Çin Bambu Ağacı

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 19 Haz 2007 06:11:26
Şeytan uyuyakaldı bir gün. Rüzgar sert esti. Üç tüy düştü şeytandan dünyaya. Biri paraya yapıştı, diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa.  O günden sonra şeytan hiçbir iş yapamadı....

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 19 Haz 2007 06:15:21
Kartal yavrusunu eğitiyordu bir ıssızda. "Anne" dedi yavru kartal, "Zirvede olduğumu nasıl anlayabilirim??" Anne kartal cevap verdi: "Bir gün yalnız kalırsan bil ki zirvedesin evlat; çünkü zirveler daima ıssızdır."

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 19 Haz 2007 06:21:49
Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karşılaşırlar. Aşk kendinden emin bir biçimde sorar:
-Ben senden daha samimi ve daha cana yakınım. Sen niye varsın ki bu dünyada ???  arkadaşlık yanıt verir:
-Sen gittikten sonra bıraktığın gözyaşlarını silmek için....

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 20 Haz 2007 09:16:18
İki zen keşişi bir nehri aşmak üzerelermiş. Aynı nehrin karşı kıyısına geçmek isteyen korkak, güzel bir kadınla karşılaşmışlar. Keşişlerden biri onu omzuna alıp karşı kıyıya geçirmiş. İkinci keşiş ise, arkadaşının tutumuna sinirlenmiş. Ama tek laf etmemiş. Ama yine de "Kadını nasıl sırtına alır da taşır ?"diye içi içini yiyormuş. Bir süre sonra ikinci keşiş "Olayı hocamıza aktarmak zorundayım. Çünkü kanımca sen artık lanetlisin." demiş. Kadını taşıyan keşiş ise çok şaşırmış. "Bizlere yasaklanan bir eylemde mi bulundum?" diye sormuş. "Unuttun mu güzel bir kadını uzunca bir süre sırtında taşıdın. Gözlerimle gördüm. "Doğru." demiş diğeri. "Onu taşıdım. Ama nehrin kıyısında bıraktım.  Anlaşılan sen onu hala taşıyor gibisin. Öyle değil mi????"

DİĞERLERİNDE ALGILADIĞIN, KENDİNDE TAŞIDIĞINDIR..YARGILARIN,  GENELDE KENDİ İÇİNDE BASTIRDIĞIN YA DA BAŞKALARINA YANSITTIĞIN GERÇEKLERDİR....

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.530
  • 7.534
  • 14.530
# 20 Haz 2007 15:28:58
Yine birbirinden güzel paylaşımlar; çok teşekkür ederim Benusa Öğretmenim  :)



Bir gün, bir bilge, kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kusa rastlar yol kenarında.

Hayli merak eder bu iki farklı yaratığın nasıl olup da kendi aileleriyle, ait oldukları yerlerde yasamak istemediklerini, nasıl olup da bir 'yabancı'yı kendi kardeşlerine yeğlediklerini.

 Biri karga, biri leylek...

O kadar farklıdır ki kuşlar ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine, türdeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine.

Öyle ya, karga dediğin kargalarla uçmalıdır, leylek dediğinse leyleklerle. Yaklaşır ve merakla inceler kuşları.

Ta ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar.

O zaman anlar ki, birlikte kaçar, birlikte uçar, birlikte yasarlar beklenenlerin yanında tutunamayanlar.

O zaman anlar ki, sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakın kılan.

Topal kuşlar birbirlerinin 'arıza'larını bilir ve sömürmek ya da örtmek yerine kabullenirler öylesine.

En sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır.

Ayni şekilde zengin, ayni şekilde mesut olanların ortak paydaları sabun köpüğü gibidir uçar, söner.

Ortak acı, ortak hüzün, ortak pürüzdür esas yakınlaştıran, yaklaştıran...

(Mesnevi'den)


Çevrimdışı samur

  • Üye
  • *
  • 24
  • 9
  • 24
  • 9
# 20 Haz 2007 15:37:18
Önemli olan gönül yakınlığıdır.Leylek ile karga gönül yakınlığını kurmuşlar,birbirlerinin farklı olduklarını bildikleri halde.
Mesneviden olmasıda ayrı bir güzellik.
Ellerinize sağlık sudee hocam.Diğer yazılanlar ne kadar güzeldi ise,en az onlar kadar güzeldi son yazdığınız.
Artık sizden,benusa hocamdan,eğitimci35 hocamdan,ve diğer hocalarımızdan bekler oldum.
Kolaylıklar dilerim.

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.530
  • 7.534
  • 14.530
# 20 Haz 2007 15:54:32
Duygularımıza ortak olduğunuz için ben teşekkür ederim Samur Öğretmenim  :)



ÖRÜMCEK AĞI

Dünya hayatında hep kötülük işleyen bir adamı ölünce cehennem kapısında bir melek karşıladı.

Melek adama şöyle seslendi: "Hayatta iken tek bir gün bile birisine iyilik yaptıysan buraya girmeyeceksin. "

Günahkar adam uzun süre düşündükten sonra,bir keresinde ormanda gördüğü örümceği hatırladı.

Balta girmemiş ormanda yürürken önüne
bir örümcek ağı çıkmıştı. Adam ağı bozmamak
ve örümceği ezmemek için o gün yolunu değiştirmişti.

Heyecan içinde o günü meleğe anlattı.

Melek adama gülümsedi ve ardından elini şaklattı.

Gökten bir örümcek ağı inmişti.
Adam bu ağa tutunarak cennete girebilecekti.

Adam neşe içinde ağa tırmanırken cehennemden bazıları da bu ağa tutunarak cennete gitmeye çalıştılar.

Ama adam ağın o kadar çok insanı taşımayacağından korkarak onları itmeye başladı.

Tam o sırada ağ gerçekten koptu ve diğerleri ile birlikte adam da cehenneme düştü.

"Yazık" dedi melek.

"Bencilliğin, hayatında işlediğin tek iyiyi de kötülüğe döndürdü.

O insanlara şefkat gösterebilseydin eğer,
ağın herkesi taşıyabileceğini de görecektin."


''YASAMIN ÖRÜMCEK AĞINI ÖREN İNSANIN KENDİSİ DEGİLDİR.
O, BU AĞ DA SADECE BİR TELDİR VE BU AĞA YAPTIGI KATKIYI
ASLINDA KENDİ YAŞAMINA YAPMAKTADIR.....   

(alıntıdır)

Çevrimdışı aladag44

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 184
  • 86
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 184
  • 86
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 20 Haz 2007 16:54:20
SUDEE ÖĞRETMENİM;
PAYLAŞIM İÇİN  TEŞEKKÜRLER.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 21 Haz 2007 06:06:17
Ben sizlere teşekkür ediyorum  sudee öğretmenim. Öyküleriniz yine birbirinden güzel ve anlamlıydı...Böyle öyküleri okudukça herbirinden ayrı dersler çıkarır oldum kendi adıma..Böyle güzel paylaşımların devam etmesi umuduyla..Saygılar.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 21 Haz 2007 06:32:31
BU YAVRUNUN KENDİNİ ANLAYACAK BİRİNE İHTİYACI VAR....
         Bir dükkan sahibi dükkanının vitrinine üzerinde "Satılık köpek yavruları" yazan tabelayı asarken, yanında küçük bir erkek çocuğu belirdi." Köpek yavrularını kaça satıyorsunuz?" diye sordu.Adam çocuğa yavruların en az elli dolar ettiğini söyledi. Çocuk elini cebine attı, biraz bozuk para çıkardı, dükkan sahibine bakıp: " iki dolar otuz beş sentim var. Onlara bakabilir miyim?" dedi. Dükkan sahibi çocuğa gülümsedi ve bir ıslık çaldı. Lady adlı bir köpek dükkanın içindeki kulübesinden çıkıp onlara doğru koşmaya başladı. Arkasında beş tane küçük yün yumağı vardı. Yavrulardan biri, diğerlerinin gerisinde topallayarak geliyordu. Bu küçük çocuğun hemen dikkatini çekti. "Bu yavrunun nesi var?" Dükkan sahibi: "Veterinerin dediğine göre, kalçasında bir kemik eksikmiş." diye yanıt verdi. Hep böyle topallayacakmış. Küçük çocuk hemen "Onu almak istiyorum." dedi. Dükkan sahibi: "Yok canım, eğer o yavruyu gerçekten almak istiyorsan, sana bedava verebilirim." dedi.Çocuk dükkan sahibine yaklaştı ve öfkeyle: "Onu bana bedava vermenizi istemiyorum. Bu yavru da diğer yavrular kadar değerli. Fiyatı neyse size ödeyeceğim. Şimdi size iki dolar otuz beş sent vereceğim. Kalan parayı da ayda elli sent, elli sent ödeyeceğim." dedi.Dükkan sahibi ona "Yo, yo, o yavruyu ne yapacaksın? O hiçbir zaman diğer köpekler gibi koşup oynayamayacak! diye yanıtladı.Küçük çocuk buna karşılık pantolonunun paçasını yukarı kaldırdı ve iki çelik bağla desteklenmiş eğri sol bacağını gösterdi: " Ben de koşup oynayamıyorum ve bu yavrunun da kendini anlayacak birine ihtiyacı var." dedi.
                                               Dan  Clark

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 21 Haz 2007 06:43:53
Bir gün anası oğluna (Rafet Ekiz) Biliyor musun oğul, dünyada beş bin kişi yaşıyor" demiş. Rafet bu sözleri okuma-yazma bile bilmeyen anasının cehaletine vermiş ve ona Türkiye'nin nüfusunun bile beş binin üzerinde olduğunu açıklamış. Annesi oğluna  gülümseyip şu cevabı vermiş: "İlahi oğlum. Ben insanlardan sözediyorum. Sayım sonuçlarından değil. Dünyada beş bin insan yaşıyor. Dileğim ya onlardan biri olman ya da onlardan birkaçının  dostu olmayı başarmandır..."

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 21 Haz 2007 12:31:23
"Bir ressam ölmüş diyeler
 On üç gün sonra duyalar
 Soğuk su ile yuyalar
 Şöyle garip bencileyin.

1950 Samsun Terme nüfusuna kayıtlı, kalıpçı ustası Raif'ten olma, tekel işçisi Esma'dan doğma Rafet Ekiz, Yunus'un dizelerindeki gibi öldü. Yunus Emre'nin yoksul Anadolu köylüsü için söylediği dizeler böylesine bozulsa da Rafet Ekiz'i son dizedeki gibi önemsiz kılmak mümkün değil. Soğuk suyla yunmadı. Gerçi serindir diye soğuk atölye bidonlarına kıvrılmayı severdi; ancak 13 gün Cerrahpaşa morgunun soğuk taşlarında 'kimsesiz' yatmak da onun kaderi olmamalıydı 've cümle yitikler, mağlûplar, mahzunlar' gibi 'talan edilmiş bir albümün soluk fotoğrafı' olarak kalmamalıydı.

Kimliği tespit edilmesine rağmen cenazesi, 13 gün morgda kalıp 'kimsesizler mezarlığı'na gömülmek üzereyken kardeşleri ve arkadaşlarının merak etmesi üzerine, izine rastlanan Rafet Ekiz, 22 kişisel, 200'ün üzerinde karma sergisi ve önemli birçok ödülü bulunan, Dünyanın bütün müzelerinde hiç ezilmeden kendine yer bulabilecek bir sanatçıydı. Zamansız yolculara susan kavşaklarda, 13 Temmuz 2003 gecesi, bir otomobilin çapmasıyla yaşama veda eden Rafet Ekiz, sekizde yedi suçlu bulunurken, onu yaşarken de yok sayan yetkililer acaba sekizde kaç suçluydu?"

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.530
  • 7.534
  • 14.530
# 21 Haz 2007 22:50:29
Güzel ve anlamlı paylaşımlarınız için teşekkür etmekten bıkmayacağım anlaşılan Benusa Öğretmenim  :)

Bu arada, ben teşekkür ederim Aladağ44 Öğretmenim :)


Kısa ama büyük dersler çıkarılabilecek bir öykü daha :


Göğsü kınalı bir serçe varmış.

Gök gürlediği zaman tir tir titreyerek yere yatar, gök yıkılmasın diye de ayaklarını yukarıya kaldırırmış.   

Bir yandan da  “Korkumdan kırk kantar yağım eriyor”  dermiş. 

Bir gün  birisi  demiş  ki “ Sen kendin beş dirhem etmezsin, nerden  oluyor da kırk kantar yağın eriyor ?”     

Bunun üzerine serçe şöyle cevap vermiş. 

“Herkesin kendine göre dirhemi, kantarı var; siz ne anlarsınız.”


Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.530
  • 7.534
  • 14.530
# 21 Haz 2007 23:12:16

KENDİ ELLERİMLE YARATTIĞIM HAPİSHANE

İkinci Dünya Savaşı sırasında kocam, Kaliforniya' daki Mojave çölüne yakın bir askerî üste görev almıştı. Ona yakın olmak için ben de bu beldeye taşındım. Fakat bu yerden nefret ediyordum. Hayatımda bu kadar mutsuz olduğumu hiç hatırlamıyordum.

Derken,kocamın Mojave çölünde manevraya çıkmasıyla küçük bir evde tek başıma kaldım.

Sıcak tahammül edilemez bir dereceydi; nadir kaktüslerin gölgesinde, sıcaklık 52 dereceye kadar yükseliyordu. Etrafımda Meksikalılar ile Kızılderililerden başka kimse yoktu. Onlar DA İngilizce bilmiyorlardı.                   

Mütemadiyen rüzgâr esiyor; yediğim yemekler, soluduğum hava kumla doluyordu.

O kadar mutsuzdum ki, dayanamayıp annemlere bir mektup yazdım ve baba evine döneceğimi haber verdim. Bu hayata bir dakika daha tahammül edemeyeceğimi,hapishanelerdeki hayatın bile bundan bin kat iyi olduğunu söyledim.

Babam mektubuma iki satırla, evet, sadece iki satırla cevap verdi.

Öyle iki satır ki, onları ömrüm oldukça unutamayacağım. İşte hayatımı değiştiren iki satır:

İki Adam hapishane parmaklarından dışarı bakıyorlardı. Biri yerdeki çamurları, öteki gökteki yıldızları görüyordu.

O iki satırı defalarca okudum. Kendi
kendimden utanıyordum.Babamın bu kısa AMA çok net uyarısı karşısında, benim durumumda neyin iyi olduğunu keşfetmeye karar verdim:

Benim de  yıldızlara bakmaya alışmam gerekiyordu.

İlk işim, yerli Kızılderililerle ahbaplık kurmaya çalışmam oldu. Onlar da bu çabamı boşa çıkarmadılar. Bilakis, yaptıkları dokumalar ve çanak çömleklerle ilgilenmem üzerine bana turistlere satmaya yanaşmadıkları en güzel parçalarını hediye ettiler.

Sonra, kaktüslerin ve diğer çöl bitkilerinin ayrı ayrı türlerini inceledim. Bozkır hayvanlarını öğrendim, çölde güneşin batışını seyrettim
ve çöl kumlarının okyanusun dibi gibi olduğu milyonlarca yıl öncesinden arta kalmış deniz kabuklarını aradım.

Bendeki bu büyük değişiklik neden ileri gelmişti? Mojave çölünden MI? Hayır, çöl daha önce NE idiyse, gene oydu. Kızılderililer de değişmemişlerdi. Değişen,bendim. Daha doğrusu, bakışımı değiştirmiştim. Böyle yaparkende, üzücü bir tecrübeyi hayatımın en heyecanlı bir macerası haline getirmiştim. Bu heyecanın tesiriyle oturup bir de roman yazdım.

Kendim için kendi ellerimle kurduğum hapishanenin dışarısına bakmış ve en sonunda yıldızları keşfetmiştim.. .

Thelma THOMPSON



Siz dışarı baktığınızda ne görüyorsunuz : Yıldızları mı, bataklığı mı?   :)

Çevrimdışı humeyra7

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.399
  • 4.170
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.399
  • 4.170
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 21 Haz 2007 23:39:22
                                    YAŞLI ADAM VE ÇOCUKLAR


Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar.
Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmelerler, bağırıp, çağırarak. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir.
Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve, "Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 dolar vereceğim" der.
Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der, "Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı, bundan böyle size sadece 50 sent verebilirim."
Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları.
"Bakın" der, "Henüz maaşımı alamadım bu yüzden size günde ancak 25 sent verebilirim, tamam mı?"
"Olanaksız bayım" der içlerinden biri, "Günde 25 sent için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz."


alıntıdır


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK