Trt 4 Canlı Yayın Programı

Çevrimdışı dündar

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 367
  • 1.628
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 367
  • 1.628
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Haz 2007 01:10:37
Paylaşımınız için çok teşekkürler

Çevrimdışı dadı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.290
  • 1.839
  • 1.290
  • 1.839
# 23 Haz 2007 02:06:36
2006-2007 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI
HAZİRAN DÖNEMİ SEMİNER RAPORU

Seminerle ilgili TRT4 programı izlenmiş ve şu bilgiler edinilmiştir.
1_ MEB Bakanı Hüseyin ÇELİK, yaptığı açıklamalarda okul öncesi eğitimin yaygınlaştırıldığını söyledi.

2_Köy okulları 1-3 sınıfların tekrar açılacağını söyledi.

3- Yeni müfredatı değerlendirdi. OKS’ nin kalkacağını, bunun yerine seviye belirleme sınavının konulacağını belirtti

4- Prof. Dr Uğur ÖNER okullarda şiddet ve zorbalığın önlenmesi hakkında açıklamalar yaptı. Televizyonun yeri,ailenin önemi üzerinde duruldu.

5- Davranış bozukluğu olan çocukların yönetmelik hükümlerine göre, cezai işlem göreceğini bilmeleri gerektiğini belirtti.

6- Prof. Dr İsmihan ARTAN , çocuklarda sosyal ve duygusal gelişim ile ilgili açıklamalarda bulundu.”Kızgınlık. korku ve mutluluk” duyguları hakkında açıklamalar yaptı.

7- Prof. Dr Nilüfer DARICA ,okul ,aile,çocuk, öğretmen ve çevre arasındaki iletişimden söz etti.

8- Prof. Dr Üstün DÖKMEN,çocuklarda sosyalleşme sürecinde hep sözlü iletişim kurulduğundan ,başarılı olunamadığını belirtti.

9- Prof. DrPınar BAYHAN,” bilgisayar oyunları çocuğun gelişim düzeyine ve yaşına uygun olmalı ,oyun yoluyla öğrenme sağlanmalı, bilgisayar amaç değil , araç olarak kullanılmalıdır” dedi.

10- Oyunlar şiddet içermemelidir.

11- Prof. Dr Haluk YAVUZER ,çocuğun gelişiminde oyunun önemini vurguladı.

Çevrimdışı dadı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.290
  • 1.839
  • 1.290
  • 1.839
# 23 Haz 2007 02:08:16
GELECEK,EĞİTİMLE GELECEK

Bu program okul öncesini hedefleyen bir programdır.



19 Haziran 2007 Salı günü TRT4 kanalında canlı olarak yayınlanan ;”Çocuklardaki sosyal ve duygusal gelişim “ konulu programın konuğu ,Hacettepe Üniversitesi’nden Prof.Dr.İsmihan Artan aşağıya özetlenen konulara değinmiştir:

Eğitim yaşam boyunca devam eden bir süreçtir.Doğum ile başlar ölünceye kadar değişik alanlarda artarak veya azalarak süreç devamlılığı vardır.Bir kişide en hızlı gelişim dildir.Anne ve babadan çevredeki seslerden bir eğitim alır ve taklit ile birlikte bunu geliştirir.
Kişilerde doğumla beraber gelen bazı duygular vardır.Bunlar;kızgınlık,korku ve mutluluktur.

DUYGU:Herhangi bir olay,bir nesne veya kişinin insanın içinde uyandırdıklarına duygu denir.
İnsanlar büyüdükçe duygularını doğru ifade etmeye başlar.Çünkü dil gelişimi zamanla iyice gelişmiştir ve ifade etme kolaylaşmıştır artık.
Kişinin sosyalleşmesi de doğumla beraber başlar.

SOSYALLEŞME:Kişinin topluma uyum sağlamasıdır.
Daha birey dünyaya gelmeden anne ve baba ona uygun ortamı hazırlıyorlar.Mesela, bebek kız olacaksa hazırlanan eşyalar pembe,erkek olacaksa mavi renkler tercih edilerek ortam hazır ediliyor.Dünyaya geldikten ve biraz büyüdükten sonra sözlerle ,hareketlerle sosyalleşmesine katkıda bulunuruz.
Erkek çocuğa,”aslan oğlum” diyerek,kız çocuğa “hanım kızım”diyerek görevleri daha küçük yaşlarda biçilmeye başlanıyor.Bu da bir nevi sosyalleşmeye katkı demektir.
Anneler bebeğini emzirirken onunla sohbet ederse bebeğin sosyal gelişmesine oldukça fayda sağlarlar.O yüzden, kesinlikle bütün annelere uzmanlarca, emzirme esnasında bebekleri ile konuşmaları tavsiye edilir.
Korkular çocuklarda erken dönemlerde başlar.Ama yaşla beraber değişkenlik gösterirler.Bebek doğduğu andan itibaren korkularında da farklılık yaşarlar.Henüz ilk aylarında tanımadıkları nesne ve seslerin sayısı fazla olduğu için her an değişecektir.Biraz daha büyüdüğü zaman deneyimlerine göre korkuları da değişecektir.Örneğin;18 aylık bir çocuk elektrik süpürgesinin sesinden müthiş derecede korkar.Ama anne süpürgeyi her açmadan önce çocuğuyla konuşursa ve cocuk gördükçe bir şey olmadığını anladıkça korku sıfırlanacaktır.Fakat bu sefer başka seslere veya nesnelere kayacaktır korkusu.
Annelerin en büyük yanlışlarından birisi,tehdit edici tümcelerdir.
“Bak bir daha yaparsan seni polislere veririm.”
“Yemeğini bitirmezsen seni sucuya satarım.”gibi söylemler korkulmayacak şeylerden korkmasını sağlar.

Seyircilerden gelen soru ve verilen cevaplar:

SORU 1-Sosyal ve duygusal gelişmede öğretmenin rolü nedir?
CEVAP:Çocuklar bir video kamera gibidirler.Her şeyi ve herkesi izlenimler sonucu taklit ederler.Onlara büyükler olarak doğru model olmalıyız.Özellikle bizim toplumumuzda öğretmenlerin hal ve hareketleri çok önemli bir rol oynar.Çocuklar ilkokul öğretmenlerini çok fazla taklit ederler.Bşarısızlık yaşadıkları zaman veya hayal kırıklıklarındaéyapabilirsin-başarabilirsin”diyerek olumlu fakat çabaya yönelik sözlerle öğretmen öğrencisini desteklemelidir.Destekleyen ve motive eden bir rol üstlenmelidir.

SORU:Okula yeni başlayan bir çocukta oluşan okul korkusunu nasıl yenebiliriz?
CEVAP:Çocuk daha okula başlamadan önceki yıllarda onun kafasına ön yargılar aşılamamalıyız.
“Sen okula bir başla görürsün.”
Çok yaramazsın okula bir başla hele.”
“Okulda öğretmenin seni dövünce anlarsın.”gibi tehditler çocuğun okula karşı bir korku duymasına sebeb olur.Anne ve baba kesinlikle böyle korkuları aşılamamaları gerekir.Çocukta okul korkusu pekişmişse eğer,ona basit onun anlayabileceği sözcüklerle okuldaki olumlu gerçekleri açıklamalıyız.Okulda gün içinde yapılanları söylemeliyiz.
Öğretmenlere yine burada önemli bir görev düşüyor.Çocukta bir korku oluşmuşsa eğer,ona olumlu yaklaşmasını bilmelidir.Öğretmenlerin okumaya geçen çocuklara hazırladıkları ,kızaran elma-kızaran kiraz veya çiçek tabloları –kurdelalar takmalarını ben doğru bulmuyorum.Çünkü her çocuğun gelişimi ve öğrenme süresi farklıdır.Öğretmen akademik yana ağırlık vermemelidir.
Okuldaki ilk günler akademik çalışmalar yerine yumuşak geçişleri tercih etmelidir.Onlara okulu sevdirici etkinlikler yapmalıdır.Daha çok şarkı söyletilebilir,daha çok oyun oynatılabilir.

SORU:Anne karnındaki bebek annenin duygularını ne oranda paylaşıyor?
CEVAP:Salgılanan hormonlar kan yoluyla bebeğe geçer be bebek bunları hisseder.Annenin korkusu da,sevinci de aynı oranda olacaktır.

SORU:Tuvalet eğitimi ne zaman verilmelidir?
CEVAP:Tuvalet eğitimine her iki tarafta hazır olduğu zaman başlanmalıdır.Bunun yaşı veya kaç aylık olduğunun zamanı olmaz,en uygunu iki tarafın hazır olduğu zamandır.Ayrıca bu eğitime anne kesin kararını verip başladığında iki gün sonra bırakmamalıdır.Bu eğitim bir sabır işidir.Sonuna kadar sabretmelidir.Aslında yaz mevsimine denk getirmek daha doğru olur anne ve çocuk açısından.

SORU:İkiz bebeklerin okula kaydı nasıl olmalıdır?
CEVAP:Öncelikle çocuklarımızı çok iyi tanımalıyız.İki çocuk çok farklı karakterlerde olabilir.İki ayrı zamanda doğan kardeşler gibi davranmalıyız ve düşünmeliyiz.Ben ayrı ayrı sınıflara vermeyi öneriyorum.Çünkü birbirlerine bağımlı olmalarına engel olmalıyız.

YALAN:Okul öncesi çocuklarında yalan yoktur.Varsa da fazla ve zararlı değildir.Çocuk okula başladığı zaman yalana başvurur.Sebebi de kendini kanıtlamak ve daha iyi hissetmek içindir.Ayrıca ailesi ve çevresi ve öğretmeni tarafından daha fazla ilgi çekmek için.Sokakta top oynayan çocuğumuzun eve geldiğinde “ben tam 50 gol attım”demesi yalan değildir sadece ilgi ve takdir görmek için söylemesidir.Bunlarla gerçek yalanı ayırt etmeliyiz.Yalan söylemeyi alışkanlık haline getiren çocuğun ailesi nerede yanlış yaptığını düşünmesi ve tamir yoluna gitmesi gerekir.Yoksa yalan pekişir.

ÇOCUK YAŞLARI FARKI VE KISKANÇLIK:Yeni bir bebek doğduğu zaman büyük çocuğu dışlamadan işin içine katarak kıskanmasına engel olmalıyız.Asla büyük çocuktan fedakarlıklar beklememeliyiz.Özellikle büyük çocuk okula giden bir çocuksa daha çok dikkatli olmak zorundayız.Çünkü okuldaki çocuk sürekli evdeki kardeşini düşünüyordur.Şimdi ne güzel vakit geçiriyorlardır gibi.Okula gitmesinin gerekliliğini kavratmalı o olmadığı zaman yapılanları uygun bir dille anlatmalıyız.

Hacettepe Üniversitesi,Ev Ekonomisi Y.Okulu’ndan Prof.Dr.Meziyet ARI’nın konuşması:

CEZA VE ÖDÜL:Çocuklar üzerinde ceza ve ödülün önemi çok büyüktür.Ödülü çok kolay uygulayabilirsiniz ve sonucunu derhal görürsünüz.Ceza hiçbir zaman onay görmez.
Bu yüzden ceza çok az uygulanmalıdır ve asla fiziksel olmamalıdır.Çünkü çocuklar zamanında ceza vereni ileriki yaşlarında taklit ederler.

Çocuklarda 2-3 yaşları öfke nöbetlerinin başladığı yaştır.Bu öfke nöbetleri engellemeler karşısında oluşur.Küçük yaşta gerçekleşen nöbetler normaldir.Büyük yaşlarda oluşan nöbetin engellenmesi gerekir.Gerekirse uzman hekimlere gidilmelidir.

BAŞKASINA AİT EŞYAYI ALMA:Okul öncesi dönemde başkalarına ait eşyaları alıp evine götürme çalma yani hırsızlık değildir.Çocuktaki bencillikten kaynaklanır.Gördüğüm her şey bana aittir diye düşünür.Çalma değildir fakat yapılan asla onaylanmamalıdır.Doğru ve olumlu sözcüklerle sahibine geri vermesi sağlanmalıdır. Göz yumarsak bu davranış pekişir yani kalıcı bir davranış olabilir.Okul öncesi dönemde buna özellikle dikkat etmeliyiz.

SORU:Okula yeni başlayan çocuk sürekli ağlıyorsa ne yapılmalı nasıl davranılmalı çocuk okulda ne kadar süreyle tutulmalı?
CEVAP:Bunu öğretmen çocuğa göre kendisi ayarlamalıdır.Çünkü her çocuğun kişiliği farklıdır.Her çocuk aynı korkuyu yaşamaz ve her çocuk aynı sürede tutulup korkuyu atlatamaz.Veliyle iş birliği yapılmalıdır.

19 Haziran Salı günü TV4 kanalından yapılan eğitim proğramının sonucunda:

1-ÖDÜLÜ RÜŞVET OLARAK KULLANMAYIN.

2-TEHDİTLER YAPMAYIN.

3-MEN EDİLEN BİR ÇOCUK BÜYÜDÜĞÜ ZAMAN MEN EDİCİ OLUR AMAN DİKKAT.

4-UNUTMAYIN OYUNLA MESLEKLERİ TANIYIP SEVİYORLAR.SAYGI DUYUN,OYUNLARINI SEVİN,OYUNA KATILIN.

5-YAŞINA UYGUN DAVRANIŞLAR BEKLEYİN.

6-BÜYÜK BEKLENTİLER HAYAL KIRIKLIĞI YARATIR YAPAMADIĞINI İSTEMEYİN.

7-BAŞARININ HAZZINI YAKALAMALARI İÇİN SPOR YAPMALARINI SAĞLAYIN.
8-ÖĞRETMENLER ;KORKUTMAYIN PAYLAŞIN… 

Çevrimdışı dadı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.290
  • 1.839
  • 1.290
  • 1.839
# 23 Haz 2007 02:09:28
20 Haziran Çarşamba günü yayımlanan “GELECEK ,EĞİTİMLE GELECEK”programının raporu:
KONU:Çocuk ve ruh sağlığı ve davranış bozuklukları

KONUK:Prof.Dr.Selahattin ŞENOL Gazi Üni.Tıp Fakültesi

Daha kaliteli bir yaşam için kişi ruh sağlığına dikkat edilmelidir.Burada görevli olanlar anne-baba-öğretmen ve uzman kişilerdir.
Ruh sağlığı problemi olan çocuklara özel bir danışmanlık gerekir.Bu problemler;yemek yememe,iştahsızlık,huy değişiklikleri,bakım zorlukları,uyku sorunları ile ilgili olabilir.
Çocuklarda gelişim bozuklukları 3 ana başlıkta incelenir;
1-Yaygın gelişim bozuklukları
2-Otistik bozukluklar
3-İletişim-konuşma-davranış bozuklukları.
Bu sorunların kesinlikle tedavi edilmesi gerekir.Özellikle zeka geriliği gibi gelişim bozuklukları erken yaşlarda tedavi edilmelidir.

Okul öncesi çocuklarda diş gıcırdatma,tuvalet sorunu,yatağını ıslatma,uyku düzensizliği gibi sorunlar oldukça sık görülür ve bu sorunların okula başlamadan tedavi edilmesi gerekir.Bunun için uzman kişilerden yardım alınmalıdır.
GELİŞİM:Biz insanlar 80-100 milyar beyin hücresiyle doğuyoruz.Yaş ilerlemesiyle birlikte hücreler çoğalıp gelişiyor.Biz büyükler kendi küçüklüğümüzdeki beceriksizliklerimizi çabuk unutuyoruz.Unutmamalıyız aynı süreçlerden bizde geçtik.
18 aylık bir çocuk kendini yere atarak,bir şeyleri sürekli ısırarak,kafasını bir yerlere vurarak hırçınlığını gösterir.Bunlar gelişimsel bir durumdur.Beyinde o aylarda üretim başlar.Bu ani bir sıçramadır.Eğer epilepsi veya yapısal bir sorun yoksa normaldir.çocuğu o dönemde fiziksel olarak sakinleştirmek gerekir.Ebeveynler bunların geçici olduğunu bilmelidir.
6 yaş öncesi çocuklar daha diğer insanlarla bağlantı kuramaz,iletişime geçemezler.O yüzden çocuğu doğru yönlendirmeliyiz.Fakat bu yönlendirmeler esnasında asla kaygı duymamalıyız.Çünkü bunlar her çocukta olağan şeylerdir.Tedavisi de sadece ve sadece BÜYÜMEDİR.

Okul öncesi dönemde uyku sorunu olan bir çocuğa sahip aileler onun yatağını ayırmalıdır.Aslında en uygunu en geç bir yaşından sonra yatağını ayırmaktır.Çocuğun normal gelişimi için bu karar kesin olarak verilmeli acınmamalı ve uygulanması da kesin olmalıdır.
Çocukta korkular çerçevesinde uyku bozukluğu olabilir.Diş gıcırdatma,korkulu rüya görme bunun sebeblerinden olabilir.Çocuklarda “uyku terörü”dediğimiz bir durum vardır.Derin uykudayken yani saat dört veya üç gibi çocuk şaşkın ve korkmuş olarak uyanır.Bu sorunu çözmek için ebeveynler yatıştırıcı bir şekilde konuşma yapmalıdır ki çözümlenebilsin.Çünkü derin uykudan bu şekilde kalkış normal değildir.

SORU:Yetiştirme yurtlarından gelen öğrencileri ruh sağlığı açısından diğer öğrencilerle nasıl kaynaştırmalıyız?
CEVAP:Kurum bakımı ortaya çıktığı zaman bir organizasyona ihtiyaç vardır.Ne yazık ki ülkemizde yuvalar çok sağlıklı bir ortam değil.Evlat edinme ve koruyucu aile sistemleri devreye girmelidir.Ne yazık ki ihmal ve istismarın yaraları ömür boyu sürer.
Okulda öğretmen bu durumdaki çocuklarla özel olarak ilgilenmelidir.Faaliyetlere birebir dahil etmelidir.Mesela halk oyunları ekibine,spor takımlarına alınmalarını sağlamalıdır.Fakat bunu yaparken şımartmadan olmalı çocuğu toplumu içinde etiketlememelidir.Yapılan çok bariz olmamalıdır.
SORU:Otistik ve zihinsel engelli çocuklar karıştırılıyor,nerelere yönlendirilmelidir?
CEVAP:Öncelikle ikisi uzmanlarca birbirinden ayırt edilmelidir.Daha sonra rehberler yardımıyla gerekli yerlere yönlendirilmelidir.Asla önlem almadan diğer akranlarıyla karıştırmamalıyız.

SORU:Hiper aktif ve dikkat eksikliği olan öğrencilere olan ilaçlı tedaviye nasıl bakıyorsunuz?
CEVAP:Bu durum gelişimsel bir bozukluktur.Ders başarısı ve okul disiplinini etkiler.Aile çocuğu enerjisini boşaltacak çalışmalara dahil etmelidir.Öğretmen ise sınıfta değişik faaliyetlere dahil etmelidir.İlaçların uyutucu ve rahatlatıcı bir yan etkisi vardır.Bu öğrencinin dikkatini yok edicidir.Tıp ilerliyor inanıyorum ki ilerde buna da çok iyi çözümler bulunacaktır.

İNATLAŞMA

İnatlaşma çocuk gelişiminde normal karşılanır.Zeka düzeyi normal olan çocuklarda “hayır” demesi normaldir.İnatlaşmada aşırılık varsa çözüm aranmalıdır.Çocuklar inatlaşmada büyüklerden çok fazla ustadırlar.Sınırlaı zorlarlar.İstediğini yaptırmak için sabaha kadar ağlayan çocuklar,günlerce konuşmayanlar,yemeğini günlerce reddeden çocuklar buna örnektir.Ebeveyn daha dayanıksız ve beceriksizdir inatlaşmada.İnatlaşan çocuğun üzerine inatlaşarak gidilmemelidir,ikna yolu tercih edilmelidir.

Gazi Üni. Prof.Dr.Ayşegül ATAMAN

ÜSTÜN YETENEKLİ VE ÜSTÜN ZEKALI ÖĞRENCİLER

İster okul öncesi isterse okul dönemlerinde bu tip çocukların sorun olduğu bir gerçektir.Okul dönemlerinde en büyük sorunu öğretmenler yaşar,diğer öğrencilerle eşit olmadığı için uygun davranışı belirlemelidir.Böyle zeka ve yetenekte öğrenci sayısı azdır.Ne yazık ki program onlara hitap etmez,onlar için ayrıca bir uygulama önerilmez.Ama tam tersi durumdaki öğrenciler için servisler vardır,programlar geliştirilmiştir.
Bu öğrencilerin temel özellikleri bilinmelive yapılacaklar sıralanmalıdır.Eğer öğretmen durumu bildiği halde o çocuğa uygun bir program geliştiremiyorsa çocuk sınıfta sorun çıkarmaya başlıyor.Okumayı,yazmayı öğrenip okula başlayan bir çocuk birinci sınıfta yapılanlardan sıkılır,öğretmen onu bir kenara iterse veya bilmiyormuş gibi davranırsa yanlış olur.Bunun yerine bilen çocuğu bir adım daha ileriye götürecek bir çalışma uygulamalıdır.Mesela,matematik soruları verebilir.
Okul öncesi öğretmeni eğer bu durumdaki bir öğrenciyle karşılaşırsa paniklemeden bir program geliştirmelidir.Ama çocuk akranlarından zeka olarak 5 – 6 yaş ileideyse aynı yerde asla eğitim göremez.Özel eğitim almalıdır.3 yaşında okumayı öğrenmiş ana sınıfına başlayan bir çocuğa zenginleştirilmiş çalışma uygulanmalı.Mesela ana renkleri biliyorsa,ara renklere geçilmelidir.
Ortaöğretimde ise bütün öğretmenler o öğrenci hakkında bilgilendirilmelidir.

Çocuk ruh sağlığı konusunun sonunda;

1-KENDİ ÇOCUKLUĞUNUZU HEMEN UNUTMAYIN.

2-SİZİN GEÇTİĞİNİZ YOLLARDAN GEÇECEKLER BİRAZ SABIR BİRAZ ANLAYIŞ.

3-BAZEN TEK ÇÖZÜM BÜYÜMEDİR.

4-İHMAL VE İSTİSMARIN YARALARI ÖMÜR BOYU SÜRER.

5-YETİŞTİRME YURTLARINDAN GELENLERİ ETİKETLEMEYİN.

6-ZİHİNSEL ENGELLİLERİ DİĞER AKRANLARIYLA KARIŞTIRMAYIN.

7-HİPERAKTİFİN ENERJİSİNİ HARCAMASINI SAĞLA.

8-İNATÇIYLA İNATLAŞMA.

9-RUH SAĞLIĞINDA PANİĞE YER YOKTUR. 

Çevrimdışı dadı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.290
  • 1.839
  • 1.290
  • 1.839
# 23 Haz 2007 02:11:17
21 Haziran Perşembe günü “EĞİTİM,EĞİTİMLE GELECEK.”programı:

KONU: Başarılı iletişim(Yetişkin-çocuk iletişimi)
KONUK:Nilüfer DARICA

İletişim insanlar için en temel en gerekli özelliklerden birisidir.
İLETİŞİM:Karşılıklı iki birim arasında mesajlaşmaya iletişim diyebiliriz.çocukla bu kavramı birleştirirsek en temel iletişim öğrenme yeri ailedir.Herkes kendi aile çevresinde öğretilenlerle iletişime başlar.
Bizlerin yetiştirilme tarzına göre,iletişime geçmek için büyük olmak gerekiyordu.
“Sen küçüksün anlamazsın.”
“Sen git oyununu oyna bunlar sana göre değil.”gibi konuşmalarla bizler normal iletişim dışına çıkarılıyorduk.
Oysa günümüzdeki çocuklar çok rahat çok kolay iletişime geçebiliyorlar.Her şeyi belki zamanından çok önce öğreniyorlar ebeveynler bize gelip,”biz çocuğumuza yetişemiyoruz.”diyorlar haklı olarak.Çünkü çocuklarının normal bir iletişime geçtiğini kabullenemiyorlar.Kendi çocukluklarında iletişim nasıl oluştuysa aynısını görmek istiyorlar.
Büyükler olarak çocuğumuza algılamada ve iletişim kurmada yardım etmeliyiz.Annelik ve babalık çok zordur.Bu yüzden bence her birey anne veya baba olmadan önce çok uzun bir süre ve derinlemesine çocuk sahip olmanın sorumluluklarını düşünmelidir.Sadece psikolojik olarak hazır olmak yetmez.Her anlamda bu önemli sorumluluğu almaya hazır olmalıdır bireyler.

Ankara Üni.Eğitim Bilimleri Fakültesi
Prof.Dr.Üstün DÖKMEN:

Çocuklarda sosyalleşme sürecinde toplumumuzda kullanılan yöntemler iki tanedir:
1-çocuklarımıza suflörlük ederek toplumda nasıl sosyalleşeceğini öğretebiliriz.
2-Koçluk-rehberlikedebiliriz.Model olabiliriz.
Bizim toplumumuzda genel tercihimiz galiba suflörlük yapma sanırım.Bu öğretme şekli çok yanlış.Sokakta çocuğun suflöre ihtiyacı yoktur ama ebeveynleri sürekli uyarırlar.
Düşünün birisi çocuğunuza biraz bisküvi veriyor ve siz daha çocuğunuz lokmasını bile almadan:
“Hadi teşekkür etsene çok ayıp.”gibi söylemlerle suflörü oluyorsunuz.
İletişimde ona ezberletmelere hiç gerek yok o davranışları taklit edecektir yeri ve zamanı geldiğinde.
Ayrıca çocuk iletişim kurarken tamamen çocuklara özgü sözcüklerle iletişime geçmelidir.”Büyümüşte küçülmüş”diye tabir edilen çocuk davranışlarını ben çok sağlıklı bulmuyorum.
Suflörlü çocukhep bağımlı bir çocuktur ve böyle bireyin kendisine ve ailesine maliyeti de yüksek olacaktır.
Aslında en doğru olanı koçluk –rehberlik etmek ve model olmaktır.

Nilüfer DARICA:
Okul öncesi dönemde iletişim çok önemlidir.Çünkü öğrenilip pekişen değerler okul hayatı başladığında ortaya çıkacaktır.Çocuk doğar doğmaz iletişim başlıyor bakışlarla.Bir süre sonra gülümseme ve agu agu ile iletişime karşılık alıyor.Konuşmaya başladığı zaman ise işte gerçek iletişim başlıyor.Çocuklarla göz kontağı çok önemlidir.Onlarla konuşurken mutlaka gözlerinin içine bakarak konuşmalıyız.Çocuğumuza kızdığımızda ,”gözlerime bakta söyle.”diyoruz.Oysa çocuk duygularını anlatmak istediğinde,”sen anlat ben seni dinliyorum.”diyoruz.Onu önemsemiyoruz.Oysa aynen ondan istediğimiz gibi bizde gözlerine bakarak dinlemeliyiz.Hatta yere dizlerimiz üzerine eğilip onun göz hizasında bakarak dinlemeliyiz.Onu önemsediğimizi anladığımızı,yanında olduğumuzu hissettirmeliyiz.Bu kontağı kurmuyorsak bu iletişim şeklini öğrenecektir.Bu sağlıksız yöntemi okula başladığında bir çok bireyle paylaşacaktır.Bu duruma çocukların bazıları anlayışlı olmayacak ve onu hırpalayacaklardır.
Okul dönemine kadar çocuklarla oyun oynayarak ta iyi bir iletişim kurabiliriz.

SORU:Ana sınıfını bitiren bazı çocuklar gelişmemiş oluyorlar.Fiziksel eksiklik,ruhsal sorunlarla karşılaşılıyor.Almanya’da ana sınıfı ile birinci sınıf arasında böyle uyum sorunu olan çocuklar için bir ara sınıf var buna geçiş sınıfı da diyebiliriz.Çocuk orada birinci sınıfa hazır ediliyor.Ülkemizde de böyle bir sistem olabilir mi?
CEVAP:Fiziksel ve ruhsal yetersizlikler ayrı ayrı konulardır.Adaptasyon süreci çocuklarda okul için 2 aydır.Tabi bu normal gelişim gösteren çocuklar için.Bizim ülkemizde de böyle bir geçiş sınıfı oluşturulabilir.Biz şimdilik sosyalleşme duygusuve fiziksel yapısı hazır olmayanlara ana sınıfını tekrar ettiriyoruz.Ama ne yazık ki bazı aileler bunu kabul etmiyor.Okula kaydını yaptırıyorlar.Sorunlar başladığı zamanda okullardaki PDR servislerinden yararlanmayı kabul etmiyorlar.Oysa bu servislerin çocuklara oldukça faydası vardır.

AİLE İÇİ DİSİPLİN :Üstün DÖKMEN

Aile içindeki disiplin karma olmalıdır .Yani katı,esnek,kurallı disiplinlerin hepsinden alınmalıdır.Daha doğrusu ortası olmalıdır.Çocuğa toplumsal kurallar verilirken tutarlı olunmalıdır.Aslında hayırın anlamı yine hayırdır.
Oysa bizim toplumumuzda hayırın anlamı,hayır da olabilir,evette olabilir,belki gibi dengesizlik te olabilir.Eğer böyle geniş anlam yelpazesi varsa bu bir anlam taşımıyor.Kurallarda kesinlik olmalıdır sonuna kadar aynı çizgide davranılmalıdır.Ama zorlanılan disiplin biraz esnetilerek verilebilir.

SORU:Çocuklar 5 yaşında bazen okul ortamını oyun ortamı ile karıştırıyorlar.Göndermeyip bir yıl sonraya bıraksak olur mu?
CEVAP:Artık okul öncesi eğimlere şart diyoruz.Okul öncesinde aldığı her eğitim onun okul dönemi başladığı zaman hayatını kolaylaştıracak.Zaten şimdi 1.2. ve 3. sınıflarda verilen eğitimin ağırlığı oyunlu eğitimdir.

SORU:İnatçılık yapan öğrencilerin bazıları direniyor disiplin koymada zorlanıyoruz ne yapabiliriz?
CEVAP:Uygulanan kurallar bazen ters tepebilir.Aşırı hoş görü ve aşırı baskıcılık yöntemleri çocukların farklı çıkışlarına sebeb olabilir.Okul ortamında böyle çocuklar pdr uzmanlarınca rehabilite edilmelidir.Bunun pekişmesine derhal engel olmalıyız.Burada öğretmene büyük bir görev düşüyor.Çok iyi bir gözlemci olmalıdır.

SORU:Sosyal etkinlikler disipline etmede bir yol olabilir mi?
CEVAP:Elbette olabilir.Etkinlikler her zaman uygun çözümlerdir.Konuşmak her zaman tek çözüm değildir.




Başarılı iletişim konusu sonucunda:

1-İYİ BİR GÖZLEMCİ OLUN.

2-DAVRANIŞ VERİRKEN HE ZAMAN KARARLI OLUN.

3-BAZEN SUSMAK DA BİR İLETİŞİMDİR UNUTMAYIN.

4-ANNE-BABA-ÖĞRETMENİN TAVRI ORTAK OLMALIDIR.

5-MEDYADAKİ İLETİŞİM KAYNAKLARINI DOĞRU SEÇMELİYİZ.

6-PDR’Yİ KULLANIN.

7-ÇOCUĞA SUFLÖRLÜK YAPMAYIN.

8-OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ŞART.

9-GÖZ KONTAĞI KURARAK KONUŞUN.

10-SOSYALLEŞTİRİRKEN ÇOCUĞA KOÇLUK YAPIN.

Çevrimdışı karlı

  • Üye
  • *
  • 18
  • 6
  • 18
  • 6
# 23 Haz 2007 08:12:06
raporunuz çok güzel olmuş,emeğinize sağlık.

Çevrimdışı demirbilek

  • Uzman Üye
  • *****
  • 726
  • 1.296
  • 726
  • 1.296
# 23 Haz 2007 10:10:33
2006-2007 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI
HAZİRAN DÖNEMİ SEMİNER RAPORU

Seminerle ilgili TRT4 programı izlenmiş ve şu bilgiler edinilmiştir.
1_ MEB Bakanı Hüseyin ÇELİK, yaptığı açıklamalarda okul öncesi eğitimin yaygınlaştırıldığını söyledi.

2_Köy okulları 1-3 sınıfların tekrar açılacağını söyledi.

3- Yeni müfredatı değerlendirdi. OKS’ nin kalkacağını, bunun yerine seviye belirleme sınavının konulacağını belirtti

4- Prof. Dr Uğur ÖNER okullarda şiddet ve zorbalığın önlenmesi hakkında açıklamalar yaptı. Televizyonun yeri,ailenin önemi üzerinde duruldu.

5- Davranış bozukluğu olan çocukların yönetmelik hükümlerine göre, cezai işlem göreceğini bilmeleri gerektiğini belirtti.

6- Prof. Dr İsmihan ARTAN , çocuklarda sosyal ve duygusal gelişim ile ilgili açıklamalarda bulundu.”Kızgınlık. korku ve mutluluk” duyguları hakkında açıklamalar yaptı.

7- Prof. Dr Nilüfer DARICA ,okul ,aile,çocuk, öğretmen ve çevre arasındaki iletişimden söz etti.

8- Prof. Dr Üstün DÖKMEN,çocuklarda sosyalleşme sürecinde hep sözlü iletişim kurulduğundan ,başarılı olunamadığını belirtti.

9- Prof. DrPınar BAYHAN,” bilgisayar oyunları çocuğun gelişim düzeyine ve yaşına uygun olmalı ,oyun yoluyla öğrenme sağlanmalı, bilgisayar amaç değil , araç olarak kullanılmalıdır” dedi.

10- Oyunlar şiddet içermemelidir.

11- Prof. Dr Haluk YAVUZER ,çocuğun gelişiminde oyunun önemini vurguladı.

Çevrimdışı nelmin

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 166
  • 19
  • 166
  • 19
# 23 Haz 2007 10:24:38
Sayın arkadaşlar emekleriniz için çok teşekkürler raporlarınız çok makbule geçti.

Çevrimdışı alkışla

  • Aktif Üye
  • **
  • 67
  • 3
  • 67
  • 3
# 23 Haz 2007 15:33:50
asortik hocam ellerinize saglık. cuma günün raporunu hazırladıysanız paylaşabilirmisiniz. şimdiden teşekkürler

Çevrimdışı denizhoca

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 43
  • 62
  • 43
  • 62
# 23 Haz 2007 22:47:34
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
hocam müdür bey böyle bir belge verecekmiş zaten benim sormak istediğim canlı yayınlarla ilgili bir rapor istenmişti.ben müdür yetkililikten istifa ettim.bu durumda cevap yazmam gerekir mi ya da raporu eylül ayında mı teslim edeceğim
hocam yerinize biri geçmişse o verecek tek öğretmenseniz seçeneğiniz yok siz vereceksiniz raporu. Ayrılırken dilekçe verdiniz mi ?
ayrıca diğer seminer konularından da almanız ve eylülde desimal dosyaya koymanız gerekiyor.

Çevrimdışı dadı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.290
  • 1.839
  • 1.290
  • 1.839
# 23 Haz 2007 22:58:07

Alkışla Öğretmenim cuma günü raporu umarım işinize yarar.


5.GÜN:“Gelecek Eğitimle Gelecek Programı” na Prof.Dr. Pınar BAYHAN’ın
Çocuk ve Bilgisayar Oyunları, İnternet konusuyla devam edildi. Sayın
BAYHAN, konuşmasında aşağıdaki durumlara değindi:

Teknoloji 1960’lardan itibaren hızlı bir ivme kaydetti.Teknolojiyi kullanmak bir alışkanlık işidir.Ne kadar erken yaşlarda tanışırsak ve kullanırsak o kadar iyi olur.Fakat kuralına uygun ve bilinçli olarak olması gerekir.Çocuklarımız artık yaşamımızın içine kadar giren teknolojik her alete ilgiyle bakıyorlar.Bankamatikler olsun,televizyon olsun,bilgisayar olsun her şey onların dikkatini çekiyor ve ilgi duyuyorlar.Bilgisayarın püf noktalarını bildikten sonra ondan ürkmemek gerekir.
Eğitim de nasıl kullanılmalı konusuna gelince ;Bu konuda hiçbir zaman unutmayalım ki bilgisayar kullanmak bir amaç değil bir araç olmalıdır.Bilgisayar destekli eğitim programları incelenerek çocuğun yaşına ve seviyesine göre kullanılmalıdır.
Okul öncesi dönemde yeni müfredata uygun olarak oyunlarla birlikte kullanılmalı,çocuk hem eğlenirken hem de eğitilmelidir.Program seçiminde eğitimcilerin görüşleri alınmalıdır.Müzik,drama,öykü okuma faaliyetlerinde kullanılabilir.
Bilgisayar oyunları araç olabilir mi? Bilgisayar oyunlarının pek çoğunda çocuğu eğitmek değil zaman geçirttirmek,siteye daha çok girilmesi,oyun oynanması ön plandadır.Bilgisayar destekli eğitim programları farklıdır.İyi eğitim programlarının amaca uygun olanları kullanılabilir.Eğitici oyunlarda kuru bilgi verilmez.Oyunlar içindeki karakterler kolaydan zora doğru maceralar yaşar.Oyunda geçen ses, animasyon.grafik,hareket çocuğun dikkatini çeker.Çocuk farkında olmadan öğrenir.
Bunların dışında bilgisayar oyunlarından çocuklar Barbi’nin oyunlarını oynayabilirler.Bilgisayar çocuklarda 4,5,6, yaşından itibaren belli miktarlar da kullanılabilir.
İ.Ü.Hasan Ali YÜCEL Eğitim Fakültesi Prof.Dr. Haluk YAVUZER’in bu konuda şunları ifade etti:
Sadece zevk almak için yapılan faaliyettir oyun.Çocuk renk,şekil,boyut kavramıyla oyunda karşılaşır.Çocuk yaşadıklarını oyuna yansıtır.Kardeşini kıskanan çocuk oyunda kardeşini seyahate gönderir.Annesi zorla yemek yediriyorsa çocukta bebeğine zorla yemek yedirir.
Oyun duygusal arınma yöntemidir.
Cinsiyet ve yaş faktörü oyuncak seçiminde etkilidir.Kızlar bebeklerle oynarken erkekler silah ve arabaları tercih eder. Doğal oyun malzemesi kullanılmalıdır.Kum.kil gibi malzemeler.
Oyun doğru uygulanırsa hareketli çocukları sakinleştirir,içe kapanık çocukları sosyalleştirir.
Anne baba eğitici oyuncaklar almalıdır.Silah alınmamalıdır.
Bilgisayar destekli programlar eğitimciler rehberliğinde alınmalıdır.Almadan önce içeriğine bakılmalıdır.Bilgisayar merak uyandırdığı için küçük yaşlardan başlayarak belli saatlerde oynatılmalıdır.5-6. Ayrıca filitre programlar alınmalıdır.Her yıl yeni siteler açıldığı için mutlaka yenilenmelidir.İçeriğinde şiddet unsuru bulunan tv.programları ve internet oyunları izletilmemeli ve oynatılmamalıdır.Tv. izleme saatleri ve programları konmalıdır.üstün zekalı çocuklarda aynı oyuncaklarla oynayabilirler.Zaten onlar kendi potansiyellerine uygun tarzda yaratıcılıklarını ortaya koyarlar.Oyun matematik oyunu ise seviyesi düşük olacağından bir üst seviyedeki oyun oynatılabilir.
(Ankara’da bulunan özel bir okulun görüntüleri yer aldı.)
Çocuklarımıza gelişim dönemlerinin her evresinde mutlaka sorumluluklar vermeliyiz. Sorumluluk ve kurallar onu yönlendirecektir.Çocukların iler ki dönemlerinde ilgileri daha üst düzeye çıkıyor.Bir ergen anne ,babası bir miktar internet bilmelidir ki çocuğunu takip edebilsin,ortak bir paydası,konuşacak,konuları olsun.Dersler internetten üç boyutlu olarak takip edilebilir. İlgileri yönlendirilerek akademik başarıya da dönüştürülebilir.
Çocuklarınıza yasak koyarken mutlaka onun yerini kapatabilecek,onun tekrar aynı şeye yönlenmesini önleyecek,zevk alabileceği ,belki birlikte yapabileceğiniz bir ödülle mükafatlandırın

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 23 Haz 2007 23:41:32
Paylaşımlarınız için size ve tüm arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz  Dadı Öğretmenim  :)

Çevrimdışı sarperhan

  • Aktif Üye
  • **
  • 3
  • 74
  • 3
  • 74
# 24 Haz 2007 00:17:04
Ellerinize sağlık.Teşekkür ederim

Çevrimdışı dadı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.290
  • 1.839
  • 1.290
  • 1.839
# 24 Haz 2007 10:29:04
Önemli  değil arkadaşlar, umarım ihtiyacı olanların işine yarar.Faydalı olabildimse ne mutlu.

Çevrimdışı levrek78

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 115
  • 39
  • 115
  • 39
# 24 Haz 2007 14:53:44
arkadaşlar bizden anlatılanların özetini istemiyorlar. bizden proğram hakkında görüş ve öneriler istiyorlar. onları paylaşırsak daha yararlı olur.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK