Çin Bambu Ağacı

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 31 Tem 2007 21:13:43
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
- 5. Bob nereye  kayboldu.......  
 
 
Bob'u bilmiyorum ama ben  burdayım öğretmenim.
Teşekkür ederim.
 

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 31 Tem 2007 21:17:51
Benusa  Öğretmenim  hoş  geldiniz..

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 31 Tem 2007 21:21:11
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Benusa  Öğretmenim  hoş  geldiniz..
teşekkür ederim. Yazılanları bugün gördüm. herkese teşekkür ederim. Özel mesaj gönderen arkadaşlara da..Sağolun. Yeniden aranızda olmak güzel.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 31 Tem 2007 21:33:55
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Benusa öğretmenim ağaç kurumaya başladı. Üzülmüyor musunuz?

 
ben olmasam da çin bambu kurumazdı. Bu sayfalarda çok arkadaşımın emeği var. Eminim sulamaya devam edeceklerdi.
Teşekkür ederim murat öğretmenim.

Çevrimdışı nadage

  • Uzman Üye
  • *****
  • 558
  • 835
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 558
  • 835
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 01 Ağu 2007 10:48:36
benusa öğretmenim hoş geldiniz çok sevindim yaşasın çin bambu ağacımız daha hızlı büyüyecek sizi seviyoruz

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 01 Ağu 2007 12:44:24
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
benusa öğretmenim hoş geldiniz çok sevindim yaşasın çin bambu ağacımız daha hızlı büyüyecek sizi seviyoruz
çok teşekkür ederim nadage öğretmenim. 


bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde,
yüregin susup,mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını;dağlara dönmeli yüzünü insan..

yeni patikalar yeni yollar seçmeli yüreğini ferahlatacak..
yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak..

hep isteyipte bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa gerçekleştirmeyi denemeli..
her geçen gece ölüme bir gün daha yaklaştığını ve zamanın bir nehir, kendiisinin bir sal olupta, o dursada yolculugun devam ettiğini anlamalı..

baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler, her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa, değiştirmeye çalışmalı bir seyleri..
küçücük şeylerle başlamalı belki, örneğin bir kaç durak önce inip servisten otobüsten, yürümeli eve kadar, yüregine takmalı güneş gözlüklerini gördüğünü hissedebilmeli..

sağlıgını kaybedip ölümle yüzyüze gelmeden önce değerli olmalı hayat..!
illa büyük acılar çekmemeli küçük mutlulukları farketmek için..

başkasının yerine koyabilmeli kendini..

ağlayan birine
"gül"

inleyen birine
"sus"

dememeli...

ağlayana omuz inleyene çağre olabilmeli..

şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı;
sevgiisiz soysuz kalarak..

dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden,
derin bir soluk alıp hapsetmeli kokusunu içine..

güneşin doğuşunu sevmeli..
arada bir seher yeli okşamalı saçlarını..

karda, yağmurda; sevincine, coşkusuna
fırtınada boranda; öfkesine isyanına ortak olabilmeli doğanın..

bir çocuğun ilk adımlarıyla umutdu;
bir gencin düşüncelerinde geleceği,
bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli..

çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi,
mutlu etmeden mutlu olmayı beklememeli..

ama küçük ama büyük her hayal kırıklığı, her acı;
bir fırsat yaşamdan yeni birseyler öğrenebilmek için..

çünkü hiç düşünmemişsen;
el vermezsin kimseye kalkması için..!

hiç çaresiz kalmamışsan
dermanı olamazsın dertlerin..!

ağlamayı bilmiyorsan;
neşesizdir kahkahaların..!

merhaba dememişsen
anlamsızdır elvedaların..!

ne herkezi düşünmekten kendini,
ne kendini düşünmekten herkezi unutmamalı..!

bilmeli: çok kısa olduğunu hayatın;
hep vermek yada hep almak için..!

sagdece anlatacak bir şeyleri olduğunda değil;
söyleyecek birsey bulamadığındada dinleyebilmeli..!

aklı ve kalbi ile katılabilmeli sohbetlere..

hafızası olmalı insanın;
hiç degilsa aynı hataları aynı bahanelerle tekrarlamaması için..!

soruları olmalı, yanıtlarını bulmak için bir ömür harcayacak..!

dostları olmalı ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak..!

herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi;
ama kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki;
hakkını verebilsin sevdiklerinin,
zaman bulabilsin bir teşekkür ve bir elveda için..!!

yaşam dedikleri bir sınavsa eger,
asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten..

ama

herkezi sevemeyeceğinide herşeyi bilemeyeceğinide farketmeli insan..!

tıpkı herşeye sahip olamıyacağı gibi..

zamanın ninnisinde uykuya geçirmemeli hayatı...

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 01 Ağu 2007 13:24:29
İnsanlara kendimi zorla sevdirmemeyi öğrendim
Yapabileceğin tek şey sevilebilecek biri olmak.Gerisi onlara kalmış...İnsanları ne kadar düşünürsen düşün,onların seni okadar düşünmediklerini öğrendim
Güven elde edebilmek için yıllar gerektiğini,ama ama yok etmek için saniyelerin bile yettiğini öğrendim
Önemli olanın hayatındaki eşyalar değil.hayattaki kişilerin olduğunu öğrendim
İnsanın ancak 15 dakika çekici olabildiğini.ondan sonra alışıldığını öğrendim
Kendimi karşılaştırmak için başkalarının en iyi yaptıklarını değil.kendimin en iyi yaptıklarını kıstas almam gerektiğini öğrendim
İnsanlar için olayların değil,onların daha önemli olduklarını öğrendim
Her ne kadar ince keresen kes,kestiğinin her zaman iki yüzü olacağını öğrendim
Sevdiğin kişilere sevgi dolu sözler söylemen gerektiğini,belki bu son görüşün olabileceğini öğrendim
Her ne kadar çok düşünsende Yinede gidebileceğini öğrendim
Sinirlendiğimde gerçekten buna değse bile asla acımasız olmamam gerektiğini öğrendim
Gerçek dostluğun ve gerçek aşkın aramızda uzak mesafeler olsa bile büyüdüğünü öğrendim
Birisinin seni istediğin gibi sevmemesi, onun seni tüm benliğiyle sevmediği anlamına gelmediğini öğrendim
Bir arkadaşının ne kadar iyi olursa olsun seni üzeceğini ve senin yine de onu affetmen gerektiğini öğrendim
Bazen başkaları tarafından affedilmenin yetmediğini öğrendim Kendinide affetmeyi öğrenmelisin
Kalbin ne kadar kırılmış olursa olsun Dünyanın senin acılarından dolayı durmayacağını öğrendim
Seni doğru dürüst tanımayan kişilerin,hayatını birkaç saat içinde değiştirebileceklerini öğrendim
Verebileceğin bir şey kalmadığında bile bir arkadaşın ağladığında Ona yardım edebilecek gücü bulabileceğini öğrendim
yazmanın konuşmak kadar duygusal gayret gerektirdiğini öğrendim
En fazla önemsediğin kişilerin benden hep uzaklaştırıldıklarını öğrendim
İnsanları üzmeden ve duyarlı olarak kendi fikirlerini söylemenin çok zor olduğunu öğrendim
Sevmeyi, Ve sevilmeyi öğrendim....
           ÖĞRENDİM..................... ............

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 01 Ağu 2007 13:40:21
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
benim en güzel bestem arkadaşlar. kızım.

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 01 Ağu 2007 13:42:53
ÖĞRENDİMKİ

Öğrendim ki; kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız, kendinizi sevilecek
insan
yapabilirsiniz. Gerisini karşı tarafa bırakın...

Öğrendim ki; güveni geliştirmek yıllar alıyor, yıkmak bir dakika...

Öğrendim ki; hayatında nelere sahip olduğun değil, kiminle olduğun
önemli...

Öğrendim ki; sevimlilik yaparak 15 dakika kazanabilirsiniz, ama sonrası
için
bir şeyler bilmek gerek...

Öğrendim ki; insanların başına neler geldiği değil, o durumda nasıl
davrandığı önemli...

Öğrendim ki; affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor...

Öğrendim ki; sen tepkilerini kontrol edemezsen, tepkilerin hayatını
kontrol
eder...

Öğrendim ki; bazen başkalarını affetmek yetmiyor, insanın kendisini de
affedebilmesi gerekiyor...

Öğrendim ki; "bittim" dediğin andan itibaren, pilinin bitmesine daha
çok
var...

Öğrendim ki; düştüğün anda seni tekmeleyeceklerini düşündüklerinden,
bazıları kaldırmak için elini uzatabilir...

Öğrendim ki; iki insan aynı şeye bakıp farklı şeyler görebilirler...

Öğrendim ki; para ucuz başarıdır...

Öğrendim ki; her şartta kendine dürüst kalanlar daha uzun
yürüyebiliyorlar...

Öğrendim ki; hiç tanımadığın insanlar iki saat içinde senin hayatını
değiştirebilirler...

Öğrendim ki; karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında,
çizginin nereden geçtiğini bilmek çok zor...

Öğrendim ki; tecrübenin yaş günü pastasının üzerindeki mum sayısıyla
ilgisi
yok, ne tür deneyimler yaşadığınızda var...

Öğrendim ki; bütün sevdiklerimle iyi ayrılmam gerek, hangisi son
görüşme
olacak belli değil...

Öğrendim ki; "seviyorum"ları harcı alem tüketmemek gerek... Gerekli
olduğunda ruhun yorgun olabilir...

Öğrendim ki; birisine gereğinden fazla değer verirsen, ya onu
kaybedersin ya
da kendini...

Çevrimdışı dehliz

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 7.715
  • 29.501
  • Müdür Yardımcısı
  • 7.715
  • 29.501
  • Müdür Yardımcısı
# 01 Ağu 2007 16:37:38
Çoktandır siteye giremiyorum ne olup bittiğini de bilmiyorum ama Benusa hocamın siteye vermiş olduğu emeği takdir ediyorum.İyi ki buradasınız Benusa hocam Saygılarımla..

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 01 Ağu 2007 19:09:15
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
İyi ki buradasınız Benusa hocam Saygılarımla..
sağolun dehliz öğretmenim.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 01 Ağu 2007 19:11:13
İngiltere'de yargıçların maaşı yoktur. Onun yerine ihtiyaçları oldukça kullandıkları kredisi sınırsız çek defterleri vardır.
İngiliz devleti hakimlerine o kadar güveniyor yani.
Bir gün hakimin biri bir bankaya gidip 1.000.000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş. Tabi ortalık birbirine girmiş.
Banka yöneticileri en üst makamdan onay almadan bu kadar parayı veremeyeceklerini söyleyip hemen İç İşleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Başbakanlığa falan telefon etmişler.
Ancak aradıkları yerden gelen cevap aynıymış: ÖDEYİN!
Gel gelelim bankada o kadar nakit yokmuş. Hakimden ertesi gün gelmesi rica edilmiş.
Ertesi gün para bir bavul içinde hazırmış. Aradan birkaç gün geçmiş.
Hakim çıkagelmiş. Parayı bankaya geri vermek istiyormuş. Banka yönetimi şaşırıp kalmış.
Hemen Adalet Bakanlığını aramışlar.
Derhal bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve hakime hareketinin sebebini sormuşlar.
Hakim:
"Kraliçenin hükümeti bize gerçekten bu kadar güveniyor mu? Onu sınadım" cevabını vermiş.
Raporlar bakanlığa iletilmiş. ve aynı gün hakim azledilmiş. Adalet Bakanlığı hakime gönderdiği yazıda gerekçeyi şöyle açıklamış:
"Kraliçenin hükümetinin saygın bir hakimi, devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devlet ona asla güvenmez."

Güven çok ince bir çizgidir. Onu kalınlaştırarak kırılmasını engelleyen tek şey iki taraflı olmasıdır.
 
 

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 01 Ağu 2007 19:21:12
New York`tan Los Angeles`e giden ucakta cingoz bir avukat ile
sarışın  aptal  görünüşlü bir hanım  yanyana oturuyorlar. Avukat hem
hanımla    yakınlasmak hem de hoşça  vakit gecirmek icin bir oyun teklif
ediyor. Kabul  görünce oyunu anlatıyor : -Size bir soru soracağım ,
cevab   bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz, sonra siz
soracaksiniz bilemezsem ben size 50 dolar verecegim.
Ve ilk soruyu soruyor:
-Ay ile dunya arasindaki uzaklik ne kadardir?
Kadın  tek söz   söylemeden  çantasından  5 dolar  çıkarıp adama uzatmış .
Soru sorma  sırası sarışına  gelmis:
-Tepeye 3 ayakla tırmanıp 4 ayakla asağı inen  şey nedir?
Adam dakikalarca  düşünmüş... Yanıtı bulamamış ...
Cuzdanından  50 dolar  çıkarıp  kadına uzatmış . Kadın parayı  kibarca alıp cantasına  koyarken avukat merakla sormus:
-Cevap ne?
Kadın  tek kelime etmeden cantasını   açmış ve 5 dolar çıkarıp adama uzatmis.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 01 Ağu 2007 19:27:22
Bu olay 14 ekim 1998 de kıtalar arası bir uçuş esnasında gerçekleşmiş.

"Bir kadın, uçakta zenci bir adamın yanında oturuyordu. Durumdan rahatsızlığını belli edercesine, hostesten başka bir yer bulmasını istedi, zira öylesine antipatik birinin yanında oturamazdı. Hostes, tüm uçağın dolu olduğunu fakat birinci sınıfta yer olup olmadıına bakacağını söyledi.

Diğer yolcular şaşkınlık ve tiksintiyle olayı izliyorlardı, bu kadının sadece terbiyesizliğine değil, bir de birinci sınıfta yolculuğu devam edeceğine şahit oluyorlardı. Zavallı adamcağız çok kötü bir durumda olmasına rağmen cevap vermemeyi tercih etti. Bu yüksek tansiyondaki durumda kadın, birinci sınıfta ve o adamdan uzak uçabileceğinden tatmin olmuş, hostesin dönmesini bekliyordu.

Birkaç dakika sonra geri gelen hostes, kadına:

"Çok özür dilerim geciktim.Birinci sınıfta bir yer buldum… Bu yeri bulmak biraz zamanımı aldı, sonra yer değişikliği için pilottan izin almam gerekiyordu. 'Hiç kimse sorun yaratan bir diğerinin yanında oturmak mecburiyetinde tutulamaz' dedi ve bu izni verdi."

Diğer yolcular kulaklarına inanamıyorlardı, bu esnada kadın da bir zafer kazanmış gibi yerinden kalkmaya hazırlandı. Aynı anda hostes, oturmakta olan zenciye dönerek:

"Beyefendi, sizi uçağın birinci sınıfındaki yeni yerinize götürmem için beni takip eder misiniz lütfen? Seyahat firmamız adına kaptan pilotumuz sizden böyle nahoş bir olay yaratan kimsenin yanında oturmak mecburiyetinde bırakıldığınız için çok özür diliyor."

Tüm yolcular hep birlikte, bu olayı iyi bir biçimde sonuçlandıran uçak personelini alkışlayarak tebrik ettiler.

O yıl, kaptan pilot ve hostes uçaktaki davranışlarından dolayı ödüllendirildiler. Aşağıdaki mesaj, tüm ofislere personelin görebileceği bir biçimde iletildi:



"İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler. İnsanlar onlara ne yaptığınızı da unutabilirler. Ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar.

 
 
 

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 01 Ağu 2007 19:36:32
Bir zamanlar Çin Prensi ülkenin usta iki ressamını yanına çağırmış, onlardan birer deniz resmi yapmasını istemiş. Bu resimlerden en beğendiğini sevgili prensesine yaş gününde armağan edecekmiş. Yaşlı ressam tuvale yatay bir çizgi çekmiş, çizginin aşağısını deniz mavisiyle boyamış. Üstünde bir yelkenli, bir de rüzgarda uçan martı.. Resim çabucak bitmiş. Denize o kadar çok benziyormuş ki Prens öteki ressamı beklemeden hemen onu kabul etmiş, ressama vadettiği ödülleri vermiş.

Öteki ressamsa hiçbir şeye aldırmıyormuş. Tuvalın önünde gece gündüz çalışmasını sürdürmüş.. Tek tek dalgaları, denizdeki bütün balıkları, mercanları, denizaltı hayvanlarını, yosunları, bitkileri.. deniz kızlarını, minareleri .. su altı akıntılarını.. her şeyi ama herşeyi tüm ayrıntısıyla.. bütün renkleri , bütün pulları.. tek tek yapraklarıyla.. çiziyor boyuyormuş. İçindeki ışığı, korkuları, sevinçleri, melekleri, şeytanları görünür kılıyormuş.

Yıllarca sürmüş deniz resmi. Ama bitmemiş. Kendisine ne yapıyorsun bu nasıl resimdir ki bitiremedin diyenlere, “ Bu resme bakanlar denize benzetsin diye yapmıyorum. Denizi görenler, bunu hatırlayıp onu resim sansın “

Elini, yeteneğini, hünerini bütün duygularıyla resme aktaran bu ressam tüm hayatını da adamıştır. Onun yaşamı buydu işte.. Bütün ayrıntıları özümsemek ve onu dışarı yansıtmak. Onun denizi gerçektir.. Aşk da böyledir, sevda da böyledir.. müzik de.. şiir de.. sanat da böyledir.. el sanatları da. Yaptığımız işin kendisi olmak.. Yaptığımız iş, yaşadığımız eylem olursa yani biz olursak; hayatın kurucusuyuzdur artık.
__________________

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK