Bu öyküyü okuyunca bir nım geldi aklıma. Yazmadan geçemedim.
Merzifon'un bir köyünde çalışıyordum. Henüz 3-4 yıllık öğretmendim. Bana 4. sınıfları verdiler. Okul müdürümüz bir bayandı. Aslında 5 öğretmendik ve beşimiz de bayandık. hepsi bana sınıfımdaki KADİR den sözetti. AMAN HA SAKIN BULAŞMA O ÇOCUĞA dediler. 4.sınıfta okuyan küçücük bir öğrenci nasıl böyle korkutmuştu hepsinin gözlerini. Şaşırmıştım ama bir şey demedim onlara. Sınıfa girip Kadir'i tanıdığımda ne demek istediklerini anlamıştım. Herşeyden önce fiziksel olarak diğerlerinden çok farklıydı.İri yapılıydı ve daha büyük gösteriyordu. Çok öfkeli bir yüz ifadesi vardı. Her an birisini öldürebilirmiş gibi bakıyordu etrafına. İşin açıkçası ben de ürkmüştüm. Başıma bela olmasın diye hiç bir şey beklemedim ondan. NİYE ÖDEVİNİ YAPMADIN, NİYE ÇALIŞMADIN, NEDEN ARKADAŞLARINI ÜZÜYORSUN, DERSİ İZLESENE...Hiç bir şey konuşmadık aylarca. Geldi, gitti, misafir gibi oturdu sınıfta. yanında bıçak getiriyor söylentileri vardı arayamadım bile ceplerini.
Açıkçası çocuktan ve hakkında anlatılanlardan ürkmüştüm.
Derken.... Ben müziği çok seviyorum. Hele de halk türkülerimizi. Çalıştığım köy bir kürt köyüydü ve hepsinin sesi harikaydı. Bir gün herşeyi bırakıp çocuklarla şarkı, türkü söyleyip eğlenmeye karar verdik. O zamana kadar öğrencilerim bile Kadir hakkında ağızlarını açmazken birisi "Öğretmenim Kadir'in sesi çok güzel" dedi ve ben İlk defa Kadir'le konuştum. "Sen de bir türkü söyler misin Kadir?" dedim. İtiraz etmedi Kadir. Elini alnına götürdü, gözlerini kapattı, başladı en iyi yaptığı şeyi yapmaya...MAVİ YELEK, MOR DÜĞMELER.....................
.
Offffffff anlatamam sizlere. Muhteşemdi. Tüylerim diken dikendi. Gözlerimden aşağı süzülen yaşları hissedemiyordum bile. Anlatılması gerçekten de mümkün olmayan duygularla doluydu içim o an.
Türkü bittiğinde ayağa kalkmış deli gibi alkışlıyordum Kadir'i. Sınıf da benim çoşkuma ve duygularıma eşlik ediyordu alkışlarıyla.
Aylarca sesini bile duymaya ürktüğüm Kadir bana neler yaşatıyordu böyle?...
O gün bittip eve döndüğümde hala Kadir'in sesi kulaklarımdaydı. Ertesi gün okula gelip de (haşhaşlı ekmek meşhurdur oralarda.) masamın üstünde bir tepsi haşhaşlı ekmeği görünce ve onu kadir'in getirdiğini öğrenince anladım ki benim alkış seslerim de Kadir'in kulağından silinmemişti.
MAVİ YELEK Kadir'in de benim de hayata bakışımızda, insanları tanımamızda çok şeyler katmıştı bize.
O günden sonra en iyi öğrencim Kadir oldu. Hatta okulun örnek öğrenisi oldu.
Ben de bilinçsizce sadece müziğe olan tutkum yüzünden topluma iyi bir birey kazandırmıştım.
İşin gerçeği Kadir de ARTIK ÖĞRENCİLERİNE NASIL DAVRANMASI GEREKTİĞİNİ BİLEN BİR ÖĞRETMEN....
Gözlerim doldu inanın yazarken. O anı yeniden yaşadım. İşte böyle zamanlarda İYİ Kİ ÖĞRETMEN OLMUŞUM diyorum. Hangi meslekte böyle şeyler yaşanır ki?
...