Kendi Şiirlerimizi Paylaşalım

NUH’UN GEMİSİNDEN AŞK
Geçmiş vuruldu  tam orta  yere
Bütün geceleri   aldım gemime
Döktüğüm  dilleri  duysanda bile
Tufanı  anlatan  sözdü  gözlerin.

Bütün  acılardan bir anı aldım
Yanaşan ölümden  bir zerre  tattım
Dümeni çevirip  meçhule  daldım
Tufanı getiren   seldi  gözlerin
   
Bütün  geçmiş  şimdi   sular  altında
Aklanmaz  bilirim sular altında
Söze gümüş   diyen   sükut   altında
Tufanı başlatan  sondu  gözlerin
Tufanı yaşatan sondu gözlerin..

Tef'le  Tuf'an

NUH'UN GEMİSİNDE AŞK II

Denizi  ortadan  yarmak kolay mı
Her   uzvundan parça almak kolay mı
Elin ,yüzün,gözün  hepsi bir çiftte
Tufandan  geriye   kalan  gözlerin.

Limanı ayrılık  olan geminin
Rüzgarı   sessizlik  olabilir mi ?
Peygamber şevkiye   bekleyen  benim
Tufanla   beraber   battı  gözlerin

Yok olmak geceyle   gündüzün işi
Benim ki  avare  dervişin işi
Geride  bir   evlat bırakmış  gibi
Tufanı   bekleyen  yaşlı   gözlerin..

Şimdi   yakamozlar   bir  çalkantıda
Mechul  uzak olmuş gündüz uykuda
Derdini  bilmeyen kişi  olurda
Tufana   dert katan  keder  gözlerin
Tufanı anlatan kader gözlerin


Nice ayaz,dolu  ,karlar gördükte
Yağmuru  bekleyen çöller gördükte
Yaşamak  isteyen  sonlar  gördükte
Gemiye  binmeyen kafir   gözlerin

Şimdi   ara  uzak kaç fersah  bilmem
Firavun mağruru  olmak  mı gayen
Her nefis   sonunda   mezar  taşında
Ruhuna Fatiha  oku gözlerim
Tufanla   beraber   öldü gözlerin

Tef'den kıssadan hisse

Kelebekler diyarından geldim.
Zamanın çok az.
Tüm güzelliğim ve parlaklığımla size geldim.
Mutluluğumdan, ömrümün kalan zamanlarından
Paylaşmaya geldim.
Gitmek istediğiniz yerleri getirdim .
Küçülen ufkunuzu büyütmeye geldim.
Kanatlarımın çırpınışlarını size getirdim.
Son anınıza kadar umudunuz olsun diye.
Vazgeçmeyin, pes etmeyin diye.
Ben size kelebekler diyarının
Tüm güzelliğini getirdim.
Kalan son zamanlarımı getirdim mutluluğunuz katlansın diye....

Günlerden sensizlik bugün,
Saat yalnızlığı 5 geçiyor,
Aşk köşe başında, hayallerimiz uçurumun kıyısında ,
boynu bükük bizi bekliyor,
söyle randevumuz mu var ecele,
ne bu sona yaklaşmaktaki acele,
en uzun gece ruhlarımızın en uzak düştüğü andır,
en acısı gurbete hasreti katmaktır…
gözlerim gözlerinde doğarken
sözlerin sözlerime dolanırken,
ben sende sen bende huzura dolarken ,
söyle nedendir içimdeki  bu tarifsiz sızı?
İsyan değildir de nedir  ,bozmak alnımıza yazılan yazıyı;?
İçimdeki çocuk öksüz kaldı , ben benden gidince,
Anlatamadım ona sensizliği dilimin döndüğünce,
Yalnızlığı sol yanıma , kırgınlıklarımı sağ yanıma aldım
ahlarımı semaya saldım ,
ebediyete giderken artık adım adım....

 

NEYLESİN

Kader gurbet yazmışsa eğer
Gönül neylesin, yol neylesin...
Sözümüz geçmiyor feleğe
Ağız neylesin, dil neylesin..
...
Hasret imiş alın yazımız
Kışa döndü gayri yazımız
Artık çalmaz oldu sazımız
Mızrap neylesin, tel neylesin...
...
Baharda aşıklar göz göze
Oturur yan yana diz dize
Hasret düşmüşse payımıza
Bülbül neylesin, gül neylesin...
...
Baharım soldu güze döndü
Balım şekerim, tuza döndü
Ciğerim yandı köze döndü
Ateş neylesin, kül neylesin...
...
Alnımıza hasret yazılmış
Aramıza dağlar dizilmiş
Kaderimiz böyle çizilmiş
Beşer neylesin, kul neylesin...

sığ zamanların insanıyız hepimiz,
sadece yaşamak için yaşıyoruz  , vermişiz zamanın eline ipleri, koşuyoruz ardında pervasızca o kadar hızlı koşuyoruz ki nefes nefese sağa sola bakmayı bile akıl edemiyoruz çoğumuz, bir anlık gafleti atlatıp sağa sola baksak insanın içi bulanıyor hızla akıp giden görüntülerden, belki de görüntülerin ardındaki hikayelerden kim bilir  …
hayatımızda herkes hayalet gibi ne varlığı belli ne yokluğu, hani varlığı doldurmuyor hayatımızı, yokluğunda da  ne  sığabiliyoruz hayata ne de sızabiliyoruuz başkasının hayatına , kalbimizin kapısını açarken anahtarı sevdiklerimizde unutmuşuz , istediklerinde çıkıp giderken  içeriyi anılara teslim eden ,istediğinde anıları tekrar kovup hayaldim bak gerçek oldum deyip olmadık yerde yanıbaşımızda biten yığınla insan bu kadar yüzsüz işte bizim sevdiklerimiz, arsız etmişiz ellerimizle sevgimizi
yaman çelişkidir hayat herkese karşı örülen duvarları kendi elimizle yıkarız ,hem de hayallerimizi yıkan insanlar uğruna sebebi nedir bu verilen tavizin neden bu kadar cimrileşir kelimeler onlara, hala bir muamma ,  ihanetlere aldırmaz oluruz zamanla gözyaşlarımız bile kaç kez bize ihanet etmişken onların ihaneti koymaz olur bize , kızarız bizi kandıranlara sanki onlardan sonra aynalarda her sabah kendimizi kandırmıyormuşuz gibi
herkes değişir şu hayatta ,  değişmeyen tek şey bile bile hepsinde de ayrı bir zevkle aynı hataları yapmaktır beklide, bu devirde en zoru keşkeleri hayatımıza musallat etmemektir
sınıfta kalıyoruz bu konuda belli ki yanlış insanlar doğru yanlarımızı götürüyor kala kala yine yanlışlıklarla baş başa kalıyoruz halbuki azalmak için sevmemiştik yarımızı tamamlayacaktık sözde ,bir damla sevgiyle ummana karışacaktık  gözyaşlarımızda boğulduk ya o ayrı,
karşılıksız sevdim deriz yoktur öyle şey  olsa olsa karşılıklı sevmeyi becerememişizdir aslında
öyle yada böyle ya arsız etmiş gönlümüz her geleni,  sevmeyi beceremiyoruz bir çiçeği bile seveyim derken dalından koparan bizden anlayın işte
daha derine inip aşka gelince onda çok mantık aramayacaksın ne olsa aşka her zaman rahat batar….

susmalar hayra alamet değildir küçük kıyametidir bir kadının, bir kadını ağlatıyorsanız ona değil kendinize acıyın o gözyaşlarıyla beraber sizin de gözünden düşmeniz an meselesidir çünkü,
kalemsiz kağıtsız yaşayamıyorsa yalnızdır o kadın ,kalabalığın içinde yalnızlığın en çıplak haliyle baş başadır , sessiz çığlıklarını sadece  satırlara fısıldıyorsa , onu anlayacak kimsesi kalmamıştır artık
uzaklara dalıyorsa derinden derine, boğuluyordur anılarda çekilip kurtulmayı bekliyordur bir umut , anılarındakiler tarafından ,
uyumamakta direniyorsa ,gözüne uyku haram olmuşsa kaç gecedir, gerçekte yaşayamadığı mutluluğu sadece  rüyalarda görmenin acısına dayanamamasındandır,
sigaraya tiryakiyse son zamanlarda, içine dolan dumanla boğup öldürmek istemesindedir can çekişen sevdasını
aynalar küstüyse bir kadın, yüzündeki çizgilere düşman değildir , o çiziklerde imzası bulunana hala düşman olamadığından kendine düşman olmuştur sadece..

masallardaki beyaz atlı prense hala inanıyorsa, pollayanacılık yaşam felsefesi olduysa, her yalandan sonra burnuna dokunuyorsa farkında olmadan ,bir pamuk şekerle gamzelere boğuluyorsa yüzü silin atın şu alaycı gülüşünüzü  suratınızdan sandığınız gibi hala çocuk değildir sizin kadınınız,  sadece sizinle masal gibi hayat düşlemişti ve her masal gibi mutlu sonu bekliyordu hangi masal kötü biterdi ki eğer bu masalda  başkahraman  siz olmasaydınız??

                                                 BENİM BAHTSIZ ÜLKEM
   Benim ülkem;
   Dünyadaki en aziz cennet/ti.
   Dağı dağ, ormanı zümrüt, denizi destan,
   İnsanı herkesten mertti.
   Yaylası kavala hasret nicedir.
   Halayında eski neşe yok.
   Ovaları ölüm/den sessiz.
   Her kurşun deliyor böğrümüzü.
   Her ağıtta gömülen bizim cenazemiz…
   

   Aynı yoldan geçmişiz elbet.
   Aynı toprağa damlıyor terimiz.
   Yetişir artık ekmeğe kan doğradığımız.
   Allah, Muhammet aşkına insafa gelin.
   Son olsun sükut-u hayale uğradığımız.
   Gülsün yüzü bahtsız ülkemin.

   
   Hem değil miyiz Muhammet ümmeti?
   Hep övündüğümüz “Osmanlı Torunları”
   Çekin dağımızdan ‘keleş’leri,
   Tepemizden ‘Heron’ları.
   Küpünüzü doldurduğunuz yetmedi mi?   
   Gözlerini kan bürümüş ‘savaş baronları’

   Sen, elinde keleş olan hain!
   Dün Çanakkale’de, İngiliz’e süngü sallayan dedenin
   Torunu değil misin?
   Şimdi bir serabın peşinden koşuyorsun.
   Kardeşini öldürmek rağmına,
   /Barışın yollarına/
   Mayın döşüyorsun.
   Bizi bize düşüren düşmanın,
   Ağına düşüyorsun.

   Düne kadar
   Her şeyi bölüştüğümüz,
   Ayrımsız, hesapsız gülüştüğümüz,
   O dağlara KAN yağmada şimdi.
   Yeter! Yağmasın, yağmasın.
   Bellisiz ne için döğüştüğümüz.
   Vicdanlar otursun masaya.
   Gülsün bahtsız ülkemin yüzü,
   Artık anamız ağlamasın…

Adam dediğin yüreğiyle sevmeli
Adam dediğin edebiyle gülmeli
Adam dediğin bir kere sevmeli
Ve adam dediğin kardeş, adam gibi ölmeli...

(efe_muallim)

İçim burkulur bir anda aklıma düşünce gözlerin,
Dilim lal ,yüreğim kor olur hasretin yarası bende derin,
Yırtar geçer yedi kat semayı dualarım ,
Bir tek budur sensizliğe ilacım,
Ay şahit uykusuz geçen gecelerime,
Dünüm bugünüm yarınım yalnız bir tek  sana gebe,
Muhakkak En lezzetli şeylerde bir tutam sen olmalısın,
En haz veren melodilerdeki notların arkasında sen bulunmalısın,
En güzel şiirlerin mısrası  olarak karşıma  sen çıkmalısın,
en güzel hikayemin sonunda  beyaz atlı prens sen olmalısın,
her şeyde her yerde  biraz ben biraz sen olmalısın
Mekan zaman kavramını bizlikte yitirmenin vakti geldiğinde
ne gam ne tasa  kafa tutabilir artık yüreğimize
bir sen bir ben daha, biz yaptı  mı,
söyle yarim bu aşkın sağlamasını yapmaya  gerek kaldı mı?,
sorarım  sana hükmümün geçmediği zamana,
biz kendimizden geçmişken ,bu ayrılığın miladı daha dolmadı mı?

         SEN MİSİN?
 
Sen misin fikrimi tarumar eden?
Beni meçhullere atan sen misin?
Sen misin acıda lezzet var eden?
Sabrın mizanında tartan sen misin?

Sen misin yakını hapseden uzak?
Sen misin helali zehreden yasak?
Sen misin yanımda çatlayan kısrak?
Düşümde gördüğüm fettan sen misin?

Sen misin cezbeyle içtiğim zehir?
Sen misin zehirde bulduğum iksir?
Sen misin yazdıkça büyüyen şiir?
Kâğıda sığmayan destan sen misin?

Sen misin saçımda tükenen siyah?
Sen misin canıma kasteden silah?
Sen misin elmada gizlenen günah?
İrademi çalan şeytan sen misin?

Sen misin ezelin yazdığı yazı?
Sen misin gözümde ikbal rüyası?
Sen misin yüzümde umur ziyası?
Sabah doğan, akşam batan sen misin?

Sen misin giydiğim ateşten hil’at?
Sen misin her demde ömrüme milat?
Sen misin boynumu vuran o cellât?
Katlime hükmeden sultan sen misin?

                               GAZİANTEP

Bir kıpırtı var içimde
Olur olmadık yerlerde gülüyor gülmeyen yüz
Angarya işler bile umurumda olmuyor nedense
Bir kıpırtı var içimde
Hani derler ya yaşama sevinci diye
Öyle bir şey doğuyor işte içime
Duramıyorum yerimde koşmak istiyorum
Dağ, tepe, bayır,  bahçe çılgınlar gibi koşmak istiyorum sanki
Öyle büyüyor ki gözlerimde bakışı
Öyle işledi ki içime yüzünün nakışı
Öyle hoş geliyor ki adama har gibi yakışı
Ulan işte diyorum ya bana bir şeyler oluyor
Meğer insan bazen mutlu da olabiliyormuş
Kendi kendine konuşası da tutuyormuş
Meğer bir dilber bir adamı bu hale sokuyormuş
İşin ilginç yanı, içtiğim çayda bile sanki o var
Uzaktan gördüğüm halde bile kokusu var
Yüzünün güzelliğine  ne demeli peki
Yoksa cennete düştükte huri mi var karşımda
Biri ya beni cimciklesin ya da bir tokat atsın
Bana bir şeyler oluyor
İnsanın kanı hızlı da akarmış
Sanki mübarek taştı taşacak Kızılırmak gibi
Ben en çok Isparta’nın bahçelerdeki güllerine hayrandım
Meğer güllerden de güzeli varmış
Biri ya beni durdursun ya da bu ateşi söndürsün
Olur da yar yüzünü çevirirse eğer ben ne yaparım
Bak bunu hiç düşünmemiştim
Biri bana yalnızlığı hatırlatsın
Hani sevginin beş paraya satılabileceğini hatırlatsın
Hani sevginin yaldızlı bir otel
Ve bir son model arabaya eş olduğunu hatırlatsın
Bana bir şeyler oluyor
Biri bana yumruk atsın
Yok yok herkeste aynı olamaz ya
Bu dünyada elbet sevginin kıymetini bilenler vardır
Ya o bilmiyorsa
Ya  o da diğerleri gibi çekip giderse
Ya önce yakıp sonra küllerimi gömerse
Biri beni durdursun ya da bu ateşi söndürsün
Yoksa kafayı yerim
Yok yok, o farklı gibi
Yüzü ay’dan farksız güneş gibi
İçimden bir ses diyor ki o meleğin ta kendisi
İşte böyle
İçimde hezeyanlar, fırtınalar ve boran, kar, tipi
Geçirdiler vallahi boynuma ipi
Artık çok geç
Ya sonu musalla taşı yada nikah masası
Hakkımızda hayırlısı…

(efe_muallim) - 2011

   Başta tMurat olmak üzere bütün site yöneticilerinden özür diliyorum. Üç farklı üyelik adı alarak sitenin genel kurallarını ihlal ettiğim ve gereksiz polemiklere yol açtığım için.
   Tahmin ediyorum ki bu dördüncü üyelik adımda daha bu mesajın mürekkebi kurumadan IP numaramla engellenecek. Yalan yok, böyle olsun istemem. En azından eskisi kadar yazmasam da siteyi takip etmek isterim. Çünkü ne bileyim işte duygulanıyor insan yok sayılınca, eziliyor….
   Çok fazla beklentim olmadı şu fani dünyadan. Allah dağına göre kar verir derler ya beklentim olmayınca bir dağ köyünde beşinci yılımı yaşıyorum.. Haliyle yoruluyor insan…
   Değerli Eğitimhane üyelerinden de özür diliyorum. Paylaşılan bir çok dosyadan faydalandım. Paylaşımda bulunanlardan Allah razı olsun ve haklarını helal etsinler.
   En çok sevdiğim forumdu burası.. Okuduğum ve yazdığım.. O yüzden buraya yazıyorum…
   Geçen hafta yaşadığım bir olaydan sonra helallik almam gerektiğini düşündüm..
   Allah yar ve yardımcınız olsun…

   Oğuz İNAN

DUYGU SALIM
Duygularım var benim
Denizlerden engin,
Duygularım en yüksek zirve.
Karda açan kardelen,
Baharda yeşeren çimen.
Kuzunun sessizliğinde,
Gecenin karanlığında.
Bir ışık bekler yüreğim,
Bir heyecan.
On altı yaşın kıpırdanışı gibi,
Yeni açmış gonca gül,
Rüzgarda titreyen bir yaprak.
Okşanmak ister duygularım,
Yeni doğmuş bir bebek.
Desteklenmek ister,
Yok mu bir koltuk değneği?
Coşmak ister azgın bir deniz.
Sevmek ister delice.
Gülmek ister kahkahalarla.
Yazmak ister sayfalarca.
Korku da ister ölüm gibi.
Dost ister aynı senin gibi.
Beni anlayan,dinleyen,
Değer veren,sevecen.
Bir sala bindi duygularım,
Yolculuklardayım.
         KADRİYE ÇELEBİ

HAYATIMIZDAKİ ÇİZGİLER

Bir çizgi vardı önümüzde
Yaşamak yada ölmek,
Yaşamayı seçtik elbette
Tekrar  bir çizgi daha:
Okumak yada okumamak
Okuduk, öğretmeniz bak.
Çizgi yine geldi önümüze,
Sevmek yada sevmemek diye.
Sevdik ve evliyiz sekiz yıldır.
Anne olmak yada olmamak,
Hayır, artık çizgi yok,
Her şey olmaktan yana
Olmamak diye bir şey yok.
            Kadriye Çelebi

Beklemek,
İnsan her zaman bir şeyler bekler.
Bazen başarı,bazen haşarı bir çocuk.
Bazen karın tokluğu,bazen yarın korkusu.
Kimi zaman sevgi,kimi zaman ilgi.
Kimi zaman dost,kimi zaman kavga edecek düşman.
Duyguları dile getirmek zordur,
Şarkı söylemek istersin sesin çirkindir,
Resim yapmak istersin yeteneğin yoktur,
Yazı yazarsın okunmayacak kadar çirkin,
Kendini güzel sanırsın bakarsın ki en korkunçsundur,
Yaşamak istersin delice ama ağır uslusundur,
Koşmak istersin bacakların yoktur,
Seslenmek istersin sesin kısık,
Bir el kaldırırsın hafiften mütevazı,
Düştüğün yerden kurtulmak için tutunmuşundur,
Beklentiler başlar yüreğinde,
Allah hayrını getire.
                            Kadriye