teşekkürler hocam çok güzel ve sürükleyici bir bölümdü emeğinize sağlık.
Çok teşekkür ederim.
KİMLİK 22. BÖLÜM
"Allahım geliyo mu! Geliyo mu! Mehmet abi, Mehmet abiye ulaşmalıyım."
Erkan bir yandan koşarken bir yandan da düşünmeye çalışıyordu.
"Adam gözünü kırpmadan öldürecek beni. Evi biliyor mu acaba? Hala peşimde mi? Hedef miyim şu an? "
Erkan arada bir arkasına baka baka eve doğru son gücüyle koşmaya çalışıyordu. Eve ulaşacağı mesafeye geldiğinde iyiden iyiye nefes nefese kalmıştı. Son bir dikkatle arkasına baktı. Görünürde kimse yoktu ama bu olmadığı anlamına gelmiyordu.
Erkan başka çare bulamayınca tüm endişesine rağmen eve dönmek zorunda kalmıştı. Eli ayağı birbirine dolaşmış halde zile bastı ama kapı açılmadı. Demek ki Mehmet abi de evde değildi. Mecburen etrafı kollayıp kendi anahtarıyla içeri girdi. Adamın peşinde olup olmadığını bilmemek kalbinin ritmini arttırdıkça arttırıyordu. Nefesinin düzene girmesi epey zaman alacak gibiydi. Bir süre kapıya yaslanıp kendine gelmeye çalıştı. Evin ışıkları hala kapalıydı. O da açmadı. Olduğu yere çöküp oturdu. Belki de adam onun güvende olduğunu sandığı boş bir anını bulup içeri dalacaktı. Bu tedirginlikle uzunca bir süre kapının önünde oturup kaldı. Kafasını kapıya yaslayıp kısa süreliğine gözlerini kapattı.
O kadar yorgundu ki dinlenmeye ihtiyacı vardı. Fakat dışarıda Erkan'ın bilmediği bir hareketlilik yaşanıyordu. Bir an için sanki durumu hissetmiş gibi gözlerini açıp etrafa baktı. Dışarıda sokak lambasından sızan ışıktan başka hiçbir şey görünmüyordu. Tekrar gözlerini kapattı.
Belki de adam o teyze yüzünden Erkan'ı takip etmekte gecikmiş ve izini kaybetmişti. Böyle düşünmek onu biraz rahatlattı. Derin bir nefes aldı. Kendini hafifçe bıraktı. Zaten o bırakmasa da vücudu bu yorgunluğa daha fazla dayanacak güçte değildi. Bir süre daha etrafı dinledi. Hiçbir hareketlilik görmeyince biraz daha rahatlamıştı. Tekrar gözlerini kapatıyordu ki sanki camın önünden bir gölge görür gibi oldu. Yerinde doğruldu. Kalbi hızlı çarpma mesaisine yeniden başlamıştı. Emin olmak için bir daha dikkatlice baktı. Bu kez kimseyi göremedi. Yine de içi rahat etmedi. Belki de dediği oluyor adam onun boş anını kolluyordu. Bir anda tüm iyimser düşünceleri uzaklaşmış öldürülme fikri hepsini yerle bir etmişti. Yavaşça ayağa kalktı. Cama yaklaşmaya cesaret edemedi. Belkide adam camın önünde göğsüne silah dayamak için pusudaydı.
Erkan bu düşüncelerle savaşırken camın önündeki gölge yeniden belirdi. Bu kez hemen gözden kaybolmuyordu. Hatta cama biraz yaklaşıp içeriyi görmeye çalışıyor gibiydi. Sonra yeniden kayboldu. Yavaş hareket etse de evin etrafındaki ayak sesleri duyulabiliyordu.
Erkan içinden 'Bu kez sahiden bittim.' diye geçirdi. Adam birkaç metre uzağındaydı. Bir an kendisini savunmaya yarayacak bir şeyler aradı. Hiç olmazsa kurtulmayı denemeliydi. Gözü masanın yanında duran sandalyelere takıldı. Seri ama olabildiğince sessiz adımlarla sandalyelerden birini alıp kapının arkasında beklemeye başladı. Saçlarının arasından süzülen ter damlası çenesine kadar uzanmıştı. Üzerindeki beyaz gömlek neredeyse sırılsıklam olmuştu. Nefesini yarım yarım alıyordu. Dış kapının altından sızan ışıkta giderek koyu bir gölge belirginleşti. Gölge sağa sola doğru hareket ediyor, belirginleşip, soluklaşıyordu. Erkan elinde sandalyesiyle nefes bile almadan olacakları bekliyordu. Birkaç saniye içinde adam kapıyı zorlamaya başlamıştı bile. Erkan'ın kalbi artık atmıyor adeta efor testinden geçiyordu. Bir süre sonra da adam kilidi açıp, kapıyı hafifçe araladı. Erkan nefesinin sesi duyulmasın diye adeta soluk almadan adamın içeri girmesini bekliyordu ama o kadar hızlı nefes alıyordu ki neredeyse duyulmaması imkansızdı. Böyle bir katil için oldukça kolay bir lokma olsa da şansını denemeden teslim olmayacaktı. Elindeki sandalyeyi tüm gücüyle adamın omurilik soğanına indirmeyi planlıyordu ki, henüz harekete geçemeden adam onu fark etmiş silahını çoktan Erkan'a doğrultmuştu bile. Bir yandan da Erkan'a bağırıyordu.
"Dur, bunu sakın yapma! "
Erkan öylece kalakalmıştı.
Adam devam etti. "Hiç şansın yok doktor. Boşuna yorma beni. İndir şu sandalyeyi."
Erkan bir süre adamın dediğini yapıp yapmamakta tereddüt etti. Adamın haklı olduğunu o da biliyordu. Buradan kurtulma şansı yoktu. Profesyonel bir katille karşı karşıyaydı. Adam Erkan'ı camdan sızan ışığın karşısına almış, göz hapsinde tutuyordu. Erkan durumu kabullenmiş halde üzerine oturan sakinlikle olabildiğince yavaş sandalyeyi yere indirirken adama cevap verdi.
"Neden yapıyorsun bunu? Hem beni burada vurursan yakalana bilirsin. Bundan korkmuyor musun?"
"Merak etme. Namlunun ucunda susturucu var. Üstelik yerinde olsam beni değil, kendimi düşünürdüm."
Erkan burnundan derin bir nefes alıp yine burnundan yavaşça verdi. Adam Erkan'ın sandalyeyi indirmesinin ardından ona biraz daha yaklaşmış, silahını Erkan'ın göğsüne dayamıştı. Erkan şansını son kez denemek istedi.
"Beni öldürmek zorunda değilsin."
Adam dudak büktü. Durumundan şikayetçi görünmüyordu. Yarı gülümser halde konuşmaya başladı.
"Belki. Ama bunu yapmak beni rahatsız etmiyor. Bu defa seni elimden kaçırmak niyetinde değilim. Beni gereğinden fazla uğraştırdın doktor. Bu defa olmaz. Bu defa elimden kaçamayacaksın."
Bu kez Erkan dudak büktü.
"O kadarını anladım."
"Doktorlar zeki olur derlerdi de inanmazdım. Demek doğruymuş ama buraya kadar doktor."
Erkan yapılacak bir şey olmadığına kanaat getirmişti. Göğsünün içi daraldı. Kalbi son ve en güçlü çırpınışlarını yapıyordu. Gözlerini kapattı. Bu sefer kurşun sesini duymaya yoğunlaştı. Arkasından kısık bir ıslık sesiyle göğsünde korkunç bir acı hissetti. Nefesi kesilmişti. Ne olduğunu anlayamadan bir anda savunmasızca sırt üstü yere düştü. Gözleri kararmış, etrafı göremez olmuştu. Yere düştüğü halde bir iki el silah sesi daha duydu. Yeni bir acı hissetmiyor ama yerinden de kalkamıyordu. Göğsündeki acıya sebep olan yaraya dokunmak ister gibi eliyle kalbinin üzerine ulaşmaya çalışıyordu. Ama daha kalbine ulaşamadan etraf tamamen karardı. Her şey sessizleşti...
22. Bölüm Sonu