teşekkürler ,kaleminize sağlık
Teşekkür ederim hocam. Sizin de okuyan yüreğinize sağlık.
* GECE KALEMİ* -16. Bölüm- Naz daha fazla açılmadan bu sulardan ayrılmalıydı. Aklından geçenler yüzünden kendi kendine söylendi:
- Bütün bunlar, hep o Busenin yüzünden
Dikkatimi o yöne çekmeye çalışıyo. Onda benim göremediğim ne görüyorsa artık
Akın, benim ilgimi çekebilecek kadar özel biri değil
Ukala nolucak.
Naz'ın kendine bile itiraf etmediği ise; Akın'ın yarı ukala, yarı içten, tümüyle zeka dolu tavırları, mükemmel Türkçesi ve ara sıra yüzünü gösteren zaaflarının Naz'ı istemese de etkilemiş olmasıydı. Ama Akının bilerek ya da bilmeyerek ki bu en tehlikelisi, onu etkilemesine izin vermeyecekti. Bu kesin kararını uygulamaya, yeni gazete ve dergi için araştırma yaparak başlamaya karar verdi
Bilgisayarının başına oturdu.
Eveeet, dergi konusunda Metin haklı olabilir. Söylediklerini kabul etmesem de büyük ölçüde doğruluk payı var. Belki bir kez daha düşünmeliyim. Ama onun şartlarında değil
Daha etkileyici bir isim, daha karizmatik bir sunum ve daha işe yarar fikirler bulmalıyım. Belki derginin adı da, hımmm, belki derginin adı da
Buldum,
Gece Kalemi olmalı... Sabaha kadar çalışan bir derginin son haber ve yorumları
Böylece tüm haber dallarında istediğimiz yorumu yapma şansımız olacak ve çok kişinin canı yanacak. Her alanda birçok kişiyi deşifre edicez veeee bir numara
Tabi ilk canı yananda maalesef Metin Bey olacak. İşte bu harika. Kendini dahi zanneden o çaylağa bu iş nasıl yapılırmış göstericem.
Evet, evet işte bu
Yaktım seni Metin. Bu ismin karşısında duramayacaksın.
Naz fırlarcasına odadan çıktı. Çıkar çıkmaz Buseyle karşılaştı:
-Buse, Metin Beyi gördün mü?
-Az önce buralardaydı. Biliyor musun onu ilk kez kendi kendine konuşurken gördüm. Çok şaşırtıcı. Ona ne olduğunu biliyor musun?
-Sanırım biliyorum. Bana da tam o hali lazım.
Naz bunları söylerken bi taraftan da Metini aramak için arkasına bakmadan ilerliyordu. Naz görmese de, Buse asansörden içeriye doğru ilerleyen Akını görebiliyordu. Nazı uyaracak kadar zaman bulamadan olan oldu. Naz Akına var gücüyle çarptı.
-Hih! Akın Bey, özür dilerim.
-Naz Hanım iyi misiniz?
-Evet, iyiyim sağ olun. Tekrar özür dilerim.
-Özür dilemenize gerek yok. Ben de sizi fark edemedim.
Bu konuşmalar sürerken Naz'ın gözü bi ara her şeyi unutmuş gözlerle Akın'a bakan Buseye takıldı. Buse öylesine dalmıştı ki Akın'ın ona doğru geldiğini fark etmeden hala ağzındaki sakızı çiğniyordu:
-Buse Hanım...
-Hıh, buyurun Akın Bey.
-Babam burda mı?
-Evet Akın Bey.
-Son yarım saat içinde beni sordu mu?
-Hayır, aslında odasından hiç çıkmadı Akın Bey.
-Anlıyorum. Beni sorarsa odamdayım Buse Hanım.
-Peki Akın Bey.
Akın konuşmasını bitirip, bir iki adım atmıştı ki birden durdu:
-Buse Hanım, neden orda sabitlenmiş gibi duruyorsunuz?
-Sabit mi, şey Nazla konuşuyordum da.
-Buse Hanım, sözünü ettiğiniz kişi yeni gazete ve dergimizin yöneticilerinden olacak bir arkadaşımızdır. Bu yüzden kendisine gereken saygıyı gösterirseniz memnun olurum.
Bu beklenmedik ültimatom gibi uyarı Naz'ı da şaşırtmıştı.
-Akın Bey, buna gerek olduğunu sanmıyorum.
-Naz Hanım, kararlarımı sorgulamak yerine uygulamanızı tercih ederim.
-Ama Akın Bey,
-Naz Hanım ben odamda olucam. İşten çıkmadan önce yeni fikirlerinizi duymak istiyorum.
Naz alabildiğine sinirlenmiş, Buse ağlamaya başlamıştı. Naz kendini tutamadı yarı sesli, yarı gizli o kelimeyi söyleyiverdi.
-Ukala!
-Anlamadım. Bana bir şey mi dediniz Naz Hanım?
-Yoo, hayır. Hiçbir şey demedim Akın Bey. Ben sadece havalar diyordum. Soğuyor değil mi?
Akın bu açıklamaya cevap verme gereği bile duymadı. Naz hala içinden aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu
Ukala! Hem de ukalanın dik alası!
Kendini beğenmiş, züppe!
Birde ona ilgi duyacakmışım, hah!
Güleyim de boşa gitmesin.
Sonra Buseyi teselli etmek için yanına yaklaştı. O sırada Akının odasının kapısı tekrar açıldı. Akın alçak bir sesle:
-Buse Hanım,
Naz erken karar verdiğini düşündü. Galiba Akın Buseyi kırdığı için pişmanlık duymuştu.
-Efendim Akın Bey.
-Buse Hanım, lütfen o sakızı ağzınızdan çıkarın olur mu?
-Emredersiniz Akın Bey.
Naz otomatiğe bağlamıştı. Aptal sende.
Kendini beğenmiş. Iııh!
Nefret ediyorum senden. Gıcık! Ne sanıyor ki kendini!
Sonra Buseye döndü:
-Üzülme lütfen. Büyük ihtimalle sabah olanlar yüzünden kendi de ne söylediğini bilmiyordur.
-Ama ben kötü bir şey söylemek istememiştim ki
-Biliyorum canım. Tamam hadi, unut gitsin. Değmeyecek insanlara, gereğinden fazla değer vermemelisin.
-Aaa, onun için öyle deme.
-Yuh! Diyorum o zaman Buse, başka da bir şey demiyorum. Adamın bi kapıyı göstermediği kaldı, sen hala onu koruyorsun. Bana diyecekti ki onu
! Aşağılık herif!
-Yaa! Lütfen dedim ama. Eminim o da isteyerek söylememiştir.
-Peki Buse, o eşsiz, benzersiz patronunu al, sonra da gözüne
Sonra da ne halin varsa gör!
-Eminim özür dileyecek.
-Rüyanda görürsün.
-Görürüsün bak, o kimseyi incitmez.
-Aşk dedikleri bu olsa gerek. İki gözü kör, iki kulağı sağır
Nasıl istersen öyle yap Buse! Ben odama çalışmaya gidiyorum. Metin Beyi görürsen bana gönderir misin?
-Emriniz olur Naz Hanım.
-Buse! Niye ben suçlu oldum anlamadım ki. Eşekliği yapan başkası, semeri takan
Neyse neyse. O halde Metin Beyi görürseniz, yani şayet görürseniz bana gönderebilir misiniz Buse Hanım?
-Derhal efendim. Siz sayın yöneticimiz ister de yapmaz mıyız?
-Oooo, bayağı düşman olduk yani.
-Akın la ilgili sözlerin için özür dilemezsen öyle olduk.
-Ben mi özür dilicem, hem de onunla ilgili sözlerim için... Ölürüm daha iyi. O mevki budalası, ukala züppe için özür falan dilemem. Bunun için birilerini karşıma almam gerekiyorsa, en güzel yeri size ayıracağımdan emin olabilirsiniz Buse Hanım.
-Ihı ıhı , Sen de çok kötüsün.
-La havle vela... Tamam Buse. Ben sussam iyi olacak, yoksa seni kıracak bir şeyler söyleyebilirim ve inan bunu hiç istemiyorum. Sana kolay gelsin.
16. Bölüm Sonu...