Yazılarınız yoğun dönemime denk geldiği için okuma şansım olmadı
Bundan sonraki serileri anında okumaya gayret edeceğim. Çünkü heyacan tavan yaptı
Samsun'a yolum düşerse Çalıkuşu 'nu notlarımın arasına aldım
Teşekkür ederim.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] öğretmenim, siz benim kusuruma bakmayın. Şaka kaldırdığınızı bildiğim için takılayım dedim ama istemeden sizi açıklama yapmak durumunda bırakmışım.
Özür dilerim.
Siz ne zaman müsait olursanız o zaman bekleriz.
KİMLİK 25. BÖLÜM
Araba, sahil boyunca bir süre ilerledi. Daha sonra iç kısımlara yönelip tramvay duraklarının birinden yukarı doğru çıkmaya başladılar. Etraf oldukça hareketli görünüyordu. Bir iki dakika içinde büyükçe bir caddenin yol ayrımından sola dönüp site içindeki ilk bloğun önünde durdular.
"Geldik mi?"
Sakallı adam nefesle karışık cevap verdi.
"Geldik evlat. Bundan sonra ya da en azından bir süreliğine burada yaşayacağız."
Erkan etrafına ve önünde durdukları sitenin katlarına doğru aşağıdan yukarı süzerek baktı.
"Epey büyükmüş."
"Öyle. Şimdilik karşılaşacağımız insanlarla sadece selamlaşıp gülümse ama konuşma."
"Hiç mi?"
"Hiç."
"Neden?"
Sakallı adam ters bir bakış fırlattı.
"Kendini nasıl tanıtmayı düşünüyorsun doktor?"
Erkan duraksadı. Hala bu kaçak hayata alışamamıştı. Sakallı adamın yüzüne baktı.
"Sahi, adımı bile bilmiyorum değil mi?"
"Neyse ben yukarı çıkınca anlatacağım. Biraz sabırlı ol."
"Abi, niye yolda anlatmadın ki?"
"Fırsat mı oldu doktor? Yol boyunca buraya geleceğimizi öğrenince deliye dönen birini ikna etmekle meşguldüm. Hem böyle şeyler her yerde konuşulmaz. Şimdi arabadan inelim. Yoksa böyle de dikkat çekeceğiz. Az sonra hepsini öğrenirsin."
Erkan sakallı adamın dediğini yapıp arabadan inerken kısık bir sesle sordu.
"Hepsini derken, başka ne var ki?"
"Anlatacağım dedim ya."
"Tamam tamam. Bir şey demedim."
Sonra yavaşça apartmanın içine girdiler. Asansör geldiğinde içinden inen genç bir çiftin selamına sakallı adamın talimatıyla Erkan da yalnızca gülümseyerek cevap vermişti. Asansöre binip dördüncü kata geldiklerinde sakallı adam yeniden konuşmaya başladı.
"16 numaralı dairede sen kalacaksın. Yanındaki 15 numarada da ben."
"Nasıl, anlamadım. Farklı dairelerde mi kalacağız yani?"
Sakallı adam etrafa göz gezdirip Erkan'ı uyardı.
"Biraz sessiz olur musun? Elbette farklı dairelerde kalacağız."
"Ama,"
Sonra söyleyeceklerinin duyulmasından endişe ederek ses tonunu alabildiğine düşürüp devam etti.
"Hani güvenlik falan diyordun."
"Al bu anahtarı, içeri girip yerleş. Ben de az sonra yanına gelip her şeyi anlatacağım. Arkadaşlar gereken tedbirleri aldı, merak etme sen. Sadece biraz sabır. "
Erkan sakallı adama, yaşadıkları her şeyin ne kadar saçma olduğunu belli etmek ister gibi başını sağa sola sallayarak cevap verdi.
"Biraz sabır. Tamam. Peki."
Az sonra her ikisi de sakallı adamın dediği gibi en azından bir süreliğine de olsa yaşayacakları evlerindeydiler.
Erkan bir süre kapı girişinde evi süzdü. Eşyalı bir daireydi. Yerdeki halılar, tavandaki avizeler, her şeyiyle oturmaya hazır bir daire görüntüsü veriyordu. Erkan biraz daha ilerleyip salona geçti. Ferah bir yerdi. Biraz daha ilerledi. Gözüne çarpan büyükçe bir balkondan başka bir kapıyla mutfağa geçiliyordu. Burası da oldukça düzenli görünüyordu. İçinden 'Polis arkadaşlar epey uğraşmış.' diye düşündü. Mutfak raflarına yönelip bir bardak su içmek istedi. Bir iki dolabın kapağını açıp bardak bulmaya çalışıyordu ki birden tam arkasında duran biri varmış hissine kapıldı. Bu çok saçmaydı. Hemen dönüp bakmak istedi.
"Sakın kıpırdama!"
"Ne!"
"Sana kıpırdama dedim! Kaldır ellerini!"
"Neler oluyor, sen de kimsin?" derken arkasına dönecek gibi oldu ama arkasında duran her kimse sesi çok garip ve kararlı geliyordu.
"Sana kıpırdama dedim! Bir daha arkana dönmeye kalkarsan yemin ediyorum indiririm seni."
Erkan iyiden iyiye telaşlanmıştı. Yavaşça ellerini kaldırdı. Sadece yarım baş hareketiyle arkasındaki kişinin elinde silah olup olmadığına bakmak istedi. Gördüğü manzara onu dehşete düşürmüştü.
Hemen arkasında elindeki tabancayı titremekten saçma sapan aşağı yukarı sallayan bir genç kız vardı.
Erkan, kızın elinde tabanca olmasından çok bu titreyen halinden korkuya kapılmıştı. Bir an ne dese bilemedi. Sonra son derece sakin bir ses tonuyla konuşmaya karar verdi.
"Sakin ol. Lütfen ateş etme. Derin nefes al."
"Kimsin sen! Burada ne arıyorsun!"
Erkan terlemeye başlamış saçından süzülen ter yüzüne inmişti. Kız eli tetikte, hareket eden her şeye ateş edecek kadar korkmuş durumdaydı. Erkan ses tonunu yükseltmeden tekrar konuşmaya başladı. Henüz bir kimliği olmadığını ona anlatması mümkün değildi.
"Lütfen elini tetikten çek. Şimdi yavaşça arkama döneceğim. Sadece sakin ol!"
Kızdan bir cevap gelmemişti. Erkan bir iki saniye ani hareket etmemek için bekledi. Sonra da dediğini yapıp elleri havada, yavaşça ve olabildiğince sakin kıza döndü.
Karşısında yirmili yaşlarda muhtemelen üniversiteyi yeni bitirmiş eli silahlı bir genç kız duruyordu.
Genç kız sorusunu tekrarladı.
"Kimsin sen ve burada ne arıyorsun?"
Kızın silahı yirmi santimlik mesafede titreyerek yer değiştiriyordu. Erkan biraz zaman kazanmak istedi.
"Lütfen sakin ol ve ateş etme. Benden korkmana gerek yok. Kimliğim ceketimin sol iç cebinde. İzin verirsen alıp, sana vereyim."
"Olmaz."
"Neden? Kim olduğumu sormuyor muydun?"
"Sana olmaz dedim!"
"Nasıl olmaz? Hem kimliğimi istiyorsun hem de cebimden almama izin vermiyorsun."
"Ben alırım. Sakın ellerini aşağı indireyim deme! Gerçekten vururum."
"Tamam, o kadarını anladım. "
Sonra kızın kimliği kolaylıkla almasını sağlamak ister gibi kollarını biraz daha yana açtı.
"Tamam, gel al."
Kız tedirgin adımlarla Erkan'a doğru yaklaşırken o da kendi kendine söylendi.
"Nedir bu insanlardaki beni vurma merakı bilmiyorum ki. Neden bu kadar popüler oldum acaba?"
"Kapa çeneni!"
"Tamam tamam sustum."
25. Bölüm Sonu