Kendi Şiirlerimizi Paylaşalım

Gözlerimde Gözlerin Yanıyor

bir şiir yanıyor gözlerinde
gönlümde bir şehir yanıyor
seni tutkulu bir günâh gibi biriktiriyorum gözlerimde

gözlerimde gözlerin yanıyor

rûhum yanıyor tepelerde
kalbimde siyâh nûrun yanıyor
ve bir kibrit de ben yakıyorum
sigaramı tutuşturup gözlerine atıyorum

gözlerimde gözlerin yanıyor

Bir yer var biliyorum.,
Acıların  sevince dönüştüğü
Rahmetin buluştuğu
Hüznün gülüştüğü
Sabredilirse eğer
Bir yer var
İrem bahçeleri
Bileti pazarlıksız,beklentisiz teslimiyet
İşte orada başlayacak
En büyük hürriyet.
Karşılığında yalan dünyayı
Terkederek.

Sonra
Adresi belli olan
Bi vedanın kıyısında
İnce bi sızı içinde
“keşkenin” omzunda sabahlarsın
Yırtık bi hatıra kalır “geçmemiş”ten

Sonra
Adresi belli olan
Bi vedanın kıyısında
İnce bi sızı içinde
“keşkenin” omzunda sabahlarsın
Yırtık bi hatıra kalır “geçmemiş”ten

Geçmesin istersin.. Acısa bile geçmesin... Sefası  uzakta kalsa da cefası bari benim olsun istersin.. Sana ondan kalan her ne ise ona razı kalacak kadar biçare hissedersin.. Ona ait herhangi bir şey.. Tebessüm dolu bir anı... Rastgele bir dokunuş... Ona ait. Onunla ilgili.. Ona dair.. Geçmesin.. Bitmesin.. Onun omuzunda ağlamak istersin ama ağladığın keşkelerin omuzu olmaya hep mahkum(MU)??

Gözlerim gözlerinden öğrendiğince
Sensizlik ahenksiz akademik
Bir şarkı tutturmuş gibi yeryüzü
Soğutma yüreğinden gelip geçen
Özlem katarlarını ayarla şiirlere
İçimde yaşamak izdüşüm.."

Geçmesin istersin.. Acısa bile geçmesin... Sefası  uzakta kalsa da cefası bari benim olsun istersin.. Sana ondan kalan her ne ise ona razı kalacak kadar biçare hissedersin.. Ona ait herhangi bir şey.. Tebessüm dolu bir anı... Rastgele bir dokunuş... Ona ait. Onunla ilgili.. Ona dair.. Geçmesin.. Bitmesin.. Onun omuzunda ağlamak istersin ama ağladığın keşkelerin omuzu olmaya hep mahkum(MU)??

Kimi mahkumiyetler acımasızca “hiç “edilir
Yürekteki kültür oranı “ düşe” pay edilirken
Yapay sendromlar türer sen istemesende
Sevginin aktüel metodlarına “ucube” yaklaşımlar
Uzun susuşlardan “mutlak kaçışlara “ sürgün edilirsin
Giden güneşe kalan gölgeye hasret kalır
Gögüs kafesinde acının ateşi tarihleştiğinde
 Bir gün sende anlarsın “ahh çekmenin ahını”

Kalk gidelim buralardan
Horasan olur, Pasinler olur
En iyisi Adilcevaz olur
Çay içeriz yol üstü bir çay evinde
Melamin şeker kaseleri olur...

Kalk gidelim buralardan
Kış olur, yaz olur
En iyisi Eylül olur
Bir yağmur yağar
Canım ıslanır...

Kalk gidelim buralardan
Köy olur, kasaba olur
En iyisi toprak olur
Aşıklar ölmez...

Kimi mahkumiyetler acımasızca “hiç “edilir
Yürekteki kültür oranı “ düşe” pay edilirken
Yapay sendromlar türer sen istemesende
Sevginin aktüel metodlarına “ucube” yaklaşımlar
Uzun susuşlardan “mutlak kaçışlara “ sürgün edilirsin
Giden güneşe kalan gölgeye hasret kalır
Gögüs kafesinde acının ateşi tarihleştiğinde
 Bir gün sende anlarsın “ahh çekmenin ahını”

Uzun susuşlardan kaçıyor epey zamandir kendime  mahkum, sana dair  bağırıslarim... Kendimle konuşuyorum kendi dilimde... Kızıyorum bazen... Bazen gülüyorum... Olmasaydı böyle diyorum.. Olmazdık ki diyorum...ustelik buna da inanıyorum...
Kaçışların diyorum.. Arkana bakmadan,yol yordam aramadan  kestirme kaçışların.. "Yapamıyorum" zırhına bürünen sence elzem bence vakitsiz kaçışların... Ziyan.. Heba.. .Efkar.. Nerden baksan bize(!) zarar...

Uzun susuşlardan kaçıyor epey zamandir kendime  mahkum, sana dair  bağırıslarim... Kendimle konuşuyorum kendi dilimde... Kızıyorum bazen... Bazen gülüyorum... Olmasaydı böyle diyorum.. Olmazdık ki diyorum...ustelik buna da inanıyorum...
Kaçışların diyorum.. Arkana bakmadan,yol yordam aramadan  kestirme kaçışların.. "Yapamıyorum" zırhına bürünen sence elzem bence vakitsiz kaçışların... Ziyan.. Heba.. .Efkar.. Nerden baksan bize(!) zarar...

Bütün kaçışlar dildedir
Ruhun aşkın köhne musalla taşında beklerken
Vücudun kaf dağının ardında anka kuşunu arar
Ama şunu bilin ki;
Hiçbir zaman “ozamanki sen” olmayacaksın
 Ve bütün kaçışlar sana”sen” olacak hakikatler kapısını açacaktır.
Ve üstadım;
Bazı kaçışları dil söyleyemez
Bazı kaçışları her kulak duyamaz
Bazı kaçışlar muhebbet tır

İnsan eksilmeden tamamlanamıyor...

Gün bitti pencerede,
Herkes çekildi yuvasına.
Aş mıdır,dert midir tencerede
Herkes  toplandı başına.
Varsa  günden kalam elem
Okumalı onların yasına...

Bu akşam, sebebini bilmediğim bir üzüntü var içimde Mona. Sanki yüreğimin içine bir bıçak saplanmış da, yavaş yavaş beni öldürüyor. Kan damlıyor kelimeler yerine dudağımda. Mona, içimdeki çocuk artık ölmek istiyor. Mona, içimdeki çocuk artık ölmek istiyor…
Göğsümde pembe gül yanığı acılar biriktiriyorum. İçimde beyazlara karışıp gitme özlemi. Son kuşlara yetişsem diyorum. Bir kardelen çiçeğine dikip gözlerimi… Ahhh, beni de vursalar bir kuş yerine; Mona, bir mum alevi gibi bütün özlemlerimle sönsem diyorum. Bir incir kuşunun gözlerine gömülsem diyorum…

Bütün kaçışlar dildedir
Ruhun aşkın köhne musalla taşında beklerken
Vücudun kaf dağının ardında anka kuşunu arar
Ama şunu bilin ki;
Hiçbir zaman “ozamanki sen” olmayacaksın
 Ve bütün kaçışlar sana”sen” olacak hakikatler kapısını açacaktır.
Ve üstadım;
Bazı kaçışları dil söyleyemez
Bazı kaçışları her kulak duyamaz
Bazı kaçışlar muhebbet tır

İnsan eksilmeden tamamlanamıyor...

Peki ya dile getirilmiş kaçışlar, söze vurulmuş korkular?

Öyle Bir Sır'sın Bende Ki

öyle bir sırsın bende ki...
ne dîl söylesin,
ne kalbim anlatsın...
bir Bezm-i Elestten kalma o gözler ki;
her bakışın bir âyet:
«yaksın sevilen... hep yaksın...»

bir nişânın var Belde-i Arâfta diye,
kaç geceler dolu dizgin bir uçurumda aklım.
ismin gizli her harf-i Kâfta diye,
dert oldu gönlüme;
ağladım hep ağladım...

kaç geceler... savruldum bilir misin,
Kaf Dağıyla o gözlerinin arasında...
kaç geceler sana bir sırlı ankâ,
olmadım çalışmaya bir kalemin arkasında.
kaç geceler... hem üşüdüm hem yandım bilir misin
yine hep gelmeyişinin, yine hep gelmeyişinin... arkasından.
ve yaktım gemileri hep kaç gece Tarık gibi,,,
gözlerinle gözlerimin,
kendimle ankânın arasında.

kaç geceler, kaç geceler; ufaldıkça ufaldı şu gönlüm...
dudaklarımı yakan onca suyun,
bir de alamadığım onca nefesin arasında...
kaç geceler, kaç geceler, yandı, uf oldu şu gönlüm...
giremedim kendimle ellerime yazdığın arasına.

öyle bir sırsın bende ki...

unuttun, unuttun bende sanki her zerreni.
gözlerinle gözlerim arasında.
gözlerinle üşüyen kalbim arasında.
gözlerinden sadece bir nefes kadar...
ve senden bir nefes kadar uzak
bendeki kutlu tahtın arasında.
unuttun, unuttun bende sanki her zerreni...

unuttun, unuttun bende sanki her zerreni...
bugün ben-i âdemde kâys olan bir Kâysın,
dün Mevlânâ ile Şemsin arasında...
yeni açmış bir gül-ü fem goncânın,
sabah çiği düşmüş yapraklarının arasına...
gazeller düşmüş vâdîlerinde Arâfın...
ellerinle saçıma ördüğün dokunuşlar arasında...
birbirinden hiç kopmaz bu bakışlar arasında...
ok atmaya yüz tutmuş bu kaşlar arasında...
ucunda asılacağım kemend-i zülüfler arasında...
yandım, yandım sen yandıkça içinde her zerremin;
bir rindâne gazel, bir Esrâr Dede...
bir bu simsiyah bakışlar arasında.

...

her leylimde kamer, sen, gündüzümde bir şems...
Mevlânâda bir, bende bir, bende bir Şems...
...

öyle bir sırsın bende ki...

saydınız mı?..
kaç med, kaç cezir yaşadınız?..
kaç kez kumsalına sığmayıp,
taştı kıyılarınız?..
döverken taşları deli dalgalarınız...
kaç kez huzura aç
durulmaya çalıştınız?..
kaç sevda gemisi
parçalanıp gitti ufuklarınızda?..
kaç umut çiçeği soldu
tuzlu-sanılan- sularınızda?..
daha kaç umudu boğacaksınız yarınlarınızda?..
okyanus da sizsiniz,
med de, cezir de...
umut da sizsiniz,
yarın da, dün de...
her şey sizde gizli;
geçmiş de, gelecek de...

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]     [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

saydınız mı?..
kaç med, kaç cezir yaşadınız?..
kaç kez kumsalına sığmayıp,
taştı kıyılarınız?..
döverken taşları deli dalgalarınız...
kaç kez huzura aç
durulmaya çalıştınız?..
kaç sevda gemisi
parçalanıp gitti ufuklarınızda?..
kaç umut çiçeği soldu
tuzlu-sanılan- sularınızda?..
daha kaç umudu boğacaksınız yarınlarınızda?..
okyanus da sizsiniz,
med de, cezir de...
umut da sizsiniz,
yarın da, dün de...
her şey sizde gizli;
geçmiş de, gelecek de...

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]     [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Eyvallah üstadım;
Di'li
Miş'li zamanın bı bakış, bı küs sarmalında periyodik seansları yasarken aklının balkonları da savaşırken kalemin ucunu sığınak,içinin dağlarını dayanak yapmazsan Med/vezirler kıyılarıni
Ya faleze
Yada uçuruma çevirirken tersinden okursun okyanusun derinliğini/serinligini