kardia öğretmenim yazılarınıza biraz fazla ara vermediniz mi?Sizi hikayelerinizi bekleyenler var.
Değerli kardia öğretmenim, özellikle Levent Hoca ile Sevda'nın sonunu merak ediyordum... İnanın uzun zaman sonra onların sonunu okumak çok keyifli geldi... Diğer yazılarınız zaten paylaşanın isminden yani sizin tarafınızdan paylaşılıyor olması ne kadar kaliteli ve bir solukta okunabileceği anlaşılıyor... Yüreğinize sağlık... Yazılarınızın takip edildiğini ve severek okunduğunu tarafımca belirtmek isterim... Saygılarımla...
Çok değerli
hileli öğretmenim, efe_ muallim öğretmenim ilginiz, bu güzel düşünceleriniz için çok çok teşekkür ederim. Aslında artık yazmaya ara vermeyi düşünmüştüm.
Ama bu güzel sözlerinizden ve iltifatlarınızdan cesaret alarak, başlayıp bir türlü bitiremediğim bir yazımı paylaşmak istedim. İnşallah bitirebilirim ve sizlere ve yazılarımı okuyan çok değerli arkadaşlarıma mahcup olmam.
Bitiremezsem bunun için şimdiden özür diliyorum.
Selamlar, saygılar.
* GECE KALEMİ* -1. Bölüm- Yazı özleten bir gündü. Yağmur usul usul kimseyi örselemeden ama malum insanları ıslatan cinsten yağıyordu. Yine de ıslak sokaklarda yürüyen, koşan insanlar vardı. Kimileri de Nasreddin Hoca misali ağırdan alıyordu. Ama onların bu kendine güvenli hali çevredeki insanların gülmelerini engellemiyordu. Açıkçası gerçekten komik görünüyorlardı.
Sadece caddenin kenarında topuklu ayakkabılarıyla hızlıca yürümeye çalışan genç kız belki de hiç kimseyi ya da hiçbir şeyi fark etmiyor, görmüyordu. O kadar acelesi vardı ki kendisine etrafına bakacak kadar bile zaman ayırmıyordu ama birden o korkunç fren sesi duyuldu... Arabanın tekerlekleri neredeyse yolu kazımıştı. Arabayı kullanan delikanlı ise şaşkınlıktan ve korkudan tutulmuş gibiydi. Şoför koltuğunda sadece az önce çarpmak üzere olduğu genç kıza bakıyordu.
Genç kız daha çabuk toparlandı:
-Ne yaptığınızı sanıyorsunuz! Ehliyetininizi bakkaldan mı aldınız? Zorla mı veriyorlar bu ehliyeti canım! Bilmiyorsanız kullanmayın!
Delikanlı neden sonra kendine gelip arabasından indi. Bulunduğu yerden konuşmaya başladı:
-Bir dakika hanımefendi, arabanın önüne atlayan sizdiniz.
-Neee! Ben, ben mi arabanın önüne atladım? Neredeyse kaldırıma çıkıyordunuz!
Delikanlı yüzündeki o şaşkın ifadeyle arabasının kapısından uzaklaşıp genç kızın yanına doğru geldi. Çok sinirlenmişe benziyordu. Yutkundu.
-Hanımefendi siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?
-Ben mi? Siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz ki; sizi önemseyip böyle bir şey yapayım?
Delikanlı çileden çıkmış gibiydi. Derin bir nefes alıp sakince vermeye çalıştı. Ses tonunu yumuşatmaya çalışarak:
-Peki hanımefendi... Çok özür diliyorum. Hata tamamiyle bana ait. Arzu ederseniz sizi bir hastaneye götürüp, kazadan kaynaklanan bir sorun varsa hastane masraflarınızı karşılayabilirim. Yalnız bu arada sizden tek bir ricada bulunmama izin verin lütfen.
-Evet söyleyin.
-Hanımefendi şöyle bir etrafınıza bakar mısınız? Şu an nerede bulunuyoruz?
Genç kız etrafına amaçsızca baktı.... Tam yolun ortasında duruyorlardı. Bir an bocaladı. Sahiden yolun ortasına atlamış olmalıydı. Etraflarında yüzlerce insan toplanmış olanları izliyordu. Geri adım atmak için çok geçti. Sadece birkaç kelime edebildi:
-İş görüşmesine gidiyordum...
Delikanlı sonunda olayı anlatmayı başarmış ama durumdan hiç memnun olmamıştı. Genç kız çok fena bozulmuştu. Yüzü kıpkırmızıydı. Dokunsalar ağlayacak gibiydi. Sol eliyle arabanın üzerine tutunuyordu. Etrafta dağılan kalabalık olayı ve genç kızı acımasızca eleştiriyordu:
-Hem suçlu hem güçlü canım....
-Birde çocuğa kızıyor...
-Çocuk da iyi benzetti ama.
....................
Delikanlı herkesin gözü önünde genç kızı bu duruma düşürdüğü için suçluluk duyuyordu. Kendine bir hayli kızdı. Biraz toparlandıktan sonra:
-Hanımefendi gideceğiniz yere kadar bırakabilir miyim?
-Efendim!
1. Bölüm Sonu...