Yorumsuz! : Haberler

Çevrimdışı Bawerka

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 90
  • 336
  • 90
  • 336
# 23 Oca 2012 20:46:08
Orta Asya'dan değil Afrika'dan gelmişiz

Mehmet Barlas
Birkaç yıl önce ikisi de doktor olan bir karı-koca, yanaklarının iç çeperinden aldıkları hücreleri zarfa koyup, İskoçya'daki bir gen araştırma merkezine göndermişler ve sormuşlardı:
- Bizim genomik DNA'larımıza göre, kökenimiz nedir? İskoçya'daki enstitüden gelen cevapta kadının Pontus Rumlarından, erkeğin de Amerikan Kızılderililerinden geldiği yazılıyordu.
Hürriyet'ten Mesude Erşan'ın haberine göre "Biz kimiz" sorusuna cevap arayan Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü ile Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü destekli "Türkiye Genom Araştırması" tamamlanmış.
Türkiye Genom Araştırması için, 17 ilden, en az 4 kuşak aile geçmişi bulunan 17 kişinin gen haritasına bakılmış.
"Genomiks Çağında Kişisel Tanı ve Tedavilere İlk Adım Çalıştayı"nda açıklanan değerlendirmeye göre"Türklerin ayrı bir genomu yok"muş.

Hepimiz insanız
Bu çalıştayda konuşan Dr. Ömer Gökçümen özetle şunları söylemiş:
"Aslında hepimiz Afrika'dan geliyoruz. Büyük, kalın, kökleri Afrika'da da olan bir ağacın küçük bir dalının Avrasya'nın bütün nüfusunu oluşturduğunu düşünüyoruz. Bu projeyle muhtemelen Afrika'dan ilk çıkışın bir ayağını yakalıyoruz. Belki de Avrupalılar, M.Ö. 10 bin- 15 bin yıl önce Türkiye topraklarında yaşamış tarımcılardan göçenlerdir."
Türkiye Cumhuriyeti'nin ideolojik gen haritasını çıkardığınızda, karşınıza "En hakiki mürşit müspet ilimdir" yaklaşımı, siyasal düşüncemizin kökeni olarak çıkar.
1930'ların müspet ilim anlayışının gereği olarak kafatası ölçümleri yapılarak "Biz kimiz" sorusuna cevap arandığını da biliyoruz.
Bu arayışlar çerçevesinde Sümerlerin Türklerin ataları olduğu falan da resmi tezler olarak belleklerimize yerleştirilmişti.
Ne var ki "Müspet İlim" de durağan bir olgu değil.

Genome devrimi
Müspet ilim de gelişiyor, yenileniyor.
DNA'ya, genlere dayalı araştırmalar, insanın gen haritasının yapılması benzeri çalışmalar, 21'inci yüzyıl müspet ilminin ana uğraş konuları.
Düşünün ki DNA'nın varlığı 1954'te keşfedildi. 1983'te ilk genetik hastalığın (Huntington hastalığı) varlığı anlaşıldı. Genetiği değiştirilmiş ilk domates 1994'te üretildi.
Ve 26 Haziran 2000'de ABD Başkanı Clinton ve İngiltere Başbakanı Blair insanın gen haritasının yapımında ilk ayağın tamamlandığını "Tüm zamanların en özel günü" olarak niteledikleri o gün açıkladılar.
4 Eylül 2007 günü de Amerikalı biyolog ve Genom Araştırma Enstitüsü'nün (J. Craig Venter Institute) kurucusu Craig Venter kendi DNA dizisinin tümünü yayınladı. Böylece bir insanın 6 milyar harflik genomu ilk kez yayınlanmış oldu.

Ne yapacağız?
En az 4 kuşak aile geçmişi bulunan 17 Türk vatandaşının gen haritalarından elde edilen sonuçlara dönersek...
Enis Behiç Koryürek'in "Milli Neşide"si hepimizin belleğinde kazılıdır...
"Biz kimleriz?.. Biz Altay'dan gelen erleriz./ Çamlıbel'de uğuldarız; coşar, gürleriz."
Acaba bunu "Biz kimleriz, Nijerya'dan gelen erleriz" diye de mi söyleyeceğiz artık?
Ya da okul yıllarında Anadolu'dan çıkan okların dünyanın her köşesine uzandığı göç haritasını değiştirip, bu okları Afrika'dan mı çıkarmamız gerekecek?
Bütün bunları yapabiliriz de, acaba bizlerin dünyadaki diğer insanlardan farksız olduğumuzu nasıl kabulleneceğiz?
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı Bawerka

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 90
  • 336
  • 90
  • 336
# 31 Oca 2012 21:01:52
‘Gençliğe Hitabe’ de kaldırılmalı

Mustafa AKYOL    

Milli Eğitim” alanında iyi şeyler oluyor. Hem Kuzey Kore’yi andıran 19 Mayıs törenleri hem de 12 Eylül yadigarı “Milli Güvenlik” dersleri tarihe karıştı. Bakan Ömer Dinçer, “ideolojik eğitimin sonu geliyor” diyerek kapsamlı bir reformun da sinyalini verdi.

Söz konusu “ideolojik eğitim”i sonlandırmak için gereken işlerden birinin “Andımız’ı kaldırmak” olduğu da epeydir söyleniyor. Bence de öyle. Ancak kanımca sadece “Andımız” değil, onun kadar buyurgan bir metin olan “Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi” de okullardan çıkarılmalı.

Çünkü gençlere anlayış, empati, hoşgörü, farklılıklara saygı, özeleştiri gibi evrensel demokratik değerleri tavsiye eden bir metin değil bu. Peki nasıl bir metin?

Bakalım. Meşhur hitabe şöyle başlıyor:

“Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.”

Bu sorunlu bir ifade, çünkü milyonlarca bireye “senin birinci görevin budur” diye kollektif bir misyon biçiyor. Oysa bir ülkenin bağımsızlığı gerçekten kritik bir değer olsa da, kimsenin bunu her daim “birinci vazife” edinme zorunluluğu yoktur. İsteyen bunu edinir kendine “birinci vazife” olarak, isteyen de aynı ülkeyi demokratikleştirmeyi, veya dini inancını yaymayı, yahut sokak kedilerine bakmayı. Herkes kutsallarını belirleme ve onlar için çalışma hakkına sahiptir. (Ülkeye iyi gelecek olan da bu renkliliktir.)

Hitabe’nin devamı daha da sorunlu:

“İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.”

Dahilî ve haricî bedhahlar: yani “iç ve dış düşmanlar”. 28 Şubat süreçlerine, Batı Çalışma Gruplarına yol açan konsept...

Hitabe’nin devamında “dış düşmanlar”ın Türkiye’ye yapacağı kötülükler anlatılıyor uzun uzun. (Bunu özümseyen bir zihnin “komşularla sıfır problem” sağlaması ise zor gözüküyor.) Ama daha önemlisi, “iç düşmanlar”ın niteliği:

“Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.”

Dikkat edin “iktidara sahip olanlar”dan bahis var burada. Peki Türkiye’de 1950’den bu yana iktidara nasıl geliniyor?

Tabii ki serbest seçimlerle... Ama Gençliğe Hitabe’de seçim kazananların meşruiyetine dair tek bir ifade yok. Aksine, gençler, her türlü iktidar sahibine karşı uyarılıyor: “Dikkat edin, hükümet ülkeyi yabancılara satabilir” imasıyla.

Peki ne yapacak böyle durumlarda Türk gençliği?.. “Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmak” için harekete geçecek. “Vazifeye atılmak”ta hiç tereddüt göstermeyecek. 27 Mayıs öncesinde Menderes hükümetini devirmek için sokaklara dökülüp orduyu “göreve” çağıran gençler gibi mesela...

Kısacası, Gençliğe Hitabe, askeri darbeleri ve Ergenekonvari oluşumları meşrulaştıran çok sorunlu bir metin. Demokrasinin D’sinden söz etmediği gibi, demokrasi düşmanlarına güçlü bir referans kazandırıyor.

Hitabe’nin en sonundaki ünlü cümle ise en vahimi: “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”

Hem “Türklük etnisite değildir; sadece vatandaşlık bağıdır” diyeceksiniz, hem de her okulunuzun duvarında biyolojik ırkçılık kokan “asil kan” vurguları olacak...

Olmaz. Ve eğitim sisteminin temeline böylesi gayrı-demokratik bir metin koyan bir ülkede demokratik kültür gelişmez.

Dolayısıyla, Gençliğe Hitabe, Atatürk’ün kendi siyasi şartlarını yansıtan ama bugüne yol gösteremeyecek tarihsel bir metin olarak kabul edilmeli, okullardan ve ders kitaplarından kaldırılmalıdır.

Ortak bir “milli metin” olarak İstiklal Marşı’mız vardır ve yeterlidir. Ondan gerisi, evrensel ahlaki değerler, demokratik kültür ve özgür düşünce olmalıdır.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı yahsiman

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 263
  • 624
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 263
  • 624
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 02 Şub 2012 15:40:43
öğretmenler yaratıcılığı nasıl öldürüyor??

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı kafu

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 579
  • 1.938
  • 579
  • 1.938
# 02 Şub 2012 15:46:26
AK Partili Çelik: Gençliğe Hitabe ayet mi?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik 'Atatürk'ü kanunla sevdiremezsiniz. Atatürk'ü koruma kanunu ne büyük hüsran ve garip bir durum. Peygamberi bile koruma kanunu yok' dedi.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 02 Şub 2012 16:04:47
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
öğretmenler yaratıcılığı nasıl öldürüyor??

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
 Öğretmen,eğitimde %100 pay sahibidir.Çocuk sadece öğretmenden etkilendiği için öğretmen çocuğun üretken fikirlerini engellemektedir.
  Çocuk öğretmene'Neden kâr oranı yüksek,teknolojik ürünler üretemiyoruz?' diye sormakta öğretmen de O'nu susturmaktadır.
  Öğrenciler bilimsel gelişmeleri sürekli takip etmekte ve bu yüzden öğretmen onlara cevap verememektedir.
  Öğrenciler,yedikleri ürünlerin vücut kimyasında yol açtığı değişiklikleri sormakta öğretmen de bilmediği için konuyu değiştirmektedir.
  Öğrenciler boş zamanlarında bilgisayardan oyun oynamayıp,kendilerini geliştirmeye çalışmakta veliler de 'Öğretmenim biz bu konuda yetersiz kalıyoruz.Acaba neler yapabiliriz?' diye sormaktadırlar.
  Öğrenciler kendileri için gerekli olan tüm hukuki bilgileri,yargı kurumlarının işleyişini öğrenmişler,Kıta Avrupası ile Birleşik Krallık ve Kuzey Amerika'daki hukuk sistemlerininden kazanım elde etmeye başlamışlardır.Öğretmenler de konu dağılmasın diye onları susturmuştur.
  Öğrenciler parçacık fiziğinde çok ilerlemişler,bu konuda nasıl deney yaparız diye düşünmeye başlamışlardır.Enerji kaynaklarının kullanımı için gerekli fizik bilgilerini araştırıp sorgumakta,ancak öğretmenler'Daha küçüksün' demektedirler.
 Öğrenciler boş vakitlerinde 'Ya kitap okuyacağımıza kimya ile ilgili deneyler yapalım,belki daha yeni şeyler öğreniriz demektedirler.'
 (Daha çok şey yazılabilir ama zaman daha önemli)
  Çok özür dilerim,sayın yazardan hiç aynaya bakmıyormuşuz camia olarak.

Çevrimdışı Bawerka

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 90
  • 336
  • 90
  • 336
# 02 Şub 2012 16:57:26
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
öğretmenler yaratıcılığı nasıl öldürüyor??

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bu bölüm başlığı “yorumsuz” olarak belirtilmiş ancak insan yazmadan da duramıyor. Bölüm yöneticisi isterse silebilir bu mesajı, baştan söylüyorum, kızmayacağım.

Aslında bence yazarın yazdıklarında gerçeklik payı inkâr edilemez. Ben şahsen katılıyorum bu düşüncelere. Bahsettiği öğrencileri mevcut sistemde eğitmek oldukça zordur. Bir öğretmen olarak hiçte alınmadım. Öğretmenler neden alınsın ki? Müfredatı hazırlayan öğretmen değil ki? Elimize bir program veriliyor uygulayın deniliyor. Biz sadece uygulayıcı durumundayız. Öğretmenler ancak bu yönü ile sonuçtan sorumlu tutulabilir.

Kaldı ki bizlerde her fırsatta yetkililerin bize danışmadığını, görüşlerimizin uygulamalarda dikkate alınmadığını dillendirmiyor muyuz?

Yalnız yazının başlığı sorunlu, fatura bir tek öğretmene kesilmiş, bunu da belirtmeden geçmeyeceğim.

Çevrimdışı galipkudalak

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.129
  • 10.545
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.129
  • 10.545
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 05 Şub 2012 21:01:56
BİR ÖĞRETMEN ARKADAŞIN YAZISI, HELAL OLSUN AĞZINA SAĞLIK HOCAM !!

Çoğu zaman öğretmen olmayanların haksız eleştirilerine maruz kalıyoruz. Tatilse evet, yaptık iki ay paşalar gibi... Seminerse yazıldık, gittik, katıldık. Sen mesaini akşama kadar sigaraydı, çaydı, kahveydi, muhabbetti diye doldururken, ürettiğin sadece belki ömrü birkaç senelik ürünken ya da bilgisayar ekranındaki rakamlarken, ben insanla uğraşıyorum. Senin geleceğini çiziyorum. Otobüste ayakta kalma diye, yaşlandığında sana saygı duyulsun diye çalışıyorum. Hesaplarının içi boşaltılmasın, berber saçını doğru kessin, çöpçü çöpünü düzgün toplasın diye uğraşıyorum. Bunları da sadece 1600 lira + maksimum 450 liraya yapıyorum. Sorsam çok para diyebilirsin. Eğer bazı meslektaşlarımı görmüşsen, işini eksik yapan ya da önemsemeyen ; herkesi öyle sanmamalısın. Uzaktan anca "liseli" diye geçip gittiğin ya da "bırak Allah'ın ergenini" dediğin çocukla hiç 45 dakika konuştun mu? Hayata onun algılama penceresinden baktın mı? Yolda elinde sigara ile etrafındakilere tehditkar tavırlar sergilendiğinde üzüldün mü hiç? Hayatta 40 tane insanı karşına alıp, yaşlarının da 13-14 olduğunu bilmene rağmen onlara saygı duydun mu hiç? Ağızdan çıkan her şeyi kaydeden bu dimağlara karşı sorumlu olmayı hiç yaşadın mı?

İmkan yok kardeşim, kimse kusura bakmasın... Maaşının 600 lirası vergi olarak kesilen bir meslek yapalım, hala "yata yata para kazınıyorsunuz" deyin. Bunun adı yatmaksa, evet yatıyorum arkadaşım!!! Var mı itirazı olan???

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.424
  • 177.399
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.424
  • 177.399
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 05 Şub 2012 21:49:14
Adıyaman’ın Gerger ilçesinde kar yağışı ve olumsuz hava koşulları nedeniyle okullar yarından itibaren 3 gün tatil edildi.

Çevrimdışı Bawerka

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 90
  • 336
  • 90
  • 336
# 08 Şub 2012 22:00:15
Fatih Projesi’ndeki Hukuksuzluklara Sessiz Kalmayacağız!

Fatih Projesi'ndeki hukuksuzluklara ilişkin sendikamızın açmış olduğu davaya ilişkin bilgilendirme metnidir.

Bilindiği üzere bu dönem 17 il 52 okulda pilot olarak uygulanmaya başlanan Fatih Projesi, eğitim bilimsel açıdan herhangi bir değerlendirilme ve proje ile ilgili süreçler konusunda kamuoyu bilgilendirmesi yapılmaksızın gündeme getirilmişti.

Öncelikle belirtmek gerekir ki öğrencilerimizin yaşadıkları dünyadaki gelişmeleri bilerek, bu gelişmeler ile kendilerini geliştirebileceği bir eğitim alması, eğitim ile teknoloji bağının kurulması kuşkusuz önemli ve gereklidir.

Ancak proje, eğitim alanında yaşanan sorunların çözümü için hiçbir adım atılmamışken, bütçe yetersizliği nedeniyle bu sorunların çözülemediği dile getirilirken gündeme getirilmiş ve eğitim ile teknoloji bağını güçlendirmenin dışında bir amacı olduğu yönünde şüpheleri beraberinde getirmişti. Nitekim proje kapsamında okullara yerleştirilen/yerleştirilecek “akıllı tahta”lar için açılan ihale sürecinin işleyişi, bu şüpheleri doğrular nitelikteydi.

Z-kitapların incelenme süreci ise TTKB Öğretim Materyalleri Geliştirme İnceleme Merkezi Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilmiş ve bugün TTKB’de incelemesi yapılan, hibe olarak verildiği söylenen zenginleştirilmiş kitap içeriklerindeki bölümler daha önceki yıllarda TTKB tarafından incelemesi yapılmış ve onay alamamış olan CD’lerdir. Ayrıca kitapların ve kitaplardaki bölümlerin nasıl zenginleştirileceği, ne oranda zenginleştirileceği konuları ve kriter hazırlama süreçleri de eğitim bilimsel açıdan bu işlemin öğrenciye sağlayacağı katkılar tartışılmadan, değerlendirilmeden yapılan zenginleştirme işlemi, uygulamanın eğitim bilime ve hukuka aykırı işlemesine neden olan etkenlerdir.

Sendikamız Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı’nda kullanılacak e-içerik (elektronik içerik) ve z-kitap (zenginleştirilmiş kitap) Hazırlama ve İnceleme Kriterlerinin kullanılmasına ilişkin 5.10.2011 gün ve 6895 sayılı işleminin iptali ve öncelikle yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay’a dava açmıştır. Dava konusu işlemle kabul edilen kriterler 31.12.2009 gün ve 27449 (4. mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan biçimde belirlenmiştir. E-içerik ve z-kitap Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2011-2012 Eğitim-Öğretim İkinci Yarıyıl’da pilot uygulama olarak bazı illerde belirli okullarda dağıtılacağı duyurulan tablet bilgisayarlarda kullanılacaktır.

E-içerik öğretim programına uygun ses, video, animasyon gibi çoklu ortam bileşenleri ile zenginleştirilmiş, çevrimiçi ya da çevrimdışı kullanılabilen, öğrenenle etkileşimli ya da etkileşimsiz olarak kurulabilen dersi destekleyici bilgisayar tabanlı içeriklerdir. Z-kitap ise Milli Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu’nca onaylanarak okutulan ders kitaplarının; öğretim programları esas alınarak animasyon video, ses, fotoğraf, harita, grafik, tablo, simülasyon vb. ögelerle etkileşimli hale getirilmesidir.egitimsen.org. tr

Çevrimdışı S.OZKAN

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.699
  • 7.305
  • 2.699
  • 7.305
# 09 Şub 2012 18:25:50
Öğretmene çiçek soruşturması
Antalya’da düzenlenen "Öğretmenler Günü" programında CHP’li Belediye Başkanı’nın öğretmenlere çiçek vermesi nedeniyle üç öğretmen hakkında soruşturma açıldı.
Gazipaşa ilçesinde 24 Kasım "Öğretmenler Günü" nedeniyle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Merkezi Teknik Eğitim Merkezi’nde (METEM) kutlama programı düzenlendi.
Törene İlçe Kaymakamı Muhittin Pamuk, Belediye Başkanı Cem Burak Özgenç ile ilçe idarecileri ve öğretmenler katıldı.
Öğretmenlerin çeşitli şarkılar da söylediği törenin bitiminde Belediye Başkanı Özgenç, tören komitesine, öğretmenlere çiçek vermek istediğini iletti. Sunucu tarafından sahneye davet edilen Özgenç, öğretmenlere çiçek takdim etti.
Kaymakamlık, tören programında yer almadığı gerekçesiyle belediye başkanının öğretmenlere çiçek takdim etmesine izin verilmesi nedeniyle Eğitim Sen üyesi olan İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Alp Arslan, METEM Müdürü Hüseyin Demirel ve METEM Müdür Yardımcısı Nuray Güler’e soruşturma açtı.
    Yurthaber Mynet Antalya haberleri

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 09 Şub 2012 20:48:47

Türkiye'de ilk kez uygulanan projeyle Şırnak'ın köylerinde yaptırılan 365 lojman tamamlanarak, öğretmenlere teslim edilmeye başlandı.
 
Apart lojmanda buzdolabından mobilyaya kadar tüm gerekli malzeme yer alıyor.
 
Uludere Kaymakamı Naif Yavuz, ''Öğretmenler memleketinden sadece valiziyle gelecek, başka hiç bir şey getirmeyecek'' dedi.


Kaynak : [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 09 Şub 2012 21:51:59
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk'u kabul etti. Kabul sonrası açıklama yapan Koncuk, Başbakan Erdoğan'ın Ağustos ayında yapılacak olan öğretmen atamalarında şartların zorlanabileceği yönünde bir mesaj verdiğini söyledi.

Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından gazetecilere görüşmeye ilişkin açıklamalar yaptı. Görüşmenin 1.5 saat sürdüğünü belirten Koncuk, Başbakan Erdoğan'ın sıcak bir yaklaşımla bütün taleplerini değerlendirdiğini söyledi. Birçok konuyu gündeme getirdiklerini ve Başbakan'a bir rapor sunduklarını söyleyen Koncuk, "En önemli maddelerden bir tanesi, toplu sözleşmenin tarafları ve bu tarafların bütün konfederasyonlara değer verilmesi şeklinde dizayn edilmesini, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'na konfederasyonların itiraz hakkının olmasını, konfederasyonların ayrı toplu sözleşmeye imza hakkı olmasını sayın Başbakan'a ifade ettik" dedi.

Hizmet kolu toplu sözleşmesinin yapılmasını da Başbakan Erdoğan'a ilettiklerini kaydeden Koncuk, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun şeklinin bağımsız olması gerektiğini gündeme getirdiklerini, Yargıtay 9'uncu Daire Başkanı'nın başkanlığında Hakem Kurulu oluşturulması gerektiğini de Başbakan Erdoğan'a söylediklerini kaydetti. Koncuk görüşmeyle ilgili olarak şunları kaydetti:

"Sayın Başbakan, Yargıtay 9'uncu Daire Başkanı'nın Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Başkanı olmasına karşı olduğunu ifade etti. Biz, Sayıştay Başkanı'nın da kabul edilebileceğini ifade ettik. 'En azından Sayıştay Başkanı olsun' dedik. Askeri işyerlerinde çalışan, Emniyet birimlerinde çalışan sivil memurların da sendika üyesi olması gerektiğini ifade ettik

. Ama sayın Başbakanımız, bu konuya da olumlu bakmadığını ifade etti. Ama diğer teklifimiz olan taraflar konusunda Çalışma Bakanlığı ya da TBMM'de komisyonlar tarafından bir değerlendirme yapılabileceği bize ifade edildi. Bunun yanı sıra 4/B'lilerin ve 4/C'lilerin problemlerini gündeme getirdik,emeklilerin problemlerini gündeme getirdik. Kimsenin emekli olmadığını, maaşlarının yarı yarıya düştüğünü; emeklilik konusunda tedbirler alınması gerektiğini ifade ettik. Genç işsizlik oranının Türkiye'de çok fazla olduğunu, bilhassa ataması yapılmayan öğretmen konusunun mutlaka çözülmesi gerektiğini ifade ettik."

ŞARTLAR ZORLANABİLİR

Başbakan Erdoğan ile görüşen Kamu-Sen Başkanı İsmail Koncuk, Ağustos ayında yapılacak öğretmen atamalarının da görüşmede gündeme geldiğini söyledi. Koncuk, Ağustos ayında yapılacak öğretmen atamalarıyla ilgili olarak "Şartların zorlanabileceği izlenimini aldık ama ondan öncesinde bir atamanın yapılabileceği yönünde bir işaret sayın Başbakan'dan almadık. Ama Ağustos ayında öğretmen ataması yapılacak. Şartları da biraz inşallah zorladık mı göndeririz" diye konuştu.

Koncuk, belediye çalışanlarının maaşlarının zamanında ödenmesi konusunu da görüşmede Başbakan'a ilettiklerini söyleyerek, "Bunların çözülmesi konusunda bir yaptırım uygulanması gerektiğini söyledik ama sayın Başbakan belediyelerin bütçelerine devlet olarak katkıyı yaptıklarını, bu konuda belediye başkanlarının duyarlı olması gerektiğini ifade etti. Ama tabii biz bir yaptırım yapılması konusunda hala ısrarcıyız. Bunları gündeme getirdik" dedi.

Koncuk, görüşmede öğretmen atamalarında herhangi bir rakam telaffuz edilip edilmediği yönündeki bir soruya ise, "Rakam telaffuz edilmedi. Ama ağustos ayında inşallah bekleyenlerin sayısına uygun bir sayı atanabilir. Bunu umut ediyoruz en azından. Sayın Başbakan da zannederim bu konuda şartları zorlayacağız. Öyle bir izlenim edindik" cevabını verdi.


Kaynak : [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı duyguaydın

  • Moderatör
  • *****
  • 5.407
  • 126.173
  • 5.407
  • 126.173
# 10 Şub 2012 12:33:46
Eğitim camiası bununla çalkalanıyor; sadece eğitimciler bilmesin herkes öğrensin!
      Ankara Gazi Üniversitesi' nde 1.Ulusal Sınıf Öğretmenliği Kongresi yapıldı. Türkiye'nin değişik illerinden  çok sayıda sınıf öğretmeni toplantıya ilgi göstererek Ankara'ya gitti. Kongrede bir çok tebliğ sunuldu.
   
   Toplantı'nın ikinci  günü 'Sınıf Öğretmeninin Özellikleri' başlıklı oturum yapılırken kürsüye     BUCA EĞİTİM FAKÜLTESİ DEKANI Prof.Dr. Enver Tahir Rıza geliyor. ilköğretimin beş yılında tek ögretmenin 1.sınıftan 5. sınıfa kadar değişmeden görevini sürdürmesi etrafında tartışmalar yapılıyor. Prof. Dr. Enver Tahir Rıza sözlerine başlarken 
''beş yılda tek öğretmenin aynı öğrencilerle birlikte olması, olumlu değil'' diyor. Sonra,
''bir de'' diyerek devam ediyor: 
''-Cinsiyet sorunu var.''
(...???...!!!...???...) 
   Herkes Enver Hoca'nın sözlerinin devamını nasıl getireceğini merakediyor.  Hoca;       
''biliyorsunuz, ülkemizde karma eğitim modeli uygulanıyor''
vurgusunu yaptıktan sonra, salonu dolduran yüzlerce kadın  öğretmenin gözlerinin içine bakarak aynen şu cümleyi sarfediyor: ''-Hanım öğetmenler erkeklere iyi örnek olamazlar! '' 
   Meslekte 35 yılını geride bırakmış olan hanım öğretmen Yücel Demirhan
''Artık bu kadarına dayanamam'' diyerek yerinden kalkıp  salonun çıkış kapısına doğru yöneliyor. Arka sıralarda oturan kongrenin organizasyonunu yapan hocalara dönerek ''bu  toplantıyı protesto ediyorum'' diyor, arkasından ekliyor:
''-Ben ona örnek olamazsam, o da bana örnek olamaz! ''
   Demirhan'ın ardından toplantıya katılan istanbul Doğuş Lisesi öğretmenleri, Bahçeşehir öğretmenleri ve Alev Okulları öğretmenleri salonu terk ediyor.
   Cumhuriyet'in ilanından 83 yıl sonra BAĞDAT ÜNİVERSİTESİ ÇIKIŞLI BİR AKADEMİSYEN eğitimci, kadın öğretmenler ile erkek öğrenciler arasına derin bir kama sokmak cesaretini gösteriyor. Üstelik bunu kadın öğretmenleri aşağılalayarak yapabiliyor.
   Bu skandal, kapalı kapılar ardında sessizlikle geçiştiriliyor .


Çevrimdışı halaskar63

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.400
  • 6.909
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.400
  • 6.909
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 12 Şub 2012 02:13:33
Görevi sırasında denetlenen tek meslek Öğretmenliktir. Siz bir doktorun muayene sırasında, avukatın bir dava sırasında, bankacının ödeme yaptığı sırada, hemşirenin iğne yaparken, ebenin doğum yaptırırken, polisin ceza keserken, askerin savaşırken denetlendiğini gördünüz mü?

Kişiler değil kurumlar denetlenir. Ama ne hikmetse öğretmen ders işlerken denetlenir. Marmara depreminde 50 bin kişi, Van depreminde yaklaşık 1000 kişi hayatını kaybettiyse denetlenmesi gerekenlerin denetlenmediğinin en büyük göstergesi değil midir bu?

Çevrimdışı faldov

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.346
  • 46.549
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 4.346
  • 46.549
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 12 Şub 2012 14:49:52
EĞİTİM FAKÜLTELERİ DEĞİŞİYOR!

Her yıl Eğitim Fakültelerinden mezun olan binlerce öğretmen, işsizler ordusuna katılıyor.. Sayısı 300 bine ulaşan atama bekleyen öğretmene bir de yeni mezunlar eklenince sayı kaçınılmaz şekilde artıyor.


Atama bekleyen öğretmen sayısı yaklaşık olarak 300 bin civarında ve Eğitim Fakültelerinin yeni mezunlarıyla bu rakam her yıl 50 bin artıyor..


Milli Eğitim Bakanlığı bu rakamı eritmenin yollarını arıyor.. 17 bin öğretmen atamasının ardından gözler, Ağustos ayında yapılacak öğretmen atamasına çevrildi.. Başbakan Erdoğan, Ağustos’taki atama sayısının esnetilebileceği sinyalini verdi ancak sayı milli eğitim bakanlığının bütçesi doğrultusunda belirlenecek..



Bakanlık atama bekleyen öğretmenlerin sayısını Eğitim Fakültelerinde yapılacak bir dizi düzenlemeyle eritmeyi planlıyor.. Değişiklikler için temaslar da başladı.. İlk görüşme dün, YÖK genel kurulunda gerçekleşti ve Bakan Dinçer değişikliklerle ilgili ilk sinyali verdi..



’’ACABA BİZ ATAMA BEKLEYEN ÖĞRETMENLERİMİZİN SORUNLARINI NASIL ÇÖZERİZ O ÇOCUKLARIMIZIN İSTİHDAM EDİLMELERİ KONULARINDA NE TÜR TEDBİRLER ALMAK MÜMKÜNDÜR KONUSUNU TARTIŞTIK. EĞİTİM FAKÜLTELERİNİN EĞİTİM YETİŞTİRME KONULARINDA DAHA ETKİLİ VE DAHA BAŞARILI BİR SÜRECE DÖNÜŞTÜRÜLMELERİ MÜMKÜN MÜ DEĞİL Mİ GİBİ KONULAR ÜZERİNDE TARTIŞTIK.’’



Bakanlık düzenlemeyle Fakültelerden mezun olan öğretmen sayısını azaltmayı ve uzun vadede sorunu çözmeyi planlıyor..



Peki, Eğitim Fakültelerinde ne gibi değişikliklere gidilecek?

Bakan Dinçer’in stratejik plan olarak değerlendirdiği düzenlemelere göre; nerede, hangi alanda, ne kadar öğretmene ihtiyaç olduğu tespit edilecek ve eğitim fakültelerindeki kontenjanlar buna göre tekrar düzenlenecek..



Bazı eğitim fakültelerinin kapatılması gündeme gelebilecek. Ayrıca yeni açılan üniversitelere de eğitim fakültesi bulunmayacak.



Kapatılacak eğitim fakültelerinin başında Fizik, Kimya, Biyoloji, İlköğretim Matematik gibi branşlar geliyor.

Kanal B

memurlar7.com

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK