Hikaye Türündeki Yazılarımız.

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 09 Oca 2013 00:11:07
  Bu bakış açısını hikayelerin annesine, ablasına hediye ediyorum:

  Cesur insanların mesleğidir öğretmenlik:
  Cehenneme sorarlar
  -Sen neyden korkarsın?
  -Ben sabi çocukların Allah için döktüğü göz yaşından korkarım. Üzerime dökülürse mahvolurum.
  Öğretmen yetimin gözyaşından korkmaz. Çünkü korkarsa onu şımartır. O yüzden cesur insanların, dengeli insanların mesleğidir öğretmenlik.

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 09 Oca 2013 00:13:00
  Ayrıca kendi keşfim olan şu sözü de hikayelerinde kullanırlarsa beni şereflendirmiş olurlar:
  -Kalp her an  esnerken affetmemek niye?

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 09 Oca 2013 00:18:18
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
 Ayrıca kendi keşfim olan şu sözü de hikayelerinde kullanırlarsa beni şereflendirmiş olurlar:
  -Kalp her an  esnerken affetmemek niye?

Her iki mesajınız için de ayrı ayrı teşekkür ederim Bekir hocam. Bu sözünüzü kullanmak benim için şeref olur. İnşallah bir yazımda bu sözünüzü kullanabilirim. :) Tekrar teşekkür ederim.

Selamlar, saygılar.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 26 Oca 2013 01:53:24
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Bu konuşmadan sonra Naz odadan çıkmak için elini kapıya uzatmıştı ki:

Tak! Tak!

-Girin.

-Akın Bey, babanız sizi çağırıyor.

Akın'ın neşeli hali dağılmıştı. Yüzü birden değişti.

-Peki Buse Hanım. Kendisine iki dakika içinde odasında olacağımı haber verir misiniz?

-Peki Akın Bey.


                                        17. Bölüm Sonu...

* GECE KALEMİ* -18. Bölüm-

Naz, bu konudan uzak kalmak için hemen odadan çıktı. Akın bugünkü tartışmadan sonra henüz babasıyla karşılaşmamıştı. O yüzden belli ki tedirgindi. Naz odasına doğru ilerlerken Akın da odasından çıkmış, Buseyle konuşmaya bile başlamıştı. Az da olsa konuştukları duyabiliyordu.

-Buse Hanım, babam nasıl? İyi mi? Tansiyon ilaçlarını aldı mı?

-Akın Bey nasıl desem bilmem ki.

-Gerçeği söyleyin... Durumu iyi mi?

-Doğrusunu isterseniz, barut gibi. :-\ İlaçlarını götürdüm ama alıp almadığını bilmiyorum. Beni hemen odadan çıkardı.

-Anlıyorum Buse Hanım. Teşekkür ederim.

Sonra babasının odasına doğru yöneldi. Bir iki adım atmıştı ki geri döndü:

-Buse Hanım, ben bu sabah olanlar için, yani söylediklerim için... Üzgünüm. Zor bir gün geçiriyorum. Bugün ters bir şey söylersem beni dikkate almayın olur mu?

Sonra Buse'nin belli belirsiz elini tuttu:

-Affedildim mi Buse Hanım?

-Evet Akın Beeey. ::)

-Güzel. Hatamı bu odadan canlı çıkabilirsem telafi edicem tamam mı.

-Tamam Akın Beey. :D

Naz, Akın hakkında sürekli çelişkiye düşmekten kurtulamıyordu.

"Ne biçim adam bu? Anlamadım ki..."

Akın, Naz'ın kendisini gördüğünden habersiz babasının odasının kapısını açıyordu...

-Beni çağırtmışsınız baba...

-Geç otur. >:(

Akın haklı olduğunu düşünse de bu sabah babasına karşı yaptığı davranıştan memnun değildi. Söze nerden başlayacağını düşünürken İhsan Bey erken davrandı:

-Sana bu işin sırlarını öğretebileceğimle ilgili umutlarımı tamamen kaybetmek üzereyim. Bu konudaki yeteneğinden de emin değilim artık. Belki seni gözümde fazla büyütüyorum. Belki oğlum olman sana gereğinden fazla toleranslı davranmama neden oluyor. Kuzguna yavrusu şahan görünürmüş. Bu sebeple,

Akın neye uğradığını şaşırmıştı. Karşısındaki babası olsa da daha fazla dayanamadı.

-Baba yeter!… Eğer bu sözlerinde en küçük doğruluk payı olduğuna inanıyorsan derhal ceketimi alıp buradan çıkmaya hazırım.

-Otur yerine!

-Baba!

-Sana otur dedim! Henüz sözlerimi tamamlamadım!

Akın sinirlerine hâkim olmaya çalışıyordu ama bunda başarılı olduğu söylenemezdi:

-Baba, bana bu kadar güvenmiyorsan kalmam için de bir neden yok demektir. O yüzden izninle eşyalarımı toplayıp bir an önce gitmek istiyorum. Bu davranışım herhalde sana yaptığım en büyük iyilik olacak.  >:(

-Sana otur yerine dedim! Bütün bunları söyleyen ben değilim sersem!  Bunlar Extra Haber gazetesinin senin ve benim için yaptığı yorumlar. Al da kendin oku!  >:(

-Extra Haber mi? :o

-Yaa, Extra Haber...Senin bu yazıdan nasıl oluyor da haberin olmuyor! Nasıl gazetecisin sen! Belki de adamlar haklıdır ha ne dersin! Yazının devamına bak! Adamlar: ” İhsan Bey, tek varisi ve biricik beyaz atlı prensine yeni oyuncak alıyor. Yakışıklı prensin bu oyuncaktan ne zaman sıkılacağı merak konusu” yazmış.

-Ama ama bunlar… Allah kahretsin. Gidip onlara beyaz atlı prensin kim olduğunu göstericem.

-Nereye gittiğini sanıyorsun? Adamların amacı sana bunu yaptırmak zaten. Bu oyuna gelerek onların ekmeğine yağ mı süreceksin…

-Ama şu yazdıklarına bak!

-Sen bak! Ben yeterince okudum. :(

-Ne sanıyor bunlar kendilerini? Baba bırak gidip hadlerini bildireyim.

- Dilaver kes şu saçmalığı.

-Ama bu yaptıkları yanlarına kalmamalı.

-Elbette. Ama bu şekilde olmaz. Böyle yapman onların işine gelir.

-Peki baba. diyelim ki haklısın... Ne yapmamı istiyorsun?

-Gayet basit. Bir an önce gazeteni ve dergini yayına sok ve bu adamların ne kadar kirli-paslı işi varsa açığa çıkar. Ama dikkatli ol. Belli bir korkuları olmasa sana bu kadar yüklenmezlerdi. Hayati risk taşıyacak bir araştırmaya girme. Beni anlıyor musun?

-Evet ama,

-Dilaver! Gerçekten anladın değil mi?

-Tamam, anladım.

-Güzel… Öyleyse git ve yayına başla.

-Peki baba.

Akın bütün bu olanlar yüzünden tam olarak fark edememişti ama galiba babası onun için endişeleniyordu. Belkide kendince seviyordu oğlunu. Bu an babasına yaklaşmak için bulunmaz bir fırsattı. Özlemişti babasını. ::) Biraz yanına yaklaştı:

-Baba, ben bu sabah olanlar için,

-Sana kaç kere söylicem, bana iş yerinde baba deme diye! İhsan Bey diyeceksin tamam mı İhsan Bey! >:(

-Özür dilerim... İhsan Bey.

-Şimdi söyle ne istiyorsun yine? >:(

Buna “Birazcık sevgi” cevabı verilmezdi ki...

-Önemli değil İhsan Bey. Ben hemen gidip talimatlarınızı uygulamaya koyuyorum.

-Çabuk ol! Ne yaparsan yap, ama bu işi çabuk hallet! Anladın mı beni?

-Anladım İhsan Bey. Bu arada,

İhsan Bey elinin tersiyle işaret ederek ekledi:

-Çık çık çık ! Oyalama beni. >:(

Akın'ın dileyeceği özür bir kez daha içinde kalmıştı. Kapıdan çıktıktan sonra içinden “Özür dilerim baba”, dedi. Oldukça düşünceli, bir o kadar da sinirliydi. Yine istediği gibi konuşamamıştı babasıyla... Koridordan geçerken Buse’ye verdiği sözü hatırlıyor gibi görünmüyordu. Buse'nin umutla bakan gözleri bir anda hayal kırıklığıyla yere indi. Naz bütün bu olanları her ayrıntısıyla görmüştü. O sırada Buseyle göz göze geldiklerinde Naz başını iki yana salladı:

-Ben söylemiştim değil mi?

-Of Elçin Hanım Of! >:(

Naz Buse'nin bu tavrına bozulmuştu. İçinden “Bu kız beni hiç anlamayacak. Elçin Hanımmış.  >:(“ dedi.

Sonra da hızlıca kendi odasına döndü. Akınla konuştuklarını anlatacaktı ama Metin Bey içeride yoktu. Çok da önemli değildi zaten. Nasıl olsa gelecekti değil mi. 8)

.............

Tak! Tak!

-Girin!

-Naz Hanım, Akın Bey’le görüşmeniz nasıl geçti? Akın Bey fikrinizi beğendi mi?

-Aslında…

-Hayır, dedi değil mi? Sizi uyarmıştım Naz Hanım. Beni dikkate almalıydınız.

Metin hem bunları söylüyor, hem de gizlice ağzını aradığı Naz'ın sözlerinden yola çıkarak rahatlamaya çalışıyordu. Demek Akın fikri beğenmemişti. İlginç, çünkü gerçekten iyi bir fikirdi diye düşünürken; Naz, yarım kalan ilk cümlesini baştan almaya hazırlanıyordu. Metin’in biraz rahatlaması onun da işine gelirdi.

-Aslında, fikrimi beğendi demek biraz yanlış olur... Daha çok olağanüstü buldu diyebilirim. 8)

Metin duyduklarına inanmak istemez bir edayla Naz’a bakıyordu.

-Yani, Akın fikrinizi onayladı mı?

Naz, kendinden son derece emin bir tavırla:

-Hı hı. Onayladı Metin Bey. Ama bir konuda yardımınız gerekli. Yayın grubunu derhal toplantıya çağırmam gerek. Bu konunun detaylarla ilgilenir misiniz?

-Ben mi? Naz Hanım, yanılıyorsam düzeltin lütfen ama bunu benden sadece Akın Bey ve yazı işleri müdürü isteyebilir.

Naz masasında öne doğru eğildi.

-Ben de bundan söz ediyorum Metin Bey.

Sonra arkasına yaslandı. Metin sabitlenmiş bir noktaya bakar gibi Naz’a bakıyordu. Naz, Metin’in söylemesinden korktuğu yetkisini açıklamak üzereydi.

-Bu odaya patronunuz olarak döneceğimi size söylemiştim Metin Bey. Çünkü yazı işleri müdürü benim. 8)

……………………………………………..

Metin bir an ne söyleyeceğini bilemedi. Ellerinin düzensiz hareketlerinden çok kötü olduğu belli oluyordu. Bir ara sol eliyle öksürür gibi ağzını kapatıp, sağ elini sıktı. Nefes almakta zorlanıyor gibiydi. Yavaşça ayağa kalktı. Artık karşısında duran yeni patronundan başkası değildi. Durumunu belli etmemeye çalışarak, ceketinin önünü ilikledi ve titrediğini gizlemeye çalıştığı sesiyle elini Naz'a uzattı. Galiba elleri de titriyordu. Naz bunu fark etmişti ama görmezden gelip, oturduğu yerden elini uzattı. Metin:

-Bilmiyordum. Tebrik ederim Naz Hanım. Az önceki ifadelerim için de özür dilerim. Şimdi izin verirseniz odama dönmek istiyorum.

Naz ellerini iki yana açtı.

-Elbette. Ama dediğim konu gecikmesin lütfen. Toplantıyı bir an önce yapmak istiyorum. Bu konuyla bizzat ilgilenirseniz… 8)

-Üzerime düşen neyse onu yapacağımdan emin olabilirsiniz Naz Hanım.

Metin’in cevabı biraz garipse de anlamak zor değildi. Naz'a karşı ağır bir yenilgi almıştı. Galiba biraz zaman ona iyi gelecekti...

                                                                 18. Bölüm Sonu... :-\

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 06 Şub 2013 16:13:30
* GECE KALEMİ* -19. Bölüm-

Naz, Metin çıktıktan sonra başarısının tadını çıkarmaya devam ediyordu ki Buse içeri girdi:

-Naz Hanım, Nevra Hanım sizi çağırmamı istedi.

-Beni mi, neden?

-Bilmiyorum ama acilmiş.  

-Tamam, birazdan orada olurum. :-\

Nevra Hanımla görüşme fikri Naz’ın keyfini kaçırmıştı. İster istemez içini bir sıkıntı kaplamıştı ki birden yeni bir şey fark etmiş gibi yerinden kalkıp zaman kaybetmeden Nevra Hanımın odasına gitti ve hiç beklemeden de kapıyı açtı. Bu teklifsiz giriş Nevra Hanımın hoşuna gitmemişti:

-Ooo, Naz Hanım, sizi burda görmek ne güzel. Oysa iş yerini terk etmiş olabileceğini düşünmüştüm. Sonuçta burdasın.  Evet Naz, bütün bu olanlar için bir açıklaman vardır umarım.

Naz ayakta olmasına rağmen ellerini masanın üzerine koyup Nevra Hanım’a gülümsedi:

-Nevra Hanım, inanın ben de sizinle oturup çene çalmak isterdim ama önce yayın grubunu toplamam gerek. Bu yüzden kısaca benden ne öğrenmek istediğinizi sorabilir miyim? Ya da konuşmamızı daha uygun bir vakte mi erteleyelim? Çünkü takdir edersiniz ki yazı işleri müdürü olmadan toplantı başlamayacaktır.
 
Bu sözleri duyan Nevra Hanım, birden yerinde doğruldu.

-Naz, bana yazı işleri müdürü olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun? :o

-Evet. Maalesef dicem ama aslında bu durum beni hiç üzmüyor. :) Bu nedenle büyük bir mutlulukla ifade ediyorum ki şu an sizinle tamamen aynı konumdayım Nevra Hanım. Bundan sonra beni çağırmak istediğinizde Buse Hanımdan randevu almanızı rica edicem.

-Akın… Bu Akın’ın işi değil mi… Yine kendi başına bir sürü karar aldı. Peki, öyle olsun. Ama bu konu burda bitmedi Naz. >:(

-Nevra Hanım, saygısızlık kabul etmezseniz adımı tam söylemenizi rica edicem. Yani bana kısaca Naz Hanım demenizi bekliyorum.

Nevra Hanım fazlasıyla sinirlenmişti:

-Peki Naz Hanım, dediğiniz gibi olsun. Ama bu tavrınıza çok pişman olabilirsiniz. >:(

-Bekleyip görücez Nevra Hanım…

Naz ‘ın odadan çıkışı görülmeye değerdi. Naz’ın ardından Nevra Hanım belki de ilk kez soğukkanlılığını kaybedip kendi kendine tehditler savuruyordu:

-İnan bana pişman olacaksın! Sana bunu garanti ediyorum!

Naz bütün bu tehditlerden habersiz odasına doğru yöneldi. Bu işi de halletmişti. Ama bekli de Nevra Hanımı bu kadar kızdırmakla iyi etmiyordu. Kadınlar intikam almakta her zaman erkeklerden daha acımasız ve katı kurallı olabilirdi. :-\ Ama keyfi o kadar yerindeydi ki bu ihtimalleri düşünüp canını sıkmak istemedi. Sonra da aman boş ver edasıyla dudak büktü. Sonuçta bekleyip görecekti. Belki Metin Bey konusunda biraz ileri gitmiş olabilirdi ama zaman içinde bu sorun da halledilir diye düşündü. Odasının kapısını bu kez daha bir gülümseyerek açtı. Artık o da yöneticilerden biriydi. Her ne kadar bu zaferi etrafındakileri mutlu etmese de Naz’ın durumundan şikayeti yoktu. Hemen odasından çıkıp Buse’nin yanına gitmeli, toplantının gidişatını bizzat kendisi izlemeliydi.

Yerinden kalkıyordu ki kapının açılmasıyla tekrar oturdu. Gelen Metin Beydi:

-Buyrun Metin Bey.

-Naz Hanım, benden istediğiniz hazırlıkları tamamladım. Toplantınızı istediğiniz zaman yapabilirsiniz.

-Toplantınız mı, siz katılmıyor musunuz Metin Bey?
 
-Naz Hanım maalesef ben toplantıda bulunamayacağım. Bunun için sizden özür dilerim.

-Nedenini öğrenebilir miyim?

Metin, elinde tutmakta olduğu bir kâğıdı Naz ‘a uzattı.

-Naz Hanım, gerekçem yazılı olarak elinizdeki istifa dilekçemde bulunuyor. Bundan sonraki çalışmalarınızda başarılar ve kolaylıklar diliyorum.

Naz şaşkınlığını gizleyemedi.

-İstifa mı? İstifa mı ediyorsunuz?  :o

-Evet. Umarım çok başarılı olursunuz…

Naz, Metin’i bu kadar yıprattığını fark etmemişti. Aslında bu meslek için fazla toydu. Böyle bir konu için belli ki dozu ayarlayamamıştı. Hatasını anlasa da bir patron olarak asla özür dilememeli ama Metin’i de durdurmalıydı:

-Metin Bey bir dakika lütfen. Bu şekilde tüm sorumluluklarınızı bırakıp şirketi yarı yolda bırakamazsınız. Bunu en azından Akın Beye borçlusunuz.

Metin dudaklarının büküp zoraki bir gülümsemeyle:

-Yokluğumu hiç hissettirmeyeceğinizden eminim Naz Hanım, dedi.

Naz, Metin’in kesin kararlı olduğunu anlamıştı. Hemen taktik değiştirmeye karar verdi. Bu işte böylesine yetenekli, kariyer sahibi birini kendi egosunu tatmin etmek için harcayamazdı. Tahmininden de ileri gitmiş olmalıydı. Ne yapıp edip, Metin’i bu fikrinden vazgeçirmeliydi.

-Metin Bey, yoksa aramızda gerçekleşen konuşmalar yüzünden istifa edip, beni güç durumda bırakmaya mı çalışıyorsunuz?

-Yo hayır. Sizi temin ederim böyle bir niyet taşımıyorum. İstifamda da belirttiğim gibi kişisel nedenler yüzünden işi bırakıyorum.

-Metin Bey, bu ifadeniz hem ben, hem de Akın Bey için hiçte ikna edici olmayacak. Bu yüzden yayın hayatımızın bu zor geçiş dönemde bizi yalnız bırakmayarak iyi niyetinizi kanıtlamanızı bekliyorum.

-Naz Hanım, üzgünüm ama yapabileceğim başka bir şey yok.

-Elbette var. Lütfen söylediklerimi bir kez daha düşünün. Burda size ihtiyacımız var.

-İhtiyacınız mı var? Bana mı? Naz Hanım, siz büyük bir yeteneksiniz ve gelecek vaat ediyorsunuz. İnanın hiçbir konuda bana ihtiyaç duymadığınızı göreceksiniz. Yine de sözleriniz için teşekkür ederim.

Metin’i durdurmak mümkün olmayacak gibiydi. Naz daha büyük oynamalıydı:

-Metin Bey şimdi buradan çıkıp giderseniz siz de gayet iyi biliyorsunuz ki Akın Bey’in güvendiği en sağlam kaleyi düşürmüş olacaksınız. Bu yüzden kalmanız konusunda ısrar ediyorum. Eğer kabul etmeyecek olursanız bu durum üzülerek söylüyorum, benim de istifamla son bulacak.

-Ama Naz Hanım…

-Kararım kesin Metin Bey. Bundan sonrası size kalmış. Nasıl istiyorsanız öyle davranın.

-Naz Hanım ama bu söylediğiniz çok gereksiz. Bana bunu yapmaya hakkınız yok.

-Anlıyorum Metin Bey. Sanırım cevabınız belli. Öyleyse izin verin de ben de eşyalarımı toplamaya başlayayım.

Metin bu sözlere şaşırmıştı. Birkaç dakika önce yazı işleri müdürü olan birinin, meslek hayatına büyük katkıları olacak böyle bir fırsatı elinin tersiyle itmesi pekte mantığa sığan bir şey değildi. Ama Naz kararlı görünüyordu. Çekmeceden birkaç defterini alıp masanın üstüne koydu.

-Eşyalarımı koyacak ufak bir koliye ihtiyacım var. Nereden bulabileceğimi biliyor musunuz?  

Metin içinden “Galiba gerçekten dediğini yapacak.” diye düşündü. Naz’ın aklına eseni yapan biri olması bu ihtimali kuvvetlendiriyordu.  Yoksa hatırı sayılır bir blöf mü yapıyordu?

- Naz Hanım siz, ciddi misiniz?

- Ordan bakınca değil gibi mi görünüyorum Metin Bey?

Metin ne yapacağını bilemez halde Naz’ı izliyordu. Naz’ın tavrına bakılırsa blöf yapıyor olsa bile rolünü gerçekten mükemmel oynuyordu. Metin doğru kararı verme konusunda bocaladı. Ya gerçekse… Sonra derin bir nefes aldı.

-Naz Hanım, nasıl yapıyorsunuz bilmiyorum ama bulunduğunuz her konumda olayları lehinize çevirebiliyorsunuz. Ya bir dâhisiniz ya da beni nasıl alt edeceğinizi çözmüşsünüz.

-Yani,

-Yani, burdan ayrılmanıza göz yumamam. Akın Bey size bu kadar güven duymasa, bu göreve de getirmezdi.

-Yani…

-Yani, siz kazandınız. :-\

-Kalıyorsunuz.

-Evet.

-Bu kararınız beni son derece mutlu etti Metin Bey. Teşekkür ederim. Yalnız, Metin Bey,

Naz’ın, yalnız Metin Bey, diye başladığı cümlenin neredeyse nutuk sayılabilecek bir konuşmaya dönüşmesinden sıkıntı duyan Metin, zaten ağrıyan başının daha da ağrımasından endişeliydi. Ama buna itiraz etmesi de imkânsızdı. Ne de olsa Naz hala patronuydu. :-\

-Ben, ancak yazıcıdan birkaç çıktı aldıktan sonra size katılabilicem. O yüzden on dakika sonra toplantı salonunda görüşelim.

Metin Naz’dan küçük çaplı bir nutuk beklerken bu durum aklını karıştırmıştı... Şaşkınlığını gizleyemedi:

-Ne yani hiçbir şey söylemeyecek misiniz?

-Pardon. Hangi konuda?

-Şey, yani… Yani en azından istifa kararımla ilgili söylemek istediğiniz hiçbir şey yok mu? Yani hiçbir şey söylemeyecek misiniz? :o


-Hayır. Ne söylememi beklediğinizi bilmiyorum. Siz vazgeçtiniz, buna istinaden ben de vazgeçtim. Hepsi bu... Zaten bu kadarını siz de biliyorsunuz. Yalnız…

-Evet,

-Yalnız, toplantının başında şu içerikle ilgili fikirlerinizi öğrenmek beni mutlu eder.

-Naz Hanım, beni sürekli şaşırtıyorsunuz.

-Öyle mi…Umarım olumlu yöndedir.

-Hayır,

-Anlamadım,

-Yani evet.

-Şimdi hiçbir şey anlamadım…

-Yani ben, konuşuruz diye düşünmüştüm.

Bu sözler üzerine Naz şaşkın bir ifadeyle Metin'e baktı:


Metin Bey, biriyle konuşmaya mı ihtiyacınız var?... Beni kendinize bu kadar yakın hissettiğinizi bilmiyordum. Bunun için teşekkür ederim. Ama kabalık olarak görmezseniz, şu an sizin duygularınızdan daha önemli işlerim var. Yine de aklımdasınız. Sizi bir ara dinlicem söz.

-Yok artık. ???

-Efendim.

Metin, Naz’ın kendisini anlamasıyla ilgili umutlarını kaybetmişti.

-Yok canım, acelesi yok, diyordum.

-İyi, o zaman toplantı salonunda görüşürüz.

-Peki Naz Hanım.

Metin bu sözlerinden sonra odadan çıktı. Naz, Metin’in uzaklaştığından emin olduktan sonra masasına yaslanıp, iki eliyle yüzünü kapattı. Şu anda odası belki de onun gözünde saatte 120 km hızla dönüyordu. Masasının kenarına tutuna tutuna koltuğuna oturdu. Sonra elleriyle yüzünü aşağı yukarı birkaç kez ovuşturdu. Kendine gelmeye çalışıyordu. Metin’ in nasıl bir konuşma beklediğini anlamıştı ama bu zaten gururu kırılan Metin’ i daha da hırpalardı. Şu an için onu anlamazlıktan gelmek, sanki önemli bir şey yaşanmamış gibi davranmak belki en doğrusuydu. Metin'in böyle düşünmesi olayın etkisinden daha kolay kurtulmasını sağlayabilirdi. Üstelik kendisi de işini kaybetme noktasından son anda dönmüştü…  :-\


                                 19. Bölüm Sonu...  

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 24 Şub 2013 02:02:31
* GECE KALEMİ* -20. Bölüm-

Naz odasında biraz bekleyip toparlandıktan sonra, kendisine çeki düzen verip toplantı salonuna geçti. Henüz yazı işleri müdürü olduğundan herkes haberdar değildi. O sırada içeri Akın girdi. Akın sakin tavırlarla masanın baş tarafına, Naz ‘ın koltuğunun yanındaki diğer koltuğa oturdu. Herkes neler söyleyeceğini merak ediyordu:

-Değerli arkadaşlar, bugün sizin, benim ve yeni ekibimizin son rahat iş günü… Çünkü yarından itibaren yeni bir yayın atağı için çalışmalara başlıyoruz. Hem yeni bir dergi hem yeni bir gazete çıkarıyoruz. Bu konuda hepinizin desteğini bekliyorum.

Akın konuşmasını yaparken herkesin şaşkın bakışları onun üzerindeydi. Yeni bir atak, yeni bir ekip, yeni bir genel müdür ve yeni bir yazı işleri müdürü… Peki kimdi bunlar? Herkesin aklından aynı dilek geçiyor olmalıydı. Mağrur, kendinden emin, mümkün olduğunca sempatik tavırlarla o kişilerin kendileri olmasını beklediklerini Akın'a göstermeye çalışıyorlardı.

Akın durumun farkında olsa da bunu belli etmek niyetinde değildi. Yalnızca bir ara Metin’le göz göze geldiler ve sadece Metin için içi burkuldu.  :-\ Kendisine hiç söylememiş olsa da Metin kaç yıllık arkadaşı, kimi zaman küçük yıkılışlarının tek ve gizli şahidi olmuştu. Sonra ani bir karar daha verdi. Bu karardan ne Metin’in, ne de Naz'ın haberi yoktu. Zaten Akın'ın da şimdi haberi oluyordu.
 
-Arkadaşlar, size yeni genel müdürümüzü takdim etmek istiyorum. Bu önemli geçiş döneminde yeni yayın grubumuzun genel müdürü Metin Beydir. Kendisini  tebrik ediyorum.

Aslında Akın bu görevi kendisi yürütmeyi düşünmüştü. Ama son anda aklına gelen bu durum Akın'ı memnun etti. Metin de, Naz da beklenmedik şekilde gelişen bu olay karşısında oldukça şaşkındı. Bir anda kopan alkış, nihayet onların da ayaklarının yere basmasını sağladı. Akın alkışlar arasında konuşmasını sürdürdü:

-Yazı işleri müdürümüz ise aramıza yeni katıldı. Kendisini tebrik ediyor, yeni görevinde başarılar diliyorum. Yazı işleri müdürümüz Naz Elçin Hanım.

Elçin'in adının söylenmesiyle birlikte bu göreve gelebileceğini düşünen birçok kişi hayal kırıklığına uğramıştı. Metin'in genel müdürlüğü kimseyi rahatsız etmediği halde Elçin'in yazı işleri müdürlüğü, bu göreve kendisini daha layık görenleri ister istemez kırmıştı. Naz bir mıknatıs gibi kendisine düşman çekiyordu. Ama durumun en vahim kısmı ve en zor olanı Naz'ın dakikalarla sınırlı kalan saltanatının sona ermesiydi. :-\ Naz, yazı işleri müdürü olmanın ve Metin'e patronluk yapmanın tadını çıkaramadan az önce emrinde çalışan Metin Bey, ne yazık ki artık patronu olmuştu.:-\ Kabullenilmesi zor bir durumdu. Naz içinden duruma isyan ediyordu:

“Buna bir insanın gücü yeter mi… Metin Bey bunca kötü hatıradan sonra bana nasıl davranır. :-\ Benim de ona karşı takındığım tutum göz önüne alınınca… Kör şeytan diyor ki, çek git… Ama bu kadar kısa sürede bir patron, bir yönetici, bir de boşta mühendis olunmaz ki canım. :-\ Sakin olmalıyım. En azından bugün hiçbir yeni adım atmadan buradan çıkıp evime gitmeliyim.”


Akın konuşmaya devam ediyordu:

-Arkadaşlar Elçin Hanıma elinizden gelen yardımı yapacağınızdan eminim. Şimdi sizlerden önünüzde bulunan dosyayı incelemenizi ve fikirlerinizi söylemenizi istiyorum. Dosyanın ilk sayfasında gazetenin ve derginin adını göreceksiniz. Gazetenin ismini
"Gece Kalemi”  ve derginin adı da "Gece Kalemi 7/24" olarak belirledik. Maalesef kısıtlı bir zaman diliminde çalışmalarımızı yürüttüğümüz için bu konudan daha önce haberdar edilmeniz de mümkün olmadı.

Akın'ın konuşması devam ederken bazı üyeler yorum yapmaya başlamışlardı bile:

-Akın Bey, tamamen sizin zeka pırıltılarınızı taşıyor. Tebrik ederim.

-Teşekkür ederim Rasim Bey.

-Ben de Rasim Beyle aynı fikirdeyim. Bu isimleri başka bir dergi ya da gazetede görseydim, daha önce düşünemediğim için hayıflanırdım doğrusu. Tebrikler.

-Teşekkür ederim.

Naz şaşkınlık içinde Akın'ın tebrikleri kabul edişini izliyordu. Şimdi araya girip 'Hayır, onlar benim fikirlerim. ' dememek için kendini zor tutuyordu.

Bütün üyeler olayın iç yüzünü bilmedikleri için Akın aracılığıyla Naz'ın fikirlerini ne kadar beğendiklerini ifade ediyorlardı. Sadece üyelerden birkaçı durumdan memnun görünmüyordu. Uzak köşede oturan Selim Bey, neredeyse aşağılayıcı tavırlarla Naz'a bakıyordu. Belli ki söyleyecek birkaç çift sözü vardı. Koltuğunda bir kayıp, bir arkasına yaslanırken, daha fazla dayanamayıp söze girdi:

-Akın Bey, her şey iyi güzelde yeni yazı işleri müdürümüzün bu konuda bir tecrübesi var mı? ???

Adamın üslubu son derece iğneleyiciydi. Naz cevap vermekle sessiz kalmak arasında bocalıyordu ki Akın'ın söze başlamasıyla susmayı tercih etti.

-Selim Bey, eleştirinizde haklısınız. Elçin Hanım henüz yeterli tecrübeye sahip değil. Bu yüzden ona gereken alaka ve desteği esirgemeyeceğinizi düşünüyorum.

-Akın Bey, ben her zaman değerli insanları, değerli düşünceleri takdir etmişimdir. Ama Elçin Hanımın bu sorumluluğu alacak uzmanlığa ulaşmadan göreve gelmesi... ???

İşte en kötüsü oluyordu. Selim Bey doğrudan Akın'ı hiçte hoş olmayan imalarla suçluyordu. Akın sakinliğini bozmadan devam etti:

-Selim Bey, mademki değerli insanları, değerli düşünceleri takdir ediyorsunuz, lütfen Elçin Hanım için erken karar vermeyin.

Akın haklı da olsa, Selim Bey ve Selim Beye yakınlığıyla bilinen birkaç üye Elçin'in aleyhinde görünüyordu. Bakışlarına bakılırsa Naz'ı sürekli mercek altında tutacaklardı. Adam zayıf halkayı bulmuş gibi yüklenmeye büyük bir keyif içinde devam ediyordu. Üstelik diğer bazı üyeler de Akın'ı köşeye sıkışmış görmekten mutluydu. Selim Bey koltuğunda yayıldıkça yayıldı, yayıldı, neredeyse hamur kıvamına geldi. Yüzündeki o alaycı ifade...

-İyi de Akın Bey, Elçin Hanımın az önce sizin dosyanızda sunduğunuz öneriler gibi bir fikir sunması kaç yılını alır?

Akın:

-Selim Bey, az önce sözünü ettiğiniz önerileri Elçin Hanımın hazırladığını söylemem sanırım sorunuzu cevaplayacaktır.

-Hah! Buna inanmamı beklemiyorsunuz herhalde. İspatlayabilir misiniz?

Naz durumdan yeterince rahatsız olmuştu. Kalkıp ters bir şey söylememek için adeta çırpınıyordu. Tam ayağa kalkmak üzereydi ki Akın'ın eliyle yaptığı sakin ol işaretiyle geri oturdu. İşte o sırada herkesi, özellikle de Naz'ı şaşırtan bir gelişme oldu. Metin Bey ayağa kalkıp söze başladı:

-Olayın canlı şahidi bizzat benim Selim Bey.

-Ama Metin Bey, bu bu olanaksız.

Akın tekrar konuşmaya başladı:

-Neden Selim Bey? Aslında size hak veriyorum. Henüz Elçin Hanımı tanımıyorsunuz. Ama bu derece ön yargılı olması da aklıma başka sorular getiriyor. Yoksa bu görev için sizin önereceğiniz başka bir isim mi vardı Selim Bey?

-Şey, hayır. Tabiki hayır. Böyle bir düşünce aklımdan bile geçmez. Ben sadece Elçin Hanımın deneyimsiz olduğunuzu düşünmüştüm. :-\

-Önümü böyle kesmeye çalışırsanız deneyim kazanmamda mümkün olmaz, öyle değil mi Selim Bey?

-Evet ama…

-Selim Bey, malum yaşınıza hürmeten şu saate kadar arkadaşlarım sizi ikna etmeye çalıştı. Ancak şirket içinde güvensizlik üzerine iş yapmamız da mümkün değil. Eğer benim ve arkadaşlarımın anlattıkları sizin için yeterli değilse yolunuza İhsan Beyle birlikte devam edebilirsiniz. Malum, yaşınız bir hayli ileri. Size bir şey olmasını istemeyiz tabi.

Akın'ın sert çıkışı Selim Beyi biraz kendine getirmişti.

-Akın Bey rica ederim, beni yanlış anladınız. Ben sadece Elçin Hanımın yeterli tecrübeye sahip olmadığını düşünüyordum ama denemeden bilemeyiz öyle değil mi?

Selim Beyin geri adım atması ortamı biraz yatıştırır gibi oldu. Akın, bu tür imalara sabır gösteremeyecek kadar katı kararlar almaktan çekinmeyecek bir yapıdaydı. Gençliğinin verdiği "Ne olacaksa olsun." tavrı da bazen hatalı kararlar almasına yol açabiliyordu. Neyse ki bu durum fazla uzamadan bitmişti. Fakat Selim Beyin bugün alttan alması ikna olduğunu göstermiyordu. Yine de Selim Beyin anlaşmaya hazır hali Akın'ın da hızını kesmesine neden oldu.

-Sizinle aynı fikirde olmaktan mutluyuz Selim Bey. Neyse, nerde kalmıştık arkadaşlar?

-Akın Bey, yayına ne zaman başlıyoruz?

-Bana kalsa hemen yarın demek isterdim. Ama aceleye getirilmiş ve hata yapılmış bir başlangıç istemiyorum. Bu konuda yapılabilecek en küçük hataya bile tahammül göstermeyeceğimi bilmelisiniz. Bu şirket benim için çok önemli. O yüzden hemen bugünden başlayarak Türkiye gündemi üzerinde ses getirecek ne kadar olay, durum varsa hepsiyle ilgili, en ince ayrıntısına kadar araştırılmış yazılar, röportajlar, görüntüler ve fotoğraflar istiyorum. Bu konuda çalışacak uzman bir ekip ve ekibin başına da tecrübeli kısaca bu işin kurdu diyebileceğim en az üç kişi bulmanızı istiyorum. Bu durumda sözünü ettiğim çalışmaları bitireceğimiz ilk gün yayına da başlıyoruz diyebilirim. Bunun için de en fazla bir haftamız var.

Naz:

-Akın Bey yazım grubumuz hazır. Araştırma komisyonu için hem kameramanlara hem de muhabirlere ihtiyacımız olacak.

-Tamam. Sözünü ettiğiniz ekibin bu gün hazırlanmasıyla Selim Beyin ilgilenmesini istiyorum.

-Elbette Akın Bey.

Sonra Metin'e döndü:

-Metin Bey, bu haftanın bitiminde gazete ve dergimiz okuyucunun elinde olmalı. Her ne şekilde olursa olsun aksama, mazeret ya da hata istemiyorum. Anlaşıldı mı?

-Anlaşıldı Akın Bey. Elimizden geleni yapacağımızdan emin olabilirsiniz.

-Elinizden geleni değil Metin Bey, daha fazlasını yapmanızı bekliyorum.

-Elbette Akın Bey.

-Güzel. Bu gece buradayız. Buse Hanıma söyleyin, kahveleri hazırlasın.

-Hemen efendim.

.......................


Sonraki birkaç günde neredeyse nefes bile almadan tüm ekip sabahlara kadar çalıştı. Herkes üzerine düşeni fazlasıyla yapmaya gayret gösteriyordu. Hatta Selim Bey bile şu ana kadar pürüz çıkarmadan elinden geleni yapmıştı. Sonunda yapılan tüm çalışmalar, hazırlanan dokümanlar, araştırmalar,  Extra Haber gazetesinin yazdığı asparagas haberlerin iç yüzüne kadar her şey hazırlandı. Akın'ın dediği gibi bir haftanın son akşam saatlerinde neredeyse gazete ve derginin ilk sayıları hazırdı tabi Naz'ın yazısı ve imzası da… :)

Akın baskıdan önce her bir bölümü tek tek inceleyip okudu. Artık her şey tamamdı:

-İşte bu. Basıyoruz.  :)

..........................

O günün akşamı basın dünyasında artık Gece Kalemi de vardı. Üstelik sapasağlam.  :)


                                             
                                        SON

Çevrimdışı aycey

  • Bilge Üye
  • *****
  • 736
  • 26.842
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 736
  • 26.842
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 04 Mar 2013 21:45:23
Kalemine, yüreğine sağlık Kardia öğretmenim. Her zamanki gibi birbirinden güzel eserlerini görmek ne güzel. Başarıların daim olsun arkadaşım.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 04 Mar 2013 23:38:12
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Kalemine, yüreğine sağlık Kardia öğretmenim. Her zamanki gibi birbirinden güzel eserlerini görmek ne güzel. Başarıların daim olsun arkadaşım.

aycey öğretmenim çok teşekkür ederim. Siz de her zamanki gibi çok naziksiniz. :) 6 saat engeline takıldım. Tekrar teşekkür ediyorum.

Sevgilerimle.

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 04 Mar 2013 23:47:15
  kardia öğretmenim, çok güzel çalışmalarınız var.Elinize,emeğinize, yüreğinize sağlık. Çalışmalarınızın devamını diler, saygılar sunarım.
  (Avatarınıza baktıkça baldızın kızının küçüklüğü geliyor hep. Çok benziyor nedense.)

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 04 Mar 2013 23:50:14
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
  kardia öğretmenim, çok güzel çalışmalarınız var.Elinize,emeğinize, yüreğinize sağlık. Çalışmalarınızın devamını diler saygılar sunarım.
  (Avatarınıza baktıkça baldızın kızının küçüklüğü geliyor hep. Çok benziyor nedense.)

Çok teşekkür ederim Bekir hocam. Bu arada itiraf ediyorum, sizin baldızınızın küçük kızı benim. :D

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 04 Mar 2013 23:52:21
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Çok teşekkür ederim Bekir hocam. Bu arada itiraf ediyorum, sizin baldızınızın küçük kızı benim. :D
  :D Hiç aklıma gelmemişti böyle espri geleceği. Beni güldürdünüz Allah da sizi güldürsün.(6)

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 04 Mar 2013 23:54:56
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
   :D Hiç aklıma gelmemişti böyle espri geleceği. Beni güldürdünüz Allah da sizi güldürsün.(6)

Amin Bekir hocam. Allah cümlemizi güldürsün inşallah. :D

Çevrimdışı hileli994

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.477
  • 5.251
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.477
  • 5.251
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 13 Mar 2013 23:48:14
Bu hikayenizi biraz geç okudum.Devamsızlıktan sınfıta kalacağım galiba  :)  Kaleminize sağlık

Çevrimdışı turgay-dilek

  • Uzman Üye
  • *****
  • 999
  • 617
  • Müdür Yardımcısı
  • 999
  • 617
  • Müdür Yardımcısı
# 04 May 2013 23:37:33
Bizde okul olarak hikaye yazma projesi hazırladık. Buda benim hikayem. İlk kez hikaye yazdım. Acemice de olsa hoşuma gitti bir şeyler yazmak.
Paylaşmak istedim sizlerle.

Çevrimdışı turgay-dilek

  • Uzman Üye
  • *****
  • 999
  • 617
  • Müdür Yardımcısı
  • 999
  • 617
  • Müdür Yardımcısı
# 05 May 2013 19:46:35
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bizde okul olarak hikaye yazma projesi hazırladık. Buda benim hikayem. İlk kez hikaye yazdım. Acemice de olsa hoşuma gitti bir şeyler yazmak.
Paylaşmak istedim sizlerle.
okuyan arkadaşların yorumlarını bekliyorum.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK