Lütfen Okumayın Daha Bitmedi Çünkü

Çevrimdışı hido

  • Aktif Üye
  • **
  • 26
  • 28
  • 26
  • 28
# 15 Şub 2012 09:51:43
Sevgi yoksa biz yokuz....Teşekkürler öğretmenim,yüreğine sağlık.

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
# 16 Şub 2012 18:57:52
Cherokee kabilesinin yaslilarindan biri hayat, ask ve evlilik uzerine konusurken sunlari soyluyor:

"Icimizde iki kurt var ve bunlarin arasinda da korkunc bir savas.

Kurtlardan biri; korkuyu, ofkeyi, kiskancligi, pismanligi, acgozlulugu, kibiri, kendine acimayi, kuskunlugu,
asagilik duygusunu, yalanlari, ustunluk taslamayi ve bencilligi temsil ediyor.

Digeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylasmayi, comertligi, dinginligi, alcak gonullulugu, nezaketi,
yardimseverliligi, dostlugu, anlayisi, merhameti ve inanci temsil ediyor."

Genclerden biri "hangi kurt kazanacak?" diye soruyor ve yasli adam kisaca cevap veriyor:

"Beslediginiz"

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
# 18 Şub 2012 12:23:02
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor.

___ Nazım Hikmet ___

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
# 19 Şub 2012 08:37:11

Bazen inceldiği yerden kopmalı hayat. Neyse! Sen benden ötede, ben senden uzakta...... ne kadar çok "vardık" oysa ne kadar çok kaybolurken bile... karşımda yorgun bir adam var şimdi; özleyişlerini reddetmek uğruna yorgun düşmüş bir gemi... bu gemi nereye gidiyor usta... içim boş, gemiler boş. Bu gemi nereye gidiyor usta... Bir romanı bitirmiş gibiydi sustuğunda. Bende sustum zaman zaman onunla. En iyi yaptığı susmak. Uzun bir sessizliğin sonrasında "susuşlarımızda sen benim susuzluğumu dindirecek yağmurunu bulamadığını sandın, ben de senin yağmurunu yağdıracak o bulutunu. Oysaki yağmur bulutta saklıydı, bulutta yağmurda. Susmasaydık bulacaktık" dedim defalarca "Bana bir kere susma hakkı verseydin, sana neler söylemeyecektim! Oysa sen hep payına susmaları aldın, bana ise hep sessizliğin ezeceği vakitlerle savaşmalar kaldı. Evet! Susmak birilerini hep konuşmaya mahkum etmekti. Ve en çok konuşan en fazla hata yapandı her zaman. En çok susanın hep haklı kaldığı gibi... Sessizlikten korkan birine sessizlik dayatmak (hem de bir lütuf, bir armağan gibi) işlenen en haklı suçtu. Sen tüm suskunlukları kimseye bırakmayacak kadar bencil, herkesi suskunluğuna özendirecek kadar cömerttin her zaman Sen en çok bana sustun; ben en çok sana konuştum. Sana benzemeye başladığımdaysa, bende içimi susarak döktüm. Yoksa içim dökülecekti. Biliyorum Susacak hiçbir şeyin kalmadığında ise içindeki sessiz diyaloglarla benden çekip gideceksin Meğer susmak, insanın içiyle konuşmasıymış. Geç fark ettim!”

Çevrimdışı sevooş

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.227
  • 18.487
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.227
  • 18.487
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 19 Şub 2012 12:00:40
bugün seni bir kere daha özledim cancazım,
üzerime sinen tarçın kokunu, hasretime gem vuran sessizliğimi özledim.
hadi kalk gidelim...
sessizce yürüyelim sahilimizde ve martıların arsız çığlıklarını dinleyelim.
tek tük te olsa sarılalım, içimi ısıtsın suskunluğun
yüreğime değsin bakışların.
bak bin kere daha özledim seni...
ellerinin dokunduğu her zerrem sana koşuyor bu şehirde.
anlamsız feryatlar sanki dalgarımızın sesinde.
gel, gel artık sevgili,

bak ne çok özledi gönlüm
ve ve en çok ta bakışının gülüşüme değmesini özledi,
tek kaşını kaldırıpta yarım yamalak gülüşünü özledim,
dokunduğunda içimi hasretle kavuran sol yanağımdaki titreşimi özledim
.....

şimdi bekliyorum seni sahildeki bankta,biliyorum geleceksin
gelecksin ve yine bana yarım yamalak güleceksin...


S.U.

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 20 Şub 2012 20:50:29
19.02.2012
Sil Baştan…
Ve en baştan yaşama şansı olsaydı
Neleri değiştirmek istediğini
Benliğinin arka odalarına yer edinen boşluğa
Hafızasının gizli kalmış koridorlarına sorardı
Neyi neleri değiştirmek isterdi
Şayet bir kez daha yaşama şansı olsaydı
Hangi mahcubiyeti yok sayar
Hangi acıyı ıskalardı
Ve hangi ıskaladığı anları
Bir anı olarak yaşardı
Sil baştan yaşama şansı olsaydı
Silmeye gücü yeter miydi acıları
Yok sayabilir miydi karanlığı
Yaşanmadan engelleyebilir miydi katliamları
Anlatabilir mi dünyaya
Dünyanın kardeşçe yaşanabilir olacağını
Güneşe selam durdurabilir miydi bir başkasına
Güneş kadar sıcak bir tebessümle
Gecenin karanlığında görünür kılabilir miydi
Bir çocuğun gülen gözlerini
Duyurabilir miydi sesini
Yankılanan umudun ezgisini
Ve haykıracak cesareti olur muydu
İnsanca bir dünyada yaşama dileğini
Belki sil baştan yaşayamazdı
Ama yarınları yaşanılır kılmak adına
Hala çocukça bir inancı vardı
Sadece bir düş olsada…


"Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten,”ne yapalım, kaderimiz böyle”deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin,ne de hayat karşısında çaresizsin..."
Şems-i Tebrizi

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 27 Şub 2012 21:26:38
27.02.2012

Şimdi susmalı biliyordu
Susmalı ve dinlemeli
Edilecek uzun uzadıya bir sohbet
Sokak lambası altında
Düşen kar taneleri gibi
Soğuğa inat bir sıcaklığı barındıran
Bir merhaba yada bir bakış
Sokak lambası altında
Gözlerine dokunan kar taneleri misali
Dokunsaydı gözlerine yaşlarla
Sohbet etmek gerekirdi bilirdi
Susup dinleyerek
Kendi sesini duymak sadece
Sokak lambası altında
Yağan karların aydınlığı
Ve kulaklarında ayaklarının
Gölgesinin hışırtılı sesi
Kendi kendisini takip eden adımlarla
Hışırtıya kulak vererek
Ve gözleri gökyüzünde
Kar tanelerinin ardına saklayarak
Yaşlara hüzne neden sunarak
Konuşmalıydı kendisiyle
Sadece susarak...

Çevrimdışı martıjonathan

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.331
  • 2.086
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.331
  • 2.086
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 27 Şub 2012 21:40:09
Sustum. Arkama bakmadan koşmaya başladım. Yağan sağanak değildi sanki, iliklerime kadar ıslanmıştım. Yağmurdan mı kaçıyordum yoksa sevdiğimden mi ben de bilmiyordum… bildiğim tek şey attığım adımlarımın bir öncekinden daha büyük olmasını sağlamaktı..
Sokaklar bomboştu. Aslında çok yalnızdı sokaklar aynı benim gibi… sokaklar olduğu yerde duruyordu ben ise yalnızlığıma koşuyordum… adımlarım büyüdükçe ben küçülüyordum sanki… her adımda bir öncekinden daha yalnız oluyordum… amacım bir an önce yalnızlık konağıma varıp bu şöleni, bu ölüm şölenini kutlamaktı göz yaşlarımla… sokaklarda da yalnızdım belki ama kokun,hayalin,anların her şeyin benimleydi yokluğuna rağmen…
Budalalık işte benim ki. Koştukça uzaklaşacağımı düşünüyordum senden. Aslında yanılgımı biliyordum ama itiraf edemiyordum bir türlü kendime. Tanrım insanın kalbiyle birlikte aklını da yitirmesi ne kötü bir şeymiş.



İlk denemelerimden :))) acemice :)

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
# 28 Şub 2012 22:47:52
İnsanların gözlerinin içine bak.

Bol bol gülümse, hem maliyeti sıfırdır hem değerine paha biçilmez.

İnsanların adlarını hatırla.

Asla birilerinin umudunu kırma,belki de sahip oldukları tek şey odur.

Ayrıntı profesörü olma.

İlk izlenimlerine güvenme.

Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış insanlardan uzak dur.

Köprüleri atma,aynı nehri kaç kez daha geçmek zorunda kalacağına şaşıracaksın.

Büyük sözler vermekten korkma ama yerine de getir.

İnsanlar gerçeği her zaman bilmek istemez.

Hayatın her zaman adil olmasını bekleme.

Hüküm vermeden önce her iki tarafı da dinle.

Zarif ol, kimseyi bile bile kendinden soğutma.

Kimse tek başına başaramaz.Sana yardımcı olanlara minnet duy.

Önceliklerini iyi tayin et,kimse ölüm döşeğinde "iş yerimde daha fazla zaman geçirseydim demez.

Namını koru,en büyük servetin odur.

Zamanı ve sözleri dikkatsizce kullanma.İkisi de geri alınamaz.

Senden çok fazla ya da çok az parası olanlarla para konuşma.

Güzel giyin. İnsanlar giyindikleriyle karşılanır.

Lider ol. Bir kızakta yalnızca öndeki köpeğin doğru dürüst manzarası olduğunu unutma.

Şükret.

Övgü ve takdirini belirtme fırsatlarını kaçırma.

Başladığın her işi bitir.

Hiç kimsenin sözünü kesme. Seni ziyarete gelenleri ayakta karşıla.

Az tanıdığın birine rastladığında elini uzat ve adını söyle.Seni hatırlamayabilir.

Telefonu coşkulu ve dinamik bir sesle aç.

Ölmeden önce kendine bir mezar yeri al ve sık sık orayı ziyaret et .

Keşke sözcüğü yerine bir dahaki sefere demeyi dene.

Sürekli "ben dürüstüm" diyen ve o havada olanlardan şüphelen.

Misafirlikte yemeği övmeyi unutma.

Zaman zaman hayır demeyi öğren.

İş bitmeden asla ödemenin tamamını yapma.

Karnın aç iken yiyecek alışverişine çıkma.

Telefonun önemli bir anı bölmesine izin verme.

Ölüm kalım gibi durumların dışında hiç bir şey göründüğü kadar önemli değildir.

Başka bir is ayarlamadan istifa etme.

İyi bir avukat,muhasebeci ve tesisatçıyla dost ol.

Dinlemeyi öğren,bazı fırsatlar kapıyı hafif tıklatır.

Büyük düşün ama küçük zevklerin de tadına var.

Borsaya sadece kaybına tahammül edebileceğin kadar yatırım yap.

Maddi durumun iyi olsa bile,bırak çocuğun bazı giderlerini kendi karşılasın.

YAŞLAN AMA PASLANMA.

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
# 29 Şub 2012 19:35:09
Anahtar Sende

Ellerine bak. Onun içindeki, orada yatan,ışıkta parıldayan ve ışıldayan anahtarı gör. Tüm sırların kilidini açan anahtar. Tüm kapıları açan anahtar. Tam elinin avucunda.

Bu, yolculuk ile veya çalışma ile aramaya gereksinim duyduğun bir şey değil. O, deneyiminin içinde, bir diğer günü yaşama deneyiminde. Her gün senin öğretmenindir. Karşılaştığın her insan, sahip olduğun her düşünce, yaptığın her seçim. Bu olayların ve deneyimlerin hepsi sana öğretir.

Sürekli olarak öğrenmek ne anlama gelir? Kapıların sürekli açıldığı anlamına gelir. Her gün, her an, yeni bir kapının anahtarını tuttuğun anlamına gelir. Kapılar sürekli olarak açılıyor.

Dünya değişimlerinin hızı sana zor ve boğucu görünebilir. Bir şeyleri henüz anlamaya başladığını ve yeni bir şeylerin yerini alması ile anlamış olduğun şeyin önceden görüş alanından çıktığını hissediyorsun.

Ama insan yüreği değişmez. İnsan kalbi derin ve sonsuzdur, keşfedilecek bir çok katmanı vardır ve senden önce kendi kalbine ve başkalarınınkine yolculuk bir çok insan tarafından yapıldı ve senin kendi yolculuğun tamamlandıktan sonra da bir çok insan tarafından yapılacak. Ve bu anahtar, insan kalbinin gizemlerinin anahtarı, ellerinin avucunda yatıyor.

Sahip olduğun her his paylaşılır. O, herkesin sahip olduğu deneyimin parçasıdır. Ve sen deneyimini ifade etmenin yollarını bulurken, gerçek yolları, derin yolları, senin gibi deneyimin aynı aşamasında olan diğerleri arasında bir rezonans bulursun. Yeni keşfettiğin bilgiye erişirken bir rezonans ve yakınlık görürsün ve diğerlerinin seninle adım atmalarına yardım edersin. Ve onlar da kendi anahtarlarını alır, kapıları açarlar, bazıları senin için ve bazıları kendileri için.

Yalnız hissediyor olabilmene rağmen, bu yolculuk asla yalnız yapılmaz. Seninle aynı şeyi deneyimleyen bir çok insanla birlikte yolculuk yapıyorsun. Yaptığın her şeyde hissedilen ve paylaşılan bir grup enerjisi var. Kendi kalbinde iyileştirdiğin her yara, başkalarının kalplerini iyileştirir. Paylaştığın gerçek sevginin ifadesi herkesi daha yüksek bir seviyeye yükseltir. Kendi ruhun ile ilgili yaptığın her keşif herkesi aydınlatır. Ruhunu yükselten söylediğin her şarkı, tüm insanlığın ruhunu yükseltir, o şarkıyı yalnız söylediğini düşünsen bile.

Tam şimdi, tam bulunduğun yerde, yalnız olduğunu düşünüyor olsan bile, tüm var olana derinden bağlısın. Yalnız değilsin, hiç yalnız olmadın. Senin deneyimin tüm yaşamın deneyiminin bir parçasıdır. Ve senin kişisel tekamülün, tüm insanlığın tekamülüne yardım eder.

Kendi aydınlanmana odaklanman bencilce değildir, keşfettiğin her şey, açtığın her kapı, herkesin o kapıdan geçmesini sağlar. Sahip olduğun her sevgi rüyası, herkesin rüyaları için bir başka yoldur, herkesin olmasının bir başka yolu. Her nazik eylem ve nazik düşünce, derinden hissedilen her huzurlu nefes, nefes alan her şeyi yükseltir. Meditasyonda veya saf tefekkürde geçirdiğin her an, huzuru arayan herkes tarafından paylaşılan bir andır.

Senin güzelliğin, şarkın, nazik düşüncelerin ve eylemlerin herkes için çok önemlidir. Bunlar eterde süzülürler ve tüm yaşama dokunurlar. Varoluşun engin bilinçliliğine girerler ve her şeyin daha çok parıldamasını sağlarlar. Ve hiçbir şey, o anda sadece senin görebileceğin, tüm insanlık için büyük bir açılış olan, her gün şafak vakti elindeki yeni bir kapıyı açabilmen için anahtardan daha önemli değildir.

Bir şeyleri aç, küçük yeni bir şeyi. Huzurun, barışın yeni bir nefesini. Bir izin veriş, kabullenme, takdir, bir güzellik. Bu anı tüm kalbinle sev. Bırak onun yeniliği içinde parlasın, bırak onun huzuru kalbinde açılsın ve tüm evren senin eylemin ile, düşüncen ile, güzel davranışın ile yükselsin.

Eline bak. Bugün bizim için hangi kapıyı açacaksın?

Bugün için küçük bir dua

Ben evrenin tezahür ettirdiği sevgiyim. Her nefesimde evrenin tezahür ettirdiği sevinç ve umudun evrimiyim. Yaşamda iyi olan her şeyin tam ifadesiyim.

Tek bir kapıyı açarak, tüm yaşamı daha yüksek bir seviyeye yükseltmek için, varlığım vasıtası ile sadece varlığım ile güce sahibim.

Ben gücüm. Ben ışığım. Ben tam ifadesindeki sevgiyim. Ben’im.

Alıntıdır.

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
# 29 Şub 2012 19:37:51
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
\"O olmazsa yaşayamam.\" demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
\"O benim.\" diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
CAN YÜCEL

Çevrimdışı micihtn44

  • Uzman Üye
  • *****
  • 892
  • 3.956
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 892
  • 3.956
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 29 Şub 2012 19:46:22
Sol yanım çok acıyor anne.

Merhaba anne,

Yine ben geldim.

Merak etme okuldan çıktımda geldim.
Annelerde babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
Ali 'Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder' demişti de
Onun için söylüyorum.
Geçen hafta öğretmen,
Sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan dedirte dedirte
Öğretti sağımı solumu.
Ben biliyorum artık Anne sağım neresi, solum neresi.
Ağrıyan yanımın neresi olduğunu şimdi iyi biliyorum anne.
Hani geçen geldiğimde “şuram acıyor işte şuram” demiştim de
Bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne
Bak şimdi söylüyorum
Şuram işte,

Sol yanım çok acıyor anne.
Hem de her gün acıyor anne her gün.
Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü.
Elinden tutup okula getirdi.
Yakası da danteldi.
Zil çalınca öptü, “hadi yavrum sınıfa” dedi.
Bende ağladım,

Ağladım hiç de utanmadım.
Öğretmen ne oldu dedi.
“Düştüm dizim çok acıyor” dedim. yalan söyledim anne.
Dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne.
Bugün bende saçım örülsün istedim.
Babam ördü ama onunki gibi olmadı.
Dantel yaka istedim.
Babam 'Ben bilmem ki kızım' dedi.
“Bari okula sen götür” dedim.
'Kızım, iş' dedi.

Bende “banane dedim, ağladım.
'Kızım, ekmek' dedi babam.
Sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
Ha bide sol yanım yine çok acıdı anne.
Herkesin çorapları bembeyaz, benimkiler gri gibi.
Zeynep 'annem beyazlara renkli çamaşır katmadan
yıkıyormuş' dedi.

Babam hepsini birlikte yıkıyor.
Babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
Uff babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme.
Üzülmesin diye söylemiyorum ama
Arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor.
Biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne.
Hava kararıyor, ben gideyim anne.
Babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
Duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
Kim bozuyor toprağını,
Çiçeklerini kim koparıyor.
İzin verme anne ne olur toprağına el sürdürme.
Eve gidince aklıma geliyor bide bunun için ağlıyorum anne.
Bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım.
Biliyor musun anne her gelişimde aldığım topraklarını şu kavanozda biriktirdim.
Üzerine de resmini yapıştırıp başucuma koydum.
Her sabah onu öpüyor kokluyorum.
Kimseye söyleme ama anne.
Bazen de konuşuyorum onunla.
Ne yapayım seni çok özlüyorum anne.
Ha unutmadan,

Öğretmen yarın anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız dedi.
Ben babama yazdıracağım.
Öğretmen anlarsa çok kızar ama banane kızarsa kızsın.
Ben seni hiç görmedim ki neyi, nasıl anlatacağım anne.
Senin adın geçince sol yanım acıyor anne.
Hiç bir şey yutamıyorum.
Bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
Kağıda da böyle yazamam ya anne.
Ben gidiyorum anne,
Toprağını öpeyim, sende rüyama gel beni öp.
Mutlaka gel anne,

Sen rüyama gelmeyince sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne.

Sol yanım acıyor anne.
İşte tam şurası,

Sol yanım çok acıyor anne.
Seni çok özledim,

çook Anne.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
# 11 Mar 2012 13:45:57
Zorunlu olmayan sayıları çöpe atın: yaş, kilo, boy.
Doktorunuz düşünsün onları. Bunun için ücret alıyor sizden.

Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun.
Suratsızlar, negatifler sizi aşağı çeker.

Öğrenmeyi sürdürün: Bilgisayar, el sanatları, bahçecilik, ne olursa.
Beyniniz âtıl kalmasın. Âtıl kafa, iblisin tezgâhıdır.
İblisin adı da, alzheimer’dır.

Küçük şeylerden zevk almaya bakın.

Sık sık, uzun uzun, vargücünüzle gülün. Soluksuz kalıncaya kadar gülün.

Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, başka yaşantılara geçin.

Sevdiklerinizle doldurun çevrenizi, aile, kedi, köpek, kuş, balık,
yadigârlar, müzik, bitkiler, hobiler, ne olursa.
Eviniz sığınağınızdır. Tadını çıkartın.

Sağlığınızın kıymetini bilin. İyiyse üstüne titreyin.
Bozuksa düzeltin.
Siz kendiniz düzeltemiyorsanız yardım sağlayın.

Vicdan azabından uzak durun.
Çarşı pazarda gezin, komşu illerde dış ülkelerde dolaşın,
ama sakın suçluluk, pişmanlık duygusuna yönelmeyin.

Sevdiğiniz insanlara onları sevdiğinizi söyleyin, hissettirin her fırsatta.

Ve hiç unutmayın ki yaşam, aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür.

*George Carlin

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
# 15 Mar 2012 20:53:51
"Bizler hayatı paylaşmalıyız, bölüşmeli ve dağıtmalıyız. Kimse yarın için bir şey saklayamaz ancak onu bugün rızasıyla pay edebilir. Vermek almaktan çok daha doyurucudur. Karnınız tok olduğunda aç birini hatırlayın. Üstünüzde sizi soğuktan koruyan bir giysi olduğunda çıplakları düşünün. Başınızı sokacak birden fazla eviniz varsa sokakta kalmış bir delik arayan insanlar olduğunu bilin. Yine de vermem diyorsanız alın sizde kalsın. Tutun, saklayın, tutunun tüm mal ve mülkünüze. Bakın bakalım ölümle pazarlık vakti geldiğinde hangisi buraya tutunmanız için bir kök teşkil edecek? Kim bilir belki de burada verip dağıtarak başka bir dünya için tapu alıyor olabilirsiniz. Düşünmeye değmez mi? Hayatı düşünmeden yaşayanlardan olacaksanız buyurun sizin gibi 120 milyar kişi geldi ve geçti. Geride neler kaldı bir bakın hele. Yine mi ders alınmayacak? Bu okulun sınavları sürekli aynı, yazık ki öğrencileri değişmiyor. Son belli. Gökler altında da yeni bir şey yok. Hiç olmadı…

Sahne, dekor, kıyafet ve kostümler değişiyor ancak oyun ve roller aynı hiç değişmiyor. Bir bakarız ki buradayız bir de baktık ki gitmişiz.

Adına ütopya, cennet veya Gan Eden, her ne derseniz deyin, onu burada yaratmak bizim elimizde. Bir başka yerde olup olmadığı, bizim görüp görmeyeceğimiz ise çoktan yaratıldı, bizler ayakta uyuyanlarız. Uyanınca idrak edeceğiz!"

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.321
  • Müdür Yardımcısı
# 15 Mar 2012 22:51:56
İÇİMDEN BİR SES DİYOR Kİ;

Şimdi BOŞ Bir defter ve Kalem AL eline,..
Geçmişte yaşadığın olumsuz olayları değil..
Gelecekle ilgili güzel düşlerini YAZ.. Ve yaşamak istediğin kaderin YAZARI SEN ol. Yaşamında olmasını istediğin herşeyin,
Yanına RESMİNİ de çiz.
Bir sinema filiminin senaryosunu hazırlar gibi ince, ince dikkatli OL.
Herhangi bir olumsuzluk bulaşmasın kalemine..
Seni Mutluluğa ulaştıracak, büyük bir proje yap KENDiNE.
LÜTFEN kendini ÖZGÜR bırak, ve
KENDİN için arzulayıp yazdığın bu senaryoyu sevginle yoğur.
Defterini hergün oku, olanların altına çizik AT..
Yeni isteklerini Yazmaya yeni düzenlemeler yapmaya devam et.
SEN MADEM hayal kurabiliyorsun:
BIRAK isteklerin de Hayallerin KADAR BÜYÜK olsun...
Sen buna Layıksın.. KIYMETİNİ BİL..
BEN daima seninleyim.
Ne kadar küçük olursa olsun ilk adımı isteyerek at.
İyileşmeyi ve öğrenmeyi tüm içtenliğinle iste, MUCİZELER mutlaka gerçekleşecektir.

KENDİNLE BARIŞ, DÜNYA SENİNLE BARIŞMAYA HAZIRDIR

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK