Kendi Şiirlerimizi Paylaşalım

Kolay mı zannettin
Delip de geçecek, paramparça edecek
Ne sandın ki
Güller mi dökeceklerdi birde üzerine
Yapma ya
Başka bir isteğin var mıydı, afferdersin
Birde konfeti serpelim
He, ne dersin
Saçmalama
Bitti artık
Çokta üzülsen, aşk dediğin gitti artık
Üzülme alt tarafı
Çokta kadeh kaldırdığın şerefine sayarsın
Hadi eyvallah…

(efe_muallim)

On beş yıl
Tam on beş yıl oldu Konya’mdan çıkalı
En son hatırladığım
Konya’mın rengi soluktu
Sepia gibi bir hava vardı
Bir de gökyüzünü kaplayan kara bulutlar
Anam elinde bir tas su ile bekliyordu
Çaktırmadan için için nasılda ağlıyordu
Babamın yüzü asıktı
Ne işin var gurbet ellerde diye sayıklıyordu
Gençtim, kanım kaynıyordu
Gitmeliydim
Zaten, sevdiğimde başkasının olmuştu
Buralarda durmanın artık anlamı yoktu
Konya desen kendi halindeydi
Bana mı teselli verecekti
Deli gönlüm esti poyraz gibi
Aklım ve kalbim bir olmuş, gitmelisin diyordu
Gittim
Gidebildiğim kadar en uzağa gittim
Yanımda bir bavul
Bir de içimde anamın gözyaşlarının ıslaklığı
Gurbet zor geliyordu
Ama yapamadı döndü dedirtmemek için katlandım
Buğday renkli Konya’m gözümde tütüyordu
Her efkarlanışım da bir çay demliyor
Ve sabaha kadar demli demli içiyordum
Kızgındım her şeye
En çok ta sevdiğime
Nasıl olur da başkasına gider diye kafayı yiyordum
Hadi hepsini geçtim de
Başkasına gitmesine de eyvallah ta
Neden ulan neden benimle iken
Başkasına vardı
Haysiyetsizlik değil mi bunun adı
Hey gidi günler hey
Şimdi düşünüyorum da
Yeniden o günlere dönsem
Ve yeniden genç bir delikanlı olsam
Mahalledeki kabadayı Rıza abiye benzemek için nasılda yarışırdık
Sivri burun, yumurta topuklu ayakkabının arkasına basıp
Elimizde deve kemiğinden yapılma bir tespih
Ve gönlümüze de bir sevda koyup
Parkemizi sırtımıza alıp
Naralar atmakta güya delikanlılığın cabasıydı
Gel gelelim Mevlana’m
Dönüp dolaşıp geldiğim yer
Mevlana’m
Yine gel, yine gel, ne olursan ol yine gel
İşte geldim Mevlana’m
Bak işte bu sefer, on beş yıl sonra ilk sana geldim
Mevlana’m…


(efe_muallim) - 2011

  Isınma -Soğuma
Termometre sıcaklık ölçer
Birimi derece selsiyustur.
Isı bir enerjidir.
Sıcaktan soğuğa akar
Ama madde değildir
Çünkü kütlesi yoktur.
Isınan ve soğuyan maddelerin
Kütleleri hiç değişmez

MİLLİ MÜCADELE(Atatürk Çiçekleri)
Birinci dünya savaşından
Yenik çıktık maalesef
30 Ekim bin dokuz yüz
On sekizde Limni’de

Mondros Ateşkes
Anlaşması yapıldı
Yurdumuzun bir çok yEri
İşgal edildi.

Ordumuzun silahları
Elinden alındı
Boğazlarda her millete
Serbest bırakılmıştı

Atam 19 Mayıs
1919’da
Bandırma Vapuru’yla
Samsun’a çıkarak
Kurtuluş Savaşı’nı
Başlatmış oldu

22 Haziran
1919’da
Amasya’da genelge
Erzurum’da bir kongre

Tüm ulusu ilgilendiiiren
Kararlar alındı
Vatan bir bütündür
Asla parçalanamaz

Manda ile himaye
Asla kabul edilmez
Sivasta bir tane daha
Kongre yapıldı

23 Nisan bin dokuz yüz
Yirmide Ankara’ da
Türkiye Büyük Millet
Meclisi açıldı

Savaşlardan sonra düşman
Yurttan kovuldu
Cumhuriyet ilan edildi
1923 ‘te

Kronoloji nedir?
Olay sıralamasıdır.
Doğdum emekledim
Dişim çıktı yürüdüm
Yedi yaşına geldim
Okulada başladım
Kronoloji işte
Böyle bir sıralama
Unutmayın çocuklar
Sınavda çıkabilir

KASLAR
Kaslarımda lifler var
Kasılıp gevşiyorlar
Kemikleri hareket
Ettirirmiş bu kaslar
Vücuda şekil verir
Kemikleri sararak
Egzersiz yapar isek
Kas ve kemik güçlenir

Solunum organları işte bunlardır.
Burun yutak gırtlak
Soluk borusu
Akciğerlerde iki tanedir.
Bu sırayı unutmayın
Oksijensiz kalmayın.
Oksijen alırız her nefeste
Karbondioksiti geri veririz.
Doğru nefes almak için
Burnumuzu kullanırız.
Burun havayı süzer ve nemlendirir.
Ciğerlere temiz hava gider.
Yutak olmasaydı yediklerimiz
Nefes borusuna kaçabilirdi.
Gırtlak gelen havayı
Soluk borusuna iletir.

Kimliğimde neler var
TC kimlik no su var
Soy adı,adı ,baba adı
Anne adı,doğum yeri var.
Doğum tarihi ile medeni durumu var.
Kan grubu dinim var.
İşte bu benim kimliğim
Vatandaş olduğumu gösterir.

Vücudumda 206 kemik var
Uzun kısa ve yassı kemikler
Kol ve bacak kemikleri uzundur
Kafatası kemikleri yassıdır
Omurga ve el ayak kemikleri
Parmaklarım,
Küçük kemiklerimdir.

bir şiir de benden.

AYAKLARIM

ayaklarım
günaha da sevaba da bir adım
ayaklarım
toprağa attığım, imzam, adım, soyadım,
ayaklarım
beni dünden yarına taşıyan
doğrusuyla yanlışıyla içimde yaşayan
ikinci bir insan
ayaklarım.

GEÇEMEMİŞ ÖYLEYSE; ÖYLESİNE
Zaman  geçedursun şimdi
Akrep; ardı  sıra  yelkovan…
Herşey geride
Herşey eskiyedursun
Günler;  ardı  sıra  aylar….
Vuslat  bir rüzgar sırtında  gelsin
Yaşamak  görüş mesafemi daraltan sis
Bugün uçurum  kaç arşın..
Bugün kaç kulaç  uzağım  ayrılığa
Kaç  adım gittim  gözlerinin kahvesinden  …..
Güneş  ;ardı sıra  rüzgar….
Unuttum herşeyi   besbelli
Öyle uzaklara  dalmışlığım  yokk nicedir.
Uyuyamadığım  olmadı   mesela.
Yanlızlığın kaç okka bilemedim
Öyle  oturup kaldı içime..
Yıllar ardı   sıra yıllar..
Öylesine yaşamak  var ya
Öylesine işte …
Herşey öylesine …
Yaşamak öyleyse; öylesine..

 Rıza ağabey geliyor bazen aklıma
 Sevdiğiyle büyük kavga etmiş o gün
 Haklıyım diyordu Rıza ağabey
 Lakin, yine de konuşmak için her zamanki yerimize çağırdım diyordu
 Varsın çağırmak küçüklük gelmek büyüklük olsun
 Gelir mi peki ağabey diye sormuştum
 Cevabı hala kulaklarımda
 Şerefine kalmış…

(efe_muallim)

SEN BAK YETER
Bakarsan gözlerimde hüzün
Bakarsan silinir o hüzün..
Bakarsın gülerim bir gün
Bakarsan güllerim biter bir gün..

SEN GEL YETER
Gelirsen şen olurum
Seversen sen olurum
Gülersen ben ölürüm
Gelirsen şen ölürüm...

Selamün aleyküm gözleri kanlı, baygın bakışlı muhtar
 Hele de bakalım, köylüler okula niye taş atar
 
Hademe çocuklara kızarmış, köylüler de ona kızgın
 E okuldan ne isterler, hepsi olmuş birer azgın
 
Saldıranlar belli, üç beş zibidi
 Bak sonra derler köyün tutmuş dibi
 
Okul köylüye düşman değil ancak dosttur
 Sen kılını kıpırdatma anca burada duradur
 
Demezler mi muhtar niye öğretmenle birlik olup sorunu çözmez
 Derler ki galiba art niyetli ya da çömez
 
Yahu muallim efendi uğraşamam şimdi okulla
 Sen köylüleri çağır, af dile, alla pulla
 
Nedir bu çektiğimiz dert, nedir bu okulu yok sayış
 Öğretmen durur mu burada kopar kafasında kayış
 
Lakin çocukların gözlerine bakınca bir yere gidemez
 Eğitimdir onu burada tutan başka sebep bilmez
 
Bir kocakarı çıkar gelir, hani bana yardım
 Be nene! Devlet dedi üç kişi bende üç fakir yazdım
 
Dersin ki okula biraz destek el insaf
 Destek de neymiş okulda olur muymuş masraf
 
Okulun tuvaleti yok, gelin yapalım el birliği ile
 Utanmadan verilen cevap ortada: Bize ne
 
Şimdi söyle bakalım muhtar, gelen muallim kalır mı
 Köylülerle uğraşmaktan derse vakit sence kalır mı
 

(efe_muallim)
Not: Tek öğretmenli, Müdür yetkili, birleştirilmiş sınıf köy öğretmenlerine ithaf olunur...