Yorumsuz! : Haberler

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 30 Ağu 2007 11:02:17
Sigara paketi şok edecek

Sigara paketlerinin üzerindeki uyarılar yetmedi. Daha çarpıcı bir yöntem bulundu.
İngiltere Sağlık Bakanlığı, sigara paketlerinin üzerine koca koca harflerle yazılan uyarı yazıları etkili olmayınca daha ’çarpıcı’ bir yöntem denemekte karar kıldı.

İngiliz Sağlık Bakanlığı yeni yöntem olarak, sigara paketlerinin üzerine ölü insan fotoğraflarının basılmasına karar verdi. İngiltere Sağlık Bakanı Alan Johnson, yeni paketlerin amacını “insanları şok edip sigarayı bırakmaya teşvik etmek” olarak açıkladı. Johnson, “Bazıları belki abartılı bulabilir ama halk sağlığı açısından böyle bir uyarı gerekli” diye konuştu

Çevrimdışı ayşegülaslanlı

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.591
  • 2.110
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.591
  • 2.110
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 30 Ağu 2007 11:33:28
Sigara fabrikalarının üstüne de dikkat her an iflas edebilir tüm iş yeriniz başınıza çökebilir yazsınlar.

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 30 Ağu 2007 11:35:25
Bilgisayar başında atıştırmayın

Bilgisayar başında atıştıranlar. Aman Dikkat! Uzmanlar uyarıyor! Neden mi?
Temizliği yapılmayan bilgisayar klavyeleri ve mouse'ların çeşitli mikroorganizmalar barındırdığı, bilgisayar başında bir şeyler yerken bu mikroorganizmaların vücuda alınmasının, diş eti iltihabından ishale kadar çeşitli hastalıklara neden olabileceği bildirildi.

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Meram Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hastanenin servislerinde ve tıp fakültesi ile üniversitenin öğrenci bilgisayar laboratuvarlarından toplam 398 klavye ve mouse üzerinde inceleme yaptıklarını bildirdi.

BİLGİSAYAR BAŞINDA ATIŞTIRMAYIN

Özellikle çocukların bilgisayar başında bir şeyler yeme alışkanlığı bulunduğunu, bunun çok yanlış olduğunu belirten Özdemir, ''Çocuklar bilgisayar başında vakit geçirirken, bir yandan da meyve, cips, bisküvi atıştırıyor. Bu klavyedeki mikroorganizmanın, vücuda alınmasına neden oluyor'' dedi.

Mikroorganizmaların ıslak alanlarda aktarılmaya daha uygun olduğunu bildiren Özdemir, şunları kaydetti:

''Kuru bir yere dokunduğumuz zaman 1 mikroorganizma geçerse, ıslak yerden 10 katı, 100 katı geçiyor. Mesela kişi üzüm yerken ıslanan elleriyle klavyeye dokunuyor, sonra tekrar üzüm yiyor. Böylece klavyedeki mikroorganizmaları daha kolay alıyor. Bu ise diş eti iltihabı, farenjit, karın ağrısı ve ishal gibi hastalıklara neden olabiliyor. Bazı mikroorganizmalar çok az sayıda olsa bile ciddi hastalıklar oluşturabiliyor. Bazısının 200 tanesi, bazısının 2 milyon tanesi hastalığa neden oluyor.''

Özdemir, bilgisayarın klavyesinin, mouse'unun ve kasasının sık dokunulan kısımlarının en az ayda bir kez deterjanlı ya da sabunlu bezle silinmesi gerektiğini, mikroorganizmaların gıdayla geçmemesi için bunları kullandıktan sonra ellerin yıkanmasının önemli olduğunu kaydetti.

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 31 Ağu 2007 13:48:23
Yılan kendinden 10 kat büyük balığı yemeye kalktı...
       Aç gözlü bir bahçe yılanı, kendisinden 10 kat büyük bir Japon balığını sürükleyerek götürdüğü su birikintisinin içinde yemeye çalıştı. Ev sahibi ise yılanın burnuna bir sırıkla vurarak balığı kurtardı...
      İki yıldır yaşlı bir çiftin bahçesinde yaşayan Sid adındaki yılan, uzun zamandır bahçedeki havuzda yüzen Japon balıklarını tehdit ediyordu.
      Valerie (60) ve Raymond Bell (72) çifti bahçelerinden bir türlü gönderemedikleri bu yılandan kurtulabilmek için kendilerine yardım edilmesini istiyor.
      Çift, bahçedeki havuzlarında 200 balığın bulunduğunu ama Sid’in defalarca bu balıkları yediğini belirtiyor. Valerie, balığını Sid’in kurbanı olmaktan bahçede bulduğu fasulye sırığıyla burnuna vurarak kurtardığını belirtti.

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 31 Ağu 2007 13:50:03
Büyük ikramiye aynı kuponu birbirinden habersiz oynayan karı-kocaya çıktı
      Sayısal Loto’nun 25 Ağustos çekilişinde büyük ikramiye, birbirinden habersiz olarak aynı kuponu iki kez oynayan karı-kocaya çıktı.
      Milli Piyangodan yapılan açıklamada, adları verilmeyen karı-kocanın İstanbul Kadıköy’de aynı kuponu ayrı ayrı yatırarak büyük ikramiyeyi paylaştıkları bildirildi.
      Söz konusu çekilişte kazanan numaraları başka üç kişi daha bildiği için, talihli çiftin payına toplam 587.947 YTL (kişi başı 293.973 YTL) düştü.

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 31 Ağu 2007 13:56:13
Kırtasiyede gizli tehlikeye dikkat!
Çocukların çok sevdiği kokulu kalem ve silgiler tehlike saçıyor. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Recep Akdur, aileleri kokulu kalem, silgi, yapıştırıcı, resim boyaları ve beyaz tahta kalemlerinin tehlikeleri konusunda uyardı.

Akdur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kırtasiye malzemelerindeki "gizli tehlikeye" dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Kokulu kalem ve silgilerin çocuklar için tehlikeli olduğunu ifade eden Akdur, "Kokulu kırtasiye malzemelerindeki kokuları bize ulaştıran çözücüler sağlığa zararlıdır. Bu nedenle anne ve babalar çocuklarına kesinlikle kokulu kalem ve silgi almamalıdır" dedi.

SU BAZLI YAPIŞTIRICI TERCİH EDİLMELİ
Organik çözücü içeren yapıştırıcılar konusunda da aileleri uyaran Akdur, sağlığa zararlı ve alışkanlık yapan "xylol, toluol, hexol ve tiner gibi organik çözücüleri (solvent bazlı)" içinde barındıran yapıştırıcılar alınmaması gerektiğini söyledi. Akdur, bu yapıştırıcıların yerine suda çözünen maddelerden yapılmış (su bazlı) yapıştırıcıların tercih edilmesi gerektiğini belirtti ve "Anne babalar çocuklarına yapıştırıcı alırken mutlaka incelemeli ve üzerinde ’su bazlı olduğuna’ dair bilgi aramalıdırlar" diye konuştu.

BEYAZ TAHTA KALEMLERİNE DİKKAT
Akdur, içinde çözücü olarak etilasetat ve ksilen (xylene) bulunan beyaz tahta kalemlerinin kullanılmasının öğretmenlerin ve öğrencilerin sağlığını tehdit ettiğini de söyledi. Akdur, şunları kaydetti:

"Etilasetat ve ksilende çözülmüş boyalardan yapılmış beyaz tahta kalemleri kullanılmamalıdır. Anne babalar beyaz tahta kalemi alırken, üzerinde ’alkolde çözülmüş boyadan yapılmış (alkol bazlı)’ olduğuna ilişkin bilgi ya da ’sağlığa zararlı madde içermediğine’ dair uyarı aramalıdır."

RESİM BOYALARI VE KALEMLERİ
Resim boyaları ve renkli kalemlerin üretiminde kullanılan "azo boyalarının" da kanserojen olduğunun altını çizen Akdur, "Bu nedenle anneler babalar, çocuklarına resim boyaları ve kalemleri alırken üzerinde ’azo boyası’ içermediğine ilişkin bilgi ve not olup olmadığına dikkat etmeliler" dedi.

Akdur, kırtasiye malzemesi alırken mutlaka TSE ve CE damgalı ürünlerin tercih edilmesi gerektiği belirterek, şunları söyledi:

"Öğretmenlerimiz bu konuda bilinçli davranmalı ve hem kendi hem de öğrencilerinin sağlığına zararlı olan kırtasiye malzemeleri konusunda öğrencilerini ve velileri uyarmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı denetim, eğitim ve uyarılarını sıklaştırmalıdır."

Çevrimdışı mtdemirci

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 02 Eyl 2007 10:34:10
Öğrenci kaydı velilerin cebini yakacak  
Türk Eğitim-Sen'in yaptığı araştırmaya göre bir öğrencinin okula ilk adımının maliyeti 402 YTL ile bin 14 YTL arasında değişiyor.  

Dar gelirli iki aile ve çocuklarıyla Ankara'da basın toplantısı düzenleyen Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, öğrencilerin okula başlama maliyetleri konusunda yaptıkları araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Özcan, anasınıfına başlayan bir öğrencinin maliyetinin geçen yıla göre 143, ilköğretime başlayan bir öğrencinin ise 157 YTL arttığını belirtti. Özcan şöyle devam etti: "Araştırmaya göre, ilköğretim okullarına bağlı anasınıfına başlayan bir öğrencinin okula ilk adımının maliyeti 402 ile bin 14 YTL arasında değişiyor. Çocuğunu ilköğretime yeni kayıt yaptıracak aileler de ortalama 484 YTL harcama yapacak. Aileler çocuğunu okula eksiksiz göndermek istiyorsa bu rakam bin 585 YTL'ye kadar çıkacak."

Ortaöğretim çağına gelmiş çocukları bulunan ailelerin işinin daha da zor olduğunu anlatan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı, "Genel liseye başlayacak öğrencinin ailesine maliyeti 684 YTL ile 2 bin 104 YTL arasında değişiyor. Meslek lisesi öğrencisinin eğitim-öğretime hazır bir şekilde başlayabilmesi için de 681,43 YTL ile 2 bin 108 YTL arasında masraf yapılması şart." diye konuştu. Özcan, konuşmasının ardından, ilköğretime başlayacak bir öğrenci ile 7, 9 ve 10. sınıf öğrencisi 4 çocuğa okul eşyaları hediye etti.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı mtdemirci

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 02 Eyl 2007 10:40:15
Okul öncesi eğitim iki yıl kazandırıyor

Çocukların en hızlı geliştiği dönem 0-6 yaş arasıdır. Ancak Türkiye'de bu yaş aralığındaki 7 milyon çocuğun ancak yüzde 16'lık bir kısmı okul öncesi eğitim alabiliyor. Oysa erken eğitim, iki okul yılına denk gelecek başarı farkı yaratıyor..

Sekiz yıllık zorunlu eğitime rağmen, Türkiye'de ortalama eğitim süresi halen altı yılın altında. 7 milyonu aşkın kişi ise okuma yazma bilmiyor. İlköğretim çağındaki kız çocuklarının yüzde 10'u okula gitmiyor. İlköğretim çağına gelmiş çocukların ise yaklaşık yüzde 70'i okula hazır başlamıyor. Oysa yapılan araştırmalar gösteriyor ki, okul öncesi eğitim alan çocuklar diğerlerine oranla hem yaşamda, hem de okulda çok daha başarılı durumda. Türkiye'de 0-6 yaş grubundaki 7 milyon çocuğun ancak yüzde 16'sı, 6 yaş grubundaki çocukların sadece yüzde 25'i okul öncesi eğitimi hizmetlerinden yararlanıyor. Oysa Kuzey Avrupa başta olmak üzere Avrupa'da yüzde 100'e varan okullaşma söz konusu.

BELİRLEYİCİ DÖNEM
Erken çocukluk adı verilen 0-6 yaş arası dönem çocuğun en hızlı geliştiği dönem. Beyin gelişiminin büyük bir bölümü 0-4 yaş arasında tamamlanıyor. Erken çocukluk dönemindeki deneyimler, beynin çalışma biçimi için belirleyici olduğundan bu dönemde çocuğun yeterli beslenmesinin yanı sıra, gelişimini destekleyen bir ortamda bulunması da önem taşıyor. Bu alanda Türkiye'de en büyük kampanyayı ise Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) yürütüyor. 1993'te kurulan AÇEV, 0-6 yaş dönemi eğitim konusuna dikkat çekmek için 2005'te "7 Çok Geç" kampanyasını başlattı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Türk Eğitim Vakfı'nın da bulunduğu 7 sivil toplum örgütü de kampanyayı destekliyor.

Nobel ödüllü iktisatçı James Heckman "Çocuklara yatırım yapmak için onların birer yetişkin olmasını bekleme lüksümüz olmadığı gibi, onlar okula başlayana kadar bekleme lüksümüz de yok, çünkü o zaman müdahale etmek için çok geç olabilir" diyor. Çocuklara yönelik eğitimin özellikle de okul öncesi eğitimin önemi, rakamlara da yansımış durumda... OECD araştırmaları, Türkiye'de erken çocukluk eğitimi alan ve almayan öğrenciler arasında iki okul yılına denk gelen başarı farkı olduğunu gösteriyor.

7 ÇOK GEÇ...  
AÇEV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ayla Göksel Göçer, iki yıl önce "7 Çok Geç" kampanyasını okul öncesi eğitimin önemine dikkat çekmek için başlattıklarını anlatıyor. Erken çocukluk eğitiminin insan gelişiminin başlangıç noktası olduğuna işaret eden Göçer, okul öncesi eğitim konusunda dünyadaki durum ile Türkiye karşılaştırıldığında ortaya çıkan tablonun, hiç de iç açıcı olmadığını söylüyor. Göçer, şu ana akadar Türkiye'de kurum merkezli eğitim modelinin şimdiye dek benimsenen ana model olduğunu, 4-6 yaş grubundaki çocukların yüzde 25'inin 5-6 yaş grubundaki çocukların ancak yüzde 32'sinin Milli Eğitim Bakanlığı'na veya Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı okul öncesi kurumlardan faydalandığını vurguluyor. Ayla Göksel Göçer, zorunlu eğitim öncesinde, 3-5 yaşlarında erken çocukluk eğitimine ulaşan çocuk oranlarına bakıldığında ekonomik açıdan Türkiye'nin çok benzetildiği Meksika'da bile çocukların yüzde 70'nin bu eğitimden yararlandıklarına dikkat çekiyor.

FAS'TAN BİLE GERİYİZ  
Ayla Göksel Göçer, bu oranın Fas'ta yüzde 34, Ürdün'de yüzde 27, Suriye'de ise yüzde 9, olduğunu hatırlatırken, "AB ülkelerinin her birinde bu oranlar yüzde 100'e yakındır" diyor. Türkiye'de ise 2000-2001 itibariyle bu oran yüzde 10.3.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı JUJU

  • Uzman Üye
  • *****
  • 402
  • 292
  • 402
  • 292
# 02 Eyl 2007 19:59:16
Okulun kapısını çaldılar
İzmir'in Gümüşpala semtinde ilköğretim okulunun alüminyum giriş kapısı çalındı.

100. Yıl İlköğretim Okulunun alüminyum giriş kapısı, kimliği bilinmeyen kişi veya kişiler tarafından sökülerek çalındı.

Polis ekiplerinin, hırsızların yakalanması için çalışmalarını sürdürdüğü bildirildi.

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 04 Eyl 2007 09:28:43
Öğrencisiz öğretmenler
Neredeyse bir aydır "İşsiz öğretmenler", tüm köşe yazarları gibi bizi de e-mail bombardımanına tutuyor.
Kimi gün Türk dili ve edebiyatı öğretmenlerinin sesi gür çıkıyor: "17 bini aşkın işsiz mezunuz. Lise sayısı artıyor ama öğretmen atama kadrosu azalıyor. 2003'te Türk dili ve edebiyatı dersleri için 1.099 öğretmen atanırken, 2006'da bu sayı 34'e düştü. Kamuoyu tepkisi ve liselerin 4 yıla çıkmasının etkisiyle hükümet geçen ay 400 atama yapmak zorunda kaldı. Bu bile okul sayısının, dolayısıyla öğretmen ihtiyacının daha az olduğu 2003'teki atamaların yarısını bulmuyor."
Kimi gün Fransızca ve Almanca öğretmenlerinin çığlığı vicdanımızı sızlatıyor: "Onlarca üniversitede İngilizce dışında birçok yabancı dil öğretmenliği eğitimi veriliyor. Her yıl yüzlerce genç bu bölümlere girerken, yüzlercesi de mezun oluyor. Ancak bakanlık İngilizce dışındaki yabancı dil öğretmenlerine ihtiyaç olmadığını söylüyor."
Bazen tüm branş öğretmenlerinin ağıtı yükseliyor: "İşsiz lise branş öğretmeni sayısı resmi verilere göre 100 bini geçti. Ama her atama döneminde lise branşlarına ayrılan kadrolar 15, 20, 30 gibi komik sayılarda kalıyor. Sürekli yeni liseler açtıklarını söyleyen Milli Eğitim Bakanı'na soruyoruz; peki bu yeni liselerde hiç öğretmen açığı oluşmuyor mu?"
Cevabını da veriyorlar: "Kadro açığı ücretli öğretmenlik uygulamasıyla kapatılmaya çalışılıyor. Eğitim camiasında ' Ücretli kölelik' diye anılan bu sisteme göre, il veya ilçe milli eğitim müdürlükleri ihtiyaç bulunan branşlarda ücretli öğretmen görevlendiriyor. Onları ders başına 5 lira ödeyerek, ayda 300 liraya çalıştırıyor. Böylece kadrolu atayıp 930 lira maaş vermekten kurtuluyor." Bir gün okul öncesi öğretmenliği mezunları seslerini duyurmaya çalışıyorlar, ertesi gün matematik öğretmenleri kuyruğa giriyorlar.

Değersiz diploma fabrikası
Sorun şu: Halen Türkiye'de 200 bini aşkın işsiz öğretmen var. 200 bin öğrencisiz öğretmen. 200 bin susuz çiçek. AK Parti iktidara geldiğinde bu sayı 60 bin kadardı. Önlem alınmazsa her yıl en az 50 bin artışla 10-15 yıl sonra işsiz öğretmenler ordusu 1 milyon kişiye ulaşacak. Bakanlık ihtiyaç duyduğu öğretmenleri Kamu Personel Sınavı (KPS) ile alıyor. Bu yıl 205 bin işsiz öğretmen sınava girdi, 19 bin kadarı kazandı. 10 yıl sonra 1 milyonu aşkın öğretmenle sınav yapılacak, KPS yeni bir ÖSS trajedisine dönüşecek.
Bir başka sorun şu: 67 üniversitede görevi öğretmen yetiştirmek olan eğitim fakültesi bulunuyor. Bu fakültelere yüksek kontenjanlar veriliyor.
Üçüncü sorun şu: Kontenjanların bakanlık ve YÖK koordinasyonuyla belirlenmesi gerekiyor. Ancak iki kurum savaş halinde. Bakanlık kopukluğun sorumluluğunu YÖK'e yüklüyor, kurumu "İktidara karşı sistemli muhalefet yapmak"la suçluyor. YÖK ise sessizliğini koruyor ama yaraya neşter atılmadığı için eğitim fakülteleri diplomalı işsizler yetiştirmeye devam ediyor.
Son dönemde ciddi biçimde örgütlenen işsiz öğretmenlerle eğitimcilerin sendikaları, sorunun tek çözümü olduğunu savunuyorlar: Eğitim fakültelerine ihtiyaç kadar öğrenci almak, yani kontenjanları iyice budamak. Bir de örnek gösteriyorlar: Mezunları açıkta kalmayan Polis Meslek Yüksekokulları.
Bakanlık yetkilileri, yeni Anayasa ile YÖK sorununun aşılmasından sonra bu çözümü hayata geçireceklerini söyleyip, "Sabır" tavsiye ediyorlar.
Gelin de o sabrı 30 yaşında hâlâ anne-baba eline bakan 200 bin işsiz öğretmenden bekleyin. Hepsi de barut fıçısı gibi. Patlamaya hazır.

 
ERDAL ŞAFAK

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 04 Eyl 2007 12:46:33
Dikkat! Sakın tuşlamayın

Aman oltaya gelmeyin. Dolandırıcılar #154'le böyle vurgun yapıyor...
Kendisini emniyet görevlisi olarak tanıtan ve cep telefonu sahibine ismi ile hitap eden dolandırıcılar, "hakkınızda küfürlü mesajdan dolayı şikayet var" deyip # 154'ün tuşlanmasını istiyor. Bu tuşlama ile uluslararası görüşmeye açılan telefondan birçok ülke aranınca telefon sahibine 2-3 bin YTL'lik fatura geliyor. Aranan numara kendilerinde kayıtlı olmasına rağmen bir netice alamayan mağdur vatandaşlar, hat sahibi hakkında suç duyurusunda bulunmak için savcılığın yolunu tutuyor.

Bu arada, mağdurların operatörden kendi numaralarının uluslararası dolaşıma kapatılması için işlem yaptırmaları gerekiyor. Savcılıklara ise bu konuda her gün ciddi miktarlarda müracaatta bulunulduğu öğrenildi.

Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, cep telefonundan arayan dolandırıcıların inandırıcı olmak için her yolu denediğini belirterek, "Sahte polis memuru sicil no, şube ve isim söylüyor. Telefon sahibi hakkında şikayet olduğunu iddia ederek kare 154'ün tuşlanmasını istiyorlar. Dolandırıcılar bu sırada cep telefonunu uluslar arası dolaşıma açarak, hattı kendi telefonlarından kullanıma alıyorlar. Böylece kendi numaralarından uluslararası görüşme yapma imkanına kavuşuyorlar. Ay sonunda ise # 154'ü tuşlayanlara 2-3 bin YTL gibi kabarık bir fatura geliyor" dedi.

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 04 Eyl 2007 13:17:02
Öğretmenlere yeni görev   
 
 
 
 
 Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan bir genelgeyle öğretmenlere yeni bir görev verildi.


Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgeyle öğrencilerin okullarda ve evde sağlıklı beslenme kriterleri belirlendi.

Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, yeni bir beslenme reçetesi hazırlayıp okullara gönderdi. Reçetede, velilerden daha çok öğretmenlere görev verildiği görüldü.

'CEVİZ VE FINDIK ŞART'

Beslenme çeşitliliği 4 gruba ayrılırken, ailelere beslenme çantasına ceviz ve fındık gibi yiyecekler koymaları önerildi. Öğretmenler ise sürekli olarak çocukları takip etmekle görevlendirildi.

Öğretmenlerin sorumlu tutuldukları görevler şöyle;

Öğrencilerin sabahları kahvaltı yapıp yapmadıkları sık sık kontrol edilecek.

Beslenme saatlerinde öğrencilerin sağlıklı besinleri seçmeleri istenecek.

Veli toplantısında anne ve babalar uyarılacak, doğru besinler anlatılacak.

Öğrencilerin boy ve kilo artışları sürekli takip edilecek. Çocuk çok zayıf veya aşırı kilolu ise sağlık kuruluşuna yönlendirilecek.

Çocukların büyüme hızı takip edilip gelişmelerinde aksama olup olmadığı izlenecek.
 

Çevrimdışı dehliz

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 7.715
  • 29.501
  • Müdür Yardımcısı
  • 7.715
  • 29.501
  • Müdür Yardımcısı
# 04 Eyl 2007 16:51:49
Öğretmenlere yeni görevler
04 Eylül 2007 Salı 15:52
Öğretmen sadece notla ilgilenmeyecek. Öğrencilerin yediğine içtiğine bakacak.
Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan bir genelgeyle öğretmenlere yeni bir görev verildi.

Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgeyle öğrencilerin okullarda ve evde sağlıklı beslenme kriterleri belirlendi.

Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, yeni bir beslenme reçetesi hazırlayıp okullara gönderdi. Reçetede, velilerden daha çok öğretmenlere görev verildiği görüldü.

'CEVİZ VE FINDIK ŞART'

Beslenme çeşitliliği 4 gruba ayrılırken, ailelere beslenme çantasına ceviz ve fındık gibi yiyecekler koymaları önerildi. Öğretmenler ise sürekli olarak çocukları takip etmekle görevlendirildi.

Öğretmenlerin sorumlu tutuldukları görevler şöyle;

Öğrencilerin sabahları kahvaltı yapıp yapmadıkları sık sık kontrol edilecek.

Beslenme saatlerinde öğrencilerin sağlıklı besinleri seçmeleri istenecek.

Veli toplantısında anne ve babalar uyarılacak, doğru besinler anlatılacak.

Öğrencilerin boy ve kilo artışları sürekli takip edilecek. Çocuk çok zayıf veya aşırı kilolu ise sağlık kuruluşuna yönlendirilecek.

Çocukların büyüme hızı takip edilip gelişmelerinde aksama olup olmadığı izlenecek.

Çevrimdışı ali002

  • Uzman Üye
  • *****
  • 762
  • 227
  • 762
  • 227
# 04 Eyl 2007 17:00:16
yiyecek seçimi. ne kadar komik. acaba yoksul  öğrenciler ne yiyor? inanın benim öğrencilerimden bazıları ekmeğe(Köy ekmeği ki somun onlar için ele geçmez bir lüx) salça sürüp onu beslenme saatinde yiyor. ne fındığı ve ne cevizi. eğer bakanlık okullara fındık ve ceviz gönderirse bizler öğrencilerimize dağıtırız ve sağlıklı beslenmelerine katkıda bulunuruz.sabahları yoğurt ekmek, öğle domates biber ve ekmek, akşamları da domatesli bulgur pilavına talim eden öğrencilerimize ve ailelerine sağlıklı beslenme hakkında ne anlatabiliriz ki bu o ailelerin suçu değil sadece yokluğun verdiği bir mecburiyet.

Çevrimdışı mtdemirci

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 05 Eyl 2007 23:51:09
Elini korkak alıştırma

1971'den bu yana dünyanın dört bir yanında çevre sorunlarına karşı mücadele veren Greenpeace, Türkiye’de yaptırdığı afişlerle toplumu bilinçlendirmeyi amaçlıyor.

Çalışmalarını bağımsız olarak sürdürmek için devletlerden, şirketlerden ya da siyasi partilerden bağış ve sponsorluk kabul etmeyen Greenpeace; tüm çalışmalarının kaynağını bireylerden aldığı maddi ve manevi destek oluşturuyor.
Greenpeace, Dünyayı yaşanmaz hale getiren çevre suçlarına şiddet içermeyen doğrudan eylemlerle adını duyurdu.

Greenpeace ayrıca, uluslararası anlaşmalara lobi etkinlikleriyle ağırlığını koyan, taslaklar öneren ve kabul ettirebilen az sayıdaki yetkin çevre örgütünden birisidir.

Greenpeace'in şu anda 24 ulusal ve 4 bölgesel ofisi ve bu ofislerin yaptığı çalışmaları olanaklı kılan 101 ülkede 2 milyon 800 bin destekçisi bulunuyor.

Küresel bir örgüt olarak Greenpeace, dünya üzerindeki en kritik konular üzerinde çalışmalar yürütüyor:
- Okyanuslar ve yaşlı ormanların korunması,
- İklim değişikliğini durdurabilmek için fosil yakıtların kademeli olarak sonlandırılması ve yenilenebilir enerjilerin teşvik edilmesi,
- Nükleer silahlanma ve nükleer kirliliğe son verilmesi,
- Zehirli kimyasalların ortadan kaldırılması,
- Genleri ile oynanmış organizmaların doğaya bırakılmasının önlenmesi.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK