Hikaye Türündeki Yazılarımız.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 07 Ara 2012 00:21:34
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
kardia öğretmenim bizi unuttunuz,hasta değilsiniz inşallah

Estağfurullah çomranlılı öğretmenim. Aslında ne deseniz haklısınız. Sizleri unutmadım da bir türlü yazıyı toparlamaya fırsat bulamadım diyelim. :-\
Üç haftadır bana eziyet etmesinin dışında hiçbir faydası olmayan bir seminere zoraki katılmak durumunda kalıyorum. Sabah seminer, öğleden sonra okul, üzerine boğaz ağrısı da eklenince, birinci sınıfla birlikte, haliyle yorgunluk. Sonuç olarak, özür diliyorum, kusura bakmayın.  :)

Telafi edebilmek adına yeni bölümü ekliyorum hocam. İnşallah beğenirsiniz. Sevgilerimle... :)

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

İçerden gelen azarlama sesleri tüm koridoru dolduruyordu. İhsan Bey, Akın'a alabildiğine yüksek sesle yarı tehdit, yarı uyarı sözler sarf ediyordu:

-Eğer bu projede sözünü ettiğin başarıyı sağlayamazsan, seni kendi ellerimle batırırım bilesin.

-Baba,

-Kes! Bana kaç kere iş yerinde baba demeyeceksin demedim mi! >:(

-Özür dilerim... İhsan Bey.

* GECE KALEMİ* -14. Bölüm-


-Dile zaten. Başıma sürekli dert açıyorsun. Bu işe hiç girişmemeliydin!

-İhsan Bey,  lütfen bu kadar ön yargılı olmayın. Tam tersine bana destek olsanız, belki her şey daha kolay olur.

-Bana bak Dilaver, bu piyasada sadece ben değil, bütün bir medya var. Sana ben acısam, onlar acır mı sınıyorsun! Eğer bu proje onun bunun acımasına kaldıysa, başlamadan bitirin!  >:(

-Demek istediğim bu değildi İhsan Bey. Sadece sizin desteğiniz benim için önemli.

-O zaman unut bunu! Çünkü ben de senin için rakiplerinden biriyim ve oğlum olman bu gerçeği değiştirmeyecek!  Gerekirse seni bir böcek gibi ezerim!  >:(

Bu söz üzerine Akın birden sinirlendi.  Aklından geçenleri söylemekle söylememek arasında gidip geldi ama bardak çoktan taşmıştı. Bundan sonrasını düşünmek için çok geçti…

-Ezersiniz demek…  Her şey bunun için aslında değil mi baba... Beni vazgeçirmek, bu projeden korkup yine sana sığınmamı sağlamak için azarlıyorsun beni...  Aslında korktuğun başarısız olmam değil, tam tersine bu işi başarmam seni korkutuyor öyle değil mi! :( Söylesene baba, beni hırpalamaktan ne zevk alıyorsun!... Neden yapıyorsun bunu bana...

Akın'ı dinlerken İhsan Beyin yüzü renkten renge girmeye başlamıştı ama bu Akın'ı durdurmuyordu. Ayağa kalkmış, babasının tam karşısında deyim yerindeyse pervasızca aklından geçenleri ilk kez bu kadar açık ve net söylüyordu:

-Beni o kadar istemiyorsan neden buradayım! Neden boşuna zaman kaybediyorsun! Çık git de, ben de gideyim! Şimdiye kadar beklediysem bunu yapan kişi ben olmak istemediğim içindi. Kısa bir cümle, çık git diyeceksin ve ben de vicdan azabı duymadan gidicem. Bu kadar.  >:(  

İhsan Bey daha fazla dayanamadı. Sinirden eli ayağı titriyordu. O da ayağa fırladı. Kızılca kıyamet kopmak üzereydi. Dışarıdan sesleri duyan çalışanlar bir bir etrafa dağılıp, olaydan habersizmiş gibi davranmaya çalışıyorlardı. Sadece Naz ve Metin, tartışmayı en ince ayrıntısına kadar duyuyor ve bağrışmalarda birbirlerine bakıp tekrar gözlerini aşağıya indiriyorlardı. Sonra İhsan Beyin yükselen sesi:

-Kes! Çok ileri gidiyosun!

-Ne o baba, gerçekleri duymak ağır mı geldi size! Hadi çekinmeyin, söyleyin. Yoksa İhsan Bey mi demeliydim!

-Dilaver! Sus diyorum! Sus yoksa elimden bir kaza çıkacak!

-Niye baba? Napacaksın! Belki yapmayı düşündüğün şeye de hasret kalmışımdır.

-Dilaver sus diyorum! Yoksa yoksa!

-Yoksa ne baba, vuracak mısın! Vur hadi, hadi vur! Belki istemeden de olsa bana dokunmuş olursun!

İhsan Bey burnundan soluyordu. Akın'ı tokatlaması an meselesiydi. Yaklaştı yaklaştı...  Akın babasının gözlerinin içine bakıyordu. Bu an, babasının tek bir sözüyle belki de bir kucaklaşmaya dönüşebilirdi. Bir güzel söz, bir oğlum kelimesi, Akın'ı karşısındaki aslandan küçük bir çocuğa çevirebilirdi ama İhsan Bey elini kaldırmıştı... Akın nefes bile almıyordu. İhsan Bey uzun zamandır böylesine dikkatle bakmadığı oğluna vurmak üzereydi... Sonra birden yeni bir şey fark etmiş gibi duraksadı…  Sonra da elini indirdi:

-Çık dışarı! Sana çık diyorum! >:(

Akın hala yerinde sabit duruyordu. Başını öne eğdi.

-Sana çık dedim! Bana istemediğim bir şeyi yaptırma!

Akın, eğdiği başını kaldırdı:

-Baba, biliyor musun, bir gün seni bu piyasadan silebilirim.

-Sana çık dedim! Haddini aşma!... Çık! >:(

Akın yutkundu... O sinirle kapıyı çarpıp odadan çıktı. Hızla kendi odasına döndü. Naz ve Metin ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Akın içeri girdiğinde rengi uçmuş gibiydi. İçeride onları görünce hızını düşürdü, adımlarını yavaşlattı... Naz, hiçbir şey olmamış gibi davranmayı planlarken Metin hala kararsızdı. Onların şaşkınlığı geçmeden Akın konuşmaya başladı:

-Arkadaşlar bana biraz izin verir misiniz? Sizi beklettiğim için üzgünüm. Sadece birkaç dakika sonra tekrar görüşelim. Olur mu?

-Elbette Akın Bey.

-Tabi Akın Bey.

Naz’la Metin odadan çıkarlarken Akın koltuğunda öne doğru eğilmiş iki eliyle başını tutuyordu. Öylesine bunalmış görünüyordu ki, Naz ilk defa Akın'a karşı öfkeden başka  şeyler hissetti. Naz, hislerine anlam veremese de bunun nefret olmadığını anlamak hiçte zor değildi…

                                  
                                                      14. Bölüm Sonu...  :-\


Çevrimdışı çomranlılı

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 327
  • 942
  • 327
  • 942
# 07 Ara 2012 00:39:50
teşekkürler,gerçekten  kaleminizi özlemişim

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 07 Ara 2012 00:44:44
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
teşekkürler,gerçekten  kaleminizi özlemişim

Çok teşekkür ederim hocam. Ben de sizleri özlemiştim. :) Sevgilerimle.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 24 Ara 2012 23:15:54
* GECE KALEMİ* -15. Bölüm-

Akın, aradan geçen yarım saate rağmen henüz Naz’la Metin’i içeri çağırmamıştı. Her ikisi de bu olayın sonuçlarından endişeli beklerken nihayetinde ofisinin kapısı açıldı:

-Arkadaşlar buyurun lütfen.

Metin’le Naz odaya geçip Akın’ın masasının karşısındaki koltuklara oturdular. O ana kadar kapıda bekleyen Akın da onlardan sonra içeri geçip masasına oturdu. Biraz düşünüp ne söyleyeceğini toparlamış gibi gözlerini kaldırıp onara baktı:

-Bir isim bulabildik mi arkadaşlar?

Naz şaşırmıştı. Küçükte olsa Akın’ın bir açıklama yapacağını düşünmüştü ama çabuk toparlandı:

-Akın Bey, eee ben haber aralığına göre bir isim bulunmasının doğru olacağını düşünüyorum. Böylece politikadan spora, magazinden yolsuzluklara kadar her konuda geniş bir çalışma alanına sahip olabiliriz Sonuç olarak “Tesbit” ya da daha iddialı olması açısından “Geri Plan” ismini düşünebiliriz.

-Akın Bey, ben aynı fikirde değilim. Bence haber aralığından çok her haberin ilgi çekici olmasına dikkat etmeliyiz. Önemli olan kendimize bir yer bulmak. Başlangıçta son derece katı bir tutumla ilgiyi üzerimize çekip, sonradan yumuşama gösterebiliriz... Hatta akla hayale gelmeyecek ilk haberlerle herkese kendimizden söz ettirebiliriz. Belli bir kesimi de el üstünde tutmalıyız ki o kesimi halk oluşturuyor. O yüzden ben “Takıntı” adını öneriyorum.

-Neden, psikolojik bir yayın mı çıkarıcaz... Saçma… >:(

-Hayır ama bu gazete, dergi enflasyonunda bir fark ortaya koymazsak kaybolup gideriz Naz Hanım. >:(

-Bunu önlemek için yapılması gereken yalan haberlerle dikkat çekmek mi Metin Bey! >:(

-Asparagas haberlere karşısınız, yalakalık yapamıyorsunuz. Bu durumda gazete ve dergiyi nasıl tanıtmayı planlıyorsunuz Naz Hanım? >:(

-Gerçeklere ne dersiniz metin Bey! Anlamını biliyor musunuz?... >:(

Akın bu tartışmaları büyük bir dikkat ve sabırla dinledi ama duruma el koymanın zamanı gelmişti:

-Bi Dakka! Bi Dakka!.... Metin Bey! Naz Hanım! İçinizi döktüyseniz kaldığımız yerden devam edelim.

O ana kadar tartışmaya kendini kaptıran Naz ve Metin birden uyanır gibi oldu. Metin erken davrandı:

-Özür dilerim Akın Bey.

Özür dileme sırası Naz’daydı:

-Akın Bey, ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Af edersiniz. :-\

-Önemli değil arkadaşlar. Aslında gerçek hallerinizi izlemek hoştu. Naz Hanım, dürüstlüğünüzü takdir ettiğimi söylemek istiyorum. Yine de Metin Beyin haklılık payını inkar edemeyiz. Bu taktik her zaman yüzde yüze yakın oranda işe yarar... Ama ben bu taktiği seçenlerden değilim. O yüzden daha gerçekçi bir yol izleyeceğiz. Herkesin yaptığını yaparsak diğerlerinden bir farkımız kalmaz. Bilmem anlatabildim mi Metin Bey?

Metin bozulmuştu.

-Anladım Akın Bey. Nasıl isterseniz. :(

Akın arkasına yaslandı.

-Bu isimler üzerinde biraz düşünelim. Ufak çaplı bir anket de düzenlenebilir. Şimdi çıkabilirsiniz arkadaşlar. Ayrıntıları gözden kaçırmamak için biraz daha araştırmakta fayda görüyorum.

-Peki Akın Bey

-Anlaşıldı Akın Bey.

Metin’le Naz dışarı çıkarken Naz bir ara dönüp Akın'a baktı.

-Bir şey mi vardı Naz Hanım?

-Hayır. Yani aslında ben bu gün babanızla olanlar için…

Akın derin bir nefes aldı. Metin’in uzaklaştığını gördükten sonra,

-Babamla olan tartışmamıza şahit olmak zorunda kaldığınız için üzgünüm Naz Hanım. Sizden ricam bu konuyu unutmanız.

Akın konuşurken gözlerini masadan kaldırmıyordu:

-Babamla olan ilişkimle gurur duyduğumu söyleyemem. O yüzden bu gün yaptığımız tartışmayı tamamen unutmanızı istemekten başka yapabileceğim bir şey yok…

-Anlıyorum Akın Bey. Her ne kadar hangi tartışmadan bahsettiğinizi bilmiyorsam da unutmaya çalışırım.

Akın bu cevaba gülümseyerek cevap verdi:

-Teşekkür ederim.

Naz Akın'ın yüzünde ilk kez gördüğü bu sıcak gülümsemeye kendini kaptırmıştı. Tehlikeli sularda gezinmeye başlıyordu... Kapıdan çıktığında kendi kendine tekrarladı:

-Bi daha bu adamın yüzüne bu denli dikkatli bakmicam. Evet bunu yapmicam. Olmaz...Olmaz... :-\

 
                                                               15. Bölüm Sonu...

Çevrimdışı çomranlılı

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 327
  • 942
  • 327
  • 942
# 25 Ara 2012 13:43:08
teşekkürler ,kaleminize sağlık

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 31 Ara 2012 02:10:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
teşekkürler ,kaleminize sağlık

Teşekkür ederim hocam. Sizin de okuyan yüreğinize sağlık.  :D

* GECE KALEMİ* -16. Bölüm-

Naz daha fazla açılmadan bu sulardan ayrılmalıydı. Aklından geçenler yüzünden kendi kendine söylendi:

- Bütün bunlar, hep o Buse’nin yüzünden… Dikkatimi o yöne çekmeye çalışıyo. Onda benim göremediğim ne görüyorsa artık…  Akın, benim ilgimi çekebilecek kadar özel biri değil… Ukala nolucak. >:(

Naz'ın kendine bile itiraf etmediği ise; Akın'ın yarı ukala, yarı içten, tümüyle zeka dolu tavırları, mükemmel Türkçesi ve ara sıra yüzünü gösteren zaaflarının Naz'ı istemese de etkilemiş olmasıydı. Ama Akın’ın bilerek ya da bilmeyerek ki bu en tehlikelisi, onu etkilemesine izin vermeyecekti. Bu kesin kararını uygulamaya, yeni gazete ve dergi için araştırma yaparak başlamaya karar verdi… Bilgisayarının başına oturdu.
 
“Eveeet, dergi konusunda Metin haklı olabilir. Söylediklerini kabul etmesem de büyük ölçüde doğruluk payı var. Belki bir kez daha düşünmeliyim. Ama onun şartlarında değil… “

“Daha etkileyici bir isim, daha karizmatik bir sunum ve daha işe yarar fikirler bulmalıyım. Belki derginin adı da, hımmm, belki derginin adı da… Buldum, “Gece Kalemi” olmalı... Sabaha kadar çalışan bir derginin son haber ve yorumları…  :) Böylece tüm haber dallarında istediğimiz yorumu yapma şansımız olacak ve çok kişinin canı yanacak. Her alanda birçok kişiyi deşifre edicez veeee bir numara… Tabi ilk canı yananda maalesef Metin Bey olacak. İşte bu harika. Kendini dahi zanneden o çaylağa bu iş nasıl yapılırmış göstericem. “

“Evet, evet işte bu… Yaktım seni Metin. Bu ismin karşısında duramayacaksın. “
Naz fırlarcasına odadan çıktı. Çıkar çıkmaz Buse’yle karşılaştı:

-Buse, Metin Beyi gördün mü?

-Az önce buralardaydı. Biliyor musun onu ilk kez kendi kendine konuşurken gördüm. Çok şaşırtıcı. Ona ne olduğunu biliyor musun?

-Sanırım biliyorum. Bana da tam o hali lazım.

Naz bunları söylerken bi taraftan da Metin’i aramak için arkasına bakmadan ilerliyordu. Naz görmese de, Buse asansörden içeriye doğru ilerleyen Akın’ı görebiliyordu. Naz’ı uyaracak kadar zaman bulamadan olan oldu. Naz Akın’a var gücüyle çarptı.

-Hih! Akın Bey, özür dilerim.

-Naz Hanım iyi misiniz?

-Evet, iyiyim sağ olun. Tekrar özür dilerim.

-Özür dilemenize gerek yok. Ben de sizi fark edemedim.

Bu konuşmalar sürerken Naz'ın gözü bi ara her şeyi unutmuş gözlerle Akın'a bakan Buse’ye takıldı. Buse öylesine dalmıştı ki Akın'ın ona doğru geldiğini fark etmeden hala ağzındaki sakızı çiğniyordu:

-Buse Hanım...

-Hıh, buyurun Akın Bey.

-Babam burda mı?

-Evet Akın Bey.

-Son yarım saat içinde beni sordu mu?

-Hayır, aslında odasından hiç çıkmadı Akın Bey.

-Anlıyorum. Beni sorarsa odamdayım Buse Hanım.

-Peki Akın Bey.

Akın konuşmasını bitirip, bir iki adım atmıştı ki birden durdu:

-Buse Hanım, neden orda sabitlenmiş gibi duruyorsunuz?

-Sabit mi, şey Naz’la konuşuyordum da.

-Buse Hanım, sözünü ettiğiniz kişi yeni gazete ve dergimizin yöneticilerinden olacak bir arkadaşımızdır. Bu yüzden kendisine gereken saygıyı gösterirseniz memnun olurum.

Bu beklenmedik ültimatom gibi uyarı Naz'ı da şaşırtmıştı.

-Akın Bey, buna gerek olduğunu sanmıyorum. :-\

-Naz Hanım, kararlarımı sorgulamak yerine uygulamanızı tercih ederim.

-Ama Akın Bey,

-Naz Hanım ben odamda olucam. İşten çıkmadan önce yeni fikirlerinizi duymak istiyorum.

Naz alabildiğine sinirlenmiş, Buse ağlamaya başlamıştı. Naz kendini tutamadı yarı sesli, yarı gizli o kelimeyi söyleyiverdi.

-Ukala!

-Anlamadım. Bana bir şey mi dediniz Naz Hanım?

-Yoo, hayır. Hiçbir şey demedim Akın Bey. Ben sadece havalar diyordum. Soğuyor değil mi?

Akın bu açıklamaya cevap verme gereği bile duymadı. Naz hala içinden aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu…

“Ukala! Hem de ukalanın dik alası!  >:( Kendini beğenmiş, züppe!  >:( Birde ona ilgi duyacakmışım, hah!… Güleyim de boşa gitmesin. ”

Sonra  Buse’yi teselli etmek için  yanına yaklaştı. O sırada Akın’ın odasının kapısı tekrar açıldı. Akın alçak bir sesle:

-Buse Hanım,

Naz erken karar verdiğini düşündü. Galiba Akın Buse’yi kırdığı için pişmanlık duymuştu.

-Efendim Akın Bey.

-Buse Hanım, lütfen o sakızı ağzınızdan çıkarın olur mu?

-Emredersiniz Akın Bey.

Naz otomatiğe bağlamıştı. “ Aptal sende. >:( Kendini beğenmiş. Iııh!  >:( Nefret ediyorum senden. Gıcık!  Ne sanıyor ki kendini!

Sonra Buse’ye döndü:

-Üzülme lütfen. Büyük ihtimalle sabah olanlar yüzünden kendi de ne söylediğini bilmiyordur.

-Ama ben kötü bir şey söylemek istememiştim ki… :'(

-Biliyorum canım. Tamam hadi, unut gitsin. Değmeyecek insanlara, gereğinden fazla değer vermemelisin.

-Aaa, onun için öyle deme.

-Yuh! Diyorum o zaman Buse, başka da bir şey demiyorum. Adamın bi kapıyı göstermediği kaldı, sen hala onu koruyorsun. Bana diyecekti ki onu… ! Aşağılık herif!  >:(

-Yaa! Lütfen dedim ama. Eminim o da isteyerek söylememiştir. :'(

-Peki Buse, o eşsiz, benzersiz patronunu al, sonra da gözüne… Sonra da ne halin varsa gör!  >:(

-Eminim özür dileyecek.

-Rüyanda görürsün.

-Görürüsün bak, o kimseyi incitmez.

-Aşk dedikleri bu olsa gerek. İki gözü kör, iki kulağı sağır… Nasıl istersen öyle yap Buse! Ben odama çalışmaya gidiyorum. Metin Bey’i görürsen bana gönderir misin?

-Emriniz olur Naz Hanım.

-Buse! Niye ben suçlu oldum anlamadım ki. Eşekliği yapan başkası, semeri takan… Neyse neyse. O halde Metin Bey’i görürseniz, yani şayet görürseniz bana gönderebilir misiniz Buse Hanım? 

-Derhal efendim. Siz sayın yöneticimiz ister de yapmaz mıyız?

-Oooo, bayağı düşman olduk yani.

-Akın ‘la ilgili sözlerin için özür dilemezsen öyle olduk.

-Ben mi özür dilicem, hem de onunla ilgili sözlerim için... Ölürüm daha iyi. O mevki budalası, ukala züppe için özür falan dilemem. Bunun için birilerini karşıma almam gerekiyorsa, en güzel yeri size ayıracağımdan emin olabilirsiniz Buse Hanım. 

-Ihı ıhı , Sen de çok kötüsün. :'(

-La havle vela... Tamam Buse. Ben sussam iyi olacak, yoksa seni kıracak bir şeyler söyleyebilirim ve inan bunu hiç istemiyorum. Sana kolay gelsin. >:(

                                                      16. Bölüm Sonu... 

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 07 Oca 2013 00:41:21
* GECE KALEMİ* -17. Bölüm-

Naz öyle sinirlenmişti ki bu sözlerinin ardından süratle odasına doğru ilerledi. İçeri girdiğinde hala kendi kendine konuşuyordu:

-Ya biri, ikisi, üçü değil hepsi deli bunların. Yoksa hepsi akıllı da bir ben mi böyleyim!...  Terbiyesizliği adam yapıyor, fırçasını ben yiyorum. >:(

Naz sakinleşmek için masasına oturdu... Bir iki kez arkasına yaslanıp doğruldu... Odada birkaç tur attı. Sonunda biraz toparlanmıştı ki kapının çalma sesiyle kendine geldi.

-Naz Hanım, beni görmek istemişsiniz.

-Metin Bey, tabi buyurun, içeri gelin lütfen.

Metin, Naz’ın karşısında duran koltuğa oturdu. Meraklı gözlerle Naz’ı süzüyordu:

-Evet, nedir bu kadar önemli olan?

Metin Bey, dergi için yeni bir isim bulduğumu düşünüyorum. Bu konuda sizin de fikrinizi almak istedim.

-Öyle mi… Neymiş bu şahane isim?

-Metin Bey, sizden bir rica da bulunabilir miyim?

Metin Naz'ın bu halini onun çaresizliğine yormuştu. Ardından gelen rica da kendisini belki biraz idare etmesi yönünde bir çırpınış olmalıydı. Nede olsa Metin bu işin kurdu sayılırdı. Naz, Metin için ufak çaplı bir tehdit, yok yok, küçücük, mini minnacık bir pürüz evet evet, küçücük bir pürüz sayılabilirdi.

-Evet Naz Hanım, sizi dinliyorum. Nedir benden ricanız? :)

-Metin Bey ricam şu: Kafanızı soktuğunuz o ön yargı kumundan çıkarıp, yeni bulduğum isimle ilgili gerçek fikrinizi öğrenmek istiyorum. Gerçi siz onay verseniz de vermeseniz de ben bu fikrimi Akın Beye ileticem. Sizi de bilgilendirmiş olmak iyi olur diye düşündüm.

Metin sinirden kıpkırmızı olmuştu. Aklından geçenlerle Naz'ın söyledikleri arasında köprü bile kurulamazdı.  Düştüğü hayal kırıklığını belli etmek istemiyordu. Naz'a döndü:

-Her zamanki gibi yanılıyorsunuz Naz Hanım. Gerçekten merak ettim. Nedir?

Naz kendisinden de, bulduğu isimden de emindi:

-İsim “Gece Kalemi” Metin Bey... Eeee ne diyorsunuz?

Metin şaşırmıştı. İsim gerçekten ilginç olmuş, diye geçirdi içinden. Ama bunu Naz'ın bilmesine gerek yoktu:

-Bilemiyorum, madem bu kadar eminsiniz Akın Beye iletin. Bakalım o da sizinle aynı kanaatte mi olacak…

-Ben de tam bunu yapıcam Metin Bey. Buyrun gidip görüşelim.

-Yoo Naz Hanım. Mademki fikir sizin ve bu kadar eminsiniz, Akın Beye de kendiniz söylemelisiniz.

Metin, Naz'ın aklına iyice şüphe sokup, vazgeçirmeye çalışıyordu. Kendisi daha iyi bir isim bulana kadar Naz'ı oyalamak en iyisi olacaktı. Aklına gelen her türlü caydırıcı sözü arka arkaya sıraladı:

-Akın Bey’in hayal kırıklığına uğrayacak olması sizin kariyerinizi de baltalayabilir Naz Hanım. Bir kez daha düşünmenizi öneriyorum. Tabi hemen gidip, boyunuzun ölçüsünü almanız benim de işime gelir. Ama etik olmayacağı için bir kereliğine uyarmakta fayda görüyorum. Sonuçta aynı iş yerinde çalışıyoruz. 

-Peki Metin Bey, demek gelmek istemediğinize eminsiniz.

Metin sinir bozucu düzeyde rahat ve kendinden emin görünüyordu:

-Kesinlikle Naz Hanım.

-Metin Bey, zayıf bir ihtimal olduğunu düşündüğünüzü biliyorum ama ya aksi olursa, ya  Akın Bey fikrimi beğenirse siz ne yapacaksınız biraz ona kafa yorun olur mu? Şimdilik hoşça kalın.

Bu sözlerinin ardından Naz kapıya yöneldi. Tam çıkmak üzereyken duraksayıp, Metin'e döndü:

-Belki az sonra bu odaya patronunuz olarak dönerim Metin Bey. Kim bilir? 8)

Bu iddialı sözleri duyan Metin afalladı. Bu kızı fazla hafife almıştı. Toparlanmaya çalıştı. “Olmaz öyle şey.” dedi içinden. Ama Naz haklı çıkarsa… Naz haklı çıkarsa o zaman burada çalışmasının da bir anlamı kalmazdı. Son bi toparlanmayla içinden geçenleri özetleyen sözler döküldü  ağzından:

-Naz Hanım, umarım bu aşırı güveniniz ikimizden birinin canını yakmaz.

Naz kapıdan çıktığında biraz ileri gittiğini fark etti.  Ama geri dönüp bir şey söylese Metin, Naz’ın bu hatasını kabulünü sonuna kadar kullanırdı. “Belki de böyle kalsa daha iyi olur.” dedi içinden. Sonra da Akın'ın odasının yolunu tuttu.

..................

-Akın Bey,  izin verirseniz yeni bir isim önerisinde bulunmak istiyorum.

-Evet…

Naz ismi söylemek üzereyken kalbi neredeyse durma noktasına gelmişti. Acaba Akın’ın tepkisi ne olacaktı. Metin'e de o kadar kafa tutmuştu. Akın vereceği cevabın bu denli hayati olduğundan habersiz Naz'ın önerisini bekliyordu:

-Evet Naz Hanım. Umarım etkileyici bir isimdir.

-Akın Bey, yeni önerim…  ”Gece Kalemi”… Nasıl buldunuz?

Akın cevabını verene kadar Naz'ın dayanacak gücü kalmamıştı.

"Ne olur beğenmedim demeyin. Lütfen. Beğenmek zorundasınız. Bu isim için girdiğim riski bilseniz. :-\"

-Naz Hanım,

Sonunda Akın konuşmaya başlamıştı. Yüzünden hiçbir şey belli olmuyordu. Naz olabildiğince sakin görünmeye çalışarak cevap verdi:

-Evet Akın Bey, ne düşünüyorsunuz?

-Bence... Bence harika. Sizi tebrik ediyorum. Hemen yayın grubunu toplayabilirsiniz.

-Kim, ben mi?

Akın, yüzünde vereceği haberin tadını çıkaran gülümsemesiyle Naz'a baktı:

-Yazı işleri müdürü olmak kolay değil tabi.
 
-Akın Bey, yani ben...

-Evet, Naz Hanım, derginin yeni yazı işleri müdürü sizsiniz. Tabi kabul ederseniz.

Naz hemen toparlanmaya çalıştı. Elinden geldiğince sakin bir tavırla Akın'ın uzanan eline, elini uzattı:

-Memnuniyetle Akın Bey. Pişman olmayacaksınız. Teşekkür ederim. :D

-Hayırlı olsun diyelim o zaman.

-Tekrar teşekkürler. Öyleyse ben toplantı için hazırlıklara başlıyorum.

-Lütfen.

Bu konuşmadan sonra Naz odadan çıkmak için elini kapıya uzatmıştı ki:

Tak! Tak!

-Girin.

-Akın Bey, babanız sizi çağırıyor.

Akın'ın neşeli hali dağılmıştı. Yüzü birden değişti.

-Peki Buse Hanım. Kendisine iki dakika içinde odasında olacağımı haber verir misiniz?

-Peki Akın Bey.


                                           17. Bölüm Sonu...

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 Oca 2013 00:47:19
 kardia öğretmenim görüntülü, sesli iletişimin yaygın olduğu bu çağda hayal dünyamıza renk katan eserleriniz için teşekkür eder,kolaylıklar dilerim.
  Ayrıca bu yazdıklarınızı lütfen onaylatın. Yoksa başkası hak iddia edebilir.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 07 Oca 2013 00:59:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
kardia öğretmenim görüntülü, sesli iletişimin yaygın olduğu bu çağda hayal dünyamıza renk katan eserleriniz için teşekkür eder,kolaylıklar dilerim.
  Ayrıca bu yazdıklarınızı lütfen onaylatın. Yoksa başkası hak iddia edebilir.

Çok teşekkür ederim Bekir hocam, hem yorumunuz hem de uyarınız için. Henüz bu yazımı bitirmek kısmet olmadı ama haklısınız. İlginiz için tekrar teşekkür ederim. Çok sağ olun. :)

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 Oca 2013 01:01:45
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Çok teşekkür ederim Bekir hocam, hem yorumunuz hem de uyarınız için. Henüz bu yazımı bitirmek kısmet olmadı ama haklısınız. İlginiz için tekrar teşekkür ederim. Çok sağ olun. :)
  Şimdiye kadar yazmış olduklarınızı onaylatabilirsiniz öğretmenim devamını da zaten onaylatmaya pek gerek kalmaz konular bağlantılı olduğu için.
  Selam ve saygılarımla.

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 Oca 2013 01:08:21
  Öğretmenim size bir öneride bulunsam terbiyesizlik olmaz değil mi?
  Şimdiye kadar yazdıklarınız için bir yayınevi ile anlaşsanız, bütün haklarını verme karşılığında. Bu eserle adınızı duyurursunuz. Sonrakilerde de emeğinizn karşılığını almaya başlarsınız.
  Klavyemden taşanlarda beğendiğiniz bana ait tüm sözleri hikayenizde kullanabilirsiniz.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 07 Oca 2013 01:11:11
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
 Şimdiye kadar yazmış olduklarınızı onaylatabilirsiniz öğretmenim devamını da zaten onaylatmaya pek gerek kalmaz konular bağlantılı olduğu için.
  Selam ve saygılarımla.

Daha öncekiler onaylanmıştı hocam. Sadece bu yazımı bitirmediğim için onaylatmadım ama görüşmelerini yapıyorum. Anlaşma sağlayabilirsek belki bitirmeden de onaylatabilirim.

Selamlar, saygılar.

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 07 Oca 2013 01:12:57
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
  Öğretmenim size bir öneride bulunsam terbiyesizlik olmaz değil mi?
  Şimdiye kadar yazdıklarınız için bir yayınevi ile anlaşsanız, bütün haklarını verme karşılığında. Bu eserle adınızı duyurursunuz. Sonrakilerde de emeğinizn karşılığını almaya başlarsınız.
  Klavyemden taşanlarda beğendiğiniz bana ait tüm sözleri hikayenizde kullanabilirsiniz.

Estağfurullah hocam, ne demek. Benim için uğraştığınızın farkındayım. Çok teşekkür ederim. Ayrıca size ait sözleri kullanmama izin vermeniz de ayrı bir incelik. Çok sağ olun.

Çevrimdışı çomranlılı

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 327
  • 942
  • 327
  • 942
# 07 Oca 2013 16:19:18
yüreğinize sağlık.bende bekir7133 hocama katılıyorum.iyi bir yayınevi ile anlaşma vakti geldi.gerçekten hikayelerini insanı sürüklüyor,

Çevrimdışı kardia

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.437
  • 16.125
  • 3.437
  • 16.125
# 09 Oca 2013 00:04:09
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
yüreğinize sağlık.bende bekir7133 hocama katılıyorum.iyi bir yayınevi ile anlaşma vakti geldi.gerçekten hikayelerini insanı sürüklüyor,

Çok teşekkür ederim çomranlılı öğretmenim. Böyle bir yayın evi ile görüşmeyi ben de düşünüyorum ama bildiğim bir yayın evi yok. İnşallah birgün bu dediğinizde olur. :D

Sevgilerimle.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK