Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.820
  • 227.485
  • 28.820
  • 227.485
# 03 Nis 2016 09:49:52
FETİH MARŞI


Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster : Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan ....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin !
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Arif Nihat ASYA

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.086
  • 23.784
  • 5.086
  • 23.784
# 03 Nis 2016 11:47:04
DAYIM FOTOĞRAF İSTEMİŞ

Nedense
Siyah beyaz olanlarını severim fotoğrafların
Hani güneş ışığı tüm kirliliği gösterirken
Gündüzleri
Saklar ya ay ışığı geceleri
Tüm pislikleri
Ben de ay ışığındaki görüntülere benzetirim
Siyah beyaz olanları
Duvar dibinde çekilmiş
Gurbete gönderilecek o fotoğrafları
Dokuz kişiyiz ak kağıt üstünde
Dede, ebe, ana ve de
Biz torunlar
Altmışlı yılların başında dayım askerde
Mektup gönderir
Der ki
Ucu pullu mektubunda
“Bir resminizi gönderin
Özledim köyümü, sizleri
Oturur bakarım
Talimden sonraki her tüfek çatımında”
Kırılır mı hiç “bir oğlan”ın isteği
Topladı dedem bizleri
İlicekli Debrah
O şakacı, esprili adam
Fotoğraf makinesi elinde
Elma, üzüm sattığı eşek arabası yedeğinde
Dilinde de hiç bitmeyen şakaları
Köye geldiğinde
Çektirdik bu fotoğrafı duvar dibinde
Nazik yenge yok bu fotoğrafta
Bu fotoğraf kocasına gönderilecek
Ayıp olur
Durulur mu kocaya gönderilecek fotoğraf için
Kayınbabanın yanında

Dedem, sekiz köşe şapkası, çiçek bozuğu gözleri
Ve de az gülen yüzüyle
Nasılsa
Yanına almış
Hiç adını söylemeden çağırdığı ebemi
Onu anlattım daha önce
Şimdi sıra diğerlerinde
Ebem, yani ninem, anamın anası
Sessiz sakin kadınların en hası
Tatillerde köye geldiğimde
“Hoş geldin kurbanım!” sözü dilinde
Elinde de çok sevdiğimi bildiği yoğurtla dolu
Kalaylanmış bakır tası
Adı Ümüş, kendi gümüş; ama hiç gün görmemiş
Sırtında kadife ceketi
Altında üç eteği
Başında bürgüsü, sarığı, kucağında torunu
Onca yıllık ömrü
Kasabayı, kenti görmeden yaşadı
Ne yakınları ne de konu komşusuyla hiç olmadı
Sorunu

Bakınca tam solunda fotoğrafın
İnce, zayıf, uzun bir kadın
Benim anam
Hani şu bir çok yazımda anlattığım
Mektuplar yazdığım
Kocası memur; ama kendisi tam bir köy kadını
Başında siyah bürgüsü, kolunda kolcağı
Hep açık çocuklarına kucağı
Bir eli ev işlerinde hamurda
Bir eli tarlada, ahırda
Poz veriyor askerdeki
Biricik kardaşına
Fotoğrafın en başında
Ağabeyim
Ak gömleğin yakasını çıkarmış ceketinin üstüne
Yakışıklı mı yakışıklı
O zaman öğretmen okulunda
Şimdi sağlık dileklerimizi yolluyoruz
Kendisi Antalya’da
Yetmiş beş yaşında

En önde, ortada teyze oğlu Nafiz
Koca bir yırtık pantolonunda
Bu fotoğrafı görmüş geçenlerde
“Benim yırtık pantolon şimdi moda oldu gençler arasında”
Diye yazmış
O da şimdi mutlu, rahat
Torunlarla uğraşıyor İstanbul’da

Kim mi o tozdan topraktan beyaz entarileri siyaha dönüşmüş
Çocuklar
Benim kız kardeşlerim
Şimdi yaşları altmış civarında
Yanlarında boylarınca torunlar
Okumak mı vardı o zaman kızlara köy yerinde
Çoluk çocuğa karışıp
Ev hanımı oldular

Ben mi
Beni mi sordunuz
En arkadayım
Dedemle ebemin arasında
İşliğimin üstünde kocaman kafa
Şimdi altmış beş yaşında
Yaşadıklarını anlatan, fotoğraflara şiirler yazan
Bir emekli
Selam olsun eşe dosta.

Numan Kurt

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 03 Nis 2016 12:48:08
Yenildim!
Ben köleydim eylül! arzın sırtlarında,
Artık susacağım lakin;
Mavi bir düş kurmalıyım önce,
Kaf dağı ruhumu almalı
İstila etmeli aklımı...
Eski bir umutla geldim içimde
Bütün şarkılar yalan söylüyor burada
Yine de geldim,
Bir tek yağmurdan yok şikayetim..
Bu öfke benim değil eylül!
Solgun bir gün nasıl başlarsa
Puslu şehirde,
Öyle anlatmalıyım belki de
Yüreğime ağrı salan bu köhne azabı..

Birazdan başlar gece
Tüter içimde dinmez hüzünler
Gel avuçlarına dökeyim göz yaşlarımı
Anlatayım yaralarımı neyle sardığımı
Şimdi aşktır daveran damarlarımda
Şimdi kırılır zincirleri kölelerin
Dinle! geçmeden güzelliğin,
Nasıl savrulur insan aşksız kentlere,
Öğren! nasıl bulutlanır gözleri insanlığın...

Kalbim ah kalbim viran kalbim!
Hırpani bir akşam
Düştüğüm kuyu
Ay ışığıyla dolar mı kalbim!?

Şimdi gözyaşlarımı katarak sözlerime
Dinle yüreğimden bu şarkıyı
Söyle güneşler neden ölüyor?
Neden artıyor kalabalıklar?
Eylül! Ağular ekilmiş gözlerime...

Yüreğin burkabilir ama dinle!
Hazırım kalbini onarmaya
Eylül öyle eksik ki hayat!
Yüklenir sınırbilmez hüzünler
Yüklenir kalbin kapılarına.

Demlenince zaman
Büyür azar azar intihar’
Gecenin gözleri siner yalnızca
Tedirgin yürüyüşler sonrasında
Sen gelirsin zaman sürgünü yüreğime
Bilmezsin ki sen ,uzuyor karanlık,
Kırılınca kalem kırılıyor harflerim de
Bilmezsin, bilemezsin...

Sabahları kınadır rengi suların
Seni düşlemeye yetmez zaman
Önüm ardım cinnet
Kargaşa dört tarafıma örmüş duvarını
Bir gece ,söz kesilir
Sen gelirsin düşlerime eylül
Tutarak hüznün avuçlarını
Salınırsın düş bahçemde
Ey kalbim sanırım her şeyden çok
Masumluğun kirlenir ilk yağmurda...

Haydi saçları hep ırak çocuk!
Haydi dolan masallarda!
Bak işte ağardı tanyeri
Kuşları koşturan sevince koş
Bırak bağımsız bu türkünün bayrağını
Dikeyim yaşamaktan yorulmuş
O eylül gözlerine...

Eylül sen de gel!
Ellerinden tutarım
Aydınlanır belki kalbim
Sessiz ve kelimesiz gel
Kimseler bilmesin yaşadığını
Kutsal bir emanet gibi
Sığdırayım seni yürek ülkeme..
Sular uyansın kan uykularından
Şarkımız yükselsin gökyüzüne
Çember peşinde koşan çocukluğumla
Biz de girelim o çocuk masallarına...


Hikmet Kızıl

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 03 Nis 2016 13:06:25
kim bilir nereden gelirim?
soldu tenimde büyü;
yıkasam çıkmıyor kirim;
gövdem otuz kuşun tüyü;
atsam içimden örtüyü;
sayrıya benzerdi dirim.

neden böyle acıyor etin?
sen Çöl'le Kitab'ın arası;
heybende incir ve zeytin;
hani nerde çarmıh yarası?
çöl sarsıldı, çöl sarası
tutuyor gülünü mahremiyetin.

o çiviyi çakan kim?
ve benim çarmıhım kimde?
ne Söz'üm ben, ne de Dil'im...
kalbim en büyük gerilim;
niye ben çarmıhta değilim,
çarmıh benim içimde?
 'Hilmi YAVU Z'

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.820
  • 227.485
  • 28.820
  • 227.485
# 03 Nis 2016 13:26:28
MEKKE’DE BİR HANE
Mekke’de bir hane...
Bin evden bir tane.
Ne mermer bir saray,
Ne billûr Kâşâne.
Mekke’de bir hane...
Mekke’de bir hane...
Öyle ki, zamane;
Yalanlar gerçek de,
Gerçekler efsane.
Mekke’de bir hane...
Mekke’de bir hane
Mekke bir puthane.
Allahı düşünen,
Üç buçuk divane.
Mekke’de bir hane...
Mekke’de bir hane...
Ve anne ve anne.
Başında melekler
Çepçevre pervane,
Mekke’de bir hane...
Mekke’de bir hane...
Doğuran Âmine.
Doğan ilk ve sondur;
Gerisi bahâne...
Mekke’de bir hane...
Necip Fazıl Kısakürek | Esselam

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 03 Nis 2016 14:19:09
.

Çevrimdışı kurthan

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.699
  • 73.134
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.699
  • 73.134
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 03 Nis 2016 18:13:04
İnsanın düşünenleri olmalı; :)
Merak edenleri,
Hesapsız kitapsız değer verenleri,
Uzakta olunca özleyenleri,
Sesini duyunca sevinenleri olmalı
Dualarına katanları ,
Kapısı, sofrası, gönlü hep açık olanları..

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.820
  • 227.485
  • 28.820
  • 227.485
# 03 Nis 2016 18:16:49
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
İnsanın düşünenleri olmalı; :)
Merak edenleri,
Hesapsız kitapsız değer verenleri,
Uzakta olunca özleyenleri,
Sesini duyunca sevinenleri olmalı
Dualarına katanları ,
Kapısı, sofrası, gönlü hep açık olanları..



Aynen cnmm.  +5

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 03 Nis 2016 19:33:55
gölgesi vuruyor Zaman’ın
ilk yazdan kalma bir şiire

sordumdu: bir soruyu mühüre
ve beni sana üşürten nedir?
seni ağzımın ağzıyla öptüm
ve elimin eliyle okşadım
andolsun, bir dokunuşla seni örterim
üşür tenim, çünkü aşk

üşür köpüre köpüre
işte gün serinledi bende
aşklarda dururum biraz
seni şiirlerimle gölgelerim
yazları devire devire

ne zaman bir suya eğilip baksam
orda suyun hayalini görürüm
yüzümü uçura uçura yürürüm
Zaman’ı gezdire gezdire

vururum bir gölge gibi kendime

         'Hilmi Yavuz'

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 03 Nis 2016 21:04:05
BEKLİYORUM.


Bekliyorum, belki gelirsin diye,
Eğer geleceksen,


Bir nisan yağmurunun, o ılık bulutlarıyla gel...
Yürürken ağaçlara sular, aşkın damarlarımda akarken gel,
Yürürken boş sokaklarda ben, yüreğim sen diye atarken gel,
Yürürken gökte bulutlar, yepyeni baharlarla gel,
Yürürken ağaçlara sular, yürü gözlerimden kalbime kadar.


Bekliyorum, belki gelirsin diye,

Eğer geleceksen,
Bir nisan yağmurunun, o ılık bulutlarıyla gel...
Erikler çiçek açarken, yazı yaban yeşerirken gel,
Son cemresi de düşüp toprağa, toprak buharlaşırken gel,
Yüreğim aşkınla dolup da, özlemin beni ağlatırken gel,
Gel sil gözlerimi, sana en ihtiyacım olduğu zaman gel...


Bekliyorum, belki gelirsin diye,

Eğer geleceksen,
Bir nisan yağmurunun, o ılık bulutlarıyla gel...
Dilek ağacında, çaputlar renk değiştirmeden,
Yatırlarda mumlar tükenip, ışıkları tam sönerken gel.
Göçmen kuşlar yeniden bir bir, sevinçlerle dönerken gel,
Şiirler şarkı olup, sevdalı dillerde söylenirken gel.
Ve, senin için Allah'a açık ellerim yorgun düşerken,
Yok ki derdime ortağım, kendi kendime dertleşirken gel..

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 03 Nis 2016 21:13:41
Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi, 
Ne kapanan kapılar, 
Neyıldız kayması gecede, 
Ne ceplerde tren tarifesi,
Ne de turna katarı gökte.
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!     


Şükrü Erbaş

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 03 Nis 2016 22:22:44
Yoksun,
Gülüşlerimde bu gece,
Yalnızlık deler icimdeki düşleri.
Hasretine gebe gönlüme,
Baharımsı gülüşlerini giydir.
Ne olur dokun gözlerime.
Yoksa, kayacak aynalarımdaki
Sevdana gülümseyen yıldızlarım.
Gözlerinle yıka karanlığa boyanmış ellerimi.

Yoksun,
Bozkırlarım yeşermiyor bu bahar.
Köklerini yollunmuş tomurcuklarla
Sarıyorum hasretini.
Gözlerimde solmuş anılarla
Soluyorum icimdeki sevgini.
Bırak dökülsün gözyaşların
Tozla toprağa karışmış yüreğime.

Yoksun acılarımı son kez icime cekerken.
Bir cüz daha iciyorum
Hüznün okyanuslarından.
En tuzlusundan,
En acısından,
Kana kana sensizliği iciyorum.
İsmini sayıklayan dudaklarımla.
Ne olur son kez ört üzerimi
Üşümesin karanlıklarda gözlerim.
Gözyaşlarınla yıkayıp,
Acılarınla kefenleyip,
Yüreğindeki en sıcak yere göm beni.

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.402
  • 69.701
  • 3.402
  • 69.701
# 04 Nis 2016 08:42:38
Sensiz Olmak Adı

Sensiz olmak adı
Bir bebek kadar masumken
Suçlu gibi telaşlı yapıyor hayatı
Sonsuz bir ormanın içinde
Nefessiz bırakıyor insanı

Sensiz olmak adı
Yazılamayan bir yazı dinmez bir sancı
Çarmıha geripte durduruyor zamanı
Heryeni güne başlarken
İliklerine kadar ağlatıyor insanı

Soner Aydınaydın

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 04 Nis 2016 15:26:19

Kalbimde yeise yer yok, leylaklar sarkar
Şapkamın kenarından, akşamüstleri kahır
Dolaşırım habire sokaklar kalbime çıkar

Nasıldır acının kalbine damlayışın söyle
Acısuyu gelir gibi ağzına sunturlu bir sözün
Açılacağın bir deniz de yok senin, yürüsen
Peşinden gelir arsız kahır
Annenin yüzünü hatırlarsın bunaldıkça
Anneler, Allah gibi ancak bunaldıkça hatırlanır

Uğrak kahveler bulamazsın, birkaç aşina yüz
Yalnızlık heryerde yalnızlık
Sıcak bir bardak çay, heryerde çaydır

Ihlamur kokulu sokaklarına uyanamadığın
O çocuk berraklığındaki şehir
Sadece hatıralarında vardır
Ödeşecek bir şeyler ararsın ardında kalan
İlkgençyazlarda aşık olduğun kız
Şimdi mutlaka anadır

Yani güzel kardeşim, yaşadıklarımıza hayıflanmak
Düşündükçe çoğalacaktır
Ardımızda biriktikçe ukdenin veryansınları
Başımız beladadır

Bak, bahar geçiverdi kaldık yine
Bu kaçan kimbilir kaçıncı bahar
Anlamakla yoruluyorum bazan
İçimde acı bir hüzün var

Annemin yüzünü hatırlıyorum bunaldıkça
Ve Allah’ı...
                            'İlhami Atmaca'

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.381
  • 4.415
  • 27.381
# 04 Nis 2016 22:38:49

Karabağ'a Mektup

Bahtına ağlayan Azeri kızı
Sen Karabağ dersin, ben karayazı
Boşlukta çırpınır Türk’ün avazı
Sanma ki dertlerin azı bizdedir
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

‘Gel gardaş’ diyorsun gelecek yol yok
Şehitler kabrine koyacak gül yok
Çilesiz saat yok, kavgasız yıl yok
Kurşunlar sizdedir, sızı bizdedir
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Türkmen’e mi, Kırgız’a mı yanmadım
Tatar’a mı, Çerkez’e mi yanmadım
İmdat diyen bir söze mi yanmadım
Uygur’un,Özbek’in gözü bizdedir
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Müslüman, Türk olmak suçumuz bizim
Öfkeyle doludur içimiz bizim
Bir günde ağarır saçımız bizim
Yüz iki belanın yüzü bizdedir
Sizdeki yaranın özü bizdedir

Kendimizden koptu kendi bağrımız
Zulüm girdabında yandı bağrımız
Hedef tahtasına döndü bağrımız
Alevler sizdeyse közü bizdedir
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Komünizm sağırdı, demokrasi kör
Batıdan beslenir her türlü terör
Haçlı mumyaları uyandı bak gör
Kaç asrın silinmez izi bizdedir
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Birleşmiş milletler benzedi sirk'e
Sadistler musallat edildi şarka
İsrail Arap’a, Ermeni Türk’e
Kısmet bazı sizde, bazı bizdedir
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Yeni bir oyun var burada şimdi
Üçüncü piyonda sırada şimdi
Mitterand, Bush, Yeltsin nerede şimdi
Katilin, kalleşin pozu bizdedir
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Böyle geldi, böyle gitmez bu oyun
Zalimleri iflah etmez bu oyun
Umdukları gibi bitmez bu oyun
Mazlumun ekmeği, tuzu bizdedir
Sizdeki yaranın özü bizdedir.

Müslüman’ız, Türk’üz haktan yanayız
Adaletle süt emziren anayız
Aşk harcıyla vücut bulmuş binayız
Âti bizde saklı, mâzi bizdedir
Sevginin, şefkatin özü bizdedir.

22.03.1992
Akıl Karaya Vurdu(sh. 69)
 
Abdurrahim Karakoç

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK