Öğretmene Öğretmenliğe Dair Yazılar...

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 27 Nis 2013 00:17:10
  Öğretmene Şiddet Dinmiyor!   


Olay Gülbaharhatun Mahallesi’ndeki Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda önceki gün saat 15.50 sıralarında meydana geldi. 5 gün önce 3′üncü sınıf öğrencisi oğlunun gözlüğü kaybolunca okulan gelen Y.Y., gözlüğün başka öğrenciler tarafından alındığını ileri sürerek öğretmenlerden gözlüğün bulunmasını istedi. Ancak geçen sürede gözlüğün bulunamamasına sinirlenen Y.Y. öncek gün okula yeniden geldi ve iddiaya göre sınıfa girerek, o sırada ders veren öğretmen Mustafa Yılmaz’a saldırdı. Öğretmen Mustafa Yılmaz, öğrencilerinin önünde yüzüne aldığı darbelerle kanlar içinde kaldı.

Sınıftaki bağrışma sesini duyarak gelen diğer öğretmenlerin araya girmesiyle son bulan olaydan sonra öğretmen Mustafa Yılmaz, Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne giderek tedavi oldu ve rapor aldı. Ardından da Çarşı Polis Merkezi’ne giderek Y.Y. hakkında şikâyetçi oldu. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 27 Nis 2013 00:35:57
    Öğretmenin Yer Değiştirmesinde Önemli Karar



 
Bitlis’te bir sınıf öğretmeni, subay eşinin Amasya’ya tayin edilmesi üzerine eş özrü nedeniyle atanma istemiyle Milli Eğitim Bakanlığına başvurdu. Bakanlık, öğretmenin Amasya’da boş kadro bulunmaması nedeniyle tayin için alan değişikliği talebinde bulunmasını istedi. Davacı öğretmen, zorunlu alan değişikliği talebinde bulundu ve eşinin görev yaptığı Amasya’ya Eğitim ve İş Uygulama Merkezi Zihinsel Engelliler Okuluna zihinsel engelliler sınıf öğretmeni olarak atandı.

Alan değiştirmek zorunda bırakıldığını, alanının “sınıf öğretmeni” olarak değiştirilmesini isteyen öğretmen, tekrar başvuruda bulundu. Başvurusunun reddedilmesi üzerine alan değişikliği işleminin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle dava açtı.

Samsun 2. İdare Mahkemesi, davayı reddetti.

Davacı öğretmenin karara itiraz etmesi üzerine dosyayı görüşen Samsun Bölge İdare Mahkemesi, itirazı kabul etti. Samsun 2. İdare Mahkemesi kararını kaldırıldı ve dava konusu işlemin yürütmesi durduruldu.

Bölge İdare Mahkemesinin gerekçesinde, engellilerin eğitiminin sağlanması, toplumsal yaşama uyum sağlaması, bakım, rehabilitasyon ve destek hizmetlerinin yürütülmesi konusundaki uluslararası ve ulusal alanda ilgili hukuk irdelendi.

Gerekçede, engellilerin haklarının korunması amacıyla Özürlü Hakları Bildirgesi’nin 1971′de yayınlandığı, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’ye Türkiye’nin de taraf olduğu hatırlatıldı.

Sözleşmede, taraf devletlerin, engellilerin haklarının yaşama geçirilmesi için işaret dilini, Braille alfabesini bilen öğretmenlerin istihdam edilmesini, eğitimin her düzeyinde çalışan uzmanların ve personelin eğitimi için uygun tedbirler alınmasını temin edeceği kuralına yer verildiği kaydedilen gerekçede, eğitim ve öğretim hakkının Anayasa’nın 42. maddesinde düzenlendiği belirtildi.

Gerekçede, Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’da da engellilere, engelli olmayanlarla eşit eğitim imkanı sağlanacağının öngörüldüğü vurgulandı.

Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye göre, özel eğitim gerektiren bireylerin eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için özel yetiştirilmiş personelle yapılması gerektiğine işaret edilen gerekçede, Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde de aynı yönde kuralların yer aldığı kaydedildi.

Gerekçede, Milli Eğitim Bakanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nde, öğrenimine uygun alanı dışında başka alana atanan öğretmenlerin, alanlarının değiştirilmesini isteyebileceklerinin düzenlendiğine de işaret edildi.

Anayasa’nın ailenin korunması ve çocuk hakları başlıklı 41. maddesine göre, devletin ailenin huzur ve refahı ile özellikle annenin ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri alacağı vurgulanan gerekçede, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde de ailenin, devlet tarafından korunacağı kuralının yer aldığı hatırlatıldı.

Gerekçede, Devlet Memurları Kanunu’nda atamalarda aile birimini muhafaza etmek bakımından kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanarak, memur diğer eşin de isteği halinde atamasının yapılacağının öngörüldüğü, ilgili yönetmelikte de aynı düzenlemelerin yer aldığı kaydedildi.

-Eğitimde esas ilke uzmanlaşma-

Uluslararası ve ulusal hukukta yer alan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, eğitimde esas ilkenin uzmanlaşma olduğuna, her düzeyde eğitimin uzman kişiler tarafından verilmesi kuralının benimsendiğine işaret edilen gerekçede, engellilerin korunması, özrün ortadan kaldırılması, üst düzey yetenekler kazandırarak, evinde, işinde, sosyal yaşamında kendine ve topluma yeterli olabilmesi, toplumla bütünleşmesi gibi tedbirlerin alınması amacıyla verilen koruyucu, tıbbi, mesleki, eğitsel, psikososyal hizmetlerin, alanında uzman kişilerce yürütülmesinin amaçlandığı belirtildi.

Öğretmenlerin, mesleki bilgisini kazandığı alanda görev yapmasının, mesleki ve hukuki genel kural olduğu vurgulanan gerekçede, zihinsel engelliler öğretmeninin, sınıf öğretmeninden farklı özel eğitim programı uygulayan okulların 1-8. sınıf derslerini okutacaklarının belirlendiği kaydedildi.

Gerekçede, şöyle denildi:

“Eğitimin özünü, uzmanlaşma ve eğitimin her dalının uzman öğretmen-eğitici-uzman tarafından sağlanması oluşturur, eğitime ihtiyacı olan bireyin uzman kişiden eğitim alma hakkı aynı zamanda insan hakkıdır.

Bu durumda, bir konuda uzman öğretmenin kendi uzmanlık alanı dışında görevlendirilmesi, bireyin eğitim ihtiyacının uluslararası düzeyde belirlenen standartlarına ve ulusal hukukumuza uygun düşmemektedir.”

Talim Terbiye Kurulunun bütün kararlarında sınıf öğretmeni ve zihinsel engelli okullarında görev alacak öğretmenlerin mezun olması gereken yüksek öğretim programları ve alanlarının açıkça belirtildiği vurgulanan gerekçede, şunlar kaydedildi:

“Sadece 2012 yılı özür grubu atamalarına özgü hazırlanan Talim Terbiye Kurulunun 12 Eylül 2012 tarihli 5510 sayılı mütalaasının bilimsel dayanağı bulunmamaktadır. Sadece 2012 yılı eş özrü bulunan sınıf ve branş öğretmenlerinin norm kadro nedeniyle atanamadıkları yere atanması amacıyla yapılan bu değişiklik bilimsellikten uzaktır. Düzenleme, öğretmenin ve eğitim alan bireyin olumsuz etkilenmesine yol açacak olup, ülkemizin taraf olduğu Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’nin eğitimi düzenleyen 24. maddesine, Anayasa ve ulusal hukukumuza uygun düşmemektedir.”

-Atanabilmek için zorlama-

Gerekçede, dava konusu olayda, davacının branşı dışında bir alana atanma talebinin, eşinin görev yerine atanabilmek için “zorlamaya dayalı” olduğu sonucuna varıldığı kaydedildi. Gerekçede, şu tespitler de yapıldı:

“İrade bozukluğuna dayalı yapılan başvuru sonucu tesis edilen alan değişikliği işlemi hukuka aykırı olduğundan, bu hukuka aykırılığın yönetim tarafından düzeltilmesi, Anayasamızın 2. maddesinde yer verilen hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Ayrıca Anayasa koyucunun, aileyi parçalamaktan kurtarmak, ailenin huzur ve mutluluğunu devam ettirmek, bu yolla kamu görevlilerinin ailevi kaygılardan uzak, kamu hizmetlerini verimli, etkin ve sağlıklı şekilde yürütmeleri için gerekli ortamı sağlama amaçlarını taşıdığı açıkça ortadadır.

Toplumun temeli ailenin korunması, huzur ve refahı için gerekli tedbirlerin alınmasının tüm kurumların Anayasal yükümlülüğü olduğu, Devlet Memurları Kanunu’na göre, kurumların yeniden veya yer değiştirme suretiyle yapacakları atamalarda aile birimini muhafaza etmek bakımından gerekli tedbirleri alacağı açık belirtildiğinden, davacının eş özrü nedeniyle Amasya’da, branşında bir eğitim kurumuna hizmet puanı ve hizmetin gerekleri gözetilerek atanması hukuk devleti ilkesinin gereğidir. Dava konusu işlemin uygulanması halinde eğitim hakkının ve Anayasal güvence olan aile birliğinin muhafazasının mümkün olmayacağı ve telafisi güç, imkansız zararların doğabileceği de açıktır.”

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 27 Nis 2013 00:43:14
Mahkeme Kararı!!


Ders Ücreti Alacak Öğretmenler  

Ortaöğretim kurumlarında yapılan ortalama yükseltme sınavlarında, yabancı dil dersi için hem yazılı hem de sözlü sınav yapılmakta ve her iki sınav için de ek ders ücreti alınmaktaydı. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nün 14.06.2011 tarih ve 39878 sayılı kararı ile bu ücretler ödenmemeye ve ödenenler de geri istenmeye başlanmıştı.

Eğitim İş, işlemin iptali istemiyle yargıya başvurmuştu.

Ankara 14. İdare Mahkemesi işlemin iptaline karar verdi.

ANKARA
 14. iDARE MAHKEMESi

ESAS NO : 2012/430

KARAR NO : 2013/719

DAVACı : …….

Eğitim ve Bilim İş Görenleri Sendikası

VEKiLi : Av. Tansu BATUR

Konur 2 Sok.No: 52/6-Kızılay/ANKARA

DAVA LI LAR : 1- Milli Eğitim Bakanlığı-ANKARA

VEKiLi : Hukuk Müşaviri Harun KAMAN-Aynı Yerde.

2- Keçiören Kaymakamlığl-Keçiören/ANKARA

DAVANIN ÖZETi : Keçiören Kanuni Lisesi’nde ingilizce Öğretmeni olan ve aynı zamanda 11.02.2011, 06.07.2011, 13.09.2011 tarihinde yapılan yabancı dil sınavlarında komisyon üyeliği yapan davacıdan yersiz ödendiği ileri sürülen sınav (ek ders) ücretinin iadesinin istenilmesine ilişkin 29.02.2012 gün ve 204 sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan Milli Eğitim Bakanlığının 14.06.2011 gün ve 2656/39878 sayılı işleminin; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 89. maddesine dayanılarak 16.12.2006 gün ve 23378 sayılı resmi gazetede yayınlanan Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine ilişkin Esasların 12. maddesinde ve Esasların Uygulanmasını göstermek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nın 27.02.2007 gün ve 2007/19 sayılı Genelgesinde, her bir sınav komisyon üyeliği ve her bir sınav gözcülüğü için 5 saat ek ders ücreti ödeneceği düzenlemesine yer verildiği sadece getirilen sınırlamanın aynı sınavda hem komisyon üyeliği hemde sınav gözcülüğü görevi için ayrı ayrı ek ders ücreti verilmeyeceği yönünde olması nedeniyle hakkında tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptali istenilmektedir.

MiLLi EGiTiM BAKANllGI SAVUNMANIN ÖZETi : Milli Eğitim Bakanlığı Orta Oğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliğinin 43. maddesi uyarınca sorumluluk sınavı kapsamında yapılan Yabancı Dil dersinin yazalı ve sözlü sınavları birlikte değerlendirmekte olup bu bağlamda sözkonusu sınavlar tek bir sınav kabili edildiğinden sınav komisyon üyelerine yazılı ve sözlü sınavlar için ayrı ayrı ek ders ücreti ödenmesine imkan bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

KEÇiöREN KAYMAKAMllGI SAVUNMANIN ÖZETi : Yabancı Dil dersinin yazalı ve sözlü sınavları birlikte değerlendirmekte olup bu bağlamda sözkonusu sınavlar tek bir sınav kabu edildiğinden davacıya yapılan yersiz ödemenin iadesinin istenilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MiLLETi ADıNA

Karar veren Ankara 14. idare Mahkemesi Hakimliği’nce; dava dosyası, incelenerek işin gereği düşünüldü;

Dava; Keçiören … Lisesi’nde ingilizce Öğretmeni olan ve aynı zamanda 11.02.2011, 06.07.2011, 13.09.2011 tarihinde yapılan yabancı dil sınavlarında komisyon üyeliği yapan davacıdan yersiz ödendiği ileri sürülen sınav (ek ders) ücretinin iadesinin istenilmesine ilişkin 29.02.2012 gün ve 204 sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan Milli Eğitim Bakanlığının 14.06.2011 gün ve 2656/39878 sayılı işlemin iptali ile istemiyle açılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 89. maddesine dayanılarak 16.12.2006 tarih ve 26378 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine ilişkin Esasların 12. maddesinde; (1) Her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ilgili mevzuatı gereğince yapılan bekleme, sorumluluk, dışarıdan bitirme, final. ortalama yükseltme, seviye tespiti, mesleki formasyon, adaylık eğitimi, beceri sınavı ve beceri/proje yarışması sınavlarında görevlendirilen öğretmenlere, öğrencilerin sınava girmeleri kaydıyla, her bir sınav komisyon üyeliği ve her bir sınav gözcülüğü için 5 saat ek ders ücreti ödenir. (2) Sınav komisyonu üyeliği ve sınav gözcülüğü görevleri kapsamında; a) Bir öğretim yılında bir kişiye 12′den fazla sınav komisyon üyeliği ve 15′ten fazla sınav gözcülüğü görevleri, b) Bir sınavda aynı kişiye hem sınav komisyon üyeliği hem de sınav gözcülüğü, c) Yöneticiler, için ücret ödenmez. (3) Mesleki ve teknik örgün ve yaygın eğitim kurumları ile çok programlı liselerde atölye ve laboratuvar dersleri için yapılan sınavlarda öğretmen yetersizliği nedeniyle sınav komisyonunun oluşturulamaması durumunda, bu maddenin ikinci fıkrasının (a) bendindeki “Bir öğretim yılında bir kişiye 12′den fazla sınav komisyon üyeliği için ücret ödenmez” hükmü uygulanmaz. (4) Atölye ve laboratuvar ders programı ile birlikte okutulan endüstriyel teorik dersler, bu maddenin üçüncü fıkrasının uygulanmasında atölye ve laboratuvar dersi sayılır. (5) Bakanlığa ve diğer bakanlık ve kurumlara bağlı okullara alınacak öğrenciler ile açık öğretim kapsamında merkezi sistemle yapılan sınavlarda il sınav yürütme kurulu başkan ve üyeleri ile bina, salon sorumlusu ve gözcü olarak görevlendirilen yönetici ve öğretmenlere her sınavoturumu için 5 saat ek ders ücreti ödenir. Ancak, bu iş ve işlemlerle ilgili döner sermayeden ücret alanlara bu tür ücret ödemesi yapılmaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Bu esasların uygulanmasını göstermek amacıyla, Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 27.02.2007 tarih ve 2007/19 sayılı Genelgesinin 7. maddesinde; ” Kararın 12′nci maddesinde, hangi sınav görevlerine bağlı olarak kimlere kaç saat ek ders ücreti ödeneceği düzenlenmiştir. Bu maddenin (1) numaralı fıkrasında sayılan sınavlarda komisyon üyeliği veya sınav gözcülüğü görevinde bulunanlara görevli oldukları her bir sınav için 5 saat ek ders ücreti ödenecektir. Aynı kişinin, aynı sınavda hem komisyon üyeliği hem de sınav gözcülüğü görevi için ayrı ayrı ek ders ücretinden yararlandırılması mümkün olamayacağından, aynı sınavla ilgili komisyon üyeliği ve sınav gözcülüğü görevinin aynı öğretmene birlikte verilmemesi uygun olacaktır. Yine, bu sınavlarda görevli olan yöneticilere bu görevlerine bağlı olarak ayrıca ek ders ücreti ödenemeyeceğinden, yöneticilere, sınavlarda yönetim görevlerinin gereği olarak almak durumunda oldukları görevler dışında bu kapsamda ayrıca görev verilmemesi uygun olacaktır.” düzenlenmesine yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; Ankara ili, Keçiören ilçesi … Lisesinde ingilizce Öğretmeni olarak görev yapan davacının, 11.02.2011, 06.07.2011, 13.09.2011 tarihinde yapılan yabancı dil sınavlarında komisyon üyesi olarak görevlendirildiği sorumluluk sınavlarındaki yabancı dil dersine ait yazılı ve sözlü sınav komisyon üyeliği görevi karşılığında ayrı ayrı ek ders ücreti ödendiği, ancak sözkonusu sınavlar tek bir sınav kabul edildiğinden sınav komisyon üyelerine yazılı ve sözlü sınavlar için ayrı ayrı ek ders ücreti ödenmesine imkan bulunmadığı sebebiyle davacıdan yersiz ödendiği ileri sürülen sınav (ek ders) ücretinin iadesinin istenilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı Orta Öğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliğinin 43. maddesinde, yabancı dil dersinin sınavlarının, yazılı ve sözlü olarak yapılacağı, öğrencinin başarısı, sınavlardan aldığı yazılı ve sözlü puanların aritmatik ortalamasına göre belirleneceği yönünde düzenleme yeralması nedeniyle sorumluluk sınavı kapsamında yapılan Yabancı Dil dersinin yazılı ve sözlü sınavları birlikte değerlendirildiğinden bu bağlamda sözkonusu sınavların tek bir sınavolarak kabul edilip sınav komisyonu üyelerine yazılı ve sözlü sınavlar için ayrı ayrı ek ders ücreti ödenmesi mümkün bulunmadığı davalı idarelerce iddia edilmekte ise de, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 89. maddesine dayanılarak çıkarılan Ek ders ücretlerinin ödenmesindeki usulleri düzenleyen Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenler Ders ve Ek Ders Saatlerine ilişkin Esasların 12. maddesinde, sınavlarda görevlendirilen öğretmenlere, öğrencilerin sınava girmeleri kaydıyla her bir sınav komisyon üyeliği ve her bir sınav gözcülüğü için ek ders ücreti ödeneceğinin belirtildiği bunun dışında yazılı ve sözlü olarak iki aşamada gerçekleştirilen iki ayrı sınav için ek ders ücretini sınırlayan bir hüküm bulunmadığı, sadece getirilen sınırlamanın aynı sınavda hem komisyon üyeliği hem de sınav gözcülüğü görevi için ayrı ayrı ek ders ücretinin verilmeyeceği yönünde olduğunun anlaşılması karşısında yabancı dil dersine ait yazılı ve sözlü sınav komisyon üyeliği ile görevlendirilen öğretmenlere her bir komisyon üyeliği görevi için ayrı ek ders ücreti ödenmesi gerektiği, sonucuna varılmıştır.

Bu durumda; 11.02.2011, 06.07.2011, 13.09.2011 tarihinde yapılan yabancı dil sınavlarında komisyon üyesi olarak görevlendirilen davacının, yukarıda belirtilen Usul ve Esasların 12. maddesi gereğince görevlendirildiği her bir sınav komisyonu üyeliği görevı ıçın ek ders ücreti ödenmesi gerektiği açık olduğundan ve bu esaslara göre yapılan ödemede hukuka aykırılık bulunmadığından, yapılan bu ödemenin yersiz olduğundan bahisle iadesinin istenilmesine ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 224,90-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 660,00-TL avukatlık ücretinin davalı idarelerden eşit oranda alınarak davacıya verilmesine, peşin alınan posta ücreti avansından artan miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içerisinde Ankara Bölge idare Mahkemesi’ne itiraz yolu açık olmak üzere, 29/03/2013 tarihinde karar verildi.

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Nis 2013 22:09:42
ÖĞRETİMİN DİLİ VE ÜSLUBU     
       
Öğretimin dili ve üslubu nasıl olmalıdır, sorusu eğitim ile ilgili olanlar tarafından sıklıkla sorulan soruların başında gelmektedir. Bu soru, bir arayışın sorusu değil, olumluyu bulmaya yönelik temenni içerikli bir sorudur.
Öğretimin dili ve üslubundan, eğitim ve öğretim süreçleri içinde yer alan kişilerin kullandıkları dil ve üslup kast edilmektedir. Dil, kullanılan kemle ve kavramları, üslup da bu kelime ve kavramların söyleniş şekillerini ifade etmektedir.
Bu anlamda eğitim ve öğretim süreçlerinde, sürecin gelişimini sağlayacak kelime ve kavramların seçimi ve kullanımı son derece önemlidir. Öğrenme ortamlarında dili ve üslubu kullanarak, öğrencilerde hedef davranışları geliştirmek ile ilgili çaba gösteren yönetici ve öğretmenler dil ve üslubu dikkat etmelidirler.
Eğitim ve öğretim süreçleri aynı zamanda bir iletişim süreci olarak kabul edilir. İletişim süreçleri için geçerli olan unsurlar, eğitim için de geçerlidir. Etkili bir iletişimde bulunması gerekenler ile verimli bir öğretimin gerçekleşmesi için gerekenler aynıdır.
İletişim, alıcıdan kaynağa yönelik önceden kararlaştırılan mesajların kesintisiz ve etkili bir şekilde ulaşılmasıdır. Etkili ve kesintisiz bir iletişimin sağlanmasında, iletişimin unsurları olan kaynak, mesaj, kanal ve alıcının birbirlerini ile ilgili ilişkilerini sağlamada kullanılan en önemli araç dildir.
Dilin kullanımı, öğretici nitelikte olması, öğretimin verimli hale gelmesi için kullanılan dil ve üsluba dikkat edilmelidir. Eğitim ve öğretim süreçleri içinde kullanılan dil ve üslubun içeriğin kavranması ve hedeflerin gerekçeleşmesinde kolaylaştırıcı ve kalıcılığı sağlayıcı olması bakımından gereklidir.
Eğitimin dilinin ve üslubunun kullanılma alanlarının başında okul gelmektedir. Okul, öğrencilerin öğrenmelerinin gerçekleştiği kurumdur. Bu yüzden okulun dili ve üslubu öğrencileri için anlaşılır ve onların öğrenmelerini gerçekleşmelerinde yardımcı olacak bir dil olmalıdır.
Okulda dil ve üslup bakımından iki alanda kullanım söz konusudur. Bunlardan biri, öğrencilere yönelik okul yöneticilerinin sözlü iletişimlerde kullandıkları dil, diğeri de yine okul yöneticilerinin öğrencilere yönelik olarak kullandıkları bildirim ya da ilanlarda kullandıkları yazılı dildir.
Okul yöneticileri gerek öğrencilere yönelik kullandıkları uyarıcı ya da bilgilendirici konulardan kullandıkları işletişim dili olarak genellikle tehdit edici suçlayıcı, emir ve yasaklayıcı bir dili kullanmaktadırlar. Bazı okul yöneticilerinin öğrenciler ile yaptıkları toplantılarındaki konuşmalarında, bu dil ve üslubu görmek mümkündür. Özellikle öğrencilere yönelik uyarılarda yasak ve ceza kelimeleri sıklıkla telaffuz edilen kelimleler arasında yer almaktadır. Yine okul yöneticilerin öğrencilere yönelik yazılı bildirimlerde de benzer ifadeleri görmek mümkündür.
Öğretim süreçlerindeki dil ve üslup bakımından kullanıldığı yerlerden biri de sınıftır. Sınıf, öğrencilerle öğretmenlerin yüz yüze iletişim kurudukları ortamlardan biridir. Öğretmenlerin öğrencilere, öğrencilerin de öğretmenlere yönelik sözlü ya da sözsüz iletişim kurmaya yönelik irdelemelerinin en sık olduğu yerlerden biridir. Sınıf içi iletişim süreci olarak adlandırılan bu durum iletişimim ekşiliği, öğretimin verimliliği anlamına geldiği için dikkatle ele alınması gereken hususlardan biri olarak değerlendirilir.
Sınıfta öğretmenlerin sözlü anlatımlarında kullandıkları dilin öğrencilerin derse karşı öğrenme istekliliğini, dersi kesintisiz ve sürdürülebilir dinlenme becerilerini geliştirildiğini söylemek mümkündür Bu bakımdan öğretmenlerin öğrencilerle olan bu sözlü iletişimlerinde kullandıkları dil ve bu üslubun yapıcı ve öğrencileri öğrenmeye karşı isteklendirici bir üslupta olması gereken bir husustur.
Yapılan bazı gözlemler ve araştırma sonuçlarına göre, öğretmenlerin çoğunun, öğretim süreçlerinde dilin yeterince yapıcı olmadığı yönünde olmuştur. Öğretmenlerin sınıf yönetimini sağlama konusunda öğrencilere sert üsluplu uyarılar verdikleri, onları gelecekle yani notla tehdit ettikleri sıklıkla şikayet edilen konular arsındadır.
Öğretim sırasında dil ve üslubun öğretimin gerçekleşmesine katkısı tartışılmayacak kadar önemlidir. Kullanılan dil, bir taraftan konunun anlaşılmasını sağladığı gibi diğer taraftan da öğrencinin kendisini dil ile ifade edebilmesinde model teşkil eder.
Dil ve üslup öğretim konusu olarak, öğrenildiği gibi kullanım örneklerine bakılarak ve model alınarak da öğrenilebilmektedir. Okullarda okul yöneticilerinin ve sınıflarda öğretmenlerin öğrencilerle ile iletişimlerinde kullanıldıkları dili öğrencilerin özel yaşamalarında kullanılacak oldukları dilin gelişmesine de katkı yapmaktadır. Buna göre, öğretimde kullanılacak dil ve üslup konusunda şunları söylemek mümkündür:
-Kullanılan dil doğru, düzgün ve kurallara uygun olarak kullanılmalıdır. Üslup yapıcı ve örnek olucu nitelikte olmalıdır.
-Öğretim sırasında kullanılacak dil öğrencilerin gelişim seviyesine uygun olmalıdır. Seçilen kelimelerin ve kurulan cümlelerin öğrencilerin seviyesine uygun olmalıdır.
-Dilin anlaşılmasını ya da benimsenmesini sağlaması bakımından iletişim dili olarak, ilköğretim okulları öğrencilerine yönelik dilin ben dili olmasında yarar vardır.
- Öğretim dilinin dersin anlatımı ve sunumu sırasında anlaşılır olmasına dikkat edilmelidir. Bunun için öğretmenle, abartılı ve süslü cümleler kurmamalı, öğrenciler tarafından anlaşılmayacak olan yabancı kelime, kavram ve tamlamalar kullanılmamalıdır.
-Öğretmenler sınıf içi öğrencilerle olan iletişimlerde, günlük kullanım şekli olan ve adına da “argo” denilen üslubu kesinlikle kullanmamalıdırlar. Bir başka deyişle öğretimde argo kelimelere yer verilmemelidir.
-Öğretimde kullanılan dil ve üslup mahalli ya da yöresel şive ya da ağız kullanmaktan kaçınılmalıdır. Mahalli ve yöresel dil kullanmamaya özen gösterilmeli
-Öğretim süreçlerinde kullanılan dil ve üslup yazı diline yakın ve dil kurallarına uygun olanından seçilmelidir. Kitap dili, öğrencilerin anlamsını kolaylaştırıcı olduğu gibi kitabı anlamayı da kolaylaştıracaktır.
Her alanda olduğu gibi öğretim ortamlarında da kullanılan dil ve üslubun önemi büyüktür. Yapıcı bir dil, anlamayı ve iletişim kolaylaştıracaktır. Böyle bir üslubun öğrenmelerin bir sonraki öğrenmeleri yapılandırarak öğrencilerin sosyalleşmesine katkı sağlayacaktır.


                                                        Yard. Doç. Dr. Şükrü KEYİFLİ       

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Nis 2013 22:13:21
    ALO 147 Alo İftira Hattına Döndü!!...

ALO 147 bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanlığına ait şikayet hattı ama bakanlığı değil öğretmenleri şikayet hattı. Herkes sorgulanabilir kimse hatasız değil ama işin içinde eğitim olunca bir durun bakalım. Bu hattı arayıp tebrik yada başarılı bir işi söyleyemiyorsunuz. Niyet kökten bozuk yani illa şikayet edeceksiniz. Diyelim bir öğrenci servis firmanız var ihaleyi kaybettiniz yapıştır çamuru yada çocuğunuzla ilgili bir istekte bulundunuz müdür yada öğretmen yok dedi yapıştır çamuru. Hatta hayatında hiç namaz kılmamış bir müdür bile ‘Devamlı odasını kilitleyip namaz kılıyor saatlerce bizlerle görüşmüyor’ şikayetiyle karşılaşınca şok olmuş. Bunu bize samimi olduğu bir müdür arkadaşımız anlattı. Gördüğümüz kadar bu hat hızla ALO 147’den ALO İFTİRA’ya dönmüş durumda. Faydası var mıdır? Belki olabilir .Bu konuda sadece bir haber gördüm babası okula yollamayan bir kız çocuğu bu sayede okula alınmış ama bunu tespit içinde Alo 147’ye ihtiyaç yok ki.
Sendikal faaliyet için okulları gezerken bu hatla ilgili gelen şikayetlerden bıktığını söyleyen bir çok öğretmen ve idareci arkadaşı Alo 147’den gelen şikayetleri cevaplamakla meşgul bulduk. Eğitim camiası hattın iptalini istiyor. ‘Biz denetlenmekten korkmuyoruz zaten bir şikayet olunca denetleme geliyor ama Alo 147 bir delinin kuyuya taş atması misali bizleri gereksiz yere yoruyor.’ şikayetini üyemiz olsun olmasın müdürlerden ve öğretmenlerden sıkça alıyoruz.
Ankara’da üyemiz olan bir okul müdürünün yazdığı şiir son günlerde ALO 147’den dolayı bir çok asılsız ihbarla ve şikâyetle boğuştuklarını söyleyen öğretmen ve idarecilerin duygularına tercüman olduğunu düşünüyorum.
Değerli müdürüme buradan teşekkür ediyorum. Hani sözü söyledin faydası var mı derseniz ‘Söylesem nafile söylemesem gönül ferman dinlemiyor’ diyelim.
Buyurun hal-i pür melalimizi çok güzel anlatan bu şiiri hep beraber okuyalım.
ALO ---147
Ah benim garip öğretmenim,
Dinlemiyor artık söz, öğrencin
Yapma deyip biraz kızıversen
Hemen sorgulanırsın ALO 147 den
Öğretmene olan saygı sevgi
Başta gelen eğitimin temeli
Bunu idrak edemeyen veli
Onun dayanağı olur ALO-147
Okula haber gelir 147 den
Kim bu şikayet edilen öğretmen
Müdür sorar, ne yaptın sen
Al kalemi savunmanı yaz öğretmen
Şikayet edene verilir cevap
Ne yazarsan yaz anlamıyor cenap
Beğenilmiyor verdiğin cevap
Merak etme yanındadır Cevat
ALO-147 den Bakanlık şikayetle doldu
Öğretmen, doktor, memur bizar oldu
Onuruna yediremedi canından oldu
Sorumluların vicdanı yok oldu
Şikayet edilmez çözüm bulunurken
ALO-147 oldu telefunken
Bakan şimdi canımıza okurken
Dua edelim ALLAH korusun kötülerden
Öğretmenim sanma bulunmaz çare
Seni yönetecekleri seçerken düşünde
Ayaklar baş, başlar ayak olmasın
Cezmi’m derki derdin ilacı sen olasın
Öğretmenim, derdin ilacı sensin
Unutma sevginle aşkınla yücesin
Kim ,ne derse desin , sen anlatır öğretirsin
Öğretmenliği özümsemişsen
Sen, eli öpülesin, eli öpülesin.
21/04/2012 SY.

İbrahim Demirkan - Eğitimci Yazar

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Nis 2013 22:29:51
MUTLAKA OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM !

Çocukların,Anne-Baba ve Eğitimcilerden İstekleri Var ! Kulak Asmak Yerine, Kulak Verelim !



1- Bana su getirtmeyin, bana da su getirmeyin. Aramızda hizmetçi yok, herkes kendi işini yapsın. Evde küçük yaşta iş gücü kullanmaya ve sevgi istismarına son.

2- Hata yapmama izin verin ki, gerçekten hat...aysa sonuçlarını görüp ders alayım. Hata değilse siz ders alın.

3- Her istediğimi bana almayın. Size karşılıksız kimse bir şey vermiyor. Her şeyin bir çalışma karşı elde edileceğini öğrenmeme izin verin. Sonuçlar, çalışmanın ürünüdür.

4- Benim özgürlüğüm sizin özgürlüğünüzdür. Bir yere gitmek istediğimde beni bırakın. Bana kaçta döneceğimi değil, ilkeler söyleyin. İyi insanlarla birlikte ol ve kendini koru gibi bir söz benim için saat kaçta döneceğimden daha anlamlı ve yararlı. Yoksa ben yapacağımı gündüz gözü de yaparım.

5- Okulun amacı öğrenmektir. Derslerden kaç aldığım değil, bir şey öğrenip öğrenmediğime bakın. Beni yarın yaşamda ayakta tutacak olan aldığım notlar değil, öğrendiklerim olacaktır.

6- Benimle ilgili fikirleriniz elbette var. Ama arada benim ne düşündüğümü, ne hissettiğimi sorun ve gerçekten dinleyin. Aramızdaki sorunların çoğu iletişimsizlikten kaynaklanıyor. Konuşmak kadar dinlemeyi de öğrenelim.

7- Ben dürüst olmak istiyorum, beni yalan söylemek zorunda bırakmayın. Size yalan söylemeye başlarsam, bazen bilmeniz gerekenleri de öğrenemeyeceksiniz.

8- Söylediklerinize karşı çıktığımda size değil, söylediklerinize karşı çıkıyorum. Sizde bana değil, söylediklerime karşı çıkın. Kelimeler incinmez, ama bizler inciniriz. Yani, “sen aptalsın” değil, “bu söylediğin fikir güzel değil,” diyelim birbirimize.

9- Toplum içinde gurur duyacağınız bir birey olmam, sizin bana bir birey gibi davranmanıza bağlı.

10- Sizden beklediğim şey tek başına sevgi değil, aynı zamanda saygı. Küçüklerime sevgi, büyüklerime saygı hikayesi, geçen yüzyılda kaldı. Benden saygı istiyorsanız, ben de sizden saygı istiyorum.

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Nis 2013 22:35:35
   OKUL BAŞARISINDA UYKU FAKTÖRÜNÜN ETKİSİ

Okul başarısında sağlıklı uykunun etkisi araştırmalarla da test edilip onaylandı. Yapılan araştırmalar düzenli uyuyan öğrencilerin iyi uyumayanlara oranla daha iyi not aldıklarını ortaya çıkardı. Bununla da bitmiyor... AZ UYUYAN ÖĞRENCİ DAHA DÜŞÜK NOT ALIYOR

OKUL BAŞARISINDA UYKU FAKTÖRÜNÜN ETKİSİ

Okul başarısında sağlıklı uykunun etkisi araştırmalarla da test edilip onaylandı. Yapılan araştırmalar düzenli uyuyan öğrencilerin iyi uyumayanlara oranla daha iyi not aldıklarını ortaya çıkardı. Bununla da bitmiyor...

AZ UYUYAN ÖĞRENCİ DAHA DÜŞÜK NOT ALIYOR

Araştırmalar sağlıklı uyku uyuyan öğrencilerin, iyi uyumayanlara oranla daha iyi not aldıklarını ortaya koydu. İyi uyuyan öğrenci matematik problemlerini çözmede de başarılı.
Okula giden çocuklarda yetersiz uyku, psikolojiyi bozuyor, öğrenme becerilerini olumsuz etkiliyor. Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Uyku Bozuklukları Ünitesi Bölüm Başkanı Dr. Sabri Derman, özellikle ana okulu ve ilköğretim çağındaki çocuklar için uykunun büyük önem taşıdığını söyledi. Derman “Uykuları yetersiz olan çocukların okuma, yazma ve matematik problemleri çözme becerileri bozulur. Sağlıklı uyuyanlara göre bu öğrencilerin daha düşük notlar aldığını açıkca gösteren araştırmalar var. Sebepsiz yere yorgun veya haşarı, duyarsız ya da aşırı huysuz ve tepkili, akıllı olduğu halde sosyal ve akademik başarısı sorunlu çocuklarda uyku kalitesine bakılmalı” dedi. Uykunun vücudumuzun değil, beynimizin dinlenmesi için şart olduğunu vurgulayan Dr. Derman “Aslında beyin uyku sırasında dinlenmez. Daha çok dışarıdan değil, vücuttan ve kendi içinden kaynaklanan verileri işler. Uyanıkken olduğundan çok çalışır. Her ne olursa olsun, anne-babaların çocuklarının uyku sağlığına en azından beslenmeleri ve genel sağlıkları kadar özen göstermeleri gerekir” diye konuştu.
Yetersiz uyku sanılandan daha yaygın

Michigan Üniversitesi’nde uyku üzerine yapılan bir araştırmayı örnek veren Dr. Sabri Derman, şunları söyledi: “Uykuları horlama nedeniyle bozuk olan 866 çocukta yapılan araştırmada normal uyuyanlara oranla üç kez daha sık davranış bozuklukları ve dikkat dağınıklığı, hiperaktivite gibi sorunlara rastlandığı saptanmış. 2.5 ile 6 yaş arası bin 500 çocukta yapılan bir başka geniş araştırma da 10 saatten az uyuyan çocukların kelime haznelerinde ve bilişsel becerilerinde, 10 saatten çok uyuyanlara oranla çok belirgin azalma olduğu saptanmış. Benzer araştırmalar, ergenlikteki gençlerde de uyku problemlerinin ve yetersiz uykunun sanıldığından daha yaygın olduğunu gösteriyor. Eksik uyku, öğrenme problemlerine ve performans düşmesine yol açar. Bu yaştaki gençlerde sıklıkla gece uykuya dalmakta zorluk, sık uyanma, dinlenmeden uyanma ya da çok zor ayılma ve gün içinde yorgunluk şikayetleri görülür. Bu şikayetlerle davranış bozuklukları, devamsızlık, öğrenme güçlüğü ve akademik başarısızlık arasında bir ilişki bulunuyor.”
Biyolojik saatinizi koşullandırın
DR. Sabri Derman’a göre sağlıklı bir uyku için öncelikli olan biyoljik saatin koşullandırılması. İşte yapmanız gerekenler:
8 Aynı saatte yatıp her sabah aynı
saatte uyanarak biyolojik saatinizi
koşullandırın.

8 Gün içindeki şekerlemelerde yarım saati süreyi aşmayın.
8 Yatakta okumayın, chat yapmayın, mesajlaşmayın, TV seyretmeyin, telefonla konuşmayın ve abur cubur yemeyin
8 Öğleden sonraları ve akşamları kafein içeren, sodalı içecekler tüketmekten kaçının.

8 Yatağa karnınız aç girmeyin.
8 Yatak odası sessiz, karanlık olsun
8 Yatmadan önce yoğun video
oyunları, korku filmleri seyretmekten kaçının.
8 Gün içinde karşılaştığınız dertleri, sorunları, endişeleri yatağa taşımayın.
8 20 dakikada uyuyamazsanız kalkıp başka bir odaya geçin. Kafanızı dağıtın ve uykunuz gelince tekrar yatağa dönün.
8 Okul dışı aktiviteler çok zaman alıyorsa azaltmayı düşünün, ders çalışmaya zaman kalsın.

8 Uyku sorunu 2 haftayı geçerse doktora gidin.
Cep telefonu gençlerin düşmanı
Ergenlik yaşındaki gençlerin çoğunun özel telefon konuşmalarını 02.00-03.00’e kadar uzattıklarına dikkat çeken Derman “Bu konuşmalar sadece uyku saatinden çalmıyor, uyuduktan sonra da uykunun kalitesini kötü etkiliyor. Ebeveynlerin uyku saatleri konusunda tatlı-sert bir disiplin içinde olmaları, sınırları belirlemeleri ve ödünsüz uygulamaları gerekiyor. Ailedeki diğer erişkinler de bu konuda uyum içinde davranmalı.
İlköğretimde 10-12 saat şart
Sağlıklı bir birey olmanın yolu uykudan geçiyor. Uyku süresi ise yaşa bağlı olarak değişiyor.

3 yaşına kadar olan bebeklerde günde 12-14 saat uyku gerekirken, 3-6 yaş arasındaki çocuklar için bu rakam 10-12 saat. 12 yaşına kadar olan çocukların uyuması gereken süre 10-11 saat. 12-18 yaş arası için ise 8-9 saat uyumak yeterli.

Kaynak: stargazete.com

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Nis 2013 23:08:35
  Öğretmenler oyuna daha çok vakit ayırmalı  

Okul öncesi eğitimde öğretmenlerin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Haluk Yavuzer: Öğretmenler oyuna daha çok vakit ayırmalı


Okul öncesi eğitimde öğretmenin ve annelerin önemine dikkat çekilen Altınçağ’da Öğretmen Olmak konferansında, okul öncesinde eğitimin sınıftan çıkması ve oyun ağırlıklı aktiviteler dönüşmesi gerektiği vurgulandı. Annelerin “mükemmel anne” sendromundan kurtulmasının önemine vurgu yapılan konferansta, okul öncesi eğitimde öğretmenlerin nasıl olması gerektiği tartışıldı.
Okul öncesi eğitimde oyunun önemi giderek artıyor. “Altınçağ’da Öğretmen Olmak” teması altında bir konferans gerçekleştiren İhlas Eğitim Kurumları, Prof. Dr. Haluk Yavuzer, Yrd. Doç. Dr. Özgül Polat ve Uzman Pedagog Sevil Yavuz’u öğretmenlerle buluşturdu.
Konferansın açılışında bir konuşma yapan İhlas Eğitim Kurumları Genel Müdürü Hami Koç, özellikle son 10 yılda başta hükümetlerin ve bütün kesimlerin desteğiyle okul öncesi eğitimin değerinin daha iyi anlaşıldığını vurguladı. Okul öncesi eğitiminde farkındalığın arttırılması için nasıl daha fazla yardımcı olabiliriz diyerek bu organizasyonu üçüncü kez gerçekleştirdiklerini belirten Koç, organizasyonda emeği geçenlere ve katılanlara teşekkür etti.

HALUK YAVUZER: ANNELERLE PAZARLIK EDİYORUM

Çocuğun doğumuyla birlikte annesine olan bağın kurulduğunu belirten İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Haluk Yavuzer, gösterilen sevgi dolu ilgi ile çocuğun kişiliğinin olumlu yönde şekillendiğini aksi takdirde doyumsuz ve uyumsuz çocuklar yetiştirildiğini vurguladı. “Şimdi çok yoğunum ben çocuğumla ilgilenemem iki yıl sonra ilgilenirim diyen baba treni kaçırır.” diyen Prof. Dr. Yavuzer bazı anneler ile çocuklarıyla 20 dakika oynamaları için pazarlık yaptığını ifade etti.
Anaokuluna, sevgi ve ilgi ile büyütülmüş çocukların yanı sıra bunlardan mahrum kalan çocukların da geldiğine dikkat çeken Yavuzer, bu noktadan sonra okul öncesi dönemi öğretmenlerine büyük görev düştüğünü söyledi.
Öğretmenlerden de oyuna daha çok vakit ayırmalarını isteyen Yavuzer, oyun ve resim aktiviteleri ile çocukları daha iyi tanıyacakları yolunda tavsiyelerde bulundu. Bu sayede çocuktaki artıları ve eksileri yakından göreceklerini belirten Yavuzer, iyi örgütlenmiş aktivitelerle önemli kazanımlar olabileceğini söyledi.
Son olarak öğretmenlere seslenen Yavuzer, “Kendinizi sürekli geliştirin. Bol bol okuyun. Kendinizi güncel tutun. Çok hassas bir dönemin öğretmenliğini yapıyorsunuz. Sınıfınızdaki çocukların gözünde çok değerlisiniz. Sizin için giyinip gelenler bile olabilir. Onları fark ettiğinizi hissettirin. Severek işinizi yapın ve coşkunuzu çocuklara aktarın.”dedi.

MÜKEMMEL ANNE DENDROMU

Uzman Pedagog Sevil Yavuz ise, oyunun önemine vurgu yaparak başladığı konuşmasında, ailelerin oyunu baz alan anaokullarını tercih etmediğini bu yüzden okulların daha sert müfredatlar uyguladığından yakındı.
Bu çağdaki çocuğun oyuna ihtiyacı olduğunu belirten Yavuz, “Çocuklarımız artık evlerden çıkamıyorlar. Aileleri buna izin vermiyorlar. Haklı oldukları noktalar olabilir. Ama çocukların oyuna ihtiyaçları var. Lütfen bunu göz ardı etmeyin.”dedi. Annelerin mükemmel anne sendromundan kurtulamadıklarını bu sebepten de çocuklara yanlış mesajlar verdiklerini söyleyen Yavuz; bu yüzden kendine güvenmeyen içine kapanık çocuklar yetiştiğini belirtti.
Özellikle anaokulu döneminde anne ve babanın olumsuz sözler duymak istemediklerini söyleyen Yavuz, öğretmenin asli görevinin eğer bir aksilik ya da olumsuzluk varsa çekinmeden söylemeleri gerektiğini vurguladı. Bu dönemde ortaya çıkan bir rahatsızlığın tedavisi için vakit kaybedilmemesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Yavuz, “Öğretmenler toplumsal olarak çevrelerinde gördükleri çocuklarla da ilgilenmeliler. Olumsuzluk varsa uyarmalılar.”dedi.
Otizm ve bakıcı seçimi hakkında da bilgiler veren Yavuz, son olarak çocukların huzura ihtiyacı olduğunu onları mutlu etmek için sürekli dışarıda olmak yerine evde ailecek huzurlu bir ortam oluşturmanın yeterli olacağını söyledi.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SINIFTAN ÇIKMALI

Konferansın son konuşmacısı olan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özgül Polat’ta okul öncesi dönemi öğretmeninin değerini vurguladı.
Oyunun çocuğun gelişimindeki öneminin altını çizen Polat, “Okul öncesi eğitim sınıflardan çıkmalı. Oyun olmadan eğitimi yapamazsınız. Çocukları sınıflara mahkûm etmeyin.” dedi. “Benim sınıfım küçük.” şeklindeki mazeretleri de kabul etmeyen Polat, “Çıkın koridorlara, bahçelere oralara gidin. Çocuk toprağa dokunsun.” şeklinde konuştu.
Öğretmenlere çok çalışmalarını öğütleyen Polat, “21. yüzyılda düşünen bireyler olmalı. Siz onları yetiştirmek için çok çalışmalısınız. Çalışmaktan korkmayın, facebookta vakit geçirmekten daha zevkli.” dedi. İnteraktif geçen sunum boyunca öğretmenlere sürekli olarak çocukların yanında olmaları gerektiği mesajını veren Polat, sınıflarda uygulanabilecek etkinlikleri de salonda bulunanlarla birlikte yaptı.

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Nis 2013 23:36:37
   Kırmızı kalemin öğrencilere olumsuz etkisi 

ABD’de yapılan bir araştırma, ödev ve sınav kağıtları üzerine kırmızı kalemle yazılan not veya uyarıların, çocuklar üzerinde bağırarak azarlama etkisi ve moral bozukluğuna yol açtığını ortaya çıkardı
Amerikan Colorado Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, öğretmenlerin ödev veya sınav kağıtlarının üzerine kırmızı kalemle yazdığı not veya uyarıların, öğrenciler üzerinde bağırarak azarlama etkisi yaptığını ve öğrencilerin moralini bozduğunu ortaya çıkardı.
Richard Dukes ve Heather Albanesi adlı sosyologlar tarafından gerçekleştirilen ve sonuçları Journal of Science dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, sınav veya ödev kağıtları üzerine kırmızı kalemle düşülen notlar “çatışmacı” ve “tehditkar” olarak algılanıyor ve öğrencilerin moralini bozarak hem öğretmen-öğrenci ilişkilerine hem de öğrenmeye olumsuz etki ediyor.
Kırmızı rengin “uyarma, yasaklama, ihtar, öfke, sıkıntı ve hatalı olma duygusuyla” birlikte anıldığını belirten araştırmacılar, tezlerini 199 öğrenci üzerine denedi.

  Kırmızı yerine mavi

Bu çerçevede öğrencilere önce üzerine kırmızı kalemle not ve uyarı düşülmüş ödev kağıtları gösterildi. Daha sonra aynı öğrencilere yine aynı ödevlerin mavi kalemle yazılmış şekilleri gösterildi.
Öğrenciler kırmızı kalemle yazılan kağıtların notlarının daha düşük olduğu sonucuna varırken, mavi kalemle yazılan kağıtlardaki notlarının diğerleriyle aynı olmasına rağmen daha yüksek olduğu yorumunu yaptı.
Araştırmacılar algı farkının, renklerin yarattığı duygu farkından kaynaklandığını açıkladı.
Aynı araştırmaya göre kırmızı renk öğrenciler açısından çok daha duygu yüklüyken, mavi veya yeşil renk daha objektif ve nötr bir duygu yaratıyor.

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Nis 2013 23:40:15
Türkiye'de İyi Öğretmen Olmak / Ahmet Şerif İzgören

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Nis 2013 23:45:51
Öğretmenler ve Öğretmen Olmak İsteyenler İçin Acıklı Bir Hikaye Melik Duyar

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Nis 2013 23:49:59
Pencere(m)
 Farklı pencerelerden bakmak dileğiyle...

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Nis 2013 23:03:25
On bir yıllık maaş artışlarını dolar bazında incelediğimizde ilk altı yılın sonunda yaklaşık üç katına çıkan maaşların son altı yıllık dönemde yerinde saydığı görülmektedir.


2002 'den 2013 Yılılna Öğretmen Maaşı


 Ekonominin istikrar kazandığı ve onca güzel gelişmenin gerçekleştiği iddialarına rağmen bunun yansımalarını maalesef çalışan kesim görememektedir.

2007 yılı ardından yakalan seviye etrafında dönüp durmaktayız.Oysaki bu dönemde artan milli gelirden daha çok pay almamız gerekirdi.Biz yerimizde saya duralım aynı dönemde Türkiye’nin 2007 yılında 26 olan dolar milyarderleri sayısı , 2013’te 44 kişiye ulaşmıştır. Birilerinin milli gelir pastasından aldığı pay sürekli artarken öğretmeninkinin yerinde sayması manidardır.

Aynı genellemeyi tüm memur arkadaşlarımız içinde yapmak mümkündür.Bu genelleme bizi şu sonuca vardırmıştır.2000’li yıllarda dibe vuran ve yerlerde sürünen maaşlar , tek parti iktidarının verdiği moral ve güçle adeta bir ölü kedi zıplaması yapmış (bir borsa deyimidir; düşen hisselerin tepkisini ifade eder) fakat son altı yıl boyunca yerinde saymıştır.



NOT: Veriler Maliye Bakanlığı açıklamalarından alınmıştır.Verilere aile ve çocuk yardımı dahildir.
*Ocak ayı verisidir.

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Nis 2013 23:07:17
'Çocukları çoktan seçmeli sistemden kurtaracağız'


Milli Eğitim Bakanı Avcı, "Çocukları test cenderesinden, çoktan seçmeli sistemden kurtaracak yeni bir sistem üzerinde çalışıyoruz" dedi.


 Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Seviye Belirleme Sınavı'nda (SBS) yapılması planlanan değişiklikle ilgili açıklamalarda bulundu.



TED Ankara Koleji'nde Türk Eğitim Derneğinin düzenlediği Uluslararası Eğitim Forumu'na katılan Nabi Avcı, bir izleyicinin SBS'ye ilişkin sorusunu yanıtladı.


Avcı SBS ile ilgili kapsamlı bir değişikliği bir yıla sığdırmanın mümkün olmadığını belirtti.


Çocukların 4 yılda ders içi ve ders dışı birçok faaliyet yaptığını anlatan Avcı, bu performanslarını, başarılarını ders dışı etkinliklere dahil etmeye yönelik bir sistem planladıklarını kaydetti.


Şu anda geriye dönük performans değerlendirmesi yapılmasının mümkün olmadığını vurgulayan Bakan Avcı, "Çocukları test cenderesinden, çoktan seçmeli sistemden kurtaracak yeni bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Açık uçlu sorularla yürüyen bir seçme daha sağlıklı olur diye düşünüyoruz. Ancak çalışmalarımız devam ediyor" dedi.


AA

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Nis 2013 23:11:01
Eğitim Anlayışı Alt Üst Oldu!

Derste tahtanın fotoğrafını çeken, öğretmenin anlattıklarını kayıt cihazına kaydeden, öğrenciler el yazısını unutuyor. Uzmanlar: Yeni bir eğitim anlayışı geliştirmek şart..
Bilgisayar, cep telefonu, tablet, akıllı tahta... 21’inci yüzyılda hayatımızı değiştiren teknolojik gelişmeler eğitim sistemini de sil baştan yeniden yarattı. Derste tahtanın fotoğrafını çeken, öğretmenin anlattıklarını kayıt cihazına kaydeden öğrenciler, el yazısını unutmak üzere. Artık hesap makinesi kullanmadan dört işlem yapamayan kuşaklar yetişiyor.
Araştırmaya yöneltmek yetmiyor
Son derece hızlı ve kolay erişilen bilgi zihinde yer bulamıyor. Uzmanlara göre eğitim sisteminde köklü bir değişiklik şart. Öğrencilerin bilgiye ulaşmasını sağlamakla yetinmeyen, sentez ve analiz yeteneklerini geliştirmeyi hedefleyen bir pedagojik reform gerekiyor.
Çocuklar derste sıkılıyor
Atılım Üniversitesi Eğitim Teknolojileri ve Pedagojisi Ofisi Genel Koordinatörü Prof. Dr. Hasan U. Akay: “Öğrenciler bilgiye çaba harcamadan ulaşınca bilginin değeri azalıyor. Artık 50 dakika ders işlenince çocuklar bıkıyor. Çünkü teknoloji daha çabuk veriyor bilgiyi.”


İnternet Teknolojileri Derneği Başkanı Mustafa Akgül: “ Öğrenciden çaba istemiyoruz. Okullarda öğrencilere copy-paste öneriliyor. Halbuki bilgiye madem bu kadar çabuk ulaşabiliyoruz. O zaman daha fazla katkı sunmalı öğrenciler. Bu istenmiyor. Bilginin kavranması, eleştirilmesi, başka bilgilerle karşılaştırılması istenmiyor. ”


Öğrenciler ne diyor:
Her şey elimin altında
Can Yalçın (11) 5. sınıf öğrencisi: “Akıllı okul ve bilgisayar yardımıyla ödevlerimi hazırlıyorum. Yine de kitaplardan yararlanıyorum ama ilerleyen zamanlarda kitaplar önemi kaybedecek gibi görünüyor. Çünkü tablet bilgisayar ile her şey elimizin altında.”


Tabletim hem kitap hem defter
Lara Selin Seyahi (11) 5. sınıf öğrencisi: “Kitaplardan yararlanıyorum fakat tablet ve bilgisayardan ödevlerimi yapıyorum. Tablet bilgisayarım hem kitap hem de defter. Kaynak olarak internetten yararlanıyorum.”


Eve gidince dinlerim
Bu yöntemi daha çok üniversite öğrencileri kullanıyor. Kürsüde ders anlatan hocalarının söylediklerini not almak yerine, sınavdan önce dinlerim diyerek ses kayıt cihazlarına veya telefonlarına kaydediyor. Bu yöntem klasik ders anlayışını tarihe gömmek üzere.
‘Kopyala, yapıştır, değiştir’ ödev tamam
Artık ilkokul çağına kadar inen bir yöntem haline gelen ‘kopyala-yapıştır’ teknolojinin eğitimdeki en zararlı uzantısı kabul ediliyor. Öğrenciler ödev konularını arama motorunda bulup, kopyalayıp yapıştırıyor. Bir iki düzeltmeden sonra ödev hazır. Ancak bazı hocalar bu yönteme karşı tedbirli. Arama motorunda gelenle aynı cümleler ödevde de yer alırsa sıfırı basıyorlar. Bu durumu bilen öğrenciler artık ödevi bir editör gibi hazırlıyor.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK