KİMLİK 5. BÖLÜM
Sakallı adam doktorun kendisine diklenen cevabına öyle öfkelenmişti ki, kelimenin tam manasıyla çılgına dönmüştü. Ellerini arkasına bağlayıp, az önce söylenen sözleri tekrarlamaya başladı. Demek öyle. Demek sana ne yaparsak yapalım, durum değişmeyecek öyle mi! Durum değişmeyecek ha! İlginç, çok ilginç! Sözleri tekrarladıkça siniri daha da artıyordu. Sana ne yaparsak yapalım, değişmeyecek ha! Öyle bir noktaya geldi ki her an silahını çekip vuracakmış gibi duruyordu. Başını hızlıca iki yana salladı. Etrafa ve adamlarına baktıktan sonra önünde ki sandalyeye öyle kuvvetli bir tekme savurdu ki, bir an kimse ne olduğunu anlayamadı, yanındaki adamları bile yerinden sıçradı. Silahını çekmekle çekmemek arasında gidip gelirken, birden elini beline uzattı. Hızla çektiği tabancasıyla Erkanın dibinde bitti. Tabancasını kendi kafasına dayamış, sohbet eder gibi Erkanın etrafında dönmeye başlamıştı.
Bizi hala anlamadın değil mi? Sana çektireceğimiz acı hakkında da en ufak fikrin bile yok. Ama üzülme, şimdi olacak! Sonra içerideki adamlarına gök gürültüsünü hatırlatan sesi ve çatık kaşlarıyla bağırdı. Turgut, Hasan bağlayın ellerini! Sonra tekrar gürledi. Demek sana ne yaparsak yapalım, değişmeyecek. Görücez bakalım, öyle miymiş?
Sakallı adamın emriyle, adını söylediği iki adam Erkanın kollarını arkasında birleştirip, bağlamak için bir şeyler aramaya, etrafa hızlıca bakınmaya başladılar. Erkan hayatı boyunca hiç böyle bir korku hissetmemişti. Kalbi ritmini kaybetmiş, dengesizce, yerinden çıkacakmışçasına atıyordu. Yutkunmayı denedi ama boğazı o kadar kurumuştu ki, yutkunacak kadar bile su bulamadı. Adamlardan biri Erkanın az önce kan vermek için koluna bağlattığı lastiği bulmuştu. Şu lastiği al! Her şey olması gerekenden çok daha hızlı ilerliyordu.
Neden anlamak istemiyorsunuz, elimden geleni yaptım zaten.
Demek hala konuşabiliyorsun. Sana elinden geleni yapmanın ne demek olduğunu şimdi göstericem.
Sonra da tabancasını Erkanın sırtına dayayıp onu odadan dışarı çıkardı. Bir taraftan da Erkanı hırpalayarak tehditler savurmaya başlamıştı. Sen bizi ne sanıyorsun ha! Bizden kurtulabileceğini mi sandın! Sana ne diyorsak onu yapacaksın!Ölmek mi istiyorsun be adam!
Sakallı adam bağırırken Erkan, kendini savunacak sözler arıyordu. Hayır ama adam vurulmuş. Ne yapmamı bekliyorsunuz? Yapabileceğim her şeyi yaptım.
Senin sonunda ondan farklı olmayacak doktor! Sonra içerideki adamlara duyurmak ister gibi bağırdı. Bu son şansın, bu ameliyatı yapacaksın! Eğer yapmazsan seni öldürmek benim için sadece keyif olur.
Sakallı adam bu sözlerinin ardından birden Erkan'a yaklaşıp olabildiğince sessiz bir tonla Erkanın aklının köşesinden bile geçmeyecek o inanılmaz açıklamayı fısıldamaya başladı: Beni dinle ve sakın sesini çıkarma... Ben polisim.
Neee!
Sana sesini çıkarma dedim! Ama
Adam fısıltıyla konuşmaya devam ediyordu. İçerideki adamlar gerçekten tehlikeli. Seni korumak için bir şeyler yapmaya çalışacağım, fırsatını bulunca buradan olabildiğince hızlı ve arkana bakmadan çıkıp yardım getirmeni istiyorum.
Neee! Neler söylüyorsunuz?
Şşşşt
Sana içerdeki adamı iyileştireceksin diyorum!
Hiçbir şey anlamıyorum. Beni iyi dinle. Anahtarı almaya çalışacağım. Sen bir bahaneyle bu salona çık.
Geçen zaman aleyhine işliyordu. İçerdeki adamlardan birinin sesi duyuldu. Patron, işini bitirelim mi?
İçerdekiler huysuzlanmaya başladı. Biraz canını yakacağım ama kusura bakma.
Anlamadım
Ahhh! Erkan çenesinde derin bir acı hissetmişti.
Sanırım şimdi anladın.
Bana neden yumruk attın?
Kusura bakma demiştim. Adamların şüphelenmemesi lazım.
Sakallı adam ara ara sesini yükseltmeye devam ediyordu. Şimdi içeri girip elinden geleni yapacaksın! Anladın mı beni!
Yani ameliyatı yapmamı mı istiyorsun? Ama adam ölür.
Zaten ölmesi lazım. Beni tanıdı. Yoo, hayır bunu yapamam, bile bile birini öldüremem.
Buna gerek yok, sen ne yaparsan yap, ölecek zaten. Ölmezse ben bir ara halledeceğim. Yani sen elinden geleni yap. Anlıyor musun beni? Erkan neye inanacağını şaşırmıştı. Şüpheli gözlerle sakallı adama bakıyordu. Adam tekrar konuşmaya başladı. Doktor! Kendine gel! Bakma öyle, şüphelenecekler. Beni anlıyor musun yoksa bir yumruk daha ister misin? Erkan durumun şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışıyordu. Derin bir iki nefes aldı.
Doktor, sana diyorum, bi yumruk daha ister misin? Erkan, doğru söyleyip söylemediğini anlamak ister gibi tekrar sakallı adamın yüzüne baktı. Karşısında ifadesiz bir yüzden başka bir şey yoktu.
İstemem sağ ol.
Sakallı adam yeniden yüksek sesle bağırmaya başlamıştı.
"Doktorlar zekidir derlerdi de inanmazdım! Şimdi hemen içeri git ve arkadaşımızı kurtar! Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim! Erkan az önce duyduklarının ne kadarına güvenebileceğini bilmiyordu. Belki de adam hepsini uyduruyordu. Belki ileri boyutta bir ruh hastasıydı. Belki sadece dalga geçiyordu. Belki sırtını döndüğünde onu vuracaktı. Ama seçeneksizlik Erkanı adam dediklerini kabul etme yoluna itiyordu.
Tamam, elimden geleni yapıcam.
5. Bölüm Sonu