Hikaye Türündeki Yazılarımız.

Çevrimdışı denizgülten09

  • B Grubu
  • 692
  • 888
  • 692
  • 888
# 09 Şub 2012 10:41:35
       


     Eline kalemi aldı. Boş kağıda bir süre baktı. Her zaman zordur ilk kelimeyi bulmak. Bulsa, bir bulsa gerisi dökülüp gelecekti ama kafasında dönüp duran onca şeyi anlatacak kelimeyi bir türlü bulamıyordu. "Karanlık" dedi sonra birden karşısında duran bembeyaz kağıda bakarak. Oysa son zamanlara kadar hep aydınlıktı düşleri. Hayır hayır "karanlık" başlayabileceği en son kelime olmalıydı. Düşündü... Neydi karanlık olan? Eskiden hep gülen gözleri mi? Yaşama alabildiğine tutunan, aşık olan, seven, anne olan yüreği miyoksa? Aslında düşünmek istemiyordu bunları. Kendisiyle yüzleşmek demekti bu... Ve hazır olduğunu hiç sanmıyordu... Hem ne vardı yüzleşecek. Her şey yolundaydı işte. Güzel bir evliliği, çok sevdiği çocukları, işi... Sonra arkadaşları, dostları... Dost - la - rı ...
Hayır onu çıkar o yoktu hayatında. Çok arkadaşı vardı ama dostu yoktu. "Olsun" dedi. o da olmayıversin. Bunca şeyin yanında o da ol-ma-yı-ver-sin... Pek çok kadının varlığıyla yetineceği şeylere sahipti ama yetmediğini bilecek kadar farkındaydı her şeyin, tüm çıplaklığıyla, .Hayalleriyle yaşadığı hayat arasında uçurum vardı. Yıllar geçtikçe derinleşen, karanlıklaşan bir uçurum. "Karanlık" dedi sonra birden ve yeniden. Elinde kalem boş sayfaya ilk bakarken gelmişti aklına. Nedenini anlamak şimdi daha kolaydı. "Keşke" dedi; keşke bildiğim bunca şeyi bilmiyor olsaydım. O zaman olan bilgimlsahip oldukalrım bana yeterdi. Üstelik kndimi bu kadar bilgisiz de hissetmezdim. Ne sorgu, ne sual, ne bu yüzleşme... Hiç biri olmazdı. En azından mutluy-muş gibi yapabilirdim. Ama tüm bunlar için çok geç artık diye düşündü. Okunanlar okunmuş, yaşananlar yaşanmıştı. Hiç birini geri alamayacağına göre yazmaya nereden başlayacağı da belliydi. Kurşun kalem bembeyaz kağıda her dokunduğunda karardı kağıt ve o ilk cümlesini yazmıştı.
   " Karanlık bir uçurumun kenarından dönmek mi daha kolay düşmek mi? - ki o kolay olanı hiç seçmedi. - "

Çevrimdışı ESRAY78

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 154
  • 399
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 154
  • 399
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 09 Şub 2012 12:12:30
Kardia öğretmenim. Arkası Yarın'ı okudum ama arkası bugün olsun. Ben şimdi devamını nasıl bekleyeceğim. Çok güzel ya. Biliyorum sizde yoğunsunuz ama bizleride merakta bırakmayın lütfen. Çok merak etmeye başladım. Levent Hoca bundan sonra ne yapacak?
Başarılarınızın devamını diliyorum. Sinema için senaryo bile olabilir. Allah yardımcınız olsun.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.128
  • 3.437
  • 16.128
# 09 Şub 2012 22:16:46
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Kardia Öğretmenim.
ben Bu Forumu Daha Yeni Gördüm. Ciddi Aşk * Aşk Ciddi Bir İştir* Adlı Romanınızı Yeni Gördüm Ve Başından Sonuna Kadar Büyük Bir Heyecanla Okudum. İnanın Çoooookkkkk Beğendim. Gerçekten Çok Sürükleyici Bir O Kadar Da Güzel. İnşallah Bir Gün Kitaplarınızı Da Okumak Nasip Olur Bizlere. Allah Yardımcınız Olsun. Şimdilik Bu Kadar Yazıyorum Çünkü Hemen *sabır Taşı* Adlı Eserinizi Okumam Lazım. Ellerinize Yüreğinize Sağlık. Bayıldım Doğrusu.
BÖLÜMLERİ OKUDUKÇA SİZLERE MANEN DESTEK OLMAK İSTERDİM AMA O KADAR HEYECANLA VE BEĞENİYLE OKUDUMKİ YARIM BIRAKMAK İSTEMEDİM

ESRAY78 öğretmenim, ne desem bilmem ki. Gerçekten çok teşekkür ederim. Ciddi Aşk'ı başından itibaren ara vermeden mi okudunuz. Gerçekten çok teşekkür ederim. Bu manevi desteğiniz benim için çok çok önemli. Sağ olun.  :D

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.128
  • 3.437
  • 16.128
# 09 Şub 2012 23:39:06
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Kardia öğretmenim. Arkası Yarın'ı okudum ama arkası bugün olsun. Ben şimdi devamını nasıl bekleyeceğim. Çok güzel ya. Biliyorum sizde yoğunsunuz ama bizleride merakta bırakmayın lütfen. Çok merak etmeye başladım. Levent Hoca bundan sonra ne yapacak?
Başarılarınızın devamını diliyorum. Sinema için senaryo bile olabilir. Allah yardımcınız olsun.

ESRAY78 öğretmenim, her iki mesajınız için de teşekkür ediyorum. Çok mutlu oldum. İnşallah yeni bölümü de beğenirsiniz. Sevgilerimle.  :)


* ARKASI YARIN * -12. Bölüm-

-Ne yani, küçücük bir çocuğun okula gelmesine izin verdiğim için öldürecek misiniz beni? Bu mu yani?
……………………………
-Hoca, hala dikleniyorsun. Ama burda işler senin bildiğin gibi yürümez. Vazifen olmayan işlere sokma burnunu!

-Tamam, mademki açık açık konuşuyoruz sen de beni dinle. Küçücük bir çocukla uğraşmak hatta onu öldürmekle korkutmak delikanlı adam işi değil...

-Hoca var git işine! Sana burayı nasıl belletmişlerse yanlış belletmişler. İki süslü laf ettin diye her şey yoluna girecek, biz her şeyi unutup kardeş mi olacağız!…Bırak bu işleri! Boşu boşuna uğraşıp kendine de yazık etme... Benden söylemesi. Bundan sonra olacaklardan sorumlu değilim.

Mesaj gayet açıktı. Sonra arkasını dönüp giderken seslendi:

-Katil! Gel oğlum!

Ne, katil köpek miymiş… Adamlar beni korkutmak için katil tuttu zannettim ya… Hasan uzaklaşırken söyledikleri kulaklarımda çınlayıp duruyordu. Gerçekten bu kadar ileri giderler mi...Yok yok sanmıyorum... Canları yanmış, kendi çaplarında öfkelerini dindirmeye çalışıyorlar. Öyledir öyle. Yoksa benimle ne alıp veremedikleri olacak ki. Zaten yaptıklarının yanlış olduğunu onlar da biliyor. Öyle olmasa gürlemez yağarlardı. Tabi tabi öyledir… Yani inşallah… :-\
............................. .....
Nihayet bakkal göründü… Köyün kahvesinin önünde oturanlara bakılırsa köyün yarısından fazlası burada olmalı… Ne oluyo bunlara, beni gören birbirine gösteriyor…

-Hoca, sen hala burada mısın?

-Hey millet, öğretmen hala burda… Hoca, afferin sana.

-Muhtar! senin horoz tehlikede galiba.
-Muhtar, ben de duydum. Pek bi ağlamaklı ötüyodu bu sabah. :D

Herkes hakkımda yorum yapıyordu.

-Aha iki gün oldu, öğretmen burda.
-Çok sürmeeez.
-Bire on, bi haftayı tamamlamaz.
-Hasan’ı gördü mü bu?
-Görmüş görmüş.
-Hadi be!

Konuşulanlara aldırmadan kahvehaneye doğru yöneldim. Galiba bu duruma alışıyordum.

-Merhaba arkadaşlar!
-Hocam hoş gelmişin.
-Hoş bulduk sağ ol.
-Hocam, meraba hoş gelmişin.
-Merhaba, hoş bulduk.
-Hocam meraba.
-Merhaba.
............................
Muhtar beni görünce ayağa kalkıp masasında yer gösterdi.

-Levent hocam hoş geldin. Hayırdır.

-Sorma muhtar, sadece bu bakkalı bildiğim için alış verişe geldim.

-Oldu mu be hoca? Bize gidelim dedim gelmedin. Ne uğraşıyosun böyle?

-Nereye kadar size gelicem muhtar, bir yerden başlamak lazım.

-Şimdi ayıp ettin hoca. Sen ki köyümüzde öğretmenlik yapıyosun, kapımız her daim açık. Zaten yengen yapacak iş bulamıyo. Öyle kirlin mirlin oldu mu da al getir. Bizim çocuklar iki dakkada halleder. Ama önce bize gidip bi yemek yiyelim.

Söz dinlesem iyi olacaktı.

-Peki muhtar gidelim o zaman, sağ olasın… Muhtar, benim cep telefonu buralarda çekmiyo. N’apıcam böyle?
-Bizim evin ordan çeker şimdi. Çekmez ise bizim evdeki telefondan ararsın.
-Sağ olasın.

.........................

Yemekten sonra tekrar eve dönmek için yola çıktım. Bu sefer akıllanmış, alış verişimi yapmıştım.

Elimde poşetlerle ilerlerken hayatımı da yeniden gözden geçiriyordum. Geçen hafta bu saatlerde arkadaşlarla müzik grubumuz için çalışma yapmıştık. Bugün bu köyde, bu toprak yolda, tek başıma yürüyordum. Hayat nasılda bu kadar ters açıyla istediği yöne doğru akıyordu...

Aslında komikti. Ben gitarist Levent, bugün Kastamonu’nun Cide ilçesinin Gecehan Köyünün okul yolunda eğitim ordusunun kahraman neferi…

Kastamonu! kastın bana mıydı ya!

………………………

Sonunda okulun lojmanına gelmiştim. Anahtar aramak, anahtarı evde unutmak gibi dertlerim yoktu. İpi çekiyorsun, hooop evdesin. Ben de ipi çektim hooop……

Hoppala… Evden sesler geliyor. Allah Allah kim var ki evde? Salona kadar girmiştim. Oturma odasının kapısına doğru yöneldim. Kapıyı açınca karşıma ne çıkacağını bilmiyordum. Allah biliyor korkudan kalbim küt küt atıyordu. Yoksa içerdeki Hasan denen o adam mıydı? Ya dediklerini yapmaya geldilerse… Yok yok yapmazlar ama gözümü korkutmak için temiz bir sopayı da esirgemezler herhalde...  :-\

Boşuna çelimsizsin demiyormuş millet. Hiç olmazsa elime sopa falan alayım... Salonda sopa benzeri bir şey ararken bula bula kırık bir kepçe elime geçmişti. Belki bu kepçeyle adamları gülmekten öldürebilirim ama sabah gördüğüm gibi üç kişilerse hiç şansım yok. Belki sopa çekerken bizim Sinan Şamil Sam gibi yorulurlar da bırakırlar... Acaba yardım mı istesem… O da olmazki...  Napalım başa gelen çekilecek. Kepçeyi arkama saklayıp kapıyı yavaşça açtım...



                                                           12. Bölüm Sonu...

Çevrimdışı ESRAY78

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 154
  • 399
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 154
  • 399
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 10 Şub 2012 10:58:41
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
ESRAY78 öğretmenim, ne desem bilmem ki. Gerçekten çok teşekkür ederim. Ciddi Aşk'ı başından itibaren ara vermeden mi okudunuz. Gerçekten çok teşekkür ederim. Bu manevi desteğiniz benim için çok çok önemli. Sağ olun.  :D
Öğretmenim aynen öyle hiç ara vermeden okudum. Allah şahit çok beğendim. Benimde az çok edebiyatım iyidir. Ama bu şekilde yazamam. Şimdiye kadar çok roman hikaye okudum. Onlarla sizinkiler arasında fark bulamadım. (Yazım şekli olarak) İçerik zaten bambaşka.
Vallahi ben şimdi Levent Hocanın evindekiler kim diye düşünür dururum.
Acaba yazınız bitene kadar okumasam sonra hepsini mi okusam. Ama o kadar sabredemem ki
İnanın nezaket iltifat olarak söylemiyorum. Tüm samimiyetimle söylüyorum çok beğendim.

Çevrimdışı 38fatma

  • Bilge Üye
  • *****
  • 11.244
  • 134.794
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 11.244
  • 134.794
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Şub 2012 18:04:44
Ne olur sakın yazmayı bırakmayın,sabreden derviş muradına ermişmidir .Saygılar.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.128
  • 3.437
  • 16.128
# 12 Şub 2012 18:24:57
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Öğretmenim aynen öyle hiç ara vermeden okudum. Allah şahit çok beğendim. Benimde az çok edebiyatım iyidir. Ama bu şekilde yazamam. Şimdiye kadar çok roman hikaye okudum. Onlarla sizinkiler arasında fark bulamadım. (Yazım şekli olarak) İçerik zaten bambaşka.
Vallahi ben şimdi Levent Hocanın evindekiler kim diye düşünür dururum.
Acaba yazınız bitene kadar okumasam sonra hepsini mi okusam. Ama o kadar sabredemem ki
İnanın nezaket iltifat olarak söylemiyorum. Tüm samimiyetimle söylüyorum çok beğendim.

ESRAY78 öğretmenim, size tüm kalbimle teşekkür ediyorum. Çok sağ olun. Yazıyı dilediğiniz gibi okuyabilirsiniz ama sizi her yeni bölümde görmekten mutluluk duyarım. :D

Sevgilerimle...

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.128
  • 3.437
  • 16.128
# 12 Şub 2012 18:26:12
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ne olur sakın yazmayı bırakmayın,sabreden derviş muradına ermişmidir .Saygılar.

38Fatma öğretmenim, ilginiz, desteğiniz için teşekkür ederim. Sağ olun.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.128
  • 3.437
  • 16.128
# 12 Şub 2012 22:42:40
* ARKASI YARIN * -13. Bölüm-

-Heey! Sen de kimsin?
-Merhaba, korkuttum mu? Kusura bakma, amacım bu değildi.
-Yok canım ne korkması, onu da nereden çıkardın?
-Elindeki kepçe…
-Ha bu mu? Bu şey, yemek yapmayı düşünüyordum da, elimde kalmış.

-Peki, öyleyse tanışalım... Adım Serkan. Kumluca İlköğretim Okulunun öğretmeniyim. Yarınki seminer için Cide’ye gidiyordum da bu köye öğretmen geldiğini duyunca uğrayıp, tanışmak istedim. Maalesef evde yoktunuz. Kusura bakmayın kapı açıktı, ben de içeri girdim. Bi sakıncası yoktur umarım.

-Yok canım, rica ederim. Kapı herkese açık zaten.

-Anlamadım.

-Boş ver önemli değil. İsmim Levent, Arda Levent Kurtoğlu. Hoş geldin. Başka köyden geldiğine göre acıkmış olmalısın. Kahvaltılık bir şeyler almıştım. Hazırlayalım da yeriz.

-Aslında ben gelirken biraz erzak getirmiştim.
-Ne! Yani yemek mi yaptın?
-Evet, baktım evin bomboş, tamtakır, bir şeyler yapsam iyi olur diye düşündüm.
-Desene bizim kepçe hikayesini yutmadın.
-Maalesef evet…  İnsan yeni bir yere gittiğinde hep tedirgin olur zaten. Unut gitsin.
-Haklısın. Böyle alışana kadar, işte…
-Boş ver. Bak çay da yaptım.
-Valla harika... Peki, bütün bunları nerden biliyorsun?
-Yemek yapmayı mı? Sen bilmiyorsun tabi.
-Yani.
-Üniversitede arkadaşlarla ev tutmuştuk. Hepimizin durumu birbirinden felaketti.  Zorunlu bir aşçılık. Ama şimdi yemek programlarına katılsam elime su dökemezler.
-Vaaay… Bunu sevdim.
............................. ....

Yemekten sonra birer bardak çayımızı da içip uzun uzun sohbet ettik. Saat 21:30 olmuştu...

-Levent, ben yavaş yavaş gidip, kalacak bir yer ayarlayayım. Muhtarın evi buraya yakındı değil mi?

-Ya aslında burada kal dicem ama sana yatacak yer ayarlama şansım yok.

-Yok yok ben giderim Levent.

-Bi dakika ya...Olmaz ki. Muhtarın evine giden yol üzerinde gece vakti köpekleri serbest bırakıyorlar. Gidemezsin, çok tehlikeli... Ama başka yatak yok. Şu küçücük yatakta birlikte mi yatıcaz yani?

-Sen söylemezsen ben de söylemem.

-Bu ne berbat bir akşam böyle.

-Yapma Levent, ben de seninle uyumaya meraklı değilim.
-Aman ne rahatladım…  
-Biliyor musun aslında çok komik.
-Ne ne! Komik olan ne!
-Levent kızma hemen. Bence komik.
-Serkan, bak bu durumdan bir tek kişiye bile söz edecek olursan!
-Tamam tamam, etmem.
…………………………………

Neyse ki sabah olmuştu. Seminere gitmek için evden çıktık. Köyün meydanına kadar yürüdükten sonra minibüse bindik. Seminer 10.00’da başlayacaktı.

-Kaptan ne zaman gidicez?
-Amaaan hoca, acelen ne gideriz.
-Tamam da toplantıya yetişmemiz lazım.
-Haa, öyle desene. Ben seni geç bırakmam hocam. Ben bugüne kadar hiçbir öğretmenimi yarı yolda bırakmadım. Evelallah seni de yetiştiririm.
-Öyle olsun bakalım.
-Bana bak hoca, yoksa kaçıyo musun?

-Ne! Ne kaçması, neden söz ediyorsun sen?

-Canım, köyde herkes bunu konuşuyo, Hasan kesmiş ya yolunu…

-Eeee.

-Esi, zaten çelimsiz bir şeydi, kaçar artık demiş.

-Kim demiş?

-Eee Hasaaan.

-Ya bi çelimsizdir aldı başını gidiyo. Serkan ben iniyorum. Sen git kardeşim. Benim ufak bir hesabım var.

-Dur Levent nereye gidiyorsun!

-Bırak kolumu Serkan, O Hasan mıdır nedir, gidip O’nu bulucam.

-Saçmalama Levent, başını derde sokacaksın.

-Başım dertten çıktı mı ki derde sokayım!

-Levent dur, bi sakinleş. Öfkeyle kalkan zararla oturur. Bi toplantıya gidelim, hala kızgınlığın geçmezse o zaman gider halledersin. Artık döver misin, dayak mı yersin, yani… Onu da sonra görürüz.

-Bak dayak yer diyosun ya!

-Yok yok demiyorum. Sen aslansın, sen döversin de yine de pek bulaşma istersen.

-Serkan, çocuk mu avutuyorsun, bırak beni!

-Dünyada olmaz. Bu haldeyken olmaz. Sen beni dinle, gel bi toplantıya gidelim. Nasıl olsa köye geri döndüğünü görünce O da cevabını almış olur. Sakinleş biraz. Bak şimdi kolunu bırakıyorum sen de arabadan inmiyorsun, anlaştık mı?


Serkan haklıydı. Ama bu insanlar benden ne istiyordu? Olayın sebebi ya da sorumlusu ben değildim ki. Nasıl da el birliği etmiş gibi hepsi bana yükleniyordu.

-Tamam, tamam anlaştık..

-Levent bak söz verdin.
-Tamam bırak.
-İnmek yok, söz verdiğini unutma.
-Ya söz verdim diyorum, tamam diyorum daha ne diyeyim Serkan, bırakma o zaman!!!

Sonunda beni bıraktı.

-İyisin değil mi Levent?

-İyiyim iyiyim. Kaptan bin arabaya da gidelim artık!

                                                        13. Bölüm Sonu...  

Çevrimdışı ESRAY78

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 154
  • 399
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 154
  • 399
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 14 Şub 2012 16:17:22
Kardia öğretmenim
Sabırsızlıkla bekliyorum süper ötesi hikayenizin devamını

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.128
  • 3.437
  • 16.128
# 14 Şub 2012 23:21:23
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Kardia öğretmenim
Sabırsızlıkla bekliyorum süper ötesi hikayenizin devamını

ESRAY78 öğretmenim, hikaye süper mi bilemem ama siz kesin öylesiniz. Teşekkür ederim. Sevgilerimle... :D

* ARKASI YARIN * -14. Bölüm-

Yol boyunca Serkan’ın olayın aslını araştıran gereksiz sorularıyla uğraşıp durdum... Sabah 06:30’da başlayan yolculuğumuz 10:15’te bitmişti.
............................. ......

-Hay aksi ya, daha ilk toplantıdan geç kaldık. Şimdi toplantı salonunu bul, içeri gir derken yiyicez fırçayı.

-Ne fırçası Serkan, geldik işte.

-Yaaa geldik. Şimdi bize ”gelmez olaydık” dedirtirler.  Tabi senin ilk toplantın, bunları bilmiyorsun.

-Canım ne var geç kaldıysak. Onca mesafeden geliyoruz. Anlayış göstereceklerdir herhalde. Özrümüzü diler, geçer otururuz.

-Tabi, semineri veren müfettişlerin de ”Ne demek Levent Bey, gelmeniz yeterde artar bile” diyeceklerini sanıyorsun herhalde. Bak görürsün. Bizi çocuk gibi azarlayacaklar. Hem de o kadar insanın önünde.

-Yok daha neler? Koskoca adamlar azarlanır mı hiç?

-Hah bunu da söyledin ya şimdi oldu... Bak arkadaşım olay kısaca şöyle cereyan edecek. Biz şimdi kapıdan giriyoruz, bilmem kaç bakış üstümüzde. Semineri veren müfettişe dönüp tam özür dileyecekken şu sözleri duyuyoruz:

-Öğretmenim, toplantı saati size bildirilmedi mi?

-Özür dileriz hocam. Maalesef arabamız gecikti, dicez. Bu da müfettişin cevabı:

-İşte arkadaşlar, sorumluluk sahibi öğretmen bu hataya düşmez.
Öğretmenlerimi bu defalık seminere alıyorum... Sonra bize dönecek, ve:
-Ama yoklama kâğıdında birinci bölümü imzalamıyorsunuz öğretmenim, diyecek. Zaten sana hep öğretmenim diye hitap ederler. Bir kısmı da “Hoca camide olur” diye diretir.

-Of be Serkan yuh artık! Kendi kendine yazdın, çizdin hatta bir de oynadın be kardeşim. Kim dolduruyor kafana bunları ya… Cık cık. Koskoca müfettiş. Kimi neredeyse baban yaşında. Görevi de bize rehberlik etmek olduğuna göre müfettiş doğrusunu yapacak ki bizde onun yaptığı gibi yapalım değil mi...

-Öyle mi? Hoş geldin Polyanna…Görürüz bakalım kim haklı!

-Serkan saçmalamayı bırak da daha fazla gecikmeden girelim şu seminere.

……………………………

Az sonra toplantı salonunun kapısı….


-Levent bence girmeyelim. Hiç olmazsa toplantıya katılmadığımız için ayrı bir yerde, yalnızken azarlanırız.
-Serkan, sen niye bu kadar ödlek çıktın be arkadaşım?
-Ya ne ödleği, ben korkmuyorum ki. Sadece niye kendi ayağımla gidip rezil olayım!
-Serkan, senin dediğin gibi olmayacak. Biz sadece bu işi yapmaya çalışan öğretmenleriz. Ha, deneyimleri, tecrübeleri vardır anlatırlar, paylaşırlar biz de uygun olanını alır yaparız. Tamam mı?
-Ağzından bal damlıyor da, umarım sen haklı çıkarsın.
-Çıkıcam merak etme. Korkuyorsan arkama saklan.
-Ha ha, hiç komik değil.
-Hadi hadi, vuruyorum kapıyı.

Tık! Tık!

İçeri girdiğimiz anda neredeyse salonun tamamı bize bakıyordu.

-Hocam, özür dilerim, demeye kalmadı. Müfettişin;

-Arkadaşlar öğretmen misiniz?

Sorusuyla tastamam oldu. Cevap veriyorum:

-Evet.

- Öğretmenim, toplantı saati size bildirilmedi mi?

- Özür dileriz hocam. Maalesef arabamız gecikti.

Sözlerimizden sonra;

-Arkadaşlar, sorumluluk sahibi öğretmen bu hataya düşmez. Mademki arabayla geliyorsunuz yola biraz daha erken çıkacaksınız öğretmenlerim.

Direktifiyle otomatiğe bağlandı. Kapının önünde öyle kalakalmıştık. Maalesef salonda bulunan öğretmen arkadaşlardan da müfettişin tarafında gibi görünenler bizi suçlar tarzda bakıyorlardı. Bu kraldan çok kralcı tavırları sinirlerimi iyice germişti. Müfettiş devam etti:

-Öğretmenlerimi bu defalık seminere alıyorum. Geçin öğretmenim.

Sinirlerim bozulduğuna mı ne, ben de ezberlenmiş bir senaryoyu okur gibi bir bir Serkan’ın cümlelerini kuruyordum. Aslında bu müfettişe derdimi anlatıp, kendimi savunmalıydım ama üzerime acayip bir aptallık oturmuştu. Haklı çıkmasına rağmen Serkan'ın morali de son derece bozuktu. Yine de hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyordu. Arkamızdan yine o ses duyuldu:

- Yalnız yoklama kâğıdında birinci bölümü imzalamıyorsunuz öğretmenim.


Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül aldırma
Aldırma gönül aldırma
Gönül aldırma.  :-\



                                                        14. Bölüm Sonu...

Çevrimdışı ESRAY78

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 154
  • 399
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 154
  • 399
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 15 Şub 2012 08:47:34
Çok teşekkür ederim Kardia öğretmenim. Benim gözümde de siz öylesiniz. Sık sık foruma girip bakıyorum ekleme yaptınızmı diye.

Çevrimdışı ESRAY78

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 154
  • 399
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 154
  • 399
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 17 Şub 2012 09:13:08
Kardia öğretmenim gerçekten çok merak ettim sizi. İnşallah bir problem yoktur. ???

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.128
  • 3.437
  • 16.128
# 17 Şub 2012 21:35:05
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Kardia öğretmenim gerçekten çok merak ettim sizi. İnşallah bir problem yoktur. ???


İlginiz için çok teşekkür ederim ESRAY78 öğretmenim. Çok sağ olun, gayet iyiyim. İstemeden merak etmenize sebep olmuşum, kusura bakmayın. Sevgilerimle... :)

* ARKASI YARIN * -15. Bölüm-

-Hı, n’oldu Levent, ben sana demiştim di mi kardeşim?
-Demiştin kardeşim demiştin. Nasıl, başın göğe erdi mi?
-Eh sayılır. Baştan dinlesen olmuyordu sanki.
-Tamam kardeşim tamam!

-Öğretmenlerim seminerde olduğunuzu hatırlatmak zorunda bırakmayın beni! Neyse, nerde kalmıştık. Evet, öğrenemeyen öğrenci yoktur, öğretemeyen öğretmen vardır… Farklı zeka türlerindeki öğrencilerin anlaması için her öğrencinin ayrı ayrı zeka türlerini dikkate almalısınız.…

-Bu adam ne diyor Serkan, dokunsal zekâsı olan çocuğa solunumu nasıl anlatacakmışım, boğazımı sıktırarak mı? Sorayım da öğreneyim bari.

-Levent yapma ya! Ben sana anlatırım sonra.
-Bırak beni Serkan! Ben bilmiyorum sanki!
-Sorma o zaman. Yine başını derde sokacaksın… Kaldırma şu elini… Sorma diyorum… Zaten kızdı… Adam görmeden vazgeç Levent… Ne inatçı adamsın ya…

-Hocam bir şey sorabilir miyim?

Müfettiş, cümlesinin bölünmesinden son derece rahatsız olduğunu gösteren bir ifadeyle:

-Öğretmenim, sözümü bitirmemi bekleyiniz.

-Yine azarladı... Allah’ım çıldıracağım.
-Levent yalvarıyorum vazgeç. Adam sana kafayı takarsa stajyerlikten hayat boyu kurtulamazsın demedi deme.

-Serkan bırak beni! İş çığırından çıktı, dünya yansa umurumda değil.

-Bana bak Levent, dünyanın yandığı falan yok. Bi yanan sensin, üstelik beni de beraberinde götürüyorsun.

-Serkan niye bu kadar çekiniyorsun!

-Peki kardeşim, nasıl istersen öyle yap ama beni bulaştırma anlaşıldı mı?

-Beni satıyorsun yani...

-Ne alakası var. Bak, son kez söylüyorum yapman gereken sadece biraz sabredip toplantının bitmesini beklemek. Sonra burada olanları unutup gideceksin.

Tam o sırada:

-Evet öğretmenim, ne diyecektiniz?

Levent ayağa kalktı. Çok kararlı görünüyordu:

-Hocam, ben yeni atandım ve hiç kimseyi tanımıyorum. Şu salonda bile tek bir arkadaşım yok. O yüzden takıldığım bir konuyu size danışmak istiyorum.

-Öyle mi, nedir konu?

-Hocam, solunum konusunu anlatırken, dokunsal bir öğrenciye nasıl ulaşabilirim? Bana uygulamalı olarak gösterebilir misiniz?

Müfettiş bir an duraksadı. Soruya sinirlendiği anlaşılıyordu. Bir müddet sustu. Salonda herkes bana bakıyor, tepeden tırnağa süzüyordu.
 
-Öğretmenim siz hangi okulda görev yapıyorsunuz?

Serkan'ın yanı başımda hiç durmadan "Eyvah yandık!, Eyvah bittik!" sözlerini duyabiliyordum. Galiba yine haklı çıkmıştı. Demek ki öğretmenleri bu korkular bitiriyordu. Mecburiyetler, aşılmazlar... Ve benim için sonun başlangıcı... Teslim oluş anı...

-Cide içesi, Gecehan Köyü, Gecehan İlköğretim Okulu efendim.  :-\

-Demek Gecehan'dan geliyorsunuz. Çıkışta bana uğrayın. Sizinle konuşalım biraz öğretmenim... Oturabilirsiniz.

Böylece aba altından sopayı da görmüştüm. Serkan'ın yanına oturdum.

-N’aptın abiciğim ya… Çabuk bir şeyler söyle, bir şeyler yap.

-Ne yapayım Serkan, gördüğün gibi yapacağımı yaptım zaten.

-Ya ne bileyim, git özür falan dile. Olmadı yağ çek.

-Nasıl yani?

-Hani lisede yapardık ya. Bayan öğretmenler kızınca, hocam çok şıksınız falan derdik.

-Saçmalama Serkan, gidip adama; Ne kadar şıksınız, bu ne hoşluk mu diyeyim? Adamda haklı olarak yapıştırsın beni yere…

-Sen bilirsin kardeşim ama adam seni mimledi.
-Ne yaptı, ne yaptı?
-Mimledi yani seni işaretledi. Bundan sonra ne yapsan fark etmez.
-Dur be Serkan. Sen de felaket habercisi gibi...
-Çıkışta görürsün felaketi. Bakalım sana ne yapacak...
-Serkan sen de aynı Mümtaz gibisin. İnsana kendisini berbat hissettiriyorsun. Beni korkutacağına birşeyler düşünde bir çıkış yolu bulalım.
-Tabi tabi, o kadar uyardım iplemedin, şimdi çıkış bulalım öyle mi? Ufff!
-Sana noluyo kardeşim, olacaksa bana olacak. Bunalım takılmana gerek yok. Hadi rahat et.
-Olur mu öyle şey, sana olan bana da olmuş sayılır. Var mı arkadaşı yarı yolda bırakmak...
-Biliyo musun Serkan, sağlam çocuksun. Hiç olmassa gerçek bir arkadaşım oldu. Gözüm açık gitmez artık.
-Ya konuşma böyle, gözünü seveyim. Zaten ödüm kopuyor bi de böyle deyip, tövbe tövbe...

Kırkbeş dakika sonra toplantı sonu:

-Öğretmenlerim toplantı bitmiştir. Konunun anlaşılıp anlaşılmadığını ve uygulamalarınızı okullarınıza geldiğimiz zaman göreceğiz zaten... Hepinize iyi çalışmalar diliyorum... Şu yoklama kağıdı en son kimde kaldı, getirsin bana bakiiim... Gecehan'dan gelen, gel bakim sen...

-Geliyorum hocam.  :-\



                                                          15. Bölüm Sonu...  

Çevrimdışı ESRAY78

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 154
  • 399
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 154
  • 399
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 22 Şub 2012 08:37:28
Kardia öğretmenim. Ben günde 3-4 defa girip bakıyorum bir şey paylaştınız mı diye. Sürekli yazıpta sizi rahatsız etmek istemiyorum. Merakla bekliyorum müfettiş Levent'e ne yaptı diye haberiniz olsun ;)

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK