Çin Bambu Ağacı

Çevrimdışı nagihansare

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.211
  • 199
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.211
  • 199
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 05 Haz 2007 23:08:53
bir hikayede benden:
Tokadı Basmadan Önce 
 
 
Genç  adam, evinin alt katında marangozluk yapıyordu. Kapı ve pencere konusunda uzmandı. Fakat plâstik pencereler yaygınlaşınca, ahşap olanlara rağbet azaldı. Bu yüzden işler iyi gitmiyordu. Üstelik de çocukları büyümüş, biri hariç okula başlamıştı. Masrafları artınca, yanındaki kalfasına yol verdi. İşe biraz daha erken koyulur, yardımcıya ayırdığı parayı, çocukların harçlığına katardı.
   
    Adam, bir gün çalışırken, elektrik kesildi. Ve uzun süre beklediği halde gelmedi. Aksi gibi, o akşamüzeri teslim etmesi gereken birkaç pencere vardı. Boş kalmayı sevmezdi. Planyayı yağladı, talaşları süpürdü. Biraz dinlenmek için eve çıkarken, sigortaya göz attı. Eğer yanılmıyorsa, bu iş normal değildi. Biri gelip sigortayı kapatmış olmalıydı.
   
    Şalteri kaldırınca, atölye aydınlandı. Tahminleri doğru çıkmıştı ama bu işe bir anlam veremiyordu. Şaka dese, böyle bir şaka yapılmazdı. Kendisini kıskanacak bir düşmanı da yoktu.
   
    İşe koyulduğunda, yine aynı şey oldu. Ama bu sefer suçluyu görmüştü. Oğlu, evden atölyeye bağlanan merdiveni sessizce inmiş ve sigortayı kapattığı sırada, babasını karşısında bulmuştu.
   
    Adam, on yaşına gelmiş bir çocuğun böyle bir haylazlığını affedemezdi. Bütün günü, onun yüzünden mahvolmuştu. Bir kere yapmış olsa, ses çıkartmazdı. Ama tekrarlaması, hangi yönden bakılırsa bakılsın, büyük hataydı. Saçlarından yakalayıp sıkı bir tokat attı. Her şey onun iyiliği içindi. Belki vurduğu tokat, serseri olmasını engellerdi.
   
    Adam, oğlunun gözyaşlarını görmezden geldi ve eve çıktıktan sonra, eşine dert yanarak:
   
    - Bu çocuğun, okulda kimlerle düşüp kalktığını bilmemiz lazım!.. dedi. Eğer serbest bırakırsak, başımıza büyük dertler açacak!..
   
    Adam, bir süre düşündü. Sonunda da en kolay yolu buldu. Oğlunun hiç aksatmadan tuttuğu günlüğünde, arkadaşlarına ait ipucu olmalıydı. Eşi istemese de, ona kulak asmadı ve çocuğunun günlüğünü okumaya başladı.


    Oğlu, en son sayfada:
   
    "Bu gece kötü bir rüya gördüm!.." yazmıştı. "Atölyede çalışırken, babamı elektrik çarpıyordu. Allah'ım onu koru!.. Ben elimden geleni yapacağım!.."
 
 
 

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 05 Haz 2007 23:19:33
Çok güzel bir öyküydü  nagihansare öğretmenim.   bu öykü kızıma yaptığım haksızlığı hatırlattı bana. Çok duygulandım.   Onu daha çok dinlemem gerektiğini öğrendim. Teşekkür ederim.

Çevrimdışı mtdemirci

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 05 Haz 2007 23:24:58
Çok güzel yazılar hocam. Teşekkürler.

Çevrimdışı konakyanlı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 891
  • 354
  • 891
  • 354
# 05 Haz 2007 23:31:53
nagihansare hocam saygılar,
Sabrın acı, ama meyvasının tatlı olduğunu hatırlattığınız için teşekkür ederim.

Çevrimdışı nagihansare

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.211
  • 199
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.211
  • 199
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 06 Haz 2007 01:05:04
bir şey değil arkadaşlar.bende çok etkilendim yazıdan.
Biz öğretmenler en büyük sabır sahibi olan insanlar olmalıyız.
ama kaçımız sabırlı davranabiliyoruz?

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 06 Haz 2007 08:33:16
Affetmenin Dayanılmaz Hafifliği

Bir lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: 'Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?' Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. 'O zaman' der öğretmen. 'Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin' Öğrenciler bunu da yaparlar. 'Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!' Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamamışlardır. 
 
 Ama ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: 'Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.' Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine 'Peki şimdi ne olacak?' der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: 'Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde? hep yanınızda olacaklar.'

Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar: 'Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.' 'Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık. Hem sıkıldık, hem yorulduk?'
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir: 'Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi
cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.'

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 06 Haz 2007 08:38:37
Okulun ilk gününde 5 nci sinifin önünde dururken, ögretmen çocuklara
> bir yalan söyledi. Çogu ögretmen gibi, ögrencilerine bakti ve hepsini ayni
> derecede sevdigini söyledi. Ancak, bu imkansiz idi, çünkü ön sirada,
> oturdugu yerde bir yana kaykilmis, ismi Teddy Stoddard olan küçük
> bir oglan vardi.
>
> Bayan Thompson bir yil önce Teddy'yi izlemisti ve diger çocuklarla iyi
> oynamadigini, elbiselerinin kirli oldugunu ve sürekli olarak kirli
> dolastigini gözlemisti. Ilave olarak, Teddy tatsiz olabiliyordu. Bu
> öyle bir noktaya geldi ki, bayan Thompson onun kagitlarini büyük
> kirmizi bir kalemle isaretlemekten, kalin çarpilar (X) yapmaktan ve
> kagidinin üstüne büyük "F" (en düsük derece) koymaktan zevk alir
> oldu.
>
> Bayan Thompson'un okulunda, her çocugun geçmis kayitlarini incelemesi
> gerekiyordu ve Teddy'nin kayitlarini en sona birakti. Ancak, onun
> hayatini gözden geçirdiginde, bir sürpriz ile karsilasti.
>
> Teddy'nin birinci sinif ögretmeni söyle yazmisti, "Teddy gülmeye hazir
> parlak bir çocuk. Ödevlerini derli toplu ve temiz yapiyor ve çok
> terbiyeli.
> Onun etrafta olmasi çok eglenceli.
>
> Ikinci sinif ögretmeni söyle yazmisti, "Teddy mükemmel bir örgenci,
> sinif arkadaslari tarafindan çok seviliyor, ama annesinin ölümcül bir
> hastaligi oldugu için sikinti içinde ve evdeki yasami mücadele içinde
geçiyor."
>
> Üçüncü sinif ögretmeni söyle yazmisti, "Teddy'nin annesinin ölümü
> onun için çok zor oldu. Teddy elinden gelenin en iyisini yapmaya
çalisiyor, ama
> babasi ona ilgi göstermiyor ve eger bazi adimlar atilmazsa evdeki
> yasami yakinda onu etkileyecek."
>
> Teddy'nin dördüncü sinif ögretmeni söyle yazmisti, "Teddy içine
> kapanik ve okulda derslere çok fazla ilgi göstermiyor. Çok fazla
> arkadasi
yok ve bazen sinifta uyuyor."
>
> Simdiye kadar, Bayan Thompson problemi kavradi ve kendinden utandi.
> Ögrencileri ona güzel kurdelelerle ve parlak kagitlarla sarilmis Noel
> hediyeleri getirdiginde bile çok kötü hissetti, Teddy'nin ki hariç.
> Teddy'nin hediyesi bir marketten aldigi kalin, kahverengi ambalaj
> kagidi ile beceriksizce sarilmisti, Bayan Thompson onu diger
> hediyelerin ortasinda açmaktan aci duydu. Bayan Thompson paketten
> taslarindan bazilari düsmüs yapma elmas tasli bir bilezik ve çeyregi
> dolu olan bir parfüm
sisesi
> çikarinca çocuklardan bazilari gülmeye basladi.Ama o bilezigin ne
> kadar güzel oldugunu haykirdiginda çocuklarin gülmesini engelledi,
bilezigi
> takti ve parfümü bileklerine sürdü. Teddy Stoddard o gün okuldan sonra
> ögretmenine sunu söylemek için kaldi, "Bayan Thompson, bugün ayni
> annem gibi kokuyordunuz". Çocuklar gittikten sonra, bayan Thompson en
> az
bir saat agladi.
>
> O günden sonra, okuma, yazma ve aritmetik ögretmeyi birakti. Bunun
> yerine, çocuklari egitmeye basladi. Bayan Thompson Teddy'e özel dikkat
> gösterdi.
> Onunla çalisirken, zihni canlanmaya basliyor görünüyordu. Onu daha
> fazla tesvik ettikçe, daha hizli karsilik veriyordu. Yilin sonuna
> kadar, Teddy siniftaki en zeki çocuklardan biri oldu ve tüm çocuklari
> ayni
derecede sevdigi yalanina ragmen, Teddy onun gözdelerinden biri idi.
>
> Bir sene sonra, Bayan Thompson kapisinin altinda Teddy'den bir not
> buldu, ona hala tüm yasaminda sahip oldugu en iyi ögretmen oldugunu
> söylüyordu.
>
> Alti yil sonra Teddy'den bir not daha aldi. Liseyi bitirdigini,
> sinifinda üçüncü oldugunu ve onun hala hayatindaki en iyi ögretmen
oldugunu
> yazmisti.
>
> Bundan dört yil sonra, bazi zamanlar zor geçmesine ragmen okulda
> kaldigini, sebatla çalismaya devam ettigini ve yakinda kolejden en
> yüksek
derece ile mezun olacagini yazan baska bir mektup aldi. Yine Bayan
Thompson'un tüm yasamindaki en iyi ve ne favori ögretmen oldugunu yazmisti.
>
> Sonra dört yil daha geçti ve baska bir mektup geldi. Bu kez fakülte
> diplomasini aldiktan sonra, biraz daha ilerlemeye karar verdigini>
> açikliyordu. Mektup onun hala karsilastigi en iyi ve en favori
> ögretmen oldugunu açikliyordu. Ama simdi ismi biraz daha uzundu.Mektup
söyle imzalanmisti, Theodore F. Stoddard, MD. (tip doktoru).
>
> Öykü burada bitmiyor. Görüyorsunuz, ortaya çikan baska bir mektup var.
> Teddy bir kizla tanistigini ve onunla evlenecegini söylüyordu.
> Babasinin birkaç hafta önce vefat ettigini açikliyordu ve evlenme
töreninde
> Bayan Thompson'un damadin annesine ayrilan yere oturup oturamayacagini
> soruyordu.
>
> Süphesiz Bayan Thompson bunu kabul etti. Ve tahmin edin ne oldu ?
> Taslari düsmüs olan o bilezigi takti. Dahasi, Teddy'nin annesinin
süründügü
> parfümden sürdü.
>
> Birbirlerini kucakladilar ve Dr. Stoddard, Bayan Thompson'un
> kulagina söyle fisildadi, "Bana inandiginiz için tesekkür ederim Bayan
> Thompson.
Bana önemli oldugumu hissettirdiginiz ve bir fark meydana getirebilecegimi
> gösterdiginiz için çok tesekkür ederim"
>
> Bayan Thompson, gözlerinde yaslarla fisildadi, söyle dedi, "Teddy,
> yanlis seylere sahiptin. Bir fark meydana getirebilecegimi bana
> ögreten
sensin.
> Seninle tanisincaya dek, nasil ögretecegimi bilmiyordum".
>
> (Bilmeyenler için, Teddy Stoddard, Des Moines'teki Stoddard Kanser
> Binasi olan Iowa Methodist'te doktordur.)
>
>
> Bugün birinin yüregini isitin .. Bunu iletin. Bugün birinin
> hayatinda bir fark olusturmaya çalisin, sadece "onu yapin"



Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 06 Haz 2007 10:52:31
Bu öyküyü okuyunca bir nım geldi aklıma. Yazmadan geçemedim.
    Merzifon'un bir köyünde çalışıyordum. Henüz 3-4 yıllık öğretmendim. Bana 4. sınıfları  verdiler. Okul müdürümüz bir bayandı. Aslında 5 öğretmendik ve beşimiz de bayandık. hepsi bana sınıfımdaki KADİR den sözetti. AMAN HA SAKIN BULAŞMA O ÇOCUĞA dediler. 4.sınıfta okuyan küçücük bir öğrenci nasıl böyle korkutmuştu hepsinin gözlerini. Şaşırmıştım ama bir şey demedim onlara. Sınıfa girip  Kadir'i tanıdığımda ne demek istediklerini anlamıştım. Herşeyden önce fiziksel olarak diğerlerinden çok farklıydı.İri yapılıydı ve daha büyük  gösteriyordu. Çok öfkeli bir yüz ifadesi vardı. Her an birisini öldürebilirmiş gibi bakıyordu etrafına. İşin açıkçası ben de ürkmüştüm.  Başıma bela olmasın diye hiç bir şey beklemedim ondan. NİYE ÖDEVİNİ YAPMADIN, NİYE ÇALIŞMADIN, NEDEN ARKADAŞLARINI ÜZÜYORSUN, DERSİ İZLESENE...Hiç bir şey konuşmadık aylarca. Geldi, gitti, misafir gibi oturdu sınıfta. yanında bıçak getiriyor söylentileri vardı arayamadım bile ceplerini.
Açıkçası çocuktan ve hakkında anlatılanlardan ürkmüştüm.
 Derken.... Ben müziği çok seviyorum. Hele de halk türkülerimizi. Çalıştığım köy bir kürt köyüydü ve hepsinin sesi harikaydı. Bir gün herşeyi bırakıp çocuklarla şarkı, türkü söyleyip eğlenmeye karar verdik. O zamana kadar öğrencilerim bile Kadir hakkında ağızlarını açmazken birisi "Öğretmenim  Kadir'in sesi çok güzel" dedi ve ben İlk defa Kadir'le konuştum. "Sen de bir türkü söyler misin Kadir?" dedim. İtiraz etmedi Kadir. Elini alnına götürdü, gözlerini kapattı, başladı en iyi yaptığı şeyi yapmaya...MAVİ YELEK, MOR DÜĞMELER..................... .
Offffffff anlatamam sizlere. Muhteşemdi. Tüylerim diken dikendi. Gözlerimden aşağı süzülen yaşları hissedemiyordum bile.  Anlatılması gerçekten de mümkün olmayan duygularla doluydu içim o an.
Türkü bittiğinde ayağa kalkmış deli gibi alkışlıyordum Kadir'i. Sınıf da benim çoşkuma ve duygularıma eşlik ediyordu alkışlarıyla.
Aylarca sesini bile duymaya ürktüğüm Kadir bana neler yaşatıyordu böyle?...
O gün bittip eve döndüğümde hala Kadir'in sesi kulaklarımdaydı. Ertesi gün okula gelip de (haşhaşlı ekmek meşhurdur oralarda.) masamın üstünde bir tepsi haşhaşlı ekmeği görünce ve onu kadir'in getirdiğini öğrenince anladım ki benim alkış seslerim de Kadir'in kulağından silinmemişti.
MAVİ YELEK Kadir'in de benim de   hayata bakışımızda, insanları tanımamızda çok şeyler katmıştı bize.
O günden sonra en iyi öğrencim Kadir oldu. Hatta okulun örnek öğrenisi oldu.
Ben de bilinçsizce sadece müziğe olan tutkum yüzünden  topluma iyi bir birey kazandırmıştım.
İşin gerçeği Kadir de  ARTIK ÖĞRENCİLERİNE NASIL DAVRANMASI GEREKTİĞİNİ BİLEN BİR ÖĞRETMEN....
             Gözlerim doldu inanın yazarken. O anı yeniden yaşadım. İşte böyle zamanlarda İYİ Kİ ÖĞRETMEN OLMUŞUM diyorum. Hangi meslekte böyle şeyler yaşanır ki????... 

Çevrimdışı ayşegülaslanlı

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.591
  • 2.111
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.591
  • 2.111
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 06 Haz 2007 11:23:48
ne güzel öykülermiş Benusa hocam anınızdan da çok etkilendim tebrik ederim.

Çevrimdışı öğretmenim

  • Uzman Üye
  • *****
  • 198
  • 159
  • 198
  • 159
# 06 Haz 2007 13:14:29
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
piliç, bir yolda karşıdan karşıya geçer.

SORU:  Piliç karşıdan karşıya niçin geçer?
 
 
YANITLAR
 

RENE DESCARTES:    Yolun öbür tarafına geçmek için.
EFLATUN:    İyiliği için. Gerçek, öteki taraftadır.
ARISTOTELES:    Karşıdan karşıya geçmek pilicin doğasıdır.
KARL MARX:    Tarihsel olarak kaçınılmazdı.
HIPOKRATES:    Pankreasının aşırı salgısı yüzünden.
MARTIN LUTHER KING JR.:    Tüm piliçlerin nedenini açıklamak zorunda kalmadan özgürce karşıdan karşıya geçtikleri bir dünya düşlüyorum.
 
RICHARD M. NIXON:    Piliç karşıdan karşıya geçmedi, tekrar ediyorum, piliç asla yolun karşısına geçmedi.
 BUDA:    Bu soruyu sormak, sizin kendi piliç doğanızı inkâr etmektir.
GALILEI:    Oysa piliç karşıdan karşıya geçiyor...
CHARLES DE GAULLE:    Piliç belki yolun karşısına geçti, ama otoyolun karşısına henüz geçmedi.
EINSTEIN:    Pilicin yolun karşısına geçmesi ya da yolun pilicin ayakları altında yer değiştirmesi, tümüyle sizin gösterdiğiniz referansa bağlıdır.
BILL CLINTON:    Anayasa üzerine yemin ederim ki bu piliçle aramda hiç bir şey geçmemiştir.
GEORGE W. BUSH:    Pilicin bu yolda BM kararlarına rağmen cezalandırılmadan karşıdan karşıya geçmesi, demokrasiye, özgürlüğe ve adalete kafa tutmaktır. Bu durum, o yolu bizim çoktan bombalamış olmamız gerektiğini göstermektedir.
SÜLEYMAN DEMİREL:    Piliç geçmişse geçmiş, geçmemişse geçmemiştir.
TANSU ÇİLLER:    Bu memleket için karşıdan karşıya geçen piliç de bizimdir, üstünden geçen traktör de bizimdir.
R. TAYYİP ERDOĞAN:    Ben tavuklu sandviç de satmıştım.
ABDULLAH GÜL:    Hayır, bana böyle bir bilgi verilmedi. Ama karşıdan karşıya geçtiyse hükümet gereğini yapar.
A.Necdet SEZER:    Karşıya geçtiği nokta kamusal alansa, başörtülü geçemez
    
Türkiye erkeği:    Piliç sarışın mı? Esmer mi?
                               


 benusa öğretmenim.ÇOk güzel bir yazıymış.
Burdan ne ders çıkarıyoruz:Olaylara bakışımız bizim prensiplerimiz doğrultusundadır.Ön yargılı olmak ve illa benim dediğim doğrudur demek çok yanlışmış...:)

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 06 Haz 2007 19:16:02


1922 Nobel ödülünü Danimarkalı atom bilgini Niels Bohr atomun parçalanıp parçalanmayacağı konusunda araştırma yaparken masada uyuya kalır.  Rüyada kainatta bir takım ışık kürelerinin birbirleriyle el ele tutuşarak ahenki bir şekilde raksa başladığını görür.  Bohr bundan yola çıkarak atom çekirdeğinin zer elerin birbirleriyle nasıl birleştiğini anlar ve çekirdeğin parçalanabileceğine kanaat getirir.  Bu yönde çalışarak atom konusunun en güçlü kuramlarından birinin ortaya atar.  Bu kuram daha sonra ilk atom bombasının yapılmasına da ilham kaynağı olur.  Rüya yorumları ansiklopedisi Geçit kitapevi, İstanbul 2002

Kanadalı Elias Hower dikiş makinesi üzerinde çalışmaktadır.  Buluş hemen hemen tamamlanmıştır.  Ancak bir turlu iğnenin seklini bulamamaktadır.  Yaptığı pek çok deneme sonunda basarisiz olmuş ve ümidini yitirmeye başlamıştır.  Bu sorunu çözmek için caba harcayan Hower çaresiz kalmıştır.  Bir gün rüyasında kendini Kızılderilililer kovalamaktadır.  Koşarken ayaklarına iğneler batıyor ancak iğneler sivri uçlarından değil baş taraflarından batmaktadır  Çekip çıkarmak istiyor ancak başaramıyor.  Aklına bir fikir geliyor rüyasında ve iğnelere sivri uçlarına delik açıyor deliklerden sicim geçiriyor ve sicimleri çekerek iğneleri çekip çıkarıyor.  Elias uyandığında aradığı cevabı bulduğunu anlıyor ve dikiş makin asının iğnesini bu şekilde yapıyor.

Agust Kekule bazı karbon moleküllerinin nasıl olup ta bir araya geldigni anlamaya çalışmakta ancak tüm çabalarına rağmen bu moleküllerin nasıl oluştuklarını ortaya çıkaramamaktadır.  Bir gün rüyasında bir yılan aniden halka olup kuyruğunu yutuyor.  Uyanan Kekule karbon atomlarının ortak bir daire oluşturup hidrojen atomları da bunları dıarıdan kuşatırsa değerlik bağları en uygun şekilde birbirlerine bağlanan kimyanın en önemli alanlarından olan “Halka Bileşenler”i buluyor.

Rüyaların Gizli Dili, Berrin Türk oğlu, sınır ötesi yayınları, İstanbul, 2001

Çevrimdışı merve55

  • Uzman Üye
  • *****
  • 261
  • 31
  • 261
  • 31
# 07 Haz 2007 15:26:36
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
PENCEREDEN GÖRÜLENLER
Bir hastanede ölümü bekleyen hastaların koğuşu, koğuşta bir oda, odada iki yatak, iki hasta. Birisi pencerenin önünde, öteki duvar dibinde. Yaşamlarının şu son döneminde pencere kenarındaki, sabahtan akşama pencereden bakıp, tüm gördüklerini duvar dibinde hiçbirşey görmeyen arkadaşına aktarır.
"Bugün deniz dünden daha durgun. Rüzgar hafif olmalı. Beyaz yelkenliler belli belirsiz ilerliyor... Park mı ? Park henüz tenha. Salıncakların ikisi dolu, ikisi boş" ya da "Geçen haftaki sevgililer yine geldiler. Eleleler, bir sıraya oturdular. Hep erkek anlatıyor kız dinliyor. Şimdi erkek kızın saçlarını okşuyor... Ne kadar da güzeller."
"Erguvanlar bugün çıldırmış, öyle bir çiçek açtı ki; etraf mordan geçilmiyor. Erikler desen gelinden farksız..."
"Eyvah miniklerden biri düştü. Annesi yetişti bağrına basıyor çocuğu.
Neyse çocuk sustu.
Gülüyor şimdi"...
"Öğrenciler mi ? Onlar yine kitaplarına dalmışlar... dur bakayım haa... simitçi geldi. İki simit alıp beşe paylaştırıp yiyorlar. Şimdi de çocuklara katıldılar uçurtma uçurtmaya... Uçurtma yükseliyor yükseliyor"...
"Hayır yelkenliler henüz görünmedi, ama martıların keyfi yerinde. Baloncu da erkenci. Mavi, mor, yeşil, kırmızı, turuncu kocaman balonları var..."
Hergün böyle sürüp giderken, her gördüğünü anlatırken ansızın, müthiş bir kriz geçirir pencere yanındaki..! Duvar dibindeki düğmeye bassa, doktor çağırabilir. Ve belki de yanındaki arkadaşını kurtarabilir. Ama... ama... arkadaşı ölürse, pencerenin yanı boşalacaktır. Ve duvar dibindeki düğmeye basmaz, doktor cağırmaz. Arkadaşı ölür. Ertesi sabah duvar dibindekinin yatağını pencerenin yanına taşırlar. Beklediği an gelmiştir. Yattığı yerden pencereden dışarı bakar. Pencerenin dibinde kapkara duvardan başka hiçbirşey yoktur.

 

çok güzelmiş benusa hocam.paylaşımınız için teşekkürler.

Çevrimdışı öğretmenim

  • Uzman Üye
  • *****
  • 198
  • 159
  • 198
  • 159
# 07 Haz 2007 16:08:49
İlginç Ölüm;

Dünyada, kayıtlara geçmiş en ilginç gerçekleşen ölüm; çok ilginç
üstelik yakın tarihten.

1996 yılı. Bizde olduğu gibi Yunanistan da yaz döneminde orman
yangınlarıyla boğuşuyordu. Yunanistan itfaiye ekibi büyük bir yangını
söndürmüş ama oldukça geniş bir alanı da kurtaramamışlardı.

Yangın sonrasi uzmanlar,yanan alanda araştırma yaparken, gördükleri
karşısında küçük dillerini
yutarlar.

Görünen, denizden bir kaç kilometre uzakta ve yüksekte olmasına
karşın yanmış bir balıkadamdır. Snorkeli ve zıpkını da elindedir üstelik.

Sen, balık avlamak için denize dal ... Sonra bir yangın söndürme
helikopteri gelip seni çeksin ve yangının üzerine
bıraksın...............
  Hayattaki herşeyde bir hayır vardır.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 07 Haz 2007 18:39:20
ben de teşekkür ederim merve55 öğretmenim. Sevdiğim ve ilginç bulduğum yazıların okunuyor ve beğeniliyor olması çok güzel bir duygu.
Öğretmenim, size de çok teşekkür ederim.İlk defa okudum bu yazıyı. Gerçekten çok ilginç bir ölüm. Ben de size katılıyorum. herşeyde bir hayır vardır muhakkak.  tekrar teşekkürl ederim.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 07 Haz 2007 18:41:24


Güzel bir hikaye
Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından yakınıyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Ona nasıl yaklaşması gerektiğinden emin değilmiş. Bu durumu konuşmak için aile doktorunu aramış: doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş.
"Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla"
O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş ;
Hayatım bu akşam yemekte ne var?
Cevap yok
Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış;
Hayatım bu akşam yemekte ne var?
Hala cevap yok
Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış;
Hayatım bu akşam yemekte ne var?
Gene cevap alamamış
Bu sefer karısına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş;
"Hayatım bu akşam yemekte ne var? "
"Hayatım beşinci kez söylüyorum, Tavuk"
Hikayenin ana fikri:
Belki de genelde düşündüğümüz gibi problem daima karşımızdaki kişilerde olmayabilir.
Problemlerin sebebini biraz da kendimizde aramalıyız.

Aynı dili konuşanlar değil,
Aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
Mevlana



 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK