Yorumlu Haberler

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.718
  • 2.877
  • 3.718
# 31 Oca 2011 18:45:54
O Bir Mücadele Örneği


 Girdiği SBS sınavından sadece bir yanlışla 495 puan alan Özcan, çok sevdiği okuluna kanser tedavisi nedeniyle bir yıl ara vermek zorunda kaldı.
Konya'da geçen yıl 7. sınıflar için yapılan SBS'de sadece bir yanlışla 495 puan alarak büyük bir başarı gösteren Mehmet Selim Özcan, yakalandığı kemik kanseri nedeniyle çok sevdiği okuluna bir yıl ara vermek zorunda kaldı. Özcan, derslerinde olduğu gibi kanserle mücadelesinde de örnek oluyor.

Mehmet Selim Özcan'a (15) geçen yıl 7. sınıflar için yapılan SBS sınavından beş gün önce bacaklarındaki ağrı nedeniyle gittiği hastanede kemik kanseri teşhisi konuldu.

Sınava girdikten hemen sonra Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi altına alınan Özcan'a, belirli aralıklarla gittiği hastanede kemoterapi uygulanmaya başlandı.

Çok sevdiği okuluna hastalığının tedavisi nedeniyle bir yıl ara vermek zorunda kalan Özcan, girdiği SBS sınavından hasta yatağındayken sadece bir yanlışla 495 puan aldığını öğrendi.

Büyük başarı gösteren Özcan, okula gidemese de hastane okulundaki öğretmeni ve ailesinin desteğiyle arkadaşlarından geri kalmamak için sürekli çalışıyor.

Kanser tedavisi gören ve hastalığı yendikten sonra girdiği üniversite sınavında hukuk fakültesini kazanan bir öğrenciyle yaptığı görüşmeden çok etkilenen Özcan, hastalığı yenmek için büyük bir mücadele vermeye başladı.

Başta hastalığı kabul ederek vücudundaki hastalığı büyük bir moral ve motivasyonla kontrol altına alan Özcan, artık tedavininde son safhalarına geldi.

Öğrencilerin karne aldığı gün hastane odasında kemoterapi tedavisi gören Özcan, derslerinde olduğu gibi kanser tedavisinde de çevresine örnek oluyor.

''SİZ HASTALIKTAN DEĞİL, HASTALIK SİZDEN KORKSUN''

Mehmet Selim Özcan, AA muhabirine, tedavi sürecinde gösterdiği olumlu yaklaşımın diğer hastalara da örnek olması için konuştuğunu belirtti.

Öncelikle hastalığı kabullenmenin oldukça önemli olduğunu ifade eden Özcan, ''Bugüne kadar okulumda hep başarılı oldum. Bu başarımı da azmime bağlıyorum. SBS sınavından önce hasta olduğumu öğrenmeme rağmen bu durum beni hiç etkilemedi. Hiç korkmadım. Sınavıma hiçbir şey olmamış gibi girdim. Sonrasında çok iyi puan aldım. Bunu hasta yatağımda öğrenmiş olsam dahi...'' dedi.

Hastalıktaki tedaviye olumlu yanıt vermek için öncelikle moral ve motivasyonun çok iyi olması gerektiğini anlatan Özcan, şunları kaydetti:

''Doktorlar ve ailem bana hastalıkla ilgili her şeyi açıkladı. Bende hastalığı yeneceğime inandığımı bildirdim. Sonrası içinde elimden geleni yaptım. Herkes destek oldu. Şimdi tedavimin son dönemlerindeyim. Bence tedavi gören kişi hastalıktan değil, hastalık tedavi gören kişiden korkmalı. Bende hep bunun için çabaladım. Çabalıyorum. Okulumu özledim. Ama derslerime hastalığımı yenip daha sıkı sarılacağım. İlerde de çok iyi bir hukukçu olmayı düşünüyorum''

TEDAVİDE SONA YAKLAŞILDI

Özcan'ın doktoru Selçuk Üniversitesi (SÜ) Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Yavuz Köksal, kemik tümörü teşhisi konulan hastalarına ilaç ve kemoterapi tedavisi uygulandığını söyledi.

Tedavide oldukça başarılı sonuçlar aldıklarını dile getiren Köksal, ''Mehmet Selim, derslerinde olduğu gibi kanserle mücadelede de oldukça başarı gösterdi. Tedaviye hemen yanıt verdi. Çocukluk yaşlarda görülebilen bu hastalık ilerlediğinde ya da tedavi ettirilmediğinde ölümle sonuçlanabilir. Hastalık kontrol altında. Tedavide az bir süreç kaldı.'' diye konuştu.

alıntı..

 başka ne denir ki...helal olsun!

Çevrimdışı tahtakemer25

  • Uzman Üye
  • *****
  • 409
  • 313
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 409
  • 313
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 31 Oca 2011 19:13:36
KOMUTANIN KIZINDA KOPYA ARAMASI KRİZİ!

Türkiye'de ilk defa bir öğrencinin üzerinde kopya araması yapan öğretmen, öğrencinin İlçe Garnizon Komutanı olan babası tarafından 'izinsiz üst araması' yaptığı gerekçesiyle Cumhuriyet Savcılığı'na şikayet edildi. Savcılık da soruşturma başlattı.Öğretmen de, komutanı kendisini tehdit ettiği için savcılığa şikayet etti. MEB, şimdi mevzuatta üst aramasıyla ilgili bir madde yer almadığı için öğretmenin hapis cezası almasından korkuyor. Türk Eğitim Sen Samsun İl Başkanı Levent Kuruoğlu, "Öğretmen bundan ceza alırsa, bundan sonra öğrenci üzerinde delici, kesici alet veya neyle gelirse gelsin kapıda üst araması yapmayız"dedi.

İlginç olay Samsun'daki Asarcık Çok Programlı Lisesi'nde 11 Ocak 2011 günü yaşandı. Karne tatili öncesi son yazılıyı yapmaya hazırlanan Edebiyat Öğretmeni Özgül Görüm sınav öncesi sınıfındaki bazı öğrencilerin üzerinde kopya araması yaptı. Öğrencilerden D.Y(Dilara Yürekli) aramadan rahatsız olup durumu Asarcık İlçe Jandarma Garnizon Komutanı olan babası Astsubay Başçavuş Fuat Y'ye (Fuat Yürekli) anlattı. Komutan, Y'de, Asarcık Kaymakamı Ali Güner'e gidip, 'İzinsiz üst araması yaptığı gerekçesiyle' öğretmen Ö.G'den şikayetçi oldu. Olaylar bununla da bitmedi. Öğretmen Özgül Görüm'de kendisini jandarmaya davet eden komutanı, kendisini tehdit ettiği gerekçesiyle savcılığa şikayet etti.

Öğretmene kaymakam odasında fırça

Savcılıktaki şikayet dilekçesi ve ifadelere göre; Öğretmen Özgül Görüm bu olaydan sonra Kaymakam Ali Güner'e şikayet edildi. Kaymakamlıkta, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Ali Sezek, Asarcık Çok Programlı Lise Müdürü Ömer Cerrahoğlu ve Öğretmen Görüm, kaymakamın makamında toplanıldı. Odada oturan Komutan Fuat Y. ile öğrenci D.Y'den öğretmenin özür dilemesi istendi. Asarcık Jandarma Garnizon Komutanı Astsubay Başçavuş Fuat Y. bu sırada; "Hocam biz bölük komutanı olduğumuzdan dolayı başımıza böyle olaylar geliyor. Bundan sonra makamımı kullanacağım"diye öğretmeni azarladı.

"Okulu başınıza yıkarım" iddiası

Öğretmen de aramanın rutin, basit ve ihtiyaç duyulduğunda yapılan bir işlem olduğunu, jandarma komutanının kızı olmasının durumu değiştirmeyeceğini anlatmaya çalıştı. Olay burada da bitmez. Savcılıktaki öğretmenin ifadesine göre; Jandarma Komutanı Fuat Y. öğretmen Özgül Görüm'ü cep telefonundan arayıp jandarmaya çağırır. Öğretmen de gider. Eşiyle makamında oturan komutan Y. burada Öğretmen Görüm'den "Biz bişey yapmıyorsak, acziyetimizden değil, bu okulu başınıza yıkarım, istersem sana burada öğretmenlik yaptırmam, yapamayacaksın da. Ben kızıma baban ateşle ayağa kalktı, sonra oturdu dedirtmem" dediği iddiası da yer aldı.

"Sen jandarma komutanının kızısın"

Jandarma Komutanı Astsubay Fuat Y'nin bu sırada odaya giren kızının sırtını sıvazlayarak, 'Sen ilçe jandarma komutanının kızısın, gerekirse bunu söyleyip kendini aratmayacaksın, kimse seni arayamaz, sende kim olduğunu bil' dediği de öne sürülüyor. Türk Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Levent Kuruoğlu olaylar üzerine Samsun İl Jandarma Komutanı'yla görüşerek, İlçe Garnizon Komutanı Fuat Y.'den şikayetçi oldu. Bunun üzerine de Komutan Fuat Y. öğretmen hakkında, kızının aranmasının suç olduğu gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulundu. Öğretmen Ö.G, Kavak Adliyesi'ne gidip ifade verdi. Sendika avukatı da ifadede refakat etti. Öğretmen Ö.G de Jandarma Komutanı Fuat Y'den kendisini tehdit ettiği için şikayetçi oldu.

"KOMUTANIN KIZINA AYRICALIK GÖSTERİLEMEZ"

Türk Eğitim Sen Samsun İl Başkanı Levent Kuruoğlu; "İlk kez bir öğretmen, öğrencisinin üzerini aradığı için savcılığa şikayet edilir. Savcı, dava açarsa öğretmenimiz yargılanacak. Öğretmenin, Kaymakamın gözü önünde Jandarma Komutanı'nca fırçalanmasını içimize sindiremiyoruz. Sonra Jandarmaya çağrılıp, karısının ve öğrencinin önünde tehdit edildi. Tehditten dolayı da şikâyetçi olduk. İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri, bizden öğrencileri sürekli aramamızı ister. Bu aramalarda kesici, delici alet, sigara, vs araması yapılır. Bu aramalar keyfi değildir. Müfettişler de bize bu aramaları yapıp yapmadığımızı sorar. ÖSYM'nin sınavları dâhil olmak üzere tüm öğrenciler sınavlarda aranıyor. Bir öğrencinin babasının makam sahibi olması, o öğrencinin aranmayacağı yada özel bir ayrıcalık hakkı vermez. Sendikamız bu olayın üzerine hassasiyetle gideceğiz. Sorumluların cezalandırılması için her türlü hukuki girişim yapılacak. Öğretmen bundan ceza alacaksa bundan sonra öğrenci üzerinde neyle gelirse gelsin kapıda üst araması yapmayız"dedi.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı S.OZKAN

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.699
  • 7.305
  • 2.699
  • 7.305
# 31 Oca 2011 19:24:06

Sayın öğretmenim, öğretmen arkadaşımıza yapılanları sizin gibi ben de tasvip etmiyorum. Ancak yanlış davranan insanları meslekleri ile genelleme yaparak "Hepsi böyledir." demek çok yanlış. Bir öğretmen yanlış yapsa, tüm öğretmenler böyledir, demek çok yanlış olur. Yanlış davranmak, kişilik ile ilgilidir, diye düşünüyorum.

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.718
  • 2.877
  • 3.718
# 01 Şub 2011 19:27:04

Tasarruflu ampuller kanser nedeni!
İsrailli bir profesörün yaptığı araştırmaya göre evimizde kullandığımız çevre dostu enerji tasarruflu ampuller vücudun işleyişini etkileyerek kanser riskini artırıyor.

Geçtiğimiz yıl bilim adamları enerji tasarruflu ampullerin çevreye zarar verebileceğine dair toplumu uyarmıştı. Çünkü bu ampuller ufak ölçülerde de olsa cıva içeriyor ve cıva ağır bir metal. Şimdi ise İsrailli bir profesör bu çevreci ampullerin yaydığı ışığın sağlığımız üzerinde de olumsuz etkiye sahip olabileceğini bildirdi.

Haifa Üniversitesi’nden profesör Abraham Haim, enerji tasarruflu ampullerin yaydığı mavimsi ışığın vücudun hormonal sistemini olumsuz yönde etkileyebileceğini belirtiyor.

Çünkü bu ampullerin ürettiği mavi ışık normal güneş ışığı şeklinde algılanabilir ve vücut melatonin üretimini durdurabilir. Melatonin karanlık olduğunda beynin ürettiği bir hormon. Ve melatonin eksikliği bir dizi kanser ile ilişkilendirildiğinden yeterli miktarda üretilmemesi bu hastalığa karşı direncimizin azaldığı anlamına gelebilir.Bu bilgiyi destekleyici bir diğer araştırma ise 2007 yılında yapılmıştı. Bu araştırmaya göre gece vardiyasında çalışan kadınların göğüs kanserine yakalanma riski diğerlerine oranla %60 daha fazlaydı.

Ancak sadece bu araştırmaya bakarak evinizdeki tüm ampulleri değiştirmenizi önermiyoruz. Çünkü bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerekiyor. Bazı uzmanlara göre evimizde ve ofislerimizde kullandığımız ampullerin kanser riskini artırması çok düşük bir ihtimal.

milliyet

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 03 Şub 2011 11:54:43
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

bir şovcu öldü ortalık yıkıldı
oysa sokakta soğuktan açlıktan onlarca insan ölüyor kimsenin kılı kıpırdamıyor

Çevrimdışı abdullahkamil

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 3.345
  • 7.815
  • 3.345
  • 7.815
# 04 Şub 2011 23:02:37
Seviye Belirleme Sınavı’nı 6 ve 7’nci sınıflar için kaldıran Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, 3-4 yıl içinde 8’inci sınıfta da sınavın kalkacağını açıkladı.


TÜRKİYE Özel Okullar Birliği Derneği’nin Antalya’da düzenlenen “Eğitim ve Beyin” başlıklı sempozyumuna katılan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Hürriyet’e 3-4 yıl sonra SBS’nin kalkacağı haberini verdi. Çubukçu, yabancı okulların öğrenci alımında kendi prosedürlerini uygulamaya devam edebileceğini söyledi:

Çevrimdışı abdullahkamil

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 3.345
  • 7.815
  • 3.345
  • 7.815
# 04 Şub 2011 23:05:01
Yabancı okullar kendileri belirler

“Anadolu liselerine tamamen dönüşme süreci var biliyorsunuz. Özellikle akademik liseler, yani yükseköğretime hazırlayan okulların hepsinin eğitim kalitesini eşit hale getirip yaygınlaştıracağız. Ayrıca sınavla öğrenci kabul etmelerine gerek kalmayacak. Yabancı okullar mevcut statülerini kurumlarına özel olarak düzenleyebilir. Zaten birçoğu şu anda da sınavsız öğrenci alabiliyor. Ya da isterse SBS’ye göre alıyor. Biz onların nasıl öğrenci alacaklarını belirlemiyoruz.”

Çevrimdışı eylulada1

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.164
  • 47.317
  • 4.164
  • 47.317
# 05 Şub 2011 11:23:32
yine sallandık,yine sallandık,yine çok korktuk...
birileri bu artçıların sonunu açıklasa,artık gereken önlemler alınmaya başlasa hiç fena olmayacak...
aksi takdirde ( Allah korusun) yine aynı manzaralar fotoğraf karelerine girecek... >:(
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.718
  • 2.877
  • 3.718
# 10 Şub 2011 16:11:20
Fransa'da öğretmenler greve gitti

Fransa'da hükümeti protesto eden öğretmenler bugün greve gitti.

AA

Paris - Öğretmenlerin grevine katılım oranının yüzde 16 civarında olduğu bildirildi. Öğretmenler, bugün ayrıca başta başkent Paris olmak üzere büyük kentlerde protesto gösterisi yapacak.
Fransız öğretmenler, hükümetin gelecek yıl öğretmen kadrosunda 16 bin kişilik azaltıma gitmesini protesto ediyor.

Gelecek yıl okullarda eğitim görecek öğrenci sayısının 62 bin artacağını belirten öğretmenler, bu koşullarda sağlıklı bir eğitim hizmeti verilmesinin zor olacağı görüşünü dile getiriyor.
Bütçe açığını kapatmak için ekonomik alanda sert önlemler alan hükümet, geçmişe oranla öğretmenlerin koşullarının ve eğitim standardının giderek düzeldiği düşüncesinde.
_______________________

 gelişmiş ülkelerde bile neler oluyor. bizler bunu yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz başka biçimlerde. hayat şartlarımız çok zor. anlaşılıyor ki daha çok birlik olmalı. şu sendika bu sendika olayı değil artık olayımız. hepimizin düşüncesi bir. daha iyi şartlar ve ücretli, sözleşmeli farkı gözetilmeksizin herkese eşit haklar.(ücretli ve sözleşmeliye hayır, herkes kadrolu olmalı ve emeğinin hakkı verilmeli!)

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 11 Şub 2011 16:45:24
Thomas Edison 164.doğum gününe özel Google logo tasarlandı ..


Thomas Edison 164.doğum gününe özel Google logo tasarlandı. Dünyada tanınan ünlü mucit Thomas Edison kimdir? Thomas Edison 11 Şubat 1847'de USA'de doğdu ve bugün de Google doğum günü hatırlandı.
Thomas Edison 164.doğum gününe özel Google logo tasarlandı. Dünyada tanınan ünlü mucit Thomas Edison kimdir? Thomas Edison 11 Şubat 1847'de USA'de doğdu ve bugün de Google doğum günü hatırlandı.

Thomas Edison'ı dünyada tanımayan yok. Bugün ampül ve birçok icadın baş mimarı kendisi. Google’ın topluma mal olmuş önemli insanların doğum günleri için yaptığı bu doodle uygulamaları, Google ziyaretçileri tarafından oldukça beğeni topluyor. Dev arama motoru Google’ın Thomas Edison'nun yaş günü için yaptığı doodle dinamik görüntülüler bulunuyor.








İnsanlık tarihinin en büyük mucitlerinden biri olan Thomas Edison, 1847’de Amerika’nın Ohio eyaletinde dünyaya geldi. Yedi yaşındayken ailesiyle birlikte Michigan'daki Port Huron'a yerleşti ve ilköğrenimine burada başladı. Fakat başladıktan yaklaşık üç ay sonra algılamasının yavaşlığı nedeniyle okuldan uzaklaştırıldı. Bundan sonraki üç yıl boyunca özel bir öğretmen tarafından eğitildi. Son derece meraklı ve yaratıcı kişiliğe sahip bir çocuk olan Edison, 10 yaşına geldiğinde kendisini fizik ve kimya kitaplarına verdi.

Oniki yaşına geldiğinde ailesine yardım etmek için Port Huron ile Detroit arasında çalışan trende gazete satmaya başlayan Edison, evlerindeki laboratuvarını trenin yük vagonuna taşıyarak, çalışmalarını burada sürdürdü. Bu dönemde Edison; Michael!Faraday’ın “Experimental Research in Electricity” adlı yapıtını okudu ve derinden etkilendi. Bunun üzerine bir yandan Faraday'ın deneylerini tekrarladı bir yandan da kendi deneylerine ağırlık vererek daha düzenli çalışmaya ve notlar tutmaya başladı.

1878'de William Wallace'in yaptığı 500 mum güçündeki ark lambasından etkilenen Edison, bundan daha güvenli olan ve daha ucuz bir yöntemle çalışan yeni bir elektrik lambasını geliştirme çalışmasına girişti. Bu amaçla açtığı bir kampanyanın yardımıyla önde gelen işadamlarının parasal desteğini sağladı ve Edison Electric Light Company'yi kurdu. Oksijenle yanan elektrik arkı yerine havası boşaltılmış bir ortamda (vakum) ışık yayan ve düşük akımla çalışan bir ampul yapmayı tasarlıyordu. Bu amaçla 13 ay boyunca flaman olarak kullanabileceği bir metal tel yapmaya uğraştı. Sonunda 21 Ekim 1879'da özel yüksek voltajlı elektrik üreteçlerinden elde ettiği akımla çalışan karbon flamanlı elektrik ampulünü halka tanıttı. Üç yıl sonra New York sokakları bu lambalarla aydınlanacaktı.

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 11 Şub 2011 16:47:15
Google logoları çok dikkat çekici. Ayrıca birçok konudan google logo sayesinde haberdar oluyoruz.
Edisonun dogum günü gibi:)

Çevrimdışı ibrahimkaraman

  • B Grubu
  • 308
  • 653
  • 308
  • 653
# 11 Şub 2011 20:06:58
Kadın cinayetleri

Milletlerin ayrılma hakkını tartışıp duruyoruz ama daha Türkiye'de kadının kocasından ayrılma hakkı yok.

Çünkü devlet henüz kadınların ayrılma hakkını garanti altına alabilmiş değil.

Arzu Yıldırım "ayrılma hakkı"nı kullanmak istemesinin bedelini canıyla ödeyen son kadın oldu. O da tıpkı Ayşe Paşalı gibi kendisini aşağılayan, ezen, döven erkeği terk etmişti. O da tıpkı Ayşe Paşalı gibi, terk edilen erkeğin insafsız bir ölüm makinesine dönüştüğünü biliyordu. Devletin görevinin onun güvenliğini sağlamak olduğunu da biliyordu. Ona bu görevini hatırlatmak için çok uğraştı. Savcılara gitti, dilekçeler verdi, devlet denen o ağır mekanizmayı harekete geçirmeye çalıştı. Ama katil, o hantal devletten daha hızlı davrandı. Devlet toparlanıp da gereken tedbirleri alana kadar katil işini bitirmişti. Böylece, sokakta bir erkeğe cilveli sesle saati sordu diye, göbeği açık bluejean giydi diye, kocasına yatakta hayır dedi diye ve tabii suçların en affedilmezini, ayrılma suçunu işledi diye infaz edilen binlerce kadına bir yenisi daha eklenmiş oldu.

O kadınlar, geleneklerin, göreneklerin, feodal ahlakın cehenneme çevirdiği hayatlarından bir çıkış kapısı arıyorlardı. Sevmenin ölümle cezalandırılan bir suç olmadığı, kadının ayrılma hakkına sahip olduğu, kadın ve erkeğin eşit olarak katıldığı bir dünyanın varlığını öğrenmişlerdi. Artık eskisi kadar küçük olmayan dünyalarına TV ekranlarından, radyolardan, gazetelerden sızan özgürlük ışığını görüyor, o ışığa ulaşmak istiyorlardı. Aralarında, ulaşmaya çalıştığı o ışıktan gözleri kamaşan ve yolunu şaşıranlar da oluyordu elbette. Ama çoğunluğu nereye gittiğini biliyordu ve bunun için ölümü göze almıştı.

O kadınlar tarih boyunca, kendilerine biçilen role uyum sağlayamadıkları için deliren, akıl hastanelerinde çürüyen, intihar eden, cadı diye yakılan, lanetli diye aforoz edilen hemcinslerinin yanına gittiler. Birer özgürlük şehidi olarak...

X x x

Şimdi herkes soruyor:

Kadın cinayetlerinin son yedi yılda yüzde 1400 artış göstermesinin sebebi ne? Ne oldu da kadın "infazları" bu kadar arttı?

Aslında, kadın cinayetlerindeki artışın arka planında, hayatın gidişini durdurmaya çalışan, suları tersine akıtmaya çalışan erkeklerin büyük çaresizliğini ve cinnet halini görüyoruz.

Dünya değişiyor ve her gün daha çok kadın kendisine biçilen role, kader diye dayatılan kölelik düzenine, itaat beklentisine kafa tutuyor.

Köleler baş kaldırmadıkça köle sahiplerinin zalim yüzü çıkmaz ortaya. Ama köle biraz kıpırdanmaya görsün, işte o zaman sahibinin iktidar alanını korumak için ne kadar acımasız ve gözü dönmüş olabildiğini görürüz. Ve sanıyorum şimdi gördüğümüz de bu: Köle kadın başkaldırıyor. Her akşam eve dönünce bir posta dayak atan kocayla bir ömür geçirmenin kaderi olmadığını düşünmeye başlıyor. Başka bir hayat kurmak, hayatının geri kalanını insan gibi yaşamak için cesaretini topluyor ve restini çekiyor: Seni bırakıyorum.

Bu rest can evinden vuruyor erkeği. Şaşkına çeviriyor, boşluğa düşürüyor, çaresiz bırakıyor ve öfkeden çılgına döndürüyor. Çünkü o, dövse de, sövse de kendisini asla bırakamayacak olan bir kadına sahip olma hayaliyle büyümüş. Annesinden, büyük annesinden böyle görmüş, babasının bu imtiyazına gıpta ederek yetişmiş ve kendisinin de böyle bir güce sahip olacağı hayaliyle evlenmiş. Şimdi o kadın oyunbozanlık yapıyor. Onu terk etmekle elindeki yegane gücü almış oluyor. Kadının varlığıyla o ev, erkeğin tek iktidar alanı. Kendini "erkek gibi" hissedebilmesi için, kendisine itaat eden, istediği gibi aşağılayabileceği, istediği zaman sevip istediği zaman döveceği ve kayıtsız şartsız hükmedeceği bir kadına ihtiyacı var. İşte bu yüzden bu kadar perişan oluyor; bu kadar çaresiz ve gözü dönmüş bir varlığa dönüşüyor terk edildiğinde. Bu yüzden müebbet yemeyi bile göze alabiliyor; kölesiz yaşamaktansa hiç yaşamamayı tercih edip silahı kendi başına dayayabiliyor. Ve bunu "sevgi" sanıyor.

Erkeğin bir kadın aracılığıyla kendini güçlü hissetme ihtiyacı "erkek toplum" tarafından o kadar meşru görülüyor ki, bir erkek terk edildiğinde, yani böylesine ölümcül bir darbe yediğinde, o toplumun bütün kesimlerinin "oyunbozan kadın"ın karşısında ve terk edilen erkeğin yanında saf tuttuğunu görüyoruz.

Herkes, kendisine yönelik gizli bir tehdit algılıyor bu terk olayında.

Herkes terk edilen erkeğin kaybının büyüklüğünü anlıyor ve sessiz bir konsensüsle bu kaybı önlemek için el birliği yapıyor. Karakoldaki polis, "Kocandır, döver de sever de, evine dön" diye eve gönderiyor kadını. Mahkemedeki yargıç, sözde pişman olmuş dayakçı kocaları tutuksuz yargılama kararı veriyor, boşanma davası açan kadına bir kez daha denemesini telkin ediyor. Aile büyükleri "aman yuva yıkılmasın" diye araya giriyor; şiddetin kol gezdiği o eve geri gönderiyor kızlarını.

Birçok kadın pes ediyor bu güçlü koalisyon karşısında. Yorgun adımlarla köleliğe geri dönüyor.

Pes etmeyenlerin bir kısmı ışığa kavuşmayı başarıp kendi seçtiği hayatı yaşıyor.

Bir kısmı ise Arzu gibi sırtında yedi kurşunla kaldırıma seriliyor.

Gülay GÖKTÜRK - Bugün

Çevrimdışı huseyinyesilot

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 11.926
  • 148.918
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 11.926
  • 148.918
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 13 Şub 2011 23:11:22
13 Şubat 2011 / 13:39 
 
Öğretmen adayına hapis davası!    
 
Türkiye’yi sarsan KPSS’deki kopya skandalını ortaya çıkaran öğretmen adayları Milli Eğitim Bakanlığı ile Ankara valiliğinin gazabına uğradı. Yıllardır atama bekleyen yüzbinlerce öğretmen adayı, yurdun dört bir yanında olaysız eylemler yaparak seslerini duyurmaya çalışırken karşılarına “Kamu düzenini bozmak” suçundan hapis cezası istemiyle dava çıktı.
Kopya çekenleri yakalayıp adalet önüne çıkaramayan, ÖSYM ve YÖK’ten hesap sormak yerine atamalarını isteyen öğretmenleri yıldırmaya çalışan Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda suskun kalmayı tercih ediyor.
 
KOPYACILARA SUS PUS, ÖĞRETMENE KAPLAN KESİLDİMaliye 
 
Bakanlığı’nın olur vermesine rağmen atama konusunda adım atmayan Milli Eğitim Bakanlığı, girdikleri KPSS elemelerini alın teriyle geçen öğretmen adaylarının tayinini “Ekonomik” gerekçelerle sürekli öteliyor. KPSS kopya skandalının ardından “Atama yapacağız” çıkışıyla kopyacılara cesaret veren ancak kamuoyunda yükselen tepkilerle geri adım atan Bakan Nimet Çubukçu, işsiz öğretmenlerin tepkisini üzerine çekiyor. Aylardır Türkiye genelinde sessiz eylemler yapan öğretmen adayları, geçtiğimiz Ağustos ayında yaka paça kelepçelenerek önce karakola götürülmüş, ardından haklarında “Kamu düzenini bozmak”tan işlem yapılmıştı. Toplam 52 öğretmen adayı bu eylem yüzünden 16 Şubat tarihinde Ankara’da hakim karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu çatısı altında birleşen öğretmen adayları 16 Şubat Çarşamba Günü Ankara Adliyesi’nde görülecek duruşmada arkadaşlarını yalnız bırakmayacağını duyurdu. Halen 300 bin öğretmenin atama beklediğini duyuran AYOP “KPSS sorularını çalan hırsızlar okullarda, Haklarını arayan öğretmenler yargıda, haksız yere yargılanan meslektaşlarımıza sonuna kadar destek vereceğiz” açıklaması yaptı.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]  

Çevrimdışı huseyinyesilot

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 11.926
  • 148.918
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 11.926
  • 148.918
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 13 Şub 2011 23:16:37

 Torbada neler yok?
                         12 Şubat 2011 / 16:33
 
Birkaç aydır millet olarak torba kanunla yatıp, torba kanunla kalkıyoruz.

Yazılı ve görsel basında bu konuya bir hayli yer veriliyor. Ancak vatandaş hâlâ 'torbada ne var ne yok' diye merakta.

Torbada nelerin olduğuna dair ayrı bir yazı dizisi yayınladığımız için yeniden aynı şeyleri sayıp dökmeye gerek yok. Ayrıca çalışanlar ve vatandaş lehine 150'den fazla düzenleme yapıldığından, hepsini saymaya köşemizin çapı da yetmez. Fakat okurlarımızdan gelen sorulardan da hareketle, torbada nelerin olmadığını yazmak daha kolay olacaktır.

Doğum borçlanması

Kadınlarda, sigorta başlangıcından önceki doğumların borçlanılması ve Bağ-Kur'lular için borçlanma imkanı verilmesi yönünde beklenti mevcut. Ancak torba kanunda bu yönde bir düzenleme yok.

Staj borçlanması

Yüz binlerce stajyer ve çırak, stajyerlik ve çıraklık sigortası süreleri için emeklilik primlerini de ödeyip, bu sürelerin emeklilikte başlangıç kabul edilmesini talep ediyor. Ancak benim de desteklediğim bu haklı talep torba yasada yer almıyor.

Yaş düzeltmeleri


Şu anki uygulamada, sosyal güvenliğe tabii olarak çalışmaya başladıktan sonraki yaş düzeltmeleri, emeklilikte dikkate alınmıyor. Yani ilk sigortalı olduğunuzda nüfusta hangi yaşınız yazıyorsa, emeklilik hesabınız da buna göre yapılıyor. Bazı durumlarda, gerçek yaşından 7-8 yaş küçük yazılmış kişiler bu hüküm gereği yıllarca emeklilik beklemek zorunda kalabiliyor. Bu hükmün değiştirilmesi ve sonradan yapılan yaş düzeltmelerinin dikkate alınması için yasa teklifi verildi fakat torbaya girmedi.

Yaşı bekleyenlere emeklilik

Yine okurlarımızdan gelen çok sayıda soruda, emeklilik için prim gününü tamamlayıp yaşı bekleyenlere torbadan müjde çıkıp çıkmayacağı soruluyor. Maalesef bu konuda da torba yasada bir düzenleme yok. Sadece geçtiğimiz yıl verilmiş bir kanun teklifi var ancak yasalaşma imkânı yok denecek kadar az. Yani yaşı beklemeye devam.

Yaşı bekleyenlere sağlık yardımı

Emeklilik için yaşı bekleyen okurlarımızın bir diğer sorusu, yaşı beklerken çalışmayanlara sağlık yardımı verilip verilmeyeceği. Esasında bu konuda Sayın Bakan Ömer Dinçer'in bir müjdesi olmuştu. Ancak bu yönde bir düzenleme torba kanuna girmedi. Yani torba kanun yasalaşsa bile yaşı beklerken çalışmadan sağlık yardımı yok.

Vergi indirim belgesi

1 Ekim 2008 öncesi işe başlamış olan engellilerden, erken emekli olabilmeleri için sağlık raporu yanında bir de vergi indirim belgesi isteniyor. Ancak pek çok engelli, %40 ve üzeri özürlü raporu alabildiği halde, vergi indirim belgesi alamayabiliyor. Bu durum binlerce engelli için mağduriyetlere sebep olabiliyor. Maalesef torba kanunda bu soruna çözüm getiren bir düzenleme yer almıyor.

Hizmet satın alma

Hemen her kesimden vatandaşın merak ettiği bir diğer konu, torba kanunda geriye dönük borçlanma ya da halk tabiriyle 'hizmet satın alma' olup olmadığı. Çok net olarak ifade edelim ki, torbada hizmet satın alma düzenlemesi yok. Sadece primleri tahakkuk etmiş veya sigortalılıkları durdurulmuş Bağ-Kur borçluları için geriye dönük ödeme imkânı var.
                                                                  BUGÜN

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı huseyinyesilot

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 11.926
  • 148.918
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 11.926
  • 148.918
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 13 Şub 2011 23:23:02
Defne Joy Foster İsmi Okula Veriliyor  10 Şubat 2011 Perşembe 23:44
 
Milli Eğitim Bakanı Nimet ÇUBUKÇU bu teklifi asla kabul etmemelidir. Sayın ÇUBUKÇU bu teklifi kabul ederse tarihi bir hata yapar.
 
“Yok Böyle Dans”ın sosyal sorumluluk projesi kapsamında yaptırılacak okula, Defne Joy Foster'ın adı verilecekmiş.

Acun Ilıcalı, “Yok Böyle Dans”ın sosyal sorumluluk projesi kapsamında yaptırılacak okula, geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden Defne Joy Foster'ın adının verileceğini açıkladı.

Seyircilerin yolladığı SMS'lerden elde edilen gelirle inşaatına başlanan okulda, 0-6 yaş arasındaki duyma engelli çocuklarımız eğitim görecek.

Basın yayın organlarının gençliğin önüne model olarak sunduğu ve günlerdir gazete ve net sayfalarını boy boy resimlerle süsleyen cilali basın gençliğin önüne model olarak sunduğu Defne Joy Foster'in bu memlekete ve bu millete kattığı değer nedir .

Defne Joy Foster'in günlerdir haberini yapan ve neredeyse halk kahramanı olarak millete yutturmaya çalıştığı kişinin bir okula isminin vererek ölümsüzleştirme projeleri kimselerin yazmaya cesaret edemediği gerçeklerin üstünü kapatmaya yetmez.

Evli ve daha bir buçuk yaşında bebeği olan bir annenin sabaha karşı ilk defa tanıştığı bir erkeğin evinde alkollü olarak ölmüş bulunması bu millete model aile ve model insan olarak yutturulamaz.

Acun ILICALI vicdanını bu bayanın ismini bir okula vererek mi rahatlatacak ?

Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet ÇUBUKÇU'nun hiç bir şekilde baskı altında kalmadan bu teklifi reddetmesi gerekmektedir.

Bu millet kendi öz evlatlarını bu toprağa vermiş ve bu evlatlarının isimlerini bile daha okullara koyamamışken Defne JOY FOSTER isminin bir okula verilmesi tarihi bir hatadan başka bir şey değildir.

Turan Türkmen
Kamudanhaber.com
Haber Kaynağı: [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK