerini yaparak onların yaratıcılığını engelliyor. Onlara faydalı olduklarını sanıyorlar, oysa en büyük zarar bu. Haberleri yok (!)

                Bazı öğretmenlerin verdiği ödevler olması gerektiğinden zor. Bunu gördüğümde de kızdığım taraf öğretmenler oluyor. Bizler ödevleri onların yaşlarına uygun bir şekilde seçip, vermeliyiz. Ben bu kuralı şu ana kadar en güzel şekilde uyguladım. Günlerce vereceğim ödev konusunu araştırdım. Öğrencilerimin hepsi şu an ödevlerini olması gerektiği gibi yapıyor. Çünkü ben her gün velilerimi uyarmaya devam ediyorum. Bir velim çocuğunun çiziminin çok kötü olduğunu ve çocuğunun üzüldüğünü söyledi. Ben de onlara herhangi bir masaldan veya kitaptan bulduğu resmi kullanabileceğini söyledim. Yeter ki çocuk o resmi bulsun, kessin, yapıştırsın. Ödeve dokunsun, ödevi okşasın. Ödeve hakim olsun. Kessin, biçsin. Yeter ki o yapsın.

                Haksız mıyım ama? Kırtasiyeye gitsin çocuklar. Gazetelere, dergilere, kitaplara dokunsunlar. Ödev kimi zaman rüyalarına girsin. Ama uğraşsınlar, yaratsınlar. Kendi elleriyle bir şeyler yapabildiklerini görsünler. Velilerimiz sadece yol gösteren taraf olsun. Bilemediklerini gelip öğretmenlerine sorsunlar. Çabalasınlar. Uğraşsınlar. Yeter ki onlar yapsın.

                                                                                                      Dilek Özlem KAR

Çevrimdışı tayper35

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.459
  • 4.225
  • 1.459
  • 4.225
# 14 Nis 2013 02:09:33
Kimden mi bahsediyorum tabiki  de  vefakar öğretmenlerden .Biz öyle bir neslin evlatlarıyız ki yüzyıllarca öğretmenleri baş tacı etmiş, en güzel saygıyı göstermişiz. Bizim eski medreselerden bahsedecek olursak’ tabiki diyeceksiniz şimdi medrese  var mı diye; medrese görevini yapanlar var’ Hocaya hürmet ön planda tutulur, velev ki unutur da edepsizlik yapar diye medrese kapıları küçük yapılırmış nedeni ise eğilerek girsin de hocaya hürmetsizlik etmesin diye.
 
İslam dininde ilmin kapısı olarak  nitelendirilen H.z Ali,  Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum,der.Anne babalar talebelerini medreseye teslim ederken şöyle derlermiş;eti senin kemiği benim diye  bu ifade çocuk için kaçış yolunun olmadığı anlamına gelir ya öğrenecek ya öğrenecektir başka çıkar yolu yoktur.
 
Şimdi ise devletinden tutunda ta öğrenciye kadar herkes hemfikir olmuşlar öğretmeni hor görmeye, öğretmeni ezmeye çalışıyorlar.Nasıl mı?
 
Öncelikle bizim kutsal saydığımız devlet yöneticileri oy çıkarları yüzünden Fen Edebiyat Fakültesinin amacının dışında öğretmen statüsüne yükselttiler sanki mevcut Eğitim Fakültesi öğrencilerini atadılar gibi yanlış anlaşılmasın kimsenin ekmeğinde gözüm yok ama her kurum amacı çerçevesinde iş yapsın değil mi?
 
Birde her yere üniversite açtık diye seçimlerde havalarını attılar sanki maharetmiş gibi.Ve beyefendiler çıkıp küstahça ;Atanamayanlar kendi kabiliyetlerine uygun iş baksınlar diyor .Sanki benim başka mesleğim var ben  17 sene okumuş en güzel yıllarımı okulda geçirmişim nerde kabiliyet olacak ki tabiki anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az. Velhasıl anlamazlar    beyim.
 
Bunla kalsa  iyi ama birde bunun yasal kısmı var öğretmenleri bir sürü prosedürlere boğdular senin evrakların tamam olsun ders anlatma isterse mantık bu. Zaten bu olmasa idi bizde Ay’a falan çıkardık herhalde.Benim öğretmenim elinden herşey alındı;atsa atamaz (yani çok zor) ben atma taraftarı değilim ama bazıları ondan anlıyor ,öğrenciye tokat vursa dayak yasak derler adın dayakçı hocaya çıkar ondan sonra gazetelere manşet olursun maazallah.
 
Birde halk gözüyle irderlersek kimi Anadolu’nun bazı yerleri öğretmenliği kutsal sayarlar ve gerektiği değeri verirler kimileri ise bu işe memuriyet gözüyle bakarlar.  Onlara  göre;oh ne ala öğretmeninin işi kebap her ay maaşı yatar, yer yatar der ve bu işin önemini gözardı ederler.
 
Nerden nereye bir zamanlar baştacı edilenler şimdi ayaklar altında.
 
Siz,  yeni nesil öğretmen olmayın sakın!

Çevrimdışı tayper35

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.459
  • 4.225
  • 1.459
  • 4.225
# 14 Nis 2013 02:14:36
ÖĞRENCİ VE ÖDEV ÇIKMAZI

Ödevler, öğrencilere derste öğrendiklerini pekiştirmek  için verilir. Ödevlerini yapmayan öğrencinin,  öğrendiklerini pekiştirmediği için öğrenmeleri eksik kalır. Bu şekildeki öğrenci , öğretmeninin istediği düzeydeki kazanımları kazanamaz ve ilerideki eğitim-öğretim yaşantısında bu durum onu olumsuz etkiler. Çünkü eğitim hayatımızda, önceki öğrenmelerimizin büyük önemi vardır; bilinenden bilinmeyene ilkesini göz önüne alarak öğretimde ilke ve yöntemleri belirleriz.
 


Ödevlerini yapmayan öğrenci sınıfı da olumsuz etkileyecektir. Arkadaşlarından yapmış oldukları ödevleri isteyebilir ve bu durum arkadaşlarını sıkıntıya sokabilir. Arkadaşları ödevleri vermek istemeyebilir ve bu durumda öğrenciler arasındaki ilişkilerde problem yaşanabilir. Ayrıca öğretmen ödevlerin aynı olduğunu görünce, iki öğrenci içinde sıkıntılı anlar başlayacaktır.
 Ödevini yapmayan öğrenci eğitim sistemini olumsuz etkileyecek, dersin akıp gitmesini önleyecektir. Çünkü önceki öğrenmesini pekiştirmemesinden veya tekrar etmemesinden kaynaklanan sorunlar yaşayacak ve dersin akışı içinde sorular sorarak ya da dinlemeyerek, çevresindeki arkadaşlarına sataşarak dersin işlenişini olumsuz etkileyecek, ders planında aksaklıklara yol açacaktır.
 


Bu davranışı ortadan kaldırmak için öğretmenin öncelikle izleyeceği yol, öğrencinin neden ödevlerini yapmadını öğrenmesidir. Öğrenilen nedeni düzeltmeye yönelik sonuçlar bulunmalı ve uygulamaya konulmadır. Örneğin; öğrenci, ailesi onunla ilgilenmediği için ödevlerini yapmıyorsa, sorunun kaynağı aile olduğu için, öğrencinin ailesiyle görüşülmelidir.
Ayrıca ödevlerini zamanında ve düzenli yapan öğrencilere de pekiştireçler verilerek, ödev yapmanın olumlu bir davranış olduğu öğrenciye sezdirilmelidir. Örneğin, ödevini zamanında ve güzel yapmış olan öğrencilere öğretmenin: “ Ödevlerinizi zamanında yaptığınız ve düzenli yaptığınız için hepinize teşekkür ederim. “ diyerek sınıftaki diğer öğrencilere onları alkışlatması öğrenciler için pekiştireç olacaktır.



Bunun dışında öğrenci ödevlerini yapması gerektiğine inandırılmalıdır. Ve ayrıca, öğrenci ödevlerini yapmakta zorlanıyorsa öncelikle ona uygun ufak ödevler verilmeli ve ödevin boyutu gittikçe arttırılarak öğrenciye ödev yapma alışkanlığı kazandırılmalıdır.

Çevrimdışı tayper35

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.459
  • 4.225
  • 1.459
  • 4.225
# 14 Nis 2013 02:18:16
GÖKKUŞAĞININ SEKİZİNCİ RENGİ

Kasabanın en şirin eviydi bizim evimiz… Pencerenin önünde mis gibi kokan sardunyaları, camgüzelleri, evi gölgesi altına almış; oradan buradan fışkıran asma yaprakları, taze çimen kokusu sonra… Düşünüyorum da nefes alması bile güzel buralarda.
 
  Diyorum ki; hani bir yuvam daha olmasa;  içinde öğretmenimin, arkadaşlarımın olduğu, duymayacağımı bilsem kalemin, silginin, tebeşir tozunun kokusunu; tutupta evden dışarı çıkmayı hayra alamet saymam. Ama yüreğine adını “sevgi” koydukları duygu girmeye görsün, çekip çıkarıyor seni var gücüyle…
 
  İki günlük hafta sonu tatilimde dahi özlemişim sınıfımı. İçeri girer girmez genzimi yakan tebeşir tozunun kokusunu içime çekerken fark ettim bu gerçeği. Belli ki Hasan Amca yine süpürmemiş sınıfları. Demek ki ilk dersimizi yine havada uçuşan toz zerrecikleri ile işleyeceğiz. Kapının büyük bir gürültüyle kapanmasının ardından beynimi meşgul eden düşünceler de sağa sola kaçıştı. Sonrasında insanın gözlerini kamaştıran bir siluet ilişince gözüme anladım ki; sevgili öğretmenim sınıfa girdi. Yüzüne iliştirdiği tebessümüyle, yine tüm güzellikler onda, tüm hayranlıklar bendeydi… “Çocuklar !” dedi.
 
“Bugün; sizler için uygun gördüğüm meslekler hakkında konuşacağım.” Öğretmenimin benim için uygun gördüğü mesleği duyacak olmanın heyecanı çoktan kollarına almıştı beni…
 
 Ön sıradaki uslu arkadaşım Mehmet’e (!) doğru bakarak başladı sözlerine…”Doktor ol!” dedi. ”Bence kendini en iyi bu alanda yetiştirirsin. Hem annen de hasta, sevdiklerine şifa dağıtmak istersin değil mi?” Ömer, kendisi için tavsiye edilecek mesleği merak ediyor gibi görünmüyordu.”Şair ol.” dedi öğretmenim… Ömer’i kıskandım-bir gün onu kıskanacağım hiç aklıma gelmemişti- keşke bu meslek bana öngörülseydi. Ardından avukat, mühendis, mimar, ressam gibi meslekler uygun görüldü başka arkadaşlarıma. Şimdi sıra bana gelmişti… Bunu öğretmenimle, gözlerimizin birbirine değmesinden anladım. İşte yine o gülümseme yüzünde, yine tüm hayranlıklar bende… Yutkundum. İçimde koşturan yaramaz çocukların gürültüsünü bastırmaya çalıştım. Bir kez daha yutkunduğumu hatırlıyorum.”Gökkuşağının sekizinci rengi ol!”diye bir cümle duydum, yutkunmamın akabinde… Gökkuşağının sekizinci rengi mi? Yeni mi çıktı bu da? Hayır canım, mutlaka yanlış anladım! Kahverengi mi olacaktım yoksa gri mi? İnanmıyorum öğretmenim size… Benim için uygun gördüğünüz meslek bu muydu yani? Gökkuşağının sekizinci rengiymiş… Hem de sekizinci rengi!

  Senelerce aklıma işgaller düzenledi o cümle… Yoksa o meslek mi demeliyim? Pencereden yağmuru, hele de yağmur sonrasını seyretmeye tahammülüm yoktu. Adeta gökkuşağından kaçıyordum. Görünce gülesim geliyordu… Kendimi gökkuşağının bir yerlerinde bir renkmişim hayal ediyordum.  Bana da bu yakışırmış ya; sevgili öğretmenim öyle demişti, bundan senelerce evvelinde… Bununla ilgili bir açıklama yapmaması da iyice kızdırıyordu beni yaşım ilerledikçe. Çocukluğumun verdiği masum tavırlardan sıyrıldıkça; öfke çörekleniyordu yüreğimin tam ortasına.
 
  Şimdi gülüyorum… Öğretmenliğime adım atış sürecim gülmekle ağlamak arasında geçti hep. Gökkuşağı mı? Ona hala kızgındım. Ama resim derslerinde renklerini bozarak intikamımı fazlasıyla aldığımı düşünüyorum… Oh olsun! Gökkuşağının sekizinci rengi olmayacaktım elbet, ama artık bir gökkuşağıda olmayacaktı…
 
       Öğretmenimin bir yazısı geçti elime bir süre sonra. Gökkuşağını n sekizinci renginden bahsediyordu. Yutkundum… Büyük bir yanılgıyla karşı karşıya gelmemek için okuyacağım bu yazının bilimsel bir konuyla ilgisinin olması için dua ettim. Ama bu da bir başka yanılgımdı şimdi… Okudukça eridim… Ben artık yoktum… O senelerde öğretmenimin o cümlesini duyarken tebessüm etmediğim için kızdım kendime… Kızım sen ne aptalsın! Bir de gizemli sözleri çözmede ustayım diye geçinirdin!

  Çok geç anlamıştım öğretmenlikte, gökkuşağının sekizinci rengi olabilme potansiyelinin, güzelliğinin ve yüceliğinin olduğunu… Jetonumun köşeli olma ihtimaline bile razıydım; en azından dünya döne döne bir gün o köşelerden biri düşerdi zihnime…
 
  Değirmenden çok sular geçti… Sevgili öğretmenimi o günün şartlarında anlayamadığım için, şimdilerde en büyük tesellim onun istediği gibi, gökkuşağının sekizinci rengi olmuş olabilmemdi. Kahverengi miydim gri mi bilmem ama ‘asıl renkler sonradan eklenirmiş’ dedim,  içimdeki assoliste… 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Nis 2013 10:46:22
   OKUL DENEYİMİNDEN DENEYİMLERİM
 
Shirley Mc Laine der ki :"Saf mantıksal düşünce, dünyayı anlamamız için yeterli değildir. Gerçeğe ilişkin tüm bilgiler deneyimle başlar, deneyimle biter.". Teorinin kuşattığı sistemden sıyrılıp gerçeğe yönelmenin anahtarı oldu bu ders. "Sınıf Öğretmenliği" isim tamlamasını en azından tercih rehberlerindeki puan ve yüzdelik dilim gibi ifadeleri uzaklaştırdı beynimden. Meslek kelimesinin sınırlarına hapsedilmeyecek kadar büyük manaları hissettirdi ve meslekten öte ilkokul öğretmeninin gözünün merceğinin kenarından da olsa bakabildirdi bizi hayatın koşullarına.Hayat Bilgisi dersinin kendisi oldu bu deneyim teorik değil hemde pratikte hayatın deneyimlerinden pay alabildiğin...
İlkokulun ABC olmadığını, 1 2 3 le işlerin bitmediğini, 2+2=4 ün bazen 5 olduğunu bazende 6 olduğunu , sınıfın 50 metrekarelik yer olmadığını öğretti bu uygulama.Teorik tartışmaların boşa çıktığını uygulamaya bakılmasını gerektiğini hissettirdi bana.
 Sınıf Öğretmeni ifadesinin içinin büsbüyük hacimle dosdolu olduğunu kulaklarıma küpe ettiriyor deneyimler. Boşuna söylenmemiş bu tanım" eğitim bireyin kendi yaşantısı(deneyimi) yoluyla kasıtlı ve istendik davranış değişikliği oluşturma sürecidir". Bütün gözlemlerim 3 senelik eğitim fakültesi yaşantıma bedeldi. İstendik yönde davranışın değiştirilmesinin yine kolay olmadığını da burada öğrenmiş oldum.
 Okul Deneyimi disiplinleşti benim idealarımda. Çünkü bütün teoriler düşünceler havada uçuşur ama burada iş içinde gözlem içinde eğitimi öğretimi uygulamak bir ton ansiklopediden daha fazla kitap okuttuyor insanın deneyimlerine...
 Sınıf Öğretmenliği fedakarlık müzesidir, bu müzeden nice eğiticiler geçmiştir bizleri buraya ne zahmetlerle getirdiklerini onlar bizden daha iyi bilir. Hayatında bulamayacağımız notları gösteriyor. Kuramlarda geçmeyen sobalı sınıfları, tebessümünü değişemediğimiz Anadolu çocuklarının yüzünü gösterdi bu ders.
 Velhasılı kelam bu ders bana ders oldu . Sınıf Öğretmenliği sadece Sınıf Öğretmenliği değil Hayatın kendisinin Öğretmenliği ve öğrenciliğidir.
 Saygı ve sevgilerimle...
 
 Utku GÜLÜMSER
 Mersin Eğitim Fakültesi

Çevrimdışı orgetmenim

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 128
  • 3.595
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 128
  • 3.595
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 14 Nis 2013 10:59:56
Öğretmen öğretici olmalıdır bunun dışındaki tüm uğraşları bir kenara bırakmalı kendi alanında neler yapabileceğini tartışmalıdır.

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Nis 2013 01:19:13

    Bir Psikolojik Harp Aracı: Televizyon


İlknur Burcu KESER
 
 
 
Kutuplarda ayı avcıları buzların içine jilet kadar keskin bir baltayı yerleştirir, keskin tarafın üzerine biraz kan sürerlermiş. Bunu bilmeyen ayı gelip kanı yalarken kendi dili kesilirmiş ama kanın tadından dilinin acısını fark edemez ve kendi kanını yalamaya başlarmış. Damarlarındaki kan tükenince de olduğu yere yığılırmış. Avcı da gelip ayının derisini yüzermiş. Avcılar, ayıları kurşunla vurduklarında ayının postu delineceğinden çok para getirmeyeceğini düşündükleri için başvururlarmış bu yola...

Yani, av geçici bir zevkle oyalanırken, avcılar düzeneği öyle sinsice kurarlar ki av yavaş yavaş öldüğünü anlamadan kendi kanını sömürür. Avcı da kendini tehlikeye atmadan, avından en yüksek faydayı sağlayacak şekilde hedefine ulaşmayı bekler. Tıpkı, günümüzün hedefe ulaşmak için kitleleri yavaş yavaş sindirmeye çalışan emperyalistleri gibi!

Emperyalizm, bazen askeri güçle giremediği; topla tüfekle işgal edemediği ülkelerde silahlı işgal dışında yollara başvurur. Bu yollardan en etkilisi “psikolojik harp” yöntemidir. Psikolojik harpte hedef zihinlerdir ve bunun için en çok kullanılan araç ise televizyondur. Çünkü yoksul olan halk olanaksızlıkları sebebiyle evlere tıkılmıştır ve televizyon onlar için en ucuz eğlence kaynağı; emperyalistler için ise bu kitlelere ulaşmanın en kolay yoludur. Ayrıca çeşitli programlar, filmler aracılığıyla gençlere; çizgi filmler aracılığıyla ise çocuklara ulaşmak için uygun bir araçtır. Televizyon kanalları aracılığıyla hedef kitleye yönelik bir çeşit “kültürel soykırım” başlatılır ve toplum giderek kendi kültüründen uzaklaşarak emperyalizmin dayatması olan 'tek kültürlülüğe' doğru yönelir. Sonrasında ise, emperyalist devletler, artık kültürünü aşıladığı toplumu reklamlar aracılığıyla bir 'tüketim toplumu'na dönüştürür. Psikolojik harpte en önemli adım medya sayesinde atılır. Değiştirilen, taraflı verilen ya da suni gündem oluşturmak için verilen haberlerle halk gerçek gündemden uzaklaştırılır. Böylece, toplumda olan bitenin farkında olmayan bilinçsiz bir topluluk oluşturulur. Eğer ülkede terör sorunu varsa medya aracılığı ile eli kanlı teröristler birer “barış elçisi” ilân edilir ve toplum millî olan tüm değerlerinden uzaklaştırılarak 'kimliksizleştirme' süreciyle sindirilmeye çalışılır.

Psikolojik harp ve “kültürel soykırım” ilişkisi

İnsanlık tarihinin en utanç verici sayfaları, içinde soykırımları barındıranlardır. Şunu öncelikle belirtmeliyim ki soykırımların en büyüğü ve en etkilisi kültürel olandır. Çünkü kültürel soykırım sayesinde birey içinde bulunduğu toplumun kültüründen uzaklaşarak, kendi toplumuna yabancılaşır ve bir “ötekileşme” sürecine girer. Kendisine kültürü dayatılan toplumun etkisi altında, emperyalizmin onun için hazırlamış olduğu kılıfı geçiriverir üstüne. Daha da kötüsü kendi kültürünü küçümseyerek, içerisinde bulunduğu topluma düşman oluverir... Gittikçe farklılaşmaya çalışırken kendisine dayatılan “tek kültürlülük” ile giderek birbirine benzeyen bireyler kervanına katılır aslında.

Ünlü düşünür Stuart Hall'ın “Küresel kitle kültürü, Batı merkezlidir ve daima İngilizce konuşur. Popüler müzik, popüler filmler, kısacası popüler olan her şey İngilizce'dir. Bu kültürün ikinci özelliği ise 'kendine özgü türdeşleştirme' biçimi, yani farklılıkları özümseyerek daha büyük, her şeyi kapsayan ve aslında Amerikan tarzı bir anlayışı olan çerçevenin içine yerleştirmek istemesidir.” sözleri algı yönetimi ve psiklojik harp sayesinde 'tek kültürlülüğün' nasıl dayatıldığının özetidir aslında.

Eğer bir millet soykırıma uğramış ise onların çocukları, atalarını soykırıma uğratan millet için intikam duyguları ile yetişecektir. O milletten ve kültüründen nefret edecek ve o millete karşı sürekli bir müdafaa halinde olacaktır. Psikolojik harp ile desteklenen bir “kültürel soykırım” operasyonu ise bireyi ötekileştirerek onu “Batı'nın gönüllü fedaisi” haline getirecektir. İşte bu yüzden kültürel soykırım ve psikolojik harp günümüzün sömürgecileri için vazgeçilmez bir taktiktir. Zihinlere yönelik operasyonlarla ele geçirilen toplum reklamlar aracılığıyla bir “tüketim toplumu”na dönüştürülür. Onlar gibi giyinmek, onlar gibi yaşamak ister. İşte, “kendi celladına aşık olmak” deyimi tam da küresel çetenin tuzağına düşmüş bu tür bireyler için kullanılıyor olmalı!

Terör, medya ve psikolojik harp

Terör, emperyalistler tarafından oldukça plânlı bir şekilde kullanılan bir yoldur. Medya karşısında teröre karşıymış gibi görünen Batılı devletler, perde arkasında başta silah olmak üzere teröristlere her türlü yardımı sağlar, Batı güdümlü medya yardımıyla ise eli kanlı katiller topluma birer “barış elçisi” olarak sunulur. Sözde aydın olan kesimden tutun da oyuncusundan, şarkıcısına kadar birçok kişi de bu psikolojik harbin içinde yer almaya başlar. Millî değerleri ayak altına alınmaya çalışılan toplum bir “sindirme” operasyonunun içinde bulur kendini. Her türlü etnik bölücülüğe “özgürlük” ve “insan hakları” palavraları altında göz yumulur ve medya tarafından büyük çaplı bir destek verilirken ülkesinin bütünlüğünü koruma çabasındaki insanlar “faşist, ırkçı” gibi yakıştırmalarla suçlanıp, sindirilmeye çalışılır. Televizyon programlarında, ülkenin bütünlüğünü tehdit eden söylemlerde bulunan sözde aydınlar hergün ekranlardayken, millî bilinci uyandırmaya çalışan gerçek aydınları ise bu kanallarda göremezsiniz. Çünkü Batı'nın güdümünde olan medyada halkı uyandırmaya çalışan, düşünceleri Batı'nın düşünceleri ile uyuşmayan gerçek aydınlara yer yoktur.

Haber bültenlerinde ise haberler değiştirilerek ya da taraflı bir şekilde verilir ve halk istenilen istikamette yönlendirilmeye çalışılır. Ülke için hayati önem taşıyan konular tartışılmak yerine suni gündemler oluşturularak halkın dikkati farklı yönlere çekilir ve böylece gerçeğin üstü örtülmeye çalışılır. Yani, halkın doğruları öğrenme hakkı medya tarafından çalınır! Halk yalan haberlerle ve günden güne sayıları artan, her kanala yayılan yarışma programları ile uyutulurken; emperyalizm yer altı ve yer üstü zenginliklerine gözünü diktiği ülkede kendini güvence altına almak için ülkenin ordusunu yavaş yavaş tasfiye eder, ulusal bilinci uyandırmaya çalışan aydınları yavaşça susturur ve bilinçsiz bıraktığı halkı aynı zamanda savunmasız bırakmaya çalışır. Bu durum, bugün ülkemizin içinde bulunduğu duruma ne kadar benziyor öyle değil mi?

Peki, ne yapmalı?

Bilinç ve farkındalık dış ülkelerden gelecek her türlü tehlikeye karşı büyük bir kalkandır. Bu yüzden toplumda başlayan bir bilinçlenme hareketi, o toplum üzerindeki tüm oyunları bir anda tersine çevirmeye yetecektir. Yapılması gereken ilk şey bu konuda bir bilinç uyandırmaktır.

Unutmayınız ki millî değerlerinize, vatanınızın bütünlüğüne saldıran; emperyalizmin gönüllü fedaisi olmuş kişilerin boy gösterdiği televizyon kanallarına sizin ihtiyacınız yok, ama onların size ihtiyacı var. Çünkü o çark sizin sayenizde dönüyor. Televizyon kanalları size adeta bir illüzyon gösterisi sunarak sizi uyutmaya çalışıyor. Size bir psikolojik harp uygulayarak düşüncelerinize yön vermeye çalışıyor. Bunun için de filmler, diziler ve televizyon programaları dışında toplumca tanınmış ünlüleri de kullanıyor. Eğer bir kanalda sizin kültürünüze, milli değerlerinize hakaret ediliyorsa neden o kanalı izlemeye devam ediyorsunuz? Ya da halkının değil de farklı ülkelerin çıkarları için çabalayan bir sözde aydının yazılarını neden hâlâ okuyorsunuz? Ülkenizin bütünlüğünü önemsemeyen, bayrağınıza saygı duymayan bir şarkıcıyı neden hâlâ dinliyorsunuz? Yoksa siz hâl⠓sanat” ve “propaganda” kavramlarını birbirinden ayıramıyor musunuz? Zihinlerinizi ele geçirmeye çalışan bu psikolojik harbi bitirmek sizin elinizde. Sahi sizi etkisi altına almaya çalışan şu “aptal kutusu”nun fişini ne zaman çekeceksiniz?

İlknur Burcu KESER

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Nis 2013 20:04:00
Okul Öncesi Eğitimde Ne Durumdayız?


Abdullah DAMAR-Eğitimci Yazar


Örgün eğitimin ilk basamağı okul öncesi eğitimdir. 3-5 yaş grubundaki çocuklar bu eğitimi alır. Bu eğitim, çocukların zihinsel, bedensel, duygusal gelişimini ve iyi alışkanlık kazanmalarını ilkokula hazırlanmalarını, elverişsiz çevreden gelen çocuklar için ortak bir yetişme ortamı hazırlanmasını, Türkçenin doğru ve güzel konuşulmasını amaçlar. Öğrenim sürecinin en önemli basamağı olan bu dönemde edinilen beceriler yaşantının bütün evrelerini etkiler.

 

MEB Okul Öncesi Eğitim Kurumları Yönetmeliğinin 6.maddesinde, okul öncesi eğitiminin amaçları şöyle belirlenmiştir; “Türk Millî Eğitiminin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak;

a) Çocukların; Atatürk, vatan, millet, bayrak, aile ve insan sevgisini benimseyen, millî ve manevî değerlere bağlı, kendine güvenen, çevresiyle iyi iletişim kurabilen, dürüst, ilkeli, çağdaş düşünceli, hak ve sorumluluklarını bilen, saygılı ve kültürel çeşitlilik içinde hoşgörülü bireyler olarak yetişmelerine temel hazırlamak amacıyla çaba göstermek,

b) Çocukların beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlamak,

c) Çocukların Türkçe’yi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamak,

d) Çocuklara sevgi, saygı, iş birliği, sorumluluk, hoşgörü, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma gibi davranışları kazandırmak,

e) Çocuklara hayal güçlerini, yaratıcı ve eleştirel düşünme becerilerini, iletişim kurma ve duygularını anlatabilme davranışlarını kazandırmak,

f) Çocukları ilköğretime hazırlamaktır.”

 

MEB 2010-2014 Stratejik Planının okul öncesi eğitimle ilgili bölümünde, stratejik hedeflerden ilki, “Okul öncesi eğitimde % 33 olan net okullaşma oranını dezavantajlı çocukları gözeterek plan dönemi sonuna kadar % 70’in üstüne çıkarmak.” olarak belirlenmiştir.

 

Bu hedefi gerçekleştirmek için de, “9.Kalkınma Planı ve Hükümet programında, 48-72 aylık çağ nüfusunun okullaşması hedefine ulaşabilmek için 2014 yılı sonuna kadar resmî anaokulu sayısını 2.402’ye (anaokullarında derslik sayısı 12.010’a) resmî ana sınıflarındaki sınıf sayısı 33.397 olmak üzere 45.407 dersliğe çıkarılacaktır.” şeklinde bir hedef-program ortaya konulmuştur.

 

Bugün gelinen aşamada, 4+4+4 Eğitim Sisteminin yürürlüğe girmesiyle, okul öncesi eğitime başlayacak yaş grubu 48-72 aylıktan, 37-66 aylığa çekilmiş, stratejik plandaki hedefler tarumar olmuş, 60-72 aylık çocukların velileri, okul öncesi eğitim kurumları ve ilkokulların idarecileri, özellikle bu okullara kayıtların yapıldığı haziran-eylül ayları  arasında, çocukların hangi okullara kayıt olacağı konusunda kafa karışıklığı ve kararsızlık durumuyla karşı karşıya kalmışlardır.

 Okul öncesi eğitim konusunda, son 3 öğretim yılının okul, öğrenci, öğretmen ve derslik sayılarına baktığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor;

Öğretim Yılı   Okul Sayısı   Öğrenci Sayısı    Öğretmen Sayısı   Derslik Sayısı

2010-2011   4 209            1 115 818              17 531            46 336

2011-2012   4 647            1 169 556               22 936            48 802

2012-2013   5 018            1 077 933               26 029            49 372

 

 

Tablo dikkatlice okunduğunda; MEB 2010-2014 Stratejik Planında hedeflenen derslik sayısı hedefine ulaşıldığı, hatta bu hedefin aşıldığı söylenebilir. Öğretmen sayılarındaki artışların da, öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ve derslik başına düşen öğrenci sayısında ciddi azalmaların olduğu görülebilir.

 

Ancak 2010-2011 ve 2011-2012 öğretim yıllarındaki öğrenci sayılarındaki artışın, 2012-2013 öğretim yılında düşüş göstermesi, hem çağ nüfusunun artmasına paralel bir artışın olması gerektiği gerçeğine ters olması, hem de MEB stratejik planındaki % 70 hedefinin yakalanamaması anlamında oldukça düşündürücüdür.

 

Okul öncesi eğitimin, öğrencinin sonraki eğitim aşamalarındaki etkisi ve önemi düşünüldüğünde, öğrenci sayısındaki bugünkü tablonun pek parlak olduğu söylenemez. Tabloyu tersine çevirmenin ve okullaşma hedefinin OECD ülkeleri ortalaması olan % 90’lara çıkarmanın yolunun da, okul öncesi eğitimin de zorunlu eğitim kapsamına alınması ile mümkün olacağı gözden kaçırılmamalıdır.

 

 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Nis 2013 22:31:34

2002 – 2013 DÖNEMİ  ÖĞRETMEN MAAŞ ANALİZİ

 

On bir yıllık maaş artışlarını dolar bazında incelediğimizde ilk altı yılın sonunda yaklaşık üç katına çıkan maaşların son altı yıllık dönemde yerinde saydığı görülmektedir.

 

Ekonominin istikrar kazandığı ve onca güzel gelişmenin gerçekleştiği iddialarına rağmen   bunun yansımalarını maalesef çalışan kesim görememektedir.

 

2007 yılı ardından yakalan seviye etrafında dönüp durmaktayız.Oysaki bu dönemde artan  milli gelirden daha çok pay almamız gerekirdi.Biz yerimizde saya duralım aynı dönemde Türkiye’nin  2007 yılında 26 olan dolar milyarderleri sayısı , 2013’te 44 kişiye ulaşmıştır. Birilerinin milli gelir pastasından aldığı pay sürekli artarken öğretmeninkinin yerinde sayması manidardır.

 

Aynı genellemeyi tüm memur arkadaşlarımız içinde yapmak mümkündür.Bu genelleme  bizi şu sonuca vardırmıştır.2000’li yıllarda dibe vuran ve yerlerde sürünen maaşlar , tek parti iktidarının verdiği moral ve güçle  adeta bir ölü kedi zıplaması yapmış (bir borsa deyimidir; düşen hisselerin tepkisini ifade eder) fakat son altı yıl boyunca yerinde saymıştır.

NOT: Veriler Maliye Bakanlığı açıklamalarından alınmıştır.Verilere aile ve çocuk yardımı dahildir.

*Ocak ayı verisidir.

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Nis 2013 23:30:38
   ÖĞRETMENLERİMİZ NE KADAR DEĞERLİ?


Öğretmenlik mesleğinin ne kadar kutsal bir meslek olduğunu hepimiz iyi biliriz. Öğretmenlik mesleğine atanan kimselerin eğitim fakültesi mezunu olması ve kpss sınavından geçerli puan alması şartı aranmakla birlikte başka herhangi bir özelliğe bakılmaksızın geleceğimiz olan çocuklarımız bu kimselere teslim edilmektedir. “Eeee ! Ne var bunda !” dediğinizi duyar gibi oluyorum. İsterseniz bu uygulamanın eksikliğini birlikte inceleyim.
Öğrencisini etkilemeyen öğretmen düşünebilir misiniz? Kesinlikle düşünülemez. Hangi yaş grubunda olursa olsun, her öğrenciyi öğretmeni mutlaka etkiler. Gerek düşünceleriyle, gerek hayat tarzıyla, gerek giyimi kuşamıyla, gerek konuşmalarıyla… Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu şekilde gelecek nesillerimiz üzerinde etkileri olan öğretmenlerimizi atayabilmek için sadece sınava tabii tutmak suretiyle öğretmen olarak atamak ne derece doğrudur ? İşte bu soru tam da cevabımıza karşılık verebilecek bir sorudur. Kesinlikle yanlıştır.
Askeri okullara öğrenci alınırken bile alınacak öğrenci hakkında her türlü bilgi araştırılıp, okula alınıp alınmayacağı konusunda değerlendiriliyorsa, özel koruma ve güvenlik görevlisi olarak işe alınacak bireylerin aylarca güvenlik soruşturmasına tabii tutulduktan sonra işe alınması gibi neden gelecek nesillerimizi yetiştirecek kimseleri seçerken bu tür uygulamalar yapılmamaktadır?
Şimdiki gençlerimizin konuşmasına, oturmasına, kalkmasına, büyüklerine ve küçüklerine davranışlarına, giyim kuşamına baktığımız zaman ne derece yanlış bir uygulamanın içerisinde olduğumuzu daha iyi anlayabiliriz.
Uç bir örnek olacak ama kalıcı olması açısından önem teşkil etmektedir. Bir öğretmen düşünün. Hayatı sadece eğlenmek, zevk-i sefa içerisinde yaşanılacak bir kavram olarak betimliyor. Anı yaşıyor, bir anlık zevk için yaşadığı ve yaşayacağı her şeyi mubah sayan bir varlığın ( ki insan bile denilemeyecek bir mahluk) çocuklarımızı nasıl yetiştireceğini düşünebiliyor musunuz? Biraz daha ileri gitmem de sakınca yoktur umarım. Sosyal paylaşım sitelerinde uygunsuz fotoğraflarını yayınlayıp, mahremini sergileyebilecek kadar değer eğitiminden yoksun bir bireyin, hatta medeni durumuna bakmaksızın sadece dünyevi tatminler yaşamak adına her türlü ahlaksızlığı yapabilen bir zavallının çocuğunuzun öğretmeni olmasını ister misiniz? Okurken bu kadarı da abartı diyorsanız sadece bu anlatılanların, gerçeklerin görünen kısımları olduğunu saygıyla kamuoyuna duyurmak isterim.
Bu örnekleri inceledikten sonra öğretmenlerimizin atanmadan önce hatta eğitim fakültelerine alınmadan önce titizlikle araştırılıp sonra kabul edilmelerini sağlayan önlemlerin alınması konusunda hepimiz hemfikirizdir umarım. YÖK ve MEB’in ortak çalışmaları ile düzenlenebilecek ve kontrol altına alınabilecek bir durumdur. Kültürüne, değerlerine bağlı öğretmenlerimizin yetiştirdiği nesiller mi, yoksa ne olduğu belirsiz öğretmen demeye bin şahit isteyen kimselerin yetiştirdiği nesiller mi vatana millete daha faydalı bireyler olur? Bir düşünelim.
MEB ve YÖK’ün özellikle öğretmen adaylarını seçerken manevi değerlerini de gözlemleyebileceği uygulamalar yapması dileği ve duasıyla…

    ŞEYDA DEMİR

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK