Kardia Öğretmenim Emeğinize Sağlık. Kaleminizi Özlemişim.
Teşekkür ederim
çomranlılı öğretmenim.
Ben de sizi özlemiştim.
* GECE KALEMİ* -İKİNCİ SEZON 3. BÖLÜMBirkaç gün sonra İhsan Beyin eve dönmesiyle, Akın da biraz rahatlamıştı. Babasının odasına çıktığında İhsan Beyi telefonda konuşurken buldu:
-Baba napıyosun? Doktorun kesin talimatı var. Bi süre her şeyden uzak kalmalısın.
-Doktor şirketi de yönetecek miymiş?
-Sen şirketi düşünme baba. Ben elimden geleni yaparım.
-İstemez. Ben daha ölmedim.
-Allah korusun baba. Onun için söylemedim.
-Neyse neyse, şurdan hizmetçiyi çağır da yeni takımlarımı getirsin.
-Baba, hiç olmazsa bir haftalığına dinlen.
-Sana olmaz dedim! Bir haftada teyzen neler yapabilir biliyor musun sen!
İhsan Beyin bu çıkışıyla Akın'ın merak ettiği soru da cevabını bulmuş oluyordu. Demek babasının hastalanmasına sebep olan kişi gerçekten de teyzesiydi.
-Teyzem mi?
Akın'ın en son hatırlayabildiği zamandan bu yana babasıyla teyzesi arasında nedeni belli olmayan kıyasıya bir düşmanlık hep vardı ama bu düşmanlığın sebebini bir türlü öğrenememişti. Yıllardır bu konu ne zaman açılsa babası üzerini sertçe kapatırdı. Akın bu kez de öğrenmezse belli ki babasının kendi kendine anlatacağı yoktu. Daha fazla dayanamadı:
-Baba, nedir teyzemle alıp veremediğiniz?
-Sen bu meseleye karışma Dilaver! Teyzenden uzak dur yeter!
-Baba, bu yüzden neredeyse canından oluyordun hala bu işe karışma mı diyorsun?
-Söz dinle Dilaver. Karışma diyorsam karışma! Tekrar kalp krizi mi geçirteceksin bana!
-Baba, sokağa çıkıp oynamak yok, der gibi beni bu olayın dışında tutamazsın.
İhsan Bey oğlunun bu sözlerine göz ucuyla düşünceli bir halde baktı. İhsan Beyin kaçamak bakışı Akın'a hak verdiğini gösteriyor gibiydi ama bunu Akın'a itiraf etmeyeceği de görülebiliyordu. Fakat Akın da olayın peşini bırakmak niyetinde değildi. Ani bir hareketle kapıya yöneldi.
-Anlaşıldı... Bu işi teyzemle konuşmadan öğrenemicem.
-Sana olmaz dedim!... Nereye gittiğini sanıyorsun?
- Teyzemin bu can düşmanlığının nedenini öğrenmeye! Bakalım senden ne istiyormuş!
-Dur diyorum! Benden bir şey istemiyor.
Akın bu ani itirafla olduğu yere çakıldı:
-Nasıl?
-Senden istiyor. Onun derdi seninle
İhsan Beyin Akın'ı durdurmak için yaptığı itiraf, onu şaşkına çevirmişti.
-Yani bütün bu yaşananların nedeni ben miyim? Ama ben, anlamıyorum.
-Sana bu olayın peşini bırak dedim ve sen de bırakacaksın. Anlaşıldı mı?
-Peki neden?
-Nedenini boş ver. Sen ondan olabildiğince uzak dur yeter. Ben sana bir zarar vermesine izin vermicem.
-Nasıl yani, bana nasıl zarar verebilir ki
-Sana bu işin peşini bırak dedim!
-Olmaz baba. Mademki asıl sebep benim, sebep olduğum durum neymiş öğrenmek istiyorum. Bu benim hakkım. Neyle karşı karşıya olduğumu ve sebebini bilmek zorundayım.
-Konu kapanmıştır Akın! Beni dinlemez, teyzene gidersen seni asla affetmem ve, ve babalık hakkımı da helal etmem.
-Ama! Bu bana yaptığın
Bu haksızlık!
-Yani,
Akın, babasının tekrar kriz geçirmesinden endişeliydi ama bu durum, bu olay
-Akın, yani!
Akın, babasının tekrar rahatsızlanmaması için çaresiz boyun eğmek zorunda kalıyordu:
-Yani, dediğin gibi olsun baba
Ama, ama yine kalp krizi geçirmene neden olursa bu sefer seni dinlemem! O zaman beni durduramazsın, baba!
-Merak etme
Bi daha bunu yapması için tehditlerini savurması yetmez.
-Tehdit mi savuruyor? Neyle tehdit ediyor?
-Akın! Her söylediğim kelimenin peşine düşmekten vazgeç! Gitmicem dedin, sözünü tut!... Sana güvenebilirim değil mi?
-Peki baba.
- Söz ver!
-Baba!
-Söz ver dedim!
-Söz. Söz veriyorum. Ama,
-Aması yok.
Sonra Akın'a doğru yaklaşıp belki de yirmi yıldır yapmadığı gibi omuzlarından tuttu sonra da saçını okşadı. O sıcak bakışları babasının gözlerinde ilk kez görüyordu. Hiç bitmesin istediği bu sıcak hisle babasına baktı ama kısa süren anlık durum düzelmiş, İhsan Bey toparlanmıştı:
-Öhö, öhöm. Hadi ben de seni dinleyip yatağıma geri uzanıyorum. Şimdi işinin başına. Ben iyiyim.
Akın da bu kısa anı bir kenara bırakıp, gerçek ana geri dönmüştü.
-Ya bir şey olursa,
-Ne olacak. Hem evde bir sürü çalışan var. Bir şey olursa onlar haber verir.
-Allah korusun baba.
-Hadi hadi. İyiyim ben.
......
Yaklaşık bir saat sonra Akın da arabasıyla iş yerine varmıştı.
.........
-Akın Bey büyük geçmiş olsun.
-Teşekkür ederim Buse Hanım.
-Akın Bey isterseniz bugünkü randevularınızı iptal edeyim.
-Ne sebeple?
-Birkaç gündür yorgunsunuz ya, o bakımdan. Hem kötü görünüyorsunuz.
-Beni düşünmeniz için bir sebep yok Buse Hanım. Lütfen işinize konsantre olun. Ben işlerinizden biri değilim.
-Aşkolsun Akın Bey.
-Anlamadım.
-Nasıl isterseniz Akın Bey.
-Güzel
Bir de kahve istiyorum.
-Tamam Akın Beeey.
-Buse Hanım,
-Evet,
-Buse Hanım, lütfen ağzınızdaki sakız,
-Özür dilerim Akın Bey, hemen çıkarıyorum.
-Iıııııııııı !
-Bana mı dediniz?
-Yok, ayağım, ayakkabı ayağıma vurdu da, onun acısı.
-Geçmiş olsun. Bu arada bana Naz Hanımı gönderir misiniz?
-Bana Naz Hanımı gönderir misinizmiş.
-Buse Hanım
.
-Evet Akın Bey,
-Sizi duydum.
Buse telaşlanmıştı:
-Özür dilerim Akın Bey. Af edersiniz. Öyle istemeden ağzımdan çıkıverdi. Kusura bakmayın.
-Tamam, neyse önemli değil
Bugün çekilmez olduğumun farkındayım.
-Ama şey, yani
-Buse Hanım, Bugün ters bir şey söylersem beni ciddiye almayın lütfen.
Akın'ın üstü kapalı özrü Buse'yi yeniden hayata döndürmüştü.
-Peki Akın Bey. Ben hemen kahvenizi getiriyorum, Naz Hanıma da haber veriyorum.
-Teşekkür ederim.
.
3. Bölüm Sonu...