KİMLİK 6. BÖLÜM
Adam Erkan'ı kolundan tutmuş, sürekler gibi içeri soktu. Diğer adamların şüpheli bakışları Erkan'ın üzerinde kilitlenmişti. Erkan ise büsbütün iptal olmuştu. Elleri bağlı olduğu halde sakallı adamın iteklemesiyle odanın ortasına doğru ilerledi.
"Arkadaşlar, doktorumuz sonunda ikna oldu. Öyle değil mi, doktor?"
Sonrada Erkan'ın cevap vermesine fırsat tanımadan tabancasıyla onu bir iki adım daha itti.
Erkan bir an durup sakallı adama baktı. Adam az önceki halinden tamamen uzaklaşmış, yine onlardan biri olmuştu. Hangisi doğruydu, hangisi? Etrafına baktı. Elleri bağlı, bir sürü silahlı adamın ve belkide bir psikopatın karşısında tek başınaydı. Her şekilde kurtuluşu olmadığına göre adamın dediğini yapmaktan başka çaresi kalmamıştı. Adamlara döndü."Ellerimi çözecek misiniz yoksa ameliyatı böyle mi yapmamı bekliyorsunuz?"
Sakallı adamın işaretiyle adamlardan biri Erkan'ın ellerini çözdü. Erkan bir andan bileklerini ovuştururken bir yandan da ameliyat için ön hazırlıklara başlamıştı. Sakallı adama dönüp, "Bana yardım edecek iki kişiye ihtiyacım var." dedi. Sakallı adam, doktorun istediği iki adamı hemen görevlendirdi. "Kamil, Dursun!"
Sakallı adamın emri ve kaş işaretiyle ismi söylenen iki adam istemeye istemeye doktor Erkan'a yardıma geldi.
"Şu eldivenleri giyin. Şunları da ağzınıza bağlamanız gerekli. Senden istediğim kanama başlayınca şu pamukları yaranın üzerine tampon yapman. Sen de nabzı ve torbadaki kanın hastaya ulaşıp ulaşmadığını kontrol edeceksin. Tamam mı?" "Tamam."
"Sen anladın mı?" "Tamam, tamam anladım."
"Peki, şu eteri tutar mısın, pamuğu da. Şöyle birkaç kez nefes alana kadar beklet. Şu an baygın ama uyutmazsak ameliyat sırasında uyanabilir." Sonra oldukça derin bir nefes aldı. "Allah'ım yardım et."
Ameliyatın başlamasıyla Erkan kurşunun girdiği bölümü bisturiyle açmaya başladı. Yaralının nabzı çok düşüktü. Ameliyatı bitirme şansı hemen hemen yoktu. Erkan bir süre sonra kurşuna ulaştığında nabız neredeyse sıfıra yakındı. Kanama giderek artıyordu. Tampon kanamayı durdurmaktan çok uzaktı.
"Doktor, galiba nabzı atmıyo!"
"Çekil!! Şunu fişe tak! Bakmasana öyle, fişe tak hadi!"
Erkan hastayı geri döndürmek için var gücüyle uğraşıyordu:
"Gidemezsin! Dön hadi! Dön diyorum! Henüz değil! Dayanmak zorundasın!"
.........
"Sonunda. Çok şükür."
Yaralı adamın geri dönmesiyle Erkan da ölümün kıyısından geri dönmüştü. Bir an rahatlamak için durup, alnındaki terleri sildi.
"Doktor, durumu ne?"
"Maalesef tehlike devam ediyor. Kendine gelmesi için tekrar kan vermek gerekecek ama elimizde kan yok."
Erkana ameliyat sırasında yardım edenlerden biri konuşmaya müdahale etti:
"Kanı yine sen veremez misin?"
"Ben mi? İkimiz arasında bir seçim yapıyorsanız evet. Çünkü ona yetecek kadar kan verirsem benim de yaşama şansım olmayacak. Ama bunu yapsanız bile ki umarım yapmazsınız, yine de hastaneye gitmek zorunda. Kanla birlikte ağrı kesici, serum, steril malzeme ve ilaç gerekli."
Adamlar Erkan'ın hastane konusundaki ısrarından şüphelenmişti. "Hadi doktor, kimi kandırıyorsun?" "Sizi kandırmaya çalışmıyorum. Aksine son derece dürüst davranıyorum. Bu aşamadan sonra benim yapabileceğim bir şey yok. İstediğiniz gibi kurşunu da çıkardım ve artık beni bırakmanızı bekliyorum."
"Bırakmak mı, seni bırakırsak, ona kim bakacak?"
Sakallı adam, doktora doğru yaklaştı. Silahını eline aldı:
"Doktor, o iyileşmeden hiçbir yere gidemezsin. Yaşamak istiyorsan bu çocuk iyileşecek! Duydun mu!"
"Bakın, onun için yapabileceğim her şeyi yaptım zaten ama bundan sonrası için takviye ilaçlar lazım, kan lazım, yoğun bakıma ihtiyacı var. Bu şartlarda bunların hiçbirini yapamam."
Sakallı adam duruma sinirlenmişti. Tabancasını Erkana doğrultup bağırmaya başladı. "Bana bak doktor, senin nazlanmanı çekecek durumda değiliz. Gerekirse damarlarındaki tüm kanını son damlasına kadar kullanırız! Kullanırız değil mi arkadaşlar!"
"Elbette patron. Ben nasıl yaptığını gördüm." "Doktor, bizi duydun değil mi!"
Erkan cevap vermeden derin bir nefes aldı. Sakallı adamın çift karakterli hali de ne düşüneceğini bilememesine neden oluyordu. Adam devam etti:
"Doktor! Kulaklarını aç ve beni iyi dinle! Şimdi burdan beraberce çıkıp sözünü ettiğin malzemeleri almaya gideceğiz. Yanlış bir hareketin olmaması için silahım sırtında olacak. Eğer bunu unutur, yaramazlık yaparsan olacakları biliyorsun. Beni anladın mı?"
Sakallı adamın bu çıkışı Erkanı da diğer adamları da şaşırtmıştı
"Patron, sen ne diyorsun? Doktoru dışarı çıkaramayız."
"Endişelenmeyin! Bi yanlışlık yaparsa ben icabına bakarım."
"Patron, ya yakalanırsanız."
"Dinleyin, doktorla nöbetçi bir eczane bulup, bu erzağı alıp gelicez. Ama dönmemiz bir saati geçerse beni beklemeden kaçın." "Patron, sen ne söylediğini bilmiyosun!"
"Size dediğimi yapın. Ya da bırakalım ölsün mü!" "Hayır ama."
"O zaman kesin sesinizi! Saatleri kontrol edin. Bir saate kalmadan burdayız."
Sonra Erkanı önüne çekip, silahını sırtına dayadı.
"Kamil, doktorun paltosunu ver ki silahı saklaya bileyim."
Sakallı adamın bu ani çıkışı diğerlerini huysuzlandırmıştı.
"Patron, bir yamuk yok değil mi?
"Bu da ne demek! Bana güvenmiyor musunuz?"
Adamlardan biri ortamı sakinleştirmek istiyormuş gibi duruma müdahale etti.
"Patron, bunda büyütecek bir şey yok. Kamil'le, Hasan da sizinle gelsin."
Adamın bu sözleri ortalığı iyice karıştırmıştı.
"Demek bana güvenmiyorsunuz. Tamam, onlar da gelsin ama bu güvensizliği büyük patronlara bildireceğimi de herkes bilsin!"
6. Bölüm Sonu