KİMLİK 11. BÖLÜM
Sakallı adam Erkan'ın elleri havada bir adım geri çekilmesi karşısında ses tonunu biraz sertleştirdi.
"Ne demek, kimsin sen! Söyledim ya, polisim işte."
Erkan şüpheli gözlerle sakallı adama bakarken gözlerini biraz daha kısıp başını yana çevirdi. Sonra da sakallı adamın kendisine doğru tuttuğu silahı gözüyle işaret ederek, "Peki, bu ne demek?" diye sordu.
Sakallı adam Erkan'ın göz ucuyla işaret ettiği silahını omuz hizasına kadar kaldırıp "Tabanca" dedi.
Erkan, sakallı adamın kendisiyle oynadığı oyundan rahatsız olmuştu. "O kadarını görebiliyorum. Ama polis olduğunu söylediğine göre neden hala bana doğru tuttuğunu bilmiyorum."
"Ha, o mu? Bu alışkanlık canım, başka bir şey değil." Sonra da tuhaf bir gülümsemeyle, "İndir ellerini indir. Ben de ne yapıyor diyorum. Polisim ben polis. Sana zarar vermek niyetinde de değilim. Hatta sana yardım etmek için buradayım." dedi.
Bu sözleri duyan Erkan ellerini yavaşça ve temkinli bir biçimde indirdi. Sakallı adam da hala Erkan'a doğrulttuğu silahını beline sıkıştırdı.
Erkan tüm duyduklarına rağmen sakallı adamın silahını indirmesinden sonra rahat bir nefes aldı.
"Demek gerçekten polissin."
"Evet."
"Peki benden ne istiyorsun?"
"Sana yardım etmek."
"Yardıma ihtiyacım yok ki. Her şey bitti işte. Üstelik sen de yaşıyorsun. Bu durumda yardım edilecek bir şey de yok."
"Öyle mi dersin? Peki ben değilde onlar gelseydi yine böyle mi düşünecektin?"
"Onlar mı? O adamlar mı? Hah! Neden gelsinler ki? Ben onara hiçbir şey yapmadım. Hatta hastalarını iyileştirmek için elimden geleni yaptım. Kan bile verdim."
Sakallı adam Erkan'ın sözlerini başıyla onayladı. "Haklısın ama hepsinin yüzlerini de gördün."
Erkan bir an düşündü. "Evet ama"
"Ama ne? Adamlar onları ihbar etme riskini göze alırlar mı sanıyorsun?"
"Öyle bir niyetim yok ki. İhbar etsem de kimse inanmaz zaten. Sayende bütün inandırıcılığımı kaybettim. Mesai arkadaşların bana macera peşinde koşan bir ergen muamelesi yaptı. Ne denebilir ki, sonuçta söylediğim hiçbir şey yerinde yoktu. Muayenehanedeki yaralı adam, onu taşıyıp zorla ameliyat ettiren diğer adamlar, sen... Kısaca hiçbir şey benim anlattıklarımı doğrulamadı."
"Öff, epey saçmalamışsın."
Erkan, sakallı adamın cevabına sinirlenmişti ama derin bir nefes alıp sakince cevap vermeyi tercih etti.
"Saçmalamış mıyım? Bütün bu anlattıklarımın hepsi doğru. Bunu sen de biliyorsun." Sonra ses tonunu biraz daha düşürüp devam etti. "Ama yine de tekrar bu işin peşine düşüp kimseyi ihbar etmeyeceğim."
"Evet ama onlar bunu bilmiyorlar ve bu tehlikeye girmemek için seni susturacaklardır."
"Susturmak mı? Susturmak derken, beni öldüreceklerini mi söylemeye çalışıyorsun? Hah! Bu söylediğin çok komik ve yersiz."
"O halde dışarıda park eden araçlarından eve gelmelerini bekleyip, onlara durumu izah edersin."
"Dışarıda araçları mı var? Benim evimin önünde mi?
Erkan inanamamıştı. Korku ve tereddütle karışık kekeledi. "Bu... Bu... Mümkün değil."
"Öyle mi? Bir bak aşağıya istersen."
Erkan duyduklarının doğru olmamasını dileyerek cama yaklaştı. Aşağı baktı, caddede kimse yoktu.
"Hah! Beni korkutmaya mı çalışıyorsun? Yok işte kimse."
Sakallı adam yerinden bile kıpırdamadan sakince cevap verdi. "Caddenin sağ köşesine bak."
"Bakıyorum, yok işte kimse." diyordu ki "Var! Kahretsin oradalar... Ne istiyorlar benden? İkimizi de öldürecekler."
Erkan telaştan sakallı adamın ona yaklaştığını bile fark etmemişti. Korkuyla caddenin köşesine bakarak tekrarlıyordu. "İkimizi de öldürecekler."
Endişesi tüm sesine yansımıştı. Sakallı adam daha fazla dikkat çekmesine engel olmak için sağ koluyla Erkan'ın belinden sol omzuna doğru kavrayıp kenara çekti.
Sakallı adam deminki alaycı tavrından tamamen uzaklaşmış, ciddileşmişti.
"Sakin ol doktor. Sana hiçbir şey olmayacak, en azından ben hayattayken."
Erkan, sakallı adamın onu bırakmasıyla duvara yaslanıp, gözlerini kapattı.
"Aman Allah'ım, ne yapıcaz?"
"Önce bir sakinleş. Derin derin nefes al."
Erkan sakallı adamın dediklerini yapmaya çalışıyordu ama kalbi yerinden fırlamak üzereydi. Bu yaşadıkları akla hayale sığacak gibi değildi. Olmaması gerekenler oluyordu.
"Hadi doktor! Sakin ol ve şimdi dediklerimi harfiyen yap. Beni anıyorsun değil mi?"
Erkan hemen cevap vermedi. Bir iki derin nefes daha aldı. Sakallı adam,
"İyi misin?"
"Hayır."
Bu kez sakallı adam derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti. "Ama iyi olmak zorundasın. Zaman kaybediyoruz. Adamlar onları fark ettiğimizi anlamadan buradan uzaklaşmalıyız."
"Uzaklaşmak mı? Nereye?"
"Onu da yolda düşünürüz."
"Nasıl yani, nereye gideceğimizi bilmiyor musun? Baksana, neden polis teşkilatındaki arkadaşlarını aramıyoruz? Belki onları yakalayabilirler."
Sakallı adam burun kıvırdı.
"Sanırım sana söylemeyi unuttum. Ben gizli polisim ve gizli bir görevdeyim. Bunu açığa vuramayız."
"Yani"
"Yani kimseyi çağıramayız."
"Ne!"
11. Bölüm Sonu