Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.402
  • 69.701
  • 3.402
  • 69.701
# 13 May 2016 13:50:16
içimden dedim beraber yürüyelim olur mu
varsın gemilerimizi taşıyamasın sular
varsın yarı yolda uyuya kalsın
bize gönderilen bahar.

içimden dedim beraber yürüyelim olur mu
varsın gölgemiz olsun hüzün
dilediği gibi uzatsın canevimize ayaklarını
varsın annemiz olsun tütün
hayat daha sert vursun yumruklarını.

içimden dedim ilmeği kaçmış bir hayat bizimkisi
nedir alnımızdan öpmek için izimizi süren
kalmış mıdır kalesi düşmüş bir şehrin cazibesi
nedir yalnız bize yakışan bu serüven.

bu serüven ki
bizden biri yaptı sırtımızdaki hançeri
ve terketti bizi huzur denen sevgili
kalakaldık, şaşkınlığın avuçlarında
billur bir kuş gibi.

içimden dedim gömülü bir ırmağın yalnızlığıdır bu
beraber yürüyelim olur mu

İbrahim Tenekeci

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 13 May 2016 14:06:30
Kırkı Çıkmamış Sevdamıza Şiir

paylaşılan mutluluğu severim
engin denizler kadar güzeldir o

I
bana ait olmayan cesetleri yaktım bütün gece
küllerini savurdum dans ettim
ay kaydı yıldızlar gülüştü pervasızca
ve saçlarımdan bir demet düştü suya
aldım öptüm gözbebeklerinden
cazibesini yitirmiş bir kadındın sen
seni ben güzel yaptım

II
davudi bir sesim vardı sonra kayboldu
yıldızların üzerine çığ düştü ve ellerim
damıttı ellerini-utandın-demek ki biliyorsun
ah,tarihsiz duyguların ilk resmini bulutlara çizilen
gözlerine çiy düşmüştü üşümüştün
aldım ısıttım seni

III
ben uzaktan severim
seni de öyle sevdim
bir tutam gökkuşağı karıştı sevdamıza
kuş kanadı bir tutam
bıraktık korkularımızı
uçtuk gittik

                           İbrahim Tenekeci

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.820
  • 227.484
  • 28.820
  • 227.484
# 13 May 2016 16:19:24
Doludizgin yaşamak sevdayı
Koşturmak deli tay yüreği
Yârin yüreğine doğru
Bütün çağların tek gerçeğidir
Celalettin Kurt

Çevrimdışı kervan01

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 218
  • 533
  • 218
  • 533
# 13 May 2016 21:30:59
Adının adamı olamamış ben
İkliminle dolamamış ben
Suçlu ben, zanlı ben
Deli ben

Kalbimde bir hüzün var ki
Ölesiye yorgunum sanki
Bir gece ansızın gel ki
Gülsün gözlerim

Unutma, unutma beni...

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 13 May 2016 22:46:07
sen yoktun
Günler zakkum yaprakları gibi

Birer birer dökülürken ayaklarımın dibine

Ben her gece karanlığa dikip gözlerimi

Senin aydınlığını bekledim

Sen yoktun



Binlerce adım attığım bu kentin sokaklarında

Her köşeyi her parkı her ağacı ezberledim

Sevdaya bulanmış her kaldırım taşında

Seni aradım

Sen yoktun



Evlerin duvarları birer birer üzerime yıkıldı

Her bir hücremin cezasını ta yüreğimde hissederken

Beni enkazın altından çekip alabilecek

Ellerini aradım

Sen yoktun



Özlem şarkılarını ezberledim

Kimini bağıra çağıra kimini fısıltıyla söyledim

Karanlığa haykırdım hasretini

Sesimi duyacaksın diye bekledim

Sen yoktun



Senden gelecek tek bir haberi bekledim

Saatler asır gibi geldi geçmedi

Çalan her telefonu

Yüreğimin deli gibi çağlayana dönen atışıyla açtım

Senden başka duyduğum her seste

Hep aynı hayal kırıklığını yaşadım

Onlar beni duymak istiyordu bense seni

Sen yoktun



Seni aramaktan yorgun düşmüş bedenimi

Karanlığın kucağına uzattım her gece

Bir an önce sabah olsun diye

Uykunun beni çekip almasını istedim

Olmadı!

Kaç gece sabahı ettim gözlerimi kapamadan

Kaç gece merdivenlerdeki ayak seslerini dinledim

Gelen sensindir diye

Sen yoktun



Her akşamla birlikte hüzün de yağdı bu kentin üzerine

Ay yalnızlığın işaretiydi benim için

Beni ıslatan yağmur olmadı

Ben senin özleminle sırılsıklamdım Ağustos sıcağında

Hayat bana merhaba dedi

Uzun ayrılıktansonra gelmez dediğim

Göçmen kuşların dönüşünü gördüm

Sen yoktun



Gökyüzünün sonsuz maviliğine umut bağladım

Sokaklarda fark ettim bekleyişlerimi

Hep sensiz arabalar geçti yanımdan

Ben yıldızların hasret türkülerine eşlik ettim

Sen yoktun



Gözümden tek bir yaş kalmadı

Onlar sana aktı sana akmalıydı

Kimselere söyleyemedim acılarımı

Bekleyişimin öyküsünü kimselere anlatamadım

Nice fırtınalar koptu yüreğimde

Dalgalar dövdü hayallerimi

Sığınacak bir liman yaslanacak bir omuz aradım

Sen yoktun

kadri çelik

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.381
  • 4.415
  • 27.381
# 14 May 2016 00:01:48
Gafil ne bilir neşe-i pür şevk-i vegay-ı
Meydan-ı celâdetteki enver-i sefayı
Meydan-i gazâ aşk ile tekbirler alınca
Titrettiğinde rûy-i zemin arş-i semâyı

Allah yoluna cenk edelim, şan alalım şan
Kur’an’da zafer vâdediyor Hazret-i Yezdân

Farz eyledi Halak-u Cihan harb-ü cihâdı
Hep cenk ile yükselmede ecdadımın adı

Dünyaları feth eyleyen ecdadımız elhak
Adil idi hıfz eyler idi hakkı ibâdı
Allah yolunda cenk edelim, şan alalım şan
Kur’an’da zafer vâdediyor Hazret-i Yezdân

Çevrimdışı M.TARIK

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.153
  • 2.487
  • 1.153
  • 2.487
# 14 May 2016 18:31:38
 AKREP GİBİSİN KARDEŞİM NAZIM HİKMET
Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
NAZIM HİKMET RAN

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 14 May 2016 19:51:18
  Beni sorarsan
  Kış işte
  Kalbin elem günleri geldi
  Dünya evlere çekildi, içlere
  Sarı yaseminle gül arasında
  Dağların mor baharıyla
  Sis arasında
  Denizle göl arasında
  Yanımda kediler, kuşlar
  Fikrimden dolaşıyorum

 Hiçbir iktidarı sevmesem de
 Sobanın iktidarında
 Çarpışa çarpışa nasılsa
 Büyüyebilen kızlar
 Uslu, sakin, ölümü bekliyorlar
 Yaşlılık
 Dev mi oldular, başkaları
 Üstüne üstüne gelip korkusuz
 Güçlerini deniyorlar

                  Gülten Akın

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 May 2016 22:01:45
GÜL VURUR BENİ


Her akşam üstüme bir hüzün çöker
Hasret mazgalında kül vurur beni
Baktığım her çiçek boynunu büker
Kalbin yarasında gül vurur beni
Geçip gider günler hicranla gamla
Bazen nehir gibi bazen bir damla
Ağla ey gözlerim durmadan ağla
Akar bozbulanık sel vurur beni
Belalı karalı şu garip başım
Ağlarım ömrümce dinmedi yaşım
Ne bir dostum kaldı ne arkadaşım
Tutar taştan taşa el vurur beni
Tükendi baharım tükendi yazım
Gün be gün artıyor kederim sızım
Kırıldı çanağım çalmıyor sazım
Bakar dertli dertli tel vurur beni
Bir zaman benimde ömrüm bahardı
İçimde yemyeşil duygular vardı
Umut dağlarımı dumanlar sardı
Eser badi sabah yel vurur beni


Nuri Can....

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.086
  • 23.784
  • 5.086
  • 23.784
# 15 May 2016 00:40:10
BABA..

Köhne, tuzlu bir yaşamdan yazıyorum,
Merhaba diye başlamak istiyorum...
Gecenin berrak dökülüşü aklıma geliyor,
Usulca yanağıma kondurduğun busen
Ve yastığımın altına sıkıştırdığın gofret
Sonra, sonra annemden gizli bıraktığın harçlıklar...

Paylaşmanın buharı kızarmış bir tavukta,
Yeni fırından çıkmış birkaç pidede esiyor
Ve "Hadi oğlum kalk" diyen sesin
Kulaklarımda çınlıyor baba...
Yüreğimde yankılanıyor,
"Sizsiz boğazımdan geçmez" deyişin...

Elin midende, göğsün direksiyonda,
Bir gece yarısı mide kanaman
Ve bir sabaha karşı kaza haberin
Kulaklarımda çınlıyor
Ve ben daha beş yaşındayım baba
Yürek, kaşındaki derin izlerde boğuluyor...

Uzaklardan, ağların çekildiği derin mavilerden yazıyorum,
Pul pul hatıralar takılıyor gözlerime
Enginlerde kayboluyorum baba...
Şavkı vururken ayın, gecenin esrarına bir beyazlık düşüyor
Sen geliyorsun yüreğimin baş ucuna
Ve hiç gitmiyorsun baba...

Tuhaf, çok isterdin de, bir şiir yazamazdım sana,
Elim varmazdı kağıda, kaleme
Boğazıma bir şeyler sarılırdı,
Karabasanlar çökerdi yüreğime
Durur kalırdım taş gibi, kaskatı
Sonra, sonra içimden geçirirdim,
Bir gün, elbet bir gün yazarım diye...

Demek, gecenin dehlizlerinden ağlar çekilirken,
Ben deli divane sana susarken ,
Düşerken yıldızlar pul pul ellerime,
İçimdederin sancıları çekerken
Ve sen, hudutsuz özleminle, gönlüme çökerken
Bu gece sana yazacakmışım baba...

Bir bisiklet için kurduğum hayallerde
Hep sen suçluydun çocuk yüreğimde...
Nerden bilebilirdim, yokluk mertliği bozar baba,
Yoksa hangi baba istemez bir çocuğa
Gökkuşağına çengel atıp, bir sal yapıp kaydırmayı...

Yıllar geçiyor baba, yaşlılık saçlarına düşüyor,
Derin izler yüzüne, dökülen dişlerine
Kalbine vuruyor ve dizlerine yıllar...
Ömrünen orta yerindeyim baba,
Yıllar önce sen gibi, bir bisikletin yükü sırtımda,
Nerden bilebilirdim?
Yokluk adamlığı bozar baba...

"Yara en çok kanarken yakışırmış adama" diyorlar,
İçim almıyor tükenişleri, gidişleri
Burada olsaydın şimdi, anlatırdım
"Bir kıza sevdalandım" derdim,
Ellerim yine çok üşüyor baba,
Martılar neden böyle siyah baba?..

Canım sıkılıyor, zırhlı birliklere teslim ettiğin gün,
"Yak bir sigara", deyişin kulaklarımda ağrıyor,
Sen nasıl bir adamdın baba?
Yüreğin ne kadar engin,
Baba yüreğim kanıyor,
Duman duman hasret tütüyor her yanım baba...

Şimdi düşsem şu dalgalara boğulur muyum?
Yine tutar çıkartır mısın baba?
Yoksa duymaz mısın sessiz çığlıklarımı tuzlu sularda?
Martılar siyah baba, martılar siyah
Çığlıkları gecenin ahengini boğuyor baba
Baba, baba korkuyorum, tuzlu bir yaşamın arasında,
Martılar siyah baba, martılar siyah... 

Murat İNCE

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.820
  • 227.484
  • 28.820
  • 227.484
# 15 May 2016 09:45:33
Bir gün başaklanır gülün sancısı
Güle hasretimiz vuslata erer
Aşkla, heyecânla, beyaz murâdla
An gelir kalbimiz, hoş güller derer
Gelmez deme o gün usanma gülcem
Mevlâ o günleri ortaya serer
Bir gün başaklanır gülün sancısı
Gülden sevdâ tuttuk bezm-i elestte
Ersin demler, güller açsın sînede
Gelmese de bülbül, bugün o güle
Bekle sevdiceğim bekle yine de
Aldığımız nefes gibi her şeyin
Elbet vakti vardır günde, senede
Gülden sevdâ tuttuk bezm-i elestte
Celalettin Kurt

Çevrimdışı reeemat

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.169
  • 7.490
  • 1.169
  • 7.490
# 15 May 2016 10:22:28
.

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 15 May 2016 12:34:17
Küstürmeyin insanları hayata.
Sonra her şeyden vazgeçiyorlar.
Yaşamaktan güzel olan her şeyden
Bir odada yalnızlığı
Bir dağ başında kalmayı,
Bir adada mahsur kalmayı.
Nerede bir yalnızlık varsa onu istiyorlar.
Küstürmeyin işte bazı insanları.

Nazım Hikmet RAN

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 15 May 2016 12:57:06
Gül kokuyorsun bir de
Amansız, acımasız kokuyorsun
Gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun
Dayanılmaz bir şey oluyorsun, biliyorsun
Hırçın hırçın, pembe pembe
Öfkeli öfkeli gül
Gül kokuyorsun nefes nefese.

Gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun
Ve acı ve yiğit ve nasıl gerekiyorsa öyle
Sen koktukça düşümde görüyorum onu
Düşümde, yani her yerde
Yüzü sararmış, titriyor dudakları
Şakakları ter içinde
Tam alnının altında masmavi iki ateş
İki su
İki deniz bazen
Bazen iki damla yaz yağmuru
Mermerini emerek dağlarının
Şiirler söylüyor gene
Ölümünden bu yana yazdığı şiirler
Kızaraktan birtakım şiirlere
Büyük sular büyük gemileri sever çünkü
Ve odur ki büyüklük
Şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse
O zaman ölünce de şiirler yazar insan
Ölünce de yazdıklarını okutur elbet
Ve senin böyle amansız gül koktuğun gibi
Yaşamanın her bir yerinde.

Gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun
Bu koku dünyayı tutacak nerdeyse
Gül, gül! diye bağıracak çocuklar bütün
Herkes, hep bir ağızdan: gül!
Ve her şeyin üstüne bir gül işlenecek..
                                     Edip Cansever

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.820
  • 227.484
  • 28.820
  • 227.484
# 15 May 2016 18:23:34
Bir sancak altında kaç milyon insan,
Ne tenleri benzer, ne dilde lisan...
Olmuşlar... Tek yürek, tek beden de can;
İnsanlığı gördüm... Beytullah'ta ben...

Yedi bağın gülü, aynı destede,
Yetmiş iki millet, aynı listede,
Kaç milyon ''Âmin'' der, aynı bestede;
Tevhîd'le haşroldum... Beytullah'ta ben...

Sînelerde alev, ne kül ne duman,
Dillerde bir soru: ''Vuslat ne zaman?''
Cehennem söndürür, böylesi îman...
Aşk ne imiş gördüm... Beytullah'ta ben...

Okyanuslar aşmış, gelmiş nicesi,
Aç, susuz, uykusuz, gündüz gecesi...
Her nefes, dilinde Kur'ân hecesi;
Sevdâlılar gördüm... Beytullah'ta ben...
Rabb'in o davetli misafirleri;

Doldurmuş, Mekke'de her karış yeri.
Dillerinde dinmez, ''LEBBEYK'' sesleri,
Arş'a yollar gördüm... Beytullah'ta ben...

Bir damla misâli, kapılmış sele;
Zengin, fakir, paşa, nefer elele...
Yan yana secd'eder, sultanla köle;
Mahşerle tanıştım... Beytullah'ta ben...

Kimi görmez gözü, elinde âsâ;
Lâkin, kalp gözünü açmış devâsa...
Yüzünde tebessüm, ne gam, ne tasa,
Döner durur gördüm... Beytullah'ta ben...

Kimi, ayağında yarım çarığı;
Kaç yerinden kanar, topuk yarığı...
Meğerse; kefenmiş başta sarığı,
Ne âşıklar gördüm... Beytullah'ta ben...

Baktım... Sofrasında, nice melekler;
Bir tas zemzem suyu, kuru ekmekler,
Gözleri Kâbe'de iftarı bekler,
Tokluğuma yandım... Beytullah'ta ben...

Bir zerre gözü yok, dünya aşında,
Âhir rızkın arar, harman başında,
Rabb'in nazarını, Kâbe taşında;
Gören gözler gördüm... Beytullah'ta ben...

Kimi bahardadır, görmemiş yazı,
Kiminin geçiyor, Mevlâ'ya nazı;
Kılınır Kâbe'de vedâ namazı,
İmrendim.. El açtım, Beytullah'ta ben...

Kiminde kalmamış, derman bacakta;
İki büklüm yürür, gitmez kucakta...
Erimiş.. Kaybolmuş.. Cenâb-ı Hakk'ta
Pervaneler gördüm.. Beytullah'ta ben...

O kambur sırtında, eski torbası,
Torbasında sanki, Cennet urbası..
Hele bir, kıyamda var ki durması;
Göz göz oldum, doldum... Beytullah'ta ben...

Bin rütbeyi, bir secdede atlayan,
Bir secdeyi, yüz binlere katlayan,
Bu kârını meleklerle kutlayan,
Ne tâcirler gördüm... Beytullah'ta ben...

Hacerü'l-Esved'de adın yazdıran,
Îman pençesinde, nefsi ezdiren,
Yücelen ruhuna, Arş'ı gezdiren,
Ne veliler gördüm... Beytullah'ta ben...

Unutmuş... Dünyanın vefâ derdini,
Yıkmış... Kalbindeki, riyâ bendini,
Öyle teslim etmiş, Hakk'a kendini;
Canda Cânân gördüm... Beytullah'ta ben...

Bir sevdâ seli var, Safâ Merve'de;
Damlalar köpürmüş, vecde girmede.
Nice peygamberler, nice zirvede;
Durup bakar gördüm... Beytullah'ta ben...

İbrahim Makâmı, sultan sofrası;
Sunulur herkese, bir kevser tası...
Bir cennet şöleni, perde arkası,
Ne sahneler gördüm... Beytullah'ta ben...

Melekler almışlar, şölenden payı;
Sarmışlar, Kâbe'de bütün semayı.
Kalem anlatamaz, bu içtimayı,
Âciz bir kul oldum... Beytullah'ta ben...

Kaç yerden açılmış, gökte kapılar;
Ardında saraylar, zümrüt yapılar,
Vâdeleri sonsuz, nice tapular;
Elden ele gördüm... Beytullah'ta ben...

Durdum da, tavâfı seyrettim hayran;
Gördüm: Bir kâinat misâli devran...
Hangisi melektir, hangisi insan?
Şaşırdım çok zaman... Beytullah'ta ben...

Bir sağnak misâli selâm yağmuru,
Gönüller yıkanmış, kalpler dupduru.
İhlâs ateşinde, nice hamuru;
Pişiyorken gördüm... Beytullah'ta ben...

Yaş desem... Yaş değil, gözlerden akan,
Bir sel ki, günahlar bendini yıkan...
Kâbe göklerinden, semaya çıkan;
Merdivenler gördüm... Beytullah'ta ben...

Dağlar, taşlar, vecde gelmiş kavrulur,
Kum tanesi, ''Allah'' diye savrulur...
Göz nereye baksa, Rahman'ı bulur,
Ne zikirler duydum... Beytullah'ta ben...

Ter döktüm.. Susadım, nefsimden yana,
Başkası bir lezzet vermedi bana;
Dediler: ''Bu zemzem, şifadır cana''
İçtim kana kana... Beytullah'ta ben...

Mescid-i Haram'da dokuz minâre;
Diyor ki: ''Bendedir, gaflete çâre''
Bir günde beş kere, yürek bin pâre;
Ezanlar dinledim... Beytullah'ta ben...

Bir mânâ sarayı, Mescid-i Haram;
O ne ince nakış, o ne ihtişam...
Her kalbe, Muhammed Aleyhisselâm;
Bin taht kurmuş gördüm... Beytullah'ta ben...

Vah ki bana! Bunca yıldır gülmezdim,
Gözlerimden böyle yaşlar silmezdim.
Vah ki bana! Huşû nedir bilmezdim;
Tattım o lezzeti... Beytullah'ta ben...

Yıllar geçti, aramakla özümü;
Dünya malı kör etmişti gözümü,
Unutmuştum, ''Kâlû Belâ'' sözümü;
Gör ki hatırladım... Beytullah'ta ben...

Çekildi kapımdan, şeytân-ı kebir,
Çekildi kanımdan, zorbalık cebir,
Ne bir hased kaldı, ne gurur kibir;
Yerle yeksan oldum... Beytullah'ta ben...

Bir zaman derdim ki: ''Yâ Rabbî neden,
Bir daha istiyor, bir kere giden?''
Meğer bilemezmiş, insan gitmeden;
Aldım cevabımı... Beytullah'ta ben...

Gördüm ki; bu dünya bir oyalanma,
Halime bakıp da, mutluyum sanma.
Bedenim Kâbe'den uzakta amma;
Gönlümü bıraktım... Beytullah'ta ben...

Cengiz Numanoğlu

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK