Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.821
  • 227.500
  • 28.821
  • 227.500
# 21 Şub 2016 13:52:30
Bir kar yağsın istiyorum; Tüm kötülüklerin üstüne..
Hiç biri kalmasın yeryüzünde..
Bembeyaz olsun her taraf..
Ve yeşermesin bir daha kötülük... Sonsuza kadar....
Bir yağmur yağsın istiyorum; Tüm yüreklere..
Bütün kötülükleri temizlesin..
Tertemiz olsun köşe bucak..
Kalmasın bir damla kin, haset...
Bir rüzgâr essin istiyorum; Şiddetli bir kasırga..
Tüm pislikleri alıp götürsün uzaklara..
Bir daha gelmemek üzere..
Sonra dinsin rüzgâr...
Bir güneş doğsun dünyaya; Pırıl pırıl, ışıl ışıl..
Tüm kalpleri ve beyinleri aydınlatsın..
Kalmasın karanlık bir yer..
Her yer aydınlık.. Her yer sevgi dolsun..
Sevgi konuşulsun, Sevgi düşünülsün..
Ve dört mevsim böyle olsun..
Her taraf iyilik, güzellik dolsun...

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 21 Şub 2016 14:32:18
bilmemek bilmekten iyidir
düşünmeden yaşayalım
mâra
günü ve saatleri ne yapacaksın
senelerin bile ehemmiyeti yoktur
seni ne tanıdığım günleri hatırlarım
ne seneleri
yalnız seni hatırlarım
ki benim gibi bir insansın

tanımamak tanımaktan iyidir
seni bir kere tanıdıktan sonra
yaşamak acısını da tanıdım
bu acıyı beraber tadalım
mâra

başım omzunda iken sayıkladığıma bakma
beni istediğin yere götür
ikimiz de ne uykudayız
ne uyanık

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 21 Şub 2016 16:39:17


         h.n.a.


YAŞAYAN TÜRKÇÜLERE AĞIT

Bir mahşere binlerce kader tutsağı gelmiş,
Titrek ve metin cümle adımlar ona doğru…
Gitmekte bütün kafile, meçhula yönemiş,
Nerden gelerek hangi karanlık sona doğru?

Her şey kopuyor istemeden kendi yerinden;
Herkes geliyor, sonra da herkes gidecektir,
Milyonlar asır geçse de arzın üzerinden
Bir kere giden bir daha ses vermeyecektir.

Meçhul kaderin çizdiği yoldan gideceksin;
Bilmem ki bu meçhulleri hep Tanrı mı yazmış?
Öyleyse bırak, ruh bütün işkenceyi çeksin,
Bin bir kere ölmeksizin insan yaşamazmış…

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 21 Şub 2016 21:00:42
Kardelen

Güneşle mehtap arasında
Gidip gelir yalan mutluluklar
İhanetlere yenilmişim
Bilirmisin bu duyguyu kardelen

Dağ bayır gezerim sorma
Kara gurbetin kahrı gibi
Sen ben bir yerde alem bir yerde
Anlatamam dinletemem kardelen

İnsanlık soğuk karanlık
Menfaatler olmuş anlık
Nasip değil güneşi görmek
Değermi güneşi görüp ölmek

Beyaz temiz kardan çıktın
Kirlenmeye gerek varmı kardelen
Ölüm kadar özledinmi güneşi
Mucize gibi seni aradım kardelen

Sen ölme solma kardelen
Seni kendime yakıştırdım
Güneşe gölge olayım
Görme sende yenilme kardelen

Işığı görecek kadar
Cesaretin varmı kardelen
Vefasızlıktan bana güneşten sana
Ölüm var kardelen

İnsanın beyni kalbi dili
Bir değilmiş kardelen
Özgürlük yalnızlıkmış
Yerin varsa ben geleyim kardelen

İsmet Koyuncu

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 21 Şub 2016 21:03:14
Sahi Nerde Kaldı Sevdam?

Sahi nerde kaldı sevdam?
telgrafın tellerine mi takıldı
karlı dağları mı aşamadı
denizler mi yarılmadı

ne turnalardan var bir haber
ne de yardan...
sahi nerde kaldı sevdam?

keşke bulutlara yüklense
yağmur olsa,kar olsa
odama dolsa...
kardelen olsam karda açsam
gözyaşımı yağmuruna katsam

ne fırtına var ne de boran
ne yağmur yağar
ne de kapımı çalar kardan adam
habersiz kaldım nazlı yardan

sahi nerde kaldı sevdam...

Nevin Hiçdönmez

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 21 Şub 2016 21:41:55
...

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.821
  • 227.500
  • 28.821
  • 227.500
# 21 Şub 2016 22:03:41
Ne vakit karanlık kaplasa yeri,
Başlar çocukların büyük kederi;
Bakınır, korkuyla dolu gözleri:
Ya artık bir daha olmazsa gündüz?
Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 21 Şub 2016 22:40:32


         h.n.a.


KÖMEN

Analım Tunga Er efsanesini;
Duyalım geçmişin erkek sesini.
Bürüyüp Tanrıdağ’ın çevresini,
Yine Gök Türk olalım, El kuralım.

Ötüken-Yış durak olsun da bize,
Yürüsün ordular ordan denize.
Çinli baş vermese, gelmezse dize,
Kağanın buyruğu vardır: Vuralım.

Anlatılmaz, yüce bir erdem olan,
Bu akınlarda bulunmaz yorulan.
Günü geldikçe de bizden sorulan,
Kan ve can vergisi olsun…Verelim!

Ülkü uğrunda gönüller delidir.
Kişiler ülkü için ölmelidir.
Tanrı’nın insana değmiş elidir,
Şu ölüm adlı güzel şey… Saralım.

Hiç düşündün mü niçindir yaşamak?
Bir görev yapmak içindir yaşamak.

Er kişiysen görevin neyse, başar.
Zevke, eğlenceye hayvan da koşar.

Görüyorsun nice hayvan yığını,
Ki yapar sadece hayvanlığını.

Fakat onlar bile kendince yine,
Tükürürler Kardeş’in itlerine.

O nasıl olmalı bir ruhu ölü,
Ya da bir canlı, fakat kahpe dölü.

Ki sanar durduğu yer it inidir,
Oysa bir şanlı şehitler sinidir.

O fuhuş uzmanı çikletli dişi,
Dişinin en kötü, en köhnemişi,

Kaplamış ruhunu çirkef yosunu,
Hiç umursar mı şehit ordusunu?

Var mıdır onca tivistin ötesi?
Adı üstünde: Köpek sosyetesi!

Yok sayıp sen de bu ruhsuz sürüyü,
Kılavuz yap ebedi Gök Börü’yü.

Çıkarıp Ergenekon’dan ulusu,
Türk’ü kılsın yine dünya ulusu.

İzleyip Gök Börü’nün gölgesini
Gezelim gel o Kömen ülkesini.

Gönlümün özlemi yerdir orası,
Gürler ufkunda yiğitlik borası.

Orda erdem gözükür, başkası çıkmaz alana.
Kapanıktır kapılar her kovu, her bir yalana.

Orda erler: Kimi arslan, kimi pars’ın eşidir.
Orda kızlar: Güneşin kendi, ayın onbeşidir.

Uğramaz ufkuna asla o yerin yüz karası;
Orda yoktur ne siyaset, ne fikir maskarası.

Yaşamaz öyle bir ortamda küçüklük, kötülük;
Bir alaydan daha üstün savaşır orda bölük!

Sungurun uçtuğu yerlerde barınmaz yarasa;
Ve bütün dirliğin üstünde yürür sade yasa…

Bir düşün başların üstünde kağanlık tuğunu,
Ruh duyar orda ölürken bile Türk olduğunu;

Ölümün zevkini bir süs gibi gönlünde taşır.
Dirilerden daha çok orda şehitler dolaşır.

Bu şehit ordusu varken kuramaz kimse pusu,
Yurt için kan dökülür orda denizler dolusu.

Günümüzden, düşünüp birçok asırlar geriyi,
Analım bin kere ölmüş o ölümsüz çeriyi:

Ebedi yiğit!
Adı yok şehit!

Kefenin: Vatan…
Tabutun: Cihan…

Yaşıyor ünün.
Düşünüp övün,

Damarında kan
Bir alev midir?

Yaşaman: Roman;
Ölümün:Şiir.

Sana yok ne taş,
Ne de bir mezar.

Bu hayat: Savaş!
Ebedi uzar.

Eşit olduğun
Şu güneş: Tuğun.

Tabutun: Vatan,
Mezarın: Cihan.

Adı yok yiğit!
Ebedi şehit!..

Onu anmakla görür Türk soyu gökçek Kömeni:
Doludizgin yarışan Tanrıkut’un dört tümeni…

Bin asır geçse de rastlanmaz onun bir eşine,
Buyruk aldım diye ok fırlatıyor evdeşine…

Bidev atlarla kılıp her yolu bir günde yarı,
Yıldırımlar gibi dağlardan aşan orduları…

Saygı olsun bu çelik atlıların gök tuğuna,
Tuğu kaldırmış olan orduların başbuğuna.

O nasıl bir yürüyüştür, ne yiğitler katarı!
Kun’u, Gök Türk’ü, Oğuz-Uygur’u, Kırgız’ı, Tatar’ı…

O batırlar ki basıp bağra kucaklar ölümü.
Özgelerden sakınıp kendine saklar ölümü.

Her zaman öyle ağırdır ki yiğitlik kefesi,
Kahramanlar gibi ölmek o günün felsefesi…

Onların sanki başak canları… Durmaz, biçilir…
Toprağın içkisidir kanları, al al içilir.

Tarihin bir olağanüstü ve şahane işi,
Kür Şad’ın, Kül Tegin’in, Çağrı Beğ’in ok çekişi…

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 22 Şub 2016 00:04:50
Sabrı Anlat Bana…

Mağlubiyetlere dayanmayı öğret ruhuma
Bir ışık yak aydınlansın ufuklarım
Söyle ne vâkit sona erer bu amansız sınanma? Özlemi anlat bana…
Göğünde kanat çırpan vuslat kuşları
Nereye konarlar yorulduklarında?
Ayaz yemiş sevdaların bakışlarındaki
Ümitsiz ümitleri anlat.
Yalnızlığın dili olsaydı sormazdım sana…

Sevgilerin nihayetini anlat…
Nasıl biter bir sevda?
Yakıp, yıkılan umutların külleri
Nereye savrulur sonunda?
Ben sustukça sen anlat…
Hüzünlerine geldim,
Bir damladan derya yaptığım hasret
Ve
Dinmek bilmeyen bir sancıyla.
Al kat acılarımı acılarına…

Hep vuslatı düşünürken savruldum
Yüreğimin esir rüzgârlarıyla.
Hayat körebe oyunuydu
Sobelendim yaşanmamışlıklara.
Anlat, merak ediyorum
Her zaman ışık var mıdır, tünellerin ucunda?

 Seynur İNAL

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 22 Şub 2016 00:17:23
Yağma Sofrası

Bu sofracık, efendiler –ki bekler yutulmayı
Huzurunuzda titriyor –şu ulusun hayatıdır
Ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün!
Ama sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız besbelli yüzünüzden;
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Şu doyumcu sofra, bakın gelişinizle övünçlü!
Hakkıdır kutsal savaşınızın, evet, o hak da elde bir…
Yiyin, efendiler yiyin; bu iç şenliği sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin…
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say:
Soy sop, şeref, gösteriş, oyun, düğün, konak, saray,
Tüm sizindir efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Tüm sizindir, tüm sizindir, hazır hazır, kolay kolay…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar,
Görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var,
Bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar.
Sizin şu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını,
Varlığını, hayatını, umudunu, hayalini,
Tüm olanca rahatını, olanca gönül balını,
Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak!
Bugünkü mideler sağlam, bugünkü çorbalar sıcak;
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…
Yiyin, efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin;
Doyuncaya,tıksırıncaya,çatlayıncaya kadar yiyin!

Tevfik Fikret

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 22 Şub 2016 08:28:38
.gün oldu, bekledim, yol görünmedi;
bir yaza dokundum,-dokunmak ıtır
kokardı eskiden; hüzne bağlıdır,
o tekne, yosunlu, kağşamış şimdi...

neydi o? deli gibi! kayıp o liman;
ne zaman yaşandıydı, sahi, o olay?
karanlık yüzü aşkın, binbir dolunay;
kısık bir lambaya benzedi zaman...

ne günden ne geceden iz kaldı;
sanki deniz mi kaldı bir yerlerde?
tekne gider gitmesine, ama ilerde
sadece sönmüş yıldızlar vardı...
Hilmi YAVU Z

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.879
  • 4.220
  • 53.879
# 22 Şub 2016 08:38:14
Sonra bir şeyler yazmak isteyeceksin
Kafan gibi kaleminde işlemeyecek
Unutmak isteyeceksin her şeyi
Ama unutamayacaksın hiç bir şeyi
Kıvranacaksın.!

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.821
  • 227.500
  • 28.821
  • 227.500
# 22 Şub 2016 09:28:10
Oğul bakma şu yaşlı garip halime
Yüzümün her çizgisinde bir hayat gizli
Asırlık çınar ağaçı gibi yaş yerine vardı
Önce şaçlarımı beyazlar vurdu
Her geçen zamanda
Biraz daha derinleşen çizgilerim oluştu
Artık eskisi gibi beni taşımıyor ayaklarım
Derin çizgilerim, buruşmuş yüzümle
Herkesin neşe dolu toton ninesi oldum...
Ben anadolu kadınıyım, yüküm ağır
Toprağım gibi gönlüm geniştir
Dergahımın, gönlümün kapıları
İnsanım diyen herkese kuçak açar
Ekmeğimi suyumu, gün gelir, vatanımı
Din, dil, ırk, gözetmeden bölüşürüm
Çünkü ben Anadolu kadınıyım
Herkesin tonton ninesiyim
Yüküm ağırdır oğul
Kimse şu yaşlı halime bakıp aldanmasın
Bayrağım, vatanımdır tek aşkım
Bayrağıma, toprağıma göz diken
Namertlerin, en azılı düşmanı benim
Ben Nenehatun, ben ANADOLU kadınıyım...

Ayten Tarım
13-02-2016

Çevrimdışı Gülirem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.123
  • 17.811
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.123
  • 17.811
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 22 Şub 2016 13:21:43
KIL BENİ EY NAMAZ

Kıl beni ey namaz!
Çöllerden topla hücrelerimi,
Rahmetinin serinliğinde yıka kalbimi.

Kıl beni ey namaz!
Ruhumu secdede yeniden fısılda bana.
Şah damarı yakınlığından emzir yetimliklerimi.

Kıl beni ey namaz!
Dağlar küçülsün, denizler taşsın, dağılsın kalabalıklar.
Rükû rükû doğrult eğriliklerimi.

Kıl beni ey namaz!
İkiye bölünsün kalbim kıblenin şakağında.
Sevgilinin işaret parmağı değsin göğsüme.
Kıl beni ey namaz!
Topla sevdalarımı kırık aynaların çatlaklarından.
Ömrüme ilikle sevinçlerimi, firuze düşler düşür alnımın şafağına.

Kıl beni ey namaz!
Tenim İbrahim gibi ateşe düşmüşken,
Gül kokulu serinlikler değdir yüreğime.

Kıl beni ey namaz!
Günahın, isyanın, nisyanın kuytusunda büyüttüğüm pişmanlıklarımın yüzünü kaldır yerden.
Al karanlıklarımı, al karalıklarımı gözbebeklerinde yıka.

Kıl beni ey namaz!
İnsan kıl beni.
Doğru kıl.
Duru kıl
Diri kıl beni.
İnsan kıl bu bedeni.

Çevrimdışı canbaba

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 565
  • 5.876
  • 565
  • 5.876
# 22 Şub 2016 13:43:24
Gülüş bir yanaşımdır bir öbür kişiye;
Birden iki kişiyi döndürür bir kişiye..
Anılarından kale yapıp sığınsa bile,
Yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye.

ÖZDEMİR ASAF           

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK