Çin Bambu Ağacı

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 20 Tem 2007 10:55:45
BAYRAK

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü 
Kız kardeşimin gelinliği, 
Şehidimin son örtüsü,
IŞIK ışık dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum
Senin destanını yazacağım,
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım,
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım,
Dalgalandığın yerde ne korku ne keder,
Gölgende bana da bana da yer ver.
Sabah olmasın günler doğmasın ne çıkar,
Yurda ay yıldızının ışığı yeter,
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün,
Kizıllığında sığındık,
Dalgalardan çöllere düşürdüğü
Gölgene sığıındık,
Ey şimdi süzgün rüzgarlarda dalğalı
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde aşan çiçeğim
Senin altında doğdum
Senin dibinde öleceğim,
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim
Yer yüzünde yer beğen,
Nereye dikilmek istersen,
Söyle seni oraya dikeyim.

Arif Nihat ASYA

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 20 Tem 2007 10:57:40
“En büyük asker...” haykırışları ile göndermiştiniz beni
ellerimde kınalar vardı
Ellerinizde de ayyıldızlı bayraklar
Sitem etmiştiniz bayrağa;
“Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal
kahraman ırkıma bir gül. Bu ne şiddet bu celal?
olmaz sana dökülen kanlarımız sonra helal...”
Vatan borcu namus borcu, ödemek lazımdı...
Şafak karanlık, zamanın geri sayımı başlamamış iken
kahpece geldi ölüm. Kalleşçe geldiler,
daha önceden de defalarca geldikleri gibi
Siyasilerin yalanları, bürokratların talanları,
işini bilenlerin herzelerinden,
tecavüzlerden, kaçakçılıklardan,
vurgunlardan, sanatçıların operasyonlarından
yer kalmayan üç satırla geçiştirilen
şehadetimi okumadınız,
görmediniz gazete sayfasında.
Sabah şeker, akşam tatlı,
geceleri de kaymak olarak sunulan programlardan
sıra gelmedi kahpe pusuda kalleşçe katledilmemize
Cenazemde de yoktunuz ey milletim!
musalla taşından da göremedim sizleri
Eliniz de değmedi ay yıldızlı tabutuma!
Ne anma töreni düzenlediniz
ne de yıldönümleri.
Üzerinde idim şüheda fışkıran toprağın
Şüheda dolu bulutlarında
Sizleri görüyor
Sizleri dinliyor
Sizleri izliyordum.
Beni yollarken elinizde sallanan
ay yıldızlı al bayrak yerlerde sürünüyor, yakılıyordu.
Sizler de görüyordunuz
Dinimize, vatanımıza, milletimize dil uzatılıyor
Sizler de dinliyordunuz
Kutsal bellediğimiz her şeye saldırılıyor
Sizler de izliyordunuz.
Ben buradan
Siz oradan
Ben niye buradaydım?
Benim anam, babam, bacım, gardaşım, karım yasta idi?
Benim şehitliğim sizlerin birilerini gözetlemek için
televizyon ekranlarında röntgencilik yapmanız
vatan hainlerini “vatanperver” diyerek alkışlamanız
kendisine hakim olamayanları koltuklara taşımanız
17 aylık bebelerin ırzına geçilirken susmanız için miydi?
Ben kanımı kadınlarımızın korkudan çantalarına sıkı sıkı yapışsınlar
ırzlarına geçilsinler, sokaklarda üç paraya satılsınlar diye mi döktüm?
Ben canımı cinsiyetini inkar edenleri alkışlamanız
din adına, millet adına ve atatürkçülük adına
ahkam kesen bezirganların ardından gitmeniz
kanla yazılan tarihin her geçen gün daha da kirletmeniz
milletimizi at satıcılarına, sokaktaki fahişelerine benzetilmesine sessiz kalmanız
ihaleler peşinde koşmanız, vatanı peşkeş çekmeniz
aslınızı inkâr edip caddelere taşmanız
haksızlıklar karşısında suskun kalmanız namussuzlara methiyeler düzmeniz
vatanı, bayrağı, toprağı tezgâhlarda pazarlamanız
bacak araları uğruna arsaları, binaları, makamları peşkeş çekmeniz
Allah diyerek, millet diyerek, Atatürk diyerek, hak diyerek, hukuk diyerek
dinimi, milletimi, bağımsızlığımı, vatanımı yağmalamanız
yağmadan pay düşer beklentisiyle rezillikler sergilemeniz için mi verdim?
Ben anamı babamı oğulsuz, sizlerin
geceler boyu barlarda dolaşmanız,
kim kiminle, kim kime ne yapmış merakına gark olmanız
namus bellenenleri namussuzlara emanet etmeniz
riyakâr sözleriniz, samimiyetsiz gülüşleriniz,
kurnazca düşüncelerinizi sergilemeniz için mi bıraktım?
Ben karımı kocasız, çocuklarımı babasız, fuhuşun meslek,
hırsızlığın zenaat, kapkaççılığın sektör olması, vatan toprağının
haraç mezat satılması, yetimleriminin uyuşturucuya alıştırılması,
itilip kalkılması, bayrak demenin, millet demenin, “Türk” demenin
suç olarak görülmesi için mi koydum?
Bir avuç toprağı, bir dal yaprağı bile çok gördünüz bana.
Ne oğlumun saçını okşadınız, ne de sildiniz gözyaşını kızımın.
Resmimi öpen sevgiliminin de yanıbaşında değildiniz.
Ne anama güç verdiniz, ne de babama sarıldınız.
Nerde idiniz ey Türk milleti?
Bir ana vardı.
Yanıbaşımdaki cennetdaşımın anası.
Haykırmıştı hani
“Oğlumun kanını helal etmiyorum”
Alkışlarımız onun içindi.
Bulutlar üzerinden yeryüzüne süzülen.
Ve o anamızın feryadına karışan sessiz çığlıklarımızı da duymadı kulaklarınız;
“Biz de helal etmiyoruz kanlarımızı.”
“Haram olsun. Layık olmayanlarınıza.”
Bu satırlar İlter Kuşoğlu tarafından yazıldı, bana gelen postada onun; ilterkusoglu@hotmail.com adresi var...
Doğru serzenişlerin yansıtıldığı bir manzaradır bu ve üzerinde düşünülmesi gerekmektedir...
Şunu da belirtelim... İçerideki ihanet şebekeleri asla kazanamıyor... Türk Milleti vatanından olmuyor... Çünkü vatanı için ölüyor... Toprak, uğrunda ölen varsa vatandır...

Çevrimdışı nghnkprl

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 178
  • 54
  • 178
  • 54
# 20 Tem 2007 11:44:53
Asker sözcüğünü duymak bile tüylerimi diken diken ediyor. Sanırım Türk olmanın bir getirisi bu. Yaşananlar, bu vatan uğruna dökülen onca kan... Ecdadımızı yad etmekten geri kalmayalım bu mübarek günlerde...

Çevrimdışı ezoss

  • Uzman Üye
  • *****
  • 427
  • 307
  • 427
  • 307
# 20 Tem 2007 11:50:48
UÇAN BALONLAR

Adamın hastalığına çare bulamayan doktorlardan biri, kendisine Evliya denilen bir ihtiyarin adresini vermiş. Söylenenlere göre en ağır hastalar o zatın duasıyla iyileşebiliyormuş. İhtiyar adam verilen adresi çaresizlik içinde cebine atıp doktorun yanından ayrıldığında, sokağın kösesinde simit satan 6-7 yaşlarındaki bir çocuğa rastladı. Çocuk son derece masum gözlerle kendisine bakıyor ve onu tanıyormuş gibi gülümsüyordu.

     Adam o yaştaki çocukların tamamen günahsız olduğunu düşünerek yoluna devam ederken, aniden duruverdi. Simitçinin üzerindeki eski t-shortün de bir E harfi yazılıydı. Ve bu E mutlaka evliyanın E si olmalıydı. Aradığı evliyaya bu kadar çabuk ulaşmanın heyecanıyla yanına gidip bir simit aldıktan sonra;

     - Doktorlar benim hasta olduğumu söylediler. İyileşmem için bana dua eder misin ?

     Çocuk bu teklif karşısında şaşırmışa benziyordu. Kafasını olur der gibi sallarken;

     - Bende sık sık hastalanıyorum. Ama dedem, Allah'a inananların ölünce yıldızlara uçtuklarını ve orada cenneti seyrettiklerini söylüyor. Bu yüzden korkmuyorum hastalıklardan.

     Adam içinin bir anda ferahladığını hissetti. Onun soğuktan moraran yanaklarına bir öpücük kondururken;

     - Deden çok doğru söylemiş. Ama ben yine de yardım istiyorum senden.

     Çocuk duasının kıymetini anlamış gibiydi. Karşı kaldırımdan geçmekte olan baloncuyu gösteren;

     - Size dua edeceğim. Ama eğer iyileşirseniz, bana 10 tane balon alacaksınız, tamam mı ?

     Bu sefer adam başını salladı. Fakat çocuk bu kadar büyük bir hazineyi istemekle haksızlık yaptığına hükmetmişti. Mahcubiyetten kızaran yanaklarını elleriyle örtmeye çalışırken;

     - Uçan balon almanıza gerek yok. Normalinden 10 tane istemiştim. :))

     Adam elini uzatarak çocukla tokalaştı. Anlaşma nihayet yapılmış, ayrıntılara geçilmişti. Buna göre hastalıktan kurtulması halinde 6 ay sonraki Ramazan Bayramı'nda çocukla buluşacak ve her hangi bir sebeple gelemediği takdirde, önceden hazırlanan balonların ona ulaşmasını veya postalanmasını sağlayacaktı.

     Adam küçük çocuğun adını ve adresini bir kağıda yazdıktan sonra, başını okşayarak onunla vedalaştı.

     Aradan soğuk bir kış geçip Ramazan a ulaşıldığında, adamın hastalığından eser bile kalmamıştı. Hayata tekrar dönmenin sevinciyle en güzel balonlardan bir paket hazırladı ve bayramın ilk gününü iple çekerek randevu yerine gitti. Küçüklerin cıvıl cıvıl kaynaştığı bayram yerindeki diğer simitçiler, çocuğu tanımıyordu. Adam onu biraz ilerdeki bakkala sorduğunda, dükkan sahibi;

     - Ciğerleri hastaydı yavrucağın, geçen hafta aniden ölüverdi.

     Adam bir anda beyninden vurulmuşa döndü. Ve koşar adımlarla orayı terk ederken, önüne çıkan ilk baloncuya bir tomar para uzatıp;

     - Su an uçan balonlardan 10 tane istiyorum. Çabuk ol, gecikmeden ulaşmalı yerine.

     Adam satıcının aceleyle uzattığı balonların iplerini birbirine düğümledikten sonra, onları besmeleyle gökyüzüne bıraktı. Bayram yerindeki herkes gibi baloncuda şaşkındı;

     - Ne yaptığınızı anlayamadım, neden bıraktınız onları öyle ?

     Adam, nazlı nazlı yükselmekte olan balonlaro buğulu gözlerle takip ederken;

     - Onları bekleyen küçücük bir dostum var, diye mırıldandı.Hem de evliya gibi bir dost. Balonları adresine postaladım sadece. :)))

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 20 Tem 2007 11:55:48
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Benim şehitliğim sizlerin birilerini gözetlemek için
televizyon ekranlarında röntgencilik yapmanız
vatan hainlerini “vatanperver” diyerek alkışlamanız
kendisine hakim olamayanları koltuklara taşımanız
17 aylık bebelerin ırzına geçilirken susmanız için miydi?
Ben kanımı kadınlarımızın korkudan çantalarına sıkı sıkı yapışsınlar
ırzlarına geçilsinler, sokaklarda üç paraya satılsınlar diye mi döktüm?
Ben canımı cinsiyetini inkar edenleri alkışlamanız
din adına, millet adına ve atatürkçülük adına
ahkam kesen bezirganların ardından gitmeniz
kanla yazılan tarihin her geçen gün daha da kirletmeniz
milletimizi at satıcılarına, sokaktaki fahişelerine benzetilmesine sessiz kalmanız
ihaleler peşinde koşmanız, vatanı peşkeş çekmeniz
aslınızı inkâr edip caddelere taşmanız
haksızlıklar karşısında suskun kalmanız namussuzlara methiyeler düzmeniz
vatanı, bayrağı, toprağı tezgâhlarda pazarlamanız
 makamları peşkeş çekmeniz
Allah diyerek, millet diyerek, Atatürk diyerek, hak diyerek, hukuk diyerek
dinimi, milletimi, bağımsızlığımı, vatanımı yağmalamanız
yağmadan pay düşer beklentisiyle rezillikler sergilemeniz için mi verdim?
 
   
  Ne oğlumun saçını okşadınız, ne de sildiniz gözyaşını kızımın.
Resmimi öpen sevgiliminin de yanıbaşında değildiniz.
Ne anama güç verdiniz, ne de babama sarıldınız.
Nerde idiniz ey Türk milleti?
Bir ana vardı.
Yanıbaşımdaki cennetdaşımın anası.
Haykırmıştı hani
“Oğlumun kanını helal etmiyorum”
             .
              “Biz de helal etmiyoruz kanlarımızı.”
“Haram olsun. Layık olmayanlarınıza.”
 ...
 


Çevrimdışı ezoss

  • Uzman Üye
  • *****
  • 427
  • 307
  • 427
  • 307
# 20 Tem 2007 11:56:54
uyan çavuş tiz uyan...

(aksa öğretmenime......)

Birinci Cihan Harbinde Jandarma çavuşluğu yapmış Mürteza Baba İstanbul'un işgal hangâmesinde sallandığı yıllarda Rumlar Batı Anadolu köylerinde muzırlık yapmaya başlayınca, oralara sevk edilen kuvvetlerin içinde Mürtaza Çavuş'da vamış.

RumIarı geri püskürte püskürte Daya Kadın diye bir yere varmışlar. Hem epey yoruldukları için, hem de gece bastırdığı için, orada, Balkan Harbinden kalma tabyalarda geceleme durumu hasıl olmuş. Bir nöbetçi dikmişler, diğerleri yatmış.


Mürtaza Çavuş da yatmış tabii, derken, bir müddet sonra nöbetçi de uyuklayınca Mürtaza Çavuş'a görünmeyen biri:

Uyan Çavuş tiz uyan!
Atik ol kurnaz davran!
Hemen kaldır eratı,
Aha geliyor düşman!


der gibi tekmelemeye başlıyor! Hemen uyanı­yr' tabii, asker tetikte uyur. Sonra dikkatlice etraflarına şöyle bir bakıyor ki, Rumlar sürüne sürüne kendilerine doğru gelyor! Ayın ondördüymüş o gün, ay ışığında görüyor bunu. Ondan sonra, askerleri uyandırarak bir cayırtı koparıyorlar! RumIarın bir kısmı ölü, bir kıs­ mı yaralı def olup gidiyorlar ..


Sabah olunca, gece kendisine görünmeyen bir kimse tarafından tekme atılan yeri kazdırınca bir Türk şehidi çıkıyor. Evet! O şehid uyandırmış Mürtaza Çavuşu!

Sübhanallah, Sübhanallah!

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 20 Tem 2007 13:15:40
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Asker sözcüğünü duymak bile tüylerimi diken diken ediyor. Sanırım Türk olmanın bir getirisi bu. Yaşananlar, bu vatan uğruna dökülen onca kan... Ecdadımızı yad etmekten geri kalmayalım bu mübarek günlerde...

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 20 Tem 2007 13:32:14
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Gelincik ve Bebek
 
 
Uzaklarda bir köyde,
kocası ve çocuğu  doğmadan ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın
kendisine arkadaş  olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir
gelinciği evinde  beslemeye başlar.  



Gelincik kadının yanından bir an bile  ayrılmaz. Her ne kadar evcil
bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşır.  Bir kaç ay sonra kadının
çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara göğüs  germek ve yavrusuna
bakmak zorundadır. Günler geçer ve kadın bir gün bir  kaç
dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak
 zorunda kalır... Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. Aradan
biraz  zaman geçer ve anne eve gelir. Gelinciği ve kanlı ağzını
görür. Anne  çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür
hayvanı. Tam o  sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne
odaya yönelir... Ve  odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin
yanında duran  parçalanmış bir yılanı görür.  



Einstein'a atfedilen bu sözün doğruluğu  şimdi daha iyi
anlaşılıyor:  

 
"İnsanlardaki önyargıyı parçalamak benim  atomu
parçalamamdan çok daha zor"



Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 20 Tem 2007 13:34:08
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

 
 
       
Einstein'a atfedilen bu sözün doğruluğu  şimdi daha iyi
anlaşılıyor:  

 
"İnsanlardaki önyargıyı parçalamak benim  atomu
parçalamamdan çok daha zor"



Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 20 Tem 2007 13:36:31
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hakkınızı Helal Edin..... 

--------

Hiçbirinizi unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.
İsimlerinizi sonsuza kadar yüreğimizde taşıyacağız.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 20 Tem 2007 13:38:15
   BU MEMLEKET BİZİM
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdenize bir kısrak başı gibi
uzanan bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde,
dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim...Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi KARDEŞÇESİNE,
bu hasret bizim...

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 20 Tem 2007 13:45:23
Denizlinin çeşitli caddelere verilen şehit isimlerinin de kaldırılmak istenmesini vefasızlık olarak nitelendirerek, “hiç kimse bu tür bir değişikliğe göz yumamaz ve yummamalıdır.”dedi.
 ........ ise, Şehitlerimizin isimleri kaldırılacak ise onlar için ayrı bir düzenleme yapılması gerektiğini ifade ederek, “Şehitlerimizin isimlerini ölümsüzleştirmek amacıyla onlar adına yeni bir park düzenlenip, içerisinde bir anıt köşesi oluşturulmalı şehitlerimizin isimleri orada yaşatılmalıdır.”dedi.
 .............de, Şehitlerimizin bu kadar hafife alınmaması gerektiğini ifade ederek, “Denizli’de şehit isimlerinin cadde ve sokaklardan kaldırılmak istenmesi tam bir duyarsızlık örneğidir. Örneğin, Şehit öğretmen Yusuf Batur isminin kaldırılarak yerine, Meclis caddesi isminin konulacak olması tamamen bencillik ve saygısızlıktır. Görevi başında vurularak öldürülen öğretmenimizin ismi önceki dönem meclisin oy birliği ile bu caddeye verilmiştir. Bu dönemdeki meclis ise şehit öğretmenin ismini kaldırarak aynı caddeye “meclis caddesi” ismini vermeye çalışmaktadır. Bu tür hassas konularla meclisin oynamaması gerekir. Denizli’de binlerce şehit yakını var. Bu hareket onlara ve Denizli halkına hakarettir, ihanettir.” Şeklinde konuştu.




Denizli'deki şehit yakınlarından birisi de benim ve bunu ihanet olarak görüyorum....Yalnızca haddini bilmezlik değil, yalnızca hakaret değil, yalnızca ihanet değil.....Bu başka bir şey....benim aldığım ve bir öğretmen olarak öğrencilerime verdiğim terbiye yüreğimden geçeni söylememi engelliyor...Sizce bunun adı nedir??
                                           benusa

Çevrimdışı humeyra7

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.399
  • 4.170
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.399
  • 4.170
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 20 Tem 2007 15:47:16
Benusa öğretmenim iki gündür yazdıklarınızı okuyorum...bir asker eşi olarak duyarlılığınıza hayran oldum.."ne mutlu türküm diyene"

Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor;

Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor!



Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdat inip öpse o pak alnı değer.



Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i,

Bedr’in arslanları ancak bu kadar şanlı idi.



Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

“Gömelim gel seni tarihe!” desem, sığmazsın.



Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.


Mehmet Akif ERSOY

Çevrimdışı humeyra7

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.399
  • 4.170
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.399
  • 4.170
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 20 Tem 2007 15:57:47


ŞEHİT VASİYETİ

Gene hangi dua’yı okudun anne,
Vurulduğum yerde güneş açtı
Yine mi ağlıyorsun anne,
Cennetime yağmur yağdı

Üzülme anne ağlama, sırtımdan yedim kurşunu kalbimden değil.
Öylece duruyor hayallerim, vatanım şerefsizlere yar değil.

İzin günümde be anam.
Yârime mektup yazdım o gün.
Kınalı ellerinin kokusunu özledim demiş,
Bir kalp çizip içine de şafağımı yazmıştım.

Birliğe döndüğümde erkenden yatmış,
Gece beni bir üç nöbetine uyandırmaya gelen çavuşla
Rüyamda seni gördüğüm ve beni uyandırdığı için tartışmıştım.

Sıkı giyin oğlum, hasta olma sakın ve paran varmı diye soruyordun
Bende her zamanki gibi var anne diyordum, var.
Hiç olmadı be anam, hiç olmadı
Nasıl isterdim, ardımda bir yar birde ana bırakmıştım.

Sağ olsun tertibim cemil memleketinden tütün getirmiş, sigarasız kalmıyorduk.

O gece birlikte gittik nöbete.
Yolda bana "Sanki bu gece bir şeyler olacak" der gibi bakıyordu
Ama yiğitti söylemiyordu.
Nöbeti devraldığımızda garip bir sızı çöktü benimde içime.
Sanki terli terli su içiyor, seni üzüyordum be anam, öyle bir şeydi işte.

Nasıl oldu anlamadım!
Cemil " yere yat " dediğinde çoktan yerde bulmuştum kendimi.
Anlamadım vurulduğumu, sıcacık bir şey hissettim sırtımda
Terliyordum, sanki yaz gelmiş öğlen sıcağı çökmüştü tepeme.

Dudaklarım kurudu birden
Cemil " dayan " diyordu, ama ağlıyordu
Gözyaşları yüzüme damladığında verdim son nefesimi.

İşte o an sana ilk ihanetimi ettim anne.
Önce atalarım, sonra yârim canlandı birden gözümde.
Hoş gör be anam, kızma. Bende baba olacaktım
Daha adını bile koymamıştık oğlumuzun, iki ay vardı doğmasına.

Bilmiyorum duyuyor musunuz sesimizi
Korkmayın, ağlamayın, gurur duyun.
Vasiyetimizdir.


Öyle evlatlar yetiştirin ki, adları Mehmet, soyadları Şehit olsun.


Çevrimdışı humeyra7

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.399
  • 4.170
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.399
  • 4.170
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 20 Tem 2007 15:59:35


HANI ASKER ÖLMEZ DIYORLARDI

Hani asker ağlamaz diyorlardı,
İşte ağlıyor,
Hani asker sevmez diyorlardı yarim aklımdan çıkmıyor,
Hani asker ölmez diyorlardı baksa azrailin elinde ismim yazıyor.

Hani sevenler aylrılmaz diyorlardı,
Baksana bir mektup bile gelmiyor,
Hani asker unutulmaz diyorlardı, soranım bile olmuyor,
Hani asker ölmez diyorlardı,baksana azrailin elinde ismim yazıyor.


Hani asker özlemez diyorlardı,
Baksana gözlerim seni arıyor,


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK