Hikaye Türündeki Yazılarımız.

Çevrimdışı per79

  • B Grubu
  • 144
  • 962
  • 144
  • 962
# 29 Nis 2015 22:15:03
HİÇ HAYALLERİNİZDEN SIFIR ALDINIZ MI ?

Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışta koşarak
atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin
genç oğluna kadar uzanır. Babasının işi nedeniyle
çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı.
Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak
istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası..
Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine
sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir
kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı.
Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi.
Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi.
Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000
metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi.
Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev,
tam kalbinin sesiydi.. İki gün sonra ödevi geri aldı.
Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir
"0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı.
"Neden "0" aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk..
"Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal" dedi, hocası.. "Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun.
Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir.
Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da
alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız" ve ekledi:
"Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden
yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm." Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı.
"Oğlum" dedi babası "Bu konuda kararını kendin vermelisin.
Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!." Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir
değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına..
"Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin" dedi..
"Ben de hayallerimi..".....

O orta 2 öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki
1000 metrekarelik evinde oturuyor.
Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde
çerçevelenmiş olarak asılı.
Öykünün en can alıcı yanı şu: Aynı öğretmen,
geçen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi.
Çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine "Bak" dedi,
"Sana şimdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken,
hayal hırsızıydım. O yıllarda
öğrencilerimden pek çok hayal çaldım.
Allah' tan ki, sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın."

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 19 Eki 2015 19:32:46
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Adamın siniri yüzündeki her ifadeye net bir şekilde yansımıştı. Şakaklarında atan damarlar bile rahatlıkla görülebiliyordu. Yanakları içine çökmüştü. Kaşları çatık olmaktan çok emir veriyor gibiydi. Elini beline atıp tabancasını çıkardı ve tereddütsüz doktora çevirdi:

“Bu adama bakacaksın ve iyileştirmek için ne gerekiyorsa yapacaksın!” sonra da itiraz etmesine fırsat tanımadan tabancasını Erkan'ın göğsüne dayayıp, namlunun ucuyla onu ileri doğru itti. Erkan zoraki attığı adımla yaralı adama doğru yaklaştı. Sonra istemeden de olsa yaralı adama dönüp yarasına baktı. Adam çok kan kaybetmiş görünüyordu. Üzerinde kuruyan kan izlerine bakılırsa vurulmasının üzerinden epey zaman geçmiş gibiydi. Eli silahlı adam tabancanın ucuyla Erkan'ı bir kez daha itti.

"Acele et!"

                              2. Bölüm Sonu

KİMLİK 3. BÖLÜM

Erkan bir kez daha yaralıya yöneldi.

“Burada bir şey yapamam içeriye taşımamız lazım.”

Erkan’ın bir dediği iki edilmeden adamın tek işaretiyle yaralı içerideki yatağa taşındı. Müdahale edilmek için oldukça geç kalınmıştı. Erkan yinede elinden geleni yapmak adına kullanabileceği ne kadar araç- gereç varsa hepsini yaralının yan tarafındaki masaya taşımaya başladı. Bu işleri yaparken de ileri geri her hareketinde liderleri olduğunu tahmin ettiği adamın silahının namlusuyla karşılaşıyordu. Buna önlüğünü geri giydiği hatta stetoskobu taktığı anlar da dahildi. Bu durum kaçmasının mümkün olmadığı bir ortamda gereksiz baskı hissetmesine neden oluyordu. Adamın önünde durdu. Silahı işaret ederek sordu:

“Buna gerçekten gerek var mı? “
 
Saçı sakalı karışık adama elindeki tabancaya baktı, dudak bükerek, “İşini doğru dürüst yaparsan yok. Çocuğu iyileştir, biz de çıkıp gidelim.” dedi. Adamın olmayacak bir durumu olur ifadelerle dalgaya alan hali Erkan’ı sinirlendirmişti.
“Çocuğu iyileştireyim mi? Arkadaşınızın karnı ağrımıyor, vurulmuş. Bir anda iyileşemez ki. “ Adamın bir o kadar umursamaz tavrı devam etti. “O da senin sorunun doktor. “ 

Erkan cevap vermedi. Zaman gittikçe daralıyordu. İnsan hayatı üzerinde her saniyenin önemini bilen biri olarak adama tekrar döndü. “Bu benim müdahale edebileceğim bir vaka değil. Üstelik çok kan kaybetmiş. Eğer arkadaşınızı kurtarmak istiyorsanız tam donanımlı bir hastaneye götürmelisiniz.” 
Adam bu kez dalga geçmekten uzak, kararlı ve öfkeli bir sesle bağırırken Erkan’ın üzerine yürüdü.

“Biz bilmiyoruz sanki! Hadi işine bak sen!” Erkan dişlerini sıkmaya başlamıştı. İtiraz ettikçe adamın tutumu da sertleşiyordu. Etraftaki diğer adamların sesleri de duyulmaya başladı.

“Patron, bu deli itiraz ediyo.”

“Doktor musun, nesin! Yok mu senin bir yeminin, meminin! Adamı ölüme mi terk edeceksin!”
 
Erkan dişlerini biraz daha sıktı. Yumruklarını sıkmaktansa neredeyse kan dolaşımını durduracaktı. En azından sesindeki sakinliği korumaya çalışarak cevap verdi. “Anlatamıyorum galiba. Burada bir operasyon geçirmesini sağlayacak kadar cihaz yok. Gerçekten acilen kan verilmesi lazım.”

Bunun üzerine adamlar birbirine baktı. Zaman geçiyor, göz göre göre adam için gereken süre tükeniyordu.
 
“En azından içinizde ona kan verebilecek biri var mı? Adamlardan ses çıkmamıştı. Erkan devam etti. “Peki kan grubunu bilen var mı?”
“Ben biliyorum. B pozitif. “

Adamlardan birinin yaralının kan grubunu bilmesine diğerleri şaşırmıştı.

“Nerden biliyorsun?” “Kimliğinde yazıyordu.”

“Kimliği mi? Kimliğinde kan grubuna mı baktın?”
 
“Ne var, ben herkesin kan grubunu merak ederim olamaz mı?”
   
“Tamam, bir şey demedik. “

Erkan bu gereksiz konuşmaya müdahale etmek zorunda kaldı.“Hanginizin kan grubuna uyuyor?”

Adamların hiçbirinden ses çıkmıyordu. Erkan adamların yüzüne baktı. “Hiçbirinizin kan grubu B pozitif değil mi?”
 
Adamların yüzünde de çaresizlik ifadesi belirdi. Hepsi birbirine bakıyordu. Bir süre sessizlik oldu. Erkan derin bir nefes aldı. Mesleğinin getirdiği sorumluluk ağır basmıştı. “İçinizde kan almayı becerebilecek biri var mı?”

“Niye?” 

“Kanı ben vericem."

                                               3. Bölüm Sonu


Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 08 Oca 2016 17:07:10
KİMLİK 4. BÖLÜM

“Vaay doktor, çok boş adam değilsin. İyi sevdim bunu. Hadi sen iğneyi batır, kanı ben alırım.”
“İğneyi kendi damarıma nasıl batırayım.” Sonra yapılacak bir şey olmadığını anlayınca devam etti.
“Tamam neyse, bir şekilde halledicez. Şimdi şu lastiği kolumun üst tarafına bağla.” Adam dediğini yaptı.
-Oldu mu?”
“Evet evet, şimdi de şu şırıngayı al.”
Erkan’ın söylediklerini yapan adam durumdan hoşlanmaya başlamıştı. İşini gayet ciddiye alır gibi duruyordu. Saçı sakalı ağarmış adama döndü:
“Kendimi doktor gibi hissettim patron. Nasıl yakıştı mı?
“Yakıştı yakıştı, hadi işine bak.”
“Eee doktor, başka?”
“Başka yok. Şu kan ünitesini düşürmeden tutabilirsen yeter.”
Erkan’ın adamı aşağılar tavrı sinirlenmesine sebep olmuştu.
“Doktor!”
“Ne!”
Doktorun ters cevabına sinirlenen adam, onu yakasından tuttuğu gibi kendine çekti. Şu anki sinirli haliyle yaralı arkadaşını düşünmekten çok uzaktı. Belki hayatında ilk kez kendini işe yarar ve havalı hissetmişti. Belki doktor olmak gerçekten çok hoş olurdu.  Ama Erkan’ın dalga geçer hali onu kurduğu anlık hayalinden uyandırıp bugüne geri getirmişti. Sanki bugünlerinin sebebi Erkan’mış gibi onu ileri geri sarsarak biraz daha hırpalıyordu ki saçı sakalı birbirine karışmış adam, sert bir şekilde kolunu uzatıp, adamını durdurdu.
“Şşşşşt! Napıyosun! Şimdilik Ona ihtiyacımız var... Sonra.”
Adam, patronunun müdahalesiyle, istemeye istemeye Erkan’ın yakasını bıraktı.
Erkan, adamdan kurtulup, kan vermeye devam ederken derin düşüncelere dalmıştı. Bu gece burada geçeceğe benziyordu. Ya yarın sabah... Erken saatte Canan gelecekti. Az önce gönderdiği yaşlı amca… Yarın sabahki randevular… Kendisiyle beraber birçok kişinin de hayatı… “Olacak şey değil.” dedi içinden. Yaralı bu sabaha çıkamazsa… İnsan uzak durmak istese de, bela dönüp dolaşıp kapıyı böyle çalıyordu işte.
“Doktor! Doktor heeeey! Hayal kurmayı bırak! Sakın aklından yanlış bir şey geçireyim deme! Yoksa…”
Erkan adama ters bir bakış fırlattı...  Cevap verse de bir anlamı yoktu. Bir süre kendi kolundan kan aldıktan sonra iğneyi yavaşça çıkarıp hastanın yanına gitmek için doğruldu ama kan vermek içini fenalaştırmıştı. Gözleri karardı, bir an geri oturdu.
“Doktor, iki damla kan verdin diye bayılmayacaksın değil mi?”
Erkan sinirlenmişti. Yavaşça yeniden ayağa kalktı ama hala gözü kararıyordu. Yine de ayakta durmayı başardı. Ani hareketler yapmamaya çalışarak kan ünitesini eline alıp yaralının başına geldi. İlk defa kendinden kan alıp, bir başkasına veriyordu. Kanı şırıngaya bağlayıp, hastaya enjekte etmeye başladı. İçerideki adamlar muayenehane içinde ileri geri yürüyerek gerginliği daha da arttırıyordu. Erkan dayanamadı:
“Keser misiniz şunu!”
“Doktor, ileri gidiyorsun! İndirtme kendini aşağı!”
“Öyle mi! İndir o zaman! “ Gerginlik giderek artıyordu.  Adam Erkan’a kafa atacakmış gibi, dibinde bitti. “Doktor! Şansını fazla zorlama ha… Bu iş nasıl olsa bitecek. O zaman görücem seni.” 
“Gör o vakit. Çünkü işim bitti!”
O ana kadar tartışmayı uzaktan izleyen sakallı adam sinirle çıkıştı: 
“Ne demek işim bitti! Kurşun nolucak?”
” Kurşuna dokunamam. Kalbe çok yakın. Muayenehanedeki cihazlar yetersiz ve bunu tek başıma yapamam.”
”Ne yani, ölmesine izin mi vereceksin?” 
“Ben değil siz izin vereceksiniz. Çünkü bu şartlarda ona müdahale etmem cinayet olur.”
“Doktor, buradan sağ salim çıkmak istiyorsan, bu çocukla beraber çıkacaksın… O çıkmayacak olursa, sen de çıkamazsın!
“Bakın anlamıyorsunuz, ona yardım etmeye çalışıyorum zaten. Elimden gelenin fazlasını yapıyorum. Daha ne kadar açık konuşabilirim bilmiyorum ama hastaneye gitmek zorunda.” 
“ Doktor, sen de biliyorsun ki yerinden kaldırsak bile yolda ölür. Onun için ne yapılacaksa burada yapılacak. Onu kurtar, yoksa!”
“Yoksa ne!”
Erkan, çaresizce önce ellerini sonra yüzünü ovuşturdu. Onu anlamak istemeyen bir grup silahlı adama derdini anlatmaya çalışıyordu.
“Bakın, bu adam ölüyor. Bana ne yapacak olursanız olsun, durum değişmeyecek.”
"Öyle mi!"

                                                         4. Bölüm Sonu

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.429
  • 177.419
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.429
  • 177.419
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Oca 2016 18:47:03
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
KİMLİK 4. BÖLÜM

“Vaay doktor, çok boş adam değilsin. İyi sevdim bunu. Hadi sen iğneyi batır, kanı ben alırım.”
“İğneyi kendi damarıma nasıl batırayım.” Sonra yapılacak bir şey olmadığını anlayınca devam etti.
“Tamam neyse, bir şekilde halledicez. Şimdi şu lastiği kolumun üst tarafına bağla.” Adam dediğini yaptı.
-Oldu mu?”
“Evet evet, şimdi de şu şırıngayı al.”
Erkan’ın söylediklerini yapan adam durumdan hoşlanmaya başlamıştı. İşini gayet ciddiye alır gibi duruyordu. Saçı sakalı ağarmış adama döndü:
“Kendimi doktor gibi hissettim patron. Nasıl yakıştı mı?
“Yakıştı yakıştı, hadi işine bak.”
“Eee doktor, başka?”
“Başka yok. Şu kan ünitesini düşürmeden tutabilirsen yeter.”
Erkan’ın adamı aşağılar tavrı sinirlenmesine sebep olmuştu.
“Doktor!”
“Ne!”
Doktorun ters cevabına sinirlenen adam, onu yakasından tuttuğu gibi kendine çekti. Şu anki sinirli haliyle yaralı arkadaşını düşünmekten çok uzaktı. Belki hayatında ilk kez kendini işe yarar ve havalı hissetmişti. Belki doktor olmak gerçekten çok hoş olurdu.  Ama Erkan’ın dalga geçer hali onu kurduğu anlık hayalinden uyandırıp bugüne geri getirmişti. Sanki bugünlerinin sebebi Erkan’mış gibi onu ileri geri sarsarak biraz daha hırpalıyordu ki saçı sakalı birbirine karışmış adam, sert bir şekilde kolunu uzatıp, adamını durdurdu.
“Şşşşşt! Napıyosun! Şimdilik Ona ihtiyacımız var... Sonra.”
Adam, patronunun müdahalesiyle, istemeye istemeye Erkan’ın yakasını bıraktı.
Erkan, adamdan kurtulup, kan vermeye devam ederken derin düşüncelere dalmıştı. Bu gece burada geçeceğe benziyordu. Ya yarın sabah... Erken saatte Canan gelecekti. Az önce gönderdiği yaşlı amca… Yarın sabahki randevular… Kendisiyle beraber birçok kişinin de hayatı… “Olacak şey değil.” dedi içinden. Yaralı bu sabaha çıkamazsa… İnsan uzak durmak istese de, bela dönüp dolaşıp kapıyı böyle çalıyordu işte.
“Doktor! Doktor heeeey! Hayal kurmayı bırak! Sakın aklından yanlış bir şey geçireyim deme! Yoksa…”
Erkan adama ters bir bakış fırlattı...  Cevap verse de bir anlamı yoktu. Bir süre kendi kolundan kan aldıktan sonra iğneyi yavaşça çıkarıp hastanın yanına gitmek için doğruldu ama kan vermek içini fenalaştırmıştı. Gözleri karardı, bir an geri oturdu.
“Doktor, iki damla kan verdin diye bayılmayacaksın değil mi?”
Erkan sinirlenmişti. Yavaşça yeniden ayağa kalktı ama hala gözü kararıyordu. Yine de ayakta durmayı başardı. Ani hareketler yapmamaya çalışarak kan ünitesini eline alıp yaralının başına geldi. İlk defa kendinden kan alıp, bir başkasına veriyordu. Kanı şırıngaya bağlayıp, hastaya enjekte etmeye başladı. İçerideki adamlar muayenehane içinde ileri geri yürüyerek gerginliği daha da arttırıyordu. Erkan dayanamadı:
“Keser misiniz şunu!”
“Doktor, ileri gidiyorsun! İndirtme kendini aşağı!”
“Öyle mi! İndir o zaman! “ Gerginlik giderek artıyordu.  Adam Erkan’a kafa atacakmış gibi, dibinde bitti. “Doktor! Şansını fazla zorlama ha… Bu iş nasıl olsa bitecek. O zaman görücem seni.” 
“Gör o vakit. Çünkü işim bitti!”
O ana kadar tartışmayı uzaktan izleyen sakallı adam sinirle çıkıştı: 
“Ne demek işim bitti! Kurşun nolucak?”
” Kurşuna dokunamam. Kalbe çok yakın. Muayenehanedeki cihazlar yetersiz ve bunu tek başıma yapamam.”
”Ne yani, ölmesine izin mi vereceksin?” 
“Ben değil siz izin vereceksiniz. Çünkü bu şartlarda ona müdahale etmem cinayet olur.”
“Doktor, buradan sağ salim çıkmak istiyorsan, bu çocukla beraber çıkacaksın… O çıkmayacak olursa, sen de çıkamazsın!
“Bakın anlamıyorsunuz, ona yardım etmeye çalışıyorum zaten. Elimden gelenin fazlasını yapıyorum. Daha ne kadar açık konuşabilirim bilmiyorum ama hastaneye gitmek zorunda.” 
“ Doktor, sen de biliyorsun ki yerinden kaldırsak bile yolda ölür. Onun için ne yapılacaksa burada yapılacak. Onu kurtar, yoksa!”
“Yoksa ne!”
Erkan, çaresizce önce ellerini sonra yüzünü ovuşturdu. Onu anlamak istemeyen bir grup silahlı adama derdini anlatmaya çalışıyordu.
“Bakın, bu adam ölüyor. Bana ne yapacak olursanız olsun, durum değişmeyecek.”
"Öyle mi!"

                                                         4. Bölüm Sonu
Öğretmenim özledik yazılarınızı ,devamını dileriz  inşallah yüreğinize sağlık...

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.799
  • 227.371
  • 28.799
  • 227.371
# 08 Oca 2016 18:49:08
Yüreğine,eline sağlık kardeşim.
Devam etmesi duasıyla..

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 08 Oca 2016 23:43:45
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Öğretmenim özledik yazılarınızı ,devamını dileriz  inşallah yüreğinize sağlık...

Fark etmemiştim ama ben de yazmayı özlemişim öğretmenim. :) Okuyan, ilgilenen yüreğinize sağlık. Çok teşekkür ederim, çok sağ olun :D

Çevrimdışı kurthan

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.698
  • 73.115
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.698
  • 73.115
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 08 Oca 2016 23:46:07
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Fark etmemiştim ama ben de yazmayı özlemişim öğretmenim. :) Okuyan, ilgilenen yüreğinize sağlık. Çok teşekkür ederim, çok sağ olun :D
Bir çırpıda nefessiz okudum zümrem. :)
Devamı ne zaman. ::) :D

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 08 Oca 2016 23:47:58
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Yüreğine,eline sağlık kardeşim.
Devam etmesi duasıyla..

İnsanın dostlarının yanında olduğunu hissetmesi ne kadar güzel. Çok teşekkür ederim. Çok sağ olun. :D

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 08 Oca 2016 23:51:48
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bir çırpıda nefessiz okudum zümrem. :)
Devamı ne zaman. ::) :D

Vaay, canım zümrem, hep destek, tam destek diyosun. :D Sağ olasın.   

Çevrimdışı çomranlılı

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 327
  • 942
  • 327
  • 942
# 12 Oca 2016 23:54:02
Nihayet öğretmenim kaleminizi   özlemişim.😄😄😄

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 13 Oca 2016 21:32:38
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Nihayet öğretmenim kaleminizi   özlemişim.😄😄😄

çomranlılı öğretmenim, çok teşekkür ederim. Hoş geldiniz. Ben de sizi özledim. :D

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 13 Oca 2016 23:52:18
KİMLİK 5. BÖLÜM

Sakallı adam doktorun kendisine diklenen cevabına öyle öfkelenmişti ki, kelimenin tam manasıyla çılgına dönmüştü.  Ellerini arkasına bağlayıp, az önce söylenen sözleri tekrarlamaya başladı. “Demek öyle. Demek sana ne yaparsak yapalım, durum değişmeyecek öyle mi!  Durum değişmeyecek ha! İlginç, çok ilginç!” Sözleri tekrarladıkça siniri daha da artıyordu. “Sana ne yaparsak yapalım, değişmeyecek ha!” Öyle bir noktaya geldi ki her an silahını çekip vuracakmış gibi duruyordu. Başını hızlıca iki yana salladı. Etrafa ve adamlarına baktıktan sonra önünde ki sandalyeye öyle kuvvetli bir tekme savurdu ki, bir an kimse ne olduğunu anlayamadı, yanındaki adamları bile yerinden sıçradı. Silahını çekmekle çekmemek arasında gidip gelirken, birden elini beline uzattı. Hızla çektiği tabancasıyla Erkan’ın dibinde bitti. Tabancasını kendi kafasına dayamış, sohbet eder gibi Erkan’ın etrafında dönmeye başlamıştı.

“Bizi hala anlamadın değil mi? Sana çektireceğimiz acı hakkında da en ufak fikrin bile yok. Ama üzülme, şimdi olacak!” Sonra içerideki adamlarına gök gürültüsünü hatırlatan sesi ve çatık kaşlarıyla bağırdı. “Turgut, Hasan bağlayın ellerini!” Sonra tekrar gürledi. “Demek sana ne yaparsak yapalım, değişmeyecek. Görücez bakalım, öyle miymiş?”

Sakallı adamın emriyle, adını söylediği iki adam Erkan’ın kollarını arkasında birleştirip, bağlamak için bir şeyler aramaya, etrafa hızlıca bakınmaya başladılar. Erkan hayatı boyunca hiç böyle bir korku hissetmemişti. Kalbi ritmini kaybetmiş, dengesizce, yerinden çıkacakmışçasına atıyordu. Yutkunmayı denedi ama boğazı o kadar kurumuştu ki, yutkunacak kadar bile su bulamadı. Adamlardan biri Erkan’ın az önce kan vermek için koluna bağlattığı lastiği bulmuştu. “Şu lastiği al!” Her şey olması gerekenden çok daha hızlı ilerliyordu.
 
“Neden anlamak istemiyorsunuz, elimden geleni yaptım zaten. ”
 
“Demek hala konuşabiliyorsun. Sana elinden geleni yapmanın ne demek olduğunu şimdi göstericem.”

Sonra da tabancasını Erkan’ın sırtına dayayıp onu odadan dışarı çıkardı. “Bir taraftan da Erkan’ı hırpalayarak tehditler savurmaya başlamıştı. “Sen bizi ne sanıyorsun ha! Bizden kurtulabileceğini mi sandın! Sana ne diyorsak onu yapacaksın!Ölmek mi istiyorsun be adam!”

Sakallı adam bağırırken Erkan, kendini savunacak sözler arıyordu. “Hayır ama adam vurulmuş. Ne yapmamı bekliyorsunuz? Yapabileceğim her şeyi yaptım.”

“Senin sonunda ondan farklı olmayacak doktor! “ Sonra içerideki adamlara duyurmak ister gibi bağırdı. “Bu son şansın, bu ameliyatı yapacaksın! Eğer yapmazsan seni öldürmek benim için sadece keyif olur.”

Sakallı adam bu sözlerinin ardından birden Erkan'a yaklaşıp olabildiğince sessiz bir tonla Erkan’ın aklının köşesinden bile geçmeyecek o inanılmaz açıklamayı fısıldamaya başladı: “Beni dinle ve sakın sesini çıkarma... Ben polisim.”

“Neee!”

“Sana sesini çıkarma dedim!”  “Ama… “

Adam fısıltıyla konuşmaya devam ediyordu. “İçerideki adamlar gerçekten tehlikeli. Seni korumak için bir şeyler yapmaya çalışacağım, fırsatını bulunca buradan olabildiğince hızlı ve arkana bakmadan çıkıp yardım getirmeni istiyorum.”

“Neee! Neler söylüyorsunuz?” 

“Şşşşt… Sana içerdeki adamı iyileştireceksin diyorum!”

“Hiçbir şey anlamıyorum.” ”Beni iyi dinle.  Anahtarı almaya çalışacağım. Sen bir bahaneyle bu salona çık.”
Geçen zaman aleyhine işliyordu. İçerdeki adamlardan birinin sesi duyuldu. “Patron, işini bitirelim mi?”

“İçerdekiler huysuzlanmaya başladı. Biraz canını yakacağım ama kusura bakma.”

“Anlamadım… Ahhh! “ Erkan çenesinde derin bir acı hissetmişti.
“Sanırım şimdi anladın.”
 “Bana neden yumruk attın?”

“Kusura bakma demiştim. Adamların şüphelenmemesi lazım.”

Sakallı adam ara ara sesini yükseltmeye devam ediyordu. “Şimdi içeri girip elinden geleni yapacaksın! Anladın mı beni!”

“Yani ameliyatı yapmamı mı istiyorsun? Ama adam ölür.”
“Zaten ölmesi lazım. Beni tanıdı.” “Yoo, hayır bunu yapamam, bile bile birini öldüremem.” 

“Buna gerek yok, sen ne yaparsan yap, ölecek zaten. Ölmezse ben bir ara halledeceğim. Yani sen elinden geleni yap. Anlıyor musun beni?” Erkan neye inanacağını şaşırmıştı. Şüpheli gözlerle sakallı adama bakıyordu. Adam tekrar konuşmaya başladı. “Doktor! Kendine gel! Bakma öyle, şüphelenecekler. Beni anlıyor musun yoksa bir yumruk daha ister misin?” Erkan durumun şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışıyordu. Derin bir iki nefes aldı.

“Doktor, sana diyorum, bi yumruk daha ister misin?” Erkan, doğru söyleyip söylemediğini anlamak ister gibi tekrar sakallı adamın yüzüne baktı. Karşısında ifadesiz bir yüzden başka bir şey yoktu.
 
“İstemem sağ ol.”

Sakallı adam yeniden yüksek sesle bağırmaya başlamıştı.

"Doktorlar zekidir derlerdi de inanmazdım! Şimdi hemen içeri git ve arkadaşımızı kurtar! Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim!” Erkan az önce duyduklarının ne kadarına güvenebileceğini bilmiyordu. Belki de adam hepsini uyduruyordu. Belki ileri boyutta bir ruh hastasıydı. Belki sadece dalga geçiyordu. Belki sırtını döndüğünde onu vuracaktı. Ama seçeneksizlik Erkan’ı adam dediklerini kabul etme yoluna itiyordu.

“Tamam, elimden geleni yapıcam.”

                                                  5. Bölüm Sonu  :-\

Çevrimdışı kurthan

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.698
  • 73.115
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.698
  • 73.115
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 14 Oca 2016 00:08:05
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
KİMLİK 5. BÖLÜM

Sakallı adam doktorun kendisine diklenen cevabına öyle öfkelenmişti ki, kelimenin tam manasıyla çılgına dönmüştü.  Ellerini arkasına bağlayıp, az önce söylenen sözleri tekrarlamaya başladı. “Demek öyle. Demek sana ne yaparsak yapalım, durum değişmeyecek öyle mi!  Durum değişmeyecek ha! İlginç, çok ilginç!” Sözleri tekrarladıkça siniri daha da artıyordu. “Sana ne yaparsak yapalım, değişmeyecek ha!” Öyle bir noktaya geldi ki her an silahını çekip vuracakmış gibi duruyordu. Başını hızlıca iki yana salladı. Etrafa ve adamlarına baktıktan sonra önünde ki sandalyeye öyle kuvvetli bir tekme savurdu ki, bir an kimse ne olduğunu anlayamadı, yanındaki adamları bile yerinden sıçradı. Silahını çekmekle çekmemek arasında gidip gelirken, birden elini beline uzattı. Hızla çektiği tabancasıyla Erkan’ın dibinde bitti. Tabancasını kendi kafasına dayamış, sohbet eder gibi Erkan’ın etrafında dönmeye başlamıştı.

“Bizi hala anlamadın değil mi? Sana çektireceğimiz acı hakkında da en ufak fikrin bile yok. Ama üzülme, şimdi olacak!” Sonra içerideki adamlarına gök gürültüsünü hatırlatan sesi ve çatık kaşlarıyla bağırdı. “Turgut, Hasan bağlayın ellerini!” Sonra tekrar gürledi. “Demek sana ne yaparsak yapalım, değişmeyecek. Görücez bakalım, öyle miymiş?”

Sakallı adamın emriyle, adını söylediği iki adam Erkan’ın kollarını arkasında birleştirip, bağlamak için bir şeyler aramaya, etrafa hızlıca bakınmaya başladılar. Erkan hayatı boyunca hiç böyle bir korku hissetmemişti. Kalbi ritmini kaybetmiş, dengesizce, yerinden çıkacakmışçasına atıyordu. Yutkunmayı denedi ama boğazı o kadar kurumuştu ki, yutkunacak kadar bile su bulamadı. Adamlardan biri Erkan’ın az önce kan vermek için koluna bağlattığı lastiği bulmuştu. “Şu lastiği al!” Her şey olması gerekenden çok daha hızlı ilerliyordu.
 
“Neden anlamak istemiyorsunuz, elimden geleni yaptım zaten. ”
 
“Demek hala konuşabiliyorsun. Sana elinden geleni yapmanın ne demek olduğunu şimdi göstericem.”

Sonra da tabancasını Erkan’ın sırtına dayayıp onu odadan dışarı çıkardı. “Bir taraftan da Erkan’ı hırpalayarak tehditler savurmaya başlamıştı. “Sen bizi ne sanıyorsun ha! Bizden kurtulabileceğini mi sandın! Sana ne diyorsak onu yapacaksın!Ölmek mi istiyorsun be adam!”

Sakallı adam bağırırken Erkan, kendini savunacak sözler arıyordu. “Hayır ama adam vurulmuş. Ne yapmamı bekliyorsunuz? Yapabileceğim her şeyi yaptım.”

“Senin sonunda ondan farklı olmayacak doktor! “ Sonra içerideki adamlara duyurmak ister gibi bağırdı. “Bu son şansın, bu ameliyatı yapacaksın! Eğer yapmazsan seni öldürmek benim için sadece keyif olur.”

Sakallı adam bu sözlerinin ardından birden Erkan'a yaklaşıp olabildiğince sessiz bir tonla Erkan’ın aklının köşesinden bile geçmeyecek o inanılmaz açıklamayı fısıldamaya başladı: “Beni dinle ve sakın sesini çıkarma... Ben polisim.”

“Neee!”

“Sana sesini çıkarma dedim!”  “Ama… “

Adam fısıltıyla konuşmaya devam ediyordu. “İçerideki adamlar gerçekten tehlikeli. Seni korumak için bir şeyler yapmaya çalışacağım, fırsatını bulunca buradan olabildiğince hızlı ve arkana bakmadan çıkıp yardım getirmeni istiyorum.”

“Neee! Neler söylüyorsunuz?” 

“Şşşşt… Sana içerdeki adamı iyileştireceksin diyorum!”

“Hiçbir şey anlamıyorum.” ”Beni iyi dinle.  Anahtarı almaya çalışacağım. Sen bir bahaneyle bu salona çık.”
Geçen zaman aleyhine işliyordu. İçerdeki adamlardan birinin sesi duyuldu. “Patron, işini bitirelim mi?”

“İçerdekiler huysuzlanmaya başladı. Biraz canını yakacağım ama kusura bakma.”

“Anlamadım… Ahhh! “ Erkan çenesinde derin bir acı hissetmişti.
“Sanırım şimdi anladın.”
 “Bana neden yumruk attın?”

“Kusura bakma demiştim. Adamların şüphelenmemesi lazım.”

Sakallı adam ara ara sesini yükseltmeye devam ediyordu. “Şimdi içeri girip elinden geleni yapacaksın! Anladın mı beni!”

“Yani ameliyatı yapmamı mı istiyorsun? Ama adam ölür.”
“Zaten ölmesi lazım. Beni tanıdı.” “Yoo, hayır bunu yapamam, bile bile birini öldüremem.” 

“Buna gerek yok, sen ne yaparsan yap, ölecek zaten. Ölmezse ben bir ara halledeceğim. Yani sen elinden geleni yap. Anlıyor musun beni?” Erkan neye inanacağını şaşırmıştı. Şüpheli gözlerle sakallı adama bakıyordu. Adam tekrar konuşmaya başladı. “Doktor! Kendine gel! Bakma öyle, şüphelenecekler. Beni anlıyor musun yoksa bir yumruk daha ister misin?” Erkan durumun şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışıyordu. Derin bir iki nefes aldı.

“Doktor, sana diyorum, bi yumruk daha ister misin?” Erkan, doğru söyleyip söylemediğini anlamak ister gibi tekrar sakallı adamın yüzüne baktı. Karşısında ifadesiz bir yüzden başka bir şey yoktu.
 
“İstemem sağ ol.”

Sakallı adam yeniden yüksek sesle bağırmaya başlamıştı.

"Doktorlar zekidir derlerdi de inanmazdım! Şimdi hemen içeri git ve arkadaşımızı kurtar! Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim!” Erkan az önce duyduklarının ne kadarına güvenebileceğini bilmiyordu. Belki de adam hepsini uyduruyordu. Belki ileri boyutta bir ruh hastasıydı. Belki sadece dalga geçiyordu. Belki sırtını döndüğünde onu vuracaktı. Ama seçeneksizlik Erkan’ı adam dediklerini kabul etme yoluna itiyordu.

“Tamam, elimden geleni yapıcam.”

                                                  5. Bölüm Sonu  :-\

Zümrem ne olacak şimdi. ::)Devamı gelinceye kadar gözüme uyku girmeyecek. ;D
Bende karar veremedim ne olduğuna. :-\
Yüreğine sağlık canım zümrem. :)

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 14 Oca 2016 00:11:10
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Zümrem ne olacak şimdi. ::)Devamı gelinceye kadar gözüme uyku girmeyecek. ;D
Bende karar veremedim ne olduğuna. :-\
Yüreğine sağlık canım zümrem. :)

Canım zümrem, sağ olasın. Sen söyle, nasıl istersen öyle olsun.  ;) :D

Çevrimdışı kurthan

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.698
  • 73.115
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.698
  • 73.115
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 14 Oca 2016 00:13:52
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Canım zümrem, sağ olasın. Sen söyle, nasıl istersen öyle olsun.  ;) :D
Sen nasıl istersen öyle olsun canım.. ;) :)
Konunun son bölümünde hem kafam karıştı hem heyecanlandım. ::) :D
Merakla bekliyorum ;D

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK