* ARKASI YARIN * -30. Bölüm- -İnkar etme hoca! Asiye diyorum, dün gece diyorum, evde yokmuşsun diyorum.
Tüm bunlar yaşanırken muhtar haberi yeni almış, koşar adımlarla okula gelmeye çalışıyordu. Levent gerçekten zor durumdaydı.
...................
-Bak kardeşim, bunları neden söylüyorsun bilmiyorum ama sözünü ettiğin gibi birini tanımıyorum.
-Bana yalancı mı diyorsun?
-Yok, tabiki hayır kardeşim de ortada büyük bir yanlış anlaşılma var.
-Ben senin kardeşin falan değilim!
Levent ortamı daha fazla germemek için olabildiğince sabırlı davranmaya çalışıyordu. Yinede işler çığırından çıkmak üzereydi.
-Tamam, kardeşim de demiyorum
İsminizi bilmiyorum ama sizin sözünü ettiğiniz kişiyi tanımadığımı gayet iyi biliyorum.
-Madem tanımıyorsun, ne diye çocuğunu sahipleniyorsun!
-Nee!... Ne çocuğu!
-Her gün yanında getirip götürüyorsun ya, işte o çocuk. Şimdi tanıdık geldi mi!
-Bi dakika, sizin sözünü ettiğiniz Asiye Hanım, benim öğrencim Mehmetin annesi mi!... Yok artık!
Delirdiniz mi siz!
Böyle bir şeyi nasıl düşünürsünüz? Ben sadece o çocuğu korumaya çalışıyordum...
-Evinde ne işin vardı o zaman!
-Bak kardeşim, çileden çıkarma insanı! Ben kimsenin evinde falan değildim. Çocuğu kapıdan aldım, kapıya bıraktım.
-Tabi tabi, Allah bilir dün gece de Asiye'nin evinde değilmişsindir.
-Tabii ki değildim. Bu ne iğrenç bir suçlama.
-Nerdeydin o zaman? Hadi söyle
Levent birden duraksadı. Ne diyeceğini bilmiyordu. Belki bir saniye içinde aklından binlerce düşünce geçmişti ama hala verilecek bir cevabı yoktu.
-Şey ben, ben dün gece,
.............................
.......
-Hoca uzatma, nerde olduğun belli işte.
Bu sözlerin ardından da Leventin yakasına yapıştığı gibi onu ileri geri sarsmaya başladı. Köylüler olaya müdahale etmeye çalışıyordu ama Hasanın kardeşinin dinlemeye niyeti yoktu:
-Kamil dur!
-Kamil napıyosun! Sadece konuşacaktık ya oğlum!
.......................
-Dur çocuğum, iyice anlayıp dinlemeden!
.......................
-Kamil bırak hocayı!
.......................
Levent de hiç tepki yoktu. Sadece dikkatle Kamilin yüzüne bakıyordu:
-Bana ne yaparsan yap umrumda bile değil ama söylediklerinin doğru olmadığını ikimiz de biliyoruz, dedi.
Bu sözden sonra Kamil ellerini biraz gevşetir gibi oldu ama sonra yeniden sıktı. Leventi yakasından kendine doğru çekip, sessizce:
-Bize bulaşmayacaktın hoca, dedi.
Köylülerin yaşça ileri olanları Kamili zorla çekip, Leventten ayırmaya çalışıyordu. En son Mustafa emminin çabası da boşuna gibiydi:
-Evladım dur!... Bırak öldüreceksin hocayı!
-Mustafa emmi karışma! Köyün namusuna leke sürdü o!
Levent daha fazla dayanamadı. Kamili ileri doğru itip konuşmaya başladı:
-Eeeh, yeter be! Tamam gel hadi! Bakalım neymişsin, ne yapabiliyormuşsun!... Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın! Ama söylediklerinin doğru olmadığını biliyorsun!.. Ve bunu herkese itiraf edene kadar, nefes alman için bile izin yok sana!
Kamil, Leventin sözlerine şaşırmıştı. Böyle bir çıkış beklemiyordu. Şimdi iki genç karşı karşıyaydı. Levent, ani bir hareketle kolundaki sargıyı hızla boynundan çıkarıp kenara attı:
-Gel hadi, paylaşalım kozumuzu! Hadi gel bekliyorum!
Kamil Levent'in bu meydan okuyan haline çok sinirlenmişti.
-Şahadet getir Hoca yaktım seni!... Göstericem gününü!... Acımicam sana!
-Acırsan hatırım kalır!
30. Bölüm Sonu...