Çin Bambu Ağacı

Çevrimdışı ali2037

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.759
  • 1.326
  • 2.759
  • 1.326
# 28 Haz 2007 13:54:00
Dünya liderini seçme zamanı ve sizin oyunuzun önemi çok büyük. İşte adayların özellikleri:
Aday A: Bir takım kötü politikacılarla işbirliği halinde, astrolojistlere danışıyor. İki metresi var. Bir sigara yakıp diğerini söndürüyor ve günde 8 ila 10 martini içiyor.

Aday B: İki kez işten kovulmuş, öğleye kadar uyuyor, üniversitedeyken uyuşturucu kullanmış ve her akşam neredeyse yarım şişe whisky deviriyor.

Aday C: Bir savaş kahramanı, vejetaryen, sigara içmiyor, çok nadiren bira içer ve evlilik dışı hiçbir ilişkisi olmamış.

Hangi adayı seçerdiniz? Önce karar verin sonra aşağıdaki cevaplara bakın.
Aday A : Franklin Roosevelt
Aday B : Winston Churchill
Aday C : Adolf Hitler

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 28 Haz 2007 16:47:49
Adolf hitleri seçersek dünya için yaptıklarını göremeden alman ırkının ellerini yıkadığı  sabun olurduk herhalde... Franklin roosevelt ise "En iyi yerli, ölü yerlidir." diyecek kadar ileri gitmiş ve bunu da gerçekleştirmiş bir katil, soykırımcıdır, tıpkı hitler gibi....çhurchill'e gelince; o da alman faşizmine karşı savaşan ve iktidara yürüyen (fransa, italya, yunanistan gibi ülkelerde) direniş cephelerini cia ile işbirliği yaparak engellemiştir. Churchill de faşizm, ırkçılık gibi ideolojilere hizmet eden gizli bir faşisttir....
Hiçbirini seçmezdim.  ankette  Atatürk neden yok anlayamadım. Çünkü bu yüzyılın en büyük insanı ATATÜRK'TÜR....

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 28 Haz 2007 18:46:18
Sokrat Ölüme mahkum edildiğinde, eşi:
- Haksız yere öldürülüyorsun, diye ağlamaya
başlayınca, Sokrat:
- Ne yani, demiş. Birde haklı yere mi
öldürülseydim!

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 28 Haz 2007 18:46:39
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve
felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta
zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla
karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir...
Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: "Ben bir serserinin önünden kenara
çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir:
- Ben çekilirim!!

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 28 Haz 2007 18:47:20
Meşhur bir filozofa:
- Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden
bu kadar fakirsiniz, diye sorulduğunda:
- Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan, demiş.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 28 Haz 2007 18:56:25
Cherokee kabilesinin yaşlı lar ından biri torunlarına eğitim veriyordu.
Onlara dedi ki:

" İçimde bir sava ş var. Korkunç bir savaş. İki kurt aras ı nda.''

Bu kurtlardan birisi;

Korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, üzüntüyü, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibri, kendine acımayı, suçluluğu, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, yapmacık gururu, üstünlük taslamayı ve egoyu temsil diyor.

Diğeri ise;

Zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardım severliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor.

Aynı savaş sizin içinizde de sürüyor ve diğer tüm insanların içinde."

Çocuklar anlatılanları anlamak için bir dakika düşündüler ve içlerinden biri,

"Hangi kurt kazanacak?" diye sordu.

Yaşlı Cherokee kısaca cevapladı "BESLEDİĞİNİZ"

 

ALINTIDIR

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 28 Haz 2007 19:01:00
GÖÇ EDEN TURNALARIN HAVADA SÜZÜLÜRKEN ‘V’ ŞEKLİNDE UÇTUKLARINI GÖRMÜŞSÜNÜZDÜR.BİLİM ADAMLARI TURNALARIN NEDEN BU ŞEKİLDE UÇTUKLARINI ARAŞTIRMIŞLAR VE..:

‘V’ ŞEKLİNDE UÇULDUĞUNDA,UÇAN HER TURNA,KANAT ÇIRPTIĞINDA ARKASINDAKİ TURNA İÇİN,ONU KALDIRAN BİR HAVA AKIMI YARATIYORMUŞ.BÖYLECE ‘V’ ŞEKLİNDE UÇAN TURNA GRUBU BİRBİRLERİNİN KANAT ÇIRPIŞLARI SONUCU ORTAYA ÇIKAN HAVA AKIMINI KULLANARAK UÇUŞ MENZİLLERİNİ % 70 ORANINDA UZATIYORLARMIŞ.YANİ TEK BAŞINA GİDEBİLECEKLERİ YOLU GRUP HALİNDE NEREDEYSE İKİYE KATLIYORLARMIŞ.
KISSADAN HİSSE:ORTAK HEDEFLERİ OLAN VE BU HEDEFLERE ULAŞMAK İÇİN BİR ARAYA GELEN İNSANLAR HEDEFLERİNE DAHA KOLAY VE ÇABUK ERİŞİRLER.

——————————————————————————–

BİR TURNA ‘V’ GRUBUNDAN ÇIKTIĞI ANDA UÇMAKTA GÜÇLÜK ÇEKİYOR.ÇÜNKÜ DİĞER TURNALARIN YARATMIŞ OLDUĞU HAVA AKIMININ DIŞINDA KALMIŞ OLUYOR.SONUÇTA YOLUNA DEVAM EDEBİLMEK İÇİN EN KISA ZAMANDA GRUBU TEKRAR YAKALAYIP DİĞERLERİNE KATILMASI KAÇINILMAZ OLUYOR.

——————————————————————————–

‘V’ GRUBUNUN BAŞINDA GİDEN TURNA HİÇBİR HAVA AKIMINDAN YARARLANAMIYOR BU YÜZDEN DİĞERLERİNE ORANLA DAHA FAZLA YORULUYOR.ANCAK YORULDUĞUNDA EN ARKAYA GEÇİYOR VE HEMEN ARKASINDAKİ TURNA EN ÖNE GEÇİYOR.BU DEĞİŞİM SÜREKLİ YAPILIYOR BÖYLECE HER TURNA GRUBUN HER NOKTASINDA YER ALMIŞ OLUYOR.
KISSADAN HİSSE:ORTAK HEDEFLERE ULAŞABİLMEK İÇİN HER ALANDA GÖREVDEN KAÇILMAMALI VE YERİ ZAMANI GELDİĞİNDE GÖREV BİR BAŞKASINA DEVREDİLMELİDİR.
——————————————————————————–

UÇUŞ HIZI YAVAŞLADIĞINDA GERİDEKİ TURNALAR,DAHA HIZLI GİTMELERİ İÇİN ÖNDEKİLERE BAĞIRARAK UYARIYORLAR.
KISSADAN HİSSE:İLERLEMEK VE YOL ALMAK İÇİN BAZEN BAŞKALARININ UYARILARINA GEREKSİNİM DUYARIZ.BUNDAN ALINMAMALIYIZ TAM AKSİNE BÖYLE UYARILARI SEVİNÇ VE TAKDİRLE KARŞILAMALIYIZ.
——————————————————————————–

GRUPTAKİ TURNALARDAN BİRİ HASTALANIR VEYA BİR AVCI TARAFINDAN VURULURDA UÇAMAYACAK HALE GELİRSE;DÜŞEN TURNAYA YARDIM ETMEK ÜZERE GRUPTAN İKİ TURNA AYRILIYOR VE YARDIMA İHTİYACI OLAN TURNAYI KORUMAK ÜZERE YANINA GİDİYOR.YARALI TURNA TEKRAR UÇABİLENE VEYA EĞER ÖLÜRSE,ÖLENE KADAR ONU TERK ETMİYORLAR.GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRDİKTEN SONRA BAŞKA BİR TURNA GRUBU BULUYORLAR VE ONLARA KATILIYORLAR .HİÇ BİR TURNA GRUBU KENDİLERİNEBU ŞEKİLDE KATILMAK İSTEYEN TURNALARI REDDETMİYOR.
KISSADAN HİSSE:ADAM OLMAK SADECE İNSANLARA ÖZGÜ DEĞİL
                     (alıntı)

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 28 Haz 2007 19:03:36
Efsane Wimbledon un ilk zenci Şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS den ölüm döşeğindeydi.

Hayranlarından biri sordu.
"Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?"
Arthur Ashe cevap verdi:
"Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50 si Wimbledon a
kadar gelir, 4 ü yarı finale, 2 si finale kalır.

Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı ya
"Neden ben?" diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Tanrı ya nasıl
"Niye ben?" derim..?

Mutluluk insanı tatlı yapar.
Başarı ışıltılı..
Zorluklar güçlü..
Hüzün insanı insan yapar, yenilgi mütevazı..
Tanrı ya asla "Neden ben" diye sormayın.
Ne olacaksa olur...

            alıntıdır

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 28 Haz 2007 19:16:50


Mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın

 

Hindistan da çok ünlü bir ressam varmış...

Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek
kadar beğenirmiş...

Ve onu "Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga
Çeleri olarak tanısa da; kısaca Ranga Guru derlermiş...

Onun yetiştirdiği bir ressam olan Ramici ise artik
eğitimini tamamlamış ve
son resmini yaparak Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan
resmini değerlendirmesini istemiş...

Ranga Guru ise;

- Sen artık ressam sayılırsın Racaci.. Artık senin
resmini halk değerlendirecek.

diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına
götürmesini ve en görünen yerine koymasını istemiş.

Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan
beğenmedikleri yerlere çarpı
koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş.
Racici denileni yapmış
Ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde                                                   görmüş ki, tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor...                        Çok üzülmüş tabii.                                                                                         Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo                                                             kırmızıdan bir duvar sanki..

Alıp resmi götürmüş Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün
olduğunu belirtmiş.

Ranga Guru üzülmemesini ve yeniden resme devam
etmesini önermiş.

Racici yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru'ya
götürmüş.

Tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını
istemiş Ranga Guru...

Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli
renklerde yağlı boya, birkaç
fırça ile birlikte...

Ve yanına insanlardan beğenmedikleri yerleri
düzeltmesini rica eden bir yazı
ile birlikte bırakmasını istemiş.

Racici denileni yapmış...

Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine
hiç dokunulmamış,
fırçalar da, boyalar da kullanılmamış..

Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru'ya gitmiş ve
resme dokunulmadığını
anlatmış..

Ranga Guru ise;

Sevgili Racici, sen birinci konumda insanlara fırsat
verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile
karşılaşılabileceğini gördün...

Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin
resmini karaladı..

Oysa ikinci konumda onlardan
hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin...

Yapıcı olmak eğitim gerektirir... Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye
kalkmadı, cesaret edemedi...

Sevgili Racici Mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın...

Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi
olmayan insanlardan alamazsın...

Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur...

Sakin emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle
tartışma... demiş...

                            alıntıdır

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 28 Haz 2007 19:21:08
Gözlerini açabildiğin her sabaha
Umut ekle ve söyle binlerce şükür
Güzellik serp yaşadığın her âna
Ağlamak için verilmedi bu ömür... 

 

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 28 Haz 2007 19:27:59
       
  - Kalp ve dil...
Ya iyilik, güzellik fidanlığı; ya kötülük, bozgunculuk bataklığı.
İnsan nasıl işletirse dil madenini, öyle süsler, donatır ömür ağacını.
Ve nasıl besleyip donatırsa öyle ürünlerle donatır kalp toprağını.
Dil ve kalp, ya kötülükler yuvası, kumkuması, ya iyilikler-güzellikler ovası.
Hani, Lokman Hekim, bir çırağıyla ava çıkmıştı, uzun yoldan evine döneceği sırada bir kabile reisi bu meşhur hekimi misafir etmek istedi.

Lokman Hekim, nasıl beden dilinden anlıyorsa öyle de gönül ve ruh dilinden anlıyordu. Kırmadı kabile reisini. O gece misafir kaldılar. En semiz koyunlardan biri kesildi. Yemek için harekete geçildi. O sırada Lokman Hekim, çırağını imtihan etmek istedi:

- Getir bakayım bana koyunun en temiz iki organını.

Çırak gitti koyunun kalbini ve dilini getirdi.

Lokman: “Aferin!” dedi, tam isabet. Bir canlının en temiz iki organı kalbi ve dilidir.”

Yediler, içtiler, şükrettiler. Sabah olduğunda da her misafirin yaptığı gibi, yola revan oldular.

Ne var ki yol kısa değil, Lokman aslında ava çıkmış gibi görünüyor; ama bu av sıradan bir yiyecek bulma avı değil. Hekimlik yolunda yeni bitkiler, ilaçlar bulma yolculuğu…

Akşama yakın bir saatte bir başka kabile reisi de Lokman Hekim’e misafir olması için ısrar etti.

İmkân varsa, davete icabet etmeli. Lokman Hekim de öyle yaptı. Yine akşam ve daha semiz bir koyun kesildi. Bu seferki imtihan daha zorluydu.

Lokman, çırağına: “Haydi şimdi de koyunun en pis iki organını getir bana.” dedi.

Çırak gitti, bir süre sonra yine kalp ve dille dönüp geldi.

Uzattı kalp ve dili Lokman Hekim’e. İşte efendim, dedi, bir canlının en pis iki organı.

Lokman: “Aferin dedi, sen sadece görünen, duyulan bilgilerle değil; aynı zamanda marifetle de donatmışsın kendini. Gerçekten de kalp ve dil, bir canlının hem en temiz, hem de en pis organlarıdır.”

Dil ve kalp dedikodu, fitne kaynağı haline gelmişse hem sahibini yer bitirir, hem de çevresinde tahribatlara yol açar. Kısacası, şer için işlese, kötülükler, tahribatlar kaynağı olur. Ama aynı organlar hayır için işlese, güzellikler, iyilikler merkezi olur.


***


Dilini bir binek bil.
Seni gül bahçelerine de götürebilir.
Balçık deryalarına da sürükleyebilir.
Kalbini kirli, paslı ya da parlak bir ayna bil.
Bütün güzelliklere karşı kör de kalabilir
Güneşle parlayan, güneşi yansıtan bir talihe sahip de olabilir. 
 

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 29 Haz 2007 00:20:20
Cocugunuzdan Mektup Var!.
Sevgili anneciğim, babacığım;
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim:
Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.
Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde, her zaman koruyup kollamayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim. Bırakın kendi işimi kendim göreyim. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?
Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra. Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutamayınca sizlere güvenim azalıyor.
Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.
Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.
Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. "Ben senin yaşında iken..." diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana yanılma payı bırakın. Beni, korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.
Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin; hiç değilse çabamı övün. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın; umutsuzluğa kapılırım.
Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın; bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların önünde güç durumlara düşürebilirim.
Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.
Biliyorum, ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.
Benden "Örnek çocuk" olmamı istemezseniz, ben de sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler,
Çocuğunuz.


Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 29 Haz 2007 00:32:36
İnek

Bir adamcağız kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi birsey yapmiş olmak için bunu Hacı Bektaş Veli 'nin dergahına kurban olarak bagışlamak ister. O zamanlar dergahlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu.

Durumu Hacı Bektaş Veli'ye anlatir ve Hacı Bektaş Veli helal değildir diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun uzerine adam Mevlevi dergahına gider ve ayni durumu Mevlana'ya anlatır Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder.

Adam aynı şeyi Hacı Bektaş Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana'ya bunun sebebini sorar.


Mevlana şöyle der:
Biz bir karga isek Hacı Bektaş veli bir şahindir.
Öyle her leşe konmaz. Onun için senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.


Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş dergah'na gider ve Hacı Bektaş Veli'ye, Mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli'ye sorar. Hacı Bektaş da söyle der:
Bizim gönlümüz su birikintisi ise Mevlana'nin gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.


Çevrimdışı kera

  • Uzman Üye
  • *****
  • 296
  • 1.363
  • 296
  • 1.363
# 29 Haz 2007 02:16:09
Güzel paylaşımlarınız için teşekkürler benusa öğretmenim. Hepsi de çok güzel yazılar!

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 29 Haz 2007 08:10:39
Keşke benim kalemim yazabilseydi   bu yazıları kera öğretmenim. çok zevkle okuduğum ve paylaşmak istediğim yazılardı tüm öykü dostları, çin bambu ağacı müdavimleri ve umut treni yolcularıyla...  Beğendiğinize sevindim..Sağolun.              

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK