Hikaye Türündeki Yazılarımız.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 04 Ağu 2012 23:54:41
İNAN BANA... (AŞK VE GURUR )

Adam karısının ısrarlı tavrına boyun eğip odadan dışarı çıktı. Bu kadar aşağılanmayı kaldırmak zor gelmişti. Ama eşine öylesine âşıktı ki, ilk kez aşk kelimesi, karısına olan duygularını anlatmakta yetersiz kalıyordu.

............................. ....

Aslında o dönemde evlilik anlaşmasıyla evlendiği eşinin onu hiçbir zaman gerçek bir eş yerine koymayacağını biliyordu. Eşi, ailevi nedenlerle adamla evlenmeyi kendisi teklif etmiş, bunun bir anlaşma olduğunu, anlaşma süresince kendisinin gerçek karısı olmayacağını defalarca söylemişti... Başlangıçta oyun gibi görünen bu gizli hesaplaşmada her ikisi de itiraf etmeden, birbirlerini kendilerine âşık etmeye çalışmış ama her ikisi de eleğini aşağıya asmamış, en azından kelimelere dökmemişlerdi.

Adam bu oyunu neden kabul ettiğini bir defasında anılarına şu kelimelerle düşmüştü:

- Öylesine mağrur, öylesine güzel, öylesine asi ve öylesine hoş bakıyor ki benimle hiç konuşmasa, beni hiç sevmese de sırf şu bakışı için bir ömür yanında kalabilirim. Ama gün gelecek, o da beni sevecek. Bunu tüm kalbimle diliyorum…

Bu evlilik oyunu kadının belirlediği kurallarla bugüne kadar sürmüştü…

Her şey geçen akşam bir düğünde adama uzun süredir normalin üzerinde yakınlık gösteren Berna Hanımın bu yakınlığının, tüm gözlere yansıyacak kadar belirginleşmesiyle başlamıştı… Kocası olduğunu ilan ve iddia ettiği adamı ilk kez başka bir kadının gözlerinde beğenilirken görmek kadının kendi duygularıyla karşı karşıya gelmesine yol açmıştı… Demek kocasının nasıl biri olduğunu fark etmesi, ona âşık olması için buna ihtiyacı vardı…

Neden insan elindekinin kıymetini, ona aitken bilmez, anlamaz ve görmezdi ki…

Vaktiyle izlediği filmlerden olsa gerek, yaptığı tüm hesaplar, düşünceler, uçarı, havalı hali, ailesinden alacağı intikam, günün birinde bunun bir oyun olduğunu itiraf ettiğinde onların yüzünde göreceği yenilgi, hissedeceği kazanma duygusu falan filan, bir sürü Yeşilçam klasiğini yaşama arzusu ve kendini yapayalnız hissettiği şu çaresiz an… Kalabalıkta tek başına… Anlamsız...


Ama değil miydi ki aşk hesap kitap bilmez, ferman tanımaz, boyun eğmez… Aşk gerçek sahibini bulunca, bir daha yaklaşmaz duraklara. Aşk gerçek sahibini bulunca beyinde çaresiz itaat eder kalbe. Aşk gerçek sahibini bulunca akan sular durur, yanan ateş harlanır. Ola ki gerçek aşk kalbe düşünce gurur da pes eder çoğu kez, insafa gelir, vazgeçer kendinden.

İşte adamın hali de buydu...

Berna Hanımın ilgisine karşılık vermese de karısı böyle olduğuna kanaat getirmiş, oradan çıktıkları ana kadar dayanmaya çalışmış ama bu yıkılışını pek de başarıyla gizleyememişti. Herkesin içinde küçük düşmüştü. Kısaca çıkmaz yola 10 kilometre… Eve döndüklerinde yaşanan o büyük patlamanın nedeni de buydu… Şimdi her ikisi de yıkılmış, kaybetmiş, perişan ve maalesef aşıktı…


                                   ...SON...

Çevrimdışı okulönceci26

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 09 Ağu 2012 17:20:35
değerli kardia öğretmenim yazdığınız bütün yazıları okudum ve gerçektan çok güzel yazmışsınız...uzun veya kısa olması pek önemli değil bence içerikleriniz ve yazıdaki akıcılık çok güzel :) başarılı yazılarınızın devamını diliyorum,sevgilerle...

Çevrimdışı çomranlılı

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 327
  • 942
  • 327
  • 942
# 10 Ağu 2012 04:44:14
uzun bir aradan sonra merhaba .tatilde ara verirsiniz diye takip etmiyordum.emeğinize kaleminize zağlık.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 14 Ağu 2012 00:22:17
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
değerli kardia öğretmenim yazdığınız bütün yazıları okudum ve gerçektan çok güzel yazmışsınız...uzun veya kısa olması pek önemli değil bence içerikleriniz ve yazıdaki akıcılık çok güzel :) başarılı yazılarınızın devamını diliyorum,sevgilerle...

Okulönceci öğretmenim, bütün yazılarımı emek verip okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Ayrıca güzel yorumlarınız için tekrar teşekkür ederim. :)  Sizler gibi değerli arkadaşlarımın  okuduğunu öğrenmekten büyük mutluluk duydum. Sağ olun. :D

Sevgilerimle...

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Ağu 2012 00:27:41
  Öğretmenim Almanya'da şairlere,yazarlara edebiyat fakültelerinde doçentlik unvanı verilmesi düşünülüyor.
  Çekler bağımsızlıklarını kazandıklarında Çekçe bilen sadece çobanların olduğunu görünce çobanları dil,edebiyat fakültelerine profesör olarak atıyorlar
  Biz ise sanırım bu tür konularda destek vermekten uzağız.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 14 Ağu 2012 00:27:55
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
uzun bir aradan sonra merhaba .tatilde ara verirsiniz diye takip etmiyordum.emeğinize kaleminize zağlık.

çomranlılı öğretmenim, sizin de okuyan yüreğinize sağlık. Ben de sizin gibi düşünmüştüm ama malum ramazan, akşama oldukça uzun zaman oluyor. :) Arada birkaç yazı göndermek iyi olur dedim. 
 
Sevgilerimle...

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 14 Ağu 2012 00:31:09
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
  Öğretmenim Almanya'da şairlere,yazarlara edebiyat fakültelerinde doçentlik unvanı verilmesi düşünülüyor.
  Çekler bağımsızlıklarını kazandıklarında Çekçe bilen sadece çobanların olduğunu görünce çobanları dil,edebiyat fakültelerine profesör olarak atıyorlar
  Biz ise sanırım bu tür konularda destek vermekten uzağız.

Bekir öğretmenim, Avrupa'da ne yapılırsa örnek alıyoruz. İnşallah bunu da örnek alırlar dicem ama sanmıyorum ki olsun. :D Yine de hoş olurdu. :)

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Ağu 2012 00:45:58
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bekir öğretmenim, Avrupa'da ne yapılırsa örnek alıyoruz. İnşallah bunu da örnek alırlar dicem ama sanmıyorum ki olsun. :D Yine de hoş olurdu. :)
 Sizi çocuklara,gençlere hikaye yazmayı öğretirken görmek hoş olurdu. :)

  Ben yine izninizle kendi reklamımı yapayım:Mesleğimizin kısa bir hikayesi ve öğretmenler günü mesajım engin hoşgörünüzle size ve tüm hikaye dostlarına armağanım olsun.

 Zordur öğretmen olmak bu ülkede.Tertemiz duygularla mesleğe başlar insan.O kadar temizdir ki bembeyaz güle benzer,en safçasına,en insancasına...

 Kendini yeterince başarılı hissetmediğinde kızarır,pespembe bir gül gibi olur yanakları.

 Sonra tecrübe artmaya başlar;başarı geldikçe bir iştah,bir aşk başlar.Tüm olumsuzluklara rağmen bitmeyen,aksine büyüyen bir aşk...Sizler daha iyi bilirsiniz uzun uzun anlatmaya gerek yok.Bu aşktan daha güzelini anlatmaya çalışan bir kırmızı gül ise daha iyi anlatamayacağını bildiği içinkıskançlıktan çatlar ve gonca halini alır.

 Akıntıya kürek çeker öğretmen,akıntıdan pek çok kişiyi çeker.Yorulur zamanla;sapsarı bir gül gibi.Yapraklarını,tohumlarını döker toprağa.Sonra o gülün dalının rengindeki örtünün altına girer.O giderken yeni güller fışkırmaya başlar topraktan.Bir gülistan olur ortalık.

 Her türlü zorluğa göğüs geren öğretmenlerim,hangi güzelliğe benzetirsek benzetelim sizleri mutlaka eksik kalır.Gününüz kutlu olsun!

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 14 Ağu 2012 00:55:57
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
  Sizi çocuklara,gençlere hikaye öğretirken görmek hoş olurdu.

  Ben yine izninizle kendi reklamımı yapayım:Mesleğimizin kısa bir hikayesi ve öğretmenler günü mesajım engin hoşgörünüzle size ve tüm hikaye dostlarına armağanım olsun.

 Zordur öğretmen olmak bu ülkede.Tertemiz duygularla mesleğe başlar insan.O kadar temizdir ki bembeyaz güle benzer,en safçasına,en insancasına...

 Kendini yeterince başarılı hissetmediğinde kızarır,pespembe bir gül gibi olur yanakları.

 Sonra tecrübe artmaya başlar;başarı geldikçe bir iştah,bir aşk başlar.Tüm olumsuzluklara rağmen bitmeyen,aksine büyüyen bir aşk...Sizler daha iyi bilirsiniz uzun uzun anlatmaya gerek yok.Bu aşktan daha güzelini anlatmaya çalışan bir kırmızı gül ise daha iyi anlatamayacağını bildiği içinkıskançlıktan çatlar ve gonca halini alır.

 Akıntıya kürek çeker öğretmen,akıntıdan pek çok kişiyi çeker.Yorulur zamanla;sapsarı bir gül gibi.Yapraklarını,tohumlarını döker toprağa.Sonra o gülün dalının rengindeki örtünün altına girer.O giderken yeni güller fışkırmaya başlar topraktan.Bir gülistan olur ortalık.

 Her türlü zorluğa göğüs geren öğretmenlerim,hangi güzelliğe benzetirsek benzetelim sizleri mutlaka eksik kalır.Gününüz kutlu olsun!

Estağfurullah Bekir hocam, çok hoş bir öğretmenler günü yazısı olmuş. Ama sahiden  reklamınızı yapmışsınız. Bundan sonraki reklamlarınız için site yönetiminden ücret talep etmeyi düşünüyorum. Her reklama bir masal. :D

Elinize sağlık. :)

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 14 Ağu 2012 01:05:45
                               -AĞLATMA BENİ-

Kalabalıkta yürürken yanımdan geçti biri... Tanıdık biri, tanıdık bir sızı... Kim olduğunu bilmediğim ama beni ta beynimden sarsan biri... Hala yürüyorum... Kimdi o. Sanki dönüp bana baktığını hissediyorum... Yolun ortasında duruyorum. İnsanlar bana çarparak geçiyor. Soğuk bir havada sırtıma küçük bir kar tanesi düşmüş gibi tüm vücudum diken diken oluyor. Dönüp bakmaya korkuyorum. Ama zaman kaybediyorum. Şimdi kalabalıkta kaybolup gidecek ve gerçekte kim olduğunu asla öğrenemicem. Bunu göze alamam. :-\

Hızlıca dönüp bakıyorum. Ama nerde… Her taraf ne kadar kalabalık. Onu göremiyorum. Gitti mi yani… Nasıl… Gözden kayboldu. Kimdi o… Allah'ım bulmalıyım. Sağıma soluma bakıp hiçbir şey düşünmeden koşmaya başlıyorum... Paltosu, paltosu siyahtı galiba. Elinde de bir kitap mı vardı ne… Herkes ondan ne kadar uzak. Hiç kimse ona benzemiyor. Nereye kayboldu şimdi… Koşuyorum koşuyorum ama yok. :-\

Tüm benliğimi sarsan, geçmişi jet hızıyla bu ana taşıyan, sonrada her şeyi yarım bırakıp giden…. Dur, gitme! Anılardaki o boşluğu doldur… Ağlatma beni… Kimsin sen… Yanındayken çözemediğim... Seni görünce tüm parçalar oturdu yerine.

Her yere baktım. Yok, yok…

Artık dayanamayıp gözyaşlarımı serbest bırakıyorum. Kalabalığın içinde annesini kaybetmiş bir çocuğun hıçkırıklarıyla ağlıyorum. Bana bakıp koca adam ağlıyor diyenler, umrumda bile değilsiniz. Yok işte. :'(

Kimsin bilmiyorum. Ama seni çoook özlemişim…

Tüm hatıralarımı çıkarıp aldın yerinden. Yinede buna hakkın yoktu. İyiydim ben böyle... Ne istedin benden…

Offff!!!!

Olduğum yerden ilerideki bir bankın kenarına doğru yürüyorum. Elimdeki fırsatı kaçırdım. Şimdi tüm hayatımı onun kim olduğunu düşünerek geçireceğim. Bul beni hadi, bırakma böyle... Ben bilmiyorum... Ama her şeyi saklayan beynim biliyor. Söylemiyor bana kim olduğunu ama o biliyor. Adım gibi eminim bundan.

Hadi çık saklandığın yerden. Dayanamam buna… Yanımdayken bilemediğim, hep aradığım kişi senmişsin meğer. Hadi çık gel. Yalvarıyorum. Tüm direncimi kaybettim... Eğer sen de beni birazcık sevdiysen, beni birazcık özlediysen çık gel. Benim için yap bunu ne olur. Sen olmazsan, sen olmazsan bu bilmece sonsuza dek yarım kalacak…

Oturduğum bankta bin bir pişmanlık, bin bir umutsuzlukla, bin bir dilek dileyerek senden bir iz ararken, bankın kenarına birinin oturduğunu hissediyorum. Yavaşça omzuma dokunuyor. Adımı söyledi sanki. Korkarım sen değilsin. Yine de umutsuzca sen ol istiyorum… Lütfen!

...............

Yanılmış olmaktan korkarak geriye dönüyorum… Yoksa... Senn!… Senn!… Sensin...


                                          ... SON ...

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Ağu 2012 01:22:54
Elinize,yüreğinize sağlık.Duygu dünyamıza saf,temiz renkler bırakan yazınız aynı zamanda noktalama,imla ve mimiklerde de çok özenli,teşekkür ederim.
Ayrıca yazmayı unutmuşum okuyucuya hikayeyi de yaşattığınız için de takdire şayan.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 14 Ağu 2012 01:32:27
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Elinize,yüreğinize sağlık.Duygu dünyamıza saf,temiz renkler bırakan yazınız aynı zamanda noktalama,imla ve mimiklerde de çok özenli,teşekkür ederim. Ayrıca yazmayı unutmuşum okuyucuya hikayeyi de yaşattığınız için de takdire şayan.

Emek verip okuduğunuz için ben teşekkür ederim hocam. Ayrıca güzel yorumunuz için de. :) Sağ olun, var olun. :D

Çevrimdışı hileli994

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.477
  • 5.251
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.477
  • 5.251
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 12 Eyl 2012 13:45:08
kardia öğretmenim yazılarınıza biraz fazla ara vermediniz mi?Sizi hikayelerinizi bekleyenler var.

Çevrimdışı efe_muallim

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.023
  • 2.055
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.023
  • 2.055
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 16 Eyl 2012 17:57:14
Değerli kardia öğretmenim, özellikle Levent Hoca ile Sevda'nın sonunu merak ediyordum... İnanın uzun zaman sonra onların sonunu okumak çok keyifli geldi... Diğer yazılarınız zaten paylaşanın isminden yani sizin tarafınızdan paylaşılıyor olması ne kadar kaliteli ve bir solukta okunabileceği anlaşılıyor... Yüreğinize sağlık... Yazılarınızın takip edildiğini ve severek okunduğunu tarafımca belirtmek isterim... Saygılarımla...

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 20 Eyl 2012 10:25:39
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
kardia öğretmenim yazılarınıza biraz fazla ara vermediniz mi?Sizi hikayelerinizi bekleyenler var.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Değerli kardia öğretmenim, özellikle Levent Hoca ile Sevda'nın sonunu merak ediyordum... İnanın uzun zaman sonra onların sonunu okumak çok keyifli geldi... Diğer yazılarınız zaten paylaşanın isminden yani sizin tarafınızdan paylaşılıyor olması ne kadar kaliteli ve bir solukta okunabileceği anlaşılıyor... Yüreğinize sağlık... Yazılarınızın takip edildiğini ve severek okunduğunu tarafımca belirtmek isterim... Saygılarımla...

Çok değerli hileli öğretmenim, efe_ muallim öğretmenim ilginiz, bu güzel düşünceleriniz için çok çok teşekkür ederim. Aslında artık yazmaya ara vermeyi düşünmüştüm. :-\ Ama bu güzel sözlerinizden ve iltifatlarınızdan cesaret alarak, başlayıp bir türlü bitiremediğim bir yazımı paylaşmak istedim. İnşallah bitirebilirim ve sizlere ve yazılarımı okuyan çok değerli arkadaşlarıma mahcup olmam. :) Bitiremezsem bunun için şimdiden özür diliyorum.

Selamlar, saygılar.

* GECE KALEMİ* -1. Bölüm-

Yazı özleten bir gündü. Yağmur usul usul kimseyi örselemeden ama malum insanları ıslatan cinsten yağıyordu. Yine de ıslak sokaklarda yürüyen, koşan insanlar vardı. Kimileri de Nasreddin Hoca misali ağırdan alıyordu. Ama onların bu kendine güvenli hali çevredeki insanların gülmelerini engellemiyordu. Açıkçası gerçekten komik görünüyorlardı.

Sadece caddenin kenarında topuklu ayakkabılarıyla hızlıca yürümeye çalışan genç kız belki de hiç kimseyi ya da hiçbir şeyi fark etmiyor, görmüyordu. O kadar acelesi vardı ki kendisine etrafına bakacak kadar bile zaman ayırmıyordu ama birden o korkunç fren sesi duyuldu... Arabanın tekerlekleri neredeyse yolu kazımıştı. Arabayı kullanan delikanlı ise şaşkınlıktan ve korkudan tutulmuş gibiydi. Şoför koltuğunda sadece az önce çarpmak üzere olduğu genç kıza bakıyordu.

Genç kız daha çabuk toparlandı:

-Ne yaptığınızı sanıyorsunuz! Ehliyetininizi bakkaldan mı aldınız? Zorla mı veriyorlar bu ehliyeti canım! Bilmiyorsanız kullanmayın! >:(

Delikanlı neden sonra kendine gelip arabasından indi. Bulunduğu yerden konuşmaya başladı:

-Bir dakika hanımefendi, arabanın önüne atlayan sizdiniz.

-Neee! Ben, ben mi arabanın önüne atladım? Neredeyse kaldırıma çıkıyordunuz! >:(

Delikanlı yüzündeki o şaşkın ifadeyle arabasının kapısından uzaklaşıp genç kızın yanına doğru geldi. Çok sinirlenmişe benziyordu. Yutkundu.

-Hanımefendi siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?

-Ben mi? Siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz ki; sizi önemseyip böyle bir şey yapayım?

Delikanlı çileden çıkmış gibiydi. Derin bir nefes alıp sakince vermeye çalıştı. Ses tonunu yumuşatmaya çalışarak:

-Peki hanımefendi... Çok özür diliyorum. Hata tamamiyle bana ait. Arzu ederseniz sizi bir hastaneye götürüp, kazadan kaynaklanan bir sorun varsa hastane masraflarınızı karşılayabilirim. Yalnız bu arada sizden tek bir ricada bulunmama izin verin lütfen.

-Evet söyleyin.

-Hanımefendi şöyle bir etrafınıza bakar mısınız? Şu an nerede bulunuyoruz?

Genç kız etrafına amaçsızca baktı.... Tam yolun ortasında duruyorlardı. Bir an bocaladı. Sahiden yolun ortasına atlamış olmalıydı. Etraflarında yüzlerce insan toplanmış olanları izliyordu. Geri adım atmak için çok geçti. Sadece birkaç kelime edebildi:

-İş görüşmesine gidiyordum...

Delikanlı sonunda olayı anlatmayı başarmış ama durumdan hiç memnun olmamıştı. Genç kız çok fena bozulmuştu. Yüzü kıpkırmızıydı. Dokunsalar ağlayacak gibiydi. Sol eliyle arabanın üzerine tutunuyordu. Etrafta dağılan kalabalık olayı ve genç kızı acımasızca eleştiriyordu:

-Hem suçlu hem güçlü canım....

-Birde çocuğa kızıyor...

-Çocuk da iyi benzetti ama.
....................

Delikanlı herkesin gözü önünde genç kızı bu duruma düşürdüğü için suçluluk duyuyordu. Kendine bir hayli kızdı. Biraz toparlandıktan sonra:

-Hanımefendi gideceğiniz yere kadar bırakabilir miyim?

-Efendim! >:(

                                                                1. Bölüm Sonu...
                                                                           

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK