Eğitimhane Sağlık Köşesi

Çevrimdışı ismail_gökçe

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.335
  • 4.847
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.335
  • 4.847
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 17 Tem 2013 21:09:26
     Arkadaşlar metabolizmayı hızlandırmak için neler yapılabilir. 

Çevrimdışı nc129

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 312
  • 503
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 312
  • 503
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 19 Tem 2013 17:18:28
arkadaşlar bi sorum olacak eşim yaklaşık 1.5 yıldır geniz akıntısı yaşıyor ve gitmediğimiz doktor içmediğimiz antibiyotik kalmadı fakat fayda etmedi 2 gün önce sirke ile gargara yaptı ve kahverengi balgam çıktı fakat gargarayı suyla yaptığında balgam falan çıkmıyor sirkeyle yapınca çıkyor ve çok tedirgin oldum acaba nedeni ne olabilir çok korkuyorum

Çevrimdışı nc129

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 312
  • 503
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 312
  • 503
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 19 Tem 2013 18:41:32
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
arkadaşlar bi sorum olacak eşim yaklaşık 1.5 yıldır geniz akıntısı yaşıyor ve gitmediğimiz doktor içmediğimiz antibiyotik kalmadı fakat fayda etmedi 2 gün önce sirke ile gargara yaptı ve kahverengi balgam çıktı fakat gargarayı suyla yaptığında balgam falan çıkmıyor sirkeyle yapınca çıkyor ve çok tedirgin oldum acaba nedeni ne olabilir çok korkuyorum
yok mu fikri olan

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 21 Tem 2013 09:46:07
Göz tembelliği nedir?

Görme, dış dünyayı algılamamızda en önemli rol oynayan duyularımızdan biridir. Görsel işlevlerin tam olarak yerine getirilebilmesi için sadece gören iki göz yeterli değildir. Gözler tarafından algılanan renklerin, bey...inde işlenmesi ve görüntüye dönüştürülmesi gerekir.

Göz tembelliğinin nedeni?

Bazı durumlarda beyin bu işlevi tam olarak yerine getiremeyebilir ve görülen cisme ait uygun görüntü oluşturulamayabilir. Örneğin çocukluk çağında başlayan ve halk arasında göz tembelliği olarak adlandırılan hastalıkta, gözlerin beyne veri göndermesindeki bozulma nedeniyle görüntü oluşması aksar. Beyinde uygun görüntünün oluşabilmesi için her iki gözün eş zamanlı ve paralel olarak beyne bilgi iletmesi gerekir. Gözlerin birindeki eksen kayması yani şaşılık durumunda veya gözlerden birinde ileri derece görme kusuru olması halinde, her iki gözden beyne gönderilen bilgiler arasında farklılık oluşur. Bu durumda beyinde ideal görüntü oluşturulamaz ve göz tembelliği gelişir.

Göz tembelliği, erken yaşlarda saptanıp tedavi edilmezse görme derecesinde azalmaya sebep olur. İleri yaşlarda uygulanan klasik tedavi yöntemleri, göz tembelliğinin yol açtığı görme kaybını geri getirmekte yetersiz kalmaktadır.

Nörovizyon nedir?

Son yıllarda, göz tembelliğinin tedavisinde nörovizyon denilen bir yöntem kullanılmaktadır. Her iki gözün uyumlu bilgi göndermemesine bağlı olarak beynin görme merkezinde oluşan işlev kaybını ortadan kaldırmayı hedefleyen bu yöntemin temel mekanizması, beynin görme merkezine gönderilen düzenli sinyallerle görme performansının artırılmasıdır.

Nörovizyon da nasıl bir yöntem uygulanıyor?

Göz tembelliğinde, sinirlerin uyarılma gücünde azalma ve iletim yollarında düzensizlikler vardır. Belirli uyaranların düzenli olarak tekrar edilmesiyle, sinirlerin bu uyaranı algılama gücü ve iletim hızı artar. Hasta, bilgisayar ekranı kullanılarak gösterilen özel görsel sinyalleri algıladığında fareyi tıklayarak bilgisayara geri sinyal gönderir. Hasta gönderilen sinyalleri doğru algılamadıysa bilgisayar kişiyi uyarır. Sinyaller doğru algılanana kadar tedavi seansları devam eder. Seanslar genellikle haftada 2-3 kez ve 30 dakika olarak yapılır. Üç ay boyunca devam eden seanslar sayesinde görme keskinliği artırılır ve beyinde görüntü oluşması güçlendirilir. Beynin plastisite yeteneğini, yani sinir hücrelerinin değişen şartlara göre kendini şekillendirebilme yeteneğini kullanan nörovizyon yöntemiyle göz tembelliğinin tedavisinde yüksek başarı elde edildiği bildirilmektedir.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.998
  • 228.785
  • 28.998
  • 228.785
# 27 Tem 2013 23:48:21
MSG ( ÇİN TUZU) DENEN ZEHİR

..... un hazır çorbalarının üzerinde"hiç bir
koruyucu madde içermez" yazıyor diye alıyordum.
Özellikle son çıkardıklarıçorbalar çok kolay yapılıyordu
ve gerçekten de çok lezzetli oluyordu.Bu maili okuduktan
sonra hemen mutfağa gidip ..... çorba paketlerinin
içeriğine baktım.Maalesef içeriğinde MSG denilen madde var
"MSG Nedir?.." Dikatlice Okuyalım ve Paylaşalım...!ar.
Utanmadan Sağlık Bakanlığı'da bunu onaylayıp
"Türk Gıda Koteksi'ne uygundur"izni veriyor.
Şimdi anlıyorum ki ince bir çizgiye dikkat etmek gerekiyor.
Şöyle ki; "hiçbir katkı maddesi yoktur" la" hiçbir koruyucu madde içermez"dikkat etmediğimiz ama çok önemle dikkat etmemiz
gereken iki ayrı ama önemli bilgi..Sizlerle paylaşmak istedim...

MSG NEDİR?...

ÇOK Onemli: Bu msg denen illeti piyasalarda, daha masum
bir ifade tarzı olsun diye ÇIN TUZU adıyla satıyorlar.

Piyasada bazı dönerciler de bunu kullanıyorlar.
O kadar lezzetli oluyor ki, bir döner yiyecegine 2-3 döner yiyesin geliyor.

Ayrıca ithal olarak gelen,
BUTUN GIDA MADDELERİNDE BU MSG VAR
(Peyniri,eti,konservesi vs vs.)

MSG NEDİR?...

MSG adında bir yiyecek katkı maddesi var.
MONO SODYUM GLUTAMAT
Yiyeceklere katıldığında, o yiyeceğin tadının beyin tarafından güzel
Olarak algılanmasını sağlıyor. Tatlı, tuzlu, acı fark etmiyor.
Hangi yiyeceğe katılırsa lezzetliymiş gibi geliyor. O yüzden gıda
üreticilerinin bir çoğu MSG'yi karlı olduğu için kullanıyorlar.

MSG ZARARLI MI ?
Buna okuduktan sonra siz karar verin.
Bu madde;
Nörotoksin. Sinir hücrelerine zarar veriyor.
Merkezi sinir sistemi tahribatı ve buna bağlı olarak
ALZHEİMER, PARKİNSON, HUNTİNGTON hastalıkları,
SAR (Epilepsi) Retinal dejenerasyon
(Göz retina tabakası hasarı)
Yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, obezite.
Büyüme hormonu baskılanması.
Pankreas hasarı, insülinde artış, ve buna bağlı diyabet.
Böbrek ve karaciğerde ciddi hasarlar.
Bu madde hamilelerde plasenta bariyerini geçebiliyor,
anne karnındaki bebek de aynı tahribatlara maruz kalıyor.
Özellikle çocuklarımızın hatta büyüklerin de çok severek
yediği CİPS'lerde çok kullanılmakta.

-Hazır köfte harçları,
-Et suyu tabletleri,
-Hazır çorbalar,
-Dondurmalar,
-Renkli yoğurtlar ve benzeri bir çok üründe var...

Şimdi diyeceksiniz ki, Madem bunca zararı var, neden kullanıyorlar?.
Küreselleşen dünyada, ticaret de küreselleşti.
Küresel ticaret devleri insaf, merhamet gibi duygularla asla çalışmaz.
Onların amacı çok kar etmek, çok daha büyümektir.
Bu mamuller, albenisi olan renklerde ve janjanlı ambalajlarda sunulur.
Televizyon, gazete ve duvar reklamlarında onlara sıkça rastlarsınız.
Sadece maddesel tadıyla değil, görsel yollar ile de beyinlerimize kazınır adeta.
Basit bir hesap yaparsak, ucuz zannedilen bu ürünleri çok pahalıya tükettiğimizi görürüz.
Mesela; Cips. Semt pazarlarında 3 kg . patatesi 1 TL ye alabilirsiniz.
Oysa ki 50 gram CİPS 1 liradır.
Yani 1 kg . Cipsi, 20 ytl.den tükettiğimizin farkında bile değiliz.
Olumsuz etkileri de cabası. bu mamulleri üretenler !....
Kendi ürettiklerini asla yemezler, içmezler.
Onların gıdaları organik ve doğaldır.
Son zamanlarda organik tarım yapan çok güçlü özel şirketler türedi,
burada itina ile yetiştirilen ürünleri semt pazarlarında göreniniz var mı?
Ben henüz rastlamadım.

Gelelim genel sağlık boyutuna!..
Son 25 yıla dikkatle göz atacak olursak, çocuk yaşta diyaliz cihazına
bağlı yaşamaya mahkum edilenler, çok küçük yaşta şeker hastalığı ile
tanışan çocuklar, obez çocuklar, asabi çocuklar, 9-10 yaşında buluğ
çağına girenler, çeşitli nedenlerle engelli doğanlar ve bu sayının ülke nüfusunun % 12'sine çıkması ve benzerleri. Ve sizlerinde aklınıza
gelebilen yeni hastalıklar.

Hastalıkları üretenler, ilaçlarını da ihmal etmediler.
Bu da madalyonun diğer karlı yüzüdür.
Karbondioksitli meşrubatlardan, sakıncalı hazır gıdalara varana
kadar bir çok yerde çeşitli uyarılar yazıldı, çizildi. Durumun ciddiyetini anlayabilenimiz var mı? Bu sorunun cevabı, tüketim miktarıdır.
Şimdiki eğitim sistemimiz endüstri, tarım, genel kültür alanında yetersiz kaldığından, yeni nesiller tehlikenin farkında değildirler.

Emperyalist devletler, egemen olmak istedikleri toplumun eğitimli
olmasını istemezler. Onlar için önemli olan kendi halkları ve elde
edeceği yeni sömürü kaynaklarıdır.

Her yıl eskiyen, yaşam kaynakları azalan, küresel ısınma ile kuraklık tehlikesi yaklaşan bir dünyada, Küresel güç olan emperyalist devletlerin acımasızlığının arttığı bir dünyada, Dengelerin ve haritaların değiştirilmek istendiği bir dünyada yaşadığımızı asla unutmamalıyız.

Dünyanın en güzel coğrafyasında yaşadığımızı da asla unutmamalıyız.
Gelin bu güzelim yurdumuza hep beraber sahip çıkalım.
YARIN ÇOK GEÇ OLMADAN !.....

Çevrimdışı dost63

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.804
  • 6.042
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.804
  • 6.042
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 28 Tem 2013 08:47:55
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
MSG ( ÇİN TUZU) DENEN ZEHİR

..... un hazır çorbalarının üzerinde"hiç bir
koruyucu madde içermez" yazıyor diye alıyordum.
Özellikle son çıkardıklarıçorbalar çok kolay yapılıyordu
ve gerçekten de çok lezzetli oluyordu.Bu maili okuduktan
sonra hemen mutfağa gidip ..... çorba paketlerinin
içeriğine baktım.Maalesef içeriğinde MSG denilen madde var
"MSG Nedir?.." Dikatlice Okuyalım ve Paylaşalım...!ar.
Utanmadan Sağlık Bakanlığı'da bunu onaylayıp
"Türk Gıda Koteksi'ne uygundur"izni veriyor.
Şimdi anlıyorum ki ince bir çizgiye dikkat etmek gerekiyor.
Şöyle ki; "hiçbir katkı maddesi yoktur" la" hiçbir koruyucu madde içermez"dikkat etmediğimiz ama çok önemle dikkat etmemiz
gereken iki ayrı ama önemli bilgi..Sizlerle paylaşmak istedim...

MSG NEDİR?...

ÇOK Onemli: Bu msg denen illeti piyasalarda, daha masum
bir ifade tarzı olsun diye ÇIN TUZU adıyla satıyorlar.

Piyasada bazı dönerciler de bunu kullanıyorlar.
O kadar lezzetli oluyor ki, bir döner yiyecegine 2-3 döner yiyesin geliyor.

Ayrıca ithal olarak gelen,
BUTUN GIDA MADDELERİNDE BU MSG VAR
(Peyniri,eti,konservesi vs vs.)

MSG NEDİR?...

MSG adında bir yiyecek katkı maddesi var.
MONO SODYUM GLUTAMAT
Yiyeceklere katıldığında, o yiyeceğin tadının beyin tarafından güzel
Olarak algılanmasını sağlıyor. Tatlı, tuzlu, acı fark etmiyor.
Hangi yiyeceğe katılırsa lezzetliymiş gibi geliyor. O yüzden gıda
üreticilerinin bir çoğu MSG'yi karlı olduğu için kullanıyorlar.

MSG ZARARLI MI ?
Buna okuduktan sonra siz karar verin.
Bu madde;
Nörotoksin. Sinir hücrelerine zarar veriyor.
Merkezi sinir sistemi tahribatı ve buna bağlı olarak
ALZHEİMER, PARKİNSON, HUNTİNGTON hastalıkları,
SAR (Epilepsi) Retinal dejenerasyon
(Göz retina tabakası hasarı)
Yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, obezite.
Büyüme hormonu baskılanması.
Pankreas hasarı, insülinde artış, ve buna bağlı diyabet.
Böbrek ve karaciğerde ciddi hasarlar.
Bu madde hamilelerde plasenta bariyerini geçebiliyor,
anne karnındaki bebek de aynı tahribatlara maruz kalıyor.
Özellikle çocuklarımızın hatta büyüklerin de çok severek
yediği CİPS'lerde çok kullanılmakta.

-Hazır köfte harçları,
-Et suyu tabletleri,
-Hazır çorbalar,
-Dondurmalar,
-Renkli yoğurtlar ve benzeri bir çok üründe var...

Şimdi diyeceksiniz ki, Madem bunca zararı var, neden kullanıyorlar?.
Küreselleşen dünyada, ticaret de küreselleşti.
Küresel ticaret devleri insaf, merhamet gibi duygularla asla çalışmaz.
Onların amacı çok kar etmek, çok daha büyümektir.
Bu mamuller, albenisi olan renklerde ve janjanlı ambalajlarda sunulur.
Televizyon, gazete ve duvar reklamlarında onlara sıkça rastlarsınız.
Sadece maddesel tadıyla değil, görsel yollar ile de beyinlerimize kazınır adeta.
Basit bir hesap yaparsak, ucuz zannedilen bu ürünleri çok pahalıya tükettiğimizi görürüz.
Mesela; Cips. Semt pazarlarında 3 kg . patatesi 1 TL ye alabilirsiniz.
Oysa ki 50 gram CİPS 1 liradır.
Yani 1 kg . Cipsi, 20 ytl.den tükettiğimizin farkında bile değiliz.
Olumsuz etkileri de cabası. bu mamulleri üretenler !....
Kendi ürettiklerini asla yemezler, içmezler.
Onların gıdaları organik ve doğaldır.
Son zamanlarda organik tarım yapan çok güçlü özel şirketler türedi,
burada itina ile yetiştirilen ürünleri semt pazarlarında göreniniz var mı?
Ben henüz rastlamadım.

Gelelim genel sağlık boyutuna!..
Son 25 yıla dikkatle göz atacak olursak, çocuk yaşta diyaliz cihazına
bağlı yaşamaya mahkum edilenler, çok küçük yaşta şeker hastalığı ile
tanışan çocuklar, obez çocuklar, asabi çocuklar, 9-10 yaşında buluğ
çağına girenler, çeşitli nedenlerle engelli doğanlar ve bu sayının ülke nüfusunun % 12'sine çıkması ve benzerleri. Ve sizlerinde aklınıza
gelebilen yeni hastalıklar.

Hastalıkları üretenler, ilaçlarını da ihmal etmediler.
Bu da madalyonun diğer karlı yüzüdür.
Karbondioksitli meşrubatlardan, sakıncalı hazır gıdalara varana
kadar bir çok yerde çeşitli uyarılar yazıldı, çizildi. Durumun ciddiyetini anlayabilenimiz var mı? Bu sorunun cevabı, tüketim miktarıdır.
Şimdiki eğitim sistemimiz endüstri, tarım, genel kültür alanında yetersiz kaldığından, yeni nesiller tehlikenin farkında değildirler.

Emperyalist devletler, egemen olmak istedikleri toplumun eğitimli
olmasını istemezler. Onlar için önemli olan kendi halkları ve elde
edeceği yeni sömürü kaynaklarıdır.

Her yıl eskiyen, yaşam kaynakları azalan, küresel ısınma ile kuraklık tehlikesi yaklaşan bir dünyada, Küresel güç olan emperyalist devletlerin acımasızlığının arttığı bir dünyada, Dengelerin ve haritaların değiştirilmek istendiği bir dünyada yaşadığımızı asla unutmamalıyız.

Dünyanın en güzel coğrafyasında yaşadığımızı da asla unutmamalıyız.
Gelin bu güzelim yurdumuza hep beraber sahip çıkalım.
YARIN ÇOK GEÇ OLMADAN !.....


  Allah razı olsun,emeğinize sağlık öğretmenim

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Tem 2013 10:15:12
Peki bel ağrısından korunmak için neler yapmalıyız, nelere dikkat etmeliyiz?
1- Ağır bir eşyayı ya da yükü kaldırmak için kendinizi zorlamayınız. Hafif dahi olsa yerden bir cismi alırken dizlerinizi kırınız ve çömelerek alınız.
2-Oturur pozisyonda, ayakla durmaya göre bele daha fazla yük biner. Bu yüzden sandalye veya koltukta otururken dik bir pozisyonda olmaya gayret ediniz. Özellikle ağrınız varsa belinizi destekleyerek oturmak çok yararlı olacaktır.
3-Devamlı oturarak ve bilgisayar karşısında sabit pozisyonda çalıştığınız bir mesleğiniz varsa bel rahatsızlıkları yaşama riskiniz daha fazladır. Aynı pozisyonda uzun süre kalmamaya özen gösterin ve sık sık ofis içinde yapılabilecek küçük egzersizler yapınız.
4-Günlük ev işleri sırasında da belinizi zorlamamaya ve mümkün olduğu kadar dik pozisyonda kullanmaya gayret gösteriniz. Mesela elektrikli süpürgeyle veya paspasla yerleri temizlerken öne doğru eğilmeyiniz. Ütü yaparken tek ayağınızın altına 15-20 cm. yükseklikte bir cisim koyarak hafifçe yükseltiniz, belinizin rahatladığını göreceksiniz.
5-Bel ağrısından korunmanın en güzel yollarından biri sağlıklı iken düzenli olarak spor yapmaktır. Yüzme, vücut ağırlığımız belimizi zorlamadan yapabileceğimiz en faydalı sporlardan biridir. Ayrıca pilates, yoga, yürüyüş gibi aktiviteler ile de bel ve sırt çevresi kaslarımızı kuvvetlendirebiliriz. Spor veya egzersiz yaparken ani ve zorlayıcı hareketlerden kaçınınız.
6-Bir defa bel rahatsızlığı geçirmiş ve iyileşmişseniz, uzman doktorun size vereceği egzersizleri aksatmadan yapınız.
7-Eğer kilonuz fazla ise vücut yapınıza ve sağlık durumunuza en uygun diyeti belirlemek ve kilo verebilmek için mutlaka bir diyetisyenden destek alınız. Vücut ağırlığınız ne kadar fazla olursa ayakta dururken ve otururken belinize binen yük ve buna bağlı zorlanma o kadar fazla olacaktır.
8-Doktorunuz tarafından önerilmediği sürece bel korsesi kullanmayınız. Bu tip korseler bel kaslarının görevlerini üstlenerek kasların uzun vadede tembelleşmesine yol açar. Doktorunuz gerekli gördüğü durumlarda kısa süreli ve size uygun korseyi önerecektir.
9-Çok uzun ve ince topuklu veya tamamen düz ayakkabılar tercih etmeyiniz. Bu tip ayakkabılarla uzun süre ayakta kalmak belinizi gereğinden fazla zorlayarak ağrılara sebep olabilir.
10-Uyurken daha çok yan veya sırtüstü pozisyonda yatmaya çalışınız. Yüzüstü yatmayınız. Yatağınızın sert ve ortopedik olmasına özen gösteriniz.
11-Yataktan kalkarken önce tam yan dönünüz, daha sonra ellerinizle yandan destek olarak oturur pozisyona geçiniz ve öyle kalkınız.

Çevrimdışı eralp.30

  • Uzman Üye
  • *****
  • 912
  • 1.374
  • 912
  • 1.374
# 28 Tem 2013 13:13:56
arkadaşlar saç diplerim çok ağrıyor bunun çözümü tedavisi ile karşılaşan oldumu

Çevrimdışı nc129

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 312
  • 503
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 312
  • 503
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 28 Tem 2013 19:49:34
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
arkadaşlar saç diplerim çok ağrıyor bunun çözümü tedavisi ile karşılaşan oldumu
bende vardı kendiliğinden geçti eğer çok stresli iseniz bunun etkisi olyor ayrıca saçlarınıza jöle vb sürüyorsanız oda etkili olyor ayrıca mevsimselde olyor merak etmeyin kendiliğinden geçiyor ama en etkilisi aşırı stres geçmiş olsun

Çevrimdışı tarkan555

  • Bilge Üye
  • *****
  • 13.941
  • 16.312
  • 13.941
  • 16.312
# 28 Tem 2013 20:46:41
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
arkadaşlar saç diplerim çok ağrıyor bunun çözümü tedavisi ile karşılaşan oldumu


tedavisini bilmiyorum, bende geçmişte zaman zaman kafamın özellikle yan taraflarında(kimi zaman ortaya yakın kısımları) genelde 2 şer yada 3 er haftalık dönemlerle saç dipleri çok pis ağrırdı .yatarken yastığa kafanızı koyduğunuzda müthiş rahatsız eder .ayrıca saça da son derece zarar verir zayıflatır .doktora gitmemiştim .(bulunduğum yerde bu alanda gidecek doktor yoktu)ağrı geçtiğinde saçlar yeniden canlanmaya başlıyor . ALLAH a çok şükür 10 yıla yakındır bu sorun yok .umarım olmazda.

Çevrimdışı bittermoon

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 465
  • 236
  • 465
  • 236
# 28 Tem 2013 21:48:00
benimde dikkat çekmek istediğim 2 konu var
insülin direnci(çağın vebası)
seratonin düşüklüğü ve bu hormonun bize etkileri.....

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Tem 2013 08:53:57
Şimdi yükselen trend bitkisel çaylar ve bu çayların vücuda faydalarını saymakla bitmiyor.

Adaçayı
Mide va bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarını giderir. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür. Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa; zindelik verir. Günde, 3 kahve fincanından fazla içilmemelidir.

Böğürtlen
Dikenli ve çalı görünümünde bir bitki. Ekilmemis yerlerde, çit, yol ve hendek kenarlarında çok bulunur.Meyva birçok meyvanın oluşturduğu bileşik küre biçimindedir. Kullanılan kısımları yaprakları ve çiçek tomurcuklarıdır. Yapraklar çiçek açmadan toplanır, gölgede kurutulur. Yapraklarda tanen ve organik asitler ihtiva eder. Hafif kabız edici özelliği olmakla beraber; diş etleri, bademcik ve boğaz iltihaplarinda, ishal ve basurda kullanılmaktadır.

Dağçayı
Sideritis Uyarıcı, gaz söktürücü, iştah açıcı ve mide ağrılarını kesici özelliklere sahiptirler.

Ihlamur
Ihlamur çiçeği yatıştırıcı, idrar verici, göğüs yumuşatıcı ve balgam söktürücü olarak çay halinde kullanılır.Ihlamur çiçeği banyosunun da yatıştırıcı bir özelliği vardır. Balla karıştırılıp içilirse mide ülserine faydalıdır. Kan dolaşımını düzenler.

Kuşburnu
Çok yoğun vitamin zenginliği nedeniyle gözlerin dostudur. Vücuda dirilik sağlar. 100 gram kuşburnunda bir sandık portakala eşdeğer C vitamini vardır. İyi bir raşitizm ilacı, etkin bir kan temizleyicisidir. Güçlü bir kurt düşürücü ve bağırsak yumuşatıcısıdır. Mide kramplarına ve sindirim sistemi zorluklarına karşı faydalıdır. Romatizma ağrılarını gideriyor. Basur tedavisinde iyi sonuç veriyor.

Melissa
Yapraklar yatıştırıcı, midevi, gaz söktürücü, terletici ve antiseptik etkilere sahiptir. Huzursuzluk ve sıkıntıları giderir. Hafıza zayıflığına faydalıdır. Baş dönmesi ve kulak çınlaması gibi şikayetleri keser. Hazımsızlık, baş ağrısı ve migrende de faydalıdır. Daha çok çay halinde kullanılır.

Nane
Yapraklari çay halinde yatıştırıcı, midevi, gaz söktürücü, bulantıyı giderici olarak kullanılır. Bunun yanında çeşitli ilaçların terkibinde kullanıldığı gibi, yaprakları çiğ veya kurutulmuş olarak yemeklere konur. Nane esansı, çok miktarda zehir etkili olmasına karşılık az miktarı mide ağrılarına ve bulantılara karşı kullanılabilir. Nane uçucu yağı da oldukça fazla kullanılan bir yağdır.

Papatya
Çiçek durumu başları, çiçek açmadan önce toplanarak gölgede kurutulur.Çay halinde sabahları aç karnına bir bardak içilebilir. İdrar çoğaltıcı, iştah açıcı, yatıştırıcı ve gaz söktürücü etkilere sahiptir. Basur memelerinde ağrı kesici, tedavi edici etkiye sahiptir. Boyar madde olarak da kullanılır.

Rezene
Foeniculi Midevi, gaz söktürücü ve süt artırıcıdır.

Salep
Öksürük ve bronşite faydalıdır.  Zihni çalıştırma gücünü arttırır.

Sinameki
Memleketimizde çok kullanılan müshil ilacıdır. Kolit ve spastik kabızlıkta kullanılma

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.998
  • 228.785
  • 28.998
  • 228.785
# 05 Ağu 2013 05:47:36
Beyaz Şeker Yememek İçin 66 Neden? (lütfen paylaşalım)

1. Şeker kanser hücrelerinin en çok sevdiği şeydir.
2. Şeker bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir.
3. Şeker vücudunuzun mineral dengesini bozabilir.
4. Şeker çocuklarda hiperaktivite, endişe, dikkat bozukluğu ve huysuzluğa sebep olabilir.
5. Şeker çocuklarda uyuşukluğa sebep olabilir.
6. Şeker çocukların okul başarısını olumsuz etkileyebilir.
7. Şeker trigliserit seviyesinde belirgin bir artışa sebep olabilir.
8. Şeker bakteri enfeksiyonları na karşı savunma sistemini zayıflatabilir.
9. Şeker böbreklere hasar verebilir.
10. Şeker krom eksikliğine yol açabilir.
11. Şeker bakır eksikliğine yol açabilir.
12. Şeker kalsiyum ve bakır emilimini engeller.
13. Şeker meme, yumurtalık, prostat ve rektum kanserine yol açabilir.
14. Şeker kadınlarda daha büyük risk oluşturmak üzere, kolon kanserine sebep olabilir.
15. Şeker safra kesesi kanseri için risk faktörü olabilir.
16. Şeker gözleri bozabilir.
17. Şeker serotonin seviyesini yükseltir; bu da kan damarlarını daraltabilir.
18. Şeker Hipoglisemiye sebep olabilir.
19. Şeker midenin asidik olmasına yol açabilir.
20. Şeker çocuklarda adrenalin seviyesini artırabilir.
21. Şeker koroner kalp hastalığı riskini artırabilir.
22. Şeker ciltte kuruma ve saç beyazlamasına yol açarak yaşlanma sürecini hızlandırabilir.
23. Şeker alkol bağımlılığına yol açabilir.
24. Şeker diş çürüklerini artırabilir.
25. Şeker kilo alımı ve aşırı şişmanlığa katkıda bulunabilir.
26. Yüksek miktarda şeker yemek Crohn’s hastalığı ve ülseratif kolit riskini artırır.
27. Şeker kireçlenmeye sebep olabilir.
28. Şeker astıma sebep olabilir.
29. Şeker mantar enfeksiyonları na sebep olabilir.
30. Şeker safra taşı oluşmasına yol açabilir.
31. Şeker böbrek taşı oluşmasına yol açabilir.
32. Şeker istemik kalp hastalığına yol açabilir.
33. Şeker apendisite yol açabilir.
34. Şeker Multipl Skleroz (MS) hastalığının belirtilerini şiddetlendirebilir.
35. Şeker dolaylı olarak hemoroide yol açabilir.
36. Şeker damarlarda varise yol açabilir.
37. Şeker osteoporoz oluşumuna katkıda bulunabilir.
38. Şeker salya asiditesine katkıda bulunabilir.
39. Şeker insülin sensitivitesinde düşüşe sebep olabilir.
40. Şeker glikoz toleransının düşmesine sebep olur.
41. Şeker büyüme hormonunu azaltabilir.
42. Şeker toplam kolesterolü artırabilir.
43. Şeker sistolik kan basıncını artırabilir.
44.Şeker gıda alerjilerine sebep olur.
45. Şeker diyabet oluşumuna katkıda bulunabilir.
46. Şeker hamilelikte kan zehirlenmesine yol açabilir.
47. Şeker çocuklarda egzama oluşuma katkıda bulunabilir.
48. Şeker kardiyovasküler hastalığa sebep olabilir.
49. Şeker DNA yapısını bozabilir.
50. Şeker katarakta sebep olabilir.
51. Şeker amfizeme sebep olabilir.
52. Şeker ateroskleroza sebep olabilir.
53. Şeker serbest radikal oluşumuna sebep olabilir.
54. Şeker enzimlerin işlevselliğini düşürür.
55. Şeker karaciğer hücrelerinin bölünmesine sebep olabilir; bu da karaciğerin boyutlarını büyütür.
56. Şeker karaciğerde yağ miktarını artırabilir.
57. Şeker karaciğerde patolojik değişimlere yol açabilir.
58. Şeker pankreasa zarar verebilir.
59. Şeker kabızlığa sebep olabilir.
60. Şeker miyopluğa sebep olabilir.
61. Şeker hipertansiyona sebep olabilir.
62. Şeker migren de dahil olmak üzere baş ağrılarına sebep olabilir.
63. Şeker beyin dalgalarını artırabilir; bu da beynin düşünme kabiliyetini zayıflatır.
64. Şeker depresyona sebep olabilir.
65. Şeker hormonal dengesizliğe sebep olabilir.
66. Şeker Alzheimer hastalığı riskini artırabilir.

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.827
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 05 Ağu 2013 09:19:14
Saçınıza zarar veren, saçınızı yıpratan faktörler;

1-Saçlar en fazla zararı kalitesiz boyalardan görür. Sık sık saç boyatmak saçları yorar ve yıpratır. İki boya arasında mümkün olduğu kadar uzun zaman bırakın. Kalitesiz boyaların saçlarınıza daha fazla zarar vereceğini unutmayın.

2-Güneş ışınları da saçlarınıza büyük zarar verir. Özellikle boyalı saçlar güneşten çabuk etkilenir. Teninizi güneşten koruduğunuz gibi saçlarınızı da koruyun. Saçınıza koruyucu krem sürüp, başınıza geniş kenarlı şapka takın.

3-Saçlarını toplamak için lastik kullanmayın. Lastik, saç tellerini kırarak saça zarar verir. Pamuklu ya da eşarp kullanın.

4-Denizden ya da havuzdan çıktıktan sonra saçlarını mutlaka tatlı suyla yıkayıp, durulayın. Şayet şampuanla yıkayacaksanız bundan sonra yıkayın.

5-Saçlarınızı rüzgardan, sigara dumanından ve tozdan koruyun. Sigara içen hanımların saçları daha çabuk ve daha çok dökülür.

6-Saçlarınızı sık sık beyaz sabunla yıkamayın. Beyaz sabunlarda kimyasal maddeler çoktur. Şampuan kullanın ancak, şampuan mümkün mertebe boyasız, parfümsüz ve alkolsüz olsun. Doğal ürünlerle üretilen şampuanları tercih edin.

7-Sıcak su en az sıcak hava kadar saçlarınıza ve saç diplerine zarar verir. Saçlarınızı ılık suyla yıkayın ve kuruturken ılık hava verin. Saçlarınızı yıkarken diplerine masaj yapın.

8-Saçlarınızı yumuşak, pamuklu havlu ile kurutabilirsiniz, ancak bunu saçlarınızı ve saç diplerini örselemeden yapmanız gerekir. Hızla ve bastırarak saçlarınızı kurutmaya çalışmak saçlarınızı ve saç diplerini yıpratır.

9-Hiçbir zaman ıslak saçla yatmayın ve ıslak saçlarınıza şekil vermeye çalışmayın.

10-Haftada iki kez saçınızı yıkadıktan sonra bir bardak tatlı suya bir bardağın dörtte biri kadar ağız gargarası katıp, bununla saç diplerinizi ovalayın ve saçlarınızı durulamayın.


Çevrimdışı dost63

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.804
  • 6.042
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.804
  • 6.042
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 05 Ağu 2013 10:01:55
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Saçınıza zarar veren, saçınızı yıpratan faktörler;

1-Saçlar en fazla zararı kalitesiz boyalardan görür. Sık sık saç boyatmak saçları yorar ve yıpratır. İki boya arasında mümkün olduğu kadar uzun zaman bırakın. Kalitesiz boyaların saçlarınıza daha fazla zarar vereceğini unutmayın.

2-Güneş ışınları da saçlarınıza büyük zarar verir. Özellikle boyalı saçlar güneşten çabuk etkilenir. Teninizi güneşten koruduğunuz gibi saçlarınızı da koruyun. Saçınıza koruyucu krem sürüp, başınıza geniş kenarlı şapka takın.

3-Saçlarını toplamak için lastik kullanmayın. Lastik, saç tellerini kırarak saça zarar verir. Pamuklu ya da eşarp kullanın.

4-Denizden ya da havuzdan çıktıktan sonra saçlarını mutlaka tatlı suyla yıkayıp, durulayın. Şayet şampuanla yıkayacaksanız bundan sonra yıkayın.

5-Saçlarınızı rüzgardan, sigara dumanından ve tozdan koruyun. Sigara içen hanımların saçları daha çabuk ve daha çok dökülür.

6-Saçlarınızı sık sık beyaz sabunla yıkamayın. Beyaz sabunlarda kimyasal maddeler çoktur. Şampuan kullanın ancak, şampuan mümkün mertebe boyasız, parfümsüz ve alkolsüz olsun. Doğal ürünlerle üretilen şampuanları tercih edin.

7-Sıcak su en az sıcak hava kadar saçlarınıza ve saç diplerine zarar verir. Saçlarınızı ılık suyla yıkayın ve kuruturken ılık hava verin. Saçlarınızı yıkarken diplerine masaj yapın.

8-Saçlarınızı yumuşak, pamuklu havlu ile kurutabilirsiniz, ancak bunu saçlarınızı ve saç diplerini örselemeden yapmanız gerekir. Hızla ve bastırarak saçlarınızı kurutmaya çalışmak saçlarınızı ve saç diplerini yıpratır.

9-Hiçbir zaman ıslak saçla yatmayın ve ıslak saçlarınıza şekil vermeye çalışmayın.

10-Haftada iki kez saçınızı yıkadıktan sonra bir bardak tatlı suya bir bardağın dörtte biri kadar ağız gargarası katıp, bununla saç diplerinizi ovalayın ve saçlarınızı durulamayın.




Teşekkürler öğretmenim :)

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK